25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET a ARAUK1993PAZARTESİ 14 DIZIYAZI V^LMANYA İSLAM KONSEYİ Şeyhülislam'ıgörevlendirenörgüt . i . slam Konseyi, Ali Yüksel'e • Şeyhülyislam görevini veren örgüt. Bu I örgüt Almanya'nın Berlin kentinde 21 -M. Kasım 1986'da dört Islami cemaatin kuruluş büdirgesine imza atmasıyla oluştu. Bunlar, "îslam Kültür Merkezleri Birliği" adıyla örgütlenmiş Süleymancılar, Almanya'daki Nurculann örgütü çoğunlukla Alman ve başka Avrupalı Müslümanlarca oluştuml- muş Islam'ın Dostlan Deraeği ile Dünya Îslam Kongresi Almanya Şubesi idi. Süleymanalar,Konseyi çok geçmeden, iki yıl sonra terkettiler. Süleymancılar bugün ne Konsey'i ne de Şeyhülislam'ı lslami cemaatin temsilcisi olarak tanımadıklannı belirtiyorlar. Eyaletlerde ayn ayn şubelere sahip olan Almanya tslam Konseyi, ülkedeki tüm Müslümanlan temsil iddiasına karşın, bu iddiasını yenne getirebilmiş değil. Orneğin Diyanet Işleri Başkanlığı'nın Almanya teşki- lan olan DÎTİB de ne Konseyi ne de Şeyhülislamı tanımıyor. DİTÎB yetkilileri. "kapısına her doktor tabelası asan gerçekten doktor değildir" diyerek tavnnı özetliyor. îslam Konseyi'nce Şeyhülislam olarak atanan Milli Göriiş Genel Sekreteri Ali Yüksel'in hılat giyme töreni Soest şehrinin belediye salonunda yapılmışü. TC Essen Başkonsolosluğu, Soest Belediye Başkanı'na bizzat müracaatta bulunarak salonun törene tahsis edilmemesiniricaetti. Bu talep, Belediye tarafından, "Türkiye Cumhuriyeti'nin hükümranhğı Almanya topraklannda geçmez, Türk devleti bize kanşamaz" gerekçesiyle reddedildi. A Imanya *da Refah Partili / Oilek l*tçmşlM • 1 Şeyhülislamlığa giden yol-2- Bu araştırmamız sırasında konunun muha- tapı taraflarla konuştuk. Ali Yüksel, şeyhülis- lamlığa giden yolda ne gibi çahşmalar yaptı- klannı ve hangi yollan izkyerek Şeyhülislamhk hilaünı giydiğini anlattı. Türkiye'nin Bonn Bü- yükelçisı Onur öymen ise, yeni ortaya çıkan bu kurum ve kişiyle ilgili, devletin görüşünü açı- kladı. Yüksel, Almanya'nın Bonn Parlamentosuna Îslam Konseyi olarak başvurduklannı ve "Par- uunentonun TemsUci Kuruhışlar Bölümüne Kon- sey'in" tüzüğünü tescil etürdıklennı ve bu yolla "Almanya'da müslümanlann kültürel va kanuni temsikisi ounaya hak kazandık"lannı belirtiyor. Yüksel'in iddiasına göre Bonn Parlamentosu'- ndan tescilh bir tüzük ve temsil yetkisıne sahip- ler îslam Konseyi, bu tescıl işlemınden sonra, kendı arasında bir görev bölüşümü yapıyor ve "Ruhani İsfcr İdare Kurulu"nun başına da Ali Yüksel'i getıriyor. Bundan sonrasını "İslam Arşivi"nin müdürü ve İslam Konseyi'nin 10 yılhğına seçilmiş Baş- kanı Salim Abdullah şöyle anlatıyor: "Ali Yük- sel, Şevbülislamlığa İslam Konseyi tarafından 5 yıihğına seçildi. Ali Yüksel, İslam Konseyi Baş- kanı değfldir. Başkan benim. 6 bölüme aynlmış bir Ruhani İsfcr İdare Kurulu'muz >ar, o kurulun başkanı olarak Şevhüüslamlık yalnızca Ali Y ük- seTin titridir. Ali Yüksel, Şeyhülislam olarak Ai- manya'da Milli Görüş potitikası gütmeye kal- karsa onu sert bir biçûnde uyannz. Eğer ben on- dan memnııjı kalmazsam baş^derde girer" İslam Konseyi'nin Başkanı Salım Abdullah, Ali Yüksel'in de üzerinde önemle durduğu bir isım. Salim Abdullah, Aimanya'da 66 yıllık bir tarihe sahip İslam Arşivi'nin müdürü. İslam KoBSeyi.Bİn ^ rulmasında ve AMGT'nin bu kuruma alı- nmasında etkili bir rol oynuyor. Araşürmamız sı- rasında Salim Abdullah'ı bu- lup görüştük ve İslam Konseyi- nin nasıl ortaya çıktığmm öy- küsünü öğren- dik. Salim Ab- dullah, Şeyhülis- lam Ali Yüksel'- in görev ve yetkilerinin neler olduğunu açıkladı. Salim Abdullah'm, Ali Yüksel'in Milli Görüş davası gütmesi halinde başının derde gireceğini söylemesi pek inandıncı görünmüyor. Çünkü pratikte Ali Yüksel AMGTnin Genel Sekreteri ve en faal yöneticilerinden birisi. Maaşını ora- dan alıyor, günlük mesaisinı orada harcıyor. Aynca Ali Yüksel, Refah Partisi yanlısı Milli Görüş'ün etkili isimlerinden birisi. Nasıl olur da Şeyhülislam olarak Milli Görüş'ün davaaru gütmez? Zaten güdüyor da. Bunu Ali Yüksel'le karşılaşan ye konuşan herkes kısa sürede anla- yabılir. Salim Abdullah'ın bunu anlamamasını anlamak mümkün değil. İslam Konseyi 21 Kasım 1986"da Berlin'de dört islami dernek tarafından kuruluyor. Bun- lar: Süleymancılann örgütü "İslam Kültür Mer- kezleri Birliği,'' Nurculann, "Cemaat-in Nur", Alman Müslümanlannın kurduğu "İslamın Oostlan DemeğT ve "Dünya islam Kongresi Al- manya Seksyonu" Süleymanalar, 1988 yılında Milli Görüş'ün Konsey'e katılması üzerine top- luluktan aynbyorlar ve Ali Yüksel'in Şeyhülis- lamhğını da tanımıyorlar. Şu anda İslam Kon- seyi'nin ıki ana gücünü Nurcular ve Milli Gö- rüş'çüler oluşturuyor. Bu iki eğilim dışındaki İslam örgütlerinin ve cemaatlerinin İslam Kon- seyi ile bir ılgisi yok. Görüştüğümüz cemaatler Şeyhülislam'm kendileri acısından bir anlam ifade etmediğinı açıkladılar. Dikkat çekici bir başka önemli nokta ise, Türkiye Cumhuriyeti'nin resmi bir kurumu olan Diyanet İşleri Başkanhğı Türk İslam Birli: ği'nin (D.İ.T.İ.B.) bir görevlisinin bu Konşey'iıi yöneticisi olduğunun iddia edilmesi. İslam Konseyi Başkanı Salim Abdullah'm iddiasına göre, D.İ.T.I.B'in Dortmund'daki görevlilerin- den İsmet Ozengi Konsey Yürütme Kurulu üyesi. Ali Yüksel, şeyhühslamlık hilatmı giyme töremnde inüminlere' sedeniyor. ici bir başka önemli nokta ise Türkiye Cumhuriyeti devletinin resmi bir kurumunun görevlisinin şeyhülislamı seçen İslam Konseyi'nin üyesi olması. w 'Işimize geldi, kabul ettik'Ali Yüksel'e Batı'nın icazetiyle naal şeyhijbslam olduğunu sorduk: - Milli Sebunet Partisi dönerninde oJsun. Refah Partisi döneminde olsun sayın Erbakan diğer partileri Batı'nın adamı olmakla suçladı. Şimdi siz Aimanya'da, > ani bir Batı ülkesinde, onlann izni ve onayıyla Şeyhüuslam haüne geldiniz. Yani Batı'dan icazet aldınız. Burada geçmiş kktialarmızla açıkça çelişen bir davraıuş içinde değil misiniz? ALİ YÜKSEL- Şimdı bırkaıde vardır. Bu kaide, istediklerinizin hepsıni elde edemiyorsanız, elde edebildiklerinizden vazgeçmeyin diyor. Onun için bugün Batı, bize hakkaten hep kendini düşünerek, kendi karh çıkacağı şeyler vermiştir. Ama bunlann arasında işimize yarayanlar da ohnuştur. Baü'da din hürriyeti, fikir hürriyeti gerçekten bizim toplumumuzdan daha fazla. Bunu yaşayarak görüyoruz. Bu bir hürriyetin neticesidir. Burada, şeyhülislamlığa, Cumhuriyetten sonra gelişen ojaylar ve kafalarda oluşan şekilde İslam müesselerine karşı bir tavır, bir tutum yok. Aynca kilise burada ne kadar resmiyse, şeyhülislamlık da o kadar resmi - Sizi kim şeyhülislam ilan etti? ALİ YÜKSEL- Bunlann kanunlannda, başka dinden veya kendi dinlerinden olanlara ne kadar resmiyet veribyorsa bize de o kadar veriyorlar. önce İslam Konseyi kuruldu. Bu Konsey parlamentonun temsilci kuruluşlar kütüğüne tescil edildi. Kütüğe tescü belgesinde ise bu Konsey'in Aimanya'da yaşayandeğişik mılletlerden müslümanlann dini, kültürel ve sosyal 'Batı'nın bize verdikkrinde işûnize yarayanlar da olmuştur.' hizmetlen için tescil edildiği belirtildi. - Bu dunımda insanlar dinle ilgili devlete yönelik bir sonınlan olduğundasize başvuracaklar. ALİ YÜKSEL- Bu şöyle: Bizim üyelerimizden veya başka herhangi bir müslüman, devietle dini konulara yönelik bir sorunla yüzyüze gelınce, bu mesele şöyledir, yönünde bir açıklama yapıyor. Yetkiİıler de. bunun böv le olduğunu nereden bileceğiz diye soruyorlar. Vatandaş, size yetkili bir makamdan belge getinrim di verek bize başvuruyor. Bizde bu konuda İslamın görüşü şudur şekb'nde bir belge düzenlıyor ve vatandaşa venyoruz. - Sizin yazdıklannız resmi belge yerine mi geçiyor? ALİ YÜKSEL- Tabıi. tabii... Burada resmi ve gayn resmi anlayışı Türkiyeden biraz farklı. Mesela Türkiye'de Diyanet İşleri Başkanlığı resmı bir kurum. yani devletin kurumu. Tabii o da çok acayıp bir şey ya neyse. Sözde Diyanet'i siyasete kanştırmıyoruz, kanşurmayacağız diyorlar. Fakat bunu nasıl yapıyorlar bir türlü anlamıyorum. Bir sıyasi parti seçime gjriyor, iktidar oluyor. O partinin miUetvekih Bakan oluyor. O Bakan, Diyanet Başkanını atıyor veya vazifeden alabibyor. Bu tayin ve alma ışlemi siyasi olmuyor mu. bu bakan kendi anlayışı doğrultusunda atama yapmıyor mu? Zaten Diyanetteki tüm ta>irîler, ben de orada çahşüğım için iyı bilirim, siyasidir. Bir müftüyü görevınden aldırmak için Ankara'ya rnahalh örgütler seferler düzenlerler. Örneğın Antalya müftüsünü DYPIilergörevden aldırmak isterlerse Ankara'ya gidip ilgili Bakanı görürler ve bunu sağlarlar. Onlann siyasetı sokmayacağiz demeleri, Milli Görüşü Diyanet'e sokmayacağiz anlamına gelir. Buranın resmi anlayışı Türkiye'den farkh. Buradaki kibselerin başkanlannı hiç birzaman devlel veya devlet bakanı atamaz. Burada kilisenın kendı hiyerarşisı var, kendi yapılanmaa var. O yapılanma içinde kendilen seçerler. Yanı:Ş«yhaWaııi:Bizkiiiln şayMlisiamyızT İsmet Özengi'nin ne sıfat ve yetkiyle bu Konsey'e katıldığını D.İ.T.İ.B yetkililerinden öğrenemedik. Almanya İslam Konseyi Başkanı Salim Ab- dullah ve Şeyhübslam sıfatıyla Ab' Yüksel, kendilennın Alman makamlannca Almanya'- da İslam'ı temsil eden bir kuruluş olarak res- men tanındıklannı iddia ediyorlar. Bu önemb' iddiayı Ahnan devletinin temsilcilerine sorduk. Almanya'daki bütün Müslüman cemaatleri kucaklamayan bir örgütlenme olarak Konsey ve her mümınce tanınmayan Şeyhübslam, ger- çekten Abnanya'da İslam'ın yegane temsilcisi olarak tanınmış. parlamento tarafından onay- lanmış, tescil edilmiş miydi? İslam Konseyi'nin "biz tüzüğümüzü onay- latarak kendinüzi İslam'm temsilcisi olarak ka- bul ettirdik"dediği "Parlamento Temsilci Kuru- hışiar Böiümü"neydi? Böyle bir işlem yapılmış mıydı? Yapıldıysa Alman parlamentosu niçin örneğin Diyanet İşleri Başkanlığı'nı değil, Nur- culann ve Mılb' Görüş'ün ağırlıkta olduğu İs- lam Konseyi adb derneğı muhatap kabul et- mışti? Yanı: Almaı Partamentosn'mın kûtüğûic ıtler var? ÇAIIŞANLARIN SORULARI/SORU1NLARI YILMAZ ŞİPAL "Dayamşma Aidatı Ödüyonım" S : Bağlı oMuğum sendikadan 1987 ydmda çekilerek, daya- luşma aidatı ödeyip toplu iş sözteşmelerinden yararlanıyor- dum. Halen de dayamşma aidatı ödüyonm. 1993 ydı başmda başlayan toplusözleşmeıniz, bir sore önce imzalandı. Toptusözleşmenin imzasına kadar gecen süre için biriken farklar, sendika üyesi olmadığım gerekçesiyle ödenmedi. YapOğım başvuruya da; "2822 saydı Topta iş Sözkşmesi Grev « Lokavt Kanumı'- nun 9. maddesinde; toplu iş sözkşmeamn imza taritainde ta- raf işçi sendikasuıa üye olanJann toplu iş sözlesmesinin yfi- rüriük başlangıcı tarihinden yanuianabflccekleri, toplu iş söztesnıesinin imzası sırasında üye oünayanlann toplu is söz- leşnvesütdeo yaraıianmalanıun, toplu iş sözJeşmesinin tarafı işçi sendikasına dayamşma aidatı ödemekrine bağiı olduğu hükme bağtanmıştır. Bu nedenie tophı iş sözleşmesinden dayaıuşma aidatı öde- mek suretiyle yararianmak isteyen işçikrin, toplu iş sözkş- mesimn yürüıiük başlangıç tarihi ile imza edildiği tarih ara- sındaki dönemden vararlanmalan mümkün değildir" yanırı- nıaldım. Bu konu ile ilgili yargı kararlan var mıdır? H.Ö. YANTT: Konu ile ilgili yargı kararlan özet olarak şöyledir (1) "ÖZET: Tophı iş sözleşmesinden. yfirürlük tarihinden itibaren yararianabtlmek için imza tarihinde taraf işci sendikasuıuı üyesi olmak gerekir. İmza tarihinde üye ohnayan fakat, dayamşma aidatı ödemek suretiyle toplu iş sözleşmesinden yararlanmak isteyenkrin talebi ancak imza tarihinden sonrası için geçeriidir.*" (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, 30.9 1986 tarih. 1986/6715 esas ve 1986/8604 karar) (2) "ÖZET: Toplu iş sözlesmesinin bem yûrûriük tarihiııde hem de imza tarihinde taraf sendika üyesi olanlar yürüriük tarihinden itibaren, yürürlök tarihinde üye olmayıp da imza tarihinde üye olanlar ise üye otduklan tarihten itibaren toplu iş sözleşmesinden yararianıriar." (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, 6.4.1989 tanh, 1989'246 esas ve 1989* 3185 karar) (3) "ÖZET: Sendika üyesi otmaytp, dayantşma ödentisi (aidatı) ödemek suretiyle toplu iş sözleşmesinden yararlanmak isteyen işci söz- leşmenin imza tarihinden önceki dönem için hak istevetnez. Bu husus kamu düzeni ile ilgili olup, uyuhnası zorunludur." (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, 20.3.1986 tanh. 1986)1531 esas ve 1986/3176 karar) (4) "Yargrtay Hukuk Genel Kurulu'nun 7.5.1986 tarih ve 1986/489 s. karanna göre; dayamşma aidatı ödemek suretiyle toplu iş sözlesme- sinden yararianma, ancak toplu iş sözleşmesi yapdmasından sonra baş>ıını tarihinden itibaren mümkündür. Basvuru tarihinden önce ya- pdan zamlardan yarariandamaz." Kaynak: (1) A) Yasa Hukuk Dergisı Ocak 1987, sayfa: 87,27 B) Lebib Yalkın Yayımlan alt AA/I3, sıra no: 275 (2) Lebib Yalkın Yayımlan cilt AA/13, sıra no: 326 (3) Yargıtay Kararlan Dergısi, Şubat 1987, sayfa: 241 (4) Lebib Yalkın Yayımlan, cilt AA/13. sıra no: 275 POLİTIKA VE ÖTESI MEHMEDKEMAL Başından geçeni "ayniyle vaki" diye anlatb, ben de aktarıyorum, ister inanın ister inanmayin: ...Işyerinin telefonu çaldı; sesinden nazik ve terbiyeli olduğu anlaşılan biri beni sordu. Işyerinden ancak sant- raldan geçerek konuşabilirdi. Santral bir tür süzücü olu- yor, güven veriyor; adımı sordu: "Evet", dedim. "Efendim burası Lions Kulüp..." "Buyurun..." "Sheraton Oteli'nde bir yemeğimiz var, sizi de ara- mızda görmek istiyoruz. Hiçbir masrafınız olmayacak, bizim konuğumuz olacaksınız.." "Efendim... Şey..." "Hiç para ödemeyeceksiniz, onur konumuğumuz ola- caksınız.." "Şey...Nezaman?" Gününü söyledi. "Ben defterime bir bakayım, eşime de sorayım." Durmadan konuşuyor, soru fırsatı vermiyordu. Uygun olduğunu söyledim. "Efendim, siz adresinizi verin, ben gelir sizi alanm." "Bizim hanımla bir görüşeyim." "Sizin ev Etiler'de değil mi?" "Sayılır?" "Alarko Sitesi'ne yakın..." "Evet." "Yeni yapılan Akmerkez'in neresine düşüyor?" "Karşısına!.. Zeytinoğlu caddesi üzerinde.." "Siz bana numarayı verin, apartmanın adını.." Bir yandan konuşuyor, bir yandan yazıyor gibi.. Tele- fonu kapattı.. Kendi kendime konuşuyorum, dünyada ne güzel in- sanlar var, bakın unutmuyorlar... Arayıp soruyorlar. Bundan 15-20 yıl önce bir Lions ödülü almıştım, edebiyat dalında... Hey gidi günler.. Ertesi gün öğleye doğruydu, bu kez de evin telefonu, aynı kibar ve nazik ses evden arıyordu. Bizim evin tele- fonu değiştiği için çok az kişi bilir. Şaşırdığim için, "Nu- marayı nereden aldınız?" diye sertçe sordum. Gayet pişkin bir sesle, "Sizin numaranızı kim bilmez efendim. Işyerinizden aldım." "Buyurun ne istiyorsunuz?" "Efendim, sizin evin yakınlarından geçiyorum, yolum düştü. Eğer uygun bulursanız hem gelip elinizi öpeyim, hem de adresi iyice öğreneyim." "Bilmemki!.." Telefonu kapattık, başımıza bir dertaçtık gibi. Kendimi oluruna bıraktım. Biraz sonra kapı çaldı, beklenen mü- nasebetsiz geldi. Şöyle biri: 35-40 yaşlarında, uzun boy- lu, saçları gür, arkaya taranmış, esmer, sırtnda bir deri mont var. Çok saygılı, çok edepli, hemen öpmek için eli- mesarıldı. Buyur ettim. Oturduğu sürece neler konuşmadık, nelerden söz aç- madık... Boğaz'dan, Çengelköy'den.. Nevin Çokay, Ne- jat'dan .. Ressam Nevin ablasını bilmez olur muymuş.. Ankara, Mülkıye, Esentepe, Sadun Tanju... Burhan Ar- pat (ilaclarını özel getirirmiş). Sonunda ağzından bakla- yı çıkardı. Yeşilköy'de gümrüklerde çok yetkiliymiş.. Amirleri çok severmiş... Bir bardak su istedi, verdim... Çişi geldi, tuvaleti sordu, gösterdim, gidip yaptı. Bir yan- dan çevreyi süzüyor: "Sizin telsiz telefonunuz yok mu?" diye ordu. "Yok..." dedim. "Olmaz, size bir telsiz telefon lazım... Gazetelerde okumuşsunuzdur, geçende gümrükte 30-40 tane yaka- landı. Şimdi bunları yakınlanmıza yok fiyatına ucuzca veriyoruz (küçük bir rakam söyledi). Size bir tane gerek- //... Hatta iki de olabilir... Salonun içinde gözleriyle dola- şıyor.. Nest kafe, viski, sigara lazım değil mi?Ben,' Iste- mez.." dedikçe o eksiklikleri sıralıyordu. Kocaman bir listeolmuştu... Kağıtkalem istedi yazdı. Karşılıklı bakışı- yoruz... Gitmeye davrandı, ama gitmiyordu. Lısteyi kont- rol etti.. "Şimdi", dedi. "Şimdi bunları almak için biraz peşin para gerekli... Benim de üstümde yok.. Siz de var mı?" "Ne kadar?" "Ne kadar olursa... 500-700 bin gibi bir şey." Utanarak sızlandım, malum emekliyiz, bizde de ha deyince bulunmazdı. Bizim hanımın harçlık cebine bak- tım, bir tane ellilik, bir tane de 250'lik vardı. İki yüz elliliği verip "mahcubiyetten"kurtuldum. "Yarın öğleden son- ra uğrarım" dedi. Hem malları getirecek, hem de kalan parayı alacaktı. Ayağa kalktı, hemen ivedi yola koyuldu. Kapıdan çık- mıştı ki bertde de jeton düştü. Dolandırıcılık, türlü bilim- sel kılıklara girmişti. Kalıbı kıyafeti düzgün adamlar bir de, böyle köşeyi dönüyorlardı. Herkesin yaşamında bir öykü vardı, bu da bir tanesiy- di... BULMACA 1 2 3 4 8 SOLDAN SAĞA: 1/ Karnıkara da dcnilcn. . fasulyeye benzer bir bıtki. 2/ Pa'ylama... Habercı. 3/ 2 Şaka. alay, mizah... Psi- g kanalız dilinde kışının öz benliği 4/ Ö. Lütfi 4 Akad'ın bir filmı.. Köy g o>unlannı yöneten kim- seye verilen ad. 5/ "—'ye 6 benzer bir şey \ar bu ha- valarda Sarhoş edıyor insanı sarhoş" (Orhan Veli).. İskambildebirkd- ğıt. 6/ Harareı... Tavır. davranış. 7/ Yabanıl hay\an ban- nağı... Roma mimarlığında üze- rinde kurban kesilen sunak... Bütün kutsal Hınt metınlerinin ba- şında ve sonunda tekrarlanan mis- tık hece 8/ "Bir selama - - - oldum Verir amma neden sonra" (Aşık Ömer)... Yelkenlenn açılması için verilen komut. 9/ Genellikle üze- rinde yazıt bulunan dikilitaş.... Sessiz, uslu. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ XIX. yüzyılda İran'da doğan ve pek çok ülkede taraftan olan bir din. 2/ İstek... Kuran'ın son suresı. 3/ İri ve uzun taneli bir üzüm cınsi.. Kopek. 4/ Tanmda kullanılan azotlu gübre... Akıtma, dökme. 5/ Bir nota... Şarkı. türkü. 6/ Bakınn sımgesi... Bırindcn bırinin olacağı sanılan ıkı iş için kullanılan bağlaç... Bağışlama 7/ Gürcşte bir oyun... Bilgisiz. kültürsüz kimse. 8/ Mert. kalendcr ve babacan kimse... Yaldızlı. 9/ "Gızlice söyle- mek. haber vermek" anlamında argo sözcük. L A D V E l_ e A M o T N\ A M A CUMHURBAŞKANIGAZİ M.KEMAL PAŞA'NEVS0NBAHAR GEZİLERİ Nuri Onat (Yayına hazuiayan) 30 000(KDVıqnde) Çağdaş Yayınktn Tûrkocağı Cad. 39-41 Cağaloğlu-htanbul öderoefigöoderilmez
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear