Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 25 TEMMUZ1993 PAZAR
10 PAZAR KONUKLARI
Beyingöçimi chn(hnwiuuhkgittiIstanbul'dageçen hafta düzenlenen Uluslararası
Pazarlamacüar Kongresi'neyurtdışındayaşayan ve
çalışanpek çok Türk işletmeci vepazarlama uzmanı da
katıldı. Gençyaşlarında Türkiye'dekisiyasalve
ekonomik nedenlerden dolayı yurtdışına göç eden ve
yabancı ülkelerdeyerleşmeyiyeğleyen bu Türkler'den
ikisiyle konuştuk. ABD 'de Michigan eyaleti Wayne
Üniversitesi'nde işletmecilik dersleri veren A ttila
Yaprak ve Michigan Eyalet Üniversitesi işletmecilik
Okulu 'nda öğretim üyesi olan Tamer Çavuşgilbize
yurtdışında çalışan ikiuzman olarak Türkiye'yinasıl
değerlendirdiklerinianlattılar.
Söyleşi Leyia Tavşanoğlu Konuklar Attila Yaprak IVayne Üniversitesi öğretim görevlisiTamer Çavuşgil Michigan Üniversitesi öğretim görevlis
ATTÎLA YAPRAK
1948'de Burdur'un Tefenni ilçesinde doğdu. Orta öğrenimini Tarsus Amerikan Koleji'nde tamamladı. 1%7'de ABD'yegitti.
işletmecilikdalındalisans velisansüstüöğrenimleriniIndiana Üniversitesi'ndeyaptı. Türkiye'ye döndü. Kısabirsüre TARIŞ'te
çalıştı. Daha sonra doktora öğrenimi için ABD'ye döndü. Georgia Üniversitesi'nde uluslararası işletmecilik dalında doktora
yaptı. Michigan eyaletindeki Wayne Üniversitesi 'ndeprofesör olarak uluslararası işletmecilik dersleri veriyor. Ikiyıldır merke-
zi ABD de olan Uluslararası İşletmecilik Akademisi (Akademy of International Business) direktörlüğüyapıyor.
lüardvr ABD'de yaşıyorsunuz, orada çaüşıyorsu-
nuz. Bu süre içinde Türkiye'yle hiç bağlantuuz
oldumu?
YAPRAK- Olmasını çok istenm. Diyebilirim
ki, şu anda en çok istediğım şev o. Daha önce Bir-
leşrruş Milletler kanalıyla dünyanın bırkaç ülke-
sınde bulundum. Birleşmiş Mılletler'e da-
nışmanlık çerçevesınde Filipinlerde, Nepal'de,
Tayland'da görev yaptım. Bu çalışmalanm sı-
rasında çok şey öğrendim.
-Hangi alanlarda çahsmafar yaptıntz?
YAPRAK- Çalışma konusu o ülkeleri dünya ekonomisine
sokmanın yollanru araştırmaktı. Filipinlerde, Endüstri ve Ti-
caret Bakanlığı"nın İhracat Müsteşarlığı'na iki yaz üst üste da-
nışmanlık yaptım. Ayni şekılde Türkiye'de de bir çalışma yap-
mayı çok isterim.
- Türkiye çok sayıda parlak beyinlerini dış ûlkelere ihraç etmiş
olan bir ülke. Şu sıralarda da A T'ye tam üyetik hazvrhklan içinde
bir atyapı kurma çahşmalannı sürdürüyor. Ama bu çahşmalar
çerçevesınde sizce mş
ülkelerdeki bu beyink-
rinden yeterince yarar-
tanıyor mu?
YAPRAK- Bence
yararlanmıyor. Şu sı-
ralarda İstanbul'da bir
uluslararası işletmeci-
ter kongrea var. Bu
kongreye katılan dış
ülkelerde görevli bir-
çok Türk uzman bulu-
nuyor. Bunlann çoğu,
belki de hepsi gerçek-
ten değerli arkadaş-
lanmız. Türkiye bizler-
den yararlanabılir. Biz
değil seve seve,
canımızı vererek ülke-
mize geliriz. Hiçbir
karşılık düşünmeden
ve beklemeden gelir,
yardım ederiz. Belki
bizim varlığımızdan
haberdar değüler. Bu,
sorunun bir parçası;
ama aslına bakacak
olursanız biz de kaba-
hatliyiz. Örneğjn bu
yazki kongre 1986
yılından ben Türkiye'-
de düzenledığimız ilk
toplanü. Bizım de
daha aktif bir biçimde
bu tür olaylan hareke-
te geçirmemiz gerek.
Bızler gerek üniversite-
ler, gerekse devlet ku-
ruluşlan yoluyla, nasıl
yardımcı olabileceğj-
miz konusunda ola-
naklan araşürmamız
lazım. Daha aktif bir
planımız olsa çok daha
iyi olur. Bir Türk arka-
daşunl990yılındaAn-
kara'daki İhracatı Ge-
liştirme Merkezi (ÎGE-
ME) aracılığıyla ve
Birleşmiş Milletler'in
finanse ettiği bir prog-
ramla İzmir'de iki haf-
talık bir seminer dü-
zenledi. Bunu anlai-
maktaki amacım bu
tür etkinlikleri her yıl
yapmamız gerektiğini
yurgulamak. Birimiz
İzmır'de bunu yapar-
ken, bir başkası İstan-
bul'da, bir araştırma
programı düzenleme-
liydi.
-ŞinuSye kadar devlet düzeyinde de sizden bir yardım isteıuS
nü?
YAPRAK- İstenmedi. İstenseydi biz severek gelirdik.
-Geçmiş yıUarda örneğin Dünya Bankası 'nda uzman olarak
çahşan bazı Türklerden yardım isienmişti. Onlar gcldiler. Yar-
dıma olmaya çahştdar. Ama sonunda yerlerine geri döndûler.
Acaba Türkiye 'de onlann katmasım engelleyen bazj caydma un-
surlar mı var?
YAPRAK- Bence bu bıraz beklentılere bağlı. Biz yaşadığımız
ülkelerde belli kültüre. belli düzene alışmış durumdayız. İnsan-
larla ilişkilerde, hiyerarşide belirli bir kültüre alıştık. Yapmak
istediğimiz birçok şeyi de belli bir ışe, projeye enerjimizi verdik-
ten sonra yapabiliyoruz. O düzene alıştıktan sonra, burada in-
sanlann karşısına çıkanlan engellerle karşılaşınca herhalde bı-
raz zorluk, üzüntü oluyor. Bütün bunlan yaşadıktan sonra da
buraya gelip çalışan arkadaşlanmız bir süre geçince dönmek ıs-
tiyorlar. Aslında onlann da başlangıçta buraya ısteyerek, se-
verek geldiklerine eminim.
-Siz de aynı davranışlarla karşüaşabibrhiniz. Buna hazırhkh
nusımz?
YAPRAK- Hazırlıklıyım. Ben gelip yardım etmeyi gerçekten
çok isterim.
-Diğer arkadaşlannız için de ayni duygular söz konusu mu?
YAPRAK- Evet. Eminim. Ama bu bir uyum meselesi. Bunu
Türkiyebizden
yararlanmıyor
W Türkiye'de çok mühendis var, ama
yeterli sayıda tekniker yok. Biz bu
konuda yararlı olabiliriz. On kişilik
bir ekip halinde Türkiye'ye
gelmeHyiz. Meslek okullannın
öğretmenlerini eğitmeliyiz.Ama
bizden yardım istenmiyor.
aşama aşama gerçekleştirmek gerektiği kanısındayım. Başlan-
gjçta sözünü ettiğim mevsimlik projeler gerçekleştirilebilir. Bu.
bir bağlantı sağlayacaktır. Diyelim ki, birçoğumuz geldik, bu-
rada kış döneminde bir projeye girdik. Ondan sonra yaz ayla-
nnda tekrar gelmemiz zorunlu olacak. Bunun ardından aile-
lerimizi getirebiliriz. Onlar zaten çok istiyorlar. Böyle aşama
aşama geldikleri zaman buraya da alışacaklardır.
İkinci derecede kalan bir unsur da parasal konuda çok fazla
bizi zorlayacak etkenler olmamasıdır. Çünkü biz her ne kadar
"Her şeye razıyız. Geliriz" de dersek yaşadığımız ülkedeki
parasal olanaklarla buradakiler arasında bir uçurum doğarsa
gelmemiz zorlaşır.
-Buradaki temaslanmz sırasındaki gözlemlerinizden yola
çtkarak uluslararası pazarlamacıbk ve işletmecilik konusunda
bugün Türkiye'nin durumu nedir?
YAPRAK- '80'li yıllarda Türkiye aslında çok yol aldı. Özel-
likle uluslararası pazarlara gjrme konusunda bence çok başanlı
oldu. Birçok Türk ürününü dünyanın pek çok yerinde görebili-
yoruz artık. Aynca Türk ürünlerinin kalitesi çok yükseldi.
Uluslararası standartla-
ra uyduruldu.
Ama bu daha da geliş-
tirilebılir. Öncelikje kali-
te kontrolü şart. Ürünle-
rin hepsinin standartlara
uydurulması gerekli.
Ambalaj teknolojisi
biraz daha geliştirilmeli.
Bir de fiyatlann düzeyi
çok önemli. Türkiye'nin
diğer ülkelerle rekabet
edebileceği en önemli
alan fiyaüann düzeyi.
Beni en mutlu eden
noktalardan biri de şu
anda Türkiye'de çok
genç ve bilgili bir kuşak
yetişmesi. Bu kuşak giri-
şimciliğe çok yatkın.
Bunu büyük bir keyifle
gözlüyorum. Türkiye'-
deki ban okullardan öğ-
renciler lisansüstü. ya da
doktora öğrenimi için
ABD'deki üniversitelere
gehyorlar. Bunu hem
ABD'deki Türk öğrenci-
lerde, hem de her yıl Tür-
kiye'ye geldiğimde bura-
daki gençlerle temaslan-
mda yakından görme
olanağına sahıbım.
Bu gözlemimin ro-
mantizme değıl, gerçeğe
dayandığmı da biliyo-
rum. İş havatı konusun-
da gırişimci ve bilgih bir
kuşak yetişiyor. Bundan
10-15 yıl sonra bu kuşak
eminim Türk ekonomi-
sine çok değerli katkılar-
da bulunacak.
- Türkiye sizce kendine
Batı standardınaa nasıl
bir ekonomik altyapı ku-
rabihr?
YAPRAK- Bu biraz
da teknolojik gelişmeyle
olacak. Üretim gücü ve
üretim altyapışının geliş-
mesı gerek. Öyle geliş-
mesi gerek kı Japonya ve
Kore modeli gibi dünya
standartlanna uygun
ürün üretecek kapasite-
de olacak fakat fiyatlar
daha düşük olacak. Ash-
nda böyle bir üretim alt-
yapışının olüşmakta ol-
duğunu görüyorum.
Ama bunu hızlandırmak
gerek. Çünkü dünyada
şimdi küreselleşmekten dolayı her şey çok daha hızlı. Türkiye'-
nin eksiği bu konuda bence sadece hız konusunda.
Üretim altyapısındaki gelişmeyı hızlandırma konusunda
bence en önemli faktör eğitim. Eğitimde girişimciliğe, örneğın
meslek okullanna ağırlık verilebilir. Türkiye'de çok mühendis
var. ama yeterli sayıda tekniker yok. Bu arada meslek okullan
eğiticilerinin de eğıtilmesi gerek. Bizler bu konuda yararlı
olabiliriz. Diyelim ki. on kişilik bir ekip halinde Türkiye'ye gel-
meliyiz.
O meslek okullannm öğretmenlerini egitrneliyiz. Biz bunu
hiçbir karşılık gözetmeksizin de yapabiliriz. Örnek olarak bu
öğretmenlere dört haftalık bilgisayar bazb üretim teknolojisi
kursu verebilıriz. Meslek okullannda yetişen gençlenmizi bu
şekılde eğitebilirsek üretim teknolojisi altyapısına hız vermek-
te çok yararlı olur.
Bir kere bu çalışmaya girmeliyiz. Biz bunlan yaparken zaten
dünyanın diğer ülkelerinde herkes bunu yapıyor. Biz meslek
okullanndaki öğrencileri eğittikten sonra beş-on yıl içinde on-
lar da kendilerinden gençleri eğitecekler. İş, bu şekilde yürüye-
cektır.
Bence eğitenlerin eğitilmesi çok güzel bir model. Bu model
pek çok ülke tarafından da uygulanıyor. Bunun fınansmanı
Birleşmiş Milletler, va da başka uluslararası kuruluşlar ka-
nalıyla yapılabılıyor. •
TAMER ÇAVUŞGİL
Orta öğrenimini Mersin Lisesi'ndeyaptı. ODTÜİşletmecilik Bölümü 'nü bitirdikten sonra Fulbright ve Türk Eğitim Vakfı burs-
larını kazanarak AmerıkaBirleşikDevletleri'ne gitti. İşletme ve pazarlama konularında doktora yaptı. Türkiye'ye döndükten
sonra ODTÜ İşletmecilik Bölümu nde öğretim üyeşi olarak görevyaptı. Bunun ardından yeniden AmerıkaBirleşücDevletleri'ne
gitti. Şimdıkihalde Michigan Eyalet Üniversitesi İşletmecilik Okulu nda Uluslararası Pazarlama Bölümü nde öğretim üyeliği
yapıyor. Tamer Çavuşgil ayrıca Uluslararası Pazarlama Merkezi adlı bir kuruluşun yönelicisi.
niversite öğreniminizi bitirdikten sonra neden Tür-
kiye'de kalmayıp A BD 'ye gittiniz?
ÇA VLŞGIL - Benim Ortadoğu Teknik Üniver-
sitesi'nde (ODTÜ) öğretim üyeliği yapüğım "70'li
yıllarda Türkiye'de siyasi ortam çok kanşıkü. Bu
arada ODTÜ'de de boykotlar olmuştu. Bir yıl sü-
reyle dersler aksamıştı. Bu nedenle ABD'ye gıt-
tim. '80'li yıllarda ise YÖK nedeniyle Türkiye'ye
dönmek istemedim.
ABD'de hem Michigan Eyalet Üniversitesi'nde
çahşıyor, hem de Uluslararası Pazarlama Merkezi'nin yönetici-
Üğini yapıyorum. Merkezimiz ABD Federal Hükümeti tarafı-
ndan tanınan ve kaynak verilen 16 kuruluştan binsi. Görevi-
miz, araştırma, eğitimin uluslararasılaştınlmasma katkıda bu-
lunma, dergi ve kitap yayımlama, hem öğrencilerimiz hem de
öğretim üyelerimize dışarda deneyim olanaklan sağlama.
- Biryabancı ülkede oturan bir Türk olarak dışandan Türkiye '-
yi nasügörüyorsunuz-
ÇA VL'ŞGİL - Bence büyük bir açığımız, dışanda yeterli tanı-
tımımız olmaması. Uzun
vadede maalesef bir tanı-
tma stratejimiz yok.
Tanıtma faaliyetleri çok
parça parça oluyor.
Yaklaşık 10 yıl önce
ABD'de işletme dalında
çalışan Türklerin sayısı
neredeyse bir elin par-
maklan kadardı. Oysa
şimdi benim hazırla-
dığım bir rehberde 200
. kadar isim var. Bu arka-
daşlann büyük bir kısmı
çok etkin. Kendi çevrele-
rinde, kendi okullannda
Türkiye'yi tanıtma çah-
şmalan yapıyorlar. Öğ-
rencilerimiz de çok fazla
olmamakla birlıkte belli
bir düzeyde. İnsanlar
Kuzey Amerika'da tem-
beller. Ya onlann önüne
bügiyi götüreceksiniz, ya
da ülkeye gitmelerini
sağlayacaksınız ki Tür-
kiye'yi tanısınlar.
Bir dönem ABD'de
Türkiye'yi tarutmak için
bir şirketle anlaşma
yapılmıştı. Bence bu iyi
bir girişimdı. Faydası da
oldu.
- Türkiye'den dış ûlke-
lere beyin göçü yıllardır
sürüyor. Siz de bu beyin
göçûne dahil olan kişiler-
den birisiniz- Yabana bir
ülkede yaşayan bir Türk
uzman olarak Türkiye'ye
ne gibi katkılarda bulun-
mayı amaçbyprsunuz?
ÇA V LŞGİL - Türki-
ye'deki üniversitelerden
mezun olup yurtdışına
master, doktora için
yüksek derecelerle gelen
öğrencilerimizin eğitimi-
ne katkımız oluyor.
Çoğu öğrencilerimiz
Türkiye'deki üniversite-
leri yüksek derecelerle
biüriyorlar. Çok bece-
rikliler. yetenekliler.
Ama kısıtlı olanaklar ne-
deniyle yurtdışına oku-
maya gidemiyorlar. Bu
öğrenciler arasından seç-
me >apıp burslu olarak
yurtdışına götürüyoruz.
Ama bir koşulumuz, öğ-
renimlerini bıtirince Tür-
kiye'ye dönmelen.
ABD'de kalmalannı istemivoruz. Uluslararası kuruluşlarla
çalışmalanmız var. O kuruluşlarla çahşırken Türkiye'de yapıla-
cak projelere ağır bastınyoruz ve fonlu olarak Türkiye'ye getiri-
yoruz. Son bir kaç yıl içinde bir kaç milyon dolar fon sağladık.
Biz olmasaydık bu fonlar Türkiye'ye gelır miydi.. onu bilemiyo-
rum. Söyleyebileceğim tek şey bizim buna önayak olduğumuz.
Türkiye'de ihracattaki açığı öne sürerek bir proje getirdik. 5-6
yıl önce ıhracat sektöründeki kalıfıye eleman açığı üzerine bir
projem vardı. İhracat eğitimi enstitüsü. ya da ihracat eğitimi
merkezi kurulması için bir rapor haarlamıştım. O zaman Ba-
kan, Adnan Kahveci idi. Rapor çok ilgı uyandırdı, ama sonra-
danrafakaldınldı. Hâlâdaraftaduruyor.
O program başanlı olamadı. ama hem İhracatı Geliştirme
Merkezi'nde (İGEME), hem ticaret odalannda başanlı sonuç
veren programlanmız oldu. Hemen hemen her yaz geliyoruz,
uzun vadeli kalıyoruz; eğitim programlan yapıvoruz. Sonra, dı-
şandaki gelişrneleri anlatmaya çalışıyoruz. Dola>ısıyla Tür-
kiye'ye bilgi ve deneyim akımını sağlıyoruz.
Yayınlanmızda Türkıye'ye önemli yer veriyoruz. Aramızda
ticaret ve sanayi konulannda uzman arkadaşlanmız var Türki-
ye ekonomik bir model olarak gösteriliyor. Orta Asya cumhuri-
yetleri konuşulurken Türkiye hemen gündeme geliyor bir mo-
del olarak. Çünkü Orta Asya cumhuriyetlen ıçın gerçekten bir
model durumunda.
Kuzey Amerikalılar Orta Asya'yı hiç tanımıyorlar. Tanıma-
ya çahşırken de Türkiye'den faydalanmayı planbyorlar. Bence
bu iyi bir gelişme
Bunlann dışında Türkiye'ye konferanslar getiriyoruz. Son
olarak Dünya Pazarlamacılar Grubu'nun konferansını getir-
dik. Bu konferansa katılanlar dünyanın değışik okullanndan
gelmiş nüfuzlu kışıler. Gen döndüklerinde, Türkiye'yi herkese
anlatacaklan ve araştınnalannda söz edeceklerinden hiç kuş-
kum yok.
- A T'ye tam üyelik bekleyen bir ülke olarak Türkiye ekonomik
altyapısını Batı standartlanna göre nasıl oluşturabitir sizce?
ÇA VUŞGİL - Türkıye'nin AT'ye tam üyeliğinin önündeki
engeller esas olarak ekonomik değil. Bence aradaki kültür. dıl,
din farkı, bir de nüfustaki orantısızlık çok önemli. 60 milyon,
bence Avrupa'run dengesini önemli ölçüde bozabilecek bır nü-
fus. Doğu Avrupa'dan da toplam 100 mılyonluk ülkeler üyelik
bekliyor. Bunlar baskı da yapıy orlar. İlende onlann da üye ola-
cağını düşünürsek en azmdan işgücü piyasasında sorunlar ya-
ratacak. Dolayısıyla bugün üye olmamızı engelleyen, esas ola-
rak ekonomik olma-
yan nedenlerdır.Ama
bu konuda yapabilece-
ğimiz bır şey yok. Dili-
mizi ve dinimizi değişti-
recek değiliz. Yapıla-
cak şey sizin de dediği-
niz gibi kendımizı eko-
nomik yönden daha iyi
hazırlamak. daha iyi
bir aday haline gelmeİc-
tir. Bunun da yolu re-
kabet gücünde daha iyi
bir duruma gelmektir.
Avrupa, ya da Ameri-
ka pazannda daha iyi
rekabet edebilecek
güce erişmemiz hizmet
sektörümüzü standart-
lan yüksek ve kaliteli
bir düzeye getirmekle
olacaktır. Avrupa'daki
fırmalarla da ıhşkileri-
mizi ne kadar pekişti-
rirsek AT'nin bize olan
bağımlılığı da o kadar
artacaktır. Bizi daha iyi
tanıma fırsatını elde et-
miş olacaklardır. Do-
layısıyla da Türkiye'ye
karşı gösterdikleri tep-
ki yavaş yavaş kaybo-
labilecektir. Avrupa'da
bugünkü kuşak bizi
kabul etmemeye yönel-
mış gibi. Ama bundan
sonraki kuşağm görüş-
leri farklı olabilecektir.
Sektör sektör bakmak,
hangi sektörlerde bi-
zim potansiyelimizin
yüksek olduğunu tespit
etmek lazım.
Bunlann dışında ka-
lifıye insan gücüne
yatınm yapılmalıdır.
Aynca Avrupa'yla bü-
tünleşmek için dil eğiti-
mi çok önemli. İl-
kokuldan başlayarak
yeterli dil eğitimi veril-
melı. Ama bu arada
eğitimci de eğitilmeli-
dir. Bizde eğitim refor-
muna kesinlikle gerek
var. Eğitim açıklan,
eğitim kuruluşlanrun
yetersizliği bence uzun
vadede sorun ola-
caktır.
- Yıllar önce ABD'ye
yerleştiniz. Orada kuru-
lu bir düzeniniz var.
Ama Türkiye'den "Geri dânün. Şurada sizinyardımlannızagerek
var" desekrdi gelir miyduüz?
ÇA VUŞGİL - Üniversiteye gelebileceğimi sanmıyorurn. Tür-
kiye'deki üniversite sistemi içinde. özellikle de devlet üniversite-
lerinde etkili olunamayacağı kesin. Orada büyük bir hamle yap-
manın imkânı yok gibi geliyor. Ama özel sektöre. ya da devlet
sektörüne gelmeyi her zaman düşünürüm.
- Bir dönem Türkiye 'yeyardım için dış ülkelerdekikuruluşlarda
çahşan bazı kişilergeldiler. Ama karşılanna çıkarılan engeller ne-
deniyle bıkarak geri döndûler. Böyle engellerle karşılaşmaya
hazırhkh mısınız?
ÇA VUŞGİL - Ben daha gerçekçi düşündüğümü sanıyorum.
Uzun vadeli değil de bir-iki yıllık bir iş olabilir. Bence o da iyi bir
katkıdır.
Proje bazında bir çahşma olabilır. Türkiye dışında yaşayan-
lann Türkiye çıkarlanna kesın katkılan olduğuna içtenlikle
inanıvorum. Ama bunu Türkiye içinde yapmanm büyük bir
hazzı var.
Proje bazında olabilır. Diyelim ki benim altı yıl önce hükü-
mete verdiğim öneri gündeme gelse, u>gulamaya dönük eğitim
veren bir merkezin kurulmasını birileri istese.. seve seve, koşa-
rak gelir bunun üzerinde çalışınm. Bu iş belki iki yıl sürer. Hiç
olmazsa ben başlatınm, bir düzen kuranm. bazı kışıleri motive
edcnm, eeıtım materyallenni hazırlanm. •
Yurtdışında
tanıtirnımızyok
Türkiye'nin AT'ye tam üyeliğinin
önündeki engeller esas olarak
ekonomik değil. Bence aradaki
kültür, dil, din farkı, bir de
nüfustaki orantısızlık çok önemli.60
milyon bence Avrupa'nıntüm
dengesini bozabilecek bir nüfus.