22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
23ŞUBAT1993SALI CUMHURİYET SAYFA KULTUR 11 Resim sergisi TEKİRDAĞ (AA) - Ressam İsmet Çavuşoğiu, 27. Kışisel Resim Sergısi'ni Tekirdağ'da açtı. Tekirdağ Valisı Şenol Engin tarafından yapılan sergide Çavuşoğlu'nun yağbboya, suîuboya ve karakalem çalışmalanndan oluşan 57 vapıt yer abyor. Tekirdağ Eğitim Araçlan Merkezi'nde açılan sergi cuma gününe kadar açık kalacak. Fellini Kiiltür Servisi - Ünlü İtalyan yönetmen Federico Fellini, iki yılı aşkın bır aradan sonra yeniden kamera karşısında. Bu yıl kendisıne "Özel Oscar Ödülü' verilecek olan yönetmen, ilkbaharda " Actor's Job" adlı filmi çekecek. İkı yıldıryapmak için uğraştığı filme. yönetmenin 1990'daçektiği " Voice of the Moon" filmi ndeoynay an aktör-yönetmen Paolo Villaggio da eşlik edecek. Fotoğraf sergisi SAMSUN (Cumhuri>et) - Fotoğraf sanatçısı Fefami Türker'in "Samsun Eski Evleri ve Sokaklan" konulu fotoğraf sergisi Samsun'da açıldı. Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Sergi Salonu'nda açılan sergide sanatçırun sıyah-beyaz ve renkli çok sayıda fotoğrafı bulunuyor. Sergi lOgünsüreyle gezilebilir. Çekirgelep MELBOURNE(AA)- Dünyaca ünlü İngjlLz pop sanatçısı FJton John, bütün direnmesine rağmen sahneyi çekirgelere terk etmek zorundakaldı. Avustralya'nın başkenti Melboume'deki Ulusal Tenis Merkezi'nde bir konser veren Elton John, sahneyi çekırgelerin istıla etmesi üzenne gösteriye son verdi. Çekirgelerin, saçlannda ve üstünde aplamalanna karşın, konserine iki saat devam eden Elton John'un bir sonraki konseri için tenis merkezi ilaçlanacak. Yaglıboya sergisi ADANA(AA)-Ressam r Mustafa Düzgün. 11. kişisel sergisıni Adana Akbank Sanat Galensi'nde açü. Yağlıboyadan yapılmış 25 tablonunyeraldığı "Anadolu'dan Esintiler" adlı sergi, 12 marta kadar gezilebilir. İFSAK ödüllepi dagıtıldı • Kültür Servisi - İstanbul Fotoğraf ve Sinema Amatörleri Derneği (İFSAK) tarafından düzenlenen 14. Ulusal Kısa Film Yanşması'nda dereceye girenlere ödüllen törenle dagıtıldı. Fransız Kültür Merkezi'ndeki törende, sinemafilmidabnda en iyi film ödülünü "Parktaki Işık" ve "Buradan Uzağa" adlı filmleriyle Nur Akalın'a, videofilmidabnda en iyi film ödülü de "Rüyamı Çektim ve Müzik Ekledım" adb filmıyle Füsun Kaya'ya verildi. Yanşmada. video filmi dabndakı başan ödülünü "Tangele Food" ile Duran Dolu, özendirme ödülünü ise "Aynnü" ıle Meryem Bayar ve "Uyuyan Adam" ile Uğur Aydemir aldılar. Bu yılki İFSAK Sinema Ödülü de yönetmen Aytekin Çakmakh'ya verildi. Ulusal fotoğraf yarışması • GAZİANTEP(AA)- Gazıantep Şahınbey Belediyesi, Gaziantep Amatör Fotoğraf Sanatçılan Derneği ile birbkte, kültür etkinlikleri çerçevesinde "Gençbk 93" konulu bir ulusal fotoğraf yanşması düzenledi. Sıyah-beyaz ve renkb baskı dallannda düzenlenen yanşmada. her dal için ayn olmak üzere birinciye üç. ikınciye iki üçüncüye de bır milyon bra para ödülü verilecek. Yanşma için son başvuru tarihi ise 19 nisan. GAFSAD Başkaru Özalp Dündar, Yıldız Üniversitesi öğretim görevbsi Doç. Dr. Mehmet Bayhan, Şahinbey Belediye Başkan Yardımcıs Coşkun özdil, Ankara Fotoğraf ve Sinema Amatörleri Derneği (AFSAD) Başkaru Mehmet Baltacı, fotoğraf sanatçılan Mustafa Özgün, Tuğrul Çakar ve Hüsnü Gürsel'in seçici kurulunu oluşturduğu yanşmada. mansiyon ve ödül kazanan fotoğraflann 15 mayısta Büyükşehir Belediyesi Kültür Müdürlüğü fuayesinde sergileneceğ i bildirildi. Güçlü bir konuyu ele alan 'Savaş Yorgunu Kadınlar' bir sahne yapıtına dönüşemiyor Keşke lıiç yazdmasaydıGÖKHAN AKÇURA İstanbul Devlet Tiyatrosu, Oda Tiyatrosu'nda yeni bir oyun sergilemeye başladı. Nezi- be Araz'ın 'Savaş Yorgunu Kadınlar'ını Mustafa Avkıran sahnelemiş. Oyun, güçlü ve önemli bir konuyu ele abyor: Bosna Hersek'te savaş sırasın- da tecavüze uğrayan kadınlann trajedisi. Büyük bir ümit ve me- rakla gittim. Ama ne yazık ki sadece daha büyük bir hayal kı- nklığı ile yetinmek zorunda kaldım. Neydi bu hüsranın ne- deni? Sahnede oyuna omuz ver- mış bütün öğelerin başansızb- ğının (ya da nafile çabalannın) temebnde esas olarak tek bir ol- gu yatıyordu: Nezihe Araz'ın oyun olamamış metnı. Savaş ve tecavüz Öncelikle şunu söylemek ge- rekli: Bosna Hersek'teki kadın- lann durumuna üzülmek ve yapılanlara karşı çıkmak gerek- lidir. Bunun için çeşitli eylemler yapabüirsiniz. İmza toplayabi- lirsiniz, gidip röportaj yaparsı- nız, miting düzenlersiniz. Ve el- bette oyun da yazabilirsiniz. Ama bir konunun oyun olabil- mesi için çeşitb önkoşullar var- dır. Olayın dehşeti, bir şey söy- lemenin gerekbliği, o konuyu oyunlaştırmaya yetmez. Soru- na ne derece ışık tuttuğu tartışı- labilir sözcükleri, oyun karak- terlerinin ağzından diyalog (hatta bazen monolog) olarak duyurmanız da yeterb değıldir. Oyunun ele aldığı konunun, durumun; belh bir dramaturgi içinde verilmesi gerekir. Bu dra- maturgi, yani oyunun vapısı, tek bir biçımle de sırurb değildir elbette. Verib ya da sizın oluştu- racağınız herhangi bir drama- tik yapıdan söz ediyorum. Yani ele aldığınız olay, bir dramatur- jik çaba sonucunda sahne yapı- tına. oyuna dönüşmelidir. 'Savaş Yorgunu Kadınlar'- da, tecavüze uğrayıp tanıma- dıklan erkeklerden çocuk do- ğurmak zorunda kalmış bir grup kadınla karşılaşıyoruz. Bunlar toplum tarafından dış- landıklan için bir hastane oda- sında yaşamaktadırlar. Yan odada da emzirmeyi reddettik- leri çocuklan vardır. Oyunun bir saati aşkın bir bölümünde, söz konusu kadınlann içine düştükleri durumdan yakınma- lannı dinliyoruz. Sonra sıra ile 'Savaş Yorgunu Kadınlar'. savaş-tecavüz-kadın olmak kavramları üzerine düşündürmek istiyor. kendilerine nasıl tecavüz edıldi- ğini anlatıyorlar. Sırf yazar ıste- diği için anlatılan bu tecavüz sahneleri de sahnede bırer fiash back olarak canlandınbyorlar. Belb ki bizi dehşete düşürmek, savaş-tecavüz-kadın olmak gjbi kavramlar üzerine düşündür- mek istiyor oyun. Evet, konu da bunu yapmak için olanak sağlıyor. Ama oyun tersine, gi- Şimşek, 4 yeni CD hazırlıyor RuslarlaortakCD veTVkübi NİLGÜN TOPTAŞ "Eskiden beri gayem kon- servatuvarlar arasında değişim programlan yapmaktı. Kon- servatuvardan mezun olur ol- maz, İstanbul Belediye Kon- servatuvan'ndan on kişiyi da- vet ettik Ankara'ya. Birbkte konserler yaptık. Ancak çeşitli nedenlerle onlar bizı davet edemediler. Bunu ancak şimdi gerçekleştirebiliyoruz." Kon- servatuvardan 1953'te mezun olan Hikmet Şimşek'in düşü oldukça geç gerçekleşti. 11 şu- bat perşembe günü, Hacettepe Üniversitesi Konseryatuvan Orkestrası, İstanbul Üniversi- tesi Devlet Konservatuvan Orkestrası'nın çağnhsı olarak, şef Hikmet Şimşek yönetimin- de bir konser verdı. Cumhurbaşkanlığı Senfoni da binlerce konser gerçekleş- tirmiş olan Hikmet Şimşek, artık yeni orkestralar ve koro- lar kurmak amacında. Bundan bırkaç sene evvel kurulmasına önderbk ettiğim Ankara Dev- let Çoksesli Korosu bugün çok iyi bir gelişme içinde. İzmir Devlet Senfoni Orkestrası'nın kurulmasında da katkılanm oldu. Şimdi Karadeniz ve Van orkestralannın kurulması için uğraş vermekteyim." Türkiye'de çoksesli müziğin ilk konser plağmı. CD'sini ve TV programını gerçekleştiren Hikmet Şimşek. plak ve CDça- bşmalannın da bulunduğunu belirtiyor: "Şu anda 4 yeni CD'nin hazırbğı içindeyim. Bır tanesi, Macaristan'da çok yakında çı- kacak. Ulvi Cemal Erkin'ın pı- yano konçertosu, Verda Er- • Hikmet Şim- şek'in Rus şefle birlikte hazırladığı CD'nin TVkliple- ri Türk ve dünya televizyonlannda gösterilecek. Orkestrası'nın 34 yılbk şefı Hikmet Şimşek, Türkiye'de cok seslı müziğin yaygın ol- madığını, az sayıdakı kunı- mun da birbirinden kopuk ol- duğunu söylüyor. Ankara ve İstanbul arasında başlayan bu değişim programını sürdürme- yi istediğini belirten Şimşek şöyle konuşuyor: "Ben istiyorum ki Mimar Si- nan Üniversitesi Devlet Kon- servatuvan'yla da aynı prog- ramı uygulayabm. Eskişehir ve Çukurova konservatuvarlan çok yeni ve henüz orkestralan yok.' Şimdi İzmır Konservatu- van'yla da değişim programını gerçekleştirmeyi istiyoruz. Bir- birimizi tanımamız, güçbirbği yapmamız lazım daha geniş bir kitleye ulaşmak için. Asbnda benim istediğım bir 'konserva- tuvarlar bayramı' düzenleye- rek tüm konservatuvarlan bır araya getirmek." Bu güne dek yurtiçi ve dışın- man solist. Bir tanesi, Mosko- va Radyosu Büyük Senfoni Orkestrasfnın seslendırdiği "Türk Beşleri"nin eserlerinden oluşturulan CD, bu da yakı- nda çıkacak. Başka bır ça- bşma, Türk Cumhunyetleriyle ortak hazırladığım bir CD. Her cumhuriyetten, kendi halk müziklerine dayanan birer eser seçtik. Bu CD müziksel akrabab- ğımızı simgeleyen çok ilginç bir çalışma olacak. Son CD de Türk-Rus ilişkilerinin 500. yıb dolayısıyla hazırladığımız bır ortak yapım. Bunun yansını ben, yansını da bir Rus şef ha- zırlıyor. Aynca bunlanr TV kliplerini de hazırlıyoruz, Türk ve dünya TV'lerinde gösteril- mek üzere." Hikmet Şimşek'in, 8 yıldır her pazar sunduğu "Pazar Konseri", TRT Avrupa- Avrasya kanabnda her onbeş günde bir "Pazar Konseri" yayımlanacak. derek bızi bu kendiliğinden güçlü olaydan uzaklaştınyor. Bir zamanlar ajit-prop adıyla ortaya çıkan slogan tiyatrolan- nı hatırladım. Bunlar belki sı- cak siyasi mekanlarda birer güncel araç olarak hoş görüle- bılırdı. Ama üyalra saiınesi ns- tünde, dramatik yapı kurula- madan, estetik anlamda özgül ağjrlık kazanmamış sözcüklerle savaş yorgunu kadınlann traje- dısini izletmek, ne çare ki pek mümkün bir şey değil. Oyıınun son yanm saatine gi- rerken, birden ilginç bir gelişme oluyor. Hastanenin başhekimi gelerek, kadınlardan artık bir karar vermeterini isüyor. Ya çocuklannı emzirmeyi kabul edeceklerdir ya da ertesi sabah, çocuklannı bir daha hiç görme- meyı kabul edereK hastaneyi terk edeceklerdır. Bence ya- şamdaki anlamından farklı ola- rak, tıyatro metninde bulunma- sı gereken dramaük durum da burada başlıyor. Oyun bu nok- tadan başlasaydı belki biraz daha başanlı olabilirdi. O za- man kahramanlann genel öy- külennden farkb olarak, oyun içindeki özel öyküleri de ilgimi- zı çekebılir ve tiyatrodan haz duyarak çıkabilirdik. Bu haz sayesinde, oyunda ele alınan yaşam gerçekbği bizı daha çok etkıler, üzerine düşünür, birçok kavramı yargılayabilirdik. Geçen yıl 'Oresteia Üçte- mesi'nde başanlı bir reji çabş- masını ızlediğımiz Mustafa Avkıran'ın bu olmamış metin- le, görev verildiği için zorunlu olarak uğraştığıru düşünüyor- dum. Ama çeşitli yayın organ- lanna verdiği demeçlerden du- rumun hiç de öyle olmadığı or- taya çıkıyor. Bu yaalara göre Avkıran metni benimsiyor ve beğeniyor. Hatta oyunun bir ölçüde sahne üstünde oluştuğu- nu da söylüyor. Bunlar zorunlu ve iyi niyetli açıklamalar değil- se, oyunun başansız oluşunda kanımca onun da sonımluluğu var. Bır yönetmen, ne kadar ça- balarsa çabalasın olumlu bir sonuç çıkmayacak oyunlan sahnelemek zorunda değildir. Sahnelediğı zaman da başan- sızbğın sorumluluğunu paylaş- mak durum unda kahr. Oyunculann eforu Sahnede büyük bır eforla oyunu ayakta tutmaya çalışan ve gerçekten yorgun düşen oyunculara ise ne dıyebilirim ki? Bazen ağacın bütününü tar- tışmaktan. daha doğrusu onun ağaç olup olmadığı üzefinde konuşmaktan ne dallann göğe yüksebşine ne de yapraklannın yeşillenıp yeşillenmediğine de- ğinebibrsiniz. Sonuç olarak ne yazjk ki şunu demek zorunda- yım: Nezihe Araz, keşke gaze- telerden kestiğı Bosna Hersek kadınlannın trajedisi ile ılgıli kupürleri, özenle yapıştırdığı dosyasında bıraksaymış. Keşke Devlet Tiyatrosu sanatçılan, bu insankk dışı durumu. antik bir metnı ele alarak aktarmaya çabşsalardı. Örneğin, yıllar ön- ce Ankara Devlet Tiyatrosu'nda seyrettiğim 'Troyalı Kadmlar', savaşın yaratüğı aalar üzerine o kadar şey düşünmemi sağla- mışüki... Her sokak köşesinde, çiçek gibi çocuk saçıyor. Dört Fransız sanatçının sergisi Yabana gözüyle Istanbul'u keşfetmek Kühür Servisi - "İstanbuFda yaşayan bir yabana gözüyle İstanbul'u yansıtmayı" amaçlayan dört Fransız fotoğ- rafçısırun yapıtlanndan oluşan "İstanbul'a bakış" adlı serpı. Fransız Kültür Merkezi'nde yer alıyor. Henry Bergeron, Ni- coias Bourcier, tsabeüe Güard-Jouineau ve Vincent Haute- ville, İstanbul'u fotoğraf makınalannın ardından tekrar "keş- fetmek ve keşfettirmek" istediklerini belirtiyorlar. Aynı kentte yaşayanlann bile bılmedikleri, atladıklan gö- rüntüleri sunmayı amaçlıyçrlar: "Göstermek istediğimiz İstanbul'da hala yaşayan bu tarihi miras. Fotoğraflanmızda genel olarak sokak görüntüleri var. Çünkü bize göre İstanbul, spkaklardır. Tıcaret yapan saücılar, çocuk sesleri, canblık. eskı İstanbul'u yaşayan evler, yükselen camilerden duyulan ezan sesleri, eski zanaatlar, eski bınalar. kırsal sahneler, sokakta oynayan çocuklar... Bütün bunlann yanında İstanbul'un diğer yüzü, bize huzur veren manzara- lan. İşte biz de bu yüzden çahşmalanmızı iki yönde gebştır- dik; "çizgiler ve bakışlar". Modern bir şehrin göbeğinde. bir- likte yaşamaya alışmış kontrastlar ki, zaten bu şehrin cazibe- sini yaratan da bunlar. Sonuçta, bizim yakajamak istediğimiz dünü ve bugünüyle yaşayan bir şehirdî. geleceğin İstanbul'- una bakış değıldi. Bu da daha çok modern şehirlerin zaten birbirlerine benzer olmalanndan kaynaklandı." Cihat Aral'ın son çalışmalan AKM Sergi Salonu'nda sergileniyor Zaıııaıııııııı gerçek taııığıa ^ M ^ ^ i ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ B ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ çabştım"^Cıhat CANAN SONUK Cihat Aral'ın Atatürk Kültür Merkezi Sergi Salonu'nda açtığı dördüncü kişisel sergisi. insanlann yaşadığı eziyetlerin 'resmedildiğı' figürlerden olu- şuyor. Sanatçı, en son 1975 yı- lında gerçekleştirdiği üçüncü kişisel sergisinden bu yana ge- çen uzun zamanda oluşturduğu eserlerini, galerilere bağb kal- madan sergjleyebilmek için AKM'yi seçmış. Bir sanatçı duyarbbğı ile top- lumsal gözlemleri, içsel serü- venleri, düşünsel plandaki ça- tısmalan, psikolojik çözümle- meleri ve subjeküf değerleri bir enerji tükeümi sonrası resımle- rinde ortaya çıkaran sanatçı. insanın insana zulmedışıni, zo- runlu olarak çekilen ezıyetleri, yaşadığı ve herkesin yaşayabi- leceği olaylann tanığı olarak in- san onuruna yakışan bir arzuy- la gelecek kuşaklara aktanyor. İnsan tragedyası Biçıme dayab ya da hikayeye yönelik yabn bır aktanm tehb- kesine düşmeden resim çabş- malannı yaptığmı söyleyen sa- natçı, gözlemlerle takip ettiği olaylann önce düşünsel planda gelışip olgunlaşüğını. düşünce- nin desene dönüştüğünü ve ye- terb olduğuna inandığı bu de- senlerin, tuval, boya ve iç he- saplaşmayla birleşerek resimle- rini pluşturduğunu belirtiyor. 'Öğrencilik yıllanmda şiirsel. farkb, düşsel bir bakışa sahip olan Gova, Nabi ve Bonnard et- Aral, herkesin yaşayabfleceği olaylan geleceğe aktanyor. kısınde olan resimlerim, geo- metrik kurguyla yapılmış kom- pozisyonlardı. 1970'lerdekipo- îitik ortamın sıcaklığında, bu şi- irsellik gerçekliğe dönüşmeye başladı. 1971'lerde ise figürle- rim netleşti". Sanatçı, 80'b yıllarda yaşa- nan depobtizasyon ortamının sancılı dönemınde, kendisinin de bizzat yaşadığı ınsan traged- yasını, yabn fıgürlerle gerçek bir dile ulaştırarak, bu dönemin dramatik yapısını, düşünsel ve plastik kaygılann odağında tekrar yakalamaya çabşmış. "1983'te fıkirlerimden dolayı tutuklandım. Cezaevi koşulla- nndaki (mutlaka dışandakiler de baskı içindeydiler) fıgürlerin. yaşamdan kopmayan, içindeki direnci tutan yanmı ve dışanyla kurduğu bağı, hem teknik hem de estetik olarak resmetmeye çş Aral ,'Göz Altında Temizlik' adlı resmi için "Göz ucu ile gördüğüm bir olaydı. Genç bir kız hücresin- den çıkanlarak küçük bir lava- boda temızlik işini yapıyordu. Karanlık bır odanın içindeki yabn bir beyazkkü. İnsanlann kendilerine olan saygısı, kendi- ne karşı duyduğu sorumluluk. kapalı yerdeki o dışanyla bağ- lantı beni çok etkiledi. Bu tür duygular resmın oluşmasında subjektıf değerlerdir ve benim ıçın de önemlidır." diyor. Yalın bir anlatım İnsanı bütünüyle kaplayan toplumsal yapının görsel bir di- le ulaşüğı 1990 yıllarda 'daha çok fıgür ama yabn bir anlatım- la' resimlerini yaptığmı söylü- yor : "Bir sanatçı hem resmin ge- leneğini hem de yaşadığı çağın gerçeklerini bibneli. Bunun yanında bir eleştirmen de res- min geleneğini bilmeb, sa- natçıyı yaşadığı çağın içerisine oturtmabdır. Türkiye'de eleşü- riler her zaman olumlu oluyor. Eleştirmenin görevi sanatçıyı sarsmakür. Sarsmak derken sa- nat adına, gelişmesı adına, top- luma olan sonımluluğu adına sarsmaktır. Her şeyin iyi gittiğı bir ortamda ürün veremezsiniz. Bu bize bağımhhğı ve küskün- lüğu getiriyor". 'Kendisinin', 'kendisi gibi olanlann' ve 'başka türlü olan- lann' yaşadıklannı "bunlan ya- şamayabm" dercesine, estetik bir duyarlıhkla aktanyor Cihat Aral. Tarih Vakfı'nm düzenlediği 'Kuşaklar Buluşması'nın konuğu Mualla Eyüboğhı AıılıeggerKühür Servisi - Türkiye Ekonomik ve ToplumsalTarihVakfı'nın düzenlediği "Ku- şaklar Buluşması" başbkb konferans dizisı- nin onuncusu cumartesi günü yapılacak. Marmara Beledıyeler Bırliğı'nin konferans salonunda gerçekleşecek toplantmın ko- nuşmacılan Mimar Mualla Eyüboğlu An- hegger ile Türkolog ve araştırmaa Robert Anhegger. 1911 Viyana doğumlu Robert Anheg- ger. Zünh, Viyana ve Berlin Üniversitele- rinde hukuk. îslam bilimleri, Türk dib ve iktisat tarihi eğitimı gördü. 1940'ta İstan- bul'a yerleşen Anhegger bir süre İstanbul'- daki - Alman Arkeolojı Enstitüsü'nde çahştı. 1956'da kurulmasına öncülük ettiği, İs- tanbul Alman Derneği, 1957'de Türk- Alman Kültür Merkezi adını aldı. Birçok Türk şairinin Rotterdam Festivali'nde tanıtımmı sağlayan Robert Anhegger, 1977'de Münih Uluslararası Çocuk ve Gençbk Enstitüsü'nde ilk Türkiye Çocuk ve Gençbk Kitaplan Sergisini gerçekleştir- di. Çeşitli dergilerde Divan Şiiri, Osmanlı Tarihi ve Türk Sanat Tarihi'ne ilişkin yazı- lan çıktı. Son zamanlarda özellikle "Türkçe ko- nuşan Ortodoks Karamanblar"la ilgilenen Anhegger'in "Seyreyle Dünyayı" adlı bir kitabı bulunuyor. Mualla Eyüboğlu Anhegger ise 1919 Si- vas doğumlu. Güzel Sanatlar Akademisi mezunu olan Eyüboğlu, 1947 yılına kadar "Köy Enstitüleri"nde mimar ve yapı kolu öğretmenliği yaptı. Birçok Köy Enstitüsü- nün projelenni hazırladı. 1952-1983 arası- nda Milli Eğitim bakanhğı Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü emnnde resto- ratör mimar olarak görev yapan Eyüboğ- lu'nun "Topkapı Sarayı'nda Padişah Evi" adb bir kitabı da yayınlandı. Türkiye'nin kültür yaşamına büyük katkılarda bulunmuş olan Robert Anheg- ger ile Mualla Eyüboğlu Anhegger cumar- tesi günü 14.00'te yapılacak olan toplanü- da, yeni kuşaklar için yaşam öykülerini ak- taracaklar. Türk rock'ı tarüşılacak Kühür Servisi - İstanbul Bö- yükşehir Belediyesi Atatürk Ki- taplığı mart ayında İstanbullu- lar'a yine yüklü bir kültür-sanat programı sunuyor. Atatürk Kitaplığı'mia 8-31 mart arasında "Aym Yeni Ki- taplan" sergisi açdacak. 15 raart-15 nisan arasında "Atatürk Ritaplığı Kartpostal Koleksiyanu n ndan secmeten Dervişler" ve 16 mart-13 nisan arasında da Alparslan Baloglu'- nun "Enstalasyon: Yansı/ma ReflectH»" sergisi düzenlcne- cek. 3 mart çarsamba günü başte- yıp ay sonuna dek sürecek söy- leşfler bölümünde ise, divan ede- biyatL kadın harekeri, Türk rock müziği, dün>adaki yeniden yapdanma ve Türkiye, 701i yıUaruı öğrenci hareketleıi, TKP ve CHP ilişkisi ve nar- sizm gibi konular ele almacak. Aynca her zaman olduğu gibi ayın kitabı, plastik sanadarda bu hafta, konuştukça, yeni vay>- ıdar, canlı ekştiri, dobra dobra gibi bölümlerde ilginç konuk- lar yer alacak. TJzay Ozanı'na iki ödül LONDRA(AA)- Yazın dünyasında "Uzay Ozanı" olarak tanınan Kibnslı Türk ozan Osman Türkay a sanat yaşamında 50. yıbnı doldur- ması nedeniyle ikı ödül veril- di. Londra'da yaşayan Osman Türkay'a uluslararası iki bü- yük Şiir Ödülü'nü, ABD'deki Albert Einstein Akademi Vakfı ile Amerika Biyografi Enstitüsü gönderdi. Albert Einstein Akademi Vakfı, Kibnslı Türk ozan Türkay'ı "Cross of Merit" li- yakat nişanı, Amerika'da Bi- yografi Enstitüsü de "Seçkin «Yazmada Üstün Başan" altın madalyasıyla ödüllendi- nldı. Gönderilen belgelerdeTür- kay'ın "Süper-Evrensel" ye- tenekte bir ozan olduğu vurgulandı. Bu arada Osman Türkay'- ın Rusçaya çevirilerini ünlü tatar ozanı ve dıl bibmci Prof. Ravil Bukharev'in yaptığı bir şiir kitabı Moskova'da piya- saya çıktı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear