25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
15 MAYIS1993 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Hayali-Mafya üişkisinî herkesbfliyorduTUNCAYÖZKAN ikna edilmiş geliyor. Şüphele- lanmışü, bunu aayapmaya yet- necek bir durum yok: ama akıl kimiz yoktu. Hiçbir merciye ih- ANKARA- Hayali İhracaü var. Mümkün değil böyle bir Araşürma Komisyonu'naifade ihracat, planlamaya mektup veren Merkez Bankası eski yazıyoruz, diyoruz ki 'Bunu İstanbul Kambiyo Müdürü Se- durdurduk, ne yapahmT Plan- lahattin Yenersoy, hayali ihra- lamadan bize çok ağır yazılar, cata karşı yapüklan araşürma- 'Efendim, siz nasıl durdurursu- lann dönemin iktidannı ra- noz?' şeklinde. İmza, müsteşar hatsız ettiğıni, eski Başbakan yerine Arif özmen; sadece bu Turgut Özal'ın Merkez Ban- değil, bunun gibi bundan evvel kası Başkanı Rüşdü Saracoğ- pek çok bu şekilde ağır yazüar lu'na bu nedenle kendisini şika- aldık biz. yet etüğini açıkladı. Hayali ih- Bundan da netice alamayı- racat ödeme talimatlannın dö- nca, şöyle düşünüyorduk: Kuş- nemin DPT Müsteşan Yusuf kulandıgımız hususlarda, güm- Bozkurt Özal ve Müsteşar rüğe yazalım, gümrük eğer bize Yardımcısı Bülent öztürkmen derse ki 'Evet, bu mükerrerdir, tarafindan verildiğini ifade bu biraz sahtedir', o zaman eden Yenersoy, birçok ödeme- bunu alır, planlamaya belge ye karşı çıkmasına rağmen olarakjöndeririz, belki durdu- talimatlanyla zorlaDPTnin ödeme yapmak durumunda kaldıklannı açıkladı. Hayali İhracat Komisyonu'- nun tutanaklanna göre Sela- hattin Yenersoy'un ifadesi şöy- le- MAHMUT ÖZTÜRK (Ko- misyon Başkanı): Sayın Sela- hattin Yenersoy, rutinin dışına çıkan ödemelere karşı bir tavnnız, direnciniz oldu. Buna karşın nasıl ödeme yapıyordu- nuz? SELAHATTİN YENER- SOY: Hayali ihracat Tûrk li- rasının değerinin düşmesi ihra- cat potansıyelimizin zayıfla- ması pahasına olmuştur. Fiktif ihracata mevzu teşkil eden mallar hurda mallardı; işte pa- çavralar, deri kınntılan, yedek parça diye uyduruk şeyler. Süb- vansiyonlar, maalesef yatınm yapmayacak kişilerin eline geç- miştir. İmalatçı adresi boş arsa İmalatçı faturasını anyoruz, o adreste hakikaten böyle bir imalatçı fırması var mı; bakıyo- ruz, boş arsa çıkıyor, bakıyoruz bir ev çıkıyor, alakasız isimler çıkıyor. Biz bunu DPTye yan- yoruz. Diyoruz ki 'Bakınız, biz bunlan ödemiyoruz.' Bu kont- rolümüz Devlet Planlama Teş- kilaü'nı o yülarda 1984 ve 1985'te, hatta 1986'da çok ra- hatsız etti. Hatta hükümeti de rahatsız etti. Fakat biz kendi- mizi şöyle savunuyorduk: 'Ma- dem ki bu belgeler ûzerinden ödeme yapıyoruz, belgenin sıh- hatından sorumluyuz.' Onun için bu imalatçı faturası sağlıklı mı değil mi diye. Bu kontrolü- müzden kurtulmak için tebliği değiştirmek lüzumunu hissetü- ler ve 1986 sonunda o malum tebliği çıkardılar. 'Vergi ia- desi ödemelerinde imalatçı fa- turası aranmayacakür, alış fa- turası aranmayacaktır, sadece gümrük çıkış beyannamesi ve döviz alım bordrosu yeterlidir' dediler ve bizim kontrol enstrü- manlanndan bir tanesi elimiz- den alındı. Başbakan'm taümatı Dediler ki 'Ne Merkez Ban- kası, ne gümrûkler, ne mali po- lis hiçbir merci vergi iadesi de- netiminde yetkili değildir, tek planlama yetkiüdir.' Bu konu- da. o zamanki Sayın Başba- kan'ın (Turgut Özal) gayet sa- rih -herhalde elinizde vardır- ta- limatı vardır. Halbuki, bu kararnamenin kanunlardan ûstûn olmaması gerekir benim kanımca; çünkü, maliye mûfettişine verilendene- tim yetkisi onlann kanunundan gelmiştir. Ama, bir kararname- nin (kararname de değil belki) Sayın Başbakan (Turgut özal) tarafından yorumlanmasıyla yazılı bir talimat şeklinde bütün bu yetkiler alınıp planlamaya devredildi. Bizim hiçbir kontrol imkanımız kalmadı. Ama, gö- rüyoruz, bir yandan da basın devamh bunu işliyor, bunu bili- yorsunuz, amme vicdanmda rulur. Fakat buna da hakkımız yoktu. Nitekim, Saym Başba- kan'ın tamimi ile bu da yasak- barda bulunamıyorduk. Hatta, bir ara Kaş, Kalkan'dan bir ih- racat olayı oldu. Merkez Ban- kası İstanbul Kambiyo Şubesi'- nin ihban ve araştırmasıyla or- taya çıkanldı. Bunun üzerine Sayın Başba- kan (Turgut Özal), Merkez Bankası Başkanı'nı çağınp ni- çin böyle bir şey olduğunu, ni- çin Merkez Bankası'nın böyle bir araşürma yapuğmı soruyor ve Sayın Rüşdü Saracoğlu bana diyor ki 'Selahattin Bey, sizin ısminizi vermişler Başbakan'a; ama sizi savundum. bundan sonra da savunacağım.' Yani o da katlanamıyordu bu şeye. 1984, 1985, 1986'da devamlı planlamaya karşı itirazlanmız oldu. Şunu söyîüyordum; bir gün bunlann hesabı sorulur. biz bankamızı bundan kurta- ralım. Onun için mümkün ol- duğu kadar dikkat edelim. Amacımız buydu. Fakat, biz bu kontrolleri yapükça, çok ağır şekilde muaheze edildik. BAŞKAN: Kim tarafından? YENERSOY: Efendim planlamadan. Bana gelen yazı- lar planlamanın yazılan. Bu özel olarak kurulmuş bir ekipti ve bizi şimdi... Size de bıraka- cağım bunu; efendim İzmir Devlet Güvenlik Mahkemesi'- ne yazdığım bir mektup var, onlar bizden sordular. Çünkü Devlet Güvenlik Mahkemesi'- ne. Tabii uzatmayacağım kısa; bunlar çok önemli; firmanın Antalya hayali ihracat olaymda suçüstü yapılmış. Devlet Gü- venlik Mahkemesi el koymuş, bunlan mahkum etmiş, biz Devlet Güvenlik Mahkemesi'- nın bu kararçnı planlamaya gönderiyoruz. Planlama buna rağmen bize talimat veriyor, 'Bu vergi iadelerini ödeyiniz' diye. Diyoruz ki 'Bir mahkeme, bunlan anyor. Bunlar hayali landı. labıı bu haskılar sadece Devlet Planlama'nın bize, 'yapın, ödeyin' yaalannda de- ğil. Bizzat bu iş bir mafya işi idi; bunu bilmeyen de yoktu. Nite- kim, onlann ileri gelenleri de ihracattan mahkum olmuşlar, bana çok gelıp gıtmıştır; kapıda nasıl öderiz?' diye, 'Hayır öde- kimisi beünde tabancalarla bil- yeceksiniz' diyor. Buradaki yazıda göreceksi- niz efendim. Onlar yazmışlar, biz reddetmişız, onlar yazmı- şlar biz reddetmişiz, sonunda bazılannı ödemek durumunda kalmışız, yapacak bir şeyimiz yok. mem nelerle. Onlardan da ağır baskılar gördük, tehdit; evde huzurumuz kalmadı, telefon- lann fışlerini çekiyorduk, işte savcüığa gidiyorduk, 'Aman bunlan bulun' diye, 'Sülalenızı kurutacağız' gjbi birtakım teh- ditler ve gelip şunu söylüyor- lardı; 'Selahattin Bey, siz bura- UyuştorucuylabatanKısmetim-1 hayaliihracattandasatak Hayali ihracat oiaylannın çoğu DFTnn engeOemekri sonucu ortaya çücanlamadı. Pek çok olay vergi iadesi almdıktan sonra aydınlatılabfldi. Ancak Gümrûkler Genel Mödüriûgü Gümrük Muhafaza ekipferinin "suçüstü" yaptığı operasyonlar- dan soouç alınabfldi. Bir süre öoce Akdeniz'de ambanndaki uyuşturucuyla batuılan Kısmetim-1 getnisi 1989'da hayali ihracat girişimi sn-asuıda ele geçirflmişti. Operasyoou dönemin tstanbul Gûnrük Muhafaza Müdürü AM Balkan Metel vürütmüştü. Dedik ki 'Bunlar vergi iadele- rini almak için bankalara gel- da durduruyorsunuz, biz plan- dikleri zaman yakalanmalan lamaya gidıyoruz. Planlama- kaydıyla ödeyelim.' Bunu ka- dan talimaü geüriyoruz, ama bul ettiler, lütfen sonunda. O siz ödemiyorsunuz, o arada biz derece baskı vardı. Burada gö- mağdur oluyoruz. Niçin böyle receksiniz, bunu bırakacağım. yapıyorsunuzT diye birtakım Bunlardan bir iki tanesi yaka- tehditler yapıbyordu. Hatta bazı hikayeler anlaülıyordu, ama bunlan ispat imkanım ol- madığı için burada söylemek is- temiyorum tabii. KAPUSUZ: Çok faydalı olur kanaatindeyim; müşahhas baa şeyler varsa? Kanaat edin- mek için... YENERSOY: Faraza TOP Dış Ticaret diye Uğur Süzer'in (işadamı) bir fırması vardı. Bu alün tel kablo ihraç etmekle meşhur bir fırmaydı. Pardon daha o safhaya gebneden, vergi iadesini ödedik, temınat mek- tubunu aldık. Bir hafta sonra planlamadan bir yazı, 'Teminat mektubunu iade ediniz banka- ya.' 'Ama niçin iade edeceğiz? 'İade ediniz'. Mecburduk; tabii raporun neticesini de bilmiyo- ruz, banka temınat mektubunu iade ettik; bir iki ay sonra bir yazı yine planlama'dan, tabii rapor neticelenmiş, 'bu paralan geri alın.' Nerede geri ahyorsu- nuz, firma yok ki ortada!.. O zamanki DPT Müsteşan Yusuf özal'dı. Fakat, bütün ta- limatlan veren de Bülent öz- türkmen'di (Dönemin DPT Müsteşar Yardımcısı.) Ama, üzerinde müsteşar adına kaydı vardı; müsteşar adına Bülent Öztürkmen; bütün gelen tali- matlar o imzayla. Ali Tigrel Bey (Daha sonraki eski DPT Müsteşan) geldikten sonra ve M Tigrel Bey bana bir gün şunu söylemiştir; 'Selahattin Bey, bu böyle devam edemez, ya herşey biter veya hayali ihra- cat devam eder.' Yani, bunun tam karşısmda olan bir kişi idi. Ama bu süre içensinde dosya- lan ne yaptı; tabii bizim bilgimi- zin dışında bir husustu. Ama biz bütün muaheze edilen yazı- lan Müsteşar Yusuf Özal za- manında veya yardımaa Bü- lent Öztürkmen zamanında aldık çeşitli şekillerde ve ödet- me talımatlannı. Zorla ödetme talimatlannın hepsi o dönemde çıkmış talimatlardır. ANAPmilletvekili,Çevik için devrede ANKARA (Cumhuriyet BârosuV Ha- Be 'e n finna adına geliyor tabii. Çevik di- ler. Tabii ödüyoruz, bir süre sonra anlı- yali ihracatçılara bazı politikacılann da v e !*r fv y°k B u n | a n burada görecek- yoruz. tekrar durduruyoruz. Planlama- destekçıküğı vergi iadelerini almalann- a m z okuduğunuz zaman. ödemek zo- dan gidiyorlar ödeme talimatlan getiri- da devreye girdikleri Selahattin Yener- nmda kaldık... Şunu ıfadeedeyim;Tu- yorlar „ ,. , u „ L _, TBMM komisyonuna verdiği r a n Çevik bir mılletvekılıyle beraber be- BAŞKAN-Pekı Mehmet Kocabaş da nim büroma gelmiştir, milletvekilini içe- soy un ifadeyle netleşti. Yenersoy, ünlü haya- licilerden Turan Çeyik'in ANAP 17. dönem İçel MilletvekiH Mehmet Koca- baş'ı devreye soktuğunu açıklayarak "Kocabaş makamıma Çevik ile birlikte gelmek istedi, reddettim. Sonra yalnız gekü, Çevik'in vergi iadelerini ödememi istedi" dedi. Yenersoy'un ifadesinin Turan Çevik ye Mehmet Kocabaş ile ilgüi bölümleri ise şöyle: BAŞKAN- Turan Çevik (Malatyalı işadamı) sızden paralan nasıl ahrdı? YENERSOY- Zaman zaman çok işlemini durdurduk bunun, Turan nye aldım, yanıncla Çevik'i sokmadım ve benım odama gırmemıştır. ANAFlı Kocabaş Ş var mıydı? YENERSOY- Efendim, Mehmet Kocabaş Bey'in başka kanalla benim için şey yapuğmı duydum. O zaman başbakanlıkta zannediyorum görevliy- *• Mılletvekih değıldi. ama bana açıkça pek çok kişi, dedi ki "Mehmet Kocabaş ^ m v e s*™ ^^yor. nıçinT' "Ben ta- nımıyonım, hiç karşılaşmadım" dedim. S b d l d l k k BAŞKAN- Kimdi o miUetvekili? YENERSOY- Mehmet Kocabaş ANAP İçel MiUetvekili, 17. dönem mil- letvekiliydi, daha sonra seçilemedi. Ben _, L ••..-•-. , , , randevu verdim, sekreterim "İşte Mil- Sen b u ver g> ıadelennde zorluk çıkan- letvekili Mehmet Bey geldi, yanında Tu- yormuşsun, onun için sana kızıyor falan - •- - diye bu şekilde şeyler kulağıma geldi, ama bunlar söylenti, kendisiyle karşılaş- mış değilim. BAŞKAN- Bir de Selahattin Bey, bi- zim bu araşürmamızda yedi sekiz tane firmamn sahiplerinin eşleri Türk Kadı- ran Çevik de var" dedi. Onun üzerine dedim ki "Lütfen milletvekiline söyleyi- niz, ben ona randevu verdim, Turan pek Bey'ialamam." Hakikaten Mehmet Bey geldi, Turan Çevik'in. Fakat, öyle bir organizasyon Bey orada bekledi ve Turan Çevik'i al- ,. ,,-,,-, yapmış ki biz firma adına durduruyo- madım. hiçbir zaman da bankaya mu- m m , Güçlendirme Vakfı nın kurucu bir rahatsızlık var Ödemevi biz ™Z ^ ^ ü*™* 1 ^ a a d m a ^ & h a t a P yapmak istemedim. Ama o kadar uyelen çıkıyor. Yaru çok para alan yedi S S S S u f t e r İ S t e d u S fi^rna adma. Yüzkrce firma lcurWş çok fir^ı kurmuş ki uydurduğu kişiler ^ firmanın eşlen Turk Kadının, ruz. fakat birsev vaDamıvoruz ada™- B i r i n i durduruyoruz, başka bir de affedersiniz ne olduğu bilinmeyen, Guçlendırme Vakfı kurucu uyelen çıkı- Yani ne tahnTaü varne baska f ı r m a geliyor. Başka bir isim ortağı, bir ipsiz sapsız kişiler, onlann adına bir y°r - B u k onuda bır şey oldu mu, vakıf- meyin ki hepsinı biz alıyoruz, yansını verde vaodmıs-bu. bizzat Büm süre sonra alündan yine Çevik çıkıyor, sürü firma kuruyor, birini durduruyo- t a n *S™î2,o _ •,-,,. partiye veriyoruz. Bu tür şeyler çok söy- y.... >. v. »>."'. ..8... bilmemiz mümkün değüve pek çok işle-ruz, öbür fırma geliyor. Bakıyoruz yeni YENERSOY- Hayır. Kesınlıkle boy- lenmişür. O zaman için. Ama bunlar is- ödemedik; fakat planlamadan bir fırma. İsimler hi'ç duvulmamıs isim- le bır şey haürlamıyorum; çünkü o vak- paü mümkün olmayan şeylerdir. fın bizimle hiçbir ilgisi yoktu, ticari faa- liyeti de zannediyorum yoktu. Yani ver- gi iadesi konusunda zannetmiyorum böyle bir ilgisi olsun. Onunla ilgili hiçoir şey intikal etmiş değildir bana. Ne olabi- lir acaba müşahhas bir şey var mı, bir isim falan? BAŞKAN- Şöyle söyleyeyim, bu yedi sekiz firmanın sahiplerinin eşi Türk Ka- dınını Güçlendirme Vakfı'nın kurucu üyeleri ve bunlar da hayali ihracattan çok yüklü para almışlar, tespitlerimiz bunlar bizjm. Şimdi, tabii bu hayali ih- racat da bir nevi ortaya çıkü ki devlet destekli ihracat. YENERSOY- Bu bir gerçek, siyasal bir tercihü belki de öyle demek lazım. BAŞKAN- Okuyup yazması ohna- yan bir kişinin bu kadar... tesadüfı değil. Onun için sordum ben. YENERSOY- Bu konuda bir şey ol- madı; ancak şu tür şeyler; ama kesinlik- le bir şahıs ismi söyleyemem, çünkü o kadar çok olaylar oluyordu, o kadar çok şeyler söyleniyordu ki bu tür şeyler bizde çok olmuştur. Beyefendi zannet- AOKAYIP Odamız üyesi ARMAĞAN TOKDEMÎR'İn 1.5.1993 gûnü aramızdan aynldığını üzüntü ile öğrenmiş bulunmaktayız. Ailesine ve meslektaşlanmıza başsağlığı dileriz. HARİTA VE KADASTRO MÜHENDİSLERİ ODASI YÖNETÎM KURULU VEFAT ve BAŞSAĞUĞI Şirketimiz ortaklarından Dr. Miih. Alpaslan AKSEL'in • sevgili anneleri SUtDVNAKSEL vefat etmiştir. Merhumeye Tann'dan rahmet, Aksel ailesine ve tüm sevenlerine başsağlığı ve sabırlar dileriz. AHMET YALÇIN-VECDET YALÇIN MUSTAFA'mızm sevgili annesi Sayın HAIİCE ÖZGÜlNLER'i yitirmenin derin üzüntüsü içindeyiz. Kendisine Tann'dan rahmet, kederli ailesine ve camiamıza başsağlığı dileriz. GALATASARAY 118 VEFAT Kardeşlerimin ve benim yetişmemde büyük özveride bulunan, mücadeleci, onurlu ve eşsiz insan, sevgili anneciğim SUETAN AKSEL'İ 13.5.1993 tarihinde kaybettik. Özlem ve sevgiyle anacağız. Cenazesi 16 mayıs, pazar günü Yalova Hayriye Hanım Camii'nden öğle namazını müteakip kaldırılacaktır. Dr. Müh. ALPASLAN AKSEL Hayalicilerden Yenersoy'a Süzerrüşvet tekRfettiANKARA (Cumhuriyet Bû- rosu)- Eski Merkez Bankası İs- tanbul Kambiyo Şube Müdürü olan ve halen Merkez Bankası'- nın Paris temsilciliğini yapan Selahattin Yenersoy. TBMM Hayali İhracat Komısyonu'na verdiği ıfadede görevi sırasında kendisine sık sık rüşvet teküf edildiğini, kabul etmeyince de tehdit aldığını söyledi. Yener- soy, hayali ihracat olayına adı kanşan işadamlanndan Uğur Süzer'in kendisine villa teklif et- tiğini belirterek, "Süzer bana iş ortağının da dönemin Başba- kanı Turgut Özal'ın oğlu Efe özal'ın olduğunu söyledi" diye konuştu. Yenersoy, hayali ihra- cat olayına Koç'un RAN Dış Ticaret Şirketf nden ENKA'ya, TEKFEN'den Yaşar Hol- ding'e, Doğuş Hoklmg'den is- laırıa Faisal Finans'a kadar pek çok şirketin adının kanşu- ğını söyledi. Yenersoy'un ifadesinin bu bölümü tutanaklara şöyle geçti: BAŞKAN: Tehdit alıyor muydunuz? YENERÖOY: Çok oluyor- du. O kadar ki isim olarak ha- ürlamak mümkün değil. BAŞKAN: Bu kişiler size ar- kalannda devlet gücü olduğu- nu hissettiriyorlar mıydı? YENERSOY: Uğur Süzer.. Belki o, yüzlerceden bir tanesi; ama onun gjbi kaç kişi tehdit et- miştir ve birtakım telefonlar gelmiştir, ama o telefonlan ya- panlar gerçekten o bakanın özel kalem müdürü müdür, yoksa o millet... Bilemiyorum, onun ıçın teletonla gelen emır- lere ben itibar etmezdim, ben falanım diye Ankara'dan açı- yorum. bilmem ne bakanının özeî kalem müdürüyüm... On- lara itibar etmezdim; ama fir- malardan bu şekilde tehditler çok olmuştur, "Yaptınnm, et- tiririm" diye. Bir gün Uğur Sü- zer geldi bana, dedi ki: "Müdür Bey, ben yeniden ihracata baş- layacağım." Daha önceden durdurmuştuk onun şeylerini, bir süre terk etmiş. Dedi ki: 'Aman devam et' "Sayın Başbakan (Turgut özal) beni havaalanında gör- dü, 'Uğur niçin ihracat yapmı- yorsunT dedi. Ben de 'İşte Mer- kez Bankası engelliyor' dedim. 'Aman sen devam et' dedi. Şim- di ben yeniden başlayacağım." "lyi, hayu"lı olsun" dedim. "Ama siz tekrar güçlük çıkara- caksanız, bu vergi iadelerini ödemeyecekseniz, ben ihracat yapmam" dedi. Dedim ki, "Ni- çin güçlük çıkaralım; ama fiktif •ihracata yönelirsen ve biz de bunu sezdnlersek, mevcut da- hibnde yapabileceğimiz engel- lemeyi gayet tabii yapanz, sen bunlan biliyorsun." "Ama ben bunu nasıl yapanm? Benim ge- nel koordinatörüm Sayın Baş- bakan'ın oğlu" dedi. "Kim?" dedim, "Efe özal" dedi. Efe özal o zaman belki daha ortao- kulda talebe, bilmiyorum, belki de lisede talebe. Tabii ben buna güldüm geçtim. Arkasından bir gün yine geldi, tabii bunlan söylemem belki hoş değil, ama bana birtakım tekliflerde bu- lundu. "Efendim size işte villa vereyim, vereyim demiyor, size villa satayım, şunu yapayım, bunu yapayım, işte biliyorum ödeme gücünüz yok, taksitle ahnm" falan. Tabii ben ona, "Teşekkür ederim, böyte bir şey ÇAĞRIYARET Ozallar komisyona gelmedi Hayali İhracatı Araşürma Komisyonu'na 55 bürokrat ve siyasetçi çağnlara uyarak gelip bilgi verirken, bir kısım siyasetçi çağnlan reddederek, komisyona gehnedı. Bunlar arasında 8. Cumhurbaşkanı Turgut özalda yeraldı. Komısyonun bütün çağnlanna gelmeyeceğini beürterek ve komisyonu şuçlayarak karşılık veren Özal, son olarak Hayali İhracat Komisyon Başkanı Mahmut Öztürk'e bir mektup yazarak, çağnya uymayacağını ve kendisine karşı komısyonun hasmane tutum içinde olduğunu dile getirdi. Komisyon tutanaklannda adı geçen Özal'ın eşi Semra özal, oğlu Efe özal da, çağnlara olumsuz karşıhk verdiler. Aynca, dönemin DPT Müsteşarlığı'nı yapan ve bürokratlarca suçlanan, daha sonra DPT'den sorumlu bakanhk da yapan Yusuf Bozkurt özal da, tüm ısrarlara karşın komisyona gelmeyenler arasında yeraldı. Yusuf özal, komisyona karşı çıkmakla kaln.adı. yetkilerin de aşıldığını ileri sürdü. söz konusu olmasın, konuşma- mış dahi oluruz" dedim. Altm kapü ihracat 'Yok Müdürüm. biliyorum si- zm endişenizi, siz ne zaman emekü olacaksınız, bu daireyi, işte Silıvri'deki bu daireyi, yaz- bğı o zaman sizin üzerinize kay- dettireceğim" dedi. "Teşekkür ederim" dedim, çıktı. Ertesi gü- nü dosyalan geldi. Dosyalara baktık ki fecaat. Eskisinden da- ha kötü, yine alün kaplı ihracat, tabii durdurduk. Bana iki gün evvel, işte size bu şeyi emeklı ol- duğunuz zaman bu daireyi ve- receğim diyen kişi, iki gün son- ra dosyalan durdurulduğu za- man, şunu söyledi telefonda, "Selahattin Bey, siz beni tanı- yorsunuz, ben Başbakanhk'tan istediğimi çıkartınm, yapün- nm, göreceksiniz tükurdüğü- nüzü yalatacağım" diye, telefon aynen böyle, söyleyip kapat- mışür ve iki-üç gün sonra da Devlet Planlama Teşkilaü'- ndan talimat gelmişür, "Para- lan ödeyiniz" diye. Bu tür şey- ler olmuştur; ama gerçekten orada arkasında onlar olduğu için mi, yoksa her gidene zaten Devlet Planlama Teşkilaü bu- nu yapıyordu, "Ödeyin" diyor- du, onlann telakkisi öyleydi. ödenilsin. Döviz geliyor ya, başkasına kanşmaym, diyor- lardı. Bu hava vardı. Bu gibi belki pekçok olay var, ama şu anda hemen haürlayabileceğim bu. O dönemde kımler bu işe bulaşmadı; Koç'un RAN Dış Ticareü'nden tutunuz da EN- KA'sı, TEKFEN'ı, Doğuş Holding'in şirketleri, Yaşar Holdıng'in şirketleri, İslama Faysal Finans'tan tutunuz da hepsi bulaşü buna. Şengül YILDIRAN (1970-.... Uğur Yaşar KILIÇ (1974-....) SHP gençlik komisyonlanndan insanlığa çağn: Yargısız infazları protesto etmek için SHP il merkezinde cuma akşarru açhk grevine başbyoruz. Tüm duyarlı insanları desteğe çağınyoruz. İstanbul SHP İlçe Gençlik Komisyonları adına ALİ NİHAT KONUK
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear