25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
27 ARAUK1993 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA GENÇLIK - EGITIM Buokulda 'engeller' aşılıyor Anadolu Üniversitesibünyesinde kurulan Engelliler Yüksek Okulunda şimdilik sekiz işitme engelliyüksekokul öğrencisi ve3-ll yaşları arasında 30 zihinselengelliçocuk öğrenimgörüyor FİGENATALAY Binalar, sokaklar, kaldınm- lar, otobüsler. vapurlar, tuva- letler, hatta insanlar... hepsi onlara karşı. Onlar için açılmış okul sayısı çok az. "NormsJ" okullar ise onlan kabul etmede çok isteksiz. Ama bazen tüm "engeTler aşılabiliyor. Ağır işitme kaybına karşın ilkokul, ortaokul. lise bitiriliyor. ÖSS kazanılıyor, yetenek sınavı da başanyla geçilerek. üniversite öğrencisi olunuyor. Anadolu Cniversitesi bün- yesinde kurulan Engelliler Yüksek Okulu, bu öğretim yı- iında açıldı. Okulda şimdilik sekiz işitme engelli yüksekokul öğrencisi ve 3-11 yaşlan ara- sında 30 zihinsel engelli çocuk eğitim ve öğrenim görüyor. Engelliler Yüksek Okulu Müdürü Ümran Tüfekçioğlu - nun verdiği bilgiye göre, okul 1992'de çıkan bir yasaya göre kuruldu ve iki ana bölümü var. Bunlardan biri, Uygulamab Güzel Sanatlar Bölümü. Bu bölümün içinde dört yılbk li- sans programları olan Sera- mik. Grafik ve İç Mımarlık ana sanat dallan bulunuyor. Bu bölümün içinde aynça iki yılbk Yapı Ressamhğj Ön Lisans Programı da var. Engelliler Yüksek Okulu'nda, zihinsel engelli çocuklara ycmek yeme, tuvalet eğitimi, el yıkama gibi beceriler kazandırılıvor. İkıncisi, İdari Meslekler Bö- lümü. Bu bölümde de Bilgısa- yar Operatörlüğü Ön Lisans Programı bulunuyor. Okul açdmadan önce Türki- ye çapında gazetelere ilan ve- rilmiş. başvuru koşullan duyu- rulmuş. Okııla, engelli çocuk- lann ilk ve ortaöğrenim görme fırsatlannın çok az olması ne- deniyle Öğrenci Secme ve Yer- leştirme Sınavı'nın birinci ba- samağında başanlı olmuş yalnızca sekiz işitme engelli ki- şi başvurmuş. Ümran Tüfekçi- oğlu. "Milli Eğitim Bakanltğı'- nın engelli çocuklara yönelik eğitim »eren ortaokulu yok de- necek kadar az, lise ise hîç yok. Ancak gelecek için ümitlerimiz var. Kaynaştırnıa olgusu yeni. Şimdi lise mezunu olabilmek için kaynaştırmanın 11 yıl önce başlaması gerekirdi" diyor. Sekiz öğrenci. Seramik, Ya- pı Ressamhğı ve Bilgisayar Operatörlüğü bölümlerinde öğrenim görüyor. Sözel ve ya- zılı anlatım. dinleme ve anlama yeteneklerini geliştirebilmelen için bir yıl hazırlık sınıfında okuyacak olan öğrencilere, ay- nca haftada altı saat meslek, iki saat de mesleki dil eğitimi veriliyor. Meral Yorbuk. İzmir Eşref Paşa Lisesi mezunu. 25 yaşın- da geçirdiği bir rahatsızlık so- nucu işitme duyusunuyitirmiş. Dudak hareketlerini okuyor ve çok düzgün konuşuyor. On- ce Açıkögretim Fakültesfne kaydolmuş. ancak dersleri te- levizyondan izleyemeyince vazgeçmış. Diyarbakır Ilahi- yat Fakültesi'ni kazanmış, te- TÖT nedeniyle gitmemiş. Yor- buk. Engelliler Yüksek Oku- lu'ndan Bilgisayar Operatörü olarak mezun olmayı amaçh- yor. Yapı Ressamlığı bölümün- de iki öğrenci var.. Murat ve Engin. Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi İç Mimarlık Bölümü öğretim gö- revlisi Mehmet Aksöz. öğrenri- lerinden çok hoşnut. *^Qrgün öğretimden daha hızlı gidiyo- nız. İki öğrencim de çok başan- irdnor. Engelliler Yüksek Okulu bünyesinde zihinsel engelli ço- cuklara da eğitim veriliyor. 3-11 yaşlan arasındaki 30 co- cuğa yemek yeme, tuvalet eği- timi. el yıkama. diş fırçalama, giyinme gibi beceriler kazandı- nlmasına calışılıyor. TÜBİTAK Başkanı Prof. Terzioğlu, Türkiye'de teknolojinin taklit edildiğini söyledi: ınanmıyoruzfZMÎR (Cumhuriyet Ege Bürosu)- TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Tosun Terzioğlu. Türkıye'nin bılimselliğe "fazla inanan bir ülke olmadığını" belirterek ünıversıtelerin bilimsel araştırma altyapılanru yeterince oluşturmadıklannı söyledi. Prof. Dr Terzioğlu. "Teknoloji ithal edebiliriz, ancak bilim ithal edemeyiz" dıyerek bılımde geri kaldığı sürece Türkiye'nin iddialı bir ülke olamayacağını savundu. TÜBİTAK Başkanı Prof.Dr. Terzioğlu, bu yıl. 33 üniversiteden gelen 710 projeye destek verdiklerini belirtip bir ile üçyıl süreleri kapsayan bu araştırmalariçin verilmesi öngörülen toplam parasal desteğin 300 milyar lirarun üzerinde olduğunu bildirdi. Bu parasal desteğin yeterli olmadığını vurgulayarak "Üniverşitelere yeterincedestek veremiyoruz" dedi. TÜBİTAJCın bir süredir, ya> ın vapan bilim adamlannı özendirme çabasına başladjğını vurgulayan Prof.Dr. Terzioğlu. belli dergilerdearaştırmalan yayımlanan araştırmacılan parasal olarak ödüllendırdiklerini söyledi. En üst düzey bilimsel nitelikli makale başına 10 milyon lira ödül koyduklannı anımsatan Prof.Dr. Terzioğlu. 6 arahk tarihine kadar 566 öğretim elemanına bu yıl yayımlanan makaleleri için toplam iki milyar lira odendiğini, bu rakamlann yıl sonuna kadar 1500 öğretim elemanına ve yedi milyar liraya ulaşacağını vurguladı. NATO Bilim Komitesi'nin, Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra stratejisini tümüyle değiştirerek ehndeki kaynaklan eski Sovyetler Birliğini oluşturan cumhuriyetlere yardım olarak harcamaya başladığını kaydeden Prof.Dr. Terzioğlu, bunun. doktora burslannın düşmesineyol açtığını ve Türkive'vi büvük ölçüdeetkilediğini söyledi. Prof. Dr. Terzioğlu, şu bilgileri verdi: "DİE *e TÜBİTAK'ın yaptığı ortak çalısmay a göre 1991 y ılında Türkiye'de araştırma geliştirmeye harcanan paranın, CSMH (Gayri Safi Milli Hasıla) içindeki payı, binde 33. Çalışan 10 bin nüfus başına düşen araştıncı sayısı ise 7. Uluslararası bilime katkı bakımından Türkiye 40. sırada y er alıyor. Araştırma-geliştirme harcamalarında ö/el sektör payı ise yüzde 18. Gelişmiş ülkelere baktığonızda araştırmay a harcanan paranın, GSMH içindeki payı yüzde 3 dolay ında. 10 biri çalışan nüfus başına düşen araştıncı sayısı 50'den az değil. Bu, Japony a'da 85. Araştırma-geliştirme harcamaiarına özel sektöriin katkısı yüzde 80'in altında değil." 2000"lı>ıllardadün>adarekabctgücününe emeğin. ne hammaddenin ne de enerjının ucuzluğunun belirleyeceğini vurgulayan Prof. Dr. Terzioğlu. "Esasrekabetgücünü. kullanılan teknolojiyi hangi ülkenin ürettiği ve nasıl sahip olduğu etkileyecek" dedi. Türkiye'deçok üst düzeyde araştırma y apah sanayi kuruluşlannında bulunduğunu, araştırmayı lüks sayan. ama çok ileri teknoloji kullanan sanayi kuruluşlannın da bulunduğunu vurgulayan Prof. Dr. Terzioğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Türk sanayii. teknoloji satın alarak, taklit ederek, çalarak çırparak belli bir yere geldi. Ancak gümrük duvarları kalktığında, şu anda düny ada ikinci lig taktmları düzeyinde olan Türk sanay icileri. mahalli lige düşer. Eğer birinci lig takımı olmak isteniyorsa da araştırma yapmak gerekir. Teknoloji ithal edebiliriz, ama bilimi ithal edemeyiz. Bilimselliğe fazla inanan bir ülke değiliz. Araştırma ve geliştirmeye sabrı olan insanlar değiliz. Somut, elle tutuİur sonuçlar istiy oruz. Ancak üniversite çalışanları olarak önce bizim, bilime. araştırma ve geliştirmenin önemine inannıamı/ gerekir. Bilimde kötii olup da falanca diğer üç alanda iyi oJunabiieceğini sanmıvonun." Psikolog Suna Tanaltay, Dr. Erdal Atabek, gençler ve aileler 'genç-aile iletişimini' tartıştı Gençler, hatayapmakvehatasınıgörmekistiyor fstanbul Haber Servisi - Bir grup genç ve aılesi. "Genç-Aile Uetişüni " konulu panelde bi- raraya gelerek sorunlannı tar- üştı. Modern Eğitim Fen Dersa- nesi'nce. Dedeman Oteli"nde gerçekleşen panelde konuşan gazetemiz yazan Dr. Erdal Atabek. ailelere seslenerek, "Çocuklannızın meslek seçİ- minde zaman içinde değişen beklenti profilini gözönüne alın. Eğer bu değişikliği göremezse- niz karşılıklı istekkrinize cevap buiamamazsınız" dedi. Aile ıçi iletişımi. "Hiyerarşik bir Ueti" olarak nıteleyen Dr. Atabek, "Gençfer aşın yükümlü kılın- mamalı. aile içinde, karşılıklı görev ve anlayış sorumluluğuna ulaşılmalı. anne ve çocuklaruıa gösterdikleri fedakaruğı taah- büt altma aJmamalıIar" dıye konuştu. Gençlerdeki özgüven ve oto- kontrol eksikliğine de değinen Dr. Atabek, gencin "yasak, günah, suç" üçgeni içinde sıkı- şıp kalmaktan kurtanlması ge- rektiğinı vurguladı. MODERN EĞİTİM FEN DERSHANESlyfffif Lise öğrencisi Demet Tuncer, baskıcı olunmamasını isterken, Dr. Erdal Atabek, özgüven eksikliğine dikkat çekti. Paneli, MEF Genel Mudür \ ardımcısı NazmiArıkan y önetti. Psikolog Suna Tanaltay, se\ginin önemine değindi. Anne-babalar adı- na konuşan Natık Ergün de, çocuklarıvla ilişkii kurabilmek için onların yaşında neler yaptığını düşündüğünü söyledi. Psikolog Suna Tanaltay ise anne-baba ve gençlere, sürekli kendi rollerini oynamaktan vazgeçip. karşılanndakilerin rollerini de yaşamaya çalışma- lannı öğütledi. Genç-aile ileti- şiminde sevginin önemini vur- gulayan Tanaltay,"Keşke ço- cuklarmıız karşılıklı diyalog >e fikir açLSindan büyüseler, sevgi yönünden büyümeseler" dedi. Lise öğrencisi Demet Tun- cer. gençlerin anne-babalanyla tartışarak, ortak noktada bu- luşmalan gerektığini belirte- rek, şöyle konuştu: "Ama baskıcı, kırıcı ve aşağn layıcı olmamalıyız. Herşeyden önce birbirimki sevdiğimizi, saydığımızı hatırlamalıvız. Bı- rakın hata yapalım. Ama hata- mızı kendimiz anlayaJım. Yetiş- kin bir birey olarak fikirlerimizi savunmak istiyoruz. Ailelerimiz düşünce ve duygu paylaşımına bizier gibi hazır değil. Önyargı ve inattan uzak. demokratik or- tamlar yaratılmalı. İki kuşağın arasmda çattşma değil dayantş- ma olmalı. Anne ve babalarunız kendi hayallerini bizde yaş» mak Lstemesinler. Bizim kendi hayaflerimiz var." Panele katılan diğer lise öğ- rencisi Bülcnt Özel ise gencı. "potansiy eli olan, ancak yeterli derecede deneyimi bulunmayan aktif varlık" olarak tanımladı. Özel. anne-babalara hitaben. •'Kendiraiz için doğru karar vermek yarine sizin sözünü/den çıkmamamızı bekliyorsunu/. Bize, sizin sözünü/den çıkmadı- ğunız sürece gmeniyorsunuz. Bize rehberlik edin. ama gütme- yin. Boynuz kuiağı geçmelidir, geçecektir de" diye konuştu. Anne-babalar adına konu- şan Naök Ergün. çocuklanyla ilişki kurabilmek için daha hoşgöriilü olmaya çalıştığını, kendisinin onlann yaşında ne- ler yaptığını gözönünde bulun- durduğunu söyledi. Daha sonra izleyiciler, pane- listlere çeşitli sorular yöneltti- ler. 17 yaşındaki Peün Kıvanç. gençlerin her zaman sorumsuz olarak nitelcndirildiğini belir- terek. "Bu imajı gençler mi oluşturuyor? Gerçekten suçlu olan gençler mi?" dıye sordu. Psikolog Suna Tanaltay. bu soruya "Genç insan sonimlu- luktan değil, zorunluluktan kaçryor" karşılığını verdi. Orhan Gencebay ve Prof. Meriç Yazan arabeski tartıştı Arabesk, yalnızcamüziktedeğil İstanbul Haber Servisi - Sosyo-kültürel bir olgu olarak son 40 yıldır ülke gündemindekı yerini koru- >an "arabesk", İstanbul Üniversitesi Öğrenci Kül- tür MerkezTnde düzenlenen. Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Cnüd Meriç Yazan ile sanatcı Ornan Gencebay ın katıldığı bir toplantıda ele alındı. Tiyatro Salonu"nda çok sayıda öğrencinin katılımıyla gerçekleşen toplantıda, Prof. Dr Ümid Meriç Yazan. arabesk nitelemesinin mü- zik dışında da kullanılmaya başlandığını söyledi. "Arabesk roman", "Arabesk deniokrasi" gibi tanı- mlann da artık sıkça duyoılduğuna değinen Prof. Dr. Yazan, bu konuyu sadece müzik sosyolojisı açısmdan değil, artık siyaset ve hatta değişim sosyo- lojisi açısından irdelemek gerektiğini söyledi. Sanat yaşamına nasıl başladığını anlatarak söze giren Orhan Gencebay ise, yaptığı müzik türünün "arabesk" diye nitelendirilmesine karşı çıktığını yi- neledı. Müziğe, altı yaşında aldığı klasik batı müzıği eğitimiyle başladığını söyleyen Gencebay, daha son- ra da Türk Sanat Müziği ve Halk Müziği ile de ilgi- lendiğinı. değişen kültür içinde bunlan geliştirmenin yollannı aradığını söyledi. Gencebay, "Ben böyle bir başlangıç yaptım. Yanuş divebilirler. Bu onların gö- rüşü. Ama yaptığım müziğin adına arabesk denemez. Arabesk, Arap etkinliği demektir. Halbuki benim müziğim, Avnsturya'dan Çin'e kullanılan oryantal değerlerin, ortak kültürün serbestliği içinde oluştu" diye konuştu. Öğrencilerin sorulannı da yanıtlayan Gencebay, bir soru üzerine. kaderci olmadığını ancak astroloji ve astrofizik ile ilgilendiğini belirterek, "Bana göre herşey programlı ve o programa göre yüriiyor. Bunu düzenleyene ister bilgisayar deyin ister Aliah. Benim için bu böyle" yanıtını verdi. Yaptığı müziğin sözle- rindeki yoğun hüzün temasının nedeni sorulduğun- da da, Çaykovski, Bach gibi batılı bestecilerin mü- ziklerinin de hüzün yüklü olduğunu, ancak belki de sözsüz olduğu için algılanamadığını söyledi. Gence- bay. arabesk diye nitelcnen olgunun tabulan kabul etmediğini. bu yüzden de kcndini ycnilcdiği sürece varlığını sürdürebileceğini sözlerinc ckledi. Gençliğin Demokratik Üniversite Kurultayı'na poüs eriRel olmuştu Oğrencîlerîn bir günlük açlıkgrevî Prof. Ümid Meriç Yazan ve Orhan Gencebay, arabeski tartıştı. (AHMET ŞIK) İstanbul Haber Servisi - Ümraniye Düğün Salonu'- nda yapılması planlanan De- mokratik Üniversite Kurul- tayı'na izin verilmemesi üze- rine. DEP ilçe binasında top- lanan öğrenciler, gözaltına alınan arkadaşlannın serbest bırakılması için açbk grevini başladı. Ancak akşam saatle- rinde gözaltına alınanlann serbest bırakılması üzenne açlık grevine son veren öğ- renciler binayı boşalttı. Öğrenciler daha önce gö- zaltına alınan arkadaşlan serbest bırakıhncaya ve DEP binası çe\ resindeki "polis ku- şatması" kaldınlıncaya ka- dar açlık grevini sürdürecek- lerini açıklamışlardı. Basm açıklaması Üniversitelerinin demok- ratikleştirilmesi için yaklaşık üç aydır kurultay toplama calışmalan sürdüren üniver- site öğrencilerinin, Ümraniye Belediyesi Düğün Salonu'- nda önceki gün yapacaklan toplantıya izin verilmemişti. Kurultay için değişik kentler- den gelen bırçok öğrenci po- lisler tarafından geri gönderi- lirken, kimliksiz olduğu ileri sürülen yaklaşık 20 öğrenci- nin de gözaltına alındığj açık- lanmıştı. Polis denetimini aşan bir grup öğrenci, düğün salonunda toplantıya izin ve- rilmemesi üzerine, Ümraniye DEP İlçe binasında toplan- mıştı. Geceyi DEP binasında geçıren öğrenciler, dün bir basın açıklaması yaptı. DEP bınasına gelebılen öğ- renalerle kurultay cabşması- nın, polis kuşatması altında devam ettiği belirtilen açıkla- mada, çeşitli üniversitelerden gelen 157 öğrencinin dövüle- rek gözaltına alındığı ileri sü- rüldü. Gözaltına alınanlar- dan bir kısmının daha sonra serbest bırakıldığını, ancak sekiz arkadaşlanndan haber alamadıklannı belirten öğ- renciler. Demokratik Üni- versite Kurultayı (DÜK) ça- lışmalannı yürüten 80 kadar öğrencinin açlık grevine baş- ladığını söyledi. Sekiz arka- daşlanndan haber alıncaya ve polis kuşatması kaldınlın- caya kadar açbk grevini sür- düreceklerini belirten öğren- ciler. "Bugüne kadar işçinûı, memunın sendikal hak arama eyiemierine jopla karşdık ve- ren devletin bugûn de öğrenci- lerin özerk-demokratik üni- versite istemine aynı mantıkla karşdık verdiğini görüyomz" dedi. "Bilimin Bilkent'lere hap- sedildiği, üniversiteierin MGK karaıiarıy la yönetildiği ve bir paralı kışla dunımuna getirikiiği günümü/de, öğren- ci gençlik kendi kurultayını örgütlüyor" denilen açıkla- mada şu görüşlere yer verildi: "Her seçinı öncesinde mey- danlarda 'Konuşan Türkiye istıyoruz". "Örgütlü toplum demokrasinin temelıdir" slo- ganı atanlar, konuşan öğren- ciyi, polis jopu ve disiplin ko- vuşturmaları ile karşılıyorlar. Ancak bizier şunn çok ivi bil- mekteyiz ki. haklar mücade- leyle kazanılır." Akşam saatlerinde gözaltı- na alınanlann serbest bırakıl- ması üzerine. DEP'te açlık grevine başlayan öğrencilerin de eyiemierine son vererek bi- nayı boşalttıklan bildirildi. YÖK Bbskanı Mehmet Sağlam Gençleri meslek sahibi yapacak proje gelecek yıl ANKARA (AA) - YÖK Başkanı Prof. Dr. Mehmet Sağlam, üniversite önündeki yığılmayı sona erdirecek. aynı zamanda da gençleri meslek sahibi yapacak bir projeyi önümüzdeki yıl uygu- İamaya sokacaklannı söyle- di. Prof. Dr. Sağlam. önü- müzdeki yıl üniversite sınav lannda açıkta kalan lise me- zunlannın tamamının meslek yüksekokullanna yerleştırile- ceğinı belirterek. "Geçmiş yı- 1lardan birikmiş ve herhaıigi bir yüksek öğretim programı- na yerleşememiş 150 bin gen- cin bu okullara yerieştirilme- siyle, üniversiteler önündeki y ığılma sona erecek" dedi. Üniversiteierin 5"er bin ka- pasiteli meslek yüksekokulu açmak ıçın çalışmalara baş- ladığını bıldiren Prof. Dr. Sağlam. bu okullann uygula- maya dayalı eğitim yaparak gençleri meslek sahibi yapa- cağjnı kaydetti. Bu okullara, öncelikle bulunduklan böl- genın öğrencilerinın yerleştı- rileceğini anlatan Prof. Dr. Sağlam. böylelikle yöre halkının meslek yüksekokul- lanna destek olmasını plan- ladıklannı söyledi. Yeni açılacak meslek yük- sekokullannda öncelikle böl- genin ihtiyacına dayalı eğitim yapılacağını belirten Prof. Dr. Sağlam, özel idarelerden de destek göreceklerini kay- detti. YÖK Başkanı Prof. Dr. Mehmet SağJam, üniversiıe sınavlannın iki aşamalı ola- rak devam edeceğini belirte- rek, yeni uygulamayı şöyle anlatu: "ÖSS ve ÖYS sonunda herhaıigi programa gireme- miş, bir yükseköğretim prog- ramında kayıtlı olmayan öğ- rencilere başvuru kılavuzları gönderilecek. Öğrenciler, ön- ceu'kle kendi bölgelerindeki meslek yüksekokullarını ter- cih ederek istedikleri progra- ma yerleştirilecekler." Açıkta kalmaya''Açıkta açıkiık YÖK Başkanı Prof. Dr. Mehmet Sağlam, üniversite sınavlan sonunda, 'açıkta kalan öğrencilerin' sayılannın kamuoyu tarafından yanlış algılandığını belirterek şunla- n söyledi: "Sına\lar sonucunda açıkta kalanlarm yarından fazlasuıı, halen bir üniversitede kayıtlı olanlar ile üniversiteyi bitir- dikten sonra tekrar sınava gi- renler oluşturuyor. Geçmiş y> llardan birikenlerle birlikte herhangi bir yükseköğretim programına yerleştirileme- yenlerin sayısı 150 bin cb arın- da. Bunlar yerleştirildikten sonra yığdma kalmaz." Prof. Dr. Sağlam, üniversi- te kontenjanlannın şu anda bile liseden yeni mezun olan- lann tamamını alabilecek du- rumda olduğunu hatırla- tarak. açıköğretım uygula- masının bundan sonraki yıl- larda da devam edeceğini sözlcrine ckledi. Birioıı, diğeride on beşyaşında 2 kızım var. Sokakray ü- rürken veyaarahaylagiderken•. trafık kurallarma u\ nun an veyasokağa çöp atan birilerinigörseler, hemenyapılan hare- ketinyanlışlığmı dilegetirirler ve bunun nedeniniararlar. Diğer taraftan, sonyıtlardagerekbeledıvelerce.gereksede çevre örgütlennce, üzerinde yaşadığımız dün ı anm bizlere,ge- lecek kuşaklara bırakacağıtnız bireınanet olduğu temasıslo- ganlar halinde vurgulanmakta. Ancak bugidişle, acımasızca kirlettiğımiz İstanbul dan, gele- ceğin kuşaklarına hiçirşey kalmayacak. İşte bütün bu veriler bana, eğeryılda 2kez, İsıanbıd Beledive Bûskanlığı nın vegazetenizin önderliğinde ilk ve orta dereceli okullarda okuyan öğrencilerin. aynıgün okullaruun bulunduklan semtsokaklarmıpaylaşarak temizlemelerini, dahasonradakendi temizledikleribu verlerikirlelen büyüklerine uyarıdabulunarak, hem dahagençyaşta sorumluluk duygusuyla tanışacaklarım hem de kendilerine de daha ilerkikusaklar için enıanet edilen dünyanın temiz kalmasına katkıları olacağı düşüncesindevim. Saygılanmla, Murat Yasa Moda Ferit Tck Sok. No: 20/2 81300 Kadıköy-İstanbul
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear