22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
21 MART1993 PAZAR CUMHURİYET SAYFA DIZIYAZI 15 Nurculuğun Başkaldıran Kolu Aczmendiler AYDINENGIN AdımızıRisale^Nur'danalıyoııız Şeyh Hacı Müslim: Mustafa Kemal bir cereyan kurmuş,halen devam ediyor. Laiklik devam ediyor yani. Şimdi bunun karşısmdaki Bediüzzaman da tecdit (imanda yenilenme) hareketinde bir başlangıç yapmış.Bu da devam ediyor. SUNU5 VcorhkhNwcukntn kcucıbascuuTürkive kamuo>u Aczınendi tarikatını ilkin 10 kasımda gazetelere yansıvan fo- toğrafları ile tanıdı. Ellerinde asaları, kara giysileri. sankları ile pek de alı- şılmadık görüntüler sergileyen Aczmendi- İer. daha sonra Osman Balcıgil'in gerçek- ten öğülesi bir gazetecilik hüneri ile gün ışığına çıktılar. Balcıgil hem Tempo Der- gisi'nde. hem de bu derginin Kanal 6'da yayımlanan haftalık maga/in programı- nda, Aczmendileri deyim >erindeyse "çarpıcı arabaşlıklar'ia sergiİedi. Bizse bu söyleşi dizisinde. Aczimendileri. oku- yucuya biraz daha derinlemesine. biraz daha ayrıntılı sunmak istivoruz. Aczmendilik aslında Nurculuğun bir kolu. Nurculuk ise biliniyor, Nakşibendi- ler ile birlikte. ülkemizdeki en büyük, en yaygın tarikat. Seçimlere doğru Nurcu- İarın o> larına sahip olabilmek için en sağ- dan. merkez sağa kadar irili ufaklı bütün partiler uğraş »eriyorlar. Bir seçimde Nurculann oy larmı sağlay an parti. bazı il. hatta bölgelerde miUertekilliğini çantada keklik sayıyor. Aslında Nurcular. Saidi Nursi'nin 1960'taki ölümünden sonra yeni bir şe>he sahip olmadılar. Tarikat lerimleriy le söy - lersek Saidi Nursi'nin. bir halifesi. postu ondan devralan biri olmadı. Dahası Nur- cular arasında Nurculuğun bir tarikat olup olmadığı bile tartışma konusu. O >üzden de kendilerine "tarikat" yerine ge- nellikle "Risale-i Nur Talebeleri" demeyi yeğliyorlar. Bu çerçevede Nurculuk, 1960'tan bu yana siyasal \e toplunısal gücü olan bir dinsel hareket olarak yürii- yegeldi... Ta ki Aczmendi hareketi ortaya çıkana kadar. Aczmendi tarikatının kurucusu şeyh , Hacı Müslim Giindüz, doğrudan Risale-i Nur yorumuna davanan görüşlerivle "Nur camiasf'nı derinden sarstı. \ arlıklı Nurcular. bugünkii "statüko"nun de- vamını savunurlarken Hacı Müslim Gün- düz. Risale-i Nur'u çok radikal çok atak >e - kabul etmek gerekir ki - cesur yorum- luvor ve 60 yıllık ha/ırlık. vandaş kazan- ma. yaygınİaşma ve kurumlaşma döne- minin sona erdiğini. artık ikinci aşamanın, "Şeriat nizamını icra ve tatbik etmek üze- re" eylem döneminin geldiğini ilan ediyor. Bu ise Nurcular için "rahat günlerin sonu ve sonu bilinmedik bir macera" demek. O >ü/den Nur camiasınm kodamanlan, Hacı MOslim Gündüz'den nefret ediyor- lar: onu "meczup" olarak niteleyip etkisi- ni kırmayı denivorlar. Ancak görünüşe göre bunda başarılı olamıyoriar. Nurculuğun radikal, eylemci ve başkaldıran kolu \czmendilik. özellik- le yoksul Nurcular arasında >a>gınlaşı- yor. Bu ortodoks (katı, sofiı) hareket, Nurculuğun içini. özellikle tabanını altüs- tiı edivor. Nitekim birkaç yıl içinde Ela- ztğ'daki küçük dergahtan başlay an hare- ket yayıldı. Bugıin Ela/ığ'ınyanı sıra Ma- latva. Erzurum. Diyarbakır. Bursa, Es- kişehir >e İstanbul'da Aczmendi dergah- ları açıldı ve cemaatları hiç de küçük de- ğil. Sürekli arttıklan da gözden kaçmı- yor. Aczmendiler'in görüşleri ile Cumhuri- yet okuyucusunun görüşleri sanıyonız ki taban tabana zıt. Ama bu "zıtlık", bu ilgi cekici. köktenci >e kanımızca önemli tari- katı. daha doğru bir dey imle hızla si\ asal- laşan bu dinsel hareketi olabildiğince ya- kından tanımayı da gerektiriyor. Elazığ'da Sürsürii Mahallesi'ndeki Aczmendi Dergahı'nda Şevh Hacı Müs- lim Gündü/ ile tam iki saat beş dakika sii- ren bir söyleşi yaptık. Sohbetimizi çok sayıda Aczmendi müridi de izledi. Söyleşi boyunca aklımıza gelen tüm so- rulan hiçbir engel ve kısıtlamaya uğra- maksı/ın yönelttiğimizi belirtmek bir du- rüstlük borcu. Sorularunıza hemen hemen tümüyle açık secik. kaçamaksız yanıtlar aldığımızı söylemek ise bir meslek kevfı... - Bana ne kadar zaman ayırabileceksi- niz bilmiyorum. Süremi/ kısıtlı da olsa, "Şu konuda nasıl düşünüyorsunuz, bu ko- nuda nasıl düşünüyorsunuz" diye sorma- dan önce, okuyuculartmız sizleri, siz Acz- mendileri bir tanısınlar istiyonım. Acz- mendi diyorsunuz kendinize. Bu adın anla- mı nedir? Kim koydu bu adı? Şeyh Hacı Müslim- Efendim Aczmendi hareketi. Risale-ı Nur hareketınin dığer ismidir. Nurculuk tabirinin diğer ismidir. Yeni bir isim değıldir. Saidi Nursi Haz- retleri'nin. Bediüzzaman Saidi Nursi Hazretlen'nin... Şeyh Sait hadisesi müna- sebetiyle devlet kendisınden korktu. Şarktakı nüfuzundan. ıhmdekı vukufun- dan ve fıtratındekı cesaretınden korktu- lar. Korkmakta haklılardı. Hazreti Üsta- dı. Varfdan aldılar. Burdur'a sürgün ettı- ler. Yıl 1925. - E\et. Bunları ana çizgileriyle biliyonız. Şeyh Hacı Müslim- E\et Orada. Bur- dur"da"Nur'un İlkKapısı"nıyazdı. Bak- tılar orada. şehrin içerisinde tesır sahası genişliyor. ahali yanına sökün ctmcyc başladı. Orada da korktular. Bu sefer "Oyle bir vere gönderehm kı. b\rkaç köy- lüden başka kımse bulunmasın. Etrafını da enterne edelim. İzole edelım yani Bu- nu kendı halinde olümc terk edeİim" fikri ile bu sefer de Barla Nahiyesi'ne gönder- dıler. 1926 yılı başından sekiz sene müd- detle orada ikamete mecbur ettıler Şimdi üstad hazreıleri. Barla'ya gider gitmez 'Nurun İlk Kapısı' eserinden sonra elı- mizdekı me^hur 130 cser dediğımiz. lakn- ben alıı bin sayfa tutan Rısale-ı Nur Kül- lıyau'nın telıfıne başladı. - Yazımına yani? Şeyh Hacı Müslim- Evet \azılmasına. Şımd'ı bızım hareketimız 1926'dan başlar. Hatta I925"ten başlar. Aczmendi hareke- li yani. - Aczmendi adını kullanarak mı başladı yani? Şeyh Hacı Müslim- E\el. Yani Rısale-ı Nur^aftiru kullajadı. Bunljr cfendjm. al- ternatif isimler. Bediüzzaman. Risale-ı Nur. Aczmendi... Bunlar üstadın kullan- dığı tabirlerdır Fakat bir hıkmete bınaen üstad hazretlen Aczmendi tabirini fazla Şe>h Hacı Müslim Gündiiz. Aczmendiliğin Kurucusu ve herşevi... nazara veımemış. Onun hikmetinı de o sı- rada bilmıyorduk. Lakin sonradan anla- şıldı. - Sonradan anlaşılan ne? Henüz taban oluşmadan Şeyh Hacı Müslim- Sonradan anlaşılan şu: Zamanından evvel. yani bir taban in- kışaf ctmcden. külıür yerleşmeden. sayı lutacak bir grup meydana gelmeden. de\ - letı telaşlandıncı labırlen kullanmamış üsiad. Kıtabına koymu> ve bırakmış. Za- manı gelınce açılacaktır. Aczmendi de bu tabırlerden bindır. - Nedir bu kclimcnin anlamı? Şe>h Hacı Müslim- Aczmendi özel bir isım. Yani Hüse\ ın gibi. Hasan gibı özel bir ısım Aczmendı'nın manası. . Ben bu- nu üstad hazretlerının ızahından gkan- yorum. manası: Conab-ı hakkın kudreti- ne karşı aczıyet ıdraki ıçensınde olanlar... Aczini cenab-ı hakka karşı ıdrak edenler manasındadır. - Peki. 1926'dan beri Türkive'de var olan bir tarikat Nurculuk tarikatı. Bu tari- kata bağlı olduğunu bildiklerimizin hiçbi- rinde, hatta ben sizin tarikatını/ın kurucu- su olan Saidi Nursi'yi de İstanbul'da Piyer Loti Oteli'nde çok kısa, şövle kırk sanive kadar görnıüştüm; sizin, kamuovunda çok ilgi çeken bu gi>sileriniz yok. Bövle givin- miyor benim tanıdığım Nurcular. İlk kez saımorum siz bövle gi>siler taşıyorsunuz. Bu kara giysiler niye? - Yalnızca 30-40 sanive. Daha fazla de- ğü- Şeyh Hacı Müslim- Eğer 40 dakika ım- kanınız olsaydı hemen fark ederdinız. Bı- zim kıyafetımizin aynısıdır üstadın gıy- dikleri. Hıç değişikliği yok - Beyaz değil mi\di Saidi Nursi*nin giy- sisi?.. ' Şeyh Hacı Müslim- Beyaz mühim de- ğil. beyaz mühim değil. Bizde de bevaz saranlar. beyaz gıyenler çoklur. Şimdi 'sünnet-i seniye'de beyaz da \ar, siyah da var, yeşil de var. kırmızı da var... Hatta Aleyhisselatı \esselam efendimiz be>azı emretmiştir. Yani be>azı sevdiğini ifade etmiştir. Üstad hazretlerinın sanğı beyaz değıldir. Sarığı siyahtır. Üzenne örttüğü taylasan' damaiı beyazdır. Cüppesi si- yahtır ve yanrn kolludur Fatih Camii'- ndeki resmi bunu gayet güzel gösterir. Ayağındakı mest lastığidir ve şalvardır üstad hazrefierinin. Bizım kıyafetimiz hazreti üstadın kıyafetinın aynısıdır. - Anladım. Şimdi de ben size... Şeyh Hacı Müslim- Y'alnız diğer Ri- sale-i Nur talebelennın bugüne kadar bu kıyafetle görülmemış olduklan doğru- dur Müşahadenizde haklısınız. görülme- mıştir. Sebebi şudur: Rısale-i Nur'un... Risalı Nur bir hareketın adıdır. Y^anı eser bir hareket me\dana getırmiştir. \'ani.. - Yani eser, Risale-i Nur, harekete adını vermiştir. 1920'de başlayan iki temel cereyan i Hacı Müslim- E.YCL Bu nedir? Niye böyle gi\ini>orsunuz, anlatabilir misiniz? Şeyh Hacı Müslim- Tabıi. Üstad haz- retlennı gördüğünüze göre.. • Ş*yh H*cı MüaİBii- Hah. e\et. Adını vermiştir. Yani Risale-i Nur hadisesi öyle normal. Elmalılı Hamdi Yazır Efendi'nin yahut Ömer Nasuhi Bilmen Efendi'nin vcyahut sıradan birâlımin oturup. Fızzü- lal gibı hanı... "Ümmetı Muhammed'e bir yardımım olsun. bir Kuran tefsiri ya- payım. ılmim boşa gitmesin"" kabılınden >azılmış bire;>erdeğildir. Rısalc-i Nur ha- disesi Rumi 1336"danıtibarenTürki\e'de ümmet-ı Muhammed'ın 1400 seneden ben beklediğı hadısatm vukua gcldiğı bir zemındedır. 1336"da bu memlekette iki mühim. esas temel cere>an başlamıştır. Yani 1920 yapar bu lanh Mıladî yıl hesa- bıyla. Peygamber Efendimız'ın muazele- rinden olarak Ga\s-ı Âzamın. Abdülka- dirGeylani Hazretlen'nin "Kasıde"sinde sarahatla ışaret ettıği \ukuatın meydana geldiğ bir zeminde çıkmıştır Rısale-i Nur. İki temel. esas cereyan başlamış bu tarihte: Binncisi imansızlık cereyanı. ni- fak cere\anı. kufür cere>anı. dalâlet cere- yanı yani... İslamın reddetüği tüm cere- vanlar. Bunun karşısında ise imanda tecdit İmanda tecdit. . Yani.. -Tecdit... Evet. İmanda >enilenme... Şeyh Hacı Müslim- Evet. Yenilenme. Bu ıkı cereyanın seyırlen var. Y'anı biran- da olup bıten cereyanlar değil. Mesela fi- ravun dediğımiz zaman bılı\orsunuz ki bir adam değil. bir sülale. Şimdi mesela Kemalızm denıldığı zaman. yani Musta- fa Kemal gclmış. yapmış. gıtmiş Hayır. Böyle deeil. -Evet." Şe\h Hacı Müslim- Gördünüz mü? Bir cereyan kurmuş. Halen devam ediyor. Y'ani laiklik devam ediyor yani. Şimdi bunun karşısındakı Bediüzzaman Haz- retleri'nın hareketi de onun şahsı ile kaım olan bir hareket değil. O da tecdit hareke- tınde bir başlangıç yapmış Onun da ha- reketıde\amedı\or. ''•' ' SVRECEK Tarmı çocıığuişini sevmiyor ÜMİTOTAN Yaptıklan ışı se\mı>orlar. kurtulamıyor- lar da. Yorgunluk en büyük şikayetleri. Fabnkada ışci olmak cn büvük özlemleri. Onlar tarun çocuklan... Her lokmamızda onlann ne çok emeği var kım bilir? Analanna. babalanna > ardım olsun diye üretmeye ba^lamışlar. Yaptı- klannın ış olduğunun bılincinde bile değıl- ler. Hiçbir"hesapta" varolamamışlar. Tar- lada doğup. tarlada bü>ümuşler İşlerin yandan çoğunu onlar üstlenmış; buna karşıhk yalnızca kannlannı doyurabilmiş- ler. Köyden kente göç olgusuyla birlikte. so- kakta ve sdiıayıde. çalışan çocuklar çoğaldı- kça ;oğald:lar. Doğal olarak dıkkatlen üzerkrine topladılar. Birçok araştırmanın da konusu oldular. O>sa tanm alanlannda çalışan çocuklara o kadar kolaş ulaşılamı- yor. Sayıca ;ok fazla olmalanna karşın so- runlanyla ilalenemivor. "Gözden ırak" ol- dukknndar **gönülden de ırak" oluyorlar. Oierb>enız tanm çocuklanntn yanınd gı- delirr, onlann dün>alanna girelım. sorun- lann1 dinle\elım. E)oç. Dr. Şe\da Kozcu"- nun ieçenlerde bitırdiğı "tanm çocukları- na" yönelikvaklaşımlanna kulak \erelim. Y<renin idı Cenneiçeşme. Oysa burada insariar saıki cehennem hayatı yaşıyor. Onlar. "daybaşf'nın Güne\doğu"dan top- layıpgetirdamevsimük orman ışçılen. Bü- yükün çoc, küçük var. Naylondan yapsrnış deme çatma bannaklarda tir tır titriy>rlar lüçük Zelıha "çok acıktım" di- yerel ağlıya Ablas; küçuk bir ekmek par- cası utuşıuTiyorelıne. Viırdin. 3i>arbakır. Siirt'ten "işbukluk" seviıcijle tamyonlara doluşup Ege'nın dağ^nna g-Jmişler Çalışmışlar. üretmişler İş p»a-aya gJınce yok. Dağ başında beş ku- ruşsız kala.almışlar. Nereve başvurduUr- sa cmaıııı^ "*Biri kandırdılar. hökümet de salû)çıkmair'dıvor Ali Avgün. Sonra ağla- m a l a bir sele iürdüriiyor: - lakkakan borç alıvorduk. Paramız ve- rümyince lorcu kesti. Bizi inanın kahveve bile- >okmıroriar. Burada rnahsur kaldık. Da^başı omancıların para vermediğini söv- lüv to. \ alaımıdır. doğru mudur. bilmivoruz. ÇoKklarımz telef oldu. Şu hallerine bir bak. Hu-«ndan ıturup ağlıvorum. kendim için deflşL şu befcler için. TTrım çcuğu böyle büyüyor. Bir türün tarlsında anesinin eteğine vapışmış elinde k ı r a bebeğvle gördüğünüz Zeynep seralar- da aç güre kokuları arasında verlerde en»<Je\ea ebek Ayşe, domates kasalannın bac^ıda nbet bekleyen Ali, babasının ka^îındar ndırdığı balıklan kasayla taşı- ya_:»EÜçük atma, pamuk tarlalannın "cen- leri.""\et onlann hcpsı tanm çocuğu. Tanmçocuğu yorgun.Tanm çocuğu okuyamıyor, korunamıyor. Hiç bir kapsamlı araştırmanın öznesi olmamışlar. Gözden de gönülden de ıraklar. Fabrikada işçi olmak en büyük özlemleri.Kimi uzman tanm çocuğunu "Sömürü kurbanT olarak niteliyor Kimileri de çözümüzor buluyor, "bu böyle devam eder" diyor. Tarlada doğup tarlada büy ümüşler.Analanna babalarına v ardım diye işlerinço ğunu üstlenmişler.ama > alnızca karınlarıdoymuş. Her lokmamızda onlann ne çok emeği > ar, kimbilir? (fotoğraflar LJ M ÎT OTAN) Tsımdakanunun "hiikmü yok" Lnm Ibimınde ış koşullannın dcnet- l e r m emesıocuk emeğinı dahd da kötüle^- tirT3">r Okl çağındak çocukların çalışlın- lrn^sayla ıljiı ce^ıtlı kısıtlamalar tanm kesı- m:üehıçbanlam ta$ımıyor Yapılan ısta- tisv- xJer. knal kesımde. 12-14 yaş grubu ço- cukknn \üzde 89'unun tanmsal ışlerde çalıştığını gösten\or. Daha da küçük yaşta- kı çocuklann çalıştınldığı bilinivor. Ama yasal durum göz önüne alınarak 12 yaşı- ndan küçuk çocuklar ıçın ne vazık kı veri \ok Türkiye'de 13 vaşın altındaki çocuk- lann çalıştınlamayacaği ilkesine bö>lece "uvulmuş" olunuvor. Turkıje Zıraatgler Derneği Genel Baş- Lanı İbrahim Y'etkin, en büyük sömürüvü tanm işçiliği yapan ailelçrin çocuklannın şa^adığını belirtip sürdürujor - Örneğin geçıci tanm işçısi olarak Çu- kurova ve Ege'ye giden çocuklar. en insafsız koşullar altında ve günde 12 saat çalıştınlı- \or. Verimlılıkleri ne olursa olsun işgücüne odcncn ücret de düşük oluyor Bunun nede- nı. çoeuklann yasa tarafından korunmadı- klan gibı kendı emeklerini de savunacak durumda ve güçtc olmamalan Çocuklann ucretlen genellıkle aıleye odenır Bu bır ek gelir olarak görulduğıinde. "ne alınırsa kârdır"nıantığıyladeğerlendırildiğındensö- nıuru surer gıder. Ege Ünıversitesi Edebıyat Faküllesi Öğ- retım üyesi Doç. Dr. Şe)da Kozcu ve arka- daşlannın Ege"dekı pamuk alanlannda yaptıklan araştırmada ise tanm çocuk- lannın emeği nerede>se van yanya vanyor. Çocuk emeğinın kendi ıç durumu ince- lendığınde kız çocuklann durumu erkek ço- cuklara göre daha da kotu. Kız çocuklann tarla dışında. e\ işlennde de çalıştınlmalan, öğrenim düzeylennın düjüklüğü, erken e\- lendirilmeleri ve toplumsdl geîenekler. du- rumlarını daha da kötüleştiriyor İbrahim Yetkin tanm çocuklannı "sömüriinün kur- banı" olarak niteleyıp sözlerinı şöyle nok- talıyor: - Çocuk gcrek ailc işletmelerinde. gerekse ucretlı olarak gelı$mesını engelleyıcı aşın bır sömürünün kurbanı durunıunddlar. Buna ek olarak çocuklar fızıkı yetersızliklen. ış tecrübelerinın eksikliğı gıb'i nedenlerle sık sık iş kazalanyla >a da kalıcı gelışım bozuk- luklanvla karşı karşıyalar Bugün çocuk emeğinın somurülmesi kanayana bir yara. Tanm çocuğu yorgun. Tanm çocuğu ışi- ni sevmıyor. Tanm çocuğu okuyamıyor. Tanm çocuğu korunamıyor Tanm çocuğu derdinı anlatamıyor. Zaten kimse de onu dinlemıyor... Doç. Dr Şe\da Kozcu \e arkada^lannın Aydın'la Sokeyoresındekı tanm çocuklan- na yönelik araştırmalannın sonuçlan şu bil- gilen veriyor: Ara^tırma kapsamındaki yaş binır da S-18 olarak belırlenmış Araştırmaya ka- tılan Aydın. Konya. hparta, Gazıantep ve Urfa yorelennden 64 denekten 29'u erkek, 35'i kız. Ara^tımıaya katılan çocuklann ge- neliıkle çok çocukiu çekırdek aıle yapısına sahip olduklan görülürken. 4-6 kardeşi olan çocukların oranı \ü/de 51.5 ile sıruda. Ikınci sırada 7-9 kardeşe sahip çocuklar >ar. Bun- lann oranı da yüzde 26.6. Tarım çocuğu işini sevmiyor Araştınnayd katılan çocuklardan buyuk çoğunluğu. ışı sevmedcn yaptıklannı. de- vam etmek de ıstemedıklerinı belırtiyor. Çocuklann yüzde 72"sı işın kendılennc çok zor gcldığını. yüzde 77"sı de kalıcı. sürekli başka türışlerdcçalışmak istedıklenni belir- tırken oncelıklı ı^ olarak da fabnka ışçiliğinı yeğliyorlar Çocuklann yüzde 50*den fazlası fizıksel yorgunluktan. işı kendilerine uygun bulmadıklannı. sıkılmaktan. alışamamak- Un yakınıyorlar. Tanm çocuklannın işe karşı bu bu olum- suz tavırlannda ne kadar haklı olduklannı. Doç. Dr. Şcyda Kozcu ile aaraştırmaya kaulan Banu Çengelci'nın ağzından dinîe- yelim: - Sabahın erken saatlennden hava karan- ncaya kadar yapılan y aklaşık 12 saat ve haf- tanın her gunü çalışmayı gerektıren yorucu bırişsonrası.koşullannelvenşsizlığiyledın- lenme jhtıyacı yetennce karşılanamamak- tadır. Özelhklc yöre dış\ndan gelenler genış çadırlarda ve basıt barakalarda yaşıyorlar Kadınlar ve kız çocuklar ı$ bıtımınden son- ra sot'rayı kurma. ertesı günün ycmcâını hazırluma telaşına ginyorlar Erkek çocuk- lar bu sırada arkadaşlanyla oyun oynuyor- lar ya da yakın kahvelerde televızyon seyre- dıyorlar. Oysa kız çocuklan bu saatlen iş yaparak geçıriyor. dinlenme yalnızca uyuyarak o da kısmen sağlanabılıvor Doç. Dr. Şeyda Kozcu. görüştüklen tüm çocuklann akşaın vemeğınden hemen son- ra yorgunluktan uyuya kaldıklarını vurgu- layıp ailclenn çocuklannı ıidsıl tanı- mladığıylaılgılıilgınçsaptamalaraktanyor. - Biz çocuklara 'Ailen seni nasıl tanır' diye sorular yöneltık Tüm çocuklar verdikleri yanıtlannda, ailelerinın kendilenni tembel, çalışkan. becerikli. ağır gibı sıfatlarla tanı- mladıklannı soylcdiler. Aılelenn çocuklar- dan işe yönelik bu yüksek beklentisi doğrul- lusunda bırçocuğun en az bır yetışkin kadar hdtta bazen onlardan da çok pamuk top- ladığını tespıt ettik İş sahiplennden edindı- ğımız bılgilere gore özellikle 15 yaş avan- ndakı çocuklann günde 150 kik> gibı büyük miktarlarda pamuk topladıklan. dolayısıy- la bu y aş grubu çocuklann bu iş ıçın çok uy- gun olarak algılandıklan ortaya çıkmıştır. Mevsımlık tanm ışçılen ve başkalanmn tanm alanlannda çalışan analar. babalar kcndi yaşamlannı çocuklannda görmenin burukluğunu yaşıyor. Analar. babalar da çıkışı büyük kentlere kaçmakta görmüşler ancak bunu başaramamışlar. Küçüklerin de en buyük ozlemi büyük kentler. Oysa büyük kentlcrde çok daha zor bır yaşam onîan beklıyor Kentlere giden tanm ço- cuklan geneîde kentın çıraklan ya da marji- nal işlere koşturanlan oluyorlar.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear