14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 31 MART1993ÇARŞAMBA OLAYLAR VE GORUŞLER Vurdumduymazları nasıl uyarabiliriz? Yurttaşlanr. dilekçesine yarut verilmesinin yasal bir ödev olması yanında uJusal kültürümüzü "resmen" yozlaştıran bir durumu düzeltme uyanlanna ilgililerin kulak ükamaa, çağdaşhk savır.a ters , düşen çok üzücü bir tutumdur. ÖMERASEMAKSOY B ilgnin kaynağı dil, dilin haznesi sözlüktür. Kişi. ne işle uğraşırsa uğraşsın, eli- nin altında bir sözlük bu- lundurmak, karşılaştığı dil güçlüklerini, ona baka- rak çözmek zorundadır. Sözlük bir dilin anayasaadır da. Sözlerin doğru mu, yanlış mı olduğu ondan öğrenilir. Bu denli büyük önem taşıyan sözlü- ğün içinde bir :ek yanlış bulunmaması gerekır. Oysa ICenan Evren'in kurdu- ğu Dil Kurumu'nca I988'de yayımla- nan "Yeni Baskı Türkçe Sözlük"te, şimdiye değin benim saptadığım yan- lış, dört yüzü aşmaktadır. Bu sözlük. deyletinresmibir kuruluşunca ve kırk bilim adamının sorumluluğu altında çtktığından, okullarda, basımda, res- mi. özel bütün kunımlarda ve okurya- zar herkesin eiinde güvenilerek kulla- nılacak bir temel kaynak özelliği taşımaktadır. lCullanıbş alaru bu ölcü- de geniş olan bir sözlüğün bu denli yanüşlarla dolu olmasının, bir yandan bilimsel utanç kaynağı, bir yandan da ulusal kültürümüz için bir tehlike ol- duğunu belirterek, dört yıldan beri yir- miyi aşkın yazı ile ilgililerin dikkatini çekmeye çalıştım. Başbakan ve Milü Eğitim Bakanı'ndan yanrt yok Eleştirilerim hakh bulunmuyorsa bunun da açıklanmasını diledim. Ne bu sözlüğü yayımlayan kunımdan yanlışlan savunan bir ses çıku, ne de bu kurumun bağlı bulunduğu (eski ve yeni) iki başbakana sunduğum dilek- çeye yanıt verildi. Son olarak 5 Ocak 1993 tarihinde bir dilekçeyle Milli Eği- tim Bakanlığı'na başvurdum. Dilekçe- me, sözlükteki dört yüzü aşkın yanüş- tan elli kadar ömek de ekleyerek bunlann inceletilmesini, eleştirilerim haklı görülürse bu sözlüğün okullarda kullanılmasının sakıncalı olacağını bildirdim ve dilekçeme olumlu ya da olumsuz yanıt verilmesini diledim. Aradan lcırk gün geçtiği halde bir ya- nıt çıkmayınca, l5Şubat 1993'te sayın bakanın adına şu telgrafı cektim: "Türkçe sözlükle ilgili olarak kırk gün önce sunduğum diîekçeme henüz ce- vap alamadığımı arzederim." Biraydır bekliyorum, bu telgrafıma da yanıt verilmedi. Yurttaşjann dilekçesine yanıt veril- mesinin yasal bir ödev olması yanında ulusal kültürümüzü "resmen" yozlaş- tıran bir durumu düzeltme uyanlanna ilgililerin kulak tıkaması. çağdaşlık sa- vına ters düşen çok üzücü bir tutum- dur. Dört yıldan beri hükümete duyura- madjğım bu ayıbı ortadan kakiırma- nın çaresi -öyle görünüyor ki- basını- mızın ve özellikle değerli yazarlanmı- zın, sonuç alınıncaya değin, konu üzerinde durmalandır. Burada ne si- yasal, ne kişisel bir amaç vardır. Amaç, "Kültürümüzü ve kamuyu ya- kından ilgilendiren çarpıtılmış bilimsel gerçeklen düzeltmek"tir. EK: Kenan Evren Dil Kuıumu'nun "Yeni Baskı Türkçe Sözlük"ü, Ata- türk'ün Dil Kurumu'nca çıkanlmış olan Türkçe Sözlük'ü temel almış. an- cak buna "bilimsel" eklemeler yap- mak istemiştir. Bütün yanlışlar da bunlardadır. Eklemeler, dilimizde ses ve biçim değişıkliği ile kullanılmakta olan Arapça sözcüklerin "kendi dille- rindeki doğru biçimini göstermek" için yapılmıştır. Oİrtak diün. her dü- zeyde okuyucular için düzenlenmiş olan bir sözlüğünde buna pek de gerek yoktu. Ama madem ki bu işe girişildi, "doğru biçimler" gösterilrneuydi. "Doğrusu" diye yanbş yazım verilme- si, bağışlanamayacak bir bilim suçu- dur. Yanlışlardan örnekler "Yeni baskı" Türkçe Sözlük"ün yanlışlanndan örnekler: • "Mersıye" sözcüğünün Arapça aslı tek "y" ile "mersiye"dir. Ş.Sami, bir uyan notu da ekleyerek "ya-yı mü- şeddede ile galatür" demişti. Buna karşın -kaynaklan arasında Ş.Sami'- nin sözlüğü de gösterilmiş olan- yeni baskı Türkçe Sözlük'te bu sözcüğün aslı iki "y"li olarak verilmiştir. • "Tesmiye", "ariyet", "mürebbi- ye", "muganniye" sözcüklerinin de Arapça asıllan tek **y"li olduğu halde Türkçe Sözlük'te iki "y"li gösterilmiş- tir. •Türkçe Sözlük'ün, Arapça aslı iki "l" ile yazılır diye gösterdiğı "huliy- yat"m doğrusu tek "l"lidir. •Türkçede "Merih" diye söylenip yazılan yıldızın Arapça aslı "Mirrih"- tir. Oysa sözlükte Arapça aslı "Me- rih" imiş gibi yazılmışUr. •Arapça aslı "muddeaaleyh" olan hukuk teriminin aslı da Türkçe Söz- lük'te "muddeialeyh" olaraK bildiril- miştir. • Arapça aslı "muhteveyat" olan sözcüğün doğrusu "muhteviyyat" imış gibi verilmiştir. • Dilimizde "nabn" diye kullanılan sözcüğün Arapça aslı "na'leyn"dir. Türkçe Sözlük ise "na'lin" diye yaz- mıştır. • Dilimizde "seyyanen" diye kulla- nılan sözcüğün Arapça aslı, Türkçe Sözlük'te yine "seyyanen" diye göste- rilmiştir. Doğrusu "siyyanen"dir. •"Tuhaf", "tuhfe" sözcüklerinde- ki "h" harfi, Arapçadaki "ha £" har- fıdir. Oysa bunlar Arapçadaki "hı •j" harfl imiş gibi bildirilmiştir. • "İstihlak" sözcüğündeki "h" har- fi, Arapçadaki "he Jfc û " harfidir. Oysa sözlükte Arapçanın "ha £ " ha f - fı imiş gibi verilmiştir. • "Dehalet" sözcüğündeki "h" harfi Arapçadaki "hı £," harfidir. Söz- lükte ise "he £? o " imiş gibi gösteril- miştir. • "Mahzur" sözcüğündeki "z", Arapçadaki "zal >"dır. Oysa Sözlük'- te Arapçanın "zıü"sı imiş gibi göste- rilmiştir. • "Ânza" sözcüğündeki "z" Arap- çada "dad^ ' diye anılan harftir. T. Sözlük'te ise bu harf Arapçadaki "zı M " imiş gibi verilmiştir. • "Taziye" sözcüğündeki "z", Arapçanın "ze ) " harfidir. Oysa Arapça aslı "zı J? " imiş gibi bildiril- miştir. • "Nâzım"daki "z" harfi, Arapça'- daki " a A» "dır. Sözlük'te ise Arapça- nın "ze } "si imiş gibi gösterilmiştir. • "Carî, fanî. halî. hamî, naşî, sârî" sözcüklerinin sonundaki i'ler, nispet i'si sanılarak, madde başında uzatma imli yaalmıştır. Oysa bu i'ler nispet i'si değildir. Nitekim yine X-Sözlük'te öz- deş yapıda olan "âli, baki, bani, cari, saki, vali" sözcüklerinin sonundaki i'- ler madde başında uzatmasız "i" ile yazılmıştır. • Madde başı olan "merT', yanbş olarak uzatma imli i ile yaaldığı halde, yine madde başı olan özdeş yapıdaki "mermi" uzatma imsiz i ile gösteril- miştir. • Madde başındaki "mugaddî" sözcüğünün sonundaki 'T' de yanlış olarak uzatma imli yazılmışür da yine madde başı olan özdeş yapıdaki "mu- ganni", "mürebbi" sözcüklerinin so- nundaki i'ler uzatmasız yazılmıştır • T.Sözlük, iki sözcükten oluşan ve bitişik yazılmalan toplumca benim- senmiş olan. bibmsel açıdan da bitişik yazılmalan gereken pek çok sözcüğu ayırarak (iki sözcük olarak) göster- miştir. İşte birkaç örnek: Ayşe kadın (fasulye), balh baba (bit- ki), Demir Kazık (yıküz), kara fatma (böcek), kavun içi (renk), kaz ayağ: (bitki). kırk ikindi (yağmur), Kaba ku- lak (hastalık). pis boğaz, hava gazı, kai sayı, tere yağı, orta okul, dış işleri... •Tutarsızhklardan da birkaç ör- nek: "Kırkayak" bileşik, "kırk bayır" ayn yazıbnıştır. "Kuşburnu", bileşik, "kuşbaşı" ayn yazılmıştır. "Karakaçan" bileşik, "kara kış"ay- n yazıbruşür. "Kadıngöbeği" bileşik, "hanım gö- beği" ayn yazılmıştır. "Akbaba" bileşik. "ak dan" ayn yazıbnıştır. ARADABIR MEHMET GÜLER Yazın Öğretmeni- Yazar AnsiMopediler... llk ansiklopediyi Diderot ile d'Alembert birlikte hazır- ladılar. Bu, yirmi sekiz ciltlik "Bilim ve Felsefe Ansiklo- pedisi'ydi. Zamanla gereksinim daha da büyüdü. Bilim, sanat alanları - bağımsızlaştı. "Alfabetik ansiklopediler". "ansiklopedik sözlükler'in yanında "tıp, spor, müzik, si- nema, edebiyat..." gibi bilim, sanat dallarını içine alan "metodik-sistematik" ansiklopediler de hazırlanmaya başlandı. Hemen her memleketin kendine özgü ansiklopedileri olmakla birlikte, dünyaca ünlü ansiklopediler Fransızla- rın "Larousse ", kıgilizlerin "Encyclopedia Britannica", Almanların "Brochaus", Amerikalıların "The Encyclo- pedia" adlı ansiklopedileridir. Bizde XVII. yüzyılda Katip Çelebi'nin yazdığı "Keşf-üz Zünun an Esami-i Kütübi Vel-Fünun" adlı eserini tam bir ansiklopedi saymazsak, Batılı yöntemlere göre ilk ansiklopedi hazırlayan Ali Suavi'dir. Yukarıda değindiğimiz gibi ansiklopedi gereksinimi kitap gereksiniminden sonra gelir. Okur, belli bir kitap kültürü almadan ansiklopediye başvurmaz. Kitapta ge- çen, tam anlaşılmayan, merak ettiği konularda bilgilen- mek istediği zaman ansiklopediyi anımsar, ona başvu- rur. Doğal olarak da ansiklopedi kültürü daha önceden yaratılan kitap kültürünün üstüne kurulur. Onu süsler, zenginleştirir. Son yıllarda bu diyalektik ilişki yapay bir biçimde bozuldu. öncelikle de 12 Eylülün hemen ardın- dan korkunç bir ansiklopedi "furyacılığı" başladı. Neden böyle oldu? Yasakçı rejimle ansiklopedi tüketi- mi arasında bir ilişki mi vardı? Bir yönüyle evet. 12 Eylül darbesi, yasakçı mantığını en çok düşünceler, kitaplar üzerine kurmuştu. Kitap okumak, kitap bulun- durmak son derece tehlikeliydi. Ev aramalarında önce kitaplara el konuluyordu. Bu yüzden hemen herkes so- balarında günlerce kitap yakmış ya da topraklara göm- müştû. İşte tam bu sırada ansiklopedi furyası ortaya çıktı. Toplumun nabzını eiinde tutan birtakım güçler, kitapla- rın çekilmesiyle boşalan alanları ansiklopedilerle dol- durmayı planladı. Başarılı da oldu. Aydın kesimin yasak- lı kitaplardan boşalan raflarını bu kez süslü, albenili ansiklopediler "işgal etti." Artık Gorki'nin Ana'sının, Jack London'un Demir Ökçe'sinin, Dimitr Dimov'un Tü- tün'ünün, Nazım Hikmet'in Memleketimden Insan Man- zaraları'nın yerinde bu gösterişli ansiklopediler vardı. Ansiklopedilerin alıcısı elbette ki yalnız bu kesim de- ğildi. Az okuyan, hatta hiç okumayan kitapsız aydınımı- zın(!) da evinde böyle dekorlar gerekliydi. Bu kesim tam entelektüel olamamıştı ama, entel sayılabilirdi. Entellik de lafla olmuyordu. Geniş salonlannı, pahalı mobilyala- rını, avizelerini, renkli televizyonlarını, videolarını süsle- yecek tuğla gibi kalın kitaplar gerekliydi. Bu göz zevkini de en iyi biçimde ansiklopediler tamamlayabilirdi... Ansiklopediler için üçüncü, en iyi pazar yine de yığın- lardı. Ansiklopedi üreticisi bunu da çok iyi biliyordu. iyi eğitim yapamamış, kitaplardan nasibini alamamış hal- kın birtakım özlemleri vardı. Artık iş kendilerinden geç- mişti, ama okula giden çocukları için kurdukları uzak düşleri yaşıyordu. Onlara göre en yararlı bilgiler en ka- lın, en pahalı kitaplarda gizliydi. Bu kalın kitapları (ansiklopedileri) evlerine soktular mı büyü çözülecekti. Çocukların gejeceği için en parlak yollar açılacaktı... 1980'lerde başlayan, en az on yıl tepe tepe kullanılan bu alanların artık doyum sağladığını düşündüğümüz günlerde, boyalı üç büyük gazete bu konuyu yeniden gündeme getirdi. Şimdilerin "medya" sistemini de dolu dolu kullanarak, "mega kuponlar" icatederek eski üre- tim ve dağıtım sistemine yepyeni boyutlar{!) getirdiler. Kendileri çirkinleşirken, o güzelim ansiklopedileri de çirkinleştirmeye başladılar... Henüz okumayı sevmeyen, kitap alışkanlığı olmayan topluma metrelerce ansiklopediler dağıtmak, onları ki- tabın önüne geçirmek ne kadar doğru?. SAĞLIK BAKANLIĞI'NDAN DUYURU Bakanlığımızca 2 Mayıs 1993 günü yapılacağı duyurulan gözlük- çülük ehliyet İKİNCİ VE SON SINAV, haziran 1993'te ortaokulu dı- şandan bitirme anavına girenlerin de bu haktan yararlanabilmesi için 11 TEMMUZ 1993 PAZAR GÜNÜNE enelenmiştir. Haziran 1993'te ortaokulu dışarıdan bitirme smavına girenlerin, istenilen diğer evrak- labirlikte 15 Nisan 1993 tarihine kadar doğrudan Bakanlık Temel Sağ- lık Hizmetleri Genel Müdürlüğit'ne müracaal etmeleri gerekmekte- dir. DUYURULUR. D , , . _ . Basın: 23375 TARTIŞMA Öğrettnen yalvannaz! ziz Nesin. doğrulan söyledi diyeyeryerinden oynadı. Bu büyük yazara yapılan «aldınlarçoklukla "aydın" geçinenlerce gerçekleştirildi. Birkaç yazar ve okurun dışında insanlanmızın çoğusessız kaldı. Ya kimileri "bana ne" sloganında eridi gittı ya da korkudan ödü koptu: Sustu. Kimileri de bir hinoğluhin nrhı içinde gerçek kişiliklerini saklamayı bir beceri saydılar. Ben "laiklik tartışmasın "nda Aziz Nesin'in yanında yer aldığımı kamuoyu önünde acıkça belırtmek isterim. "Laikliğin unımı"nı doğru yapmak zorundayız. Bu kavrama bir "nalıncı keseri" gözüyle bakamayız, Laiklik nerkes için gereklidir; ancak. bu kutsal kavramın payı, ulusal eğitimin içinde ölçülemeyecek derecede büyük olmabdır. Bugün uygulanan eğitimin "laık" olduğunu söylemek mümkün müdür? Bu durum, Atatürk'ün "eğitim anlayışfna ve koyduğu "ilke"lere uygun mudur? 25 yıllık öğretmen "oruç tutmuyor" gerekçesiyle açığa alınırken, "önce özlük haklan" dive tutturan ve sendika anlayışını bu temd üstüne kurmaya çahşan öğretmenler, şimdi yataklannda rahat uyuyabilıyorlar mı? Oğretmenin ramazanda sigara içmesi suçda, Mustafa Necati'nin, Hasan Ali Yücel'in makamında oturan kişinin. "Atatürk ilkeleri"ne karsıt olarak ortaya sürdüğü "Kur'an kurslannın zorunlu eğitim kapsamına abnması" düşüncesi, eğitimimiz için bir onur belgesi midir? İşin en acı yanı, bir oğretmenin. öğretmen kökenli olmayan bir bakana yalvarması. 14mart tarihli Cumhuriyet'te okuyoruz; "tlkin Öztürk" adında bir öğretmen, görüşünü şöyle açıkbyor: "Once temel eğitimi verin. Hiç eğitim görmemiş çocuklara Kur'an öğretmeyin. Atatürkçü bir öğretmen olarak yalvanyorum; lütfen bir kez daha düşünün." Bu arkadaşımın söylemek istediğinı anlamayacak derecede bibnçsizdeğilim. Şimdi daha iyi anlaşıuyor değil mi "Hak venlmez. ahnır" slogamnın sugötürmez doğruluğu? Şunu söylemek istiyorum: Atatürk ün öğretmeni yalvarmaz. Valvaran güçsüzdür daima; güçsüzü tepeler geçer yukansı... FehmiSalık Öğretmen Orta Asya Türk Cumhurivetleri, sizin için çok önemli bir kazanç alanı olabilir... PENCERE KAZANMAK İÇİN B I L G I GEREKİR tş hayatınıza yeni yatırını alanları sıınan 5 ülke. size de kapılarını aç<ı: Azerbaycan, Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan ve Türkmenistan. Sosyal yapılarından yatırım kapasitelerine kadar çok farklı ve bilinmeyenlerle dolu bu ülkelerle ilgili dünyadaki tek temel bilgi kaynağı SİAR Uluslararası Araştırma A.Ş., genel ve "size özel" bütün pazar araştırma,- larını ayrıntılarıyla elinizin altına getiriyor.Orta Asya'daki tek araştırma şirketi SİAR ile tanışın, bilgi ahn, SİAI UtmJoraroıı Araştinna *4> Gazeteciler Mahallesi k a z a n ç l ı y a t ı r ı m l a r a 23 Tcmmu* .vkrdam NO 8 Escntcpc, 80300 lstanbul Telcfon (1) 273 04 25 hazırlanın. hkM»»»* Telcks 24559 AvrlTr. Orta Asya'da Alfabe Savası... Yazı devrimi 3 Kasım 1928de açıklandı. 1 Aralık 1928'- den başlayarak Latin alfabesinin kullanılmasına karar verildi. Nasıl gerçekleşebilir bu kadar kısa sürede? Gazi Mustafa Kemalin, devrime karşı çıkanlara ya da durak- sayanlara yanıtını şöyle özetleyebiliriz: -Yaolur. yaolur.. Karşıdevrimcilere göre yazı devrimi bizi geçmişimiz- den koparmak için yapılmıştır. Oysa o dönemde Ana- dolu'da okuma-yazma bilen yüzde kaç? Sağlıklı veriler yoktur; ama, kimine göre yüzde 10, kimine göre yüzde 5... Bir olgu daha var: Matbaanın icadından 1928e kadar Arap yazısıyla Türkçede basılan-kitap 25 bin. Daha baş- ka deyişle büyükçe bir ev kitaplığı. Türkiye Cumhuriyeti'nde yazı devrimi, bütünün bir parçasıdır, dil devrimi gelecektir ardından... • Asya'daki Türk cumhuriyetlerinde şimdi ilginç bir alfa- be dönüşümü başlıyor. Çarlık döneminde birer sömürge olan bu ülkelerde eski yazı geçerliydi. Resmin ya da fotoğrafın bile günah sayıldığı bir karanlıkta yaşıyorlardı Türk toplumları. Ko- yu cehaletin karanlığı ortalığı sarmıştı, yüksek okuldan diplomalı devede kulaktı, nüfusun ancak yüzde ikisi üçü okuma-yazma biliyordu. Orta Asya'nın ufkunda sanki güneş doğmayacak gibiydi. 1917 Devrimi Türk toplumla- rını bu düzeyde yakaladı ve Kiril yazısını geçerli kıldı. Ne var ki bugün Orta Asya Türk toplumlarındaki du- rum 1928Türkiyesi'ne benzemiyor. 1917 Devrimi o toplumlara çok şey katmıştır, gerçi la- iklik ile şeriatçılık arasındaki savaşım bitmedi; ama, üni- versitelerı, bilim akademileriyle çağdaşlığı benimseyen toplum kesimlerinin Ortaçağ karanlığına dönmeleri ko- lay değil... Iran ve Suudi Arabistan, Asya'daki Türkcumhuriyetle- rine irtica ve softalığı ihraç etmek istiyorlar; ikisinin de eiinde 'petro-dolar' silahı vardır ve şimdi bu iki ülke, Or- ta Asya'da alfabe tartışmasının içindedir. ••• Orta Asya'daki Türk cumhuriyetlerinde Latin yazısına geçmek eğilimleri ağır basıyor. Çalışmalar sürüyor... Bizim Dışişleri Bakanlığı, Kültür Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı'na bağlı Türkiye işbirliği ve Kalkınma Ajansı' (TİKA) bu işin içindeler. Bütün Türk cumhuriyetlerinde benimsenecek 34 harfli ortak alfabe üzerindeki çalışma- lar sürüyor. Her ülkenin kitaplıklarını, matbaalarını ve halkın oku- ma alışkanlıklarını üst üste koyarsanız, yazı değişiminin kolay bir iş olmadığı ortaya çıkar. Ancak sorunun temelinde yatan nedir? Orta Asya Türk cumhuriyetleri. Anadolu'daki laik Tür- kiye Cumhuriyeti'yle ortak kültüre yönelecekse, yazı bir- liği önemli bir koşulu oluşturuyor; Ortadoğu'daki şeriat- çı devletlerle yakınlaşacaksa yol ayrımına girilecek.. ilk bakışta bu sorun biçimsel görünse bile, temelinde yatan soru işaretleri önemlidir. Yetmiş yıllık sosyalist devrime karşın, Orta Asya Türk cumhuriyetlerinde bugün bile laiklik ilkesine karşı çıkan güçler azımsanamıyor, şeriatçılık Orta Asya'da gün- demden silinmiş değil; Iran'dan, Suudi Arabistan dan, Pakistan'dan, Afganistan'dan esen rüzgârlar. Türk cum- huriyetlerinde belki de fırtınaya dönüşebitecek etk!ltfr : yaratıyorlar Orta Asya'da alfabe savaşımı, devrimcilikle gericili- ğin gündeminde önemli bir madde.. u ' " ••• Vebirsınav.. Türkiye Cumhuriyeti bu sınavı Orta Asya'da kazan- mak zorundadır; ama. asıl sınav bugün Kiril yazısını kul- lanan Türk toplumlarında yaşanıyor. Yazı birgöstergedir. Bu göstergenin vurguladığı yön, ya geriye doğru ola- cak ya da ileriye . PROF. DR. TARIK ZAFER TUNAYA'NIN ANISINA ÇARŞAMBA TOPLANTILARI Konu: 31 Mart Olayı'nın Türk Siyasal Yaşamındaki Yeri Sunuş: Mehrnet Ö. ALKAN Konuşmacı: Prof. Or. Sina AKŞİN Tarih: 31 Mart 1993 ÇARŞAMBA Saat: 16.30 - 18.30 Yier: İstanbul Büyükşehir Belediyesi TARIK ZAFER TUNAYA Kültür Merkezi (Eski Beyoğlu Evlendirme Dairesi - Tünel) ORHAN, AYŞE, MUSTAFA AYYILDIZ Denizde var bir kara Acaba kayık midur Düşdük uzak uzağa Ağlasak ayıp midur Sizleri asla unutmayacağız, yaşatacağız! Şrnpül Öztel. Ömer Asan. M.Zeki Çakır. Hasan Eroğlu. Ayşe A>yıldız. Mehntet Çiçek. Yavuz Topaloğlu, Muslafa Yümaz. Hamdi Demir. Mural Ozen. Hakan Dumanlı. M.AIi Yılmar. Kadir Külünkoğlu. Ziya Yaz. Nazım Dereli. Avni Cörpül. Yu»nf L'zunlar, Ahmel Keskin, Ne>zal Almara. Alilla Asan. Şfikriye Uzunlar, Orhan A-an. Mustafa Eroglu SİAR Uluslararası Aroffırmo A.Ş. SİZİ KANADA'YA GÖTÜRÜYORUZ Yeni dünyanın bu en güzel ve modern ülkesinde Ingilizce öğrenmek istiyorsanız BİMEKS'i arayın. Blmeks Dış Tlcaret Ltd. Ştl. T©).: (1) 373 52 45 - 373 52 94 - 372 55 56
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear