22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 16 HAZİRAN1993 ÇARŞAMBA 12 DIZIYAZI yinegiindemegelecek abuz Osman Öcalan 'ı değilo sahadayer alan herkesi eleştirdim. Güneyi sabit kullandılar. Ağır kullandılar. Açık, legat ve hedefolabilecek bir tarzda kör biçimde kullandılar. Gerillayı göğüsleyemediler. Gerillanın zorluklarına katlanamaddar. Buna Türkiyefirsat buldu, Güney'igüçlerin karşı koymasınayolaçtığı için değil, esastagerillalaşmamızı önlediğiiçin ben karşı çıktım. Çok sert de eleştirileryaptım. G.erçekçibir ateşkes nasılgetişebilir? Yapüan operasyonlarlayeni bir ateşkesin bağlantısı nasıl kurulabitir? Banagöre bizim tek tarafh geh'ştirdiğitniz ateşkes TCdevletinişaşkına çevirdi. Bir şeyleryapmak istediler, bu da çok yetersizdi. Taraflann birbirlerinin meşruiyetini kabulettiği ve işi siyasiplatforma dökmekten başka çarelerinin kalmadığı bir gerçekükle yüzyüze bulunabitir. -3- B - Bir gfin PKK Kderi ola- rak. sa>aş \ermis. gerilla mücadelesine önderlik etmiş bir insan olarak, Türk par- lamentosunda veya Türki- ye'de meşru bir siyasi kişi olarak yaşayabileceğinizi düşünüyor musunuz? ÖCALAN - Benim Türkıye'ye dönü- şüm, Türkiye'yi dönûştürrnekİe yakın- dan bağlantıbdır. Apo'nun geleceği bir Kûrdistan'la Türkiye. anayasasını değiş- tirmiş, yasalanru değiştirmiş. temel ku- rumlannda çok farklı değjşiklikler yapmış bir Türkiye ve Kürdistan'dır. Dönüşüm, dönüşen Türkiye'ye ve kabul edılen Kürdistan statüsüne dönûştür. - Bu bir ütopya. Böyle olacak diyorsu- nuz. Sizce tarihi olarak böyie bir değişjm ne kadar süre içinde olur? — ÖCALAN - Ütopya'dan zıyade gûnbegün pratikle gerçekleşen bir olgudur. - Yani kısa bir zaman içinde bu ger- çekkşecek mi demek istiyorsunuz? ÖCALAN - Çahşmamıza bağlı. Eğer bu tempoda sürdürûrsek, ar- kadaşlar da ciddi yanılgı yapmazlar- sa, öyle fi tarihine ertelenecek bir hu- sus değildir. - Peki Kuzey Irak. yani Güney Kürdistan'da dtırumunuz nedir? ÖCALAN - Güney Kürdistan'da gerçekten kargaşa var. Kürt sorunu birbirleriyle bağlantılıdır. İkisi birbi- rini yakından etkileyecek. Sanıyo- rum. bu kargaşalıkta devrimci eği- limler gelişecek. Dayatılan çözüm- süzlük. Kürtleri daha radıkal dev- rimci çalışmaya itebilir. Bu da Kür- distan devriminin genelleşmesı an- lamına gelir. Kardeşimi de eleştirdim - Kuzey Irak'a yapılan operasyoa sırasuıda Barzani ve Talabani, Kürt devletiyle olan ilişkileri nedeıüyk size yapılan operasyonda Türkiye ile iş- buiiği yaptılar. Şimdi siz ordasmız. Yarın yeniden böyle bir durumla karşılaşabilir misiniz? ÖCALAN - Bunun bütün tedbir- leri alındı. Keşke Güney"e operas- yonlar sıkça yapılsa. Bir kişiyi bile bulamazlar. - Operayonlar sırasında Abuilah Öcalan'ın, kardeşi Osman Öcalan'a ne- den oradan düzgün bir çekOiş yap- madın. birçok zayiata sebep oldun diye eleştiri yaptığı öne süriildü. ÖCALAN - Yaptım. - Nedir eleştirintn esası? ÖCALAN - Güneyi sabit kul- sı. Bizim müdahalelerimiz üzerine düzel- üldi. Daha sağlam bir çizgiye oturtuldu. Şimdi öyle bir sakınca yok. Ne KDP ile TC'nin işbirliği, bizi yeniden sıkışık bir duruma getirebilir ne de bizim bu hataya tekrar düşecek bir kişilik yapımız var. Dengelidir. Hangi kuvvet gelirse gelsin, kendıni savunabilir. Zaten genelde veri- len talimatlar gerillarun hareketli, nere- den nasıl saldıracağının belli olmadıği, üslerinin hareket tarzına bağlı olduğu, günün 24 saatınde bir hareket tarzı için- de olacaktır. Kesin bir talimatla bu bü- yük oranda uygulanıyor. Dolayısıyla PKK"yı eskisi gibi vurmak mümkün ol- mayacaktır. - Türk devletinin şimdiki başlattığı ope- rasyon bitti. Bunun sonunda iki alternatif var. Bir altenarif PKK yenikli. Diğer al- ternatif PKK yenilmedi. PKK'nın yenil- Belki beş yıldaki kayıplardan daha fazla olabilir. Altı ay, bilemedin bir yıl, ama o zaman gelinecek yer bitmiş PKK değil, tam tersine askeri olarak yenilmesi im- kansız bir PKK. Örtbas edilmesı imkan- sız bir ulusal sorun ve aruk karşılıklı ta- raflann birbirlerinin meşruiyetini kabul ettiği ve işı siyasi platforma dökmekten başka çarelerinin kalmadığı bir gerçek- likle yüzyüze bulunabilir. Taraflar sanı- yorum bu hamlenin sonucunda veya yeni operasyonlann ve buna karşı bizim hamlemizin gelişim düzeyine bakarak kuvvetle zannediyorum ki. böyle bir de- ğerlendirmeye geçecekler. - Özal konusunda bazı kanaatleriniz basına yansımıştı... ÖCALAN - Özal, bizimle amansız sa- vaşü yıllar boyunca. Bana göre özel sa- vaşm nasıl olacağını iyi biliyordu. Fakat Öcalan'ın ki$iliği, kadın, ask, cinsellik/2 Apo ne kadar demokrat? S osyalist örgütlerde bir gelenek vardır. Partinin bir lideri olur. Demokratik merkeziyetçilik diye bir ilkeden söz edilir. Pra- tikte, merkeziyetçilik işler, demokrasi işieınez. ÖCALAN - Bizde tersi var. Maale- sef. Çok çarpıcı soruya çok çarpıcı bir cevap vereyim. Gelişmeyen mer- kezdir. Gelişen müthiş demokrasi- dir. Nasıl oluyor? Ben bunu biraz kendi demokrathğıma bağlıyorum. Bunu yeni yeni farkediyorum. Sen nasıl otoriter bir adamsın ki. Cemil arkadaş da bilir. Merkezimiz hâlâ alışamadı. - Cemil sen bu iddiaya ne diyorsun? (Cemil Bayık gülümsüyor.) ÖCALAN - Arkadaşlanm konuşsun görürsünüz. Haru o sizin deneyi- miniz vardı ya. (Aydınlık deneyimini kastediyor), bizim deneyım. ona göre hayli ilginç. Merkeziyetçilikle il- gili. 1985'teMartÇözümlemeleri başlıkh değerlendırmeler yaptım, bin dereden su getirdim, neden merkezi- leşmek zorundayız, neden iyi bir merkez olmak zorundayız, hiç an- laşılmadı. Derinleşen şey şu: Herkes, kendi gerçeğini, kendi bildiğini ya- par. Işte bu tam demokrasidir. Bu demokratlıktır. Bendedemokrasiyi körüklemişim. -Ama budurumdanşikâyetçi gibibir haliniz var. Benim dediğimi dinlemi- yorlar diye şikâvet ediyorsunuz. Sonra da bunun demokratlık oMuğumı söy- lüyorsunuz. Bu özelliğinizi iyi bir özel- lik olarak mı düşünüy orsunuz, yoksa zaaf olarak mı görüyorsunuz? Yani iyi bir özellik midir bu? ÖCALAN - Aslında ben bunu iste- mişim. Yani kişilerin özelliklerini. Kişilerin kendi kimliklerini uzun süre konımalan güçlü bir demokra- tizm ile mümkündür. Demek ki be- nim bir özelliğim de bunu körüklü- yor ki bunlar da bunu yaşıyor. Yoksa çok kötü, çok merkezi bir kişiliğim olsaydı mümkün değildi bunlann konuşulması. Dolayısıyla sizinkilerdespot biraz. Fazla demokrat değiller. Merkezlerde çok aşın merkezileşiyor. demokrasi gücü yok, demokrasi gücü olmadığı için de gelişemiyor. Bizde tersi oluyor. Muazzam bir otorite teşkil etmeme rağmen, çok büyük merkezileşme çabalanma rağmen, bunun güçlü birdemokratizmle olabildiği ve benim de gerçeklerden koparmak istememem gelişmenin kendisi biraz demokratça olduğu için gelişmemiz de biraz demokrasinin gelişmesinden geçtiği için. ben de mecburen demokratik yani esas alıyorum. Güçlerin kımliklerine, özgürlüklerine dikkat ediyorum. Buna oldukça tolerans mı diyeyim, inisiyatif mi diyeyim, bağlı kabyo- rum, sonuç PKK. halklaşıyor, PKK savaşan bir örgüt haline geliyor. Ve benim de otoritem bu arada geüşebiliyor. 'Kürtçe öğrenemiyorum' Abduüah Öcalan, ARGK Komutanı Cemil Bayık (solda) ve korumalanyla birlikte Suriye'deki Baalbek harabelerini gezerken. Apo Tûrkiye'ye dönmevi Türkiye'yi dö- nüştürmekle yakından bağımlı tutuyor. landılar. Ağır kullandılar. Açık, legal ve hedef olabilecek bir tarzda kör biçimde kullandılar. Gerillayı göğüsleyemediler. Gerillanın zorluklanna katlanamadılar. Esasta. biz bu noktaya eleştiri yönelttik ve hakhydık. Buna Türkiye fırsat buldu, Güney'i güçlerin karşı koymasına yol açtığı için değil. esasta gerillalaşmamızı önledıği için ben karşı çıktım. Ve aylarca önceden karşı çıkmıştım. Çok sert de eleştiriler yaptım. _ - Yani Osman Öcalan'ı eleştirdiniz... ÖCALAN - Yalnız Osman'ı değil, o sahada yer alan herkesi eleştirdim. - Peki ne cevap verdiler? ÖCALAN - Bir şey diyecek halleri yoktu ki. Gerçekler ortada. Bu tür anla- yışlar ımhaya götürüyor. Gördüler hep- mediğJ ortaya çıktiktan sonra Apo, "Biz banşa vanz" diyebilecek mi? Savaş derinleşecek ÖCALAN - Gerçekçi bir ateşkes nasıl gelişebilir? Yapılan operasyonlarla yeni bir ateşkesin bağlantısı nasıl kurulabiür? Bana göre bizim tek taraflı gelişürdıği- miz ateşkes TC devletini şaşkına çevirdi. Telaşa boğdu. Bir şeyler yapmak istedi- ler, bu da çok yetersizdi. Ve bizi de böyle tehlikeye itmekten başka bir sonuca yol açmayacaktı. Savaş derinleşecek. Kesin. Geçen, eğer binlerce kişi bizden ve karşı taraftan gitmişse, önümüzdeki dönem onbinlerden bahsetmek gerekir. Kanb olacak. Ama kesin rakam verilemez. özellikle 90'lardan itibaren askeri tenkil yöntemiyle ulusal sorunun çözülemeye- ceğini ve Türkiye'nin ekonomisinin ve siyasi yapısının bunu kaldırmayacağmı gördü ve yeni arayışlara yöneldi. - Gerçekten Özal'ın size mesajı oldu mu, açık mesaj aklınız mı? ÖCALAN - Özal'ın hareket tarzın- dan. bir kısmından ilgincçe karşıladığını ve etkilendiğini belirten mesajlar aldık. Artık bu diğer hastalıklan var. Onun so- nucu mu, yoksa bizim mücadelemizin onu düşündürdüğü bir sonuç mu, bunu bilemiyonım. Bizim gibi taktikçi olmaya çalışıyordu. YARIN: İKİNCİ CVMHVRİYET A po Kiirtçe ögrenmeye başladı diye haber çıkmıştı, Kürtçe öğrenebildin mi? ÖCAL.\N - Hiç öğrenemi- yorum. Kürtçem çok zayıf Sıradan bir kişi bu konuda benden güçlüdür. Bazı bilgi birikimleri vardır. Bu konuda hafızam zayıftır. Hafızam bazı konularda iseçok güçlüdür. Özellüde kontrol altınaaldığım hususlarda, ve özellikk insani konularda çok güçlüdür, elimden bir şey kurtulamaz. Yani ele aldığım bir hususu, eğer yalruz yaşam hakkıma bir fırsat verilirse, kesin sonuca giderim. 4 Koku duymuyorum' Ç ok şiddetli bir savaşın önderi- sini/. Bunun > anında sa» aşa günü gününe kumanda edebi- lecek kadar duruma hakimsi- niz. Bu hayatınızı nasıl etkiliyor? ÖCALAN - Her şeyden önce büyük bir gerginlik yaratıyor. O açıdan bi- raz sağlığımı zorluyor. Sinirsel an- lamda sağlığımı zorluyor. Gerginlik yapıyor. Uyuyamıyorum. Bacak- lanm geriliyor. Nefes darlığı çekiyo- rum. Görme zorluğu çekiyorum. - Günde ne kadar uyuyorsunuz? ÖCALAN - Uyuyorum da, buna tavşan uykusu demek gerekir. Nefes alamıyorum. Koku duymuyorum. Bu sarunm yoğunlaşmaktan ileri ge- liyor. Yemekten içmekten fazla tat almıyorum. Fakat bıkmıyorumda. Çok büyük bir tutkuyla üstündeyim işin. Bazı konularda büyük yetenek kazanmışım, bazı konularda çocuk- tandahazayıfım. - Nasıl mesela? ÖCALAN - Mesela birçocuk ben- den daha iyi bazı hususlan algıla- yabilir. -Sizin algılama yeteneğiniz fena değil. ÖCALAN - Bazı konularda diyo- rum. Mesela bir matematik for- mülünü benden daha iyi çözebilir. Mesela bir dili benden kırk kat daha iyi öğrenebilir. ICIN YAZDI Her zamankalbimizde olacaksın Demokrasi şehidimiz ölmedin sen kalbimizde ve ruhumuzda yaşayacaksın. Devrettiğin bay- rağı sonsuza dek taşıyacağız. ZülküfYelkenci Sevgili Uğur, ilkeli düşünce ve yazılannla hep yaşayacaksın. M.Akyürek Onu yokeden karanlık güçler, o sizi de aydınlatıyordu. FevziR. Değerli düşünür sevgili Uğur senin yolunda herzaman gide- ceğiz. Çocuklanmıza senin dü- şüncelerini aşılayıp öğreteceğiz. Herzaman kalbimizde olacak- sın. Seni unutmayacağız. Aksoylular Sevgili Uğur, bu ülke her za- man laik kalacak ve bizler senin yolunda yûrüyeceğiz. Daima kalbimizdesin. Sen ölmedin çünkü. PınarS. Değerli Uğur, sana Türk genç- liği olarak söz veriyoruz. De- mokrasi mücadelesini bıraküğın yerden devam ettire- ceğiz. B. Kızıma Atayı anlatıyordum. Artık seni de anlatıp tanıtaca- ğım. Atatürk'ün ve senin izin- deyiz. F. Sana uzanan kahpe eller kah- rolsunlar. Seni hiç bir zaman unutmayacağız ve aydınlattığm yoldan yûrüyeceğiz. Durmuş Güçlü Laik, demokratik Türkiye için devam edeceğiz. SedatÖzcan Türkiye Cumhriyeti yaşadığı sürece sen ve senin gjbiler her zaman yaşayacaktır. Mumlan yakmaya devam ede- ceğiz. S. Mumcubirışıkü, söndürülemez. Bunlann hesabım kim soracak? NejatY. Sevgili Uğurağbi, senin bıraktı- ğin bayrak devamlı dalgalana- caktır. Bundan şüphen olmasın. Mustafa Polalı Büyük Türk gazetecisi, demok- ratik ve Laik Türkiye için gös- terdiğin çabalara sonsuz teşek- kürler, izindeyiz. Nur içinde yat! Gülsen Balayırlı Mumcu'nun mumlan sönme- yecektir. Raciye Yılmaz Türkiye'de düşüncelerinden ötürü uzun yıllar özgürlüğü kaybedenlerden bıri olarak Uğur Mumcu'nun kalleşçe öldürülmesi beni bugüne kadar etkileyen en büyük katliam ol- muştur. Bu cinayetlere ancak başta işci sınıfımız olmak üzere kitle ordusu halk ordusu dur di- yebilir. Erhan Ünsal Sayın Uğur Mumcu. senin mü- cadelen dünya kurtuluncaya kadar devam edecek. Rahat uyu. OğuzTengiz SÜRECEK ÇALIŞAJNLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL "Çalışma gücümü kaybettim" Sot"U: Devlet memunı olarak çalışmakta iken, işimle ilgili olma- yan bir kaza sonucu çalışma gücümü kaybettim ve malul ol- dum. Devlet memurluğunda 10 yılımı doldurmadığun için bana maaş da bağiamadüar. Ben şimdi ne yapmalıyun? YAN1T: Görevle ilgili olmaksızın nedeni ne olursa olsun. sa- katlanan ya da tutulduklan iyileştirilmesi olanaksız hastalıklar sonucu, "vazifelerini yapamayacak duruma düşen iştirakçilere <malul)" denilmekte ve Emekli Sandığı Yasası'nın öngördüğü koşullar uygunsa, bu durumda olanlara adi malullük aylığı bağ- lanmaktadır. TC Emekli Sandığı Yasası'nın 53. maddesinde bu koşullar be- lirlenmiştir. "Adi malullük aylığı, fiili hizmet müddetleri en az (10) yılı ta- mamlamış bulunan iştirakçilerin fıili ve itibari hizmet müddetleri toplamına göre" bağlanmakladır. Yasa, malullük aylığı bağlanabilmesi için. fıili çahşma süresi- nin en az 10 tam yıl olması koşulunu aramaktadır. Ancak, en az 5 tam yıl emekliliğe bağh bir görevde çabşıp, yine iyileştirilmesi olanaksız derecede sakat ya da hasta olup. başkala- nrun yardımı olmaksızın yaşamını sürdüremeyecek durumda ve geçinebilecek kazancı da olmayanlara malullük aylığı bağlan- maktadır. Oysa ki, 506 sayıh Sosyal Sigortalar Yasası hükümlerine göre "Toplam olarak 1800 gün %'eya en az 5 yıldan beri sıgortalı bulu- nup. sigortalıbk süresinin her yılı için ortalama olarak 180 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortası primi ödemiş" sigortalılara malullük aylığı bağlanır. 5 yılhk sigortalıhk süresi içinde 900 gün prim ödeyen sigortalı- lar çabşamayacak duruma geldiklerinde aylık almaya hak kaza- nır. Bağ-Kur Yasası uyannca da malullük aylığı bağlanabilmesi için "en az 5 tam yıl sigorta primi ödemiş olmak" yeterlidir. Üç ayn sosyal güvenlik yasasından ikisi, malullük ayhğı bağ- lanması için 5 yıllık bir süre çahşmış olmayı yeterb' görmüş, en eski ve en köklü sosyal güvenlik yasası olan TC Emekli Sandığı Yasası ise, bu süreyi 5 yıl fazlasıyla 10 yıl olarak kabul etmiştir. Bu konuda yapıfacak yasal düzenleme ile dileyelim ki bu 10 yıl- lık süre 5 yıla insin. POLÎTtKA VE ÖTESİ MEHMED KEMAL Buyurun Bakalım... Sezgin'e havlu attırıp Köksal'ı yere serdikten sonra kürsüye gelen Tansu Çiller şöyle dedi: "Bizden korksunlar, Kırat şaha kalkacak!" Busözleri bırkaç kezyineledi. Demek çok beğenmişti. Doğrusu biz bu korku salan sözleri yadırgadık. Çünkü DYP kongresinde bir zafer kazanılmıştı, ama bu zafer Tansu Çiller içindi. Tansu Çiller'in bir hükümet kurabil- mesi, güvenoyu alabiimesi için bir ortağa gereksinimi vardı. Bu ortak da bildiğimiz kadarıyla. şimditik SHP'ydi. Eh, onu da böyle korkutucu sözlerle kaçırırsan sonu ne- ye varırdı? Tansu Çiller'in kuracağı kabinenin her şey- den önce sempatiye, sevecenliğe, dostluğa ihtiyacı vardı. Bunu da "Bizden korksunlar" diyerek elinin ter- siyle itiyor muydu? ittiğini sanmıyorum. Zafer çığlıkları ve kalabalığın kar- maşası karşısında bu sözler unutuluvermişti. Ama iler- de konuşmaları inceleyecekler bunu anımsarlardı. Bir kadın, ülkemizde ilk kez başbakan oluyordu. Gerçi eski hükümette devlet bakanlığı yaparken deney sahibi olmuştu. Ekonomiden sorumlu bakanlığın başındaydı. Ekonomideki durgunluk ondan sorulurdu. Şimdi ekono- mik sorunları tek başına yükleniyordu. Hesabı da kendi- ne verecekti. Hesapta bir yanlışlık varsa sorumlusu da kendisi olurdu. Çocuklugumuzda Amazonlar'dan söz ederlerdi. Asya'nın kuzeyine bir yerlerden gelmiş Amazonlar; ata binerler. döğüşürler, erkekleri yönetirler, iktidar ellerin- de olurdu. Tansu Çiller, iktidarı partisinin erkeklerinden alarak başa geçtiğine göre bir Amazon muydu? Pazıları onlarınki gibi güçlü, kuvvetli miydi? Şimdi gözler bu Amazon'daydı. Büyük güçlükler karşısındaydı. Terörü durduracak, enflasyonu yenecek, demokratik takvimi uygulayacak mıydı? Demirel, askıya aldığı bu sorunları yeni başbakana bı- rakmış, Çankaya'ya çekilmişti. Birtakım zamları da Baş- bakan Yardımcısı Erdal Inönü'ye bırakmıştı. inönü bu sorunların altında ezilip duruyordu. Eski hükümetten kendini dışarı zor atanlar, gerçekçi iseler kurtuluyorlar- dı. Anladık, Kırat, partililerin oyuyla Tansu Çiller'i baş- kanlığa getirmiştir, ama başkanlık yeter miydi? "Bizden korksunlar" diyordu. Deneyli politikacılar bu rasgele söylenmiş sözlerden korkmuyor, Çiller'i uyarmıyorlar- dı. Yaşar Kemal'in bir kitabında şöyle bir cümle vardır: Beyaz giyinmiş atlılar, beyaz atlara binerek bu ülkeden gitmişlerdi. Nereye gitmişlerdi? Kimsenin bildigi yoktu. Ancak bir söylence dilden dile dolaşıp duruyordu. Beyaz atlılar ve beyaz biniciler... Tansu Çiller, adaylığını koyar koymaz hem bakanlık- tan ayrıldı hem de mal bildiriminde bulundu. Emekli bir valinin kızının mal varlığı, taşınır ve taşınmaz mallardan oluşuyor; trilyonla/ı bulunuyordu. Sadece Sarıyer ve çevresinde edindiği arsalar milyarları aşıyordu. Kendini bu kadar zenginleştiren bir kişinin herhalde ülkeyi de zenginleştirmesi beklenir. özal, "Ben zenginleri seve- rîm" diyordu. Zenginleri asıl seven Bayan Çiller'miş. Bundan sonra hem ülkeyi, hem kendini nasıl zengin etti- ğini izleyelim. Cumhurbaşkanı'ndan kabineyi kurma görevini aldık- tan sonra koalisyon ortağıyla birlikte kabineyi kurma çalışmalarına başlayacaktır. Kabine arkadaşlarından da zengin olanları yeğleyecektir. Zenginliğe alışmış ola- nın fukarada gözü yoktur. 12 Eylül'den bu yana hep gözü tokları zengin ettik, yoksulları da unuttuk. Tansu Çiller de parayla para kazanma ekonomisinden yanadır. Oku- lunda okumuş, diplomasını almış, doktorasını yapmış, şimdi uygulama sırası ondadır. Zengin başbakan geli- yor! Kendini zengin ettiği gibi ülkeyi de zengin edecek mi? Buyurun bakalım! BULMACA 1 2 3 4 5 6 a 9 1 2 3 I I I i 4 5 6 7 8 9 I I U I # SOLDAN SAĞA: 1/ Rıfat Dgaz'ın bir roma- nı. 2/ Kokulu tohumu hamur işlerinde ve rakıcı- bkta kullanılan bitki... Yiğit. 3/ Tahta ve kereste biçmeye yarar büyük bıç- kı. 4/ Diyarbakır'ın eski adi... İskambildeki dört renkten biri. 5/ Asya'da bir ülke... Antik Yunan mimarbğırun üç biçemin- den biri. 6/ Bir işte başta gelen kimse... Bir düşün- ce yazısı türü. 7/ Felsefe- de değişebilen. geçici niteliğe veri- len ad... Bir renk. 8/ Taşa tutarak öldürme cezası... Kenar süsü. 9/ Güney Amerika'da bir ülke... "Bir — bahçesi bir seccâdeDolduran ha\"zı ateşten bâde" (Ahmet Ha- şim). YLîKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Adnan Özyalçıner'in bir öykü kitabı. 2/ İki tarla arasındaki sı- nır... Gezinti yeri. 3/ Hıristiyan din adamı... Pokerde aynı cins iki kâ- ğıda verilen ad. 4/ Hamam... Bakınn simgesi. 5/ Kaba, bayaği... Parlak. 6/ "Heykel, abide" anlamında kullanılan yerel sözcük... Müzikte. bir tam sesb'k aralığın bir kesirini oluşturan çok kuçuk arahk. 7/ Radyo dalgalannın yankısını alarak cisimlerin yerini ve uzakbğını saptayan aygıt. 8/ Kuzu sesı... Yapmaakb davra- nış... Tavlada bir sayı. 9/ Değişik türlerden ağaç, ağaççık ya da çalılann deneysel yetiştirilmesine aynhruş park ya da alan. TEŞEKKÜR 12 Haziran 1993 günü Ay\alık Cunda Adası POSEİDON BALIK LOKANTASI'nda gcrçekleştirilen 'Rembetiko Konseri'mize katılan Sayın Avvalıklı ve Cundalılar'a, Poseidon'un sahipleri AYLA, İSMAİL ve EROL'a, çalışanları FAHRETTİN LSTA, ZEYNEP, FİDAN, MUAMMER, HALİL, İLHAN \e ÖZGÜR'e, ayrıca SERAP (tabii anne ve babasını da unutmadan), RIFAT, JALE, TANJU, Dr. UZAY \e SEVGİLİSİ. IŞIK, LEVENT. BERRİN, ZİYA, özellikle ve illc de FERNAZ'a çok çok teşekkür ederiz. Ml'AMMER KETEINCOĞLU. YELDA KARAT\Ş KOCA ADAM DOSTUM MOZART Nadir Nadi 8. bası 20.000 lira (KDV içinde) Çağdaş Yaymlan Türkocağı Cad. 39-41 Cağaloğlu-İstanbul Ödemeli gönderilmez.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear