25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 12 MAYIS 1993 ÇARŞAMBA OLAYLAR VE GORUŞLER Yargıon aylıkveödeneği, gûvencesininkoşuludur PENCERE Adalet dağıtan bu kutsal görevin temsilcileri olan yargıç ve savcılann aylık ve ödeneklerinin, yasama ve yürütme organı üyelerinin aylık ve ödeneklerinin çok gerisinde kalacak biçimde ayarlanmasını, mahkemelerin bağımsızlığı ve yargıçlık güvencesi ilkeleri ile bağdaştırmanm olanağı yoktur. Dr. EROL ALPAR Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Üyesi arasında üstünlük sıralaması anlarru- na gelmeyip, bellı devlet yetkilcrinin kullanılmasından ibaret ve bununla sı- nırlı uygar bır işbölümü ve işbirliği olduğu ve üstünlüğün ancak anayasa- da ve yasalarda bulunduğu, anayasa- nın "Başlangıç' bölümünde açıkça vurgulanmıştır. Türk ulusu adına Türkiye Büyük Millet Mecbsi tarafından kullanılan yasama yelkisi devredilemez (Any. mad. 7). Yürütme yetkisi ve görevi, cumhur- başkanı ve Bakanlar Kurulu tarafın- dan anayasaya ve yasalara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir (Any. mad. 8). T ürkiye Cumhuriyeti Anayasası (Any). devlet şeklinin cumhuriyet ol- duğunu, demokraüklik, laiklik ve sosyalliğin ya- nında hukuk devletinin de cumhuriyetin özelliklerinden oldu- eunu kabul etmiş bulunmaktadır (Any. mad. 1-2). Hukuk devleti: temel hak ve özgür- lükleri güvence altına alan, yönetimin yasallığını. "kanunsuz suç ve ceza ol- maz' ilkesini kabul eden, yönetimin tüm işlem ve eylemlennı yargı deneti- mine tabi tutan, yasalann anayasaya uygunluk denetimi mekanizmasını kuran. kazanılmış haklan koruyan ve en önemlısi de bunlann güvencesini oluşturan yargıyı bağımsız kılan yöne- tim biçiminin adıdır. Parlamenter rejımi kabul etmiş bu- lunan ülkemizde. yasama ve yürütme yanında vargı da üçüncü erk olarak yerini almış bulunmaktadır. Parlamenter rejimın oturtulduğu 'kuvvetler aynmı'. devlet organlan Yargı yetkisi ise Türk ulusu adına bağımsız mahkemelerce kullanılır (Any. mad. 9). Üstünlük yerine işbölümü Görüldüğü üzere anayasa, yetki olarak nitelendırdiği yasama ve yargı ile yetki ve görev olarak nitelendirdiği yürütme arasında. üstünlük sıralaması söz konusu olmadığını. bir işbölümü- nün bulunduğunu belirtmek suretiyle her üç erkın de eşit konumda oldukla- nnı göstermiş bulunmaktadır. Bu üç organı temsil eden bakanlar. yasama üyeleri ve yargıçlar, anayasal düzenleme açısından eşit konumda ol- malanna ve yasalarla da bu eşitliğin korunması gerekmesine karşın, yasa- lar önünde özellikle statü ve özlük haklan bakımından yargıçlann çok farkb bir konum içerisine sokuldukla- n görülmektedir. Anayasanın ayınm gözetmediği bu üç organ mensubundan yalnızca var- gıçlann. özlük haklan ve statü bakı- mından çok gerilerde bırakılması, anayasaya aykın bulunmaktadır. Ay- nca yargı. temsil ettiği hizmetin niteliği itibanyîa da temel hak ve özgürlükle- rin güvencesim oluşturmaktadır. Tüm hukuk devletlerinde olduğu gibi, bu güvencenin sağlanabilmesi de yargı- nın bağımsız ve yargıçlann güvenceli (temınaüı) olması koşuluna bağlan- mışur. Anayasa. "Yargı" başlıklı üçüncü bölümünde, mahkemelerin bağımsız- lığı (mad. 138), yargjçhk vc savcılık teminau (mad. 139) ve hakimlik ve savcılık mesleklenni ve diğer yönleri, aynntılı bir biçimde düzenlenmiş bu- lunmaktadır. Mahkemelenn bağım- sızlıği ve yargıçlık güvencesi cümlesin- den olarak özetle: "... Hakim ve savcılann nitelikleri. atanmalan. haklan ye ödeıleri, aylık ve ödenekleri. ... diğer özlük işleri, mahkemelerin bağımsızbğı ve hakim- lik teminatı esaslanna göre kanunla düzenlenir. Hakimler ve savcüar, kanunlarda belirtilenlerden başka, resmi ve özel görev alamazlar (Any. mad. 140)..." hükümlerine yer verilmiş bulunmak- tadır. Açıklanan hükümlerden anlaşılaca- ğı üzere yargı işlevinde bulunan yargıç ve savcılara, anayasa öbür kamu gö- revlilerine bakarak daha özel bir yer vermiştir. Bu özel yer "Adalet mülkün temelidır" deyişiyie özdeşleşen yargı- sal hizmetin özelliğinden kaynaklan- maktadır. İşte. adalet dağıtan bu kutsal göre- vin temsilcileri olan yargıç ve savcıla- nn aylık ve ödeneklerinin, yasama ve yürütme organı üyelerinin aylık ve ödeneklerinin çok gerisinde kalacak biçimde ayarlanmasını, mahkemele- rin bağımsızlığı ve yargıçlık güvencesi ilkeleri ile bağdaştırmanın olanağı yoktur. Yargıç ve savcılann hiçbir endişe ve kuşkuya kapılmadan yalnızca huku- ka, yasalara ve vicdani kanaatlerine göre karar verebilmelerine (Any. mad. 139) yönelik yargı bağımsızlığı ve yar- gıçlık güvencesi ıçm gerekh kurumlar ne kadar çağdaş olursa olsun maddi yönden tam bir güvence içerisinde bu- hınmayan bu yargıç ve savcılann gü- venceli (teminatlı) o,lduğu savında bulunması, gerçekçı bir yaklaşım ol- masa gerekir. Kaldı ki yargıç ve savalann genelde özel sektör ve özellikle öbür kamu ku- ruluşlannda ek görev almalan yolu- nun kapaülmış bulunması da (teminat gereği), yargıç ve savcılann aylık ve ödeneklerinin düzenlenmesinde göz önünde bulundurulmas gereken bir husus olarak karşırruza çıkmaktadır. Nitekim Amerika ve Avrupa gibi hu- kuk devleti yönetimini benimsemış olan ülkelerde yargıç aylık ve ödeneği. parlamenter aybk ve ödeneği ile eşit düzeyde tutulmaktadır. Sonuç Yargıç ve savcılann aylık ve öde- neklerinin yeniden düzenlenrresi ge- reksiniminin duyulduğu bugünlerde. yapılacak yasal düzenlemede, iiç erk mensubunun anayasa önünde farklı değıl, tersine eşit konumda olduklan; yargı bağımsızlığı ve yargıçlık güven- cesiyle yargıçlann ek görev alamama- lan durumlannın göz önünde bulun- durulması, köklü ve kalıcı bir çözüm için gereklı bulunmaktadır. Yeri gelmişken adalet personelinin aylık ve tazmınatlannın da yeniden düzenlenmesi. bağımsızlık ve temina- tın bir gereğidir. TARTIŞMA Hemşire olmak istiyor musunuz?.. emşırelık. ağırlıklı olarak bıfbakım verme"mesleğı olup.mesleğin özünü insancıl (hümanist), zihınsel yaratıcı güç (entelektüel) ve beceri ısteyen öğeler oluşturur. Hemşirelenn. ınsanı kendıne özgü bır değer olarak elc alabilmeleri ve verılen hızmeii "temel insan gereksinımlerini karşılamavayönelık" olarak sunmalan oldukca önemlidır. İnsanı. insan gereksinimlerini ve hayati bir değer olarak sağlığı kavrayabılmelen için hemşireler özel ve nıtelıkli bır eğitimden geçmelidirler. Hemşirelik aynı zamanda insan ınsana bir etkileşım işi olduğundan. eğitimden de bu nitebğin gözetilmesi ve hemşire öğrencilerin dershane, klinik ve alan çabşmalannda öğrencı-öğretmen etkileşimini yaşamalan zorunludur. 1990 yılında, Türk Hemşireler DerneğivçSağlık Bakanlığı'nın ortak girişimleri ile sağlılTmeslck lisesı mezunu hemşireler için, Anadolu Üniversitesi Açıköğretım Fakültesi'nde "'hemşirelikte önlisans tamamlama" programı başlatılmıştır. Bu program başlatılırken. ülkemizdeki hemşirelik yüksek okullannın çoğunluğunun düşünce ve görüşlerine de başvurulmamıştır. Bu olay hemşirelik yüksek okulunda okuyan öğrenciler gibi: 1- Üniversitegirişsınavlanna girme ve kazanma. 2- Okula tam zamanlı öğrenci olarak devam etme, 3- Eğitimin gereği olan dershane. klinik ve alan uygulamalanna tüm eğıtım süresince katılmak gibî yükürnlülüklertaşımadığından coşku ile karşılaşmış ve hemşirelikte önlisans diplomasınadaha kolay ulaşıhr bir fırsat yaratmıştır. Yükseköğrenim görme her vatandaşımızın doğal insanlık hakkıdır. Bu konuda hıç kimsenin de bir itırazı voklur. Emekli milletvekili.azetemn btr 4r "^<4 köşesinde üç beş m ' satırük bır haber: • -w-Eski ^L • Cumhurbaşkanı ^ ^ ^ ^ ^ P Özal'ıneşine bağlanan dul maasına ek olarak ödenen makam tazminatı tarüşma yaratmış. Kimi yetkililer Bayan Özalın ya milletvekili ya cumhurbaşkanı makamından kalan maaşı tercih etmesi gerektiğini ve cumhurbaşkanı ödeneğınde makam tazminatı olmadığını söylerken. kimilen de ÖzaVın, cumhurbaşkanlığı sırasında •"milletvekili emeklisi" aylığı da aldığını. dolayısıyla kendisine ödenmekte olan makam tazminatının dul eşine intikal elmesınin doğal olduğunu savunuyorlarmış. Emekli Sandıgı Genel Müdürü de "Sayın Turgut Özal milletvekilbği, başbakanbk. cumhurbaşkanlığı yapmış ve makam tazminatı almaya hak kazanmışür. Sağlığında yararlandığı bir ödemenin eşine intikal etmesi doğaldır" buyurmuş. Hangisi doğru? Genel müdürün demesiyle de değil tabii. mevzuat ne diyor, önemli olan o. Cumhurbaşkanlannın makam tazminatı alıp alamayacaklan konusunda bile mevzuat eksikliğimiz mi var yoksa? Ya da mevzuat yeterli olmasına karşın yetkibler tarafından uygulanmıyor, uygulanarruyor. yahut birileri lehine eğilip bükülmeye çalışılıy or da ondan mı bu tartışma yapılıyor, doğrusu anlayamadım. (Saydıgım olâsılıklar Türkiye"de sık rastlanan durumlardır da..) Bu arada. tartışmalar sırasında değinilen bir başka husus daha dikkatimi çekti benim. o da -eğer bilgide yanbşlıkyoksa- Cumhurbaşkanı'nın görev de kaldığı süre ıçınde "nulletvekili emeklisi" aylığı da almış olması. Şimdi. şöyle bır düşünelim. Emekb Sandığı'na tabi bir görevde çabşırken emekb' aybğı almaya hak kazanan bir vatandaş, çalışmaya ara da vermeksizin o görevden başka bir görev e kadrolu olarak gecse, ıkinci görevden aldığı a> lığı ile beraber emekli ay l'şnı da alabilir mi? Halen yürürlükte bulunan emeklilik mevzuatına göre kanımca alamaz. Eğer o alamaz ise milletvekili iken cumhurbaşkanı seçilen bir kişinin de o makamda bulunduğu «ürece milletvekili KOYENSTİTÜSÜ YILLARI Talip Apaydın 20.000 lira(KDViçmde) Çagdaş Yayınları Turkocaiı Cad. 39-41 Cağaloğlu-İstanbui Ödemeli gönderilmez. emeklisi ayhgı alamaması gerekmez mi? Burada söz konusu olan, verilen paranın miktan değil kuşkusuz. Parayı alanın yalnızca bir kişi obnası yahut statüsü de bir şey değiştirmez. Sorun. ılke sorunu, yasalar karşısında eşitHk sorunu. Bilmem yanıhyor muyum? Meraklı bir emekli vatandaş olarak yetkililerce konu hakkında aydınlaülmayı çok isterdim doğrusu. HançerŞenkon Yeter ki yapılan öğrenim. kendi alanına ve özüne aykın olmasın. Hemşirelik eğitimı görerek. y aparak, deneyerek v e yapılan işin doğruluğunun ilgılı öğretim elemanınca değerlendınlmesıni gerektirdiğınden, televızyon ekranlanndan v erilen eğitim bu gerçekleri karşılamaktan uzaktır Üstelik televizvon yaymlan da ülkemızin büy ük bırkesıminden izlenememckıedir. Hemşırelık eğitiminde genel anlayış ve ilke olarak uygulamalar. teorik derslerin en aziki katıdır. Televizyonla eğıtilen hemşire öğrencilen için ise yalnızca ikinci sınıfta ve dört haftalık bir uvgulama yeterli görülmektedir. Bu uygulamalarda rehberlik ve değerlendırme yapacak öğrelim elemanı olmadığından. uvgulama yapılan kurumdaki herhangi bıryüksek okul mezunu hemşire bundan sorumlu tutulmaktadır. Eğitimde uygulamalar yok denecek kadar az olmasına karşın. açıköğretim fakültesi. "Uygulamalı Eğitim Değcrledirme Formu" adı dltında hazırladığı belgeye. değerlendirme ölçütleri olarak öğrencının kazandığ mı varsaydıklan; - Kışıİcrarası ilışkileri geliştirme. - Bilgıyi mesleki davranışlara dönüştürme. - Hemşirelik süresi sistcmini kulldnabılme, - Hasta ve ailesineöğretim vapabılmegıbi gözlenmeden ve ölçmeye yetkın olmadan değerlendirilmesi mümkün olmayanknterler koymuşlardır. Televizyonla önlisans programı bu şekılde yürürken (çok başanlı olduklannı düşünüvor olmahlar ki) şimdi de öğrendiğımize göre önlisans programına devam eden arkadaşlanmız "Haydi, televizyonla lisans programı tamarnlamaya" sloganıyla hemşirelikte aynı yoHa hsans eğitimı talepetmektediıier. Aklın ve sağduyunun yolu birdir. İnsan öncekendisini. sonra mesleğini bazı hayati değerler süzgecinden geçiremiyorsa, böyle birisin ne kendisine ne de tophıma yaran olacağı açıktır. Hemşirelik önemli ve yüce bir meslektir. Hemşirelik emekle kazanılan profesyonel bir iştir. Hemşirelik eğitimı hafife ahndığında, bunun bedelini yıne kendı ınsanımız ödeyecekür. Ay nca bu türyollanndenenmesı.iki aşamalı üniversiteginş sınavıyla hemşirelik eğitimine gıren. dört yıl büy ük çabalar karşılığında bu mesleğı edınen büvük bir kesime de çok büy ük haksızlık olacaktır. Sonuç olarak. bu konuyu meslektaşlanmızın sağduyulu tartışmalanna açıyor ve durumun doğru değerlendırilip. daha fazla yanlışlann yapılmayacağına ınanıyoruz. Saygılanmızla. Doç.Dr. Yleliha Atalay (C.Ü.Hem.Yük.Ok. Müdürü) Yard.Doç.Dr. Fırdevs Erdcmir (C.Ü.Hem.Yük.Ok Müd. Yard) ' Yard.Doç.Dr. Arzu Sezgin (C.Ü.Hem.Yük.Ok.ÖBr.Üy.) Yard.Doç.Dr. Kadriye Buldukoğlu (C.Ü Hem.Yük.Ok.Öer.Üv.) Dünya Neden 'Cangır Şakamaka, ikinci Cumhuriyet'i kurmakyineCumhuriyet- çılerenasipmiş... Dün 'Cumhuriyet2'yi okurkenarkasayfadaki 'Moğol Gö- çebelerin Geleceğı' başlıklı yazıya takıldım. Ünlü National Geographıc'in yazarları; Cengiz Han'ın ülkesine gitmışler, incelemişler. yazmışlar... Neler oluyor oralarda? Sovyetlerin dağılmasını ve pazar ekonomisine açılması- nı Moğolistan dayaşlı nineOtgon şöyle yorumluyor: "Ben genç birkızken, devlet çiftliklerinin kurulmasından önce, hemen hemen hiçbir zaman buğday unu bulamaz- dık, bölgede yetişen yulafı yerdik, şimdi aynı şeyi yapıyo- ruz." National Geographic yazıyor: "Moğolistan'da bir çoban, yüksek bir ücretin yanı sıra (1989'da bir çoban, başkentteki bir restoranda çalışan gar- sondan yüzde 30-50 daha çok kazanıyordu) tatil için, anne- lik için, çocuklar için ödenek ahyordu. 44yaşındaki Moğol Haltar: "Kolektif yaşam bizim için iyiydi. Yeterince yiyeceğimiz, çocuklar için ücretsiz sağlık hizmeti, ücretsiz eğitim vardı." Şımdı hepsi bırer anı mı?.. Geçmışi mı arıyor Moğol?.. • Dünyada şimdiye değın yaşanan en büyük sosyal adalet denemelennden bıri çöktü... Niçın? Sovyetler'de kışiye beş güvence veriliyordu: Eğitim, sağ- lık, konut, iş, emeklilik!.. Güvence insanı tembelleştirıyor mu? Insanoğlu korku, kaygı, güvensızlık içinde yaşarsa, kapitalist dünyadaki amansız rekabetin kamçısı altında çalışırsa, daha mı iyi olacak? Bugün 'Yeni Dünya Duzeni'. yoksulların coğrafyasında zenginlerın kurduğu bır sıstem değil mı? Serbest piyasanın cangılında çırpınan insanoğlu, çılgın- ca tüketimin ardından soluk soluga nereye doğru koşuyor? Doğayı tüketen; ama sanayi atıklarını tüketemeyen bu sis- tem, akıl ve sağduyuya ters gelmiyor mu? • Sovyetler Birliği'nın başlangıçta dillere destan bir ekono- mık planlaması vardı, sonu gelmedi... Ve ortada bır soru bıraktı: Uygarlık; plan, program, tasarımla eşanlamlıdır. Kişı her gününü plana bağlar, ev bütçesini düzenler; şirketler planlı ve programlı yaşamak zorundadırlar; uzay yolculuklan başta olmak üzere barajlar, tüneller, demiryollan, karayol- ları; kentlerde cadde, sokak, gokdelen ve her türlü yapılan- malar, plana, tasarıma, programa bağlanmadan olmaz; nüfus artışı bile planlanıyor. sosyal gelişmelerın tümü programlanıyor... Uygarlığın bu gidişi karşısında neden ekonomıler bir pla- na bağlanamıyor da gezegenımizin serbest pazar cangılın- da yaşamak insanların yazgısını oluşturuyor? Birbirini ezen, boğmaya çalışan, kuyusunu kazan, birbi- rinı çiğnemek için elinden gelen her şeyi yapan kışi, firma, şırket ve tekellerin yarattığı orman kanunuyla çağdaş uy- garlığın insancılhk bilincı bağdaşabiliyor mu? • Sonuçta ıki sorunun yanıtı boşlukta sallanıyor, hem de Moğolistan'dan Amerıka'ya dek Damokles'in kılıcı gibi: insan ille de kamçı altında mı yaşayacak? Güvence veril- (fığinde ipe un mu seriyor? Bilgisayar devnminde bilgi toplumları oluşurken, ekono- mik yaşam neden orman kanununa bağlanıyor? Yeni Dünya Duzeni' bu soruların yanıtları verilmeden yerlı yerine oturamayacak. 21 incı yüzyıla 7 kala 'Zenginler Kulübu'nün üyeleri belki mutludurlar; ama bir azmlığın mutluluğunu ınsanlığın mutluluğu sayamayız. Sovyetler'ın dağılması, sorulara yanıt bulacak yerde, so- ru işaretlerini derinleştirmiştir. 1986 Y1LI VE 86/10911 SAYILI BAKANLAR KURULU KARARINA GÖRE SİGARA SAĞLIĞA ZARARLIDIR.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear