22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 25HAZİRAN1993CUMA HABERLER TansuÇiller DYP, Erdal İnönü SHP adına koalisyon hükümetinin ikinci protokolüne imza koydu Koalisyonunikincibalıarı BIRBAKIMA SERVER TANİLLİ Nerval Ciller Sayın Cumhurbaşkanı ile olan ilişkinin bu protokoldeyer almasının bir gereğiyokîur. İkibüyük partinin bir arayagelerek bir uzlaşma protokolü ortaya koymaİan, kendi içinde bir icraaîtır. ınonu Kimse sanmasın ki eski, birincikoalisyon başarısız olmııştur. Buyeniprotokolün ilk cümlesinde, öncekiprotokolün temelhedeflerinin ilke olarak benimsendiği söylenmektedir ANKARA (Cumhuriyet Bö- rosu) - DYP Genel Başkanı Tansu Çîller ile SHP Genel Başkanı Erdal İnönii. yeni ko- alisyon protokolüne partileri adına imza koydular. Çiller, "Yeni protokolde, ilk metin- deki gibi cumhurbaşkanırun yetkilerinin yeniden düzenle- neceğine ilişkin bir bölüm bu- lunup bulunmadığı" sorusunu yanıtlarken, "İşleri. cumhur- başkanı ile beraberce götürme kararlıhğımız vardır" deyince, araya giren İnönü, "Cumhur- başkanırun anayasal durumu, anayasa değişikliği içinde ele ahnacak bir konudur" uyansında bulundu. İnönü'- nün, cumhurbaşkanının yet- kilennin sınırlanmasını içeren anayasa değişikliğı çalışma- lannın devam edeceğinı vurgulaması üzerine, salonda soğuk bir hava estı. Çiller ve İnönü, dün saat 10. 30'da TBMM'de düzenlencn törenle yeni koalisyon pro- tokolünü imzaladılar. Proto- kolün imzalanacağı TBMM tören salonuna SHP Genel Se- kreteri Cevdet Selvi. grup baş- kanvekillen Ercan karakaş, Aydın Güven Gürkan, MYK. üyeleri Teyfik Çavdar, önay Alpago ve İstanbul Milletveki- li Nami Çağan ile birlikte ilk önce Erdal inönü geldi. Yak- laşık 5 dakika sonra gelen Çil- ler'i, tören salonunun kapısı- nda İnönü karşıladı. Önceki protokol İmza töreninde ilk açı- klamayı yapan İnönü, "Bizi buraya getiren demokratik iradeyi saygıyla selamlıyo- tum. Çahşmalar. ahenkli bir koalisyon kurma amaana yö- nelik oldu" dedi. Yeni metnin, ilk protokolden farklı ol- madığına dikkat çeken İnönü, '•Başanlı bir çahşma var. Her başanlı çalışmada birtakım dersler ortaya çıkar, sonuçlara \fanhr. Yapılan işler olur. Bu metin daha kısa olarak yaaldı. Kımse sanmasın ki eski koalisyon bir yana bırakılmıştır. birinci koalisyon başansız olmuştur. Bu yeni protokolün ilk cümlesinde. önceki protokolün temel he- deflerinin ilke olarak benim- sendiği söylenmektedir" dedi. DYP Genel Başkanı Çiller de kısa konuşmasında, iki par- tinin anlayışının protokolde birleşüğini vurgularken me- tinde gördüğü üç önemli nok- tayı, "önceki koalisyonun ba- şanlannın tescili, başlatılan ve devamında ya- rar görülen önlemlerin sürdüriilmesi ve yenilik kavramının vurgulanması" diye sıraladı. Protokolün ünzalanmasından sonra iki genel başkan birbirlcrini tebrik etti. Protokoltoreninden notlar BravolarçekUmedi,alkısku-yüksehncdi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - SHP Genel Başkanı Erdal İnönü, DYP Genel Başkanı Tansu Çiller'i TBMM tören salonunun kapısında karşıladı. Birlikte beraberlerindeki parti ileri geienleriyle tören salonundaki yerlerini aldılar. Salonda Çiller ile İnönii aynı masaya oturdu. Salonun sağında oturan Çfller'in yanında protokol görüşmelerini yürüten DYP beyeti, solunda oturan İnönü'nün yanında SHP heyeti yer aldı. İnönü'nün "u> anıklığına hayran oMuğunu" açıkladığı Türk basını da saionun geri kalan kısmına dağıldı. Heyecanh konuşmalann ardında protokollere iki taraf imza atlı. İm/a> la birlikte Çiller ve inönü, yerlerinden kalktılar. El sıkışüdı. öpüşüldü ve mutluluk fotoğraflan çektirildi. DYP ile SHP arasında, ikinci koalisyon "nikahı" bu tablo içinde kıy ıldı. Ancak eksik olan şey, bu protokolde 500 günlük balayı vaadinin yer almaması oldu. İlk koalisyon görüşmeleri sırasında Sükyman Demirel ile Erdal İnönü'nün etrafını saran ve bakanlık beklentüerini liderlerinin "gözüne gözükerek" yerine getirtmeye çalışan milletvekilleri, ikinci protokol görüşmelerinde farklı bir metot izlediler. Koalisyon protokolü imza törenine gelmediler. Salonda imzanın ardından ilk koalisyonda olduğu gibi alktş ve "Bravo" sesleri > ükselmedi. Milletvekilleri, ikinci koalisyon hükümetinde bakan olarak yer almanın koşulunu "göze gözükerek" değil, "göz sahiplerinebaskı yaparak" aradılar. Hem İnönü hem de Çiller'e yönelik bakanlık basküarı diin de devam etti. Protokol imza törenine İnönü, Meclis'teki Çekiç Güç ve olağanüsrü hal uygulamasına, bakanlar araşında revizvon isteklerini her fırsatta salonun bir kösesinde, Ayvaz Gökdemir gözlerinin içine bakarak izledi töreni. Çiller, ikinci nikah törenini balay ısız açtı. Enflasyon yangınının vatandaşı yakmasının ne zaman durdunılacağı konusunda herhangi bir takvimi obnadıgını, ancak sabır ve umut beklediğini dile getirdi. Bu tür törenlerin de\ amlı gözlemcisi olan basın mensuplan, bu arada özel televizyonların kameramanlarının y arattığı "terör" nedeniyle görüşmeleri iılemekte oldukça zorlandılar. Kameralarıyla gazetecilerin önünde, siy asilerin hemen yanında duran kameramanları; muhabir ve \ azarlar bir ttirlü geri çekilmeye ikna edemediler. Bu nedetüe üderlere çıkışta soru sorulamadı. Görüşmeleri yüriiten ve salonda bulunankendLsine ulaştıran miUetvekillerinin nasıl oy vereceğini düşünerek katıldı. İnönü'nün, DYP,SHP yönetkileride revizyona karşı olan düşüncelerinin grupta kameramanların çalışmalan nasıl tepki göreceği belli değildi. Çiller ise partismin mukaddesatçı ve milliyetçi unsurlarını bakanlık konusunda nasıl tatmin edeceğini düşündü durdu. Çünkü konusunda muhabirlere. "Bir şeyiniz yok değil mi? Arkadaşlarınız araşında kırığı-çıkığı olan var mı" diye soımadan edemediler. cektir. İşçıleri sosyal güvence ile kucaklaya- cağız" diye konuştu. Daha önceki hükümetin demokraükleşme înönü'den Çankaya UVariSl konusunda önemli adımlar attığını yineleyen _ "_ Çiller, "Türkiye'nin dünyada demokrasi uygu- lamasına ilk geçen ülkelerin liginde oynaya- cağmı" vurguladı. "Sosyal devlet" olma kararlılığının sürdü- rüleceğini kaydeden DYP lideri, "Halkın pa- rası. halk adına, halkın önceliklerivlc sarfedile- İki genel başkan, protokole ilişkin görüşlerini açıkladıktan sonra basın mensuplannın so- rulannı yanıtladılar. Çiller, "protokolde. neden eski metindeki gibi cumhurbaşkanınm yetkile- rinin yeniden düzenleneceğine ilişkin bir bölü- me yer verilmediği'" sorusunu yanıtlarken şu görüşleri dile getirdi: "Sayın Cumhurbaşkanı ile olan ilişkinin bu protokolde yer almasının bir gereği yoktur. Bir kez daha açıkça ıfade etmekte yarar görüyo- kanlığı ile olan üişkilerimizde devam edeceğini açıkça ifade etmek isterim. Sayın Cumhurbaşkanımız orada, bir tecriibe birikimi olarak, bir demokrasi abidesi olarak vardır. Bu tecrübeden. her etapta Türk devletinin ya- ran için faydalanılacakür ve işleri beraberce götürme ka- rarlıhğjmız olacaktır. Bunlar- da, bu uyumun sergilenme- sinde hepimiz bir anlayış birli- ği içindeyiz. Dolayısıyla bunu herhangi bir biçimde şu veya bu anlamda yorumlamak doğrunun dışına taşmak olur." Bu sözler üzerine. soru doğ- nıdan Çiller'e yöneltilmiş ol- masına karşın, "Belki şu da eklenebilir" diyerek araya gi- ren İnönü, şunlan söyledi: "Cumhurbaşkamnın anayasal durumu, anayasa değişikliği içinde ele ahnacak bir konudur. Her iki partinin de anayasa değişikliği önerile- ri biliniyor. Bunlar. TBMM- deki komisyonda ele alındı, bu devam edecektir. Anayasa değişikliği içinde bütün bu konular ele alınmaya devam edilecek. orada sonuçlana- cakür." Enflasyonla miicadele Çiller, "EnflasyonU mü- cadelede Demirel hedef koy- muş, 500 günlük bir süre koy- muştu, sizin koyduğunuz bir hedef var mı" sorusuna. "Tür- kiye'nin önündeki yolun ko- lay bir yol olmadığını bırkaç defa vurguladım. Hıç zaman kaybetmeden bir icraat hükü- meti olarak yola koyulma ka- rannı ortaya koyduk. Söz verdiğimiz budur. Bunlann zaman alacağını da ifade et- mek durumunda olduk. Bir dizi reform, çözümler, art arda Türk kamuoyunun önü- ne konacakür. Bunlar zaman alacakür. zamanı Türk halkı ile birlikte beürleme gereği vardır. Bunlann bir kısmının cesur, zor çözümler olduğunu da ifade ettik" yanıtını verdi. Yabancı işçilerle ilgili bir bakanlık kunilmasına ilişkin soru üzerine Erdal İnönü, "Öyle bir bakanlık yok. Dı- şişleri Bakanlığımız bu işi yapmaya devam edecek. He- nüz yeni bir bakanlık kurul- ması söz konusu değil" dedi. Çiller de \ abancı işçiler konu- sunda çok önemli sorunlar ol- duğunu vıırgulayarak, "Bun- lar, hariciye ile aynlarak çö- zülmez zaten. Ama bu, onlann sorunlannı önemsemediğimiz anlamma gelmiyor" diye ko- nuştu. İşçilerin özelleştirmeye ilişkin yoğun tep- kileri anımsatılarak, "Özelleşürme programı- nda bir değişıklik düşünür müsünüz" sorusu rum; bunu buraya koymamızın başka bir an- yöneltildiğinde Çiller, "Bütün bu işleri işçile- lamı da yoktur. Uzlaşma dönerni Türkiye'de rimizle. memurlanmızla yapma gereği var. Bü- başlarnıştır. İki büyük partinin bir araya gele- tün bu darboğaa nasıl aşanz, işçimizle, me- rek bir uzlaşma protokolü ortaya koymalan, murumuzla. Ama esnafımızla. köylümüzle is- kendi içinde bir icraattır. Bunun, cumhurbaş- ühdam sorununu çözerek" karşılığıru verdi. Daha önce de söylemiş miydim? Fransa'nın ünlü yayınevi Gallimard'ın, yine pek ünlü bir serisi vardır: Pleiade Kitaplığı adı verilen bu seride, dünya edebiyat ve kültürüne damgasını vurmuş yazar- lar ve düşünürler, eserleri birkaç cilde sığdırılarak, bir araya getirilir. Homeros'tan Eluard'a, Platon'dan Pas- ternak'a uzanan bir sanat ve düşünce kervanını getiriniz gözlerinizin önüne. 4O'lı yıllarda, bizim Milli Eğitim Ba- kanlığı KlasiklerT adıyla başlatıp da sonunu getiremedi- ğimiz girişimin uygar dünyada başarıyla yürüyen bir başka biçimi. Her yılın mayıs sonlarında, yayınevi, iki haftalık bir parantez açar; o seriden üç kitap alana da, tanınmış bir yazara ayrılmış bir albüm verilir armağan olarak. O albümler de ayn bir şöhret ve değer kazanır sonra. Geçenlerde gidip aldım kitaplarımı. Kime ayrılmış bu yılki albüm biliyor musunuz? Gerard Nerval'e. Hatırlayacaksınız: 19. yüzyılın ilk yarısında, romantik şiirin büyük ustaları, Lamartine'ler, Musset'ler, Vigny- ler, güngelir 1848-50 yıllarmınideolojikvesiyasalalt-üst oluşları karşısında tıkanırlar. Bir Victor Hugo olur o geçi- di aşan: O ve adına kara romantizm' denen akım, ayak- ta kalıp yenilikçi yazarlara, simgecilere, yani Baud- laire'e, Rimbaud'ya, Mallarme''ye, oradan da gerçeküs- tücülere giden yolu açacaklardır. Nerval, işte bu akımın içinde. Söz konusu akım, dışardan esen rüzgârların, özellikle de gerçekdışı öykülerin ustası Ernst Hoffmann'ın etkisiy- le, Ortaçağ iklimine, pitoresk'e, doğaüstüne ve olağan- dışına eğilimli. O akımın içinde yer alan öykücü Nodier, "Hayal edilebilen evrenin haritası düşlerden örülüdür" diyordu. Nerval de buradan hareket eder ve kendi kişi- sel dramınm da sürükleyişiyle, gün gelir kopar gerçek- likten ve tarihten; deliliğin gölgesi düşer üstüne ve sonunda düşle cinnet araşında gezinir durur. Bir gün bir sokak fenerine asılı bulurlar onu. Kendi elleriyle noktalamıştır zalim yaşamını. 1808-1855 yılları araşında yaşadığına göre, kısa sayı- labilecek bir ömrün içinde, şiir ve düzyazı olarak ilginç bir eser, yarattığı. Bu benzeri az görülür serüven boyun- ca. Goethe'nin Faust"unu ilk kez o çevirir Fransızcaya ve değerinden bugün de bir şey yitirmiş değil eser; Sylvie, yeniden yaşanan çocukluğun eşsiz örneklerinden biri; Kuruntular adını verdiği soneleri ile umutsuz aşktnı an- lattığı ve deliliğin sınırlarındadolaşan/\ure//aadlıroma- nı pek önemli. Rilke gibi yorulmak bilmez bir gezgin oldu o da. Avrupa'nın çoğu yerini dolaşırken, bir ara Mısır'a, Su- riye'ye, Lübnan'a ve Istanbul'a da düşer yolu. Bu gezi- nin izlenimlerini, 1851 de.Doğu'yaGezi adıyla yayımlar. "Hele uzaktan, büyüleyici" dediği İstanbul için şu söy- lediklen ne kadar ilginç: "Ne de garip bir kent istanbul! Görkem ve sefalet, gözyaşları ve sevinçler; başka yerde olduğundan daha fazla keyfilik ve daha fazla da özgür- lük! Birbirinden farklı dört halk birbirinden pek de nefret etmeden, bir arada yaşıyor: Türkler, Ermeniler, Rumlar vş Yahudiler, aynı toprağın çocukları olarak, birbirlerine katlanıp gidiyorlar; bizde, çeşitli illerden ya da çevreler- den insanların arasindaki ilişkiden çok daha iyisi bura- da!" O yıllarda böyle yaşarmış insanlar Istanbul'da. ilgiyle çeviriyorum albümün sayfalannr. Beşiktaş'tan Üsküdar'ı, Sarayburnu'nu, Galata yı gösteren taşbaskı nefis bir görünüm; bir başka sayfada, şairin kaldıgı otel, Ayasofya ve sema yapan dervişler... Nerval'in olduğu kadar, bizim yaşamımızdan da kesit- ler. Bilmez miyim, birkaç dize de bekliyorsunuz ondan; iş- te Orhan Velinin çevirdiği Daphne adlı bir şiir, Fransız edebiyatının bu eskimeyen öncü şairinden: Bilir misin Daphne, o eski şarkıyı Taflanın dibinde, beyaz defnelehn altında Zeytin ağacının, mersinin yahut salkımsöğütterin O bitip bitip başlayan aşk türküsünü. Hatıriıyor musun büyük sütunlu eski mabedi Dişlerini batırdığın acı limonlan İnsanı cehenneme götüren mağarayı Mağlup ejderhadan kalan tohum ocadadır. O hep ağladığm tanrılar dönecek bir gün Zaman getirecek düzenini eski günlerin Birpeygamber nefesiyle ürpermede toprak Latinleşen Sibel, toprak tannçası Uyurhala Konstantin'in takı altında Hiçbir şey değiştirmemiş muhteşem kemeri. İKİNCİ KOALİSYON PROTOKOLÜNÜN TAM METNİ SHP-DYP ortaklığınınîzleyeceğitemelhedefler Doğnı lol Partisi ile Sosyaldemokrat Halkçı Parti, önceki DYP-SHP ortak hü- kümetinin oluşumunu düzenleyen 19 Kasım 1991 tarihli protokolü. eklerini ve temel hedeflerini ilke olarak benimser. Bu çercevede yeni DYP-SHP hükümetı önce- ki hükümetin uygulamalannı dikkate ala- rak aşağıdaki hedeflere ulaşmayı ortak amaç sayar. Temel ilkeler Türkive Devleti. ülkesi ve milletivle bö- lünmez bir bütündür. Türkiye'nin ünıter devlet nıtcliğı. toplumsal yapımızdan kay- naklanan tarihsel ve geleneksel bir bera- berlik ve birlik fiknnı yansıtmaktadır. Bu birlik ve beraberlik, ortak bir "siyası kül- türün" sonucudur. Bunu korumaya ka- rarlıyız. Devletın resmi dili, bayrağı, simgeleri. sınırian ve Türkıye Cumhuriyeü'nın ege- menlik haklan her türlü tartışmanın üs- tünde ve dışındadır. Anayasa hükümleri de dahil demok- ratiklemenin ve çağdaş değerlerin önünde duran bütün engeller ayıklanacak ve bir an önce kaldınlacaktır. Gene bu çerçeve- de. Si^asi Partiler Yasası gözden geçirile- rek kadın ve gençlik kollannın örgütlen- mesi ve üniversıielerimizin, shnl toptum kuruluşlannın sivasal yaşama aktif katkısı sağlanacaktır. Özetle, hoşgörüye ve karşılıklı uzlaşmayadayanan katılımci ve çoğulcu demokratık sıstem içerisinde halkın demokratik refleksini kuvvetlen- dirmeyi amaçlıyoruz Basın özgürlüğünün önündeki engelleri kaldırmaya da kararlıyız. L / X X ile SHP araşında imzalanan koalisyon protokotünde, büy ük zarariara neden olan ve satışı mümkün olmay an KİTlerin kapatılması. özeUeştirme nedeniy le işsiz kalanlar için işsizlik sigortası uygulaması öngörülüyor. L cretler ile destekleme alım fîy atları artışlarının, enflasyon oranı altında kalmayacağı belirtilen protokolde. iş güvencesi getiren 158 say ılı İLO sözleşmesiyle birlikte bütün uluslararası sözleşmelerin iç hukuka yansıtılması hükme bağlandı. 1982 Anayasası'nın "demokratikleşme önünde çok önemli bir engeP" olarak tanunlandığı protokolde. etnik, kültürel ve dile ilişkin kimlik özelliklerinin özgürce ifade edilmesi, korunması ve geliştirilmesi önündeki yasal ve fiili sınırlamaların gjderüeceği belirtildi. terörle, "Bütünola- naklarla ve büyük kararldıkla mücadeleye devam edileceği" kaydedilen protokolde, TBMM'nin y asama çalışmalarındaki yavaşlık, "rejimin temel darboğazlarından biri" olarak nitelendirildi. İhracat ve sanayinin teşvik edilmesi. Tanm Kredi Kooperatifleri'nin esas amaçlan dısındaki alanlardaki ticari > e sanay i faaliyetlerinin tasfiy esi. belediyelerin iktisadi kuruluşlannın lasfiy esinin özendirilmesi, gümrük birliği çalışmalarının hı/landırılması konulannda iki partinin görüş birliğine \ ardıkları metinde, faizlerin enflasyona bağiı olarak düşurülmesi için "cesaretle" da>ranılacağı belirtildi. 1. SH P-D"\ P hükümetinin oluşturulmasına temel olan protokolün, eklerinin >e temel hedeflerinin "ilke olarak'* kabul edildiği metinde, SHP ve DYP'nin hükümetteki bakanlık sayılarmın değişmemesi benimsendi. Protokol, gümrük idaresi ve Tekel'in Maliy e ve Gümrük Bakanlığı'ndan. Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü'nün de Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'ndan ay rılarak ay n bakanlıklar olarak örgütlenmesini öngörüyor. Önceki protokoldekinin aksine. enflasyon ve denk bütçe konulanndaki hedeflere hiç yer verilmiyor. Memur sendikacılığı. asgari ücretin vergi dışı bırakılması na değinmeyen protokolde. KİT'lerin özerkleştirilmesi veya yeniden y apılandırılmasından da söz edilmiyor. Birinci protokoldeki "memurların standardının yükseltileceği" hükmü ise "memur tnaaş arttşlannın enflasyonun altında kalmay acağı" biçiminde kaleme alınıyor. însan haklan ve temel özgürlüklere da- >alı, her vönden çağdaş ve demokratik bir rejim hedefımizdir. Bu çercevede. laık ve Atatürk ilkelerine bağlı Türkive. din ve vicdan hürriyetini toplumsal hayatınm \ azgeçilmez ilkesi sayar. Ülke çıkarlannı ve milletin üstün değer- lerini koruyan ve önde tutan çağdaş Ata- türk milliyetçiliğini, uygar dünyanın temel değerlerinden biri olarak görüyor ve be- nimsiyoruz. Türkiye'de insan haklan uygulamalan Paris Şartı çerçevesinde gerekleştinlecek; uluslararası yükümiülüklere uyularak dün>a ile bütünleşme süreane hız ka- zandınlacakür. "Hukuk devleti" ve "sosyal devlet" an- layışlan, bugün artık sadece nıtelik belırle- yen birer sıfat olmaktan çıkmış, devletin özünü teşkil eden kavramlar haline gel- miştir. Günümüz dünyasında. "hukuk devleti" ve "sos\al devlet" niteliği ve içeri- ğı olmayan bir devlet kavramı düşünüle- memektedir. Ülke kaynak ve varhklannın hakça kul- lanırrtı \e bunun gereklerinin yenne geti- rilmesi sosyal devlet anlayışının vazgeçil- mez sonucudur. Devlet halk için vardır. Her şey halk için ve bütün kesimlerle uzlaşma içinde yapıla- caktır. Devletin parası halkın parasıdır. Devlet, her şeyi dürüst ve saydam bir bı- çimde vapacaktır. Değişim ve reform an- cak halkın aktif katılımıyla ve desteğiyle mümkündür. Türkiye'yi dünyadakı demokratik deği- şim ve reform rüzganndan uzak tutmak mümkün değildır. Türkıye bu sürece gir- miştir ve 21 "inci yüzyılın önder ülkelerin- den biri olacaktır. Yeniden yapılanma 1982 Anayasası ve onun doğrultusunda çıkanlmış diğer yasalann demokratik bir niteliğe kavuşması ve demokratıkleşme- nin hızlı ve sağlıklı bir süreç izlemesi ertele- ncmcz bir görevdir. Bu, çağdaş ve muılu insanlann yaşadığı bir Türkiye'yi amaçla- yan tüm sivasal partılerin gündeminin ilk sırası olmalıdır. 1982 Anayasası. hazırlanış. sunuluş ve kabul ediliş süreci. şartlan ve içeriği ile ül- kemizin demokratik gelişmesi önünde çok önemli bir engel olarak durmaktadır Hükümetimiz, yurttaşlanmızın hak ve özgürlüklerini geliştirme mücadelelerini doğal karşılar. Bunu engellemek değil; ge- liştırmek istemektedir. Ancak bunun ıçin tek bir yola izin vermeye kararlıdır: O da banşçı vc demokratik mücadele yoludur. 1982 Ana\asası. toplumsal ve parla- menıo ıçi uzlaşmalarla, değiştirilmeye. ye- nılenmeye ve demokratikleştırilmeye cahşılacaktır. Bu çercevede; - Temel hak ve özgürlükler sağlam gü- vencelere bağlanacaktır. Kişinin haklan genişletilecek ve güvenceleri arttın- lacaktır. Sosyal veekonomik haklar. baş- ta sendikal haklar ve toplusözleşme ve grev hakkı olmak üzere çağdaş demokrasi ve İLO standartlanna yükseltilecekür. Basın özgürlüğü ile yurttaşın gerçek. doğ- ru ve çoğulcu bilgi alma hakkı daha da güçlendirilecektir. - Siyasi haklar genişletilecektir. Siyasal partılerin örgütlenme ve faaliyetleri ile il- gili çeşitli kısıtlama ve smırlamalar kaldın- lacak. siyasal yaşama katılma hakkı geniş- letilecektir. Seçme. seçilme ve siyasal par- tilere üye olabilme ile ilgili anayasal ve ya- sal engeller kaldınlacaktır. Siyasal partile- rin, program ve görüşlenni tam bir özgür- lük içinde geliştirebılmeleri sağlanacaktır. Başta sendikalar ve çeşitli meslek kuruluş- lan üzerindeki siyaset yasağı kaldınla- caktır. - Kanun hükmünde kararname çıkar- ma yetkisı hem yasal düzenlemelerini hı- zlandıracak hem de TBMM'nin yaşama yetkisini zayıflatmayacak bir biçimde ye- niden düzenlenecektir. - Sivil otorite güçlendirilecektir. - Olağanüstü hal ile sıkıyönetim, sefer- berlik ve savaş halleri ile ilgili düzenleme- ler hukuk devletinin ilkeleri ile uyumlu hale geürilecektir. - Yerel yönetimler, özerklik. maddi kay- nak ve yetkileri acısından güçlendirilecek; merkezi yönetim yerine, yerinden yönetim ilkesi pekiştirilecektir. • - Başta istanbul olmak üzere metropol- ler için özel yönetim biçimleri oluşturula- caktır. - Üniversiteler bilimsel ve yönetsel özerkliğe kavuşturulacaktır. - Radyo ve TV yayınlan üzerindeki dev- let tekeli kaldınlacaktır. - Meslek kuruluşlanmn güçlenmesi ve özerkleşmesi sağlanacaktır. -•Yargı bağımsızbğı. yargıç güvencesi ve tabiihakim ilkeleri güçlendirilecekur. - İdarenin yargı denetimi ve Anayasa Mahkemesi'nin denetim yetkisi genişle- tilecek ve etkinleştirilecektir. - Genelde TBMM'nin çalışmalan, özel- de ise bütçenin yasalaştınlması süreci hı- zlandınlacak ve etkinleştirilecektir. - Anayasının geçid hükümleri ayıkla- nacakür. Rejirrumizin demokratik, özgürlükçü, çoğulcu. hukuk devleti ilkesine bağlı. in- san haklanna saygılı. laik ve sosyal devlet niteliklerinin geliştirilmesi ortak hüküme- tin temel hedefıdir. Anayasa değişiklikleri gerçekleştirilin- ceye değin; var olan temel rejim yasalan bugünkü anayasamn tanıdığı son sınıra kadar demokratikleştirilecektir. Bu çercevede aşağıdaki yasalar yeniden düzenlenecektir: SÜRECEK
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear