28 Eylül 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 13 MART1993 CUMARTESİ OLAYLAR VE GÖRÜŞLER ÇözümÖrgütlenmede... Muhalefet, sorunla ilgili politika üretemiyor. Hükümet, işsizliğin yarattığı baskı altında programının ulaştığı ileriçizgiden uzaklaşmaktadır. Sufiyaünasüt satürarak hayvansal ürün üreten bir sektörü ortaya koyamadığımız gerçeğini gözardı ederek, Et-Balıkve Süt kurumlannın tesislerini sömürgen aracıyasatmaya kalkışır. C AHİT ANGIN Eski SHP GenelSekreteri B irden fazla kişinin bir araya gelmesinden sa- kınan, korkan uzun Osmanlı gecmişimizde örgütlenme geleneği oluşturamamışızdır. Türk toplumu bıreyselliğın. kişiselli- gin hastalıklı bencilliğinde tutsak ola- rak kalmıştır. Bir özdeyişimizle kendi kendimizi ne güzel tanımlamışız:' 'Tür- kün derneği olmaz." Her alanda güç- lcrin. yetenek ve becerilerin birleştiril- mesine yabancı kalan bir toplum... Emekveözkaynağınıbirlestirerek or- taklaşa (kolektiO çalışarak büyümek seçeneği yeni yeni gelişmektedir. Bir Türk insaru yetenek ve beceri bakı- mından bir Aimandan ya da Japon- dan hiç de geri değildir. Her iki ülkenin başansının altında, insanlannın or- taklaşa çalışma alışkanlığı, kimliği ve kişilıği \ardır. Tefeciye terk edilmiş! Japonya nüfusunun beşte biri koo- peratif üyesidir. Avrupa'da tanm kesi- minde çaüşanlar yüzde yüz oranında kooperatif üyesidir. İsviçre büyük ko- operatıf örgütü Mikros. İsviçre dışına kadar yayılmıştır. Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucula- n, kooperatifçiliğe önem vermişlerdir. Eğitim programlanna almışlar. koo- peratifçılikle ilgili yasalan çıkartmış- lar, toplumu kooperatifleşmeye özen- dirmişlerdir. Ne yazık, çok partili yaşamımızda sağ iktidarlar, kooperatifçihği ilkel bir araç olarak görmüşlerdir. Toplumun sosyo-ekonomik yapısının kooperatif- çiliğe gereksinimi. kendi kaderine terk edilen kooperatifçilıği yine de geliştir- miştir. Oysa toplum. içine ıtildiği ka- ostan bireysel kurtancılarla değil, ör- gütlü toplumun kendi kurtancılığı ile çıkacaktır. örgütlenmede yeterli düzeye ulaşa- mamış bünyeye bir de "köşe dönmeci- lik" zerkedilince, toplum büsbütün şi- razesinden çıkartılmıştır. Aslında bo- zuk olan düzen, "altta kalanın canı çıksın" düzenine dönüşüvermıştir. Yaraülan sömürgen bir mutlu azmlı- ğın, kuman yaygınlaştıran. yaşamın paradan-maldan başka bir şey olma- dığına koşullandıran, halkın töre ve geleneklenne ters, büyük çoğunluğun yabana kaldığı "vur patlasın çal oyna- sın" yaşam biçimi. boyah ve denetim- siz TV'lerden sergilenmektedir. Ak- şam evine elinde ekmeğiyle dönme mutluluğunu tadamayan beş milyon işsizı bulunan bir toplumda!.. En altta kalanlardan köylü-küçük çiftçi, tefecinın. insafsız araanın eline bırakılmıştır. Ekonomistlerimiz "ya- pılan bir araştırmaya göre tanmda vergi dışı sağlanan kazanç tutannın 1992 yılında 140 trilyona ulaşacağını" açıklamaktadırlar. Bu tablo karşısın- da muhalefetin "devleli küçültmek" çözümü, çözümsüzlükten başka bir anlam taşır mı? Devletten boşalan ala- nj kim dolduracak? Sömürgen asalak sektör. Sömürüyü kurumlaştırma, kırsal kesim için üfürükçü hocanın muskasından başka bir anlam taşı- maz. Elinde sağlıkh çözüm bulunmayan kimi politikacılar da. değer yargılann- da ANAP'ın yarattığı karmaşayı "adil düzen" söylemiyle oya dönüştürmeye çalışmaktadırlar. En yükseklerde otu- ranımız ise, örgütsüz toplumda "hoş geldin padişah efendimiz"e dönüşece- ği kesin başkanlık sistemini getirmeye öykünmektedir. Osmanlfnın "hikme- ti hükümet" anlayıştyla 12 Eylül ana- yasasının geürdiği "tekçı" vönetimin- de bir benzerini görmedik mi? Ülkeyi. yaşamakta olduğu kaosun içine o vö- netim sokmadı mı? Beş miiyon işsizı bulunan bir ülke- nin, bu tür boş tartışmalara harcaya- cağı zaman kalmamışür. Tanm kesiminin büyük çoğunluğu küçük üreticidir. Bu nitelığini de koru- yacağı anlaşılmışür. Bu kesimin koo- peratifleştirilmesi zorunludur. Uygu- lanan taban fıyatı ne kadar yüksek tu- tulursa tutulsun, küçük üreticiye dü- şen damlalar hiç değişmemektedir. Stok eritmeleriyle ve yüksek taban fi- yatının tefeciye-aracıya giden oranıy- la, enflasyon pompalanmaktadır. Tanm kesiminde yapısal deâşimin desteklenmesi tüm açıklığı ile ortada- dır. Tanm topraklannı bölen miras sis- temi değiştirilmelidir. Kooperatifçili- ğin gelişmesine, yaygınlaşmasına en- geller kaldınlmalıdır. Ziraat Bankası bu alanınfinansmanıiçin uzmanlaştı- nlmalıdır. Toprak edmme. koopera- uflere işletme kredisı. değışik vade ve düşük faiz sistemı içınde desteklenme- lidir. Doğu ve Güneydoğu bölgelerinin dışında kalan bölgelerde. kırsal kesi- min örgütlenmesine öncelık verilmelı- dir. Toprak-insan ıhşkilennin çözü- mü. kooperatif-banka-devlet üçgeni içinde organize edilmelidir. Görsel eğı- timin etkili aracı televizyon devreye sokularak, gelişmiş insan gücümüzle bu alanda gösterdiğımiz gecikmeyi ka- patmalıyız. GAP, bu bölgenin toprak-insan ilış- kisi düzenlenmesini de içermelidir. tşsizlik sorunu Kuşkusuz en önde gelen sorunumuz işsizliktir. Tanmdan sanayiye daha çok nüfus aktanmı gerekir, istikrara ulaşınca yatınmlar artacak. bu soru- numuz da çözülecek avuntusu. Türki- ye koşullannda tastamam ay- mazlıktır. I992'de 320 bin kişilik istih- dam yaraüldı. I993'te 400 bin olacağı tahmin olunmaktadır. ANAP iktıdar- lan kırsal kesimde toprağa öylesine iti- cilik kazandırmıştır ki. çiftr 1 çubuğu bırakıp hayvanıru satıp işsızler ker- vanına katılanlann sayısı her iki yılda iş bulanlardan çok daha fazladır. Şu duruma göre işsiz sayımız artışta. De- ğil Türkiye'de. kalkmmış ülkelerde bile bu tür bir işsizlik istikrar adma hiçbir şey bırakmaz. Bekledikçe.altın- ndan kalkamayacağımız sosyal fatu- ralan da gündeme getirecektir. Sıra sıra partiler kuruluvor. Hangisi toplumu etkileyebiliyor? Hiçbirisi... Aç insanın ne ideolojisi olur ne de par- tisi. Bu baskı altında ideoloji de üreti- lemez. Üretilse bile işe yaramaz. Aslın- da sorun sağcılık-solculuk da degildir: Akılcıhk, gerçekçilikür. İküdanyla muhalefetiyle kafa kafaya verip çö- züm bulmalan gerekir. Ağustosböce- ğini anımsatan palavracı muhalefet. iktidar olsa ne yazar? İşsiz sa>ısı bu- gün 5 ıse yann 7-8 milvon olacaktır. Karşı karşıya bulunduğumuz işsiz- lik sorunu sanayı yatınmlanyla da çö- zülemez. Bu ölçüde kaynak ne özelde vardır ne de iç ve dış borca batık kamu kesı- mınde. Olsa bile sanayi yatınmı, tek- noloji yoğun olmak zorundadır Az sayıda nitelikli sanayi işçisi çahştınr. Muhalefet. sorunla ilgili politika üretemiyor. Hükümet, işsizliğin yarat- tığı baskı altında programının ulaştığı ileri çizgiden uzaklaşmaktadır. Su fî- yatına süt sattırarak hayvansal ürün üreten bir sektörü ortaya koyamadığı- mız gerçeğini gözardı ederek. Et-Balık ve Süt kurumlannın tesislerini sömür- gen aracıya satmaya kalkışır. Öte yan- dan sütçülük, besicilik kredi desteği ve teşvikini yeterli görür. Bugüne kadar bu politika kırsal kesime bir şey ka- zandırmamıştır. Çoğunlukla ticaret burjuvazisinin elinde kaynaklar çar- çur olmuştur. İşsizlerimizin çoğunluğu niteliksiz- dir. Emek/yoğun alanlarda özel proje- lerin geliştirilmesine gereksinim var- dır. Bu sorun çözülürken uzun vadeli yapısal değişim sorununun amaçlan içinde kalarak bu alanda da yol alın- mabdır. Çözümler Hemen akla gelen: var olan ve fakat değerlendiremedığimiz, ulusal ekono- miye katkısıru sağlayamadığımLz iki potansiyelimizin harekete geçirilmesi- dir. Bunlar yoğun emek isteyen, 'artık değer'i yüksek, hayvancıhk ve seraa- lıkur. Hayvancılığımız kooperatif örgüt yapısı içinde. yem üretimini kendi ya- pan, gelişmiş yemleme tekniklerini uy- gulayan. üreten, ürününü kendi iş- leyip değerlendiren, pazarlayan bir duruma getirilmelidir. Et-Balık ve Süt kurumunun tesisleri bu amaca ulaş- mada araç olmalıdır. Örgütlendirme- ye ara formüllerle özendirilmelidir. Daha sonra vadeli-vadesız satışlarla bu tesisler kooperatif birliklerine dev- redilerek bir hayvancılık sektörü orta- ya konulmahdır. Bu yoldan ulusal ekonomiye sağlanan. kalıcı katkılar yanında. tesislerin satışıyla kapanan kamu fınansman açığının ne önemi olur? Hayvancılık alanında var olan zen- gınligini paylaşacak yerde yoksulluğu paylaşan Doğu Anadolu, daha başka olumsuzluklan da beraberinde getir- mektedir. Doğu Anadolu kadar olan Hollanda. sahip olduğu hayvancılık potansiyelini değerlendirmede limite vararak elektronik alanında Philips gi- bi bir deve ulaşmıştır. Bu bölgenin an- cılık. alabalık potansiyelı de yüksektir. Bu bölgede toprak reformu yapılmalı- dır. Ekilı topraklannda yem ürünleri- nin yetiştirildiğı bölgesel bütün içinde egemen uğraş hayvancılık olmalıdır. Birden fazla sorunumuza aynı anda çözüm bulmak ve uygulamak zorun- da kalan bir ülkeyız. Terör. enflasyon. rejim sorununu çözerken. işsizlik so- rununa çözüm bulmak, uygulamak zorunluluğu ile karşı karşıyayız. Sana- yileşme hareketini sürdürürİcen, yapı- sal değişim alanında 2000 yılına kadar alacağımız yol, kuzey ve kuzevdoğuy- la bütünleşmenin önümüze geurdığı birikimın değerlendirilmesinin yolunu açacaktır. ARADABÎR Prof. Dr. BEDÎ N. FEYZİOĞLU Erdem ve Devlet Adamlığı Erdem (fazilet), insanlığın erişmek istediği en yüce güzel huylardan (hasletlerden) biridir. Kendisine kanunla ya da başka mevzuatta verilen bir görev ya da yetkiyi hiçbir karışıklığa yer vermeden sa- .--jçtşegjralkın ye devletin hayrına kullanan kimseler, er- 'OTmli kafaul olunurlar. Tersine, görevini ya da yetkisini ""•şaçB rtibanyla kendisine ya da yaktnlarına çıkar sağla- rnâk'amacına yöneltenlerin, erdemden nasipleri yoktur. Ülkemizde, son yıllarda iktidarda olanlarla olmayan- ların birbirine yönelttikleri en önemli eleştiri ve iddia bu noktada toplanmaktadır. Muhalefet daima, iktidarın görev ve yetkisini suiisti- mal ettiğini, usul ve kanun dışı yollarla yandaşlarını ko- ruduğunu, onlara milyarlar, hatta trilyonlar kazandırdı- ğını, emareleri beliren ya da tespit olunan yolsuzlukları örtbas ettiğini iddia etmiştir. İktidar ve muhalefet yer de- ğiştirince bu tür iddia ve suçlamalar yön değiştirmekten başka bir şey yapmadan devam edegelmiştir. İktidarın hemen daima hatalı tarafta olması ya da gö- zükmesinin en önemli nedenlerinden biri, "iktidar virü- sü" denilen menhus mikrobun, iktidardakilere mu- sallat olmasıdır. Bu virüs, tarafsız iken isabetlı duşünen siyasetçileri, iktidara geçince, önce etraflarına üşüşen menfaatperestler ve dalkavukların etkisiyle doğru tahlil ve muhakeme yapamaz hale getiriyor. Bir defa yanılma- ya yönelip yanlış kararlar vermeye başlayınca bu yol- dan kurtulup tekrar sağduyuya (akhselime) ulaşmaları çok zorlaşmaktadır. Bu soyut mütaleaları, son yılların basına intikal eden olaylarına genel bir atıf yapıp tahlile çalışarak, kamuo yunun, erdem duygusunu ne derecede rencide ettiğinin takdirini yine kamuoyuna bırakalım. Kamu bankalarının idaresi kendisine tevdi olunan bir yetkilinin bu bankalara olan borçlarının konsolidasyo- nunu, birinden sağladığı bir yeni kredi ile öbüründeki hesabını indirterek sağlarsa, bu işlemin neresinde bir hakkaniyet ve erdem bulunabilir. Yine bir yetkilinin bir yakınını, kamuya ait önemli bir işletmeye genel müdür tayin ettirip onun icraatını des- teklerse bunu kamuoyu nasıl karşılar? Muhalefette iken üç Kostikas dosyasından söz eden siyasiler, iktidar olunca bu vaatlerini hatırlamazlarsa buna ne buyurulur? Kendileri iktidarda iken hanedan kurduğu ileri sürü- len, siyasi mevkilerde ve bürokrasideki tayin, terfi ve nakillerı, gerçek ve hayali ihracatı daha ziyade kendi et- rafının istifadesine sunan yetkililer, muhalefete geçince karşı hücuma geçmek suretiyle bunları unutturmaya ça- lışırsa, her gün hata, kusur ve ithamdan kurtulmuş ve erdeme erişmiş olurlar mı? Her şeye karşıp Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları, yö- netim kurulu üyesi bulunduğu müesseseye bilgi ve de- neyimi herkesçe bilinen kardeşinin tayin edilmesine muvafakat etmeyen, dış seyahatinden dönerken çocuk- larına getirdiği ufak hediye paketini dahi doğru gümrük giriş müdürlüğüne teslim ettirip ancak vergisini ödedik- ten sonra arabasına alan, yıllarca bakanlık yaptıktan sonra öldüğünde miras olarak tek bir kooperatif evinin yarıdan fazla borcunu bırakan, dürüstlük, haysiyet ve erdem timsali devlet adamlarını da görüp tanıdığı cihet- le, bugünkü ve yarınki iktidarlar içinde boyle erdem sa- hibi kimselerin de bulunabileceği inancı ile yaşamıştır ve yaşayacaktır. OKURLARDAN Aydınlarımız aydınlatıyor! Aydınlanmızın bir yanılgısı vardır. Üçü beşi bir araya gelip herhangi bir konuda söyleşi. konferans gibı toplantılar düzenlemekle toplumu aydınlatacaklannı sanırlar. Aydınlanma olayına gerçekçi açılardan bakarsak, 70 yıldır pek ileri giuiğımiz söylenemez. Bunun nedeni, aydınlanmaya karşıt çabalann daha yaygın ve etkin bir biçimde sürdürülmesidir. Örneğin; kentlerde, kasabalarda, köylerde 60 binden fazla cami vardır. Hergün bu camilerde vaaz yoluyla karşıt propaganda yapılmaktadır. Aydınlanmızın da genış halk yığınlanna ulaşabilmeleri için başkaca yöntemler bulmalan gerekmez mi? ömer Nida TARTIŞMA Boşanmada bekleme süresi T ürk Medeni Yasası 134/4. maddesi gereği reddedilen boşanma davasının kesinleşmeşini takip eden üç yıl sonunda, biraraya gelinmeme koşuluyla taraflardan birinin talebi halinde boşanmaya karar verilmektedir. Maddeye göre davası reddedilen haksız yana bekleme süresi sonunda dava açım hakkı ile daha önce reddedilen istemi doğrultusunda davasının kabul edileceği garantisi verilmiştir. Kesinleşen karara rağmen haksız yanın reddedilen istemi doğrultusunda karar verilmesi, aynca iki kişinin oluru ile kurulanevlilik birliğinin kusurlu tarafın tek yanb istemiyle sona erdirilmesi temel hukuk prensiplerine ve hukuk manüğma aykındır. Bu haliyle maddede yer alan üç yıllık bekleme süresi, taraflann daha sağlıkh düşünmesini ve bir yerde haksız yanın üç yıl için ikinci bır dava açamamasını sağlamaktadır. Bekleme süresinin bir yıla indirilmesini içeren tasanya, toplumumuzda sosyo ekonomık yönden özgürlüğü olmayan kadın açısından bakıldığında bu süre erkekler lehineişlerlik kazanacakür. Üstelik davalann yıllar sürdüğü ülkemizde bir yıl çok kısa süredir. Bu durumda DALEY (THE INDEPENDENT) Erkek, Medeni Yasa'dan önceki Aynca. gerçek kazançlann "boş ol' hakkını bir vıllık süre resmi olarak bildirilmesinin sonunda kullanmış olacaktır. mümkün olmadığı ortamda resmi kayıt ve belgelere dayanan ve hâkimin takdir yetkisi içinde olan nafaka ve tazminat kararlanyla kadın ve çocuklann mağduriyetlerini gidermek olanaksızdır. Sürenin uzaması halinde genelde acele eden erkek. gerçek kazancıyla orantılı maddi ödemede bulunarak boşanmayı gerçekleştirme yolunu seçmektedir. Sürenin kısalülması, kadın ve çocuklann maddi mağduriyetlerinin giderilebilme şansıru da büyük ölçüde ortadan kaldıracakür. Yıllarca erkeğin bağımlılığına itilmiş kadmdan, bir yıl gibi kısa bir süre içinde sosyo ekonomik özgürlüğünün bilincine varmasını. toplumun süregelen ağır baskısına rağmen kadın ve anne olarak maddi manevi sorumluluğu yüklenmesini istemek bü>iik haksızlık olacak ve kadın ve çocukJann mağduriyetlerine sebebiyet verecektir. Toplumsal zihniyetimiz sosyo ekonomik yönden değişime uğramadan boşanmayn bu denli kolaylaştırmak doğru değildir. Aksi takdirde toplumsal zaranmız büyük boyutlara ulaşacaktır. Konunun bir kez daha toplumsal gerçekler göz önünde bulundurularak düşünülmesi ve değerlendirilmesi kaçınılmazdır. Av. SalihaEsen İstanbul PENCERE 'sayın doktor ve eczacılara p e p t i k ü l s e r t e d a v i s i n d e karfatsu k r a l f at t a b l e t 48 tabletlik blister ambalajlarda piyasaya verilmiştir. Jtâç Samyii A. 5. Solda Birlik mi?. Anadolu'da bir kent. il merkezi. Diyelim otuz ya da yüz otuz bin nüfuslu. Istersenız Kastamonu olsun ya da Bur- dur veya Muğla, bir şey değişmez... Anadolu aydınlarına her kentte-hatta köyde- rastlarsı- nız, bunlar birbirlerini tanırlar, ülke ve dünya politikasıy- la iç içedirler, sağlarını sollarını bilirler, edebiyatla sanatla ilgilenirler, pırıl pırıl insanlardır. Anadolu'da her ilde üç sosyal demokrat partinin üç il başkanı vardır. Partinin il başkanı olmak ne demek? Adam milletvekili adayı, vilayet kesiminde kendisine şimdiden kapılar açılır, kentte bir saygınlığı vardır, adeta makam sahibi'dir... Eğer solda birlik gerçekleşirse bu üç il başkanından birisi il başkanı olacak. ikisi 'makam'ını yitirecek... Ama bununla da iş bitmez.. Her il ya da ilçe merkezinde üç partinin ben diyeyim elli, siz deyin yüz elli dolaylarında önde gelen 'perso- ne/'i vardır; bunlar siyaset yaparlar, birbirlerini tanırlar, dünya görüşleri birdir de partileri ayrıdır. Nasıl birleşecekler? İl ve ilçe merkezlerinde yaşanan bu tür particilik köy- lere uzaktır; yüzlerce köye kim gidecek, kim ulaşacak, para ve vakit bulmak kolay mı? Gazeteler bile küçükyer- leşim birimlerine giremez, varsa yoksa televizyon!.. Sosyal demokrat yaşamın sınırlarını üç partinin birbı- riyle uğraşmasının dışına taşırmak için örgütleri birleşti- rip çalışmayı yoğunlaştırmak gerekiyor; ama, bunun için özveri ister. Anadolu aydınlarından özveri istiyor halk, "birpartide birleşin" diyor. • Liderlere gelelim.. Üç partinin üç genel başkanı var, hepsi de iktidarda sınanmışkişiler.. Erdal Inönü şimdi Başbakan Yardımcısı, Denız Baykal vaktiyle Maliye ve Enerji bakanlıklarını üstlendi, Bülent Ecevit'in Başbakanlık dönemi unutulmadı. Halk şu gerçeği iyice anladı: Üç liderden hangisi ikti- dara geçerse geçsin yaptığı işin üstüne kuş kondurama- yacak. Nitekim CHP'nin 1970'lerde kurduğu hükümetle- rin öyküsünü biliyoruz" akaryakıt kuyruklarını anımsat- mak istemiyor hiç kimse; sosyal demokratların dene- yimleri meydanda... Denebilır ki' - 1970'ler, dünya kapitalizminin bunahmlarım ve iki petrol şokunu yaşadığımız yıllardı; Türkiye, emperyaliz- min kıskacmda soluk alamıyordu. Doğrudur.. Ama, 1970'lerde hükümet kuran CHP kadrolarının ha- zırlıksız oldukları ve acemilik ettikleri de doğrudur. SHP şimdi iktidarda devlet yönetiminin girdisini çıktı- sını öğreniyor; her çeşit eleştıriye karşın SHP'Iİ bakanlar başarısız değillerdir: koalisyon hükümetinin yürümesın- de DYP kanadının ekonomiyi üstlenmesinin payı büyük- tür. Türkiye'nin devlet içi ve devlet dışı akçelı örgütleriy- le iktidar arasındaki çarkların dişlilerini ayarlamak zorundadır hükümet... O dişlileri kırıp yerv 1 çarklar oluşturmak, ancak halkın çok büyük desteğiyle iktidara oturacak bir devrımci par- tinin başarabileceği iştir; kürsüden nutukatmaklaolabi- lecek şey değildir: kimse hayal kurmasın.. Her üç partinin çok değerli liderlerinin bu konuda (inö- nü zaten alçakgönüllü) daha gerçekçi olmaları bir özve- riyse, bu erdemi göstermeleri solda birliğin yolunu açacaktır. ••• " ; - ! ' ; - - • . ' • . * . - • - - . \ r ••• ; . ^ Sosyal demokrat partiler uzayda yaşamiyorlar; dün- yada 'Sosyalist Enternasyonat' diye bir örgüt var.. Bir sosyal demokrat partinin dünya görüşü, felsefesi, ideolojisi, tarihte ve güncelde paylaşılan ilkelerdir; Tür- kiye'nin gerçekleriyle bu ideoloji yoğrulduğunda, Ana- dolu'ya dayanacak partinin Kuvayı Milliye'den kaynak- lanan kişiliği ortaya çıkar. Liderlerin, milletvekillerinin, üst düzey politikacıların kişiselliğinde bu kişiliği parçalamak, sosyal demokrat- ları çaptan düşürmek anlamına gelır ki bugün yapılan işin bir başka şey olmadığını halk aniamıştır. 12MART197VDEN PORTRELER Sırrı Öztürk I Sorun Yayınları Şuuv G\fAMMtX Çllt* AUuiu. "VUuıtı. A-uu, • Tek kilap siparişleri posta pulu karşılığında, • Toplu siparijler (beşer-onar adetj % 25 indirimli-ödemeli, • Yurtdışı siparijler, üzeri fiyat ve PTT gtderleri eklenerek, • Kitabevlerine % ödemeli-indirimli gönderilir. 50 OOO rj.. Sorun Yayınları Piyerloti Caddesi No: 85 D/2-A Çemberlitaş • tstanbul Tlf: 518 44 78 KİTAPÇILARDAN ARAYINIZ GÜMÜŞHACIKÖY ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Davacı Gümüşhacıköy ilçesi Artıkabat mahallesinden Talaş Sokak No. 4'te ikaraet eden Azmi oğlu Zafer Demirel'in kardeşi olan Artı- kabat mahallesi 150 kutükte nüfusa kayıtlı Azmi ve Emine'den olma 1951 d.lu Muharrem Demirel'in 1977 yılında Devlet Mimarhk Mü- hendislik Akademisi 3'uncu sınıfta öğrenci iken kaybolduğu, bugü- ne kadar gelmediği ve nerede olduğu da bilinmediğinden adı geçen Muharrem Demirel'i bilen, lanıyan ve görenlerin altı ay içerisinde du- ruşması 4.5.1993 gunü olan mahkememizin 1992/14 esas sayılı dos- yasına bıldirilmesi, bildirilmediğinde ve adı geçen Muharrem Demi- rel'in mahkememize gelmediğinde gaipliğine karar verileceği ilanen tebhğ olunur. B a s ı n :
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear