25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
5ARALIK1993PAZAR CUMHURİYET2 SAYFA KULTUR GUNDEMDEKIKONU ONATKUTLAR Sabahın ilk saatlerinde bunaltıa, tuhaf bir can sıkıntısı doldur- muştu yüreğimi. Benim gibi yalnız bir adamı herkes terk ediyormuş, herkes benden kaçıyormuş gibi bir his vardı içimde. Herkesle kimleri kastettiğimi sormak hakkınızdır. Çünkü nerdeyse sekiz yıldır ya- şadığım şu kentte bir tane bile tanıdık edinemedim. Ama tanıdık benim neyime? Zaten kentin kendi- sini baştan başa tanınm. Onun için bütün kent kalkıp yazlığa gidince haklı olarak herkesin beni terk etti- ğini düşünmeye başladım. Yalnız başıma kaldığımı görünce de büyük bir korkuya kapilarak, üç gün neye uğradığımı anlamayarak sokaklan- nda dolaştım durdum. Neva Caddesi'ne, parka, deniz kıyısına. daha nereye gittiysem hiç- bir yerde, bütün bir yıl hep aynı sa- atte görmeye alıştığım kimselerin tekini bile bulamadım. Onlar beni elbet bilmezler. Ama ben onlan tanınm. hem de yakından tanınm. Hepsinin de yüzü hatınmdadır. On- lann sevinci benim sevincim, on- lann üzüntüsü benim üzüntümdür. Her tannnın günü aynı saatte Fon- tanka'da rastladığım ufak tefek bir ihtiyarla da nerdeyse ahbaplık pey- dahladım. Evlerle de aram iyidir. Gezinir- ken birbiri ardından önüme çıkıp bütün pencereleriyle bana bakarlar ve selamlarlar. Merhaba! Nasılsınız? Eh, ben çok şükür iyi- yim, mayısta üstüme bir kat daha çıkacaklar. Bir başkası da şöyle ko- nuşur: Dün az kaîsın yanıyordum. Öyle de korktum ki... e yazık ki, çok az istisna dışında, Alman aydınlannın ezici çoğunluğu için Türkler, banyoda kurban kesen, toplu evlerde geleneklerine sımsıkı kapalı, Doğulu ve dindar . jkinci sınıf insanlar, ibarettir. Hele güzelim bir pembe evin öyküsünü hiç unutamam. Taştan yapılmış ufacık. sevimli bir evceğiz- di bu. Hantal komşulanna bakar- ken böbürlenmesini. bana bakar- ken de yüzünün gülmesini gördük- çe. ona karşı içim sımsıcak olurdu. Geçen hafta yanından geçerken bir ses duydum: Beni sanya boyadılar! Acıklı bir sesle yakınıyordu. Hay- dutlar! Barbarlar! Ne sütun bı- rakmışlar. ne sundurma, hepsini kanarya sansına boyamışlar. Ka- nım beynime sıçradı. Çin Imparatorlugu rengine bo- yanarak çirkinleştirilen zavallı dos- tuma bakmaya dayanamayacağjm için, o günden beri de semtine uğra- madım. İşte. okuyucum. Petersburg'u ne kadar yakından tanıdığımı artık an- lamış bulunuyorsunuz... 1986 yılının sıcak bir haziran ge- cesi, saat 23.00"e doğru, o zamanki adıyla Leningrad. en eski ve en yeni adıyla Petersburg'un Cosmos Ote- li'nin altındaki lokantadan çıkıp kanal kıyısmda yürümeye baş- ladığımda, Dostoyevski'nin ünlü Beyaz Geceler'inin bu giriş cümlele- rini düşünüyordum. Beyaz Geceler başlamıştı. Örtalıkta Glastnost'un geceye mi. gündüze mi gideceği he- Hindi meselesinüz pek belli olmayan tuhaf alaca- karanlığı. Şizofrenik birduygu veri- yordu bu yan aydınhİc. îçim sıkıntıyla doluydu. Sanki herkes beni terk edip yazlığa gitmişti. Gö- rünmeyen gece güneşinin celik pınltılanyla akan ırmağa baktım. "Burası Neva IrmağT dedim usulca, yanımda yürüyen dostum Zeynep Avcı'ya. "Şu flerde Kışlık Saray'ın kuleteri göriinüyor. Fontan- ka da bu yakınlarda obnalı..." Zey- nep hayretle yüzüme baktı: "Daha önce de gebniş miydin Leningrad'a?" Güldüm. "Hayır" dedim. "Mosko- va'yı tanıyonım, ama buraya ilk kez geldim." Sonra ekledim: "LJnutma... Biz Dostoyevski okuduk. Tolstoy, Gogol, Çehov, Pasternak. Sadece Petersburg'u değil, Ukrayna'nın de- rin düzlOkkrindeki küçük kasaba- nhtım caddesinde yürümeye baş- ladığımızda, kendimi birden, yıllar- ca oturduğum bir kente dönmüşüm sandım. "Şurası Corso işte" dedim Filiz'e, "Şu hantal ve büyük bina Borsa. Şu çok uzakta, vamacın te- pesinde pariayan görkemli şatonun adı da Duino..." Bu sözler, Svevo'nun başyapı- tlannı, yani Zeno'nun Bilinci ve Se- nilita'yı okuyanlan, Rilke'nin Dui- no Ağrtlan'ndan haberli olanlan şaşırtmayacaktır. Bütün bunlan neden yazıyorum? Nicedir kafamı kurcalıyor bir saptama. Bizler. son yüzyılın Türk okur-yazarlan, dünyanın çeşitli ül- kelerini, o ülkelerin insanlannı. tu- rizm rehberlerinden. günlük gazete- lerden, rastladığımız turistlerden. yolculardan çok daha fazla sanat tes'den. Goya'dan, Bunuel'den: Al- manya'yı Goethe'den. Bach'tan, Kkist'dan: Prag'ı Kafka'dan. Ha- şek'ten, Kundera'dan. Havel'den; Kolombiva'vı Marquez'den. Ame- rika'yı Hemingway'den. Steinbeck'- ten, VYhitman'dan. John Ford'dan. VVeİles'ten tanıyoruz. Japonya biz- ler için Hakusai'nın esüampları. Kavvabata'nın yazılan, Kurosana'- nın fılmleridır. Bu nedenle bizler. Moskof gavu- rundan. İngıliz siciminden, kahra- man Alman askennden. frenk züp- pelığınden. Japon gabiliğinden, Çin işkencesinden. İspanyol çingeneli- ğindensözedildiğinde. buülkelerve bu halklar, bu kaba. ılkel ımajlara ındirgenmek istendiğinde bu tuzağa düşmeyiz. Bizler. yani okur-yazarolabilmek lan, Sibirya'nm uzak kentierini, Kınm'ın deniz kıyılannı, Kafkasya'- nın dağ köylerini, Kırgızistan'ın ya- bansı Aullannı ve oralarda yaşayan insanlan tanınz. Hem Mujükİeri, hem de prensleri, hem nihilist genç- leri. hem de tıknaz, süslü, kibirli generalleri, hem yoksul fınncı çırak- lannı. hem de dantelalar içinde. za- rif, güzel, duyguhı ve mutsuz kadı- nlan..." Ertesi gün. Zeynep'le birlikçe çağdaş yazarlardan Aies Adamov'la göriişmeye gidecektik. Uzun uzun Rasputin'den, Adamov'la bu yeni yazarlan niçin tanımadığımızı, bu- nun nedenlerini konuştuk. Benzer bir olayı Trieste'de, İtal- ya'da yaşadım. Nicedir, Svevo'nun. Joyce'un, Rilke'nin. Montale'nin kenti olan bu ilginç yeri görmek isti- yordum. Filiz'le birlikte Venedik'- ten kalkan trenle yaptığımız kısa yolculuğun sonunda, gara inip T ürk ve Avrupalı aydınlar arasmda ciddi birkültürelimaj eşitsizliği var. Eğer bir diyalog kurmak istiyorsak, ortak bir kültürel platform, bir banş ve uzlaşma zemini bulrnak istiyorsak bu temeleşitsizlik aşılmalıdır. yapıtlanndan, kitaplardan, filmler- den, oyunlardan. resimlerden tanı- yoruz. Fransa'yı Balzac'dan. StendhaT- den, Sartre'dan; İspanya'yı Cervan- a> rıcalığına kav uşmuş olanlar. Peki başka ülkelerin okur-yazar- lan da bızim için aynı şeyleri mi dü- şünüyor? Bir Alman okur-yazan için Tür- kiye ve Türkler, Vunus Emre'nın. Sinan'ın. Mehmet Siyahkalem'in. Nazım'ın. Sait Faik'in. Yaşar Ke- mal'in. Melih Cevdet'in. Itri'nin, Adnan Saygun'un dünyası demek mi? Türk köylüsünü frazca >a da İflahsızın Yusuf la, kasabalısını Ku- yucaklı \usufla, kentlisini Çamlı- ca'daki Enıştemiz'le. Yakup Ce- mil'le, ya da Sait'in adaklan ile mi tanıyorlar? Hayır! Ne yazık ki çok az sayıda istisna dışında. Alman aydınlannın ezici çoğunluğu için Türkler. banyoda kurban kesen, toplu evlerde gele- neklerine sımsıkı kapalı. Doğulu ve dindar ikınd sınıf insanlar, göçmen işçilerden ibarettir. İspanyol aydınlannın çoğunluğu için de Türkler. gaddar, ilkel, kan içici. şiddet dolu "ötekP'nden başka birşey değil. Bu imaj, örneğin ünlü îspanyd yazar Goytisolo'nun birçok kitabı- nda, bu arada özellikle "Chroniques Sarazin"de açık açık anlatılıyor. Fransız aydınlan. kendilerinin icat ettiği "JeunesTurcs"deyimini ve bu ülkede yüz elli yıldır süren demok- rasi ve özgürlük mücadelesini tü- müyle unutup. her fırsatta bizim Humeynimizin kim olduğunu sora- dursunlar. İtalyan aydınlannın önemli bir bölümü hala Türk oldu- ğumuzu öğrenince. "Mama Mia! I Turchi!" diye bağınp korku şaka- lan yapıyorlar. Kısaca Türk ve Avrupalı aydınlar arasında cıddi bir kültürel imej eşit- sizliği var. Eğer bir diyalog kurmak istiyor- sak. birbirimizi anlamak istiyorsak, ortak bir kültürel platform, bir banş ve uzlaşma zemini bulmak is- tiyorsak bu temel eşitsizlik aşı- lmalıdır. Grösterişedönük, geçici pınltılar bir yana bırakılarak, kalıcı, temel girişimler yapılmalı. Yoksa yabancı aydınların gözünde, biraz acılı, baharatlı bir tabak 'turkey' olmaktan kurtulamayız. Elbette bu tuhaf durumun ortaya çıkışında Avrupalı. Amerikalı. As- yalı aydınlar kadar, hatta daha da fazla bizim sorumluluğumuz var. Yılbaşının ve Noefin yaklaştığı şu günlerde "hindi" meselesi ile meşgul olan kafalanmızı biraz da "Turkey" imajı ile de meşgul edebilirsek çok i>i olur gıbıme geliyor. Resmi ku- rumlar konusunda, az sayıda yetkili hariç. oldukça umutsuzum. Yıllardır ne işe varadığını an- lamadığım. dünyanın parasına ve ımkanbnna sahip Türk Tanıtma Vakfı ve'Fonu bu konuda elbette hıçbir şey düşünmemektedir. Ama bir yandan Kültür ve Dışiş- leri bakanlanna. öbür yandan özel- likle sivil örgütlere, vakıflara. pro- fesyonel kuruluşlara. tek tek aydı- nlara ağır bir sorumluluk payı dü- şüyor. Birkaç gün sonra. Türkiye temsil- dsı dostum Cevat Çapan'ın gavre- tiyle. kültür, bilim, sanat adam- lannı ortak bir Avrupa Kültür Bir- lıği zemininde buluşturan ünlü "GülMver" toplantısı îstanbul'da yapılacak. Salih Ecer'in çabasıyla Fransız Royaumont Vakfı'nın ön- cülük yaptığı. "Şiir-Çevıri Karşılaş- malan"na Türkiye'de katılacak. En önemlisi 1996 Europalia progra- mının konusu. Türk Kültür Sanat ve Uygarlığı. Belçika'da gerçekleşti- rilecek bu bir yıl süreli görkemli program için milyonlarca dolar harcanacak. Bence bu konular. kısır çekiş- melerin. kariyer hesaplannın. kişi- sel çıkarlann. otorite hırslarının ötesinde. bir başka ve verimli or- tamda tartışılmalı. Gösterişe dö- nük, geçici pınltılar bir yana bırakı- larak, kalıcı. temel girişimler \apı- lmalı. Yoksa yabana aydınlann gözün- de. biraz acılı. baharatlı bir tabak "turkey" olmaktan kurtulamayız. Bunu da hak ettiğimize inanmıvorum. 15. ULUSLARARASINANTES ÜÇ KITA FESTİVALİ SONUÇLANDI MEHMET BASLTÇÜ NANTES - Bu yıl 23-30 kasım tarihleri arasında on beşinci kez düzenlenen Nan- tes Üç Krta Festivali (Festival Des Trois Continents) Asya filmle- rinin başansıyla sonuçlandı. Güney Amerika. Afrika ve Asya kıtalan sine- malannı tanıtan Nantes Festivali'nin yanşmalı bölümünde on fılm yer al- maktaydı. IDeğişen Çin toplumundan ilginç yaşam kesitleri Amerikalı kadın oyuncu Diahraıe Abbot'un da aralannda bulunduğu jüri, ödülleri festivalde en çok beğeni- len iki fılm arasında paylaştırdı: Çinli kadın yönetmen Ning Ying "Zhao Le" (Zevk İçin) ile hem Altın Mongolfiyeri hem de en iyi erkek oyuncu odülünü alırken, İranlı Dariush Mehrjut'nin, İbsen'in yüz yirmi yıl önce yazdığı "Be- bek Evi" adb oyundan günümüz İranı'na uyarladığı "Sara", Nantes'- tan gümüş Mongolfier ve en iyi kadın ovuncu ödülleriyie aynldı. Ning Ying'in ikinci fılmi olan "Zevk İçin", Pekin operasında kapıcı olarak çalışan yaşlı adamın emekliliğe aynl- dıktan sonra mahallesinin opera me- raklısı ihtiyarlanyla birlikte amatör bir opera topluluğu kurma çabalannı, Asya sinemasıyinebaşanlı NANTES ÜÇ KITA FESTTVALt Altın Mongolfiyer: "Zhao Le", Ning (Çin) Gümüs Mongolfiyer. "Sara", Dariush Mehrjui(Iran) Özel Jün Ödülü: "Soltane El Medina" (Me- dine Sultanı), Moncef Dhouib (Tunus) En İyi Umut Veren Kadın Oyuncu: Rim Turki, "Soltane El Medina" En İyi Erkek Oyuncu: Huang Zongluo, "Zhao Le" En İyi Kadın Oyuncu: Niki Karhni "Sara" ve Lucia Munoz "Principio y Fin" arasında paylaştınldı. Nantes Kenti ödülü: "Principio Y Fın", Ar- turo Ripstein (Meksika) En İyi Asya filmi) "Neon God", Tsai Ming- Liang (Tayvan) Halk ödülü: "Sara", Darish Mehrjui (İran) Cengiz Aytmatov tırken, ekrana, değişen Çin toplumun- dan ilginç yaşam kesitleri getiriyor. Mehrjut'nin İbsen uyarlamasında, ise büyük kentte oturan bilgili ve du- duyarh ve yer yer alaycı bir gözle anla- yarlı bir kadırun, Islami kurallann yön verdiği İran toplumunda yaşayabıle- ceği dram işlenmekte. "Aİnan, sonra başkalan ne derT" felsefesinin katılı- ğından kurtulamayan üst düzey bir banka yöneticisi, eşi Sara'nın kişiüklı davranışlannı anlarnaktan uzaktır; genç adamın tepkileri, İran toplumu- nun kadına hak etliği >eri vcrmekten ve ona temel özgürlüklenni tanımak- tan çok uzak kalan bir baskı toplumu olmavı sürdürdüâünün kanıtı- dır... Farklı küllürlerin sözcüsü fılmlere on beş yıldan bu >ana ekranlannı acan ve gelişen se- yırci ilgısiyle aderek Fransa'- nın sınema haritasınaa sağlam bir yer edinen Nantes Festivali, kültürel çok- sesliliğe verdiği hizmet nedeniyle, kül- tür Bakanı Jacques Toubon tarafından kutlanıyordu. Bilındıği gibi, GATT anlaşmasının son biçimini alacağı şu günlerde. sinema ve televizyon ürünle- rinin farklı bir statüde ele alınmasını şavunan Fransa. bu konuda, başta İtalya olmak üzere diğer Avrupa ülke- lerinın verdiği savaşın öncülüğünü yapmakta... jAytmatov'un yapıtlanndan |uvarlanan 6fîimgösterildi Üç Kıta Festivali'nde Tayvan sine- masına aynlan bir toplu gösteri yanın- da, Kırgız yazar Cengiz Aytmatov'un romanlanndan uyarlanan filmler de geniş ilgi gördü. Bugün. Lüksem- burg'un Rusya elçisi olarak diploma- tik bir görev sürdüren Aytmalov'un vapıtlanndan sinemava aktanlan on iki fılmden altısı Nantes'ta gösterildi. Cengiz Aytmatov'un buyıl İstanbul'a, Uluslararası Film Festivali'nin konu- ğu olarak, romanlanndan uyarlanan bir dizi filmle birlikte gelmesi bekleni- yor. "Kutsal Sandık" sahneleniyor ANKARA (ANKA)- Ankara Devlet Opera ve Balesi yeni birTürk yapıtı olarak Tevfîk Akbaşlf nın "Kutsal Sandık" operasını repertuvanna katıyor. İzmir Ctevlet Opera ve Balesi sanatçılanndan, genç bestecı Tev fık Akbaşlf nın ilk operası olan Kutsal Sandık'ın bugün Ankara Operet Sahnesi'nde dünya prömiyeri gerçekleştiri lecek. Sev im Koperal'ın metnini yazdığı iki perdelik Kutsal Sandık operasını şef Kemal Çağlaryönetiyor. Ferdi Mcrter'in sahnelediğı yapıtın, dekorlannı Nihat Kahraman. kostümlerini Mine Erberk hazırladı. Kutsal Sandık operasında rolleri Levent Akev, Tahır Solakoğlu. Semih Bayraktar, SerhatGüngör, TamerAykut, Serdarüsta. Sedat Sangül ve Murat Manap aldı. Adile Naşit anıhyor Kültür Senisi- Türk tıyatrove sinemasının unutulmazısmi Adile Naşıt'i anmakıcın, Adile Naşıt Deneme Sahnesi Çocuk Kulübübir törcn düzenliyor. 7-12yaşarası çocuklann faaliyet gösterdiği tivatrokulübü, sanatçıvıaltı vıldırherölüm vıldönümünde anıyor. Kulüp üyeleri.velileri v e Adile Naşit'insevenlemle birlikte. 11 aralık günü saat 13 ()0'te sanatçının Karacaahmet'teki mezan başında onun için yazdıklan yazı ve şiirleri okuyacaklar. ÇGD'den Bakan Sağlar'a ödül BURSA (AA) - Çağdaş Gazeteciler Derneği Güney Marmara Şubesi tarafından. Kültür Bakanı Fikri Sağlar'a yerilen"1993 Başan Ödülü". kendisineulaştınlmak üzere İI Kültür Müdürü Bedri Yalman'a takdım edildı. Şube Başkanı Adnan Baştopçu. ÇGDGüney Marmara Şubesı'nın 4. kuruluş yıldönümü dolayısıyla düzenlenen torendevaptığı konuşmada. ödülün. bakan Sağlar'ın v asaklanan kıtaplann yeniden gün ışığına çıkanlması. cezaevlennin kültür merkezlerine dönüştürülmesı. opera vc bale programlannın zengınleştirilmesi. tiyatrolara sağlanan parasal destekler, uluşlararası kitap fuanna katılım. sinemanın desteklenmesi gibi çalışmalan için venldiğıni söyledi. Arasanhn sergisi Basın Müzesi'nde KültürServisi- Mıne Arasan'ın Basın Müzesi'ndeki resim vegravür sergisi sürüvor. 1972 vılında Devlet Güzel Sanatlar Yüksek Okulu Grafık Bölümü'nü bıtiren Arasan. Bedri Rahmi Ev üboğlu Atölyesi'nde model çalışmalanna devam ctti. 23 kışisel scrgi açiı Eserleri >urtıçi ve vıırtdışı koleksivonlarda yeralan sanatçı. Basın Müzesi öravür Atölyesi'nde Gravürdersleri vermektedır. Sergi. 7 aralık tanhınc kadar açık kalacak. Şehir Tiyatroları'nda 25 oyun İŞTANBUL(AA)- İstanbul Büyükşehir Beledivesi Şehir Tiyatrolan'nda aralık avı bov unca 25 o> un sahnelenecek. YapıIanaçıklamayagöreŞehirTiyatrofan'nınHarbiye Muhsin Ertuğrul ve Cep tivatrolan. ısı sisteminı değıştirme çalışmaları nedeniyle 7 aralık ile 1 ocak tarihleri arasında kapalı kalacak. Harbive Muhsin Ertuğrul Sahnesi'nde 7 aralığa kadar"Resimli Osmanlı Tarihi". "Lüküs Havat". "Vanya Dayf" vc "E\ ita" sahnelenirkcn. Cep Tivılrosu "Sular Avdınlanıyordu" ileperdelerini açacak. Âralık ayı boyunca Fatih Reşat Nuri Sahnesi'ndc. "Gölge Lstası". "Kadınlarda Savaşı Yıtirdi". "Ayrangeven". ""İlkgençliğim". •'Fermanlı Deli Hazreıleri" ile çocuk oyunlan "İnsan Bahçcsr've'Sınk.Obur.Canıaö?" görülebilir. RichardGerekayıp Kültür Servisi-Tibct gezısıneçıkan Rıchard Gere'denbirhaftadır haberalınamıyor. Gazetelerdevayınlanan haber Holl>"v\ood'da bomba etkisi yarattı. Gere'ın menajen."Tek bıldiğim. Richard'ınÇin ve Tibet'e gezi> e gittiği. Bir haftadır bizı aramadtğı doğru. Ama zaten gezideyken aramaz."dedi. Söylentiye göre. sıkı bir budist olan Gereinyanındabırrahıpbulunuyordu. L.A'dan 15 kasımda aynldı. en son Pekin'degörüldü. Bundan öncede fırsat buldukça Himalayalar'a gezi yapan Gere. Dalai Lama'nın A BD elçisi. 8Ö'li yıllarda diğer budistlerle ABDde "Tibet House " merkezini açan sanatçı. "Tibet benim için bir ver değil. kalbiminattığı mistik bir bölgedir."diyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear