22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
5 NİSAN1993 PAZARTESJ CUMHURİYET SAYFA HABERLERIN DEVAMI 17 GUNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK UBaştamfil. Sayfada yüyeceği, Başbakan Yardımcısı SHP Lideri Inönü'ye anımsatıldığında, manzarayı adeta karşıdan izleyenlere özgü şöyle bir yanıt alınıyor: "Patırtı artacak. O açıdan sürpriz olmadı. Biliyorsunuz ben başından beri bu iş düzelmeden, serbest yola gidil- mesini doğru bulmuyordum. Özel TV'lere konuşmama- ya çalışıyordum. Bir süre konuşmadım. Sonunda başa çıkılmıyor ama... Yine de bilerek cevap vermiyorum. Çünkü, anayasaya aykırı. Bu kargaşa artacak, gittikçe artacak. Çünkü herkes kendine göre haklı bir tarafbulu- yor. Işin esası sakat olduğu için hem herkes haklı, hem herkes haksız." Böylece Inönü, gerçekten ilginç bir değerlendirme yapmış oluyor. Sorunun geçen Bakanlar Kurulu'rtda ele alındığını, anayasayla ilgili 23 Nisan'daki liderler toplantısından herhangi bir şey çıkmazsa, hükümetin genel kurul gün- demınde olan "beş maddelik değişiklik" önerilerini Meclis'ten geçirmeye "uöraşacağmı'söylüyor. Kısacası, hükümet 133. maddenin ötekilerden önce değiştirilerek TRT tekeline son vermeye ivedi öncelik tanınmasını istiyor. Iktidar, önümüzdeki günlerde bütün partilere olayların zorlamasıyla hem 133. maddenin yenilenmesi hem de radyo ve TV'lerle ilgili yasanın bir an önce çıkarılması için yeni bir çağrıda bulunacak. Olumlu sonuç almayı başarabilecek mi? Hükümet acaba, TRT tekelini kaldırıp özel TV ve radyolara yasal yeni bir biçim, bir düzenleme getirebilecek mi? Doğrusu kimi belirtiler beraberinde kuşkular, kaygılar getiriyor. örneğin, ANAP lideri, bir yandan yasadışı ol- duğuna değindiği özel TV'lere 500. gün reklamları veri- yor. Beri yandan 133. maddenin değiştirilip radyolarla TV'lerin yasal düzenlemelere bağlanmasına istekli gibi görünüyor. Oysa, ANAP kulisinde başka rüzgârlar esiyor. Son ko- nuşmalarında Başbakan Demirel, "Meclis'te bulunan vekanunsuzluğu savunmak gibi gar/p durum/ara düşen kişiler veya partilerden, Meclis'ten anayasanın 133. maddesinin değiştirilmesine oy vermelerini" istiyor. Kı- sacası, sayı yetersizliğinden ANAP'ın desteğine gerek- sindiğini kanıtlıyor. Ama, ANAP kulisinde "bir zamanlan anımsayanlar- dan" farklı yaklaşımlar gözleniyor. ANAP'ın 290 millet- vekiliyle iktidarda olduğu, anayasada yapmayı düşledi- ği değişiklikler için DYP'den on oyluk destek istediğinde Demirel'in "Biz, koltuk değneği olmayız, iktidara gelin- ce anayasayı biz değiştiririz"diye öneriyi geri çevirdiği- ni anımsatanlar.. Diinkü Demirel'i bugüne uyguluyor- lar. DYP'nin "koltuk değneği" olmayacaklarını söylüyor- lar. 133. maddenin Meclis'ten geçme olasılığını zayrf gö- renlerin bir başka gerekçeleri daha var. Porno filmler! özel TV'lerin yayınladığı porno fılmlerden yakınan milletvekillerinin ANAP'tan çok DYP bünyesinde bulun- duğu, bu grupların 133. maddenin kaldmlmayıp özel TV'lerin kapatılmasını istedikleri, bu nedenle madde gö- rüşülürken "Meclis'tenkaçacaklan"öne sürülüyor. özel TV'lerle radyolar olayı bu hafta yeni boyutlar ka- zanacağa benziyor. HAVA DURUMU TÜRKİYE'DE DÜNYADA Meieorolofi Genel Mudurlüğu nden alınan bılgıye gore. yurdun batı kestmlerı parçalı bulutlu, Marmara ncn batısı cle kıyı Ege sağanak yağışlı. otefcı yerler az bulutlu ve açık geçecek Hava sıcaklığı bıraz daha artacak Ruzgar güney ve batı, yurdun dogu kesımierınde ku- zey ve batı yönlerden hafıf. ara stra orta kuvvette esecek Denızlen- mızde ruzgar Batı Karademz, Marmara, Akdenız ve Ege'de kıble ve lodostan 4-16 denız mılı hızla esecek Van Golu nde hava, parçalı bolutlu geçeceK Yağmurlu ı Bulutlu Sislı Enflasyon direnîyorEkonomi Servisi- Mart ayın- da hem tüketici hem de toptan eşya fiyaüan yüzde 4.8 oranın- da artü. Kamu zamlannın crtc- lenmesine karşın frenlcneme- ycn tükcticı fiyatlannda bir önccki aya göre yüzdc 0.8'lik bir arüş kaydedilirken, toptan cşya fiyatlan 0.4 puan düştü. Toptan eşyada kamu scktörün- den kaynaklanan fiyat artışı yüzde l.7'dc kalırken, özel sek- tör kaynaklı zamlann oranı yüzde 6'yı buldu. Devlet İstatis- tik Ensülüsü, mart ayı itibariyle son oniki aylık enflasyon oranı- nı toptan eşyada yüzde 53.3, tüketici fiyatlannda yüzdc 58 olarak açıkladı. Başbakan Söleynuuı Demi- rel'in DYP'nin seçim bildırile- rindc 500 gün sonunda yüzdc onlar, Dcvlct Bakanı Tansu Çil- ler'in de şubal ayındaki son açıklamada yüzdc 40'lar scviyc- sinc indirileceğini söylediği enf- lasyonda açıklanan hedeflere ulaşılamamakla birliklc, yıllık bazda düşüş kaydcdildi. Mart ayı itibariyle son bir yıllık dö- nemde yıllık cnflasyonda, ge- çcn yılın aynı döncrninc göre toplan eşyada 14.8, tükclıcı tı- yatlannda ise 20.7 puanlık geri- leme oldu. Geçen yıl Mart ayı itibariyle yıllık enflasyon top- tan eşyada yüzdc 68.1, lüketicı fiyallannda da yüzdc 78.7 ol- muştu. Devlei İstalislik Fnsiitüsü'- ndcn yapılan açıklamaya göre bu yılın ocak vc şubal aylannda sırasıyla yüzdc 5 vc yüzde 5.2 olan loptan cşya fiyatlarındaki Yıllık enflasyon (DİE tüketici) .-«1982 1983 arüş martla yüzde 4.8 düzeyin- de gerçekleşti. Toptan eşya fi- yallan geçen yılın mart ayında yüzdc 4 3 artmışlı. Geçen yılın ılk üç ayındaki arlış yüzdc 21.9 olurken. bu yılın ılk üç ayındaki toptan eşyafiyalarlışlan yüzde 15.8'de kaldı. Aynı şekilde ge- çen yılın mart ayı sonunda yüz- dc 68.1 olan yıllık arüş oranı da bu yıl yüzde 53.3 düzeyindc oluştu. Ancak, yıllık arüş ora- nının ycnidcn artması vc şubat sonundaki yüzde 52.7'nin üzc- rine çıkması olumsuz bir geliş- mc olarak yorumlandı. Toplan cşya fıyatlanndaki yıllık arüş oranı, geçen yılın ekim ayından bu yana gerilemeeğilimindeydi. Toplan cşya fıyaüannda, mart ayında kamu sektöründen . .. , kaynaklanan artış yüzde 1.7'de olarak belirlendi. ITO'ya göre kalırken, özel sektör kaynaklı yH'k ortalama arüşlar pera- zamlann oranı yüzde 6'yı bul- ken< fc fiyallarda yüzde 69.9, du. toplan eşya fiyatlannda dayüz- Toptan cşya fiyat cndeksinin de 66 oldu. dört ana sektöründen tanmda mart ayındaki artış oranı yüzde 11.4"e ulaşü Madcncilıkle yüz- dc 5.1, imalat sanayiinde yüzde 2.7, enerjide ise yüzde 3.1 oran- lannda artış oldu. Tüketici fiyatlannda geçen yılın mart ayında yüzde 4.9 olan artış, bu yıl yüzde 4.8 düze- yindc gerçekleşü. DİE, tükeüci fiyallannda geçen yılın ilk cey- reğınde yüzde 20.5 olan arüşın, bu yıl yüzde 14.7 olarak gcrçek- leşüğini bıldirdi. Mart ayı sonu itibariyle yıllık arüş bir önceki yıl yüzde 78.7 ikcn bu yıl yüzdc 58'e indi. Tüketici fiyatlannın şubaı ayındaki yıllık artışı ise yüzde 58.2'ydi. Tükeüci fıyatlanndakı artı- şın sektörlere göre gercekleşme- sınde ilk sırayı yüzde 7.9 ile gıda harcamaian aldı. İstanbul Ticaret Odası, İs- lanbuPdaki perakendefiyatar- tışını mart ayı için yüzde 5.1 olarak hesapladı. Toptan eşya fiyaılanndaki artış ise yüzde 3 Zehirli varilleroyuncak oldu EMtNEALGAN MEHMETÖZDEMtR Beş yıl önce Karadeniz kıyı- lanna vuran 400 zehirlı varil- den, Samsun'un Alaçam İlçesı Terskınk Köyü'nde yapünlan ana depoya sadece 30 varilin götürüldüğü orlaya çıkü. lşık, hava ve ısı geçirmemesi gereken ana depo bmasının iki tarafı ve kapısı açık durumda Ağızlan açık şekilde depoda duran va- riller köy çocuklannın oyunca- ğı olmuş. Sinop Merkcz ilçcye bağlı Soguksu ıle Şehli köyü sı- nınndaki eski bir binada ise 108 varil bulunuyor. Eski Jandar- ma Karakol binası olan, beton vapmın içinde bulunan varille- deponun karşılıklı ıki duvan bcton, diğcr iki duvar ise alü- minyum. Isı, ışık ve hava geçir- memesi gereken dcponun alü- minyum duvarlannda kapı büyüklüğünde açıklık bulunu- yor. Zamanla iyıce parçalanan alüminyum parçalan yerlerde. Depo ıçindc kapaklan açık şe- kilde bulunan 30 varil çevrcyc koku yayıyor. Çocuklann oyun alanı Koyunlan meraya otlatmaya getiren çocuklar, rahatlıkla ze- hirli varil deposunun içine girip hem alüminyum parcalanyla hem de varillerle oynuyorlar. Her türlü kansorojen maddele- rin bulunduğu, kimyasal aük- Meşveretm orta yenne böyle bir depo kurulması insafsızlık- tır. Orası bizim için canımızın yalağıdır" dcdi. 400 tehlikeli varilin 108'i de, Sinop Merkez ilçeye bağlı So- ğuksu Köyü ilc Şchli Köyü sını- nndaki eski bir binada bulunu- yor. Eski Jandarma Karakol binası olan yapıdaki varillcnn köyde kullanılan içme suyunu etkilediği öne sürüldü. Varille- rin içinc konmasından sonra kapı vc pcnccrelcri betonla ka- patılan binanın allında pek çok su kaynağı bulunduğu bıldiril- di. Soğuksu Köyü İhliyar Heye- ti üycsi Kemal Tiryaki, varillc- rin zamanında muhtarlığın Zehirli variller için yapılan deponun kapdan açık bekçisi yok.(Fotoğraf:Mehmet Özdemir) rin köyde kullanılan içme suyu- nu etkilediği öne sürüldü. SOUmilyonadepo 1988 yıhnda zehirli varillerin Karadeniz kıyılanna vurması- nın ardından dönemin Çevre Genel Müdürlüğü yctkililcri varillerin çeşitli yerlerde depo yapunlarak "beton" içine gö- mülmesine karar verdi. Bu amaçla Terskınk Köyü'nde 1991 yıhnda maliyeti 500 mil- yon lira olan deponun yapımı- na başlandı. 150 metrekarelik •na depo'" 1992 yılının eylül -yında tamamlandı ve içine sa- dece 30 vanl konuldu. Varille- rin kıyılara vurmasından yakla- 5 yıl sonra kimi yerde varil- patlarken, kimi ycrde de vanllenn derme çaüna kulübe- lerde korunduğu ortaya çıkü. Bazı köylerde oku) bahçelenn- de bilc varillere rastlanırken, ana depo da "tehlike" saçıyor Dağlık arazıde bulunan yak- laşık bin nüfuslu Terskınk Köyü'ne 3 kilometre uzaklıkta köyün merasına yapılan ana deponun etrafı demir parmak- lıklarla kapatılmış. Ancak par- makhklar alçak olduğu ve kapı- sı da açık bulunduğu için rahat- lık la depo bahçesine girilebilini- yor. 150 metrekarelik ana e larla dolu varillerin yaydığı kokuyu da soluyan çocuklarda 5 yıl sonra haslahk görülebile- ceği öne sürülüyor. Yetkililer "Ana deponun cm- niyetli olduğunu" öne sürerken Köy îhtiyar Heyeti üyesi Sadık Gökmen bina yapılırken dc kar- şı çıküklannı anlattı. Karşı çı- kışlannın dikkate alınmadığını ve 1992 yıhnda varillerin depo- ya getirildiğıni belirten Gök- men şunlan söyledi: "Binanın yapılmasına ilk karşı çıkan bizleriz. Bina yapı- lırken, engel olmak için gece gündüz bekledik ancak fayda vermedı. Vıne ae oına ydpndı. Variller konduktan kısa bir sü- re sonra binanın kapılan kınl- dı. Eğer, buraya başka variller de getirilirse depoyu yıkacağız. Bu deponun bir an önce köyü- müzden kaldınlması gcreki- yor" 'tnsafsızlıktır' İhüyar Heyeti üycsi Bayram Bacaksız da deponun kaldınl- masını istediklennı vurgulaya- rak, "Kokudan gecilmiyor. Köyün mcrası olduğu için hay- vanlanmızı burada otlatıyoruz. Çocuklanmız da elkileniyor. Buradan akan su, Alaçam'ım Yenice çayına kadar ulaşıyor. haberi olmadan köye gclirildi- ğini belirterek, "Gizli getirildiği için biz karşı çıkük, şikayctçi ol- duk. Sinop Valiliğinc gitlik. O zaman varillcrdcn bir lanesi patlamışü vczchirlcnmc olmuş- lu. O döncmdc Gcrzc Sağlık Müdürü, varillcnn bu binaya gctirilcmcycccği şcklindc rapor verdi, daha sonra da görevdcn alındı" dedi. Sağlık Müdürü'nün görev- den alınmasından sonra ikinci bir rapor hazırlandığını, bunun üzerinc 108 varilin köylerinc ge- ürildiğini. binanın çevresinde 100 lanc su kaynağı bulundu- ğunu anlatan Tiryaki, sözlcrini şöyle sürdürdü: "Binanın alüna, belon vc su geçirmez yalılım maddcsi ko- nulacağı söylenmişti. Ama ben. varillcri binaya ycrlcşlircnlcrc sordum, böylc bir madde koy- mamışlar. Bu sırada, Ankara'- dan gelen genel müdür, binanın kapısını açan kişiylc clini sa- bunla yıkadığı halde tokalaş- madı, 'Sakıncalıdır' dedi. Şimdi varillerin buradan kaldınlması- nı istiyoruz. Ama başkasına da zarar verccek ycrc taşınmasın. Kimscyc zaran olmayacak bir ycrc gölürülsün diyoruz. Dcv- let buna yardımcı olmalı, gcre- kirse dava açacağız." Birliğe çağrı HI MBoştorafi 1. Sayfada kanısına vardığımı açıklamışüm. Bu üç bö- lümden ikisini, sosyal demokrat partilenn birleşmelerinin gereğı' ile 'birleşmeye nelerin engel olabıleceği' konulannı bu ikinci yazım- da açmaya çalışüm. Üçüncü konu "Birleşme nasıl gerçekleşebi- lecek" sorusu idi. Aradan geçen süre içinde telcfonlarla, mek- tuplarla, fakslarla benı yûreklendiren ve ummlandtfan yeni iktikr akhm. İlginç olan, bunlann birçoğunun partilerin alt kadcmele- rindeki görevlilerden ya da parti üyelennden gelmesi idi. Bu gün başka sülunlarda görece- ğiniz, Kuşadası'ndan gönderilen, yüzlercc imzalı, "Kuşadası Sosyal Demokrat Güçbirli- ğ^ Platformu'nun Birleşıniz Çağnsı" bu giri- şımlcrin cn çarpıcı bir örneğidir. Yinc üç sos- yal demokrat partinın Yalova örgütündeki girişimciler, gerekirse partılerinden istifa ede- rek böyle bir güçbirliği plalformu gerçekleştir- mek üzcredirler. Bugünkü yazımda, birlcşmenin gcreğini ve olanaklannı, daha başka açılardan ve birkez daha belirterek partı örgütlerinin neler yapa- bileceğı konusundadüşüncelerimı açtklayaca- ğım. Yeniden gözden geçirilmeli Birleşme neden gereklidir? Son beş-on yılın hızla değişen dünyasında düşüncelerimizı ve tulumumuzu yeni başlan gözden geçirmemiz gerekiyor. Yüzeysel ve yaygm olan kanı, Sovyetler Birhği'nin çözülü- şü ile sosyalizmin de çökmüş olduğudur. Oysa çökcn sosyalizm değil, sosyalizmin yanlış uy- gulandığı bir laboratuvardeneyidir. Dünyada işveTen ileişçi, sermaye ıle emek olduğu sürece -ki bu her zaman olacaklır- 'artıdeğer'in hak- ça bölüşülmesi sorunu da süreceklir. Bu hak- ça bölüşmeyi banş içinde sağlayan sistem, sosyal demokrasidir. Bu gerçeğe karşın Sov- yctlcr Birliği'nin çöküşünün dünya sosyalizmi üzcrindeki olumsuz etkisi yadsınamaz. Bu ct- ki Türkiye'de de kendisini gösterecek, secme- nin vereceği oya yansıyacakür. Fransa'da, çarpık bir seçım sistcminin oylann % 40'ını alan 'Sağ Birlik'i % 85 gibi bir çoğunlukla ik- lidara getirmiş olması da Avrupa ülkelerinde olduğu kadar ülkemizdc dc etkisinı duyura- cakür. Bu olumsuz faktörlcrc SHP'nin iklidar ortağj olarak yıpranma payı ile bizim secim sislemimizin olumsuz etkisi de eklenecek olur- sa vc hele bir de secim yasası bir olup-bilüye geürilerek bir gece oturumunda baraj yüksel- tiliverirse bölünmüş sosyal demokrallann parlamentoya gircbilmeleri bilc çok zorlaşır. Bu olumsuzluklara radikal dinci akımlann, yoksul kesimi İslam sosyalizmi ile kendine cekmesi eklenirse olay parlamenloya girip gir- meme boyullannı aşmış olur. Secim eğri yüzc- yine girilincc, politikanın doğası gereği üç sosyal demokrat parünin birbirleri zaranna yapacaklan propaganda bugün bilc kcndilc- rindcn soğumuş olan scçmen labanını başka kanallara akmak zorunda bırakacakür. Biyolojide bir doğa yasası vardır: Güçlü olan yaşar. Güç, üçc bölünürsc yaşam şansı da üçtc bire incr. Birleşmeye engel ne var? Hepimizin bildiği gibi "Tarih ekonomik bir eylemdir. Bireyler ve sınıflar arasındaki ikli- dar savaşımlan ve siyasal yapılar, ekonomik gerçeklerden kaynaklanır." Bu düşüncc doğ- rultusunda sosyal demokrallann üçe bölün- müş olmasını nasıl açıklayabiliriz? Bunlar ayn sınıflann ekonomik çıkarlannı mı savunmak- tadırlar? Parti programlannda birbirleri ile birleşmelerine engel ilke farklan mı vardır? Bugûnlerde CHP ve ŞHP'nin program dcği- şiklikleri calışmalan birleşmeye engel olabile- cek yeni boyutlar getirebilir mi? Sosyal demokrasi bir dünya görüşüdür, ay- dmlanma arayan bir yaşam felsefesidir. Uç parünin programlannı incelersek, temelde birbirinin aynı olduğunu, aynı ilkelerin aynı sözcüklerle açıklandığını görürüz. Program değişiklikleri ile sosyal dcmokrasiye yeni ve değışık bir yorum geürilemez. Programlanna göre her üç parü de "Çoğuku, katılıma de- mokrasi içinde, insan haklanna, özgürlükleri- ne, emeğine saygılı, ileri bir insanhk ülküsünc yönelen, halk için halkla beraber, hak.^la- nak, adalet eşiüiğini güvence alüna alan sos- yal demokrasiyi siyasal, sosyal, ekonomik ve kültürel bir bütün olarak görmektedirler. Toplum yaran gerekçesi ile bireylenn ezilme- sine ve özgürlüklerin kısılmasına ızin verme- yen cumhuriyetçi, sınırsız ve koşulsuz inanç özgürlüğünü devleün güvencesinde gerçekleş- tircn, ödün vermez bir laısızm ilkesi ile, ulusun bütûnlüğünü, bağımsızlığını,' ozgürîüğûnü"' sağlam, ekonomik temellere dayandıran, sos- yal ve etnik özelliklere göre aynm gözetmeyen bir milliyetçilik anlayışı ile üreümin artmasını, ülkenın hızlı ekonomik kalkınmasını, yaşam koşullannın sosyal adalet ve sosyal güvenlik içinde yükselülmesini, bölgeler ve toplumsal sınıflar arasındaki eşitsizbğin giderilmesini amaçlayan, özel girişimciler tarafından sağla- namayan mal ve hizmeller ıle stratejik niteükli mal ve hizmetlerin üreülmesinı, doğal kay- naklann toplum yaranna işleülmesıni sağla- yan bir devletcilik ilkesi, insanca ve hakça yaşamamn kaçmılmaz gereği olan değişiklik- leri demokraük hukuk kurallan içinde, banşçı yöntemlerle ve halkla beraber gerçekleşüren devrimcilik anlayışı içinde, kimsenin kimseyi ezmeyeceği, sömürmeyeceği, hcrkesin yaşam boyunca geçimi ve sağlığı bakımından güven- ce içinde bulunacağı, çalışma ve eğiüm ola- naklanndan engelsiz ve eşitlikJe yararlanacaği bir düzen kurarak, toplum yarannı kendi kısa dönemli çıkarlanna üstün tutma erdemini göstererek, demokrasinın bir kargaşa, kutup- laşma, kavga rejimi olmayıp uzlaşma ve daya- nışma rejimi olduğu bilınci ile bunalımlı dö- nemlerde siyasi partilenn dayanışma, uzlaşma ve iş birligi gereğjne ınanmakladıriar." Yukanda ürnak içinde verdiğim uzun pa- ragrafı üç parünin programlanndan derle- dim. İşle, sosyal demokrasinin özeü budur, üç parünin programlan bu özeün genişleülmesi ile oluşmuştur. Bu gerçek bize üç parünin bir- leşmeleri için temelde hiçbır engel olmadığını gösteriyor. Birleşme tepeden başlamah Toplumun sosyal demokrasiyi benimseme- si için belirli ekin düzeyine, belirli ekonomik düzeye erişmesi, belirli dünya görüşüne sahip olması gerekir. Bu gelişme meydan nutukla- nnda, "tütüne şu fiyat", "gübreye sübvansi- yon", "köylü borçlannın ertelenmesi" gibi yüzeysel lakırdılarla sağlanamaz. Sosyal de- mokratlann bugünkü önemli görevi, bir kısır- döngü içinde didişmeyi bırakıp sosyal demok- rasinin gelişeceği iklimi yaraünakur. Bu ikli- min yaratılması için önkoşul önce kendi aralannda anlaşrnalan, programlannda vur- gulanan "toplum yarannı kendi kısa dönemli çıkarlanna üstün tutma erdemine sahip ol- duklannı" göstermeleri, kanıtlamalandır. Birleşme konusunda konsensüs sağlanma- sına partilenn en üst kademelerinden başlan- masının verimli olacağı kanısındayım. Genel başkanlann da yardımı ile üç parünin genel başkan yardımalan mı olur, genel sekreterleri mi olur, MKYK üyelennden sccilen temsila- leri mi olur, üst kademc yetkili vc sorumlulan- nın bir araya gelip kaülığı bir yana bırakarak, birleşmeye nelerin engel olacağını değil, birleş- mcyi nelerin sağlayacağını saptamalannı, aü- lacak bir adım olarak görüyorum. Bu yapılır- ken birleşme olanaklannın parti örgütlerinin her kademesinde aranıp yukanya bildirilmesi dc bir demokrasi hak ve görevidir. Üst kade- meler bu düşünceyi benimser mi, benimserse bir sonuç çıkar mı bilemiyorum. Ancak bildi- ğim ve herkesin de bilmesi gereken, ne parü örgütleri alt kadcme görevlilerinin ya da parü üyelerinin ne de partisiz seçmen tabanının li- derlerin, ya da üst düzey parti organlannın kulu ya da oyuncağı olmadığıdır. Parti örgütleri, birleşmeyi gerçekleşürecek gûç, uzgörü ve özveriyı gösteremezlerse bun- dan sonraki yazımda partisiz scçmen kitlesınc sesleneceğim. Umutluyum.güvcniyorum. (1) Cumhuriyet, 8 Şubat 1993 (2) Cumhuriyet, 6 Mart 1993 GÖZLEM UĞUR MUMCU • Baştanıfi 1. Sayfada Ermeniler, Azerbaycana bağlı "Nahcivan özerk böl- gesi" üzerindede hakları olduğunu ileri sürüyorlar. 13 Ekim 1921 tarıhli "Türkiye ve Kafkas hükümetleri müahedesi" Türkiye adına Şark Cephesi Komutanı Ka- zım Karabekir ile Veli Muhtar ve Memduh Şevket (Esen- dal) tarafından imzalanmış. "Milletlerin kardeşliği ve kendi mukadderatlarını ser- bestçe kendilehnin vaz ve idare etmek" ilkesinden söz ederek başlayan anlaşmayı Ermenistan Sosyalist Şûra- lar Hükümeti adına da Askinaz Miravyan ile Bogos Ma- kinziyan imzalamışlar. Rus, Azerbaycan ve Gürcistan şûralar hükümetleri adlarına da imzalanan anlaşmanın 5. maddesi şöyle: - Türkiye hükümeti ile Ermenistan ve Azerbaycan şû- ralar hükümeti Nahcivan mıntıkasının.. (...) Azerbay- can'm himayesi allında bir muhtar arazi olduğu husu- sunda muttefıktirler. Bu anlaşma unutuluyor. Ermeni şovenizmi, 70'li yıllarda terör ile sahneye çık- mıştı, '90'lı yılların başında da Ermeni şovenizmi, ABD Senatosu'nca destekleniyor; "yenidenyapılanma" Sov- yet topraklarında Ermeni şovenizmine yeşil ışık yakıyor. Bütün bu olaylar karşısında, Türkiye'de "Azerbay- can V kurtarmak" düşünceleri dile getiriliyor. Bu koşullarda, elbette, Azerbaycan halkını dest«>kle- mek gerekir. Bunda şüphe yok. Ancak bu destek, Tür- kiye'nin Azerbaycan'ı topraklarına katmak gibi bir 'as- keri seruvene' kadar vardırılmamalıdır. Turan düşleri, 1918lerde Enver Paşa'yı, kardeşi Nuri ve amcası Halil paşaları Iran'da, Azerbaycan'da ve Tür- kistan'da serüvenlere sürüklemişti. Turan düşleri yıkılan Enver Pasa, sonra da Sovyet devrimcilerinden Radek'in aracılığı ile 1920'de Üçüncü Enternasyonal tarafından oluşturulan Bakû kongresine delege olarak katılacaktı! Nereden nereye? • Enver Paşa, Turancı "Kafkasİslam Ordusu'ndan ko- münist "Halk Şûralar Fırkası'na kadar uzanan bir alan- daatoynattı. Bu Turancı ve Islamcı düşler, Mondros Mütarekesi'- nin 11 maddesi ile sonuçlanmış; Iran ve Kafkasya'daki Osmanlı ordusu kuvvetlerıni savaştan önceki sınırlarına çekmek zorunda kalmıştı. Ankara hükümetinin izlediği siyaset o günkü koşullar içinde çeşitli seçenekler arasındaki en sağlıklı ve en gerçekçi olanıydı. Bu sağlıklı ve gerçekçi siyaset sonu- cunda Kuvayı Milliyeciler, "kapıtalist emperyalizmi" yenilgiye uğratarak Türkiye Cumhuriyeti'ni kurdular. Türkiye, bugün binbir türlü sorun içindedir. Kıbrıs, Ege ve Yunanistan sorunları yanında, Irak ve Suriye'nin "GAP" nedeniyle çıkaracakları sorunlar, yaşanan güç- lükleri daha da arttıracaktır. Bulgaristan'taki Müslüman Türkler üzerindeki baskılar henüz bitmiş de değildir. Bütün buılara, ABD Senatosu'nca desteklenen "Erme- ni sorurj" ile Güneydoğu'da yaşanan etnik terörü de ekleyin. Bu koşullarda "Azerbaycan'a askeri yardım" Tür- kiye'yi yeni serüverriere sürükler. Enver Paşa serüvenciliği mi? Yoksa Mustafa Kemal gerçekçiliği mi? £5u sorun, ancak bu denklem ile çözülür. PENCERE ?. Sayfada rın getirecekleri ve götürecekleri hesap edilir; ama, bugün Batı -en başta ABD- istediği zaman, Erivan'ın hi- zaya geleceği bellidir. Anadolu'nun güneyinde Kürt Federe Devleti, kuzeyinde Ermenistan, petrol bölgele- rindeki konuşlanmalarıyla el altında bulunan iki satranç taşıdır. öyleyse VVashington, Dağlık Karabağ'daki çatışmala- rı durdurmak için ne bekliyor? • "Yeni Dünya Düzen"\ yalnız güce dayanan bir yaptyı vurgulayacaksa, daha baştan fiyasko vermiş demektir. Güç kimın elinde? Bu sorunun yanıtı belli. Güç, Körtez Savaşı'nda Saddamın dersini verdi, Kuveyt'i kurtardı, 36'ncı enlemin üstünde Kuzey Irak Kürt Devleti'ni kurdu. Ancak bu güç, Bosna-Hersek'te ağırdan alıyor, Dağlık Karabağ'daki gelişmeleri uzaktan izliyor, Somali'de ato- lan adımların sonucu daha alınamadı, Yeni Dünya Dü- zeni'ni kurmak için başrolü üstlenen "Zenginler Ku- lübü"nün sorunlara yaklaşımı kuşkulu... Dağlık Karabağ'da yaşananlar, bu karanlık kuşkuyu daha da koyulaştırıyor... • Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra kurulan Milletler Ce- miyeti dağıldı gitti.. Yerine Birleşmiş Milletler kuruldu. Ne var ki bugünkü Birleşmiş Milletler neredeyse "Zenginler Kulübü'nün özel örgütüne dönüşecek; hiç- bir saygınlığı kalmayacak; "Yeni Dünya Düzeni"nden söz açmak olanaksız sayılacak; buna ancak "Yeni Dün- ya Düzensizliği'" denebılecek... Hukukun olmadığı yerde düzenden söz açılabilir mi? ^Tunuslu'nun • Baştamfi 1. Sayfada Cumhunyct Başsavcılığına "çok ivedi" kaydıyla gönderdi- ği yazıda Makhloufun Tu- nus'a iadcsine yasal bir görü- nüm verilmek gayreti saptadı- ğını belirten Burhan Apaydın, sözkonusu yazının yargı organ- lanna clki niteliği taşıdığını söyledi. Avukat Burhan Apaydın, Anayasa'nın 138/2. maddesi'- nde "Hiç bir organ, makam merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkcmelere ve hakimlere emir ve talimat ve- remez; genelge gönderemcz; tavsiye ve telkinde bulunamaz" denildiğini halırlalarak şunlan söyledi: "Bakan adına denilerek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürü imzalı yazı ile hakimlere ve mahkemelere Ri- yad Makhloufun iadesi konu- sunda 'talimat' verilmişür. Tutuklama durumunun sürüp sürmeyeceğine ancak Yargıç karar verebilme yetkisine sahip bulunmasına rağmen; sözko- nusu yazıda (adı geçenin tutuk- luluğunun süre sözkonusu olmaksızın teslime kadar de- vam eünesi gereküği) bildiril- mektedir. TCK'nın 9. maddesi- ne göre bir kişiye yükletilen suçun adi bir suç olup olmadı- ğına ancak mahkcmece sabit görülmesi halinde karar verilir. Yargı yetkisinin kullanılmasın- da yargıca (fıillerin adi suç nite- liğınde bulunduğu) denilmck sureüyle mahkemeye ve yargıca "lalimal' venlmiş bulunmakta- dır... Bu durumda 'Adalet Ba- kanı adına' denilmek sureüyle Adalet Bakanlığınca'Anayasal bir suç' işlenmiş olunmaktadır. Adalet Bakanlığı adına Anaya- sanın emredici nitclik taşıyan 138/2. maddesine ve 11. mad- desine aykın bir yol izlenmiş- ür." Türkiye ile Tunus arasında yürürlülükte bulunan suçlulu- lann geri verilmesine ilişkin sözleşmesinin askeri dönemde imzalandığını ve bu sözleşme- nin yeniden gözden geçirilmesi gereküğini belirten Burhan Apaydın, Makhloufun ve adı gızli tululan örgütünün 1984 yı- lından 1991 yılına kadar Tu- nus'da birçok banka soyma eylemini gerçckleşürdiğini açık- ladı. Burhan Apaydın şunlan söyledi: "Şimdiki Cumhurbaşkanı Zeynel Abidin Binali o dönem- de tçişleri Bakanı'ydı. Habip Burgiba döneminde, soygunla- n gerçckleştiren örgütü yakala- makta başansız olduğu için görevden ahnmak istendi. An- cak Zeynel Abidin Binali darbe yaparak Burgiba'yı devirdi. Bu nedenle Binali için Makhlouf- un iadesi çok önem taşıyor" dcdi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear