02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
ŞAYFA CUMHURİYET 1NİSAN1993 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER SHP Program Kurultayı. SHP. kendisini tarihi CHP'den ayırmadığına göre köklerine saygı du>Tnası doğaldır. Öyleyse. Cumhuriyetçîlik ilkesindemuüaka Atatürk'ü anmahdır. Bu, biçimsel bir duyumsama özlemi değildir. Aksine. 700 yıllık teokratik rejimden Ulusal Egemenliğe geçişte baş rolü oynayan bir hareketin simgesi olarak Atatürk'ün anılması gerekmektedir. ALEVCOŞKUN S HP. günün koşullanna uygun yeni bir program taslağı hazırladı. Öncelik- le tüm ilçe ve il örgütlerin- den fikir soruldu, öneriler alındı. Bilgiler Ankara'da toplandı. Oluştunılan bir komisyon, vcni program taslağım hazırladı. Bu taslak İstanbul. İzmir. Ankara. Trabzon gıbi bölgelerde tüm örgütün katılımıyla tartışıldı. Herkes konuştu, fıkirlerini söyledi. Programın demok- ratik bir süreç içerisinde oluşturulma- \a çalışılması kuşkusuz sevindiricidir. Geliştınlen veni program, 3 Nisan 1993 günü Ankara'da toplanacak olan Program Kurultayı'nda yeniden lanışılacak ve kunıltay karan; la yeni program orta\a çıkacak. Bu laslak eskı CHP programlanna görc daha kısadır. Bazı yönlerden gü- nün koşullanna uygun arayışlan ve açılımlan ıçermekıedir. SHP. Atatürk'ün kurduğuCHPnin fikirlerinc sahip çıktığını savunmakta- dır. Bu açıdan baktığımızda SHP'nin. tarihi CHP'nin altı ılkesını yeniden yo- rumlamasını ve programına almasjnı doğal karşılıyor. içtenlikle alkışlıyo- ruz. Tarihsel geli$im çerçevesinde CHP- nın altı oku. hem partinin simgesi ol- muş hem de partinin yönünü ve fıkir yapısını belirlemiştır. Bu nedenle SHP'nin yeni program taslağında altı okun çağdaş yorumunun çok dikkatlı ve tiliz bir biçimde yapılması gerekir. Yeni SHP programı. Atatürk'ün baş- latlığı "Aydınlanma Devrimi"ne sa- hip çıkmalı. onu geliştirmelıdir. Altı oktaki laiklık ilkesıne sıkı sıkıya sanl- malı. başta devletçilik ilkesi olmak üzere mılliyetçilik, halkçılık, devrimci- lik ilkelerine çağımızın yorumları geti- rilmelidir. Bu yazıınızda özellikle Cumhuriyet- çîlik ilkesi üzcrindedurmak veönenle- rimizi belirtmek istiyoruz. Atatürkçülüğun simgesi Cumhuriyetçilik ilkesi. Cumhuriyet tipi hükümet şeklinin ulusal egemenlı- ğı en iyı. en sağlam ve en güvenli bir biçimde temsil eden vc uygulayan bir siyasal sistem oldugunu belirtmek için Atatürk tarafından CHP'nin progra- mına konulmuştur. Bu ilke. Atatürkçülüğûn en belirgjn ve en devrimci yönüdür. Çünkü Cum- hunyetçilik ilkesi aslında. yıkılan te- okratik rejim yerine kurulan yeni düzeni sımgeliyordu. Cumhuriyetçilik ilkesininbunit'ehği 1931.1935,1939ve 1943 programlannda hiçbir değişikli- ğe uğramamıştır. Bu programlarda Cumhuriyetçilik. "monarşık ve teokratik devlet biçimi- nin karşıtı olarak kullanılmıştır." 1947 yılında kabul edilen program- da bu ılkenin kapsamında "Cumhuri- yet", "'demokrasi" ve "tek dereceli genel oy kuralı" ilk kez bir arada kul- lanılmıştır (l). Böylece ilk kez "Tek dereceli seçimden" ve hatta "Demok- rası esasına dayalı bir rejimden" söz edılmiştir. CHP'nin 1976 yılında kabul edilen kapsamlı programında ıse. Cumhuri- yetçilik ilkesi CHP'ye bir ödev olarak yüklenmıştir. Bu husus programda şöyle belirtilir: "CHP, Cumhuriyetçidir. Atatürk'- ün önderliğinde kuruluşuna öncülük ettıği Türkiye Cumhuriyeti'ni yaşat- makla. geliştirmekle ödevlidir." Böylece Atatürk'ün kurduğu Cum- huriyetin yaşatılması ve geliştirilmesi. partî ıçın bir ödev olarak benimseni- yordu(2). Yeni program taslağında böylesi önemli bir ödev konusunda hiçbir söy- lem yok. Hatta ilginçtir ve üzücüdür. Atatürk'ün adından hiç sözcdilmiyor. Taslakıa. Cumhuriyetçilik ilkesi bir devlet biçimi olarak kabul edilmiş; "Ulusun kayıtsız şartsız egemenliği ve bağımsızlığı" Cumhuriyetçiliğin teme- li sayılmıştır. SHP, kendisini tarihsel CHP'den ayırmadığına ve CHP'nin devamı ol- duğunu iddia ettiğine göre köklerine saygı duyması doğaldır. Öyleyse Cumhuriyetçilik ilkesinde mutlaka Atatürk'ü anmahdır. Bu. biçimsel bir duyumsama özlemi değildir. Aksine. 700 yıllık teokratik rejimden Ulusal' Egemenliğe geçişte başrolü oynayan bir hareketin simgesi olarak Atatürk'- ün anılması gerekmektedir. En azın- dan 1976 programından geriye düşül- memeli. "Atatürk'ün önderliğinde kurulan Cumhunyet rejimine" bağlı- lık mutlaka belirtilmelidir. Bugünlerde. ülkemizde kendijerine ilerici adını veren bazı çevreler İkınci Cumhuriyetten. hatta "neo-Osmanlı- cılık" hareketinden söz ederken. SHP'nin yeni programında Cumhuri- yetçilik ilkesi daha kapsamlı olarak yer almalıdır. Atatürk'ü benimsemek- ten veanmaktançekinmemeli, durak- samamah, bu konuda çok net olun- malıdır... Cumhuriyetçilik vaşam biçimidir SHP'nin anladıgı Cumhuriyetçilik salt hukuksal bir kavram da olmama- hdır. Cumhuriyetçilik ilkesi, SHP'nin demokrasiye olan inancını da belirt- melidir. Rejım olarak Cumhuriyetin demokrasi ile olan bağlantısını da kur- mahdır. Cumhuriyetçilik ilkesinin yal- ruzca bir devlet biçimi olarak değil; bir yaşam biçimi olduğu vurgulanmalıdır. Yurttaşlar eşit hak ve eşit oyla, kı- sıntısız düşünce ve anlatım özgürlü- ğüyle ve geniş örgütleme olanaklanyla ülke yönetimine her aiandp katılmalı- dır. Bu çağdaş düşünce, Cumhuriyet- çilik ilkesinin çağdaş yorumu olarak kapsamlaştınlmalıdır. Bu ilke. kısıntı- sız ve yasaksız demokrasiye ulaşma- mızın da önemli bir kuralı olmalıdır. Cumhuriyetçilik ilkesini parti prog- ramına koyarken en son hedefte Atatürk. demokratik rejimi amaçla- mamış mıydı? Bu nedenle. Türkiye, Ortadoğu'da tüm İslam ülkeleri içeri- sinde ve gelişmekte olan ülkeler ara- sında demokrasiyi uygulayan ve yer- leştirmeyeçalışan tek ülke değil midir? Mustafa Kemal Atatürk. gerçek bir devrimciydi. Türk aydınlanma hare- ketinin kuraması. eylemcisi ve uygu- layıcısıydı. Türk aydınlanma tarihinin en büyük atılımcısı ve değişimcisiydi. Cumhuriyetçilik ilkesi onun devrimci- liğini ortaya koyan en önemli ilkedir. Bugün de bu devnmci ruhun, aydın- lanma düşüncesinin ve laik cumhuri- yetçiliğin geliştirilmesi söz konusudur. SHP Program Kurultayı'na katıla- cak delegelerin bu noktalara tüm du- yarlılıkla yaklaşacaklanna inanıyo- ruz. Çünkü SHP programı bu yakla- şımlan benimsediği ölçüde çağdaşltğı yakalamış olacaktır. (l) Taha Parla. Kemmlist Tek Parti tdeoioJEa \e CHFnin Altı Oku, lsl.: lletışira Yayınlan. 1992.S. 40. (2) Daha genış bilgı ıçin Bkz: Alev Coşkun. CHP ve Demokratik SoP Ist.ı Tekin Yayıne- vı. 1978.S. 69-71 ARADA BİR Prof.Dr. TALAT TEKİN Hoca Ahmet Yesevi'den Yunus'aOl kadınm kudrt't bırlcn nazar kıldı Hurretn bolup >ır Astıga kirdıın muna Garıb brodeng bu dıim adın guzer kıldı Mahrem boJup > a astıga kkdîm muoa Benim kuşağım Hoca Ahmed Yesevi'yi bu dörtlükle başlayan şiiriyle tanır. Agah Sırrı Levent'in vaktiyle lise- lerin ikinci sınıflarında üç-dört parmak kalınlığındaki ders kitabında bu manzumeden alınmış beş-altı dörtlük vardı. Daha sonra lise edebiyat kitapları incele incele bir parmak kadar olunca bırçok şaır ve yazar gibi Yesevi'ye de yer verilmez oldu. Türk aydını Yesevi'yi ilk kez Fuad Köprülü'nün ünlü araştırması 1 ıle tanımıştır. Ne var ki 1919 gibi talihsiz bir yılda yayımlanmış oıan bu yapıtı ülkemizde o günkü ve daha sonraki çok sınırlı Türkbilim çevresi dışında pek az kimseokumuştur. Kitabın 1966dayapılan ikincibaskısı- nı 2 da, eskımiş dılinden ötürü, bugünün Türkbilim öğren- cilerı bile okuyup anlamakta güçlük çekmektedirler. Yesevi adı, SSCB'nin dağılmasından sonra Türkiye'- de yeniden sık sık anılmaya başladı. Bu da Sayın llhan Selçuk'un da değindiği gibi 3 TC hükümetinin Orta Asya Türk devletleriy le ekonomik ve kültürel ilişkiler kurmaya başlaması nedeniyle oldu. Geçen yıl Orta Asya gezisine çıkan Başbakan Demirel, Kazakistan'da Yesevı'nin tür- besini de ziyaret etti. Türk ve Kazak hükümetleri, Türkis- tan (Yesi) kentinde Yesevi adına ortak bir Türk-Kazak üniversitesi kurma kararı aldılar. Başbakan ayrıca, 1993'ün bir "Yesevi Yılı" olacağını ve Yesevi'nin yıl bo- yunca törenlerle anılacağını da açıkladı. Evet, Feridüddin-i Attar'ın 'Pir-i Türkistan' diye andığı Hoca Ahmet Yesevi yine gündemde. Ancak kimdir bu Ahmet Yesevi'' Gerçek bir mutasavvif mıdır? Büyük bir şaır midir? Hatta, bazılarının ileri sürdüğü gibi büyük bir 'mütefekkir' midir? Her şeyden önce şunu vurgulamak gerekir ki Ahmet Yesevi (ölümü 1166) bir 'mütefekkir' yani 'düşünür' de- ğildir. 'Düşünür' adı üstünde düşünen', yani evren, dün- ya, doğa ve insanoğlu ile ilgili tüm sorunları düşüne- rek 1 , akıl' ve bılim yolu ile çözmeye çalışan ve kendine özgü düşünceleri olan kişidir. Oysa Yesevi bir düşünce adamı değil; bir inanç ve din adamıdır. Onun için, İslam dini. Kuran, şeriat ve peygamber hadisleri dışında baş- ka bir gerçek yoktur. Yesevi, örneğin çağdaşı iranlı Feridüddin-i Attar (1119-1193) ya da 13. yüzyılda Anadolu'da yaşamış Ce- lalüddin-i Rumi (1207-1273) ve Yunus Emre (1240-1320) gibi büyük bir mutasavvıf da değildir. Onun "nikmet" adı verilen manzumelerinde panteizmden çok bir ahlakçı- nın, islam ahlakçısının öğretisi ve öğütleri vardır. Yesevi, büyük bir şair de sayılmaz. Hikmetlerinde Yu- nus Emre'nin şiirlerindeki panteist ve hümanist coşku- dan eser yoktur. Yesevi'nin didaktik, kuru ve coşkusuz birdeyişi vardır. Düşünür değil, büyük mutasavvıf değil, büyük şair de- ğil... Peki, o halde kimdir ve nedir Yesevi? Onun Orta Asya ve Kuzey Türk halkları arasında sekiz yüz yıldır süregelen ünü nereden kaynaklanmaktadır? Kısaca belirtmek gerekirse, 12. yüzyılda Sır Derya bolgesinde yaşayan Yesevi, dini ahlaki manzumeleriyle Orta Asya bozkırlarının göçebe ve pagan Türk boyları arasında İslam din ve ahlakını, şeriat esaslarını yayma- ya çalışan ve bunda da çok başanlı olan büyük bir din adamı ve hocası. ilk Türk tarikatının kurucusu ve propa- gandacısı, deyim yerindeyse, ilk Türk "İslam misyo- neri'dir. Yesevi, bu görevini; çevresine topladığı ve sonra da kuzeye, Volga-Ural boylarına ve batıya, Iran'a, Azerbaycan'a ve Anadolu'ya gönderdiği halifeleri ve dervişleriyle gerçekleştirmiştir. Şiirlerini yalın bir dille, ulusal hece ölçüsü, dörtlükler, yarım uyak ve rediflerle söylemiş ya da yazmış olması, Yesevi'nin işini çok ko- laylaştırmış, onun geniş halk kitlelerince yüzyıllarca zevkle okunmasına, anlaşılmasına ve sevilmesine ne- den olmuştur. Kaynaklara göre eski Yesevilik geleneklerinde sığır kurban etme, türlü biçimlere girip uçma, münafıkları hayvan bıçimine sokma gibi Türk paganizminden ve Budizmden gelen inanç kalıntıları da varmış. Yesevilikte kaç-göç de yokmuş. Zikir meclislerine kadınlar da katı- lırmış. 13. yüzyılda Anadolu'ya da giren Yesevilik, Bek- taşilik tarikatının ortaya çıkmasında başlıca etken ol- rnuştur. Yesevi'nin yalnız kendisinden sonra yetişen Orta As- yalı tekke şairleri uzerinde değil, Yunus Emre üzerinde oe etkisi olduğu söylenir. Şimdiye değin somut örnek- lerle kanıtlanmamış olmakla birlikte, bu görüş bizce de coğrudur. Çünkü 13. yüzyıl ortalarında Moğol istilası ne- ceniyle Türkistan'dan batıya, özellikle Anadolu'ya bir cerviş akını olduğu biliniyor. Bunlar arasında Yesevi ta- nkatına mensup dervişler de vardı kuşkusuz. Işte bu Türkistanlı dervişlerın Anadolu'ya gelirken Divan-ı Hık- net'in yazma nüshalannı da getirmiş olmaları ve bunla- MArkast 17. Sayfada TARTIŞMA CHP ve İş Bankası paylan aptım oldu' kafası ile "destursuz bağa gırenlenn" becerdikleri işlerdcn bakın nelerçıkıyor: Bu kafa ıle siyasal partilerin kapısına vurulan kılitler gün olup, dev ran dönüpaçılınca. al sana bir yığın sorun ve dert! Güncel sorun yeniden açılan CHP'nin malvarhğı ile ilgili: Parti yetkilileri. gayet haklı olarak malvarlığına giren İş Bankası pay senetlerini de istıyorlar. Bu paylar partiye, kurucusu olduğu Atatürk'ün vasiyeti ile geçmiş. Partileri kapatan "aklıevveller" bunlann da Hazıne'ye intikal edeceğini öngörmüşler. Hemen bütün öngörüleri gibi bunda da yanıldıklanndan. şimdi Hazine senetleri geri verilecek. Yalnız şu sorun var CHP bu paylan, "aklıevvellerin" parti kapatma saçmalığıru irtikâp ettikleri tarihteki orana göre istiyor. Arada sermaye arttınmı olmuş isede buna katılmama sorumluluğunun kendilerinde olmadıeını: buna eörede aradaki farkın kendilerini ilgilendinneyeceğini ileri sürüyorlar. Temelde hakb bir yaklaşım. Aslında 1982 Anayasası'nın geçici 15. maddesi olmasa. Hazine'nin ısteği yerine getirip, bu zarara sebep olan "aklıevvellerin" yakasına yapışması gerek. Böyle bir yol açılsın, kendilerini her şeye kadir bilen bu takım, hukukla oynamanın ne demek oldugunu da tastamam anlarlar bclki Bundan doğan bir sorun daha var: Banka paylan evvelki orana göre CHP'ye geçince, partinin bankanın yönetiminde oldukça büyük birağırlığı olacak. Ama daha da öte. bu payiann "nemasr'da artık partiye kalacak. Çünkü, bu nema için lehtar olarak belirlenmiş "özel hukuk tüzel kişeleri"(TarihveDil Kurumlan) artık yaşamıyor. Al sana birçekişme nedeni daha. Görüyormusunuz şu olanlan: Mahkemelik bir yığın sorun. Atatürk'ün vasiyetini kabaca çiğneyen, onun kurduğu siyasal partiyi ve kurumlan hotbehot kapalmaya cüret eden ve üstelik bu naneleri yerken "vasiyetnameye pozitif huluık niteliği verdik" türünden sacma ve kof laflar eden takımm yaptıklannı. Kemal Tahir ustanın deyişi ile "sıkıca sorulsa evlerinin yerini tarif edemeyecek" olan bu zevatın. hukukla oynarken yumurtladıklan cevherlerden nelerçıktığı veçıkacagı bu örnekte çok iyı gözlemlenmiyor mu? Hadi bakalım. şimdi gelsinlerde YÖK. tarafından "ihsan" edilmiş hukuk | profesörlüğü ile bunlan çözsünler bakalım. Aydın Aybay r > Işte "Sıcak Habor"!.. TOFAŞ'ı yutma" planını Demirel nasıl engelledi? ^KGenelkurmay Başkanı ABD'ye sert çıktı:"Taviz yok" : "Anayasa kimsenin tekelınde değildir" Orduya taze kan geliyor... Silahlı Kuvvetleri güçlendirme operasyonu. Demokrasiye yön verenler konuştu: "Demokrasimiz neden yaşlanamıyor?" ***** Bir polisin portresi: Emniyet Genel Müdürü Ergun'u hiç böyle görmediniz. Yitip giden Istanbul'da kabuğuna çekilmiş bir İstanbul aşığı: Behruz Çinici Siberpunk'lar... Teknik dünyanın sokak anarşisi ile günahkar ittifakı! Hep ıfıaganda politikacılar mı göreceğiz?.. İşte politikada yüzümüzü ağartanlar! Anayasal Haklarınızı Biliyor musunuz? Her okurumuza "1982 Türkiye Cumhuriyeti Anayasası" kitapçığı armağan ediyoruz. Aynca, Ingilizce REDHOUSE sözlüğünüz derginiz ARENA ile birlikte, bedava... Derginiz ARENA Bayilerde PENCERE Deniz Tutması Veli Yılmazöldü. Çoğu kişi bu yazının ilk tümcesini okıduktan sonra düşünebilir: l : Kim bu Veli Yılmaz?.. \ İnsan kimi zaman deniz kenarında oturuken bir dalga köpüklenir, kıyıya vurur. Rüzgâr yoktur. Ya>rakkımılda- mıyor. Nereden çıktı bu dalga? Denizin dimclüz yüzeyi. niçin çalkalanmaya başladı? Uzaktan bir şmi geçmiş- tir. içindeki yolculan tanımayız. O gemim dalgasıdır kıyıya vuran... Cumhuriyet'ten başka bir gazetede Veli ^Imaz'a ili.e kin ölüm haberi yayımlandı mı? Oysa bir jajeteci ö • müştü. Veli Yılmaz, belki de hiç kimsenin kıa*ıayaca£ bir rekora sahipti: 748 yıl hapse mahkûm olmuştu... 11 yıl yatmıştı mapusanede.. 40yaşındaydı.. Kimbilir, belki bu rekoru Veli Yılmaz kırmanutıda b! kırmıştık. Bilmem ki bir derginin yazıişleri midürü- 748 yıl hapis cezası veren bir başka ülke var mı( Ne 1000 yıl değil de 748 yıl diye düşünmez misiniz? Ne yazık, ülkemizde çoğunluk için Veli Yılmazın ö haberi, rüzgârsız bir günde kıyıya vuran dalga cibid» • Veli Yılmaz gazeteciydi.. Ama bir büyük gazetede çalışmıyordu, sosyılt, da komünist) bir derginin yazıişlerinde görevliyli. • şu "marjinal" denilen basın kesimindendi. Çeşiii dt lardan toplam 748 yıl ceza yemişti. Bir insana bunca cezayı yükleyen yazıları meak' mez misiniz? O yazıları bir kitapta toplamalı, iısa müzesine koymalı, gelecek kuşakların incelerıes1 sunmalı, kitabın kapağına yazmalı: "20'nci yüzyılda Anadolu'da bir gazeteci bu yart yüzünden 748 yıl hapse mahkûm olmuştur." Veli Yılmaz 11 yıl içeride yattıktan sonra (iki yıl jt salıverildi. Hapse girdiği gün bir yaşında olan kıa- zal'a kavuştu, eşi Neyyire ile kucaklaştı Bu mutluü', yıl sürdü. iki gün önce bir yürek vurgunundan sizlt ömür... Arkadaşımız Oral Çalışlar, dün bizim gazetede çı» yazısında Veli Yılmaz'ın nasıl öldüğünü anlatıyordu: "Veli, Beşiktaş-Kadıköy iskelesinin turnikelerioe y* laşırken sendeledi. Kızına yaslandı ve sonra olduy yere yığıldı. 12 yaşındaki Hazal çevredekilerin yardımr la babasını bir taksiyle hastaneye götürdü. Hastane geldiklerinde Veli artık hayatta değildi. Ama Haza.1, t basının ölümunü henüz oğrenmemişti. b,r doktor g* ve buyük bir soğukkanlı'ıkla 'kızım, babanöldu deö) Veli Yılmaz yürek vurgunundan mı öldü? Doktor ra(. runa göre "kalp knzi". Enfarktüs!.. Ama görünen ne<i neyi açıklayaDilir? Veli Yılmaz içerideyken çeşitli a»- grevlerine katılmıştı... 748 yıla mahkûm olmuştu, 11 yıl yattı, toplam 6.5 < açlıkgreviyaptı... Veli Yılmaz ölmedi... Ûldürüldü. * \ Kimi zaman kendirfıizi seyrettiğimiz ayna buğulanr suretimizi iyice görmek için hohlayıp silmek gereki, Öyle zaman olur ki toplumun yüzüne tutulan aynayı te- mizteyince ortaya çıkan görüntü. bir sabıkalının adli si- .cildeki vesikalık fotoğrafına benzer... Veli Yılmaz'ı kim öldürdü?.. Dün akşamdan beri bunu düşünüyorum. içimde bir suçluluk duygusu var. Rüzgârsız havada dalgalanan deniz, ins&nı tutar mı? Tütüyor... (1924-1980) GAZETECİ - YAZAR MAY YAYINLARI EDİTÖRÜ MEHMETALİYALÇIN'I ÖLÜMÜNÜN 13. YILINDA SAYGIYLA ANIYORUZ. "Bin yaşmdaydı belki: Delikanlı kal- masını beceren ender ihtiyarlar- dandı. Aslanım Mehmet Ali, sevgili arkadaşım benim, uğurtar ola ..' Attila Tokatlı 12.4.1980, Cumhuriyet YALÇIN YAYINLARI Semiha Erdoğan'ın eşi; Hava Alb. Cenk Erdoğan, Jeo. Yük. Müh. Tufan Erdoğan'ın babası; Türkiye muharipler, Üsküdar'da Atatürk anıtını yaptırma, Üsküdar Imar ve Kültur Dernekleri eski Genel Başkanı; Denizcilik Bankası Yönetim Kurulu eski üyelerinden emekli General RECEP FERİT ERDOĞAN vefat etmiştir. Cenazesi bugün öğle namazındaıı sonra Selimiye Camii'nden kaldırılacaktır. EŞİ, ÇOCUKLARI KİTAPLIĞINIZIN VARLIGI: VAFLIK YAYINLAR Benoîte Groult BEDENİN rUZU Avrupa'da satış rekorian kıran bu romanın kahramanları, Bröton bir denizciyle Parisli entetekti"; bir kadın. Yaratılışları bambaşka olan bu iki insar tenlerinde başlayıp yüreMerinde derinleşen ! tutkunun öyküsii. (35.000 TL) Tilman Spengler LENİN'İN BEYNİ 1991 Frankfurt Kitap Fıan'nın "star"ı ilan ediler Spengler'den gerçek br beyin serüveni roma LENİN'İN BEYNİ,çağımızın en önemli nörologlarından Vcgt'un, beyindeki dehayı araştırmaya adadığı yafamını dile getirirken, geı olayları toplumsal rom.-nın kurgusal öğeleriyle ' bir biçimde bajdaştırıyor. (40.000 KİTAPÇILARDA VECEP KİTAP KUl Ç>7 VARLIKYAYINLARI A.Ş V Cağalo^u Yokuşu 40/2, 3' SERC marka otomob''. '989 model, 40.0T kolonlar, arka e*m rezistanslı, enself enniyet kemerli. Lasti Tl: 261 85 45 - 512 0
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear