25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 13MART1993CUMARTESİ' 14 HABERLER Yatağan'a dava yağnumt VfERİH AK İZMİR - 15 gün aradan sonra hafta başında çalışma- ya başlayan Yatağan Termik Santralı'na dava yağmuru başladı. İzmir Barosu'na ka- yıth 13 avukat TEK Genel Müdürlüğü ve Muğla Valiliği hakkında yürütmeyi durdur- ma davası açtı. Muğla Barosu da santralın kapatılması ama- cıyla Enerji ve Tabii Kaynak- lar Bakanlığı'na başvuruda bulunacağını, olumsuz yanıt gelmesi halinde dava açılaca- ğını bildirdı. Muğla'da verilen radyas- yon alarmının ardından gün- deme gelen ve Enerji ve fabıi Kaynaklar Bakanhğı tarafm- dan 'gerekce gösterilmeden kapanan vc açılan" Yaiağan Termik Santralı'na tepkiler sürüyor. İzmir Barosu'na ka- yıtlı Banu Karabulut, Derya Durmaz, Seıüh Öza>. Talat Oğuz, İbrahim Arzuk. Noyan özkan, Rıfat Özbek, Ayşen Erdoğan, Mediha Lüle, Kcmal Yücel. Demet l rja, Lğur Ka- lelioğlu vc Bilge Özer adlı avu- katlarca. "Yatağan Termik Santralı faaliyetinin yeniden başlamasına ilişkin idari işle- min yiirütmesınin durdurul- ması. ipiali ve deülerin tes- piti"istemiyle dava açıldı. îzmır Nöbetçi İdare Mahke- mesi eliyle Aydın İdare Mah- kamesi'ne gönderilen dilekçe- de, davalı olarak TEK Genel Müdürlüğü ve Muğla Valiliği gösterildi. Dava dilekçesinde yapılan değerlendirmede. Yatağan Termik Santrah'nın bir "'çevre felaketi" olduğu vurgulandı ve santralın uzun süredir hiç t birönlemalınmadançalıştınl- , masının ınsan sağlığını tehdit ettiğı belirtıldi. Menzjnr içinsuç duyurusu İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu)- İstanbul Kartal'da S kişimn öldüriilmesiyle sonuçla- ru»t operasyonun ardından İzmir'de toplanan 7 İHD şube başkan ve yöneticileri İstanbul Emniyet Müdürii Necdet Menzir ve operasyona katılan tûm görevliler hakkında "kas- ten adanı oldümıek" iddiasıyla İzmir Cumhuriyet Başsavcıİığı aracılığıyla İstanbul Cumhuri- yet Başsavcılığı'nasuçduyuru- ! sunda bulundular. İHD İzmir ', Şubesi Başkanı Dr. Yeşim İşle- ' yen. suç duyurularına takipsiz- lik karan verilmesi halinde, olayı Avrupa İnsan Hakları Komisyonu'na götüreceklerini söyledi. Dün İzmir Cumhuriyet Baş- savcılığı'na gelen İHD Genel Sekreteri Avukat Hüsnü Ön- dül, MYK üyesi ve Konya Şu- be Başkanı Avukat Örtıan Özer, MYK üyesi Avukat Yu- suf Alataş, Kütahy a Şube Baş- kanı Dr. Rüstem Aydın. Ada- na Şube Sekreteri Avukat SerpU Ersan, Muğla Şube Baş- kanı Avukat Dursun Şahin, Diyarbakır Şube Başkanı Se- dat Aslantaş, İzmir Şube Baş- kanı Dr. Yeşim İşleyen ve yöne- tim kurulu üyeleri Başsavcı Melih Tan'ya konuyla ilgili ki- şisel dilekcelerini verdiler. Dilekçede güvenlik güçleri- nin silahlı çatışmaya girmeden evdeklleri etkisiz hale getirebi- leceği öne süriilerek şöyle dinil- di: "İnsanların en temel ve biri- cik hakları olan yaşama hakkı hiçbir tnakam. mercii ve ku- rum tarafından ne şekilde olur- sa olsun y ok edilemez. Yaşama hakkı en temel insan hakların- dan olup, insana ait tüm diğer haklar yaşama hakkında sonra gelir. İnsanın maddi ve manevi kişiliğini geliştirme hakkı. eği- tim hakkı, bağımsız mahkeme- lerde yargüanma hakkı. savun- ma hakkı ancak yaşayabildiği oranda geçerlidir. Ve hiç kim- senin öldünne hakkı yoktur." Dilekçede. Bedri Yağan'ın vücudunda kınklara rastlandı- ğına dikkat çekildi ve "Tüm bunlar, olayın gelişim biçimi operasyona katılanların oda- dakileri baştan itibaren yaka- lama değil. öldürme niyetli olduklarını göstermektedir. Sanıkların tamamı, Tiirk Ceza Kanunu'nda yer alan adam öl- dünne suçunu işlemişlerdir. Olayda görevli polis memurla- rmın tamamı bu suçu kasıtla işlemişlerdir. Yani bilerek ve isteyerek işlemişlerdir. Yuka- nda sunulu nedenlerle sanıkla- nn 'kasten adam öldürme' suç- larından dolay ı haklannda kamu davası açılmasına ve ce- zalandırılmalarına karar veril- rnesini talep ederim" denildi. Bu arada İHD İzmir Şube Başkanı Yeşim İşleyen, dilek- çelerin reddedilmesi halinde Avrupa İnsan Hakları Komis- yonu'na gideceklerini açıkladı. , DiyanetAzizNesin'iuyardı Diyanet İşleri Başkanı, Nesin'in Salnıan Rüşdü'nün Şeytan Ayetleri adlı kitabını Türkçeye çevirterek yayımlamasının tahrik unsuru olabileceğine dikkat çekti. İSTANBL'UAA) - Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Nuri Yıunaz. "Şeytan Ayetlen' adlı kitabın yazan Salnian Rüşdü'- nün, yazdığı kitaplarla sansas- yon yaratıp meşhur olmayı amaçladığını kaydedereİc. "Rüşdü. ünlü İspanyol yazar Cervantes'in Don Kişot adlı eserindeki ayru adı taşıyan kah- ramana özenmektedir" dedi. Diyanet İşleri Başkanı Yıl- maz. İslam tarihi boyunca is- lam dinine saldında bulunanla- nn çıktığını ıfade ettı. Yılmaz. Salman Rüşdü'nün de roman kahramanı Don Kişota özene- rek. "zamanından ve içinde ya- şadığı şartlardan kopmuş. kendisını şövalye zanneden za- vallı bir insan' olduğunu söyle- di. Hint asıllı İngiliz yazar Sal- man Rüşdü'nün 1981 yılında yayımladığı 'Çocuklar' adlı ki- tabında da İndra Gandhi'ye ifti- ralarda bulunduğunu anlatan Yılmaz, şunlan söyledi: "Salman Rüşdü. Çocuklar adlı kitabını vazdıktan sonra da BU YAZDI- Salman Rüşdü Bl PLANLADI - Yazar BU DALYARDI-Diyanet tş- 'Şeytan Ayetleri'ni yazarak or- Aziz Nesin, kitabı Türkiye'de leri Başkanı Mehmet Nuri Yd- talığı kanştırdı. yayınlamak istedi. maz, Aziz Nesin'i uyardı. Gandhi'den özür dilemiştir. Her nedense bu şahıs. öncc san- sasvon uyandırmak. sonra da özür dilemek durumunda kal- dığı işlere girişmeyi abşkanlık haüne getirmiştir. Rüşdü. "mu- halefet \e iftira et. meşhur ol" sözü ve onun pratikteki doğal sonucu olan. "zengin de ol' ger- çeeinin peşindedir." Diyanet İşleri Başkanı Yıl- maz. İslam dıni ve kitabı Ku- ran'ı Kerim'in ""güneş gibi" olduğunu ifade ederek, "Sal- man Rüşdü gibi ne idüğü belir- siz bir veya birkaç kişinin îsla- ma sıçratmaya çalıştığı çamur ona bir leke getirmez" diye ko- nuştu. Yılmaz, Salman Rüşdü için. "sahtekarhklan rnüsellem, ezil- mişlik psikolojisi ile yetişen. misyonerhk okulu mezunu, ah- lak yoksunu" tanımlamalann- da bulundu. Yılmaz, bir süre önce Şeytan Ayetlen kitabının Türkçe'ye çevrilmesi ve Türkiye'de yayın- lanması için calışmalarda bulu- nacağını açıklayan Aziz Nesin'i de eleştirerek, "Halkın inançla- nna saygjlı olan birisinin bu tezi savunmaması gerekir" dedi. Salman Rüşdü ve kitabının 1989 yılı içerisinde uzun süre Türkiye'de de "lüzumsuz bir şe- kilde" kamuoyunun gündemi- ni meşgul ettiğini kaydeden Yılmaz, "Şimdi dört sene aynı konunun gündeme getirilmesi anlaşılır gibi değildir. Şüphesiz- dir ki bir konunun temcit pilavı gibi gündeme getirilmesi sebep- siz olmaz. Bu şebepleri arayıp bulmak ise benim işim değildir. Daha doğrusu bunlan açıkla- mak benim görevim değildir" dive konuştu. Yılmaz, Şeytan Ayetleri kita- bının Türkiye'de yayımlanma- sında bir fayda gönmediğini de belirterek, "Kitabın yayımlan- masının tahrik unsuru olmasın- dan endişe duyanm" dedi. Yılmaz, İran İslam Cumhu- riyeti'nin, Salman Rüşdü hak- kında ölüm fetvası vermesinin sorunun çözümüne çare olma- dığuıı sözlerine ekledi. Polis Mangaoğhrııu suçluyor Hamburg Savcılığı, Türk Din Ataşesi'nin öldüriilmesiyle ilgili soruşturma başlattı DİLEK ZAPTÇIOĞLU BERLİN • Hamburg'da önceki gece Alman polisi tarafından öldürülen Din Ataşesi Ali Mangaoğlu olayıvla ilgili so- ruşturma açıldı. Bonn Büyükelçimlz dün sabah Alman Dışişleri Bakanlığı'na bir ziyarctte bulunarak Türkiye'nin beklen- tilerini dile getirdi ve olayın tarafsız bir soruşturmayla bir an önce açıklığa ka- vuşturulmasını istedi. Bir görgü tanığı, Mangaoğlu'nun öldürüuneden önce bir Almanla boğuştuğunu söyledi. Polis ise suçu Mangaoğlu'nun kendisinde araya- rak "Siviller silah taşırsa böyle olur" di- yor. Bonn Büy ükelçimiz Dr. Onur Öymen, dün sabah Âlman Dışişleri'ni ziyaret ede- rek Türkiye'nin olayın bir an önce taraf- sız ve tam bir soruşturmayla aydınlatü- ması istediğini bUdirdi. Dtşişleri Bakanh- ğı Büyükelçi'ye. Hamburg Savcılığfnm olaya el koyduğunu, olay ın bürün yönle- riyle araştınldığını bildirdi. Hamburg Emniyet Müdürlüğü'ndcn dün aldığımız son bilgilere göre din ataşe- si Mangaoğlu polis tarafından öldürül- meden önce bir Alman genciyle şiddetli bir kavgaya girişmiş ve Almanın üzerine bir el ateş etmişti. 24 yaşındaki Alman olay yerindeöldü. Polis, Hamburg'uneğ- lence semri St. Georg'daki sokak kavga- sının neden kay naklandığını bilmiyor ve saldırı ihtimalini hesaba katıyor. Camiye gitmekte olan din ataşesinin soygun t'e- şebbüsüne manız kalmış olabileceği ü/e- rinde duruluyor. Polis. Mangaoğlu'nun Alman tarafından yabancı olduğu için düşmanca bir saldırıv a uğramış olma ih- timalini reddederek soruşturmanın "ke- sinlikle o yönde yürütülniediğini" söyle- di. Hamburg Savcılığı olaya el koyduktan sonra cesetlere otopsi yapıldı. Abnan'ın Mangaoğlu'nun silahından çıkan tek kurşunla. Mangaoğlu'nun ise olay yerine gelen sivil polisin tabancısından çıkan tek bir kurşunla öldüğü saptandı. Mangaoğ- lu Almanya'daki diğer diplomatlarımız gibi herhangi bir saldınya karşı ruhsatlı tabanca taşunaktaydı. Hamburg Emniyet Müdürlüğü yetkili- si Cumhuriyet'e verdiği bilgkle. Savcılı- ğın soruşturma açtığını belirterek görgü tanığı arandığını bildirdi. Mangaoğlu'nu öldüren polis memuru, olay yerine geldi- ğinde yerde bir ceset ve başında diz çök- müş bir adam gördüğünü, adamın yani Mangaoğlu'nun silahını bu kez kendi üs- tüne doğrulttuğunu ve kendisinin meşnı müdafaa anında silahmı tek el ateşlediği- ni söylüyor. Emniyet Müdürlüğü "Poli- sin niçin örneğin Mangaoğlu'nun eline ntşan aimadığı" şekh'ndeki sonmuzu "Polis gerci bu gibi durumlara eğirilerek hazırianır. ama olayın saniyenin onda bi- ri hızıyla gcrçckleştiği düşünülfrse doğru nişan almak çok zordur" biçihünde ya- nıtladı. Alman yasalarına uygun «larak savcıhk. polis memuru hakkında da so- ruşturma açtı. Alman polisine göre perşembe gecesi meydana gelen olay "büvük talihsizlik". Poİisin görüşüne göre Mangaoğlu silah taşunasaydı olay böyle cereyan etmeye- cekti. Yetkililer "Siviller silah taşırsa böyle olur" diyerek Almanya'da polis kurşunuyla ölümlere çok nadir rastlandı- ğını belirtiyor. Mangaoğlu'nun niçin po- lise silah doğrulttuğu sorusu da yanıt bekliyor. Din ataşemiz, olay yerine gelen sivil polisi muhtemelen ikinci bir saldu*- gan sanarak kendisini korumaya yönel- mişti. Tikklereyazjlandünyaştiri:Nazpn-3- BEHZATŞAHtN Sovyetler Bırliği'nde, ölü- münden ıki hafta önce. Sovyet besteci Solik'le. şiir ve müzik üzerine konuşuyorlardı. Nâ- zım'ın şiirlerini dinleyen Solik, "Seçkin bir şair olduğunuzu bi- ltyordum. fakat şürlerinizin tamamlanmış. yetkin müziksel yapıtlar olduğunu düşünmüyo- rum doğrusu. Hem ses. hem uyum. hem ezgi bakımından." Aayla yarutladı. "Benim en büyük bahtsızhğım da işte bu- rada. Çünkü asıl şiirsel çalış- mam boşa gidiyor, yok oluyor Şiirlerim elliden çok dile çevril- di. Elliden fazla çeşit çeşıt halk okuyor onlan, ama ben Türk'- üm. Her şeyden önce Türkler için yazıyorum. Gel gelelim ki, onlar da beni okumuyor. Oku- malan da mümkün değil, çün- kü Türkiye'de yayınlanmıyo- rum. Oysa beni sonuna kadar. tam anlamıyla, ancak orada. yurdumda anlarlar." Yıl 1987. aylardan haziran. 6 Eylül'de oylanacak olan, arala- nnda bugünkü Başbakan Sü- leyman Demirel'in de bulundu- ğu 833 siyasetçiye 12 Eylül rejiminin koyduğu siyaset yasa- ğının kaldınlması için yapıla- cak referandum öncesi. Yer, Mersin'de yazlık bir sinemanın bahçesi. ANAP Milletvekili Mustafa Taşar, kürsüde yaptığı konuşmada DYP'li kadınlann Nâzım Hikmet'in "Kurtuluş Sa\aşı Destaru"ndan alıntı yaptıklan "Kadınlanmız" şiiri- ne gönderme yaparak, ozan hakkında "Sapık, yahudi asıllı komünist" nitelemelerinde bu- GÜNEŞ'İN SOFRASINDA-Nâzıın Hikmet dışarda geçirdiği sayılı günlerden birinde, dostiany la NASIL 01KAR1LDI lundu. Yurdunda da kimileri Nâzım Hikmet'i "yanhş" anlı- yordu. Ozanın kızkardeşi Sa- miye Yaltınm. avukatlan aracı- lığıyla Taşar hakkında sembo- lik olarak 5 milyon liralık manevi tazminat davası açtı. Avukat Bilgin İnanç ile Aülla Coşkun, dava dilekçesinde şu görüşlere yer verdi: "Davalının Nâzım Hikmet'e ilişkin bu sözleri düzeysiz. basit, hatta ahlak dışı birsaldırı veha- karet nheliği taşımaktadır. Öte yandan. bu sözlerden davalı- nın. Hitler faşizminin yaratıp köriiklediği yahudi düşmanhğı- nın ve yahudiliğin aşağılayicı bir özellik olduğu propaganda- sının olumsuz etkılennden ya- rarlanmak istediği görülmekte- dir. Müvekküemiz ve ağabeyi Nâzım Hikmet insanlar ara- sında din, dil, ırk ve cinsiyet ayı- nmı yapılmasına, insanlann böylece aynmlarla küşümsenip aşağılanmasına tüm yaşamlan boyunca karşı çıkmışlardır. Bu- nun içindir ki. davalının şair Nâzım Hikmet'e yönelik bu ka- ba saldınsı müvekkilemizi ren- cide etmıştir. Davahnın bu sözleri. büyük şairin anısına, dünya ve Türk yazın sanatına, müvekkilemi- zin kışilik haklanna, aile şeref ve itibanna yönelik bir hakaret- tir. Bu sözlcr utanılacak. çağdı- şı bir tutumu yansıtmaktadtr. Son çırpınışlannı yaşayan za- vallı bir anlayışm (Nâzım Hik- met düşmanlığmın) yeni bir örneğinden başka bir şey değil- dir..." Aynı sıralarda devlet banka- lannı dolandırdığı gerekçesiyle polis tarafından aranan Faruk Taşar'ın ağabeyi Mustafa Ta- şar hakkında, olaydan bir yıl kadar sonra Yargıtay 1988/ 2991 esas, 6936 karar numarah ilamla tazminat ödemesi yolun- da görüş bildirdi. Yargıtay 4'- ncü Hukuk Dairesi ilamında şu görüşlere yer verildi: "Davacırun ölmüş kardeşi- nin küçültme, aşağılama ama- ayla sapık olarak nitelendiril- mesi aynı zamanda davacının kişisel varlığına da yönelmiş bir saldın niteliğindedir." Samiye Yaltınm, bu kararla bir anlamda ağabeyi adına yü- riittüğü bir davayı kazanmış oldu. Yargıtay, Samiye Yalü- nm'ın "manevi zarar" gördüğü görüşüne varmıştı. Demek ki. Nâzım Hikmet'in uğradığı di- ğer haksızlıklara karşı da dava açılabilirdi. O zaman, sırada Nâzım Hikmet'in yurttaşbk hakkı vardı... SÜRECEK Nâzıın'aymttaşhkhakkı için imzalar çoğahyor Kültfir Senisi - Nâzım Hikmet'in ye- nıden yurttaşkğa alınması konusunda Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı'- nın açtığı imza kampanyası yoğun katı- lımla sürüyor. İmza kampanyasıra destekleyenler arasında Berin Nadi, Ara Güler, Suna Güler. SHP İzmir Merkez İlçe (Konak) Kadın Komisyonu üyeleri. İTÜ Maden Fakültesi. İTÜ Elektnk Fakültesi. İTÜ İnşaat Fakültesi ve İÜ Konservatuvar öğrenciieri. İÜ Hukuk Fakültesi ve Hu- kukçu Dergisi. Belediye İş-İzmir Şubesi. Ankara DSİ işçileri. Ayşe Baltalav. Yıl- maz Şentürk (Tarım İş Sendikası İstan- bul Şube Başkanı). Dikili Belediye Baş- kanı Osman Özgüven. L'şak Cumhuri- yet Kitap Kulübü, İnsan Haklan Vakfı. Cumhuriyet Gazetesi çalışanlan, San- gazi Belediye Başkanı Fikret Şahin, Sa- ngazi Belediyesı Halkla İlışkiler Baş- kanhğj, Oğretmen Dünyası. Genç Sosyal Demokrat dergisi. Niyazi Dal- yancı, Avnı Arbaş. Mahmut Tali Öngö- ren. Özkan Merı. Dünya Kitle İletişün Vakfı, Ferruh Doğan. Levent Yılmaz. Nail Güreli. Yakup Kepenek. Ankara DSİ Genel Müdürlüğü çahşanlan. Prof. Atilla Atalay. Vedat Günyol. Sennur Sezer. Adnan Özyalçıner. Av. Gündüz Aybay. Ulvi Alacakaptan. Macit Koper. Zeynep Irgat, Fûsun Erbulak, Erdoğan Tunçel, Prof. Rüştü Kâzım Türker. Prof. Türkkaya Ataöv, AtUla Aşut. Doç. Özen Aşut, Ferit Oğuz Bay ır. Prof. Bahn Savcı, Prof. Metin Özek. Av. İ. Hakkı Karaca. Hikmet İşmen. Av Me- buse Tekay. Av. Ali Faik Cihan, Talip Apaydın. Prof. Türkan Süren, Prof. Cem Eroğul, Tevfik Çavdar. Edip Ak- bayram, Arkitekt Aylık Mimarlık ve Kent Yaşam Dergisi, Arkın Yayınlan. Fikret Elbaşı. Altındağ Belediyesı çalı- şanları., Cihat Aral. Zehra Aral. Dur- sun Kaşıkçı. Nur Onat. Belgin Baş, Ekim Kaptan, Ömer Yiğit Aral, Berke Baş. Hasan Mutlucan, Alaaddin Bahye- kapılı. Gülsüm Akyüz, Doç. Fazıl Sdğ- lam bulunuyor. Bu arada Mersin, İzmir. Konya, Zonguldak. Denizli, Aydın, Edirne. Es- kişehır, Kınkkale. Trabzon. Erzincan, Çanakkale, Muğla. Marmaris, Bursa, Kırklareli. Bahkesir. Diyarbakır, Kah- ramanmaraş, Kastamonu, Gaziantep, Gıresun. Rize, Manisa, Niğde, Tunceli. Sakarya, Çankın, Amasya, Adana. Te- kirdağ. Samsun, Sivas. Antalya ve Af- yondan görderilen toplu imzah dilekçe- İerle de kampanyaya destek veriliyor. Türkiye Yazarlar Sendikası Başkanı Oktay Akbal, TYS yönetim kurulu ola- rak dılekçeyi imzalayıp gönderdiklerini belirterek, "Şu andaki sendikalar yasası toplu bir başvuru yapmamızı engelli- yor. Bundan dolayı 20 Mart'taki olağan kongremizde dilekçe, kongreye kaülan tüm üyelerce imzalanıp gönderilecek" dedi. PEN Yazarlar Derneği Başkanı Şük- ran Kurdakul da vakfm başlattığı imza kampanyasını desteklediklerini belirte- rek. "Danıştay'a tekrar başvurup karan düzeltmek için yürüyüş düzenleyeceğiz. Nazım Hikmet'in yurttaşlığa iadesi için bir yazar örgütü olarak tüm yazarlan- mızın kampanyaya katılması doğaldır. Biz de bu aşamada karşımızdaki göre- vin bilinci içindeyiz. Her türlü olanağı kullanarak olaya daha geniş kalabahk- larca sahip çıkılması için uğraş veriyo- ruz" dedi. Hayali ihracat tartısması Konûsyonbaşkam ketutinisavunduANKARA(Çumhuriyet Bü- rosu) - Hayali İhracatı Araştır- ma Komisyonu Başkanı Mahmut Öztürk. komisyonun çalışma süresıni uzatarak ve belgeleri bekleterek bazı fırma ve kişileri zaman aşımından yararlandırmak istediği suçla- majanna sert tepki gösterdi. Öztürk. kendisinin suçlulan bulmaya, bir takım kişilerin ise saklamaya çalıştığını belirte- rek, "Benim araştırmam sıra- sında bir tek zaman aşımına uğrayan dosya çıkaramazlar. Varsa tek tek isim isim açıkla- malannı istiyorum. Ben. söz konusu edilen dosyalan iste- mesiydim. olayın siyasi boyutu ortaya çıkmazdı"dedi. Öztürk. Devlet Bakanı Tan- su Çiller'i uyarması sonucu 32 dosyayı zaman aşımına uğra- tan personel hakkında da so- ruşturma açıldığını kaydetti. Kendisinin iddialann aksine ANAP dönemınde bilinçli ola- rak zaman aşımına bırakılan dosyalan ortaya çıkararak so- rumlulan hakkında dava acıl- masını sajladıgını söyleyen Mahmut Oztürk, şunlan an- lattı: " 17 Eylül 1992 de TansuÇil- ler'e başvurdum. Aralannda Eksel. Süzer. Akfa. Yaşar Dış Ticaret gibi firmalann da. bu- lunduğu 32 dosya ve soruştur- mayı zamanında savalıklara teslim etmeyen personelin var- bğını bildirdim. Bu kamu gö- revlilerini isim isim belirttim. Bunun üzerine Başbakanlıkça bir soruşturma açıldı. Bu fir- malara ödenen paralan geri almak, Maliye ve Gümrük Ba- Yüce Divan kanlığı'nın işi. Bizim araştır- malarımız veya başka bir araş- tırma bu firmalann üzerine gitmeye veya bunlardan ala- cak tahsiline engel değildir. Biz. soruşturma değil. araştır- ma komisyonuyuz. Bizim yet- kilerimız belli. Aynca Danış- tay. bu konudakı devlet ala- caklan için . zaman aşımını kaldıncı karar vermıştır." Mahmut Öztürk. 1984-1986 arası hayali ihracat soruştur- malannın Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanı Kutlu Savaş'- ın saptamalanna vc bunlan dönemin Başbakanı Turgut Özal'a sunmasına karşın. so- rumlular hakkında dava açıl- mayarak. zamanaşmının oluş- tuğunu belırten Öztürk. şunla- n söyledi: "Mcmur suçlannın yüzde 80'i ANAP döneminde zama- naşımına uğratılmış. Bu dö- nemde uğramayanlarla ilgili olarak Devlet Bakanı Orhan Kilercioğlu, 17 Ocak 1992'de soruşturma başlattı. Biz. bu dosyalan sonuçlandıktan son- ra alıp 22 Temmuz 1992'de geri verdik. Bizim herhangi bir dosya bekletmemiz söz konu- su değildir. Biz bu dosyalan alarak. dönemin Başbakanı dahil dığerleriyle ilgili siyasi boyutu ortaya çıkardık. Yap- mayacak mıydık? Bizim ko- misyonumuzun görcvi siyasi boyutu ortaya koymak. Bizjm raporumuz tamamlanacak ve herkes görevimizi layıkıyla yaptığımızı görecek. Keşke TBMM, bana 4 ay daha bu işi araştır dese. Bakın o zaman daha neler çıkartınz neler." Givay ve Ahınkaya karamcamyesığıtuh ANKARA(Cumhuriyet Bü- rosu) - Yüce Divan'da. otoyol ıhalelerinde görevlerini kötüye kuljanarak, fiyat farkı karar- namesiyle devleti 10.5 trilyon lira zarara uğratüklan savıyla yargılanan ANAP döneminin bakanlan Safa Giray ve Cen- giz Alünkaya. başkan Yekta Güngör özden ve üye Yalçın Acargün'ün sorulan karşısın- da terlediler. Giray ve Alunka- ya fiyat farkı ödemelerinin Bakanlar Kurulu kararname- sıne dayanılarak yapıldığıru söyledi. Yüce Divan'da. önceki gün yapılan duruşmada. sorgular- dan sonra sorular bölümüne geçildi ve Giray ile Altınkaya. başkan Özden ile üyelerin so- nılar ve yanıtlan şöyle: Özden - İhalelerin iktidann koruduğu fırmalara dağıtıldı- ğı, birim fıyatlannın belirlen- mediği ve keşif yapılmadığı iddiasına ne diyorsunuz? Gtray - Otoyollann bırim fı- yatlannın olmadığmı daha evvel arzettım. Çünkü. Tür- kiye'de daha evvel otoyol ya- pılmadı. Keşifler de tahmini keşiftir. Altınkaya - Sayın Başkan. bu projelerin fizibilitesiz oldu- ğunu ıddıa etmek mümkün değildir. İktıdann koruduğu fırmalara dağjtıldığı iddialan- na katılmıyorum. Tam tersine teklif vemali yeterliliği olan fir- malar bu işlere iştirak etmıştir- ler. Bu iddianın hiçbir tutarlıb- ğı ypktur. Özden - Safa bey. firmalann kaymldığı konusuna değinme- dıniz. Giray - Evet efendim, özür dilerim. değinmem lazımdı. Şimdi. konu otoyol olunca Türkiye'de özeüikle 1985-86- 87 yılîannda otoyol yapabile- cek, artı gerekli kredileri getire- bilecek fırma sayısı, müracaat eden 5-6 firmadan daha fazla değjldi. Ozden - Peki, burda buna bağlanüh bir şeye daha cevap vermek gerekecek. Otoyolla- nn fırmalara hiçbir rekabet ortamı yaratılmadan yapünl- dığı söyleniyor. Ona da deği- nebilir misiniz? Giray - O yıllarda Türkiye'- de böyîe otoyol yapımı üstlen- miş fırma yoktu. Karayollan Genel Müdürlüğü dahi bu projeleri yapabilecek kadrola- ra sahip değildi. Özden - Şimdi, ıhalelerde Devlet İhale Kanunu ve Sayış- tay Kanunu dışına çıkıldığı ve dış kredi sağlanarak, tüm işler için başvuran firmalar arasın- dan her iş için idarece belirli birisinin secilip işlerin böylece paylaştmldığı savlannı da dın- ledinız. Bu savlan karşılaya- cak biçimde, ifadeleriniz ne olabılır.' Giray - Bu dış krediler husu- su. Hazine Dış Ticaret Müste- şarlığı'nın bilgileri ıçensinde gerçekleştırilen bir şeydir. Alı- nan kredilerin bir kaç muteah- hit arasında paylaştınlması iddiasına gelince. demin arzet- tim. o sırada bu şekilde otoyol yapma şartına uyabilen fırma sayısı 5-6'yı gecmiyordu. Dışa- ndan kredı bulacak. yabancı firmalarla ortakhk kurabıle- cekaz sayıda müteahhit vardı. Özden - Cengız bey. siz ne diyeceksıniz bu konuda? Yap- tınlan firmalar arasında belli işler için belli firmalar seçildi.J böylece kayırma oldu iddiasj-j ıia yanıtmızı rica ediyofum. Altınkaya - Yasalann dışına çıkmanın amacı çok daha baş- ka. İşlenn süratle gerçekleşti- rilmesi , mali akışı hızlandır- mak ve istimlak bedellerinin. altyapı tesislerinin fınansının temini için Devlet İhale Kanu- nu dışına çıkma ihtiyacı doğ- muştur. Özden - 1985 yılından sonra yapılan otoyol sözleşmelerin- deki tüm bu uygulamalann ana nedeni Kınalı-Sakarya oıoyolu ihalesine dış krediler yapılarak başvuran. ancak ka- zanamayan fırmalara ış bulma gayretınden kaynaklanmış ol- duğu ileri sürülüyor. Safa bey. buna nc diyeccksiniz? Giray - Kınalı-Sakarya oto- yolu ihaleye çıktığı zaman 5-6 fırma müracaat etti. daha fazla fırma o şartlarda cesaret ede- ' medi. Bundan sonraki yollan yaptırabılmek için daha fazla fırma zaten yokiu. Altınkaya - İhaleler herkese açık yapılmıştır. Şartlan yerine geürebılen fırmalar. her zaman müracaat edebılmıştir. Acargün - 30.8.1989 tarihli Bakanlar Kurulu kararname- i sine istinaden fiyat farkı öden- ! mesine başlanmıştır. Ancak, , Bakanlar Kurulu kararname- ' sinden önce sözleşmeye bağ- lanmış, hatta biürilmiş otoyol- lar için dahi firmalann talebi olmadan ödendiği iddia edili- yor. Bununla geçmişe yürü- mezlik ilkesinin ihlal edildiği iddia ediliyor. Altınkaya - Öncelikle ihale olayının nerde başlayıp. nerde bittığinin iyı anlaşılması gere- kiyor. İhalenin aşamalan var- dır. İhale teklif aldığınız gün- den başlar. Cstelik burada teslim alınmış otoyol için bu kararname uygulanmamıştır. Giray - O kararname çıkanl- madan önce otoyolun biüril- miş ya da kullanıbyor olması , dahi işin bitirildiği anlamına gelmez. Müteahhidin hala ala- • cağı bazı paralar vardır. GEÇMİŞLE GELECEK Sabahattin Kudret Aksal 2. baa 20.000 lıra (KDV içinde) Çağdaş Yayınlan Tûrkocağı Cad. 39-41 Cağaloğlu-hlanbul Ödemeii gÖBderiimez. AYNADA (ANILAR-2) Mücap Ofluoğlu 20.000 lira (KDV içinde) Çağdaş Yayınlan Tûrkocağı Cad. 39-41 Cağaloğlu-tstanbul Ödemeii gönderUmez.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear