25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
14ARALIK1993SALI CUMHURİYET SAYFA DUNYADAN Ui ' zun süreden beri politikanın dışmda kalan Amerikan sen- dikalan için yeni bir umut ışığı doğdu. Dünyadaki ekonomik koşullann zayıflatüğı sendikalar, Clinton'un seçilmesiyle tekrar güç kazanmaya başladı. Beyaz Saray'ın hazırlamakta olduğu iki reform girişimine -biri sağhk reformu. diğeri Kuzey Amerika Serbest Tica- ret Antlaşması- bazı sendikaalar katılacak. bazıla- nysa karşı çıkacaklar. Clinton'ın sendikaalann haklannın korunmasını isteyişi bile, bu alanda de- ğişimin işareti sayıhyor. Reagan ve Bush yönetimleri. Amerikan sendi- kacılığına pek hoşgörülü davranmamışlardı. Sen- dikalara katılanlann sayısı azalırken, onlann poli- tik etkinlikleri ve ücretlilerin alım gücü de düştü. Bir yıl öncesine kadar sendika sorumlulannın moralleri o kadar bozuktu ki. Beyaz Saray'a en muhafazakâr Demokrat'ın seçimi bile onlar için bir umut ışığı oluşturacaktı. AFL-CIO'nun resmi açıklamalan, Clinton yöne- timinin ilk aylarda kaydettiği en ufak gelişmelere sendikacılann dört elle sanlmalannın nedeniydi. Böyle bir dunımda alınan en ufak önlem bile bek- lenmedik bir zafer etkisi yaratacaktı. 1935 (2. New Deal yılı) ve 1980 yıllan arasında sendika ve fırma başkanlan. ilişkilerinin türiine iliş- kin bir karara vardılar: Yaptıklan görüşmeler, iş- yerlerinde patronlann otoritesini sarsmadan kalkı- nmayi destekleyecek bir maaş artışı sağlayacaktı. Sistemi eleştirmekten vazgeçen ama aynı zamanda ona ilerici bir sosyal akım aşılamaya çalışan sendi- kaalar. her iki partınin de savunduğu Keynesçi gö- rûşü benimsemişlerdi. Ama 1970 yılından itibaren. sendikalar neolibe- ralizm ideolojisine ve uygulamalanna karşı koy- mak durumunda kaldılar. Carter'ın Demokrat yönetimi, yıne Demokrat olan Kongre'nin onayıyla "iş dünyasını"i. enflasyo- ABD sendikacdığınaumut ışığına karşı mücadele uğruna feda etti. Bu uygulamala- ra, Reagan ve Bush yönetimleri daha etkin yakla- şımlar getirdiler: Vergılerin düşürülmesi zengin ke- simin işine gelirken. yöneümde, televızyonlarda ve iletişim kuruluşlanndakı kargaşa. endüstriyel oli- gopolleri zayıflattı: "pasiF' liberalleşme (var olan sosyal kurallann çiğnenmesine teşvik), sosyal gü- venlik kuruluşlannın otoritesini yok denecek kadar azalttı: "gereksizve önemsiz" kâğıtlann çoğalmasını engellemek için küçük firmalann hastalık ve iş ka- zasına karşı aldıklan önlemler azaltıldı. IReagan'ın olumsuz mirası 1980'deki hava kontrolcülerinin grevi. Amerikan sendikacılığının güçsüzleşmesini hızlandırdı. Baş- kan Reagan, tüm müzakereleri reddederek grevci- lerin tümünü işten çıkarttırdı. Gerçekten de bun- lann iki büyük hatası oldu: Ilki, grev haklannın ol- madığını unutmak. ikincisi ise bir önceki yıl AFL- ClO'dan aynlıp Reagan'a oy vermeye teşvik eden bir sendikaya bağlı olmak! 11400 kişinin işten çıkanlması. endüstriyel ilişki- lerin sertleştiğine alâmetti. Bu grevi izleyen birçok grev (1983 vel990'daGreyhound.89'da'Conünen- tal Airlines. 89-90'da Pittston Coal). çalışanın ye- nilgisiyle sonuçlanıyordu: İşten çıkarmalar. çalışma kontratlannın kişiselleşmesi. şirketin vavaşça iflas ettirilmesi... Cumhuriyetçi başkanhnn yaptığı ata- malar sonucu. çalışma hakkını savunması gereken yönetim. patronlann isteklerini kaydeden bir kabi- ne halini aldı. LEMOIVDF diftlomatüfiıe Ama sendikalann gücünü kaybetmesi sadece Be- yaz Saray'ın ve Kongre"nin ultra liberal tutumlann- dan kaynaklanmıyordu. Ekonominin uluslararası olmasıyla, ulusal gelirin yüzde 70'i ya dışanya ihraç ediliyor ya da dış rekabete maruz kalan şirketler ta- rafından üretiliyordu. Bir sendikaya üye olanlann çoğu da bu rekabete maruz kalmış sanayilerin (oto- mobil. demir. serospacial) ücretlileri idi. Bunun yanı sıra, eğitimin ve yerel yönetimin dışında en çok ge- lişme gösteren alanlarda ve bölgelerde sendikalaş- ma oranının az olduğu gözlemlenmiştir (bilgisayar ve hizmet sektörleri, güney eyaletleri). Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşması (NAFTA) işçi hareketine bır darbe daha indirdi. AFL-CIO bunun "ücreti iyi olan rşlerin Mcksika'ya kavdırılmasına ve Amerikan endüstrivel bölgelerinin birer hayalet şehire dönüşmesine sebep olacağını" söylemişti. ÜstelıkMeksıkahükümetideAmerika- da yaşayan ve amaa. oradaki küçük ve orta boy şir- ketleri ele geçirip daha sonra bunlan Meksika'ya yerleştirmek olan Meksikalı bir topluluğun varlığını kabul etmiş durumda. Bu isteklerinin sebebi de Meksika'daki maaşlann çok düşük olması ve çalı- şma süresinin. sendikal haklann ve çevre koru- maalığının çok az düzenlenmiş olması. Üstelik NAFTA'nın hiçbir mekanızması sosyal koru- macılığa ya da maaşı düşmüş. işi yok olmuş ücretli- lerin korunmasına yönelik değil. Gelecekteki bu or- tak pazann esas amaa. ABD"de hala kontrol al- tında tutulan sermayenin serbestçe dolaşarak gücü- nü arttırması. Haklan tehdit edilen, yaşamından şüphe duyan Amerikan işçi hareketi, 1992 secim kampanyasına umutsuzluğun verdiği bır enerjiyle katıldı. Her za- man Cumhuriyetçiler'i destekle\en kamyoncular ve hava kontrolcüleri sendikalan bile Bay Clinton'- ın adaylığı için bir oldular. Hiçbir şey esirgenmedi: Teleenformatik sayesinde. AFL-CIO'nun 13 mil- yon üyesi seferber edildi. Ancak. sendikacıhğa kötü bakılmasından ve Demokrat adayın sendikalara bağımlı olduğu sanısına yol açılmaması kaygısı- ndan ötürü. bu seferberlik gizli tutuldu. Clinton, kullanılan oylann yüzde 43'ünü aldıysa da aıleden en az bır kişinin sendikalı olduğu merkezlerde ovla- nn yüzde 60'ını topladı. ISendikacılardan Clinton'a destek Aslında. seçmen kitlesine ve iktidann bilançosu- na bakılacak olursa Bay Clinton o kadar da "işdün- yasınıngerçekdostu"değıl. 1978denben Arkansas Valisi Clinton, sendikacı geleneği olmayan güney eyaletinin güzelliklerinı överek oraya yerleşmesini istediği fırmalan çekmeyc çalışmıştı: Plastik eşya üreten bir fabrikaya umulmadık bir kredi vererek. yapılan greve dayanmasını ve ücretlilerin fabri- kanın şartlanna uymasmı sağlamıştı. Veen önemli- sı. 1988'den ve Bay Dukakis'ın başansızlığından beri güttüğü politika, "kategorileşmiş çıkar" prensı- bini benimseyen sendikalardan. kendisini ve parti- sını mümkün olduğunca ayn tutmaktı. Muhafazakâr Demokratlar'ın "Demokratik leadership'"ı Clinton. iş dünyasının desteğiyle birlikte hanr- ladığı programda önceliği bütçe açı- ğının kapanmasına, ticari liberaliz- me ve bastıncı ceza politıkasına ver- di. Halbuki, secim kampanyası esnasında ve ilk ka- rarlan dolayısıyla Clinton. sendikalara yaklaşmış görünüvordu. Hazine ve bütçe sorumluluğunu. biri muhafazakâr, diğeri ılımlı olan iki Demokrat'a (Bay Lloyd Bentsen ve Bay Leon Panetta) devrettıği bir gercek. Ancak. ekonomı konsevinın başkanlığını ve çalışma bakanlığının yönetimini soî ideolojiye yakın iki üniversiteliye. (Bayan Laura Tyson ve Bay Robert Reich) verdi. Her ikisinin de Başkan'la olan yakın ilişkılen, uzun süreden beri savunduklan ılke- lere gençlik aşıladı: Amerikan endüstrisinin rekabe- tini kızıştıracak, devlet tarafından desteklenen en- düstriyel politikayla. formasyona ve araştırmaya yönelik harcamalann arttınlmasıyla "iyi para geti- ren mesleklerin" düzeyinin korunması amaçlandı. Ancak, Senato'daki Cumhuriyetçiler'in engelle- meleri, Başkan"ın canlandırma politikasını parça- ladı. Yatınmlann arttınlmasi politikasma gelince. o da bütçe açığımn kapatılmasına verilen önceliğın ve şırketlenn daha fazla vergı vermeyı reddetmesırun bır kurbanı olacağa benziyor. Ama sendikalar için zayıf da olsa umut ışığı var. Öncelikle. Cumhuriyetçiler'in polıtikalanna karşı çıkabılmek için birlikte çalışmayı öğrendiler. İkinci olarak da liberal ekonomistler, "organize ticaret" fıkrini, altyapı yatınmlannı. devletın ekonomiye kanşmasını savunarak ultraliberalızme saldmvor- lar. Clinton. bütün sözlerini yerine getirmeyi denese bile iş dünyasının zorluklanna çare bulma gücüne sahip değil. Daha şimdiden bütçeyı kısıtlamak du- rumunda. Anthony Daley Pans evsizlerine uyku tıüumu P aris'te akşam kafeler ka- panıp, şehir sessizliğe gö- müldüğünde, Pierre Jean- not'u. Austerlitz İstasyonu'nda. tren beklerken bulabilirsiniz. Özel bir yere gittiğinden değil. 00.58 Etampes treni. onun kışlık evidir. Tren güneye doğru. sallana sallana yol alırken. Jeannot uyumaya çalışır. Bu saatte kapılar acık olduğundan. bilet almadan ge- çebilmektedir. Etampes treninde dördüncü kışını geçiren Jeannot, "Gelenler geneüikle aynı insan- lardır" diyor. Ne Jeannot'nun ne de arkadaşla- nnın derbeder. serseri bir kılıklan var. Aksine, üstleri başlan oldukça düzgün. Ancak Fransa gibı, düzen- li olarak istatisüklerin tutulduğu bir ülkede bile, bu ınsanlar resmi kay/ıtlar üzerinde görünmüyor. Üçü Paris'te olmak üzere, on kişinin soğuk yüzünden öldüğü ül- kede, kapı önlerinde. metroda. ga- rajlarda uyuyan evsizler, ciddi bir sorun olarak kendini göstermeye başladı. Aslında, bu vicdan muhasebele- ri, tatille soğuğun buluştuğu her kış yaşanıyor. Ancak, işsizliğin >r üzde 12"lere varması, ekonominin pek de iyi bir tablo çizmemesi ve göç- men akını yüzünden, bu aralık ayı- nda, yoksullann içinde bulunduğu koşullann kötülüğü kendisini daha erken gösterdı. Yardım dernekleri, çorba araba- lannı harekete geçirdi. bannaklar daha önce saptanan tarihten üç hafta önce oluşturuldu. İki yeralü istasyonunu evsizlere kamp olarak ayıran kent aynca hamamlarda bedava banyo olanağı da sundu. IFransa bu sorunu çözemez mi? Polis, > aklaşık 2 milyon nüfusluk kentte. evsiz sayısımn 9 bini buldu- ğunu, bir yerde yaşamakla birlikte "çok kötü dunımda''' olanlann sayı- sırun 15 bine ulaşlığını söylüyor. Fransa'daki evsizlerin sayısı kesin olarak bilinmemekle birlikte. yar- dım gruplan ülkede 400 bin insanın evsiz olduğunu tahmin ediyor. Bütün ülkede yoksullann sözcü- sü olarak kabul edilen Rahip Pier- re, geçen hafta yaptığı konuşmalar- da. >ine hükümete olan öfkesinı kustu: "Sorunun asıl nedeni şu, Fransa'da bir milyon ev eksiği var. Bu soruna çare bulabilecek araçlara sahip olan bir ülkede, evsizlik sonı- nun çözümlenmemesi bir suctur." Başkalan da. ailenin çözülmesin- den. göç akışından. kimilerinin hu- zur bulduğu köy yaşamının sona ermesinden söz ediyor. Paris'in ışıl ışıl sokaklan bile. ge- cenin kör karanlığında bütün çcki- ciliklerini yitiriyor. Madame Cad- desi'nde. uzun zamandır öyle yaşa- dıklan belli iki adam, bir apartma- nın ginşınde uyumaya çalışıyor. "Niye bir bannağa gitmediniz" diye soruyoruz. "Hayır asla git- mem" diyor uyku sersemi bir ses. Sonra battaniyesinin altındaki küçük beyaz teriyeri gösterip ekli- yor: "Köpeğimi kabul etmezler. Cç yJdır birbirimizden hiç aynlmadık." 1 Başında derin bir yarası olan öte- kisi de "Ben de arkadaşımla bir- likteyim, biz burada kalıyoruz" di- yor. Yardım örgütlen sokak insan- lanna uyku tulumu da dağıüyor. Micheline Godard, "Pek çok kişi u\ku tulumlarını satıyor. ama bazı- larına uyku tulumu verirken bazn larma vermemezlik edemeyiz. İnsanlan yargılamak bizim işimiz değjl" diyor. Şimdi yeni evleri istasyona girer- ken, çıt çıkmıyor. İkisi de. trende geçirilecek sıcak. değerli saatlerin bilıncinde, suçlamalara hedef olmamanın yolunu iyice öğrenmiş. Mariise Simons Kamulaşürmaya karşıintihar gjrişimi A tina'da kent içi ulaşımı sağ- layan özel otobüs şirketleri, hükümete karşı giriştikleri eylemlere şimdilik son verdiler. Hükümetin ulaşım sistemini "ka- mulaştırma" çabalanna karşı oto- büs sahiplerinin başlattıklan ortak eylem, iktidardaki Sosyaüstlerin zararlann ödeneceğine ilişkin söz vermeleri üzerine sona erdi. Atina'da ulaşımın durma noktası- na gelmesiyle günlük yaşam felç oldu. Olavlar, özel otobüs sahiplerin- den Eftimiyos Kalopitas'ın son ge- lişmeleri protesto etmek amacıyla intihar girişimine yol açtı. Kalopi- tas, otobüs garajının çatısına çıka- rak. tabancasıyla intihar etme teh- ditlerisavurdu. Kalopitas'ı niyetinden vazgeçir- mek kolay olmadı. The Guardian Imzasız mektuplar gönderen kişilere Fransızcada 'Karga" deniyor. Kargalannçoğunluğukadınmış K alın sesi, jüri üyelerinin de mahkemedeki dinleyecilerin de tüylerini ürpertti. Salonu. kimliği belirsiz bir varlığın tehdidi doldurmuştu. Herkes ürküyordu. Genellikle yakınlanndan seçtiği kurbanlannı, telefonla rahatsız, mektupla tedirgın, dedikoduyla re- zil eden; insanlann onurlanyla oy- nayarak, yaşamlannı karartan ve hatta ölümlerine neden olan bu zayıf ve korkaklann bütün gücü işte ora- daydı. Genellikle korkak ve sapıklar tarafından gönderilen küfür. tehdit ve iftiralarla dolu binlerce mcktubu önemsemek saçmalık gibi görünebilir. içerikleri birbirinin benzeri, ucuz, kötü, çirkin, bayağı, tutarsız sadakatsizlik, ihanet ve aldatma öyküleriyle dolu. Ama bu imzasız yazılar, bu kimliksiz sesler, pek çok insanın mutluluğunu. onu- runu ve yaşamını mahvetti. "Leş Kargalan"' sadık ve inatçı- dırlar. Yıllarca. kuytularda giz- lenerek, kötülük saçar... Belirsiz kimliklerini ceza korkusundan uzak tutmanm tadını sonuna kadar çı- karabilirler. Grafolog Giles Giesner. "Karga"- nm, sapına kadar alçak" olduğunu söylüyor. "Kötü kalpli ve kıskanç!" Genellikle "Karga"lık. hayal kınklıklanndan sonra ortaya çıkıyor. "Çünkü" diyor Giesner: "havat, bekledikleri, özledikleri, istedikleri şeykri getirmiyor." Guillaume, 20 yaşında ve sürekli Tele-Radyo Restoran'a giden bir kı- za aşık. Ama, kız onu önemsemivor. Bunun üzerine Guillaume'un öç duygulan kabanyor. Önce. telefon faslına başlıyor. Açık-saçık lafiarla kıa iyice bunaltıyor. Sonra. kurban değıştirerek, restoran sahibine takı- yor. Yanlış siparişler veriyor. Resto- rana. hiç ısmarlanmamış mallar tes- lim ettıriyor. Her akşam, orada bulunmayan müşteriler adma taksi çağırtıyor. Ortada yangın yokken, itfaiye çağınyor. Ölmayan bahçe için bir kamyon gübre göndertiyor. Ve bunlarla da yetinmeyip. restoran sabihinin sapasağlam annesıni, ace- le gömme isteğiyle "Cenaze Alayı"nı harekete geçiriyor. Telefonlara dinleme cihazlan takılmasa. kimbi- lir daha neler yapardı? Çoğunlukla. bu gibiler, >aşlılar arasından çıkıyor. Çünkü 20 yaş, bcklentilerin gcrçekleşme. 30 ise, yeniden başlayabilme umudunu ayakta tutuyor. Ama 40'ından son- ra insan, sertleşiyor. "Korkaklaria alçaklar, hiçbir za- man doğrudan saldırmaz" dıyor Dr. Roure; "Her zaman karanlıkta kal- mayı yeğlerler''. "Leş Kargalan" hakkında az şey bilinmesi ve onlar üzerine hiçbir kri- minoloji kitabının yazılmamasının nedeni de sadece "kafestekilerin" yani yakalanabilen "en saflannın" tanınmasıdır. Asıl tehlikeliler. ken- dilerini de ne- denlerini *de çok iyi gizliyorlar. Onlann gizli birer alçak ve kötü kalpli ol- duklannı sövlemiş- tik. Buna, genellikle dişi ve kurbanın yakın çevre-1 sinden olduklannı da ek- leyebiliriz. Dişi oluşlan sizi irkiltmesın. L'zmanlarl kesinlikle kadm düşmanı değiller ama. hepsı yakalayabildiklen "Karsa- , lann" çoğunun kadın oldu- ğunda birleşivorlar. "Bunun ne- deni, erkeklere göre hareket imkanlarının daha sınırlı olması- nda aranabilir" dıyc oncnyori Gilles Giesner. Üstelik. kadı-| nların erkeklerden daha fazla "dedikodu" yaptığı yaygındır. Dişi ve komsu oluşlan, kur- ban ve aileshle yakın ilişkiler içinde bulunmalannı sağlıyor. Böylelıkle, çok özel sırlara bile ortak edildiklenni düşünmek yanlış olmaz. Soruşturma yapan- lann bulgulannın büyük bir oranı bu durumu doğruluvor. Bu nedenle de. böylesine yakın insanlann "Leş Kargası"na dönüşmelen için çok iyi nedenlerinin bulunması gerekiyor. Jean, kansının kendini aldattığını bildiren ilk imzasız mektubu aldı- ğında. çevresinde bır araştırma yap- tı. "Kansının sevgilisine özel şeyler de yaptığım". anlatan 11 .'sine güldü. Ama, 20. gelir gelmez. uzmanlara danışmaya karar verdi. Yapılan araştırmalar, "Karga"nın. en yakın arkadaşın, aile dostu kansı olduğu- nu ortaya çıkardı. Bir başka olayda ise, kurban zengin ve kültürlü. "Kar- ga", bir mağaza sahibinin kıskanç kansıydı. Karga hikayesi. aslında zavallılı- ğın seyir defteri olmaktan öteye git- mez. Ellerinde kimliği belirsiz sesler. yazanı bilinmez sözcükler. iğrenç darbclerden ibaret silahlar ve kin- den başka duygulan kalmayan acı- nası kişilerin şarkısıdır da denilebi- lir. Anoııim, kindar. tehlikeli: İşte ieş kargalan! Psikiatr Dr. Louis-Paul Roure, "Karga"nın başat özelliğini "hareketin sürekli tekrarlanması" olarak ta- nımlıyor. Kimliği belirlenmediği sürece mektup ya da telefonlannın sayısı artar. Amacı, karşısındakini ala- bildiğinekaygılandırmak.. ama kendisi sürekli karanlıkta kalmaktır. Adını da bu özelliğinden alıyor. Her zaman kötülük ve ölümün simgesi olan bu kuşlar. uğursuz sayılmazlar mı? LEPOINT Ya&yı konuşturma sanatı: Grafolofi Telefonu kullanmadığı zaman, "Karga" cinayet aracı olarak yazısımbırakıyor. Bu durumda bütün sorun, o vaznı konuşlurmakta. Bu da, "grafolog" denilen yazı ıızman- larının görevi. Bazı durumlarda. "Karga", kurbamnm lanıdığı biri değildir ve yazı şeklini değişlirnıe gereğini duymaz; grafolog "Karga"nın psikolojik poriresini çizebilir ve kişiliği hakkında önenıli bilgiler verebilir (yaşı, cin- siyeti, özellikle de kültürel ve en- lelektüel düzeyiniyaklafik olarak çıkartabilir). Ama genelde. mektuplarm sa- lıibi. çeşitli yöntemler ııy- gulayarak yazısını tanınımız hale getirir. Böyle bir durumda bile farkı-' nda o/madan önemli ipuçları bırakır. Yazı uzmanları, yazıda kişiyi ortaya çıkaracak başka özellikler (harflerinyazılışı. kale- nıin üzerine yapılan baskı...) ararlar. Bu çeşitliyazış biçimleri- ni nornıal vazıda inctievıp, mektuptaki vaznia kaışılaştırı- rlar ve büyük benzerlikler duru- munda kinıliğini tespit ederler. Françoise Rousselle ABD: Kentlerde öliim tarkılan A merika kentleri buralarda yaşayan insanlar daha zeki olmadığı sürece daha güvenli yerler olamayacaklar. İlk olarak herkesin şunu anlaması gerekiyor: Amerika daha önce hiç yaşamadığı bir bunalımla yüz vüze. Suç oranının yükselmesinden kaynakla- nan bir iç bunalım bu. Eskiden yalnızca gangsterler birbirlerini öl- dürmek için silah kullanırlardı. O günler ne kadar da masum. nere- deyse pastoralmiş! Şimdi gansterler yizyonlannı ge- nişletmış durumda. Ölüm tarlalannı çok genış yaşam alanlanna dek uzattılar. Potansiyel hedefleri bu alanlarda hareket eden herkes. Bu alanlar, uyuşturucu gelirlerinin elde edildiği yerler. İşte yeni Amerikan terorizminin kaynağı. Ve ardından. kent sakinleri silah suçlan hakkında düşündükleri za- man mendillerini ceplerinden çıkar- mak zorunda kalacaklar. Burada başa çıkılması gereken kişiler yanlış yönlendirilmiş çocuklar ya da tele- vizyondaki gangsterler gibi caka sa- tarak yürüyen "sokak Uderleri" de- ğil- Colombia Eyalet Konseyi üyesi John Ray sorunu doğru bir düzeyde ortaya koyuyor: "Bu kabadayılar iş falan aramıyorlar. Bir işleri var; ve tam gün çalışıyorlar; bu işten de iyi para kazanıyorlar. Uyuşturucu satı- yorlar, silah kaçakçılığı yapıyorlar, çalıyorlar ve soygun vapıyorlar. İnsan yaşamına karşı hiç saygıları yok ve kışkırtma olsun olmasın sizi öldürüyorlar." Başkan Bill Clinton, siyah Ameri- kalılara suçlulann insan haklan ha- reketinin değerinin düşmesine yol açtıklannı söyledi. Ra\ . böyle bir bağlantı >apmanın bile hareketi kir- leteceğini söyledi. Başkandan bö\ le duygusal bağlantılar japmaktan vazgeçmesini istedi. Silah ve uyuşturucu kaçakçılannı katıller olarak lanımlamak. iş ve eğitim olanaklan arayan gençlere bu fırsatlann tanınmasına bir engel oluşturmamalı. Tersine. kendilerini gırişime adamış olanlarla cinayete adayanlar arasmdaki duygusal ve siyasal çizgi kesin olarak çizılmediği sürece, sa- vaş kuşaği dışında yaşayan Ameri- kalılar tarafından bu ikisi aynı kate- goriye konulmaya devam edecektir. Bu. tutuculann ve suçlulann bir za- feridir. Kamu güvenliğinı sağlamak için. kentli Amerikalılar fedcral hü- kümete güvenmeyi bir tardfa bırakıp kendi yerel ve eyalet yetkili- lerine dönmeleri doğru olacak. Silah lobisi hala çok güçlü. Ulusal politi- kacılarsa hala korkak. Herkes belediye başkanlannın suçu tek başlanna durduramaya- cağmı biliyor. Ancak. Nevv York belediye başkanı Rudolph Giuliani- nin seçilmesinin nedeni. birçok in- sanın onun Nevv York kentinin gü- venliği için mücadele etmeye hazır olduğunu düşünmeleri olmuştu. İşe gayet iyi başladı: Suçlulan okul çevrelerinden uzak tutacak bir güvenlik kordonu oluşturmak ve uyuşturucu satıalannın tutuklan- masını sağlamaya söz verdi. Silahlı suç işleyenler için özel bir hapishane yararlı olabihr. Uyuştu- rucu bağımlılığını engellemeye yö- nelik tedavi. uyuşturucu kullandığı belirlenen tüm suçlular için zorunlu olmalı. «
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear