25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 24 NİSAN1993CUMARTESİ 12 DIZIYAZI 'Aımem riiyamda, öldîirdedf TALAT DAVAS PAŞA Dilek Zaptçıoglu Tehleryan mahkemeye şunlan anlatı- yor "1915 yilının Mayıs ayında okullann kapanacağını ve kentın (Erzincan'ın) saygın kişilenyle öğretmenlenn sürüle- ceğını öğrendık. 1915 Haziranı'nın başı- nda halka, kcnti terketmeye hanrlan- ması söylendi Halk, kervan halindegü- neye doğru yola çıkartıldı." Tehleryan, aılesinın de Erzincan'dan sürülen Ermenıler arasında oiduğunu anlatır: "Ailemin bir eşeğiyle bir kağnısı vardı. Erzıncan'dan çıktıktan bir gün sonra bütün aile katledıldi. Türk jandar- malarla atlı süvariler kervana eşlik edi- yordu. Yürüyüş kolu Erzincan'dan çiktıktan sonra durdurukJu Jandarma- lar halkın kıymetli eşyasını ve paralannı talan ettıler." Hakim sorar: "NiçinT Tehleryan yanıtlar: "Bunu, dünyanın hiçbir yerinde anla- yamazsınız. Asya'nın göbeğınde insana işte böyle davranırlar." Ve devam eder: "Talanlar sürerken yürüyüş kolunun ûzerine ön taraftan ateş açıldı. Jandar- malardan biri kız kardeşimin kolundan çekip götürdü. O günü artık hatırla- mıvorum, hatıdamak da istemiyorum. O kara günü daha fazla anlatmaktansa şurda düşüp öleyım daha iyı." Ama Alman hakımin ısranyla anlat- mayı sürdürür. Kız kardeşinin ırzına geçilmiştir ve onu bir daha görmemiştır. Küçük erkek kardeşinin kafası gözünün önünde bal- tayla yanlmıştır. Babasını gözden kay- betmiş. bir daha görmemiştır. Nihayet kendısi başına yediği bir darbeyle bayılmıştır. Kendine gcldığinde aradan ıki gün geçtiğıni: bütün halkın öldürül- düğünü: annesinin yUnı başında yüzü- koyun vattığını göriir. Ayılınca üzennde ağabeyinin cesedini bulur. Tehleryan koluyla bacağından yaralanmıştır. (Ha- kimin sorusu üzerine, başından da ya- ralandığını ekler.) tddiasına göre katlı- amı Türk jandarma başlatmış. Era'n- canlı Türk halk kaıliama katılmıştır. Sorgu sürüyor Hakim: Hiç paranız yoktu, caresizdi- ıriz, ne yaptınu? SANIK: Dağlarda bir köye gittim. Orda yaşlı bir kadın vardı. Bana sığınak verdi. Yaralarım iyileşince benı orda artık daha fazla banndıramayacaklannı söyledıler. Hükümet yasaklamıştı, Er- menılerle beraber yakalanan herkesi kurşuna dıziyordu HAKİM: Sizi kendi vatandaşlanmz (Ermenileri kastedivor) mu sakladı? SANIK: Hayır. Kürtlersakladı. HAKİM: Peki sonra nereye gittiniz? SANIK: Kürtler çok ıyi ınsanlardı. Bana tran'a gitmemi salık verdiler. Üs- tüm başım kan içinde kaldığından bana Kürt gıysıleri verdiler. Eski kıyafetımi yaktım. HAKİM: Htç paranız yoktu, ne yivip Içtiniz? SANIK: Çavdar ekmeğı. HAKtM: Yaralaruuzm ryüeşmesi ne kadar zaman aldı? SANIK: Yirmı gün ıla bir ay kadar. H4KİM: Bu süreyi nerde geçirdiniz? Sizi kim besledi? SANIK: Başta Kürtler HAKİM: Ne kadar süreyle? KarJiam 1915 Haziran'ında olmuştu. SANIK: Iki ay kadar Dersım'de Kürtlerin yanında kaldım. O arada iki Ermeni daha geldı. Onlardan Harput'ta katliam yapıkhğını öğrendım. Üçümüz beraber icoylerden geçip dağlara çıktık. Baa günler sadece ot yiyerek beslendik. Benle gelen ikı adamdan bin zehirli ot yemiş olacak ki, yolda öldü. Ötekisı çok zeki bir adamdı. Bu yolu izlerken tran'a, ordan da Kafkasya'ya varacağınuzı söy- lüyordu. Dağlardan, köylerden geçip fran'a varmak istiyorduk. Günduzlen uyuyup geceleri yola devam ediyorduk. Bu böyle iki ay sürdü. Derken bir kasa- baya vardık. Orda Rus bırlikleriyle karşılaştık. Üstümüzde Kürt kıyafetferi vardı, yalnız çizmemiz yoktu ve başımız çıplaktı. Bizi tutuklayıpsorguyacektiler. Yanımdaki adam Fransızca ve Ingilizce biliyordu Katliamlan olduğu gibi an- lattı. Benim katliamdan kurtulduğumu söyledi. Bizi serbest bıraktılar. Önce Kafkasya'ya gitmek ıstedım, izın verme- diler. Bunun üzerine savaş olmayan Iran'a gittim. Iran'da hastalanıp Sal- mas'ta kaldım. Arkadaşım Tiflis'e gitti. Ben Salmas'ta bir yıl kadar kaldım." HAKİM: Orada ne yaptmız? SANIK: Oraya (Salmas'a) vardığı- mda Ermeni Kilisesi'ne gittim. 3ana yi- yecek, giyecek ve para verdiler. Arka- daşım benden aynlmadan önce beni Er- meni bir tüccara tavsiye etti Tüccar beni yardımcı olarak dükkanına aldı. Tehleryan, devam eder: "Erzincan'ın Ruslar tarafmdan kur- tanldığını haber alınca oraya dönüp ai- lemi ve akrabalanmı aramak istedim. Aynca evde para olduğundan emindim. Bu parayı almak istıyordum." Hrgecerüyasında Tehleryan'a annesi "Talat'ı öldür" der.Katil, bunun üzerine Talat Paşa 'mn karşısındaki bir binaya taşınır.Paşanıngünlük yaşanum gözaltında tutmaya başlar.Oysa Berün 'egeldiğinde cebinde 8 günlük vizesi vardu-, amahemen oturma izni abr. tstanbul'da gazetelere ilan verip akra- balarını aradığını; ıki ay kadar kaldığını. oradan Selanik'e geçtiğini anlatır. Sela- nık'te de kalmayıp çeşıtli yerlen dolaşır. Kısacası Tehleryan Berlin'e gelmeden önce şu yolu izlemıştir Ailesiyle oturduğu Erzıncan. Kürtle- rin yanında kaldığı Dersım. Bır tüccann dükkanında çalıştığı İranSalmas. Er- ancan'a dönüş. Rusca öğrenmeye gittiği Tiflis. îstanbul. Selanik. Sırbistan. Tek- rarSelanik. Paris. Cenevre. Berlin. ÇeUşkiti ifadeler Sorgu şöyle sürer ••Akrabalannızla ve başka göçmenler- le katlıamlan konuştunuz ve olaylar benliğinızde yeniden canlandı, öyle mi?" "Evet" der Tehleryan, "Bunİan çok konuştuk." HAKtM: Vahşetin sonanlusunun kim olduğuna inanılıyordu? SANIK: Sorumlulann kımler oiduğu- nu İstanbul'da gazetelerdeokudum. HAKtM: Talat Paşanın suclu olduğu- na ne zaman karar »erdiniz? SANIK: İstanbul'da gazetelerde oku- dum. HAKİM: Bu arada Talat Paşa'nın bu- hınduğu yeri de öğrenmiş misdiniz? SANIK: Jstanbul'dayken bilmıyor- rum. çünkü vıcdanım rahat. Bır adam öldürdüm ama kati! değilim. HAKİM: Vicdan azabı çekmhorum mu dediniz? Kendinize, "Talat Paşa'yı is- teyerek mi öMürdümT*' diye sormamz ge- rckmezmi? SANIK: Soruyu anlarruyorum. Onu öldürdüm ya. HAKtM Pianlajnamış mıydınız, diye soru.vorum. SÂNIK Plan kurmamıştım HAKtM: Bu fikir kafanızda ne zaınan uyandı? SANIK: Olaydan iki hafta önce fena- laştım, katliamın görüntüleri tekrar gö- zümün önüne geldi. Annemin cesedini gördüm. Ayağa kalktı, yanıma geldi ve dedi ki: Talat'ın burada oiduğunu gör- dün ve umursamıyorsun öyle mi? Sen benim oğlum değilsin. HAKİM (Bu sözleri juriye tekrariadı- ktan sonra) Peki ne yaptınız? SANIK: Bırden uyandırn veadamı öl- dürmeye karar verdim. HAKtM: Paris'teyken, Cenevre'dey- ken ve Berlin'e geünce bu karan verme- miş mi\diniz? SANIK: Karar vermemiştim. HAKİM: Talat Paşa'nın Beriin'de oi- duğunu biliyor muydunuz? SANIK:" Hayır." HAKtM Pariste 1920 seneanin tûmû boyunca mı kaJdımz? SANIK: Evet. HAKtM: Orada ne yaptmız? Fran- sızca mı öğrendiniz? SANIK: Evet. Başka bir işle uğraş- madım HAKtM: Cenevre'ye >alnız Berlin'e daha rahat geiebihnek için mi gitn'ntz? SANIK: Cenevre'yı de görmek iste- dim, Tehleryan, Paris'teyken Cenevre'ye gitmek istcdığinı; bunun için İsviçre vıze- si alması gerektiğinı anlatır. Paris1 teki İs- viçre konsolosluğuna gidince orada bir Ermeni'ye rastlamıştır. Adam ona, "Be- M».a tntfUI In •«••fti(lt M M I M *m C<*w r«« nr't- «iMtii tv'ntfM - « 4 •« ••MtttAtıM VAıLl' j&.r_fc srr ctna •&.""- 'SÎ.- *•* Itt -tu «•*> •• •**-* fimtm k »«a 3 Haziran 1921, Bertiner TagelMatt gazetesinde mahkemenin başiadffiinı veren haber; 'Talat Paşa Cinaveti Jüri Önûnde." Mahkemede bir dönem > argılanmaktadır. Dönemin gerçek yüzii ise tam bir Ermeni vahşetini > ansıtır. İşte Ennenî çetecileritarafından 1918'dtKars'ınSubatan kasabasında ka tJediien çoğuııJuğu kadm veçocuk olan kurbanlar. Tehleryan, babasının Erzincan'dan çıkmadan önceevin altında. toprağa çok para gömdüğünü iddıa eder. Karakolda •"Ermenı vatandaşlar bana Talat Paşa'yı öldürmem için para verdi" demıştir. Mahkemede Avrupa'da dolaşacak parayı, evın altındaki toprak- tan çıkarttığını iddia etmektedir. 19l6yılısonunda Erzincan'adönmüş, evini yıkık bulmuş, eve adım atar atmaz "düşüp bayılmıştır." Bu ilk bayılma, Tehleryan'ın davada kimi biürkişilerce "sara", kimisince "psikopatık hastalık" olarak nitelenen akli denge bozukluğu- nun ılk göstergesi olmuştur. Tehleryan ailesini bulamaz, ama iddi- asına göre topraktan 4800 altın lira çı- kartır (Zamanın parasıyla 1 milyon mark!) Bu para ona Talat Paşa'yı öldü- rene kadar yetecek; hatta yakalandığı- nda üstünden yabana atılmayacak bir para çıkacaktır (12 bin Mark). Birbuçuk ay Erzincan'da kalmış, son- ra Tiflis'e gitmıştir. Tiflis'te Rusca öğ- renmek üzere "Nersıs>an" adlı bir Er- meni okuluna kaydolur. Tiflis'te ikı yıl kalır. 1919 yılırun başı- nda, belki Şubat ayında "Tinis'ten aynhp İstanbul'a: kendi deyimiyle Konstantınopl'a gider." dum. İstanbul'da oiduğunu, gizlendiğıni sanıyordum. HAKİM: Daha o zaman kanaatinize göre ailenizin kötü kaderinden sonımlu olan bu adamı bulup inrikam almayı ka- rarlaştırmüj mıydınız? SANIK: Hayır. Bunun üzerine iddianame okunur. Hakim Tehleryan'a, ikı buçuk ay önce karakolda verdiği ifadeyi hatırlatma ge- reğiru duyar. Tehleryan, yakalandıktan hemen sonra "Ailem öfdürüldüğünde Talat Paşa'yı bulup ıntikam almaya ant ıçtim" dememiş rnidır? Tehleryan sorar: "Bunu ne zaman söylemişim 0 " HAKtM: V ani böyle birşe> demediği- nizi mi iddia edivorsunuz? Peki, şimdi Pa- ris'teki getişmelere dönelim. Çeşitti fırsat- larda ve zamaniarda Talat Paşa'yı öldür- meve ant içtiğinizi irJraf etmiştiniz. AVUKAT: Sanığa kendını nıçın suç- lu hissetmediği sorulsun lütfen. Hakim soruyu Tehleryan'a tekrarlar SANIK: Kendimi suçlu hıssetmiyo- nim Cenevre'de evım var, ben Ermenis- tan'a dönüyorum, sen istersen orada ka- labilırsin" demiştir. 21 Kasım 1920'de Cenevre'ye gitmıştir. Birkaç gün sonra ıse Berlin'e gelmiştir. Rüyadaki anne Berlin'deki Ermenistan Konsoloslu- ğu'nda Envand Apelyan adında biriyle tanışır. Apelyan konsoloslukta katiptir. Onun yanına. bır pansiyon odasına taşınır. Rüyasında bir gece annesi ona "Talat'ı öldür"der. Bunun üzerine Talat Paşa'nın karşısındakı binada bir odaya taşınır. Sorgu sürer HAKtM: O andan itibaren bu fikri uy- gulamak için fırsat kolladımz, öyle mi? SANIK. Yenı eve laşınınca annemin söylediklerini unuttum. HAKİM: Unuttimuz mu? SANIK Tereddüte kapıldım. Sen nasıl öldürebilirsın. dı\e düşündüm. HAKİM: Bunu anlamıyonnn. Biraz önce, annemi rüyamda gördükten sonra Hardenberg Sokağı'na taşınmaya karar verdim demediniz mi? Talat Paşa'nın ora- da oturduğunu biliyordunuz demek? SANIK: Evet. HAKtM: Şimdi söyleyin: Talat Paşa'- nın Berlin'de oiduğunu çok uzun süredir bitiyor muydunuz? SANIK: Evet, onu yaklaşık beş hafta önce görmüştüm. HAKİM: Nerede? SANIK: Yamnda iki adamla beraber Hayvanat Bahçesi'nin önündeki cadde- de yürüyordu. Çevremde Türkçe konu- şulduğunu, adamlardan birine "Paşa" diye hıtap edildiğini işittim. Arkamı dö- nunce Talat Paşa'yı gördüm. Bir sine- manın önüne kadar onian takip ettim. Adamlardan biri aynldı, Talat'ın elini öptü ve ona "Paşa" dedi. öteki ikı adam sonra bır eve gırdiler. HAKtM: Bu sırada kafanzda Talafı öJdürme düşüncesi uyanmadı mı? SANIK: Uyanmadı. Sadece kendimi kötü hissettım. Sınemaya girdim. Katli- am görüntüleri tekrar gözümün önüne geldı. Eve döndüm. Yani Tehleryan. Talat Paşa'nın Ber- lin'de oiduğunu onu tesadüfen -sokakta görünce anîamıştır Sorgu süren Cinayet anı HAKİM: Yeni eve taşındığınızdan iti- baren Talat Paşa'nın alışkanlıklannı izle- yip onu gözaltında tuttunuz, öyle mi? SANIK: Hayır. aleiade gündelık işle- nmi yaptım. Oysa kurs öğretmeninin de söylediği gibi Tehleryan Talat Paşa'nın karşısı- ndaki eve taşınınca Almanca derslerine son vermiş; pek evden çıkmamıştır. Cinayeti şöyle anlatır: "Odamda kitap okuyor. dolaşıp du- ruyordum. Derken Talat önce balkona, sonra sokağa çıktı. Annemin ruhu tek- rar gözümün önüne geldi. Anne- babamın, kardeşlerimin öldürühnesin- den sonımlu olan bu adamı gördüm. Ta- lat Paşa'nın cıkacağmı bilmıyordum."- Oysa karakolda. "Talat her sabah do- kuza doğru çıkardf' dememiş midir? Devam eder: "Talat Paşa dışan çıkınca tabancayı kaptığim gibi koşup onu vurdum." "Sanık biraz önce avukatının sorusu üzerine Talat'ın İstanbul'da ölüme mahkum edildiğini bildiğini söyledi. Böyle bir ölüm karan verildiğı doğnı- dur. Ama mahkumiyet Türkiye savaşı kaybettikten ve yepyeni bir hükümet işbasma gel- dıkten sonra, fstanbul, İngiliz toplannın menzi- ündeyken verilmiştir. Sanık Erzincan kallia- mında ağabeyinin cesedini bulduğunu söylemişti. Onu gormüş mü acaba? SANIK: Hayır. HAKtM: Ama hayaö tehlikedeydi, kaçmak zo- mndaydı. SAVCI: Talat'ı görünce onu nasıl hemen teşhis et- nûş? Önceden görmüş mû, yoksa fotoğn.ftan mı tanunıs? SANIK: Hayır, görme- miştim. Gazetedekı resim- lerinden tamdım. SAVCI: Errincan'daki katliamdan söz edildi. Be- nim elimdeki bilgive göre yürüyüş kolu Erzincan'dan çıktıktan sonra bir gecitte eşkıyanın saldınsına 'uğramtştır.Kürt Çatışmada Türk jandarmalar da hayarmı kaybetmiştir. Sanığa, saldırının Kürt eşkıya tarafmdan mı yapıldığı sorulsun. SANIK • Bize ateş edenın jandarma oiduğunu söylediler. SAVO: Sanık Hardenberg SokagY- nda (Talat Paşa'nm karştsında) nasıl bu kadar çabuk iir oda bulmuş? (Bu sonı yanıtlanmıyor.) AVUKAT: Bence Kürtler meselesi şöyle açıklanabilir Türkler katliamlan gerçekleştirirken. Ermenilerin dağlarda oturan ezeli düşmaru Kürtleri jandarma olarak Ermenilerin başına dikıyordu. Katliamın ana sistemi buydu SAVO: Samk Erzsncan'da buktuğu yüklü parayı nasıl Almanya') a sokmuş? SANIK' Bir kısmı cebimde. bır kısmı bavulumdaydı. YAROT: Ermeni kat- Uanuyla flgili blllr- ldşller dinleniyor. 'Demek ki göçtü ıısta, kaldı yürek sızısı'... O N B I N L E R İÇİN YAZPI Demokrasiye ve Atatürk ilkele- rine bağlılığın... Seni aramız- dan ayırdıklannı sanan cani ruhlu kişilere lanet olsun. Uğur Mumcular ölmez. Sen rahat uyu... Mücella Hamsici. Sana olan sevgim ve düşüncele- rine olan bağhlığım büyüdükçe büyüyor. Seni 'Yaşatacağız'. Rahat uyuü! Ifakat Erkoi Sevgılı Uğur Mumcu, büyük bir gaflete düşerek senin fani vücudunu ortadan kaldırarak seni aramızdan, kalplerimizden söküp attıklannı sananlan la- netle kınıyorum. Senin yaktığin meşalelerin sonsuza kadar her- gün bİTdz daha panldajarak yanmaya devam edeceğıne, La- ik Atatürk Cumhuriyctini ve savunduğun ılkeleri korumak, sonsuza kadar yaşatmak için bugünden yanna tüm neslin ay- nı heyecan içinde canla başîa çahşacağna güvenebilirsin. En ıçten sevgı ve saygılanmla. Aysel Tacer Çok sevgili Uğur Mumcu, ben henüz 9 yaşındayim. Ürettiğin düşünceler cvrensel. ancak üre- teceğın düşüncelen daha on yıllar boyunca okuyarak büyü- yebılırdım. Kendimc örnek aldığım ınsansın. Alper Yıldırm Çok dcğcrli büyük Uğur Mum- cu. sen, gcnç Türk Cumhuri- yetı'ndc düşüncc üretebilen sayılı msanlardan bin ıdın. Ar- dından yüzbınler yürüyccck evet, ınaruyorum. Ancak kaç ki- şı düşünce üretebilecek? Senin alçakça katledılı- şin, Türkiye için çok bü- yük. yeri doldurala- mayacak büyük bir kayıp. Oglumu büyütür- ken model alacağım in- sansın. Bundan sonraki haykınşım, kararlıhğım, eylemimsin. Rahat uyu. Beste Emmlü Değerli sevgili Uğur Mumcu, bugün, o katı yüreklilerin sana kıyma- lanndan sonra gelen ilk pazar. Doğrusu ya içi- miz hala yanıyor. Aynı ilk günkü gibi. Sana ve verdiğin mesajlara ge- rektiği gibi sahip çıka- madık. Belki artık? Umut ve dileğımiz bu. Sen ben vc benim yaşı- mdakiler için 1969 olan bu yana kaybettiğimiz tüm değerlen kişiliğinde taşıyordun. Seni kaybet- mek, yinelenmiş tüm acılarla birlikte, duygu yoğunluğuna uğraltı bizi, beni. Aydınlattığın kafam, evladım için gerektiği gibi kul- lanılacaklır. Bu bir söz. Aydınlıklar içinde, ışıklar için- de rahat uyu, dinlen. EmdR. Dcmek ki göçtü usta, kaldı yü- rck sızrsı Yıllar var ter içinde taşıdın sen bu yükü Bıraktık acının alkışlanna 24 Ocak 93'ü Bir kırmızı karanfil şimdi uzak- ta Okşar yanan alnını Uğur usta- nın Bir kırmızı karanfil eğilmiş üs- tiine Bir kırmızı karanfil şimdi uzuk- ta Yatıyor oralarda bir eski gö- mütlükte Yatıyor usta.... Susmayacağız! İMem Arsiangiray Sevgili Uğur Mumcu. senin be- denini gafİet ve delalet içinde ve hıyanet içinde olan politikacı- lar öldürdü. Ama sen ölmeye- ceksin hep kalbimizdesın. NiyaziGenç Sevgili Uğur Mumcu, seni par- çalayarak öldürdüklerini sa- nanlar yanıldılar. Çünkü ne yazık ki senin parçalann, kayıt- sızgözüken toplumumuzu top- lamaya yaradı. Seni hiçbir za- man unutmayacağiz. Dicie Akar Bilgin Birkezdaha geldim. Sana vebu Jüşünceye saygımdan dolayı. Demokratlar, yurtseverler dev- rimciler birleşene kadar gelece- ğim. Senin önünde ve devrim şehitlerinin önünde saygıyla eğiliyorum. H.K. Uğur Mumcu'ya yapılan sui- kasti kınıyorum M.Gökhan A. Sevgil] Uğur Mumcu, senin ölümün de yaşamda olduğu gibi destansı birmakaleydi. Ya- şamda olduğu gibi ölümünde de Türk halkıru birleştirdin. Aslında ölmedik. Yaşıyorsun ve yaşayacaksın. Oya Ayman Biker SÜRECEK POLITÎKA VE ÖTESÎ MEHMED KEMAL Doğustan Bip Şair... Şükran Kurdakul, önce şairdir. Edebiyat alanına şiir kitabıyla (Tomurcuk, 1943) girmiştir. Bugünlerde şairli- ğinin 50. yılını kutluyoruz. Bütün şiirlerini "Bir Yürekten, Bir Yaşamdan" adıyla bir kitapta toplamış, Cem Yayıne- vi çıkarmıştır. Şükran Kurdakul için şairdir dedik, ama şairliğini de aşan edebiyat tarihçifiği gelir. Broy Yayınevi'nce çıkarı- lan iki ciltlik kitabın birinci cildi Meşrutiyet, ikinci cildi Cumhuriyetdönemlerini anlatır. Ya "Şairler ve Yazarlar Sözlüğü"; öteki kitaplarından geri mi kalır? Elimdeki In- kılap Kitabevi'nin basöğı beşinci bastmıdır (1989). Bu kitap okurlar kadar yazarları da ilgilendirir. Her basımın- da yazarlar açar, kendilerine bakarlar. Şükran Kurdakul ne yazmış. Çünkü bu kitap bir biyografi olduğu kadar bir eleştirelyapıttırda... Ben kitabı açtım ve Şükran Kurdakul kendini nasıl an- latmış ona bakıyorum "Şair, yazar. İstanbul'da dogdu. Izmir Karşıyaka Li- sesi'nde orta ögretimine devam ederken (1946) Ceza Yasası'nın 142. maddesine aykırı eylemde bulunma sa- vıyla 4.5 ay tutuklu kaldığı için okuldan çıkarıldı. Izmir Belediye Encümen Kalemi'nde daktiloluk (1946), asker- liğinden sonra, Ziraat Bankası Bahçekapı Şubesi'rtde depo ve muhasebe memurluğu yaptı (1951-53); Ceza Yasası'nın 141. maddesine aykırı eylemde bulunma sa- vıyla 2 yıl tutuklu kaldı. Askeri Yargıtay'da beraat etti. Cezaevinden çıkınca (Eylül 1955) Tan, Yeni Gazete, Var- lık Yayınevleri'nde düzelticılik yaparak yaşamını sürdür- dü. Yelken dergisini (1958-62). Ataç (1962-64) ve Eylem (1964-66) dergilerini çıkardı. Ataç Yayınevi'ni kurdu, yö- netti (1958-76). Fikirler, Çığır, Kovan, Genç Nesil, Kay- nak, Istanbul, (yönetimine katıldığı) Yeryüzü, Beraber, Yelken, Ataç, Yön, Eylem, Ant, Vatan, Akşam, Yeni Ede- biyat, Yeni Ufuklar, Yeni Dergi, Yeni Gazete, Yansıma, Cumhuriyet, Milliyet - Şanat, Çağdaş Eleştiri, Yazko - Edebiyat. Bilim ve Sanat, Yeni Düşün dergi ve gazetele- rinde çıkan şiir, yazı ve öyküleriyle adını duyurdu." Turlü kitaplarda ve dergilerde çıkan şiirlerini son kita- bında topladı. Şiirleri dışında öyküleri, yazıları, anlatıla- n, eleştirileri, incelemeleri de kitap halinde yayımlan- mıştr. Hakkında yazılanlan kaynak gösteriyor. Tuhaf bir raslantı ilk kaynak, benim Vatan gazetesinde (29 Eylül 1963) yazdığım bir yazı... Aradan otuz yıl geçmiş... Şükran Kurdakul'un "Şairler ve Yazarlar Sözlüğü" eleştirel bir yapıttır. Her yazar (şair) hakkında genel bil- giler verdikten sonra eleştirilerini ekler. Böylece ortaya eleştirel birdeğerlendirmeçıkar. Bu bakımdan güvenilir bir başvurudur. Çağdaş edebiyatımızın 1940'tan bu yana çoğunluğu- nu solcu yazar ve şairler doldurmuştur. Bunları eleştir- mek, değerlendirmek hayli güçtür. Kurdakul, bu güçlü- ğü yenerek düzlüğe çıkarmıştır. Belli bir dönemin hem şiirini yazmak, hem eleştirisini kotarmak kolay değildir. Şükran Kurdakul, şöyle bir bakıldığında, edebıyata sığ- mayan bir yazardır. Edebiyatn her dalında durmadan yazmıştır: Oyun, öykü, anlatı, şiir.. Işin başında ilk gö- zağrısı şiirdir, Şiiri, hiç bir zaman, bir yerden öteki yere koyamaz. Şiir deyince duracaksın!.. Bir, 'acımızı doku- f vardır: ı: --* •*" Her kitabın çağrışımında var olanlar Fukara meyhanelerın puslu camlarından. . Bir şeyler arar gibi görünenler Birbardakşarapgibi . • - ; Ikram ederek kendilerini Ne odalara doğru azalmadan Ne silahlara doğru koşar adım ölümün gözlerinde yasamaya gülenler Sizdiniz daha önce başka kavgalarda Dokuyan tezgahların ardında. Şükran Kurdakul, şiirin alnn kıyılarında yelken açmış, yola çıkmıştr. BULMACA 1 2 3 4SOLDANSAĞA: 1/ Dostoyevski'nin tanın- mış bir romanı. 2/ Edre- mit Kö'fezfnde turistik bir yöre... Resimli duvar ilanı. 3/ Matem... Müzik- te armoni kurallanna göre üst üste bindirilmiş seslere verilen ad. 4/ Ba- kanlık. 5/ Vaşak denilen hayvanın ufak bir türü... Pasakh. kıhksız. 6/ Balda ve birçok meyvede bulu- 8 ' nan bir tür şeker. 7/ Araplarda ve diğer Müs- lüman ülkelerde bir kavim, kent ya da ülkenin başı... Bir gıda madde- sı. 8/ Endonezya'nın plaka işare- ti... Homeros'un ünlü destanı. 9/ Türkçede ilgi adılı... Çok tanni dinden olan bmse. YLKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Balzac'ın. dilimize de çeyrilmiş olan bir romanı. 2/ Sırur nişanı... Ayak bileği kemiği. 3/ Divan ede- biyatı şiir türlerinden biri. 4/ İki tarla arasındaki sınır... Aynı ahır adına koşan yanş atlanna verilen ad. 5/ Ender, seyrek... Uzun- çalarda deniîen 33 devirli plaklan belirtmekte kullarulan kısalt- ma. 6/ Eskiden lise öğreniminden sonra verilen olgunluk sınavı. 7/ Hıristiyanlıkta küise tarafmdan verilen "cemaatten kovma" cezası... Gümüşün simgesi. 8/ Açıkgöz. akıllı, çabşkan anlarnın- da yerel sözcük... Borç ödeme. 9/ OzellikJe atletizrn pistlerinin kaplanmasında kullanılan plastıkten döşeme gereci. OLAĞANÜSTÜ GENEL KURUL İLANI Enerji-Sen CHağanüstü Genel Kurut Toplantısı aşa- ğıda beiirtiien gündem uyannca 115.1993 tarihtnde sa- at 10.00'da Selanik Caddesi 51/13 Ankara adresinde yapılacaktır. Çoğunluk sağlanamadtğı takdirde ikinci taplanb 225.1993tarihindesaat 9jOO'da DSİ Genel Mü- dürlüğü Konferans SaJonu'nda yapılacakbr. GÜNDEM 1- Açılış 2- Divan oluşumu 3- Saygı duruşu 4- Çalışma raporlannın okunması (yönetim-denetim) 5- Yönetim Kurulu'nun aklanması 6- Ener-Sen Sendikası'na katılma karannın görüşülmesi 7- Katılma karannın çıkmaması durumunda organlann seçimi 8- Oilek ve temenniler 9- Kapanış.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear