25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 6 KASIM 1993 PAZARTESf HABERLER NATO Komutam bugün Ankara'da • ANKARA (AA) - NATO Güney Avnıpa Müttefık Kuvvetler Komutanı Oramiral Jeremy Michael Boord, bugün Ankara'ya geliyor. Genelkurmay Başkanlığı Basın ve Halkla Ilişkiler Dairesi'nden verilen bilgiye göre yann sabah Ankara'ya gelecek olan Oramiral Boord. Genelkurmay Başkaru Orgeneral Doğan Güreş ve Genelkurmay Ikinci Başkanı Orgeneral Ahmet Çörekçı'yi ziyaret edecek. Oramiral Boord, öğleden sonra Türkiye'den aynlacak. Makedonyalı bakanınziyareti •ÜSKÜP(AA)- Makedonya Savunma Bakanı Vlado Popovski'nin 9-11 kasım tarihlerinde Türkiye'yi ziyaret edeceği bildirildi. Makedonya hükümet yetkililerine göre ziyaret sırasında ikili iüşkiler ve bölgesel sorunlarele ahnacak. Buarada Popovski'nin Türkiye'ye yapacağ resmi ziyaret öncesinde Makedonya basınında Türk Silahh Kuvvetleri'ni öven yanlar yer aldı. Gazete, radyo ve televizyonlarda yayımlanan habervetarutıcı programlarda, Türkiye'nin Avrupa'nın en güçlü ordulanndan birine sahip olduğu belirtildi. Veçer ve Birlik adb gazeteler, Türk Silahh Kuvvetleri'ne tam sayfa ayırdılar. Veçer gazetesi. Türk ordusu için "Gücün vedisiplinin simgesi" başlığını kullararken. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Balkanlarve Ortadoğu'da banşın korunmasında büyük etkisi olduğunu yazdı. Hasanov Ankara'dan aynldı • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Azerbaycan Dışişlen Bakanı Hasan Hasanov, Türkiye'nin Avrupa Güvenlik ve Işbirliği Konferansı (AGİK) Minsk gnıbunda daha aktif rol oynaması yolundaki Bakü yönetimimin talebini Ankara'ya iletti. Geçen hafta başında Ankara'ya ani bir ziyaret yapan Hasanov. Paris ziyaretinin dönüşünde, önceki gün yeniden Ankara'ya uğradı. Hasanov, iki gün süren Ankara ziyareti sırasında. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ve Başbakan Tansu Çillerile uzun süren görüşmeler yaptı. Diplomatik kaynaklar, ülke topraklannın bir bölümü Ermenistan işgali altında bulunan Azerbaycan'ın Dışişleri Bakanı Hasanov'un, Çiller ile görüşmesinin büyük bir bölümünün Dağlık Karabağ sorununa çözüm arayan AGİK Minsk grubunun çalışmalanyla ilgili olduğunu söylediler. Müyarlık asansörler • ANKARA (UB A) - TBMM'deyaşanan asansör sorunu, bir kez daha 'devletin mab deniz' deyişini haklı çıkardı. TBMM Genel Sekreterliği. eylül ayı başında Meclis'in genel kunıl salonu ilepartigruplannın bulunduğu ana binasındaki 7 asansörüdeğiştirdi. Eski asansörler atılîrken bu asansörlerin yerine her biri 1 milyar liranın üstünde değeri bulunan yenileri monte edildi. Yaklaşık biray süren bu onanm tamamlandı. ama TBMM'deki asansör sorunu bitmedi. Din Şûrası'na katılan Suudi Arabistan Hac Bakanı, Cezayir Diyanet İşleri Bakanlığı Danışmanı ve Endonezyalı dinbilimti, Kuran'ın modern çağa yorumunun ancak uzmanlar ve doğru kişiler tarafından yapılabileceğini belirtiyor: Kuranözüııedokunmadantefsiredilebilir ORALÇALIŞLAR LALE SARltBRAHİMOĞLU ANKARA - Diyanet İşleri Başkanlığı'nca ilk kez düzenlenen 1. Din ŞûrasTnda, bir hafta bo- yunca İslam'ın günümüz koşullanna uygun olarak tefsiri dahil pek çok konu. yerli ve ya- bana din ve bılim adamı tarafından Ankara'- dakı Sheraton Otelı salonlannda tartışıldı. Cumhunyet, Müslüman ülkelerden gelen yabancı konuklardan Suudi Arabistan Hac Bakanı Muhammed Mahmut Sefer. Cezayir Diyanet fşleri Bakanlığı Müsteşan Muham- med Mehdi El Kacimi ve Endonezya'nın Java Cniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim üye- lennden Dr. Amin Abduilah ile Islam üzerine sohbetler yaptı. Orta Doğu Teknik Üniversitesı Sosyoloji Bölümü mezunu Endonezyalı dinbilimci Mu- hammed, Türkiye'yi yakından tanıyor. Abdul- lah'ın 18. yüzvıf İslam fılozofu Gazzali ile Al- man filozof fmmanuel Kant üzerine "Ahlak prensiplerinin evrenselliği üzerine düşünceter" konulu doktora tezi. geçen yıl Diyanet tşleri Vakfı tarafından yayımlanmış. Cumhuriyet'in sorulan ve konuklann yanı- tlan şöyle: Suudi Arabistan Hac Bakanı Muhammed Mahmut Sefer: -1. Din Şûrası ile ilgili değerlendirmeniz ne- dir? İslam'ın bilimsel çerçevede yeniden tefsiri konusuna nasıl bakıyorsunuz? SEFER - Şurada İslam ülkeleri arasında havırlı sonuçlar doğurabilecek kararlar alı- nmasını diliyoruz. Bu tür toplantılara önem ve- riyoruz ve başanlı sonuçlar alınması için de gayret gösteririz. İslam'ın tefsin konusuna gelince. Öncelikle Kuran-ı Kerim, tum Müslümanlar için kutsal bir kitaptır. Ve tefsırden anladığımız. birinin çıkıp Kuran'ın tercümesini yapması ya da fi- ziksel bir durumu anlatmak ya da bir şey ler icat etmek için içinden bir şeyler çıkanp uyarlaması değildir. Kuran'ın özüne dokunulmaması şartı temel ahnarak modern çağa tefsiri doğru kişilerce, uzman kişilerce ancak yapılabilir. Bu şartlar yerine getirildiğınde kutsal ki- tabımız. bıze modern cağda yardımcı olacak yönlerini ortaya çıkarmamız, anlamamız için irdelenebılır. Bu da dmbılimcılerince yapılabilir. Bunun yanında dığer alanlardaki bilim adamlan da tefsirine yardımcı olabilir. Akıllanyla değil de duygulanyla hareket eden bazı Müslümanlanmız. Kuran'ın kutsal bölümlerini inceleyip bazı şeyler uydurmaya kalkışıyorlar. Ömeğın duygulanyla hareket eden bu Müslümanlar. Kuran'a bakarak Ay'a insan yollayabileceğımizi düşünüyorlar. Kuran, bu tür şeyleri öngörmez. Kuran bize yön veren, yol gösteren kutsal kitaptır. Bir sos- yal bilim ya da sanat kitabı değildir. Bu anlayış içerisinde Kuran'ın Müslüman- lan bırbirlerinedaha da yakınlaşurması için ir- delenmesıne karşı değılim. - Son zamanlarda Batı ve özellikle Amerika, düm a çapındaki terör ola> larını İslam çıkışlı te- röre bağlıyor. Sizce bu yöndeki teşhisler ne dere- ce doğru? Ankara'da yapüan 1. Din Şûrası'nda en çok üzerinde dunılan konuların başında Kuran'ın tefsiri geliyordu. SEFER - Bu tür yakıştırmalar spekülasyon- dan öteye gitmez. Önce yaşam biçimimizi dü- zenleyen kurallardan Qİuşan İslam ile İslam'ı uyguîayan. ibadet eden Müslümanlan bir- birinden ayırarak konuya bakmalıyız. İslam. adalet. insan haklan. banş demektir. Böyiesine bir din, sebepsiz yere kimseyi öldür- mçz. terör saldınlanna eırismez. İslam'ı. bu şekilde anladıktan sonra, Müs- lüman hakkında konuşabiliriz. Müslümanlar. kalplerinde İsiam'a değişik derecelerde inanan ve anlayanlardır ve buna göre davranış biçimleri gösterenlerdir. Bazılan Islam'ın temel insani ilkelerini anlarken. bazı- lan tam tersidir. Bu nedenle İslam'ı bu çerçeve- de değerlendirmemelıyiz. İsiam'a saldırmak için bahane bulanlann yaptığı bir hatadır bu. fslam ile bazı Müslümanlar'ın yaptıklannı birbirine kanştırmamalıyız. Böyle bir kanştır- ma ıse haksızlıktır. - Türkiye'ye uygulanan hac kotasmda bir artürmav a gidilecek mi? Kotalardaki sınıriama- ezayir Diyanet İşleri I Bakanlığı Danışmanı V - ^ Muhammed £1 Kacimi: 'FİS'in yüksek oy alması, halkın İslamiyet'e bağlıîığını gösterdi. Ancak bu parti, kanun dışı olaylara girişince kapatıldı.' ğ j 1 ndonezyalı dinbilimci fİ Abdullâh: * J 'Dünyadaki hızlı sosyal değişimlere paralel olarak dinler, özüne dokunulmadan yeniden değerlendirilmeli.Din konusuna çok boyutlu bakmalıyız.' üuin esnetilmesi düşünülüvor mu? İranlı hacı- lann, hac sırasında olavlar çıkannasııun kota ile bağlanbsı >ar raı? SEFER - İslam Konferansı Örgütü (İKO) Dışişleri bakanlanmn 1978 yılında Amman'da yapılan toplantısında kota karan alınmıştı. Bu karann nedeni de Suudi Arabistan'daki Harem'i Şerif. Mina ve Müzdelife gıbi kutsal yerlenn daha fazla kışınin ibadetine acılabil- mesı için inşaat yapılması idi. Bu karara Türkiye de kauldı. Kutsal yerlerdeki inşaaüar tamamlandıkça kotalar artünlıyor. Kota uygulaması İKO top- lantısında alındı ve hiçbır siyasi nedeni yoktur. Türkiye ile Türk haalara uygulanan kota konusunda bir sorunumuz yok. Her yıl Türk yetkililerle bir araya gelip bu konuda bir uzlaş- maya vanyoruz, Türkiye bu konuda bizimle her zaman işbirliği yapıyor ve durumumuzu anlayışla karşılıyor. Endonezyalı dinbilimci Dr. Amin Abduilah - Türkiye'yi tanıyan biri olarak iki Müslüman toplum arasındaki benzerlikler ve farklılıklan anlahr nusıruz? ABDULLAH - Türkiye'de laik bir sistem var; bızde ıse Tann. birlik gibı unsurlan içeren beş öğreü var. Yapısal olarak ise sizde bir D€v- let Bakanlığı'na baglı Diyanet İşleri Başkanlığı var, bizde ise din işlerine başbbaşına bakan Din İşleri Bakanbğı var. Bir farkımız da coğrafı olarak farklı kıtalarda yer almamız. Ancak uygulama hayaünda katı din kural- lan yok. Sizdekine benzer bir yaşam biçimi var. Kadınlar. ister başörtüsü takar ister takmaz. Ancak yaklaşık beş yıl önce alınan bir kararla kadınlann üniversitelerde başörtüsü takması- na izin verildi. Sizde ise bu yasak devam edi>or. - Endonezya'da mezhepler ile ilgili aynntı verir misiniz? Erenköy Kız Lisesi'nde din dersi öğretmeninin isteğiyle 14-15 yaşmdaki kız öğrencilere okutulan Dr. Faruk Beşer'in 'Hanımlara Özel İlmihar adlı kitaptan bir örnek: İdaresbnkadına bırdkcuunillctiflaholnuız FİGENATALAY "Bazı kadınlann crkeklere ait bazı işleri başarıp bir çok erkeği geride bt- rakması, tamamen istisnai dunım- lardır. Aynca öne geçmekle, öne geçi- ribnevi birbirine kanstırmamak gere- kir. " Erkeklerin bir kadına ileri bir gö- rev verip de 'Bakjn işte, kadınlar da bu makamlara yükselebiliyor' deme- leri kandırmacadır. 15 yaşından 90 yaşına kadar teorik olarak her gün birkaç tane çocuğa sebepolma gücüne sahip olan erkeğin yanında bir kadın, yine teorik olarak ömrii boyunca en fazla kaç çocuk doğurabilir? Tarih boyuuca kadınlann idareyi ele aldı- kları imparatorluklar niçin hep yıkılıp gjtmişlerdir? İdaresini kadın- İara teslim eden hiçbir millet iflah ounaz." "Allahın %arlığına. gücüne. bilgisi- ne ve adaletli olduğuna kesinkes ina- nan bir insan, ilk baktşta normal değil gibi göriilen bu uygulamanın (çok eşli- lik) AUah'tn emri olduktan sonra hiç de anormal bir tarafının olmadığını anlayacak ve düşünmeye gerek duy- madan bile bunu olduğu gibi kabulle- necektir." "Demek ki kadınla erkek arasında mutlak bir eşitlikten söz etmek im- kansızdır. Bunu savunmak. ya psiko- lojik hastalıktan ya da başka sinsi duygulardan kaynaklanır." Alıntılar yaptığımız kitabın adı. "Hanımlara Özel İlmihal." Yazan. Dr. Faruk Beşer. Okurlanndan bir bölümü. kitabı din dersi öğretmenle- rinin isteğiyle alan 14-15 yaşlannda- ki kız öğrenciler. VeUlerin tepkisi Çok sayıda veh ve öğretmen, okul- lardaki giderek artan antilaik uygu- lamalardan kaygı duyuyor. Birokul- daki din dersi öğretmeninin sınıfta, Atatürk'ten. "Sarhoşun tekiydi. S«r- hoş öMü" diye söz etmesi, öğrencileri. bağlı bulunduğu tarikatın amacı doğru ltusunda yetiştirmeye çalı- şması, bir başka öğretmenin İstiklal Marşı'nı başında takkesi, elleri ar- kasında sıntarak dinlemesi. bu duru- ma tepki gösteren öğretmenlerin okul müdürünce "fırçalanması" id- dialardan bazılan. Erenköy Kız Lisesi din dersi öğret- menı Lsmail Tutuş'un. öğrencilenne aldırdığı "Hanımlara Özel İlmihal" adb kıtapta yok yok. Kadının "ne" olduğu, kadın ve erkeğin eşit olduk- lan ve olmadıkjan konulan, femi- nizm ve kadın, inanç temelleri. iba- detler ve kadın, kadınlara özel haller kitaptaki konulardan bazılan. İsmail Tutuş'un 14 yaşmdaki kız çocukla- nn bilmesi gerektiğini düşündükleri arasında. "adetliykeo cinsel ilişki". •'adetini şaşjran kadının durumu". "gebe ve lohusa ile cinsel ilişki", "do- ğurn kontrohi ve kürtajj". "adetünin kestiği ve pişirdiği" gibi konular da bulunuyor. Kadınla erkeğin eşit olmadıklan konusunun anlatıldığı kitabın 27 ve 28'ıncı sayfalanndan bazı alıntılar şöyle: ''Batılı bir düşünür, "Tüketim. uygarlığı ikiye bölüyor, gittikçe de daha fazla bolecek: Tüketen kadın. üreten kadın. Birincisi kadınlıktan gün geçtikçe dişiliğe. ikincisi kadınlı- ktan gün geçtikçe erkekliğe doğru kayıyor' diyor. Bu acaba iyi bir gidiş midir dersiniz? Tüketen kadın, israf eden kadm demek değildir. Üreten kadın ise her konuda erkekier gibi çalışan kadındır. Zarafette, duygusallıkta, nezaket- te, şefkat ve merhamette erkek kadına yetişemez. Akli muhakemede, soğuk- kaniılıkta, çözümlemede de kadın er- keğe yetişemez. Tarihte; Aristo, Sok- rat, Be>daba. Şekspir, Mevlana gibi kaç tane kadın düşünür > ardır? Hangi önemli buluşu kadınlar gerçekleşfir- miştir? Lzava kaç tane kadın gitmiş- tir? (Gönırülmüş değil. Çünkü fare de götürüldü) Dünyadaki iki yiize yakın devletten kaç tanesinin başı kadındır? Demek ki bu konularda erkeğin görev sahasıdır." Cinsel ilişki Kitabın 182. sayfasında. "'Cinsel ilişki" başlığı altında yaalanlardan bir bölüm: "Adetli ve lohusa kadınmın cima >e arada bir engel olmaksızın göbeği> le diz kapağı arasından yararlanma. şehvetle olmasa dahi haramdır. Bu bölgenin dtşından ve engel varken bu bölgeden yararlanmak ise helaldir. Yani adetli* ya da lohusa kansıyla yat- manın da. onu öpmenin de ve cinsel tatmin konusunda göbeğiyle diz ka- pağı arası dışından çıplak olarak dahi yararlaıunasında, hanımuun mesela elleriyle tatmin obnasuıda sakınca yoktur." Hanımlara Özel İlmihal'de. "Süs- lenmenin 5 Şartı", koku, moda, pe- ruk kullanma, tırnak ve tıraş bırak- ma. saç kestirme, estetik ameliyat gibi konularda da nelerin yapıhp ne- lenn yapılmaması gerektiği anlatıb- yor. Kızı bu kitabı okumak zorunda bırakılan birveli. kızının "öğretmeni- miz bunu almamızı istiyor, ders ki- tabından çok bunu okuyacakmışız" dıyerek kendisine aldırdıktan sonra merak edip okuduğunu söyleyerek tepkisini şöyle dile getirdi: "Kitabın yazarı Dr. Faruk Beşer'in kendi içinde bile tutarsız, çağdışı ki- tabuıa söyleyecek söz bulamıyor ve din öğrermeni İsmail Tutuş'u bö> le bir kitabı on dört \ aşındaki kız çocuklan- na okurup bevinlerini >ıka\acak ka- dar çarpık zihnivetli olıiıasuidan ötürü kınıyorum. Ancak asıl kınanacak olanJar. sanırım bu tür gelişmelerin aynmmda olup da önlemek için hiçbir şey vapmayan "vukardakıler'dir." Telefonla görüşmeye çalıştığımız din dersi öğretmenı İsmail TÎıtuş. "Bu kitabı öğrencilere neden aldırdınız" sorusu üzerine, "Biz kim- seye kitap aldırmıyoruz. Kusura bak- ma" diyerek telefonu yüzümüze ka- pattı. TERÖRLE MÜCADELE YASASI VE ÖNERİLEN DEĞİŞİKLİKLER / ATİLLA COŞKUN ABDULLAH - Toplumun çoğunluğu Şafî- Sünni. Ancak İran'daki 1979 İslam devriminin ardından, Şii sayısında giderek artış görülüyor. Ancak bir mezhep sorunumuz yok. - 1. Din Şurası ile ilgili bir değerlendirme ya- par mısınız? Kuran'ın yeniden tefsirine bakış açı- nız nedir? ABDULLAH - Ankara'da yapılan bu top- lantı son derece isabetb. Asbnda düşünüyonım, Türkiye 70 yıldır bu tür değerlendirmeleri kendi içinde niye yapmadı diye. Yine de geç olmakla birlikte Din Şurasrnm yapılması yararb oldu. Dünyada son derece hızlı sosyal değişimler yaşanıyor. Bu nedenle de ülkeler beş ya da 10 yılda bir şura gibi toplantılarla bir değerlendir- me yapmalılar. Hatta her Müslüman ülke, kendi şartlanna uygun olarak içtihatlannı ye- niden değerlendirmeli. Yüksek teknolojiler ve sosyal değişimler dinsel tavırlan da etİdüyor. Din konusuna çok boyutlu ve sosyolojik açı- dan da bakmamız gerekiyor. Tarihsel açıdan dine nasıl bakmalıyız gibi tüm konular değer- lendırilmelidir. - Ülkenizde, miras paylaşımında iki kadın bir erkeğe eşittir kuralı gibi, kadını ikincil duruma getiren uvgulamalar mevcııt mu? ABDLLLAH - Bu tür uygulamalar bizde yok. Asbnda 1. Din Şurası'na ikı-üç kadının davet edibnesine de şaşırdım. Günümüzde ir- şada kadın da dahil edilmelidir. Türkiye'de la- ikük, modern yaşam tarzının da geliştırilmesi değil mi? O zaman neden kadınlar da irşadda yer almıyor. - Dünyada artan bir tslami uyanış gözlüyor musunuz? ABDULLAH - Evet. Örneğin Endonezya'- da yeni nesil arasında artan sayıda, camiye gi- den. ibadet edenler var. Dindar insan sayısı artıyor, bu da olumlu bir gelişnıe. Ben, tüm Müslüman ülkelerin birbirlerinin yaşam tarzlannı görmeleri ve daha iyi anlama- lan için karşıbklı olarak yerinde incelemeler yapmasının yararlı olduğunu düşünüyonım. Cezayir Din İşleri Bakanlığı Müsteşan Muhammed Mehdi El Kacimi - Ülkenizde din hangi ölcüde temsil edfliyor, resmi örgütlenmesi nasd? KACmt - 1962 yıhnda Fransızlara karşı bağımsızlığımızı kazandıktan sonra Din İşleri Bahanlığı kuruldu. Din ve İslami kultürün yayılması işlerine bakıyor. - İslam Selamet Cephesi (FİS) halktan yük- sek oy almasına rağmen, yani tam iktidara yak- laşırken askeri müdahale oldu ve faaliyetleri ya- saklandı. Yaklaşık 10 bin camide dinsel amaç- lann dışuıdaki faaliyetlere yasak getirikli. Ceza- yir'de radikal İslami hareketin durumu şu anda nedir? KACİMt - Cezayir'de İslami yaşam çok di- namik. Dinı faaliyetlere herhangi bir engel yok. Camiye gidenlerin sayısı artıyor. Yeni ca- miler ınşa edilıyor. Bakanbğım, dinsel faaliyet- ler için özel ödenek ayınyor. Ancak bazı İslami akım adı altında eylemlere girişen topluiuklara gelince. Onlarla sorunlar var. Ancak halk, artık onlara fazla ilgi göstermiyor. Çünkü tsla- miyet'in hoşgörü dini olduğunu bibyorlar. Devlet hiçbir dönemde Müslümanbk an- layışının dışına cıkmıyor. - FİS, seçimlerde yüksek oy alnuştı. Bu sizce neyi ifade ediyor? KACİMİ - Ben bugünkü İslami yaşamdan sözediyorum. !991 seçimlerine gelince. FİS'in yüksek oy alması. Cezayir halkının İslamiyet'e bağhbğının göstergesidır. - FİS neden yasaklandı? KACİMİ - O sırada FİS olağandışı, ka- nundışı olaylara girişti. Şu anda iküslami parti mevcut. FİS kanundışı uygulamalar içine gırdi. Halkı grevlere. yürüyüşlere çağırdı. şiddete başvurdu. Bu parti. kanundışı faaliyetleri ne- deniyle kapatıldı ve ordu müdahale etti. - Cezayir hangi yönetim biçimi ile idare ediü- yor? KACİMİ - Şeriat kurallanna göre yönetili- yor. Medeni kanun da var. - İkisi bir arada nasıl uygulamyor? Örneğin dört kadınla evlilik serbest mi? KACİMİ - Evet serbest, ancak kadının izzeti nefsinın korunması lazım. Kadın hasta ya da çocuk yapamıyorsa erkek ikinci kadınla evle- nebiliyor. Şeriatta ne varsa hepsi uygulanıyor. - tsiamiyet'te örtünme de var? Kadınlar örtün- mek zorunda nu? KACİMİ - Örtünmek zorunlu değil. yasak- lama yok. - tsiamiyet'te "Erkek kadından üstündür' de- niyor? KACİMİ - Erkek üstün değil, daha güçlü- dür. Kuran da böyle söylüyor. Tam tersine İslamiyet kadına değer veriyor. Kadınlar Ce- zayir'de her işte çabşabiliyorlar. Bayan mürşit- ler de tayin ediyoruz. - Kuran'da yeni tefsirlere ihtiyaç olduğunu dü- ştinüyor musunuz? KACİMİ - Değışen dünya koşullanna göre tefsirlere ihtiyaç var. Ancak bu Kuran'ın özüne dokunulmadan yapılmalıdır. Çağlar boyunca oluşturulmuş eski tefsirleri bir kenara bıra- kamayız. Kuran, bir hazine gibidir. Bu hazine- nin bilinmeyenlerini keşfetmek için tefsirler yapılabilir. İslamiyet, her yerde. her zaman ge- çerlidir. "Terör" kavramı, asıl olarak si- yasal yaşamm yarattığı bir söz- cüktür; siyasal mücadelenin bir biçimini ifade eder. Savaş, ihtilal, ayaklanma, içsavaş ya da devlet despotizmi, zindan ve işkence, in- sanlık tarihi boyunca yaşanan si- yasal eylem biçimleridir. İnsani değerlere aykın olmakla birlikte, insanoğlunun başvurdu- ğu bu yöntem, toplum yaşamının her alanında da etkili obnaktadır. Bu çerçevede, hangi nitelikte olursa olsun, her siyasal rejim, şiddet nitelikb eylemlere karşı ya- sal düzenlemeler oluşturmak- tadır. Terörie mücadele hukuku Devletin varlığına karşı "şiddet/ cebir" kullanılarak işlenilen suç- lann bir bölümü "terör" niteli- ğınde görülmüş ve bu niteliği taşı- yan suçlar açısından özel ulusal ve uluslararası yasal düzenleme- ler gerçekleştirilmiştir. * Ana- yasaya ve hukuka uygunluklan yer yer tartışmalı bir "anti-terör mevzuat" oluşmuştur adeta. 10 Çeşıtlı ulkelenn hukuk sistem- Tasarı, 'sivil sıkıyönetim' rejimini öngörüyorlerindeki konumlan yönünden, antı-terör yasa kurallannın deği- şik özellikler taşıdığı görülmekte- dir. Kimi ülkeler, anti-terör yasa- lannı bağımsız ve özel yasalar olarak düzenlemektedir (Ingilte- re. Güney Afrika Cumhuriyeti, Türkiye gibi). Kımı ülkeler ise bu tür düzenlemelen, genel ceza ya- salannın kapsamı içerisinde tut- muşlardır (Fransa, Almanya, İspanya gıbi). Terör nitelıkli eylemlerin bü- yük çoğunluğu. çağdaş ceza y asa- lannda yer alan asli suçlar arası- nda bulunmaktadır; bazı terör eylemlerinin ışleniş biçimleri ne- deniyle, ceza yasalannda tanı- mlanmış olan suçlardan farklıbk göstermeleri mümkündür. Bun- lann dışında, çok az da olsa, bazı terör eylemleri, yasalarda belır- lcnmış suçlardan farklı unsurlan taşıyabılmektedirler (uçak ka- çırmagibi). " Terör nıtelikli eylemlerle ılgılı yasalann asıl farkhlığı ceza yargı- İaması hukukunda görülmekte- dir. Çeşitli ülkelerin ceza yargıla- ması sistemlerinde, bu tür suçlar için özgün kurallar yer almak- tadır. Gözaltı süreleri ya da yargıla- ma prosedürü ve hatta öngörülen "emnıyet tedbiri' yaptınmlannın olağan ceza yargılaması ilkelerin- den, önemb ölçülerde aynldığı görülmektedir. Anti-terör yasa- lannın hukuka ve insan haklan- na uygunluğu tartışması. özellik- le bu noktada karşımıza çıkmak- tadır. Örneğin gözaltı süresi, Kuzey İrlanda'da "Tedhişçilerin Gö- zaltına Alınması Emri 1972"yc göre 28 gündür: Kanada'da "Kamu Düzeninin Korunması İçin Gecici Olağanüstü Hükümler Ya- sası"na göre 90 gün: Güney Afn- ka Cumhuriyetı'nde "Terör Yasası" hükümlerine göre sınırsızdır. '2 Bu süre, Avrupa Topluluğu ülkelerinde. insan Haklan Sözleşmeleri çerçevesin- de düzenlenmiştir. Bunun gibi. yargılama sırası- nda sanığın sorgusunun yapı- lması, duruşma düzeninin ya da güvenliğinin sağlanması, tanığın dinlenilmesi gibi kimi konularda da anli-terör yasalan, çeşitli ülke- lerin hukuk sistemlerine göre de- ğişiklik gösteımektedir... İnsan haklan bilincinin en ge- lişmiş olduğu birçağda, terör gibi bir konuda bile, insan haklannın ihlal edilmesini haklı gösterebile- cek ya da anlaşılır kılacak bir ne- den olamaz. Oysa, antı-terör yasalan yer yer insan haklannı ihlal edici ni- telikler taşımaktadır. Özellikle de anti-terör hükümlerini, genel ceza yasalannın dışına çıkarak "özel yasa' çerçevesinde düzenle- yen hukuk sistemlen yönünden bu tür ihlaller daha yoğun ol- maktadır. Bu konuda. başta Gü- ney Afnka Cumhuriyeti, îngjlte- re ve Türkiye'deki anti-terör ya- salan gelmektedir. • Ceza yargılaması sistemini de içeren özel yasa olarak düzenlen miş anti-terör kurallannın, genel ceza yasa sıstematiği icerisine ahnarak genel ceza yasasının an- layışına uygun olarak düzenlen- mesi, insan haklan ve hukukun üstünlüğü yönündeki gelişmeye katkı sağlayabilir. Türkiye'de durum Türkiye'de terör nitelıkli ey- lemler yönünden, Türk Ceza Ya- sası, pek çok bölümünde düzen- lemeler içermektedir. Gerek devlete, gerek kişilere, malvarbğına ve kitle taşıma araç- lanna karşı terör eylemleri. Türk ceza Yasası'nda ağır yaptınmlara bağlanarak düzenlenmıştir. I J Ustelik, terör eylemlerinin ne- redeyse hemen her biçimini kap- sayacak ölçüde bir düzenleme. hem Türk Ceza Yasası'nda, hem de Türkiye'nin imzaası olduğu devletlerarası anlasmalarda ver almaktadır.. Bu durum karşısında, özel bir antı-terör yasası çıkanlması. sü- regelen tartışmalann nedeni ol- muştur. Çünkü, ceza hukukunun genel sistematiğinden aynlmak, ister istemez farklı anlayışa yö- nelmeyi getirmektedir. Amerika, _ Fransa, Almanya. İngiltere ve İran'ın. Ortadoğu'yu ve dağılan Sovyet cumhunyetle- rini paylaşım savaşı, Anadolu'yu da kanştırdı... Bir yanda PKK'nın vahşet bo- yutuna ulaşan terörizmı, diğer yanda "şeriatçı", "militarist", "tnilliyetçi" ve "neoliberal" güçle- rin karşıbklı komplolan, tüm ül- keyi dehşetlı bir kaosa soktu. Koalisyon hükümeti ciddi sıkıntıh günler yaşıyor. Bu kaosu aşabilecek polıtikalann üretile- memesı. ulkedekı gerginliğı de arttınyor. Bu tür gerginliklerin ve puslu havalann ardından her zaman çıkan "sıkıyönetim", "savaş half" ve de "savaş" sesleri duyulmaya başladı... Ve işte tam bu sırada, Terörle Mücadele Yasası'nda kimi deği- şiklikler öngören bir tasan öneri- si, hükümetin gündemine getiril- di.Tasan, tam anlamıyla bir "sivil sjkıyönetim" rejimini öngörüyor. Hak ve özgürlükleri tanımayan, otoriter bir yönetimin arayacağı her şey bu tasanrun içinde var.. Tam anlamıyla bir "terör ya- sası". Oysa. Türkiye'nin yaşamakta olduğu terörü, salt askeri yön- temlerle, baskı ve şiddetle aşabil- menin olanaklan yoktur... Başta terör olmak üzere, top- lumumuzun yaşadığı hiçbir so- run. demokrasiden uzaklaş- manın, insan haklan ıhlallerinin gerekçesi olamaz. Ülkenin gereksinimi olan. de- mokratikleşme sağlanmadıkca; Anadolu'nun. yabancı güçlerin cint attığı bir alan olmaktan kur- tulması mümkün değildir. Özellikle PKK terörü ile şeri- atçı yükselışi durdurabilmenin yolu da koalisyon protokolünde- ki "demokratiklesme programı"- ndan başlayan ve köklü demok- ratik reformlan benimseyen bir politikanın yaşama geçirilmesiyle mümkündür... Ne denli "sert" olursa olsun, hiçbir yasa, hiçbir askeri yöntem, çözüm olamamaktadır. İ2 Eylül hukukunun, hala yürürlükte ol- ması da bu gerçeğin tanığı değil mi?.. (9) Özek, Çetin; agm. İsıanbul Barosu Dergisi C.65, S.43,6; S. 353. (10) Tanör. Bülent; age, S. V. (11) Alpaslan, Şükrü.age, S.162 (12) Alpaslan, Şükrü; age, S.177 (13) Ayrıntılı bilgi ve değerlendir- me için bkz.: Alpaslan, Şükrü; age. S. 120-161. BİTTİ
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear