22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
JVYFA CUMHURİYET 19MART1993CUMA 12 DIZIYAZI Tilmde niye Atatürk yok Turgut Özakman Anlatıyor fc Yorgun Savaşçı'nın gizli öyküsü GÖKHAN AKÇURA • Kerim Aydın Erdem, öteki iki albaya fllmin, sakmcalı görülen sahnelerinin kesilerek hiç olmazsa 6 bölüm halinde yayımlanabileceğini söylüyor, bu konuda ısrar ediyordu.Sayın Altan Kınal aynı görüşü destekleyince, yanılmıyorsam Sayın Alb.Selçuk Doğu'dan çok sert bir tepki gördü. \z sonra üzerine bakanhk maka- mnca görevlendirildiğim notu düşül- nüş Başbakanlık yazısı.elden yollan- dı Belgenin fotokopisini sunuyorum. Bişbakanlık. 'Yorgun Savaşçı TV'. fil- mnin bir heyet tarafından, senaryo ve çedm açısından tekrar denetlenmesimn uyşrun görülduğünü' bildircrek söz ko- nısu inceleme heyetinde. Genelkurmay Bışkanlığı, İçişleri Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı, MiUi Güvenlik Kmseyi Genel Sekreterliği, Basın- Yayın Genel Müdürlüğü, TRT Kunımu Gtnel Müdürlügü'nden, senaryo ve film inceleme sahasında bilgili ve tecrübeli birer temsilcinin bulunmasını' emredi- yordu. Yazılı emrin 3. maddesi gereğince 30 EjlüJ 1983 Cuma günü saat 10.00'da. TRT G. Müdürlüğü"nde bulundum. Yönetim Kurulu odasında topladı- lar bizi. Heyette daha önceden birini tanıdığım üç de albay vardı. TRTyi. TV Daire Başkanı Mehmet T. Akköp- rölû ile Denetçi Aydın Olgun temsil cdıyordu. O zamanki Gn. Md. Yar- dımcısı emekli general Sayın Behçet Devay, Başbakanlık emrini okudu. Gergin, rahatsız suratlı bir hali vardı. TRT kanununa göre programlan ve her türlü filmi denetlemek hakkı ve yetkisi. dolayısıyla sorumluluğu da yalnız TRTye ait. Ben, daha hiçbir şey bilmediğim için Sayın B.Devay'ın, Başbakanlık'ın bu işe müdahale ede- rek denetim için karma bir danışma kurulu oluşturmasından huzursuz ol- duğunu tahmin ettim. Sayın Devay herhangi bir telkinde bulunmadan toplantıdan aynldı. Biz,yani sivil ve TRT dışı üyeler, olaylann öncesini, niye bu aşamaya gelindiğini. neden böyle bir heyete ge- rek görülduğünü bilmiyorduk. Bildi- ğimiz tek şey, basından izleyebildiği- miz kadanyla. Yorgun Savaşçı'nın tartışmalı bir film olduğuydu. Benim de baa üyelerin de fîlmin yakılmasına, 3 ay önce karar verildiğjnden, yani Milli Güvenlik Konseyi'nin bu konu- daki iradesini belirlediğinden iaberi- miz \oktu. Bu husus bizden, 5 Ekim 1983 gününe kadar saklandı. tlk günü açıklansa hiç şüphesiz ben de herhalde baa üyeler de bu görevden affımızı di- • TRTciler senaryonun Genelkurmay tarafından incelendiğini, sakıncalı bulunmadığını,senaryo ıle çekim arasında fark olmadığını hatırlatmaya çalışıyorlar ama askerlerin tavn değişmiyor. Üstelik heyetteki sivil temsilciler içinde, en üst makamda bulunanı Mehmet T.Akköprülü'ydü birlikmiş gibi işliyor.. Konsey, Egelile- rin baskısı altında." Heyetteki TRTciler senaryonun Genelkurmay tarafından incelendiği- ni, sakıncalı bulunmadığını.senaryo ile çekim arasında fark olmadığını ha- tırlatmaya çalışıyorlar ama askerlerin tavn değişmiyor. Üstelik heyetteki si- vil temsilciler içinde. en üst makamda bulunanı Sayın Mehmet T.Akköprülü, o da nihayet bir Daire Başkan Yar- dımcısı. Yani albaylann karşısında pek rahat değiller. Bir ben Genel Mü- dürüm. Biraz bunun rahatlığı ıçindey- dim ama giderek topluca ateş üzerinde oturduğumuzu anlıyorum. Sayın İh- san Beriş tarafından masanın başına davet ediliyoruz. Odada yalnız üyeler kalıyor. Sayın îhsan Beriş, masanın başında kalarak başkanlığı üstleniyor. Bitmiş ve imzalanmız açılmış tutanağı önümüze koyuyor. tkinci Dönemeç Yorgun Savaşcı dlztsinde ea çok eieştiri alanda y üzbaşı Cemil'in salon kıy afeti şıklığında giyinmesivdi. ler ve aal görevlerimizin başına döner- dik. Durumu bilenler 3 albay ve tnuhtemelen TRT temcilcileriydi. Karar 30 Eylül Cuma, 3 Ekim P.tesi, 4 Ekim Salı günleri, diziyi izledik,Baş- bakanlık emri gereğince senaryo ile çe- kim arasındaki fark olup olmadığını tespite çalıştık. 4 Ekim günü izleme ve tespit işi geç vakit bitti. 5 ekim çarşam- ba günü saat 10.00'da toplanmak üze- re dağıldık. Ben o gece. tuttuğum notlan bir ara- ya toplayıp kısa bir rapor taslağı bile hazırlamıştım.Hâlâsaklıyorunı.Sabah TV p.Başkanı Sayın Kerim Aydm Er- dem'in odasında toplandık. Başlan- gıçta, odada yalnız kurul üyeleri değil. bazı TRT görevlileri de vardı. Bunlar- dan biri de TV. Denetim Müdürü Sa- yın Altan Kınal'dır. Toplantı açılma- dan, aramızda ısınma konuşmalan yapıyoruz.Sayın Alb. İhsan Beriş, top- lantı masasının başına geçti. Daktilo makinesi ile kâğıt istedi.Vakit kazan- mak için her tuianağın başında bulun- ması mutat olan giriş bölümünü yaza- cağını sandım. Daha görüşme başla- madığı, bir karara vanlmadığı için tu- tanağın tamamını yazacağını kimse kestiremezdi. Bu arada Sayın Kerim Aydın Erdem, öteki iki albaya filmin. sakıncalı görü- len sahnelerinin kesilerek hiç olmazsa 6 bölüm halinde yayımlanabileceğini söylüyor, bu konuda ısrar ediyordu. Sayın Altan Kınal aynı görüşü destek- leyince, yanılmıyorsam Sayın Alb.Sel- çuk Doğu'dan çok sert bir tepki gör- dü. Askerlerin, aldıklan emir geregin- ce,filmin yayımlanmasına kesinlikle karşı olduklan yavaş yavaş açığa çık- maya başladı. Yine o günkü notla- nma davanarak,söyledikleri bazı hu- suslan aktarmaya çahşayım: "Yakında seçim olacak, sivü hükü- met bu filmi hemen yayınlatır. Yalnız filmi değil, Y orgun Savaşçfnın romaru- nı da yasaklamalı.. Bizi dünyaya Erme- ni kıyunı yapmış gibi gösteriyor.Ben fil- min çekimi sırasında Ayvalık'ta alay komutanıydun. Oradaki çekimler sıra- sında her türlü yardımı yaptım.Kilmin böyle olduğunu bilsem.. Filmde niye Atatürk yok? Kasap Osman tipinin di- zide yer almasına ne gerek vardı? Yüz- başı Cemil,o yokluk içinde salon subayı gibi şık. eksiksiz giyiniy or, Çerkes Et- hem'in yanında emir subayı gibi duru- yor.. Atına onun binmesini bekledikten sonra biniyor.. Bu ne biçim Cehennem Yüzbaşı? Yunanlılara katılmış bir haini (Çerkes Ethera) böyle btiyütmenin an- lamı ne? Akhisar halkını Yunanlılarla Bundan sonra kendi adıma konuşa- cağım ama emirle hareket eden üç al- bay dışındaki öteki dört sivil üyenin de benim gibi düşündüğüne inanıyorum. Çünkü sonuca birlikte vanldı. Tutanağı hayretle okudum. Tutanakta,mutat gjrişten sonra, üç albayın birkaç yıl sonra başında yer alacak olan ünlü raporundaki 8 sa- kınca, aynen sıralanıyordu. Tutanak şöyle bitiyordu: .. '"Yukanda açıklanan sebeplerle, Yorgun Savaşçı dizisi hakkmda Baş- bakanhk'ın 28.6.1983 gün ve sayı:08 M.G. ve MİL.İşl.D.02269 sayılı emirlerinin uygulanması görüşü ile işbu tutanak tarafımızdan tanzim ve imza edilmiştir.5 Ekim 1983" Bu kaba. ilkel oldubitti karşısında donup kaldım.TRTciler Başbakanlık emrinin anlamını biliyor olmalıydılar. Aradan 3 ay geçmesine ragmen aym yakıcı anlayışın sürüp gitmesinden te- dirgin oldular. Bilmeyenler adma Baş- bakanlık emrinin ne olduğunu sor- dum ve dehşet içinde öğrendık. Film, geride bir kare kalmamak şarnyla yakılacakmış! Sûrecek I N L E R ICINYAZDI Susmaayağıkalk Yaralı bir sevda,' pürü pak Hüzünlü her yutkunuşta Soluksuzca ümüğüme düğümlenen Sevgi ve dostluğun ' resmi ise şiirim Olabildığince özgür / ve dostça Duygulu ve doğal olsun Cemre düştü yüreğine Sevdalanıp / bahar başkaldıracak. Şiir yazmaya elim varmıyor / tutsak Aynlık türküleri gözyaşım Kan damlarken satırlara ' sağanak sağanak Göğüs kafesimi delecek kalbim Bir inip bir kalkarak. Dom dom kurşunlara değil,' tak tak Alnım ve sırtımın / taa ortasındaki Soğuk ter taneleri koşan Zemheride duyduğum / ölüm haberi bir dostun Aynı yola baş koyduğum / bereketli şafak. Gözyaşlanm ırmak ırmak Yatağını terk edip akarak Debisine sığmazken sevdalar Yığmlar duygu seli / coşkulu ak. Kara kuru Zebanınin • yalanarak Zakkum dudaklan sarkmakta Serin bir Pazarezgisi Yüreğini yüreğime katmakta Günah kecisini ürküünek ' belki Belki de şu deli lodosta ' uyanarak Karaya vuran / martı çığırtkanlığına bak. Umut dağında yankılanan' ağız dolusu gülmek Mutluluk ve hüzün eşdeğer Ne kadar zormuş. meğer Hıçkırarak / doyasıya ağlamak. Onurun doruğunda UĞUR'um ol / şafkıyarak Gökkuşağına sığmayan / yüreğindeki iz Son mevsimdi / ölüm türkulerinden uzakta ölmeden önce / özgürlüğe dokunmak duymak. oysa / kan emerken yarasalar Düşler sofrası hala yaşıyor "SAKINCALI PÎYADE" dolaşırken rüyada Eyy Özgürlük!.. Gel dans et bizimle / bitmesin bu şölen Yokluğun akşamında kanlı karanfıl tarlalanndan Yeniden doğan gibi biz hep / gelmek üzereyiz / tüm bir halk Yeter artık"/ insanlık SUSMA, AYAĞA KALKL DURSUN ÖZDEN/lstanbul Bilmiyovhırkişinutiscn dahabüyüksün tstanbul'daki merkez binamı- za gelerek Uğur Mumcu için açrian defterlere duygulannj yazan okurlarunızın düşünce- İeri şöyle: Mumcu'ya Senin aydmlattığın mum Hiç sönmez ki!.. Çünkü sen ölümsüzsün Çünkü sen ölümsüzsün Cveys Akmcı Bugün içimizdeki yeni ya- şamına başlamanın birinci günü seninle, düşüncelerinle birlikte daha nice uzun seneler. Ayşen Demircan Seni, fikirlerini herşeyini çok seviyonız. Asla unutmaya- cağız. Ve bayrağını taşıyacağız. Nurgün Ünlüer Sen bizim dilimizdin, beyni- mizdin. Seni parçaladılar. EUeri kırüsuı. Ama her parçan binler- ce, onbinlerce yeni Üğnr Mucu yaratacak. Rahat uyu!.. S.Didem Algantürk Ülkemiz kültür hayatmın Atatürkünü kaybetti. Ülkemiz demokrasinin yılmız savaşçısı- m. laikliğin kalesini kaybetti . Ama sen yerinde rahat uyu biz senin kaldığın yerden devam edeceğiz, sen bizim abidemiz- din, seni kalbimize gömüyoruz! Sen ölmedin. ölmeyeceksin, se- nin yaptıklannı hiçbir zaman unutmayacağız. Mehmet Yüksel Bu ülkede Uğur Mumcu'lar ölmez. Sen ölmedin bizimle yaşayacaksın. Seni hiçbir za- man unutmayacağız. Nurşen Bayındır Sevgili Uğur Abi, sen bizim geieceğimize ışık tutan aydınlık savaşçılanndan biriydin. Seni bizden ayırdıklannı sanan ka- tiUer aldanıyorlar. Bizim içi- mizde her zaman yaşayacaksın. Senin bırakügm yerden bizler devam edeceğiz. Belediye emekçilerinden Tfir- kan Gfiney tnsanlann her ne sebeple olursa olsun birbirlerini öldür- melerini insanlığa yakıştıramı- yorum. Sayın Mumcu gibi dü- şüncelerinden dolayı öldürülen insanlar ebedileşir, ölümsüzle- şir. Bu olayı insanlık ve hürri- yet, demokrasi adına nefretle kınıyorum. Muhittin Ayvaz Sn. Uğur Mumcu, Seni yoketmeyle, düşüncele- rini yokedebileceklerini sanan- lar aldanıyor. Yasemin Özgül Sevgili Uğur Mumcu Abi Seni unutmadık unutma- yacağız. Nur içinde yat. Ziya Ceylan Bizler devrimci olarak senin bize emanet ettiğin aydın yola devam edeceğiz. Hunharca bir saldınya hedef olan sen, bizler için ölümsüz bir ışıksın. Belediye Emekçilerinden Şeb- nazBuiut Sevgili Uğur Mumcu, Sen ölmedin daima kalbı- mızdesin. Zeki Matyar Değerli Mumcu size yapılan suikast Türk demokrasisine ya- pılmışür. Mehmet Günen' Sevgili Uğur Mumcu, Seni katledenlere lanetler ol- sun. Sen ölmedin, Demokrasi var oldukca yaşayacaksın. özcan Şentürk Yüce insan, basınımızın dü- rüst ve korkusuz kalemi, MUMCUYU, KATlETTİLEg. r ZEYT/// Ç/JVA& SOMSVZA M/L A.M. Atatürk ükelerinin, demok- rasinin, laik cumhuriyetin ko- runması yolunda Türkiye'nin sana daha çok uzun yıllar ihti- yaa vardı. Rahât ol ki, düşüncelerin asla ölmeyecek. Oya Ava Ender insan, Düşünen beyni yok etmek en büyük alçaklık, lanet olsun de- mokrasi var oldukça hep yaşa- yacaksın, yıldıramayacaklar. SevimTunal Laikliğin ruhuna fatiha okutmayacağız. Leyla Kahraman Ebediyyen aynlsan bile seni her zaman anıp yaşatacağız. Hamkk Keskiner Silahla, bombayla değil, dü- şüncelerinizle savaşın. Aynur Kapıkıran Bu büyük suçun gerçek kaynağı bulup bu kaynağı ku- rutmalı. Yeşim Ertuğrul Karanlıklan aydınlatan ne- fer seni unutmayacağız. Hüseyin Güngör Susturamazlar çünkü analar doğrulan savunan Uğur Mum- cu'lan doğurmaya devam ede- cekler. Hamdi Özger Yiğit dost seni unutmaya- cağız. HasanKartaJ Seni katledenleri lanetliyo- rum. Her zaman kalbimdesin. İlhami Karagöz Bunu yapanlar insan olamaz. İçim yanıyor. DilekÖzden İçimin aadığını hissediyo- rum. Ama susmak yok. Sevin Saltoğlu Atatürk ilkeleri, demokrasiyi özgürlükçü düşünceyi savunan gazeteci yazanmız ölmedi. Hatice Yümaz Bir çıra söndürmeyle yanan bir ormanı söndüreceğini sanan gafiller lanct. Şerafettin Kalender Faşizme, emperyalizme ve her türden gericiliğe karşı yü- rüttüğümüz mücadelede şehit oldunuz mücadelenizi sürdüre- ceğiz. Yüksel Uygun DeğerU Uğur Mumcu dü- şüncenin yiğit mücadelesini verdi. Uğrunda verdiği haksızlığa. adaletsızliğe, eşitsiz- liğe karşı kavgayı tüm idealist insanlar devam ettireceklerdir. Saygılar Uğur Mumcu. HalitErden Zalim vurdun sanma onu Diri daha diri Dert başımdan buruk buruk biri daha biri Yavuz Korkmaz Bu büyük insan, bu güzel in- sanı susturan zalim ellere bin- lerce lanet. Av. Necla Ser Zavallılar seni öldü samyor- lar. Bilmiyorlar ki sen şimdi daha canlı ve daha büyüksün. Jülide Denizci Mücadelemizi sürdüreceğiz. Alev Yenidüny a Senin yaktığın meşaleyi hiç- bir güç söndüremez. Mücadele- ni sürdüreceğiz. Saygı ve bağlılıkla Uğur Mumcu. DUek Zühen Bir yiğit insan, bir namuslu insan, 40 yıldır birleşen yobaz bağnaz ve karanlık güçlerin kahpe emelleriyle katledildi. Ülkemizi ve halkımızın başı sa- ğolsun. Mücadelen, mücadele- mizdir, rahat uyu Uğur Abi. HamzaGül Gerçekten susturamayacak! Hülya Vural Bazen sözler yetmez... Ayşemır Arslan Yaa hoca sonra N*olacak de- miyorum, sağol bih'yorum. Gü- legüle Ressam Maruf Sûrecek ANKARAANKA MÜgERREF HEKİMOĞLU Yılbp ve SonılarAnkarada yayımlanan ingilizce bir gazete, Daily News 32. kuruluş yılını kutladı hafta başında. Hilton sa- lonlarına sığmadı konuklar. Geçmiş yıllarda Cumhur- başkanı Özal ve eşi de gelirdi, ama bu kez göremedim. Başta Demirel, İnönü, DYP'Iİ bakanlar, SHP'li bakanlar- la bugünkü iktidar tam kadro katıldı kutlama törenine. Gazeteciler, bürokratlar, teknokratlar. Bir de eski değiş- meyen do'stlar, her çevreden bir başkent mozayiği. Son- ra yabancı diplomatlar, Oaily News onlara seslenen bir yayın organı doğrusu. Ülkemizde yaşanan olayları, yo- rumlan. beklentileri orada izliyorlar. Bir gazeteyi 32 yıl sürdürebilmek kolay değil elbet. Baba oğul Çevik'leri kutlamak gerekir. Geride kalan yıl- larda aa tatlı ne olaylar yaşandı kimbilir! Başbakan Demirel parlak sözlerle ödüllendirdi o yılları. Gazetenin kurucusu llhan Çevik de meslek yaşamının 50. yılını kut- ladı o gün. Pastayı keserken rahmetli Nurten Çevik'i gördüm arkasında. Yaşasaydı bu akşam nasıl mutlu olurdu kimbilir. Pastanın ilk dilimini bana verdi llhan Çe- vik. Belki de uzun yılları anımsayarak. Mesleğimizde üçüncü kuşak boyveriyor, eski kuşak daralıyor giderek. Pastayı yerken buruk acılar duydum damağımda. llhan Çevik'in elli yılını düşündüm, oğlu Ilnur Çevik'i düşün- düm, mesleğimizi düşündüm, sonra da her zamanki soruya takıldım. llhan Çevik ellinci yıldönümünde mutlu mu acaba? Bir meslek dalında ne zaman mutlu olur insan? O da- lın yeşermesiyle kuşkusuz. O dalı soldurmamak çaba- sıyla. Inançları doğrultusunda ödün vermeden, o dog- rultuda özverilere katlanarak değil mi? Sonra bu yolda örnekler oluşturarak. O örnekler azalırsa kişisel mutlu- luğunu yaşayabilir mi hiç? Mutluiuk duygusu soluyor giderek. Olaylar bıçak gibi saplanıyor yüreğimize. TV'nin karşısında donup kalıyo- ruz, ülkemizde, dünyamızda neler yaşanıyor! Savaşlar, soykırımları, açlığa, ölüme bırakılan küçük çocuklar, yı- kık kentler, evini barkını bırakıp karanlığa yol alanlar. Bir ışık arıyor bulamıyor insan; sofrasından, yatağından, uykusundan utanıyor neredeyse! Lokma boğazında dü- ğümleniyor, sıcak üşütüyor, gece çok uzuyor! Yine de güzel bir sabah umut ediyor. Kapıya koşup gazetelere sarılıyor, buruk acılara gömülüyor yeniden. Mesleğinin sancıları, şaşırtmalarıyla donup kalıyor bu kez! llhan Çevik elli yılını kutlarken ne hissediyor bilmem, ama ben 43. yılımı yaşarken mutlu olduğumu söyleyemem doğru- su. Mesleğin mutluluğu ayrı birolay! Bursalı okurum Adem Gerçek dar sokaklardan, eski evlerden, şeftali bahçelerinden fotoğraflar yollamış ba- na. Çevre kirlenmesinden sızlanıyor. Atık sular nedeniy- le Nilüfer çayının suları, çiçekleri, ağaçları solduruyor. Bataklıkta lotüs de yaşamıyor kimi zaman. Çevre kirliliöj her şeyi etkiliyor. Pes demek yok kuşkusuz! Karanlığa karşın yürümek gerekiyor, aydınlık bir çizgi oluşturmak, o çizgiye bir damla katmak, hiç değilse bir ışık tozu serpmek gereki- yor. Son günlerde çok ğidiyorum cami avlularına. Sevdi- ğim birdostu uğurluyorum. Kolum kanadım kırılmış gibi dönüyorum eve. Çevremde boşluk, içimde deprem, git- tikote artıyor yalnızlık. Telefon çalıyor derken, Sadun Aren'in kalp ameliyatını öğreniyorum, başka bir dostun karaciğer kanserini, ötekinin şekere yenik düşerek kesi- len bacağını, ardından bir trafik kazasını. Değerli hey- kelcimiz Meciç HijJâ!. Başol'un belkemiğindeki çatlağı, kınlan bacağınr Oerken Munise Aren'in sesi gülümsü- yor, başarılı bir ameliyatın sevincini yansıtıyor bana. Kanserli hasta önündeki zamanı güzel yaşamak umu- duyla gülümsüyor, kesik bacağın boşluğuna sağlam bir protez hazırlanıyor, Meriç Hızal Başol de çelik korsesiy- le çalışacağını söylüyor. Ne güzel heykeller yapacak kimbilir. Sergiler açacak, ben de bu köşede yazacağım. Artık biliyorsunuz karanlığı sanat olaylarıyla aşarım ben. Cami avlusundan sergiye, hastaneden konsere ko- şarım. Yeni bir solukla dönerim evime. Yarın akşam Suna Kan ile Gülay Uğurata'ya dinleyeceğim diye sevi- niyorum şimdiden. Üstelik Mozart'ı çalacak. Sevdiği bir kemanı, sevdiği bir fırçayı da çok özlüyor insan. Daily Nevvs'ün yıldönümü kokteylinde Erdal inönü ile karşıla- şınca Mattisse sergisini sordum hemen. O yoğun trafik- te Mattisse'i seyrediyor Erdal Bey. bir de Picasso sergisi ve müze. Anlatırken gözleri parlıyordu. Hepsi göz parlatmıyor, ama bahara doğru başkent galerileri de çok renklendi. Almanya'da yaşayan Meh- met Güler de bir sergi açtı Arda galerisinde. Resimleri soyutlanıyor giderek, yeni renklerle parlıyor. Ama ka- dınları hiç değişmiyor, Anadolumuzun dağları, dorukları gibi dikiliyor kadınlarımız. Sanatçı o anıttürü kadınlarla toprak anaları, Atatürk'ün eşit haklar, özgürlükler verdi- ği kadınları selamlar gibi. Serginin Dünya Kadın Günü'n- de açılması rastlantı bence. Bir sabah ortak bir dost evinde kahvalü ettik sanatçımızla. Almanya'nın Kassel kentinde ilgi gösteren. resimleyaşayan, ödüller alan bir Türk ressamı Mehmet Güler. Ünlü BMVVfirmasının gele- neksel sanat gösterilerinde bu yıl ona yer veriliyor. Gü- zel birolay bu. Geçen yıl ünlü ressam Penche'nin tablo- larının sergilendiği salonda yüzlerce konuk bir Türk ressamın yapıtlarını seyredecek bu yıl. Bir yanda soykı- rımı; Türkler dövülüyor, öldürülüyor, öte yanda bir Türk sanatçının yaratıcı gücü odülleniyor, ilginç değil mi? Mehmet Güler'in bir sözü, resimleri kadar parlattı gözlerimi. "Halkımın beni unutmasını istemiyorum, Tür- kiye sergilerimle unutulmamayı amaçlıyorum" diyor. Kuşkusuz bir sanatçı da rahat koşullara gömülerek değil, halkıyla bütünleşerek mutlu olur. BULMACA 1 2 3 4SOLDAN SAĞA: 1/ Melih Ce»det Anday'- ın, Yusuf Kurçenli tara- fından sinemaya da akta- nlmış bir romanı... Bir nota. 2/ Tıp dilinde sara hastalığına verilen ad. 3/ Temel, esas... Cıvatalan sökmeye ya da sıkıştır- maya yarayan aygıt. 4/ Müsavi... Halk dibnde j tavuk kümesine verilen ad. 5/ İnciçiçeği... Ateş. 8 6/ Bakmn simgesi... Eski g Mısır'da güneş tannşj... Asya'da bir ırmak. 7/ Üye... Bir ağ atmada çıkanlan balık miktan. 8/ Ağız mukozasında oluşan yüzey- sel yara... Tekel idaresine eskiden verilen ad. 9/ İşaret... Seyrek do- kunmuş bir tür kumaş. YUKARIDAN AŞAGIYA 1/ Alfred Hitchcock'un tanınmış bir filmi. 2/ Büyük kent serserisi... Algılanan nesnelerin temel niteliği. 3/ Cem Sultan'a Batılılar tarafın- dan verilen ad... Bağışlama. 4/ Vi- layet... Çeşit... Tellür elementinin simgesi. 5/ Romatizma ağn- sı... Yersiz söz ya da davranış. 6/ Destan... "O yer" anlamında kullanılan sözcük. 7/ Kayak... Ad kavmi hükümdan Şeddad tarafından cennete benzetilerek yaptınlan efsanevi bahçe. 8/ Gölleri inceleyen bilim dalı. 9/ Bir kitabın ya da derginin içinde- kileri yer numarasıyla belirten ve kitabın arkasında yer alan abecesel liste. ,
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear