15 Haziran 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 18NİSAN1993PAZAR 12 DIZIYAZI Dıaledenumara vermenıunarası ç B Ö ukob İ R T A L Y K Ü S Ü 1 ÇETIN YİĞENOĞLU ir A 1 N • 1 k N MSSI' skiden ihaleye girenfirmalann numunelerinde isinUeride varch. Şimdi isimleri kaldırdık, numaralandırdık. Hanginutnune, hangifirmaya aittir bitinnüyor. Gerçekten Çukobirlik 'e uygunsa ona uygunluk belgesi veria'yor. Ama numaranuı hangifirmaya ait olduğu beltiolmuyor. Bülent özülkü veya başka birigelir, boyasuu verir, Çukobirlik 'e uygunsa yeterüük, uygunluk belgesi verilir ve ihaleye girer. Yoksa zaten giremez. 9 * \*Jzülkû beyaz vegri renklerin baskın olduğu bürosunda "yapsatçımüteahhit"portresi çiziyordu. OzelyasanundakisadetiğeiUskin göndermeler yaparken ikiyüz, ikiyüz elü milyarhk malvarhğı olan "önemü bir isadanu " olarak koruması olnuuhğuıa dikkat çekiyordu. Çukobirlik 'teyöneticUerin sakhnya uğramalaruu "özel uyuşmazhk "lara bağhyor, Sedat Doğan 'uı mafya korkusundan aşırı güvenlik önlenü abnasuungülünçlüğünüima etb'yordu. -7- tna madalyonun bir de öbür yüzû var ki, belki de Çukobirlık'te yaşanan olaylann en ilginç yönü denilebilir. Madalyonun öbür yüzünü iki sözcükle •ezetlemek olası: Siyasi di- yct..." Özülkü, kesinlik kazanmayan, ama Adana'da hayli yaygın olan iddia- lara göre. başta Adana Milletvekili Adayı Seda: Doğan olmak üzere SHP'li baa adaylara da yardımda bulunur... "ÖzüJkü'nün yardım ettiği bir dığer SHP'li de, SHP Seyhan İlçe Baskanı Se- nai Gedik'tir. Özülkü, Gedik'i. Sedat Doğan'a muhalefeı yapmaya zorlar. Gedik'in anlatüğına göre bu iş için para teklif eder. Ancak kabul euneyince Ge- dik'jn evine "faili belli' bir haciz gelir." ÖzüUiüyk görüşme Bu yazının bazı bölümlerine Sedat Doğan'ın da. Bülent özülkü'nün de iti- razı var. önce Bülent özûlkü'yle göruş- tük. Görüşmemiz sırasında anlattıkla- nndan pek çok şeyi yazmamamızı istedi. Bunu istedi, ama anlatuklannın hemen lamamı kulislerde konuşulan, bizim de bildiğimiz şeylerdi. Görüştüğümüzde öyle bir •'mafya babasf' görüntüsü ver- miyordu. Yaptığı inşaatın birinci kaun- dakı beyaz ve gri renklerin baskın oldu- ğu bürosunda "yapsatçı müteahhıt" portresi çiziyordu. özel yaşamındaki sadeliğe ilişkin gön- dermeler yaparken iki yüz. iki yüz elli milyarlık malvarhğı olan "önemli bir işadamı" olarak koruması olmadığına dikkat çekiyordu. Çukobirlik'te yöneti- cilerin saldınya uğramalannı "özel uyuşmazlık"lara bağlıyor. Sedat Do- ğan'ın mafya korkusundan aşın güven- lik önlemi almasının gülünçlüğünü ima ediyordu. Gönişmede yazmak kaydıyla söylediklennden bıri, Sedat Doğan cki- binin yönetime gelmeden önce kendisine ait Kimya Fabrikası Polkım'in Çukobir- lik"le iki mılyar dokuz yüz milyon liralık bağlantısjydı. Bu kımyevi maddeler tü- kendığınde yeni kimyevi ürünleri de Çu- kobirlık'e kendisi satacaktı. Çünkü bu, prestij konusuydu. En düşük fiyau vere- cekti ve (icabında zaranna) kimyevi madde ihalesıni mutlaka alacaktı. Özül- kü, bir de > inelediği açıkoiurum öneri&i- nin yazılmasını istedi. Sedat Doğan, yardımcısı Vahap Çir- kin, SHP II Başkanı Selman Serttepe, SHP Seyhan İlçe BaşkanJ Senaı Gedik'e karşı tek başına tartışacaku. Gerçekler o zaman ortaya çıkacaktı. Taruşmadan kaçtıklan zaman ise her şeyi anlatacakü. Gazetelerde yayunlanan özülkû'nün bu çağnsına Sedat Doğan'ın yanıtı "Herkes bikliğini anlatsuı" oldu. Ancak Özülkü açıklama yapmadı • Aramalanmıza karşın telefonlanmıza çıkmadı, görüşme isteklenmıze yanıt vermedi. Yukanda belirttiğimiz gibi Bülent Özülkû'nün "işadamı" portresi çizmesı- ne karşın. genel tutum iübanyle "sahaya inmeyip, tribünde kalmaya" özen gös- termesinin birçok nedenı vardı. Bir kez, Bülent Özülkû'nün geçnûşte yapılan sözleşmeler dolayısıyla Çukobirlik le iş ilişkileri sürüyordu. Sedat Doğan bu ko- nudaki sorumuzu yanıtlarken şunlan söyledi: "Bülent Özülkü ısmi çok dolaşı- yor. Geçmişten kaynakianan bir iş ilişkı- BİR GORUS / GUVEN BURMA Ziraal Mühendisieri Odası Adana Şubesi eski başkanı Giiven Burma, Çukobirlik'in vurgunlarla, talanlarla, mafyalaria çökertildiğini savlıyor. Çu- kobiıiik'ia özdkştiribnesine karşı çıkan Burtna "Kimin nuüuu kkne vemorsumız?*' diye soruyor. Çukobiriik'in kurtanlmasj ve kazaoçlı bir kunım balioe gehnesi için köklıi yaptsal değişiklik gerektiğini düşünen Burma. "Bunun için öze döumek gerekir" divor. Basit \e ueuz tesisler kunrak bayvan yemi, doadurulmuş gıda işine yöaeunmesini kteyen Burma, "cami > atınmı kadar" basit vatırunla bir anda Çukuroıa'yla biriikte Türkiye'de tanmsal >apuıuı değişeceğûıe inaoıyor. Güveu Burma') a sonilanmız ve yaıutİan şöyle: - Çukobirlik ismi size neleri düşündürüyor? BURMA - Çukobirlik iireticilerin çikariaruu korumak, sonınlarını çö'zmek. ucuza üretim girdileri sağlamak. ürilnierini değerfi>arlaria satabilmek amaci) la kunıimuş klasik bir kooperatiftir. Doiav ısı> la Çukobirlik, çiftçüerin hem girdi maiiyetlerini düşürmek hem de üriialeriııi (k-ğer fi> atıy la satabilmek amacıyla kuruhnuştur. Kuruluş amacmdan yoia cıkıp yeriere vanlabilir. Ama gerçek nedir? Bu müfettişleria, > argı organUruun işMİir. - Şu mafya konusuoubiraz açar ı BURMA - Mafya örgutünüa varkğuu herkes söylüyor. Dolay ısıy la Sedat Doğan'ıa bu ortamda çakşması gerçekteo lar. Hayati tehüke vanfar. Çauşanlardan bazılan için de hay ati lehtike *ardır. Ancak, yaklaşık bir yıla yakın bir zamaadır Çukobirlik "i y önetenier saaki müfettiş- miş gibi bugün şu j olsuzluğu buUuk, bugiin bu suüstunaUe karşılaştık, bugüo şu nuüı götunnuş, onun peşindeyiz diyoriar. Çukobiriik'in görevi o değil ki. Benim afTedemediğim noktaSedat Doğan ve ekibimn yolsuzluk ve mafya obtylannın arkasına gi/Jenip bunu sürekli gündeaıde tutarak asti göre>i olan ve Ç ukurot a'daki üretidlerin beklcntisi tohum, gübre, zirai ilaç gibi girdileri temin etmeme<idir. Artı, pamuğtnt, sovama, fıstığın düzenli aiınması. Artı. paralann veribnesi. Oysa. tohumu, gübreyi, zirai ilacı verememiş. Çiftçi gitmi^ tüccardan faize boğularak bu girdileri temin etmek zorunda kalnuş. Çünkü üretimi başka tiirlü > apması mumkün değii. kesuMuVJe politik arpalık olarak görmekt£n vazgeçawk uonmiaıin. Çukobirlik çiftçiye etaameteıbTdip zama»çiftçi bırakMbaşlfasıırni ogtaou, kefMİi oğlUMidahioraya sokmaz. Baskı oa yapnaz. En ÖBemüsi klasik entegre iştanleriaia ötesMe ı geldiğimizde iki olavla karşıbşıyonız. Birincisi, Çukobirtik'Mçiftçiile İUşkisi kopmuş, yöaetimi tamamen devlet tarafından organize edUen poütik arpalık haline gelmesi. İkincisi ise mafyaörgntlerinin bü> üıülüp, hatta > aratıllp besteodiği bir örgiit olmast. -Bu oufya örgütferİMn geçmişi hangi >ıllara dayanyor? BURMA -1967 yılnda Çukurov a'ya gcUiğinMİe Çukobiriik > ine >örenin en bü>ük kuruluşuydu. O zaman da ilk dikkatimi çeken nokta, Çukobirkk'in poiitik arpalık oimasıydı. Politik arpaiık hiçbir a m a maf v a şekline doBûşnMnüşti. Aacak ilk maf> a örgiitleri söyleotisi 1İ Eyiiü vöüetimi Ue berabt' başladı. 12 EylüllüffTiinrffi sonra bili>orsunuz Aııa>atan Partisi iktidara gekli. A.NAP'uı ieisefesi çok basitti: Türki) e'de ayakta kalabilmek için birtakm şeyler yapmak zorunda^n. Bu yufatcgğa şey kanunsuzmıı^, usulsu/jnûj hiç öotnli değiL Becerebtliyorsan y ap. Becereuûyorsan sesini çıkarma, beceriksûsin. Çukobiriik hakkında birtakiin yolsuziuk söylefltüeri var. Ateş ohnay an yerdtn duman çtkmazfelsefesiodeııhareketederekbilebir Burma,özelleştirmeyekarşı Pamuk alnnlarmuı ağoiığı bitiyor, depo kirala- ma> a kalkı>orlar. tlk başlarda on gûn olan alun >e ödeme tarihleri arasıodaki fark, şu anda tam 50 gündür. Şimdisoruyorum: Bu tşi beceremeyecek kadar bilgLsiz iseniz. bu işten habersizseıûz oraya niye vöneoci olarak atanduuz? - Çukobirlik si/e göre neden bu duruma geWi? BURMA - BenSedal Doğan'ınkişÜiğİDe karşı değiüm. Ama pozisyonu itibariyleSedat Doğan'ıo genel müourlüğe getirtbniş obnası, bu iktidaraı da Çukobiriik'e arpalık olarak baktığı ûnajuu güçiendjnli. Maf \ a örgütkrinio cirit artığı, bir geceıit mil\ arların *urulduğu, çekileu p°"*"ğ'ip, aluuuı soy anın kaybolduğu. sanayi tesisferinin bomboş kaldıgı, işçûıia bomboş oturduğu bir kurulustan elnette ki kar bekleaemez. - Peki Çukobirlik'in kurtarUmast, duzeitilmesi için neler yapılmaİMİır? BURNİA - İşinozünedömnek UzHL Buara dedikodusu > apdan bir şe) daha >ar: Çukobiriik'- inözdJeştirilmesi. Çok saçma sapaabir şe> bu. Kimin malını kime >eri\orsunuz? ÇiftçinİB maiıaı çiftçiye bırakın. Hükümetler ÇukobirMk'i yönetidleriaesöyiedin. Flinfa»> yağ, un,şeker var, ama değil heha yapmasMu bihnek, beha diye bir şeyin varüğutdan baberiniz yok. Soya kfıspeai/, pamuk küspeuiz var, ki buBİar yemin baaunaddca. A Itlmjjfl g^ip ^jp yatm hıınlaf honim <4imA» iL«»ı TİGEM'in bugdayuu alıpda Ortadoğu'nun en güzd fahrikasm kurup yem yapmaıun ne kaybettirip ne kayanoyâcağınuı besabmı yapmak bile akıUanna geunemiş. -Çiikobirttk uyraaHİ'k alamna yöneJseydi, t^aha başanlı ve kariı jşletme obırdu mu demek istiyorsuauz? BURMA - Oiay çok basit Bugün Çukurova yavaş ) avaş nareadye bölgesine döuüşüyor. Çukobiriik kûuin?Çukurova çtftçisiııin, pan7uk üreticisînûı. Pamuk urelicisî kinıdîr? Aynızaaunda narendye üretidsidir. Hemen yanında çok basit bir teaskur.Ve Çukurova'daki çiftçiyi Mefsin'deki üç tüccara mabkum etme, gel narenciyeyi de al. Geçiyoruz... Dünyada' degişim var. Arük, anşhğmız çiğ sebze, meyve ortadan kalkıy or. Yerine donduruunuş gıda aoHiğimiy olay geüyor. Gel donaurufanuş gıda tesisi kur. Aiacaksuı ıspanası donduracaksın, sonra da yazuı ortasuMİayiyecekau. Kur bu tesiâ, Çukurova'nın yaptsınıdeğiştir. Çütçinin ve kenduin ekouomik gücunü arOr, kendini de yeni- j E g girmeden Çukurova'nw tanmsal yapKun iyi ) öndedeğ^tirmeyi hedefleyen bir organizasy ona gir. Bu j tıntldığındi Çukurova (oprağjMo tamanundn yanı bir anda degişir. Tiirkiye'nin de yaptsı defişir. - Bu köklii dppyna bu kadar kolay mı? kl Dk k p y y BURMA.- Bu kadar kolay. Devkt gekceği göreauyor, özd sektörriskegirmek tstemiyor. O zaman Çukobiriik gibi, offc gibi, Zirai Donatun gibi bitnuşkurutuşiar olarak kabul edilen kuruhışlar kauyor geriye. Etet, iddia ediyoruBi: C^ami vatvuBi kadar tutmavacak basit yaUrıralaria Çukobiriik'in de Çukurova'nnı da yapsı değjşebüir. si var. Kendi soyadına benzeyen binleri var. Ama son dönemde kendisiyle ılgilı bir akit sözkonusu değil. Başka birarka- daşıyla yapıyorsa onu da ben bilmi- yorum. Şu anda kendi adına iş yok." Genel Müdür Yardımcısı Vahap Çirkin de, Büknt özülkû'nün eski anlaşmalar gereğince Çukobiriik'e kımyevi madde vermeye devam ettiğini söyledi. Büient Özülkû'ye göre, bundan doğal ne olabi- lirdi. Çünkü kimya fabrikası Polkım, Çukobiriik'in bumunun dibindeydi. (Çukobiriik'e dört kilometre uzaktıktaki Yenıce bucağının Çıçekü köyü kavşa- ğında.) Özülkü, "Ellenndeki boya bıtü- ğinde Çukobiriik'e boyayı yine ben sata- cağım" diyordu. Sedat Doğan'ın buna yanıtı ise şöyle oldu: "Bizim ihalelcnmiz ihale koşullanna uyan herkese açık. Gelir. ihaleye girer. Teklifi Çukobiriik'in lchinc olur. boya- lar, maddeler uygun olur, Yönetim Ku- rulu da karar verirse ihale kendisinde kalır. Gelip gelmeveccğini göreceğiz. Ve- rip vermeyeceğıni de göreceğiz. Bunu za- man gösterecek." Kimyevi madde kimden ahnacak? - Peki, sız ihaleye gireceklere yeterlilik, uygunluk belgesi •vermiyor musunuz? "Veriyoruz." - Özülkû'ye uygunluk belgesi vermez- seniz nasıl girer? "Eskiden ihaleye gıren fırmalann nurnunekrinde isimkri de vardı. Şimdi isimkri kaldırdık, numara- iandırdık. Hangi numune, hangi fırma- ya aittir bilinmiyor. Gerçekten Çukobiriik'e uygunsa ona uygunluk belgesi veriliyor. Ama numa- ranın hangi fırmaya ait olduğu beüi ol- muyor. Bülent Özülkü veya başka bıri gelir, boyasıru verir, Çukobirlik e uy- gunsa yeterlilik, uygunluk belgesi verilir ve ihaleye girer. Yoksa zaten giremez." Aradan üç ay geçtikten sonra araşürdık. Bülent Özülkü, Çukobiriik'in açtığı kimyevi madde ihalesine girmemışti. Keridi adına başkası gjnraşse o da bılın- miyordu. Bu konuyu sorduğumuz Va- hap Çırkıa, Bülent özülkû'nün yeni bir ihâle almadığını söylüyor ve ekliyordu: "Geçen yıl 7.800 liraya alınan kımyevi maddeyi aynı kalitede 3.900 liraya aldık. Yükleıua fırmanın arkasında özülkü var mı, bunu bümemiz mümkün değil." Kulislerden ve Aktüel'in yayınından söz ederek Sedat Doğan'a sorduk: - Perde arkasındaki adanun Büknt özülkü olduğu yazıldı. Buna ne diyorsu- nuz? SÜKECEK O N B I N L E R İÇİN YAZDI senıoldurenı bıılmalıyız Uğuriu bir mumu söndüren uğursuzlar bilmezler ki altmış milyon mum yakular AliyeGül Sevgjli IJğur Mumcu, sen ölme- din sen şehid gittin. Halkına milletine çok hizmet ettin. Sana uzanan kahpe eller kınlsın. lsmct Karabulut Sevgili Uğur Mumcu sana kal- kan eller kınlsın sen içimizde yaşayacaksın. Demokrasi mü- cadcîende her zaman yokuş ol- duğun aydınük yolda yurüye- ceğiz. Mdkmet L'yar Sevgili Uğur Mumcu, ben seni demokrasi, insanlık ve laik du- şünce adına seviyorum. Ve de ömrüm oldukça scveceğim. Abioet Çaldağ Uğur Bey, senin gösterdiğin, çizdiğin yolda bızler yürüyece- ğiz. Seni unutmayacağız. Scnı öldürenier kahrolsun. FatHU Yıimaz Seni seviyorum. Seni öldüreni bulmahyız. EfeKurdaş Ruhi Su'nun tok sesini kulakla- nmda çınlattın; Zeybeklere sor- muşlar: - Dûnyaya neden geldin? - ölmek için! - Yiğıt kıme derler? - Sozünde durana! Hayat ancak senin yaşadığın gibi yaşanabilirse anlamlı! Ne diyeyim? Sevgiler.,, Murât Kurdaş Uğurabi Senin ölümünü, insanım di- yenkr lanetlıyor. Ama senin düşüncen dırenci azrain. Bizlere insanlığa örnck oldun. Saygıyla eğıliyorunı. 20 yıüık okuyucun Nurettto ParUk Sevgili Uğur Mumcu, senin okuyucun olarak gurur duyu- yorum. Bu ülke yapUkJannı unulmayacak. Faruk fîülfgiinıiij SÜRKCEK Çiçekkrsemniçüıaçtı Uğur... Sevgili Uğur, Elini hiç sıkamadım, göz göze gelemedik. Ama aynı dünyayı yaşadık ve paylaşük. Cumhuriyet'te çıkan her yaanı zevkle ve gururla okudum ve okuyorum. Kitaplann var bcndc. Seni çok sevdik. Uğursen Atatürkçüydün, dürüsttün, çalışkandın, ara^urmaaydın. Sen onurumuzdun gururumuzdun. Sevgili Uğur sen çok güzel mücadele verdin tüm ömrünce. Oöneklerle, iiboşlarla, memoşlarla. köşe dönücükrk, yağa ve yağdanhklarla. hırsızlarİa, yalancılarla, yobazlarla, namussuzlarla çarpışün hep kaleminle. Seni çok sevdik Uğur ve sevecegu. Sevgili Uğur senden bir ricanı var: Selam söyle Abdi İpekçi'ye. Selam söyle beyaz saclı Aksoy'a. Selam söyle başyazanmız Nadir Nadi'ye. Selam söyle hocalann hocası genç delikanlı Velidedeoğlu'na. Selam söyle tüm demokrasi şehiüerine. Selam söyle Kemal Paşa'ya... De ki sayılmavız parmakİa. Kınüuayız tükenmeyız vurmakla bombayla. Sevgili Uğur "Pulsuz Dikkçe'ni vasiyeün olarak kabul oiıyoruz. Bugun bahcemi, kırlan dolaşum. Meyve ağaclan ve kırlardaki çiçekler senin için açü Uğur. Senin adına diküğim agaçlar toprağaköksaldı. Sen kalbımizdesin Uğur, Sen beynimizdesin. Evimızin baş köşesinde sen varsın Uğur. SENİ UNUTMAYACAĞIZ, YAŞATACAĞIZ. Sana olan sevgim ve saygun çocuklanma mirasımdır. Saygılanmla. önderTaşçıoğbı KIBRIS ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKg Riyad MaklufVerHmemeli...Çarşamba sabahı saat 10.00da Süleyman Bey'in Başbakanlık'ta düzenlediği basın toplantısına gittim. Kafamda, sormak istediğim iki soru da vardı. Süleyman Bey, iktidar ortağı Hinthorozu Erdal Bey'le biriikte geldi, oturdular Süleyman Bey, 500 günün hesa- bmı verecekti. Erdal Bey'le biriikte gelip basın topJannsi- nı yapmalarımn anlamı açıktı: - Bakın, biz bir elmanın iki yansıyız, 500 güne biriikte geidik. Uyum içindeyiz. Varsa bir diyeceğiniz, karşımz- dayızJ Eski gazeteci Tanju Cılızoğlu'yla biriikte, arka sıralar- dan birinde oturuyorduk. Basın toplantısına gelenlere baktım, hemen her gün gazetelerinde köşe yazısı ya- zanlardan kimsecikler yoktu. Ayıp olur diye, "Bir ben vardım!" demeyeceğim. Belki göremedim, bir ktşi daha vardır. Başka ı-ıh.. Peki, nerede bunlar? Güneri Civa- oğlu'lar, Yavuz Donat'lar yok. Tanju söyledi: - Onlar buralara, basın toplantılarına gelmezler, dedi. Onlargeceyanlan Süleyman Bey 'in evine giderler, iste- diklerini sorar öğrenirler; ondan sonra dokîüre döktüre yazarlar! O kapıtarkapanmazsa, basın toplantıları böyle genç muhabirlere kalır... - Gerçekten öyle! Sen hiç, ABD Başkanı Bill Clinton'ın evine geceyarısı kahve içmeye giden gazeteci gördün niü? - Görmedim! Oünün Köşk yazarları, bugün Gûniz Sofcak yazarları otdular. Yazıyor biri: - Süleyman Bey'i arabasındaki teiefonundan aradım, uzun uzun söyleşUk! Süleyman Bey, işleri böyle yürütecekse, niye basın toplanttsı yapıyor? Versin araba telefonunu, herkes ara- sın! Adım gibi biliyorum; çogu yazarlar bu hükümetin yıkıl- masını istiyorlar. Basın toplantısına ondan mı gelmiyor kimi? Soruları gençlere verıyorlar, kendıleri yok. Hükû- met adamları bir olayın dog^rusunu öğrenmek için ara- nır, dedikodu için değil. Hala bakanlıkJarda sozcülükler kurulamadı, neden? Metin Tokerle Hasan Pulur, aynı konudan yakındılar. Bir yandan Kenan Bey, sonra da Haa TÖ başlattı bunu, böyle gazeteciliği. Hacı TÛ, gaze- tecileri papatya falına bakar gibi, ayrım ayrım ayırdı bile. iğneyi kendimize banrdıktan sonra, basın toplantısına döneyim; Süleyman Bey'in basın toplantısı, Erdal Bey'in sorulara yanıUarı başarılıydı. O sorulara yanıt verirken, Süleyman Bey, kendisine yöneltilen soru kağıtiarına ba- kıyor, giderek suratı karışıyordu. - Şu şu sorular kişisel olduğu için yanıt vermiyorum! diyordu. "Yanıt" değil de, "cevap" diyordu elbette. Biz Obırduğumuz yerden: - Bu, Cavit Çağlar'la ilgili olmalı! diyorduk. Nazım Hikmet'in yurttaşlığını soracaktım. Kırkyıl önce alınan Bakanlar Kurulu karannın kaldırılması konusun- da ne düşünüyordu Başbakan? ikinci sorum da, Tunuslu devrimci Riyad Makluf'u, Tu- nus'a verip vermeyeceklerine ilişkin olacakt. Günlerdir kafamda bu soru yaöyordu. Türkiye bir genci, işlediği st- yasal suçtan ctolayı, düşmanına teslim edecek miydi? ÎAinus'ta çoğuicu bir demokrasi yoktu, bir "cunta" vardı. Cuntanın başında da darbeci Zeynet Abidin Bin Ali. Söy- lentilere göre, "Riyad'ı bir elime geçırırsem, kanını içe- ceğim!" diyordu. Zeynel Abidin Bin Ali, Tunus Emniyet Mudürü'yken, Atatürk'e hayran Habip Burgiba'yı dar- beyle devirip iktidarı ele aldı. Habip Burgiba için, "sayrı- dır" diye bir rapor uydurmakta güçlük çekrnemişlerdi... Tunuslu Riyad Makluf, 11 nisanda Kırklareli cezaevirH de, otuz yaşıru bitirdi. Şimdi, Türk hükümetinin vereceği karart bekJtyor. Riyad Makluf, Karadenizii Bekır Cen- giz'in torunuydu. Bekir Cengiz Osmanlı subayı olarak Tunus'a gitmiş, orada kalmıştı. Riyad, "Cennetbahçele- /•/"demekmiş. Makluf da, "ölümsüz" anlamına geliyor. Ama, bu gencin günleri sanki sayılı. Suçu, devrimci ol- mak. Tunus'taki iktidara göre, banka soygununa karış- mak. "Banka soygunu"nu, Tunus "adi suç" olarak bil- dirdi! Riyad Makluf, orada çok zengin bir ailenin tek oğlu. Banka soygununa kanşmıssa, bunu kişisel çıkarı için yapmış olabilır mi? Elbette örgütü için yaptı. O zaman bu, adi bir suç değil, siyasal bir suç. Siyasal olduğu için de, Tunus'a geri verilmemesi gerekir. Riyad Makluf'u Tunus'a göndermek, onu göz göre göre ölüme götür- mekdemeklir; açıkçası bircinayettir. Bu hükümetin üye- leri bu cinayeti işleyecekler mi, işlemeyecekler mi? Geçmis ANAP iktidarları, fran'da Humeyni düzeninin istediği, Humeyni ye karşı olan insanları iran'a gönde- rirdi. Bunlar Ağn'dasınırda, gümrûkte teslim edilir, Iran- lılar teslim aldıklarına ilişkin belge verme yerine, yarım saat içinde, Türk makamlarına kişinin kesik başını geti- rip, işlemi bitirmiş olurlardı. Iran'da vinçlere asıimış ölü- lerin resimlerı gözümün önünden gitmez. Iran'dan iste- nen kaç kişiyi, kişisel çabalarla göndertmemeye uğras- mıştım. Bunlardan birinin tanığı Adnan Kahveci'ydi, öidü. Bu girişimlerimize, İHD Genel Başkanı Akın BirdaJ da tanıktır. CarWarını kurtanp gidenler ise, Avrupa'nın bir yerinde şimdi mutlu yaşamaktadırlar. Bir gün, Meclis bahcesinde bir kokteylde, Mesut Yılmaz'a bu olayı anlat- mış, yakınmıştm: - Biz de çok gönderdik Iran 'a! dedi. Bu cinayeüer arük işlenmesin, bu yaniıslar yaptlma- sın. Bir ulusun onuruyla daha çok oynanmasın artık... • • • Hacı TÛ öidü. Bir halk sözünü anımsadım: "Öiüm öiüm, hezen ölüm/Evden eve gezen ölümlHer düzeni bozan öiüm..." BULMACA 1 2 3 4 5 6 7 8SOLDAN ŞAĞA: 1/ İnsan nüfusunu yapı, gelişme ve dağılırn açısın- dan ınceleyen bilim. 2/ Tutsak... Asya'da bir ül- ke. 3/ Donuk renkli... Kök ve çiçekkri hekim- ükte kuUanılan bir süs bıtkisi. 4/ İlaç..."'— dip- lennde açmış çiğdenüere benzer ; Bütün köy ço- cuklannı getirin buraya / Son bir ders vereceğim onlara" (Ceyhun Atuf Kansu). 5/ "Denne çat- ma, ufak tefek" örneklerinde oldu- ğu gibi, anlatımı guçlcndırmek için sesce benzer sözcûkkrin üst üste kullanılması. 6/ Yrimaz Güney'ın önemli bir fîlmi... Zirkonyum ek- mentinin simgesi. 7/ 1600-1750 yıl- lan arasındaki klasik sanatı izle- yen resim ve mimarlık biçemi... Cemal Gürsel'in lakabı. 8/ Özde- mir AsaTın soyadi... Seçkin. 9/ Tuzlu hamurdan yapılan ince ve uzun çubuk. YUKARJDAN AŞAĞrYA: 1/ Alevi-Bektasi ozanlannın tarikatlanyla ilgili şürlerine verilen ad... Kapı. 2/ fsimler... Bir oyun ya da filmde dinlenme süresi. 3/ Tarih öncesine dayanan efsane... kurutulmuş süt ürünü. 4/ Müstahkem yer... Japonlann ulusal giysisi. 5/ Tevfik Fiknet'in adına şiirler yazdığı oğlu. 6/ "Hak söyleyen evvel dahi menfür idi gerçi / Haınlere amma ki — yeni çıktı" (Ziya Paşa)... Notada durak isareü. 7/ Meziyet... Kanşık renkü. 8/ Renk... Bir cins küçük taneli muşmula. 9/ Kayınbirader... Türlü nedenlerle ba- şanlı olamayan kımse.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear