22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
8 KASIM1993 PAZARTESİ CUMHURİYET2 SAYFA KULTUR Koreografisini YaseminAltioklar'ın yaptığı 'Bana Ne'adlı gösteri toplumsal duyarazlık, eylemsizlik ve tepkisizlik üzerine Failimeçhıdleriçinüçmaymunla dansECE TEMELKURAN Perde, daktilo sesleri ve sigara du- manıyla açılıyor. Ardından bir silah pat- laması... Bir aydının kanıyla kırmıaya bulanıyor sahne. Koşuşturan insanlar, ağızlannı, kulaklannı, gözlerini kapat- maya çalışan maymunlar... Derken maç başhyor. 900'lü reklamlar, insanlann hiç uyanmamasım dikyen ninniler, has- talıkh çığlıklar gırla... "Biz bu dûnyaya neden gehniştik?" diye haykınyor bina. Herkes sus pus! Ankara Devlet Opera Balesi bünye- sınde oluşturulan Modern Dans Toplu- luğu'nun koreograflanndan Yasembı Atooklar. "Bana ne?" adh düzenleme- sinde, 24 Ocak 1993 tarihinde evinin önünde bombah suikaste hedef olan ya- zanmız Uğur Mumcu'nun öldürübnesini ele alarak. faili meçhul cinayetler ve top- lumsal duyarsızlaşma konulannı ışliyor. Bir el ateşle ölen aydının bedeni, maç iz- leyen, kendilenni 900'lü telefonlara kaptıran çılgın insanlann ayaklan altı- nda ealırken, söz, gölünden sürgün kar beyaa bir kuğuya dûşer. Elinde bir â- lah'la insanlara "Ne olur bağınn" der gj- bidir. Kimse bağırmaz. Ağızlannı, gözlerini. kulaklannı kapatan"maymun- lar", beyaz kuğudan ve bütün ölümler- den kacarlar. Sahne tekrar kana bulanı- rken, bir direniş dansı başlar, Uğur Mumcu ve failleri meçhul kalan o güzel insanlara daır... Modern Dans Topluluğu'nun sahne- lediğı gösterinin koreografı Yasemin Altıoklar ıle görüştük. - Bu konuyu neden seçtiniz? ALTIOKLAR - "Bana neT adlı ese- nm içenk olarak toplumsal körleşme, duyarsızlığı, eylemsîzhği ve tepkisiz top- lum yapılanmasını işliyor. Biçim olarak da protest nitelikli bir dans yaratmaya çabştım. Uzun zamandır insan olarak "faana neci" anlayışın giderek yaygınlaş- masından duyduğum rahatsızhlc, bu dansın hemen, şimdi, bir çığlık gibi ya- ratılmasını sağladı. Aynca dünyamızın varmış olduğu bugünkü noktada, insan- lığın ıtici gücünü oiuştunna görevi, sa- Modern Dans Toptuluğu'oun sahnetediği gösteride Altıoklar, protest nitelikli bir dans yaratmaya çalışmış. natçı olarak bizlere her zamankinden daha büyûk bir sorumluluk yûklüyor. Bu noktadan hareketle "Artık kurtnlun 3 maymun sendromundan" demek ıste- dim. - Dözenkmenizde öldürülen aydm, Ugur Mımcn'yu annnsa&yorda. Dogru- dan bu suikasti mi ele abmak istediniz? ALTIOKLAR - Uğur Mumcu suıkas- ti, beni çok etkiledi elbette. özelde ele aldığım olay bu olsa da, genelde anlat- mak ıstediğim şey bütün faili meçhul cinayetler ve bu ölümler karşısında in- sanlann gösterdiğı tepkisizlikti. Bu çıkışla yapmak istediğim, Türk toplu- raunda yaşanan şiddetli aymazhk ve bo- zulmayı sergilemekti. Bugün Türkiye. çılgın bir değişme ile karşı karşıya. Med- yanın yarattığı sanal gerçeklik insan- kn duyarsızlaştırmak için kuüanıb- rken, bir yandan insanlar gruplar halin- de öldürülüyor gözümüzün önünde. öte yandan ınsanlan uyuşturan futbol maç- lan, 900"lü telefonlar... Bugün Türkıye- de müthiş çelişik olgular bırarada ya- şanıyor Bunlan sahnede, modem dansın ve tıyatronun öğeleriru bırlikte kullanarak yeniden yaratmaya çalıştım. -Dansın kendi dili olmasuıa karşın, yapıtinızda thatronun öğelerÛM de ağûiıklı olarak kullannnşsmız. ALTIOKLAR - Benim tiyatro dene- yimimim olmamasına karşın. çok ger- çek ve daha önce işlenmiş olduğu için tehlikeh olan bu konuyu. dansın yanı sı- ra kısacık sözlerle ve oyunculuk gerekti- ren bir teatral yapı içinde ışlemeye çalıştım. Türkiye'de henüz çok az de- nenmiş "dans-söz-oyun" dengesini kur- mak oldukça güç oldu. Dans tıyatrosu. Avrupa'da için yaşb bir anlaüm bıçmi olsa da, ülkemiz için henüz çok yenı. Bunu denemek ıstedim. Öte yandan işledığim konu, bunu gerek- tiriyor dıye düşündüm Anlattığım şey- ler bırçok insanın zaten bildiği gerçekler- dı. Basın yoluyla ya da diğer kanallarla çok fazla tekrarlanmış bir konuydu top- lumsal duyarsızhk. Bu yüzden bıçemle iceriği özel bir dengede tutmak gereki- yordu. örneğin bu anlamda. ninni ik toplumsal uyuşukluğun anlaülması çok kullanılmış bir imge olmasına karşın, bu imgeyı kullanmak zorunda hissettim kendimı. Çünkü bu olgu, başka türlü anlaülmazdı. Yani ne yaptıysam, buna teatral ögeleri dansta kullanmak da da- hil, başka türlü yapüamayacağını dü- şündüğüm için yaptım. - Oyunun sonunda kullandığınız ve bü- tünleştirici bir işlev taşıy an eli silahlı kuğu imgesinden biraz söz eder misiniz? ALTIOKLAR - Duyarlı insanın, bu çılgınhklar sılsılesı ıçındekı çaresizliğinı anlatmak istedim. Bütün duyarb ınsan- lar böyle yapmıyor mu? Önce dığer ın- sanlan da duyarh obnaya çağınyor, yanlışa bırlikte karşı çıkmaya. Çevresın- dekı herkesın ağzmı, gözünü, kulağını kapatmaya çahştığıru görünce de yoru- luyor. Belkı de, oyunumdaki kuğu gibı kendisini öldürüyor. Bu imge çokca benı anlatsa da, asıl tartışmak istediğim şey duyarh insanın yokoluşunun bir intıhar mı, yoksa bir cinayet mi olduğuydu? Bu- nun yanıtıru sahnede açıkça vermek iste- medim, bu soruyu seyircınin yorumuna bıraktım. - Bundan sonraki çahşnuüaruuzda hangi konulan işkroe)i düşünüvorsunuz? .ALTIOKLAR- İşlemeyi düşündü- ğüm, düşledığim çok fazla konu olması- na karşın bundan sonraki çalışmamda dans ve müzik için düzenlemeler yap- mak istiyorum. Konudan çok biçemi önemseyen bir dizi çabşma yapmayı planlıyorum. 'Amatörlüğü başb başına yaşam biçimf olarak seçen genç tiyatrolar sezonu yeni ve özgün oyunlarla açtı 'Ben sanarağmen, kendim olarakvanm'ANKARA( ANKARA (Cum- hurivet Bürosu) - Genç tiyatrolar sezona yenı ve özgün oyunlanyla başladıİar. Tiyatroyu ahşap İco- kusu ve kırmızı koltuklarla anı- msayan izleyiciler için biraz mu- halif, tiyatroyu yanıbaşında bul- mak isteyenler için tanıdık olan genç tiyatrolar, büyük bir bölü- mû çocuk tfyühlarçndan oluşan repertuvanyla ızleyıcilenn karşı- sına çıkacaİdar. O>aınlannın büyük bölümü ortak üretim olan genç tiyatro- lann hiçbiri amatörlüğün profes- yonelliğe geçiş sürecinde bir adım olduğunu düşünmüyor. Onlara göre amatörlük başhbaşina bir yaşam biçimi. Genç Tiyatrolar, böyle bir yaşam biçimini savunan coşkulanyla çoktan "PerdeT dedi bile Can Şenliği Oyunculan "Tiyatro; türkü, halay. düğün, şenük'gibi değiştirid özeOikleri oian ve msamyh omnz omuza yü- rüyea bir gereksinimdir. öyteyse yaşayan tiyatror Bu sloganla sezona başlayan Can Şenliği Oyunculan, bütünüyle ortak üretimle oluşturduklan oyunlannı bu yıl farkb yerlerde, hatta sokaklarda sergileyr ecekler. Gecçn sezon da ««fledikieri ve "tsyaıi Provahsr*' âdı altmda toplanan, Umut, Gecekondu ve Nevvroz adb oyunlarla birlikte Ta Ta Tarih adb yenı bir yapıtı da repertuvarlanna ekleyerek se- zona başlayan Can Şenliği Oyun- culan, sezon boyunca Anadolu'- nun çeşitb yerlerine tumeler dü- zenleyecekler. Ta Ta Tarih adh yeni oyunla- nyla ınsanbk tarihinin dönüm nok talannı ele alarak "tarihin brt- mediği'" mesajmı veren Can Şen- bği Oyunculan, "Amıe" ve "Şiş- nuum Masah" adb iki çocuk oyununu da sergileyecekler. "Duygudan ve bilgiden uzak, bencfl, sorumsuz, buz rengi insan üretme makinesi durumuna geien dünyaya söylevecek sözfimüz var. Ben vanm. Ben sana rağmen ve kendûn olarak vanm. Henüz be- ton gözlû ohnadun ve seırin tşıkh reklam panolannın arkasından sadık bir köpek gibi gebneye rriye- tim yok. Benden korkmak için çok oedenin var. Çünkü ben, sana rağ- men kendim olarak vanm." Tiyat- ro Özgün Deneme'nın yönetme- ni Yeşim Eyüboğhı, tiyatrolannın manifestosunda böyle diyor. Tiyatro özgün deneme Tiyatro Özgün Deneme (TÖD), bu sezon Mısırb bir fa- hişenin gercek yaşam öyküsünü anlatan "Sn^r Noktasındaki Kadın". 'mutlak iyi insan' te- masını işleyen "Bir YufVa Yürek- h"". bireyin çırpmışını anlatan "Karşdaşnıa 1" adb oyunlarla se- zona başladı. Neval El Sadda>i ve Dostoyevski'nın yapıtlanndan oyunlaştırılan öyküler üzerine çabşan TÖD, bugüne dek, daha önce oyunlaştınlmamış yapıtlan sergilemekle ayncalık kazanıyor. Eski oyunlanrun yanı sıra bu sezonda Gormander'ın "Çocuk- lar Yönetimde" öyküsünü oyun- laştıran grup. çabşmalannda ya- ratıa drama ve doğaçlama yön- temlerini kullaruyor. Çocuklann bır kreşte eğıtim sistemini sorgula- masmı konu alan oyunda 15 çocuk rol abyor. Yönetmen Naci Aslan oyun için şunlan söylüyon "Minik oyunculanınız, ezber yapmıyorlar; roefini çıkış noktası olarak kabul edip rollerini derinle- mesine araştırıyorlar. Bö>lelikle görüş alanlan genişli>or, önlerin- de yeni bir diimanın kapılan açılı- yor." Saınt Exupery"nın dünyaca ünlü eseri "Küçük Prena" de oyunlaştıran Oluşum Tiyatrosu, sezon boyunca şu anda çabşma- lan süren başka oyunlan da sah- neye koyacak. Çoğumuzun başu- cu kitabı olan Küçük Prens'i her biri küçük prens olan oyuncular- dan izleyebıbrsiniz. yorlar. Nüans Tiyatro izleyiciler- le sezon boyunca Mithatpaşa Gösteri Merkezi'nde birükte ola- cak. Prensesler, krallaıia dohı bir sezona başlayan Çan Tiyatrosu, sezon boyunca kendı üretimleri olan Şımank Prenses, Hayvanlar Alemi, Krabn Hazinesi, Şakaa Guguk adh oyunlan sahneye ko- TİvatTO İzdÜSÜmÜ yacak. Eftal Kayış Sahnesi'nde ^* gösterilecek çocuk oyunlanndan başka Çan Trwtroşu bu sezon* bir de gençlik o^ku olan "Bir. Aşk HikayesTni dev sergileyecek. Nüans Tiyatrosu Yenı kurulan Nüans Tiyatro, Murat Yener Yddmm'ın yazdığı, Murat Kaya'nın yönettiğı, "Dıgıdık Kovboylar" adb oyu- nuyla sezona başladı. Sezon boyunca yeni calışma- lar da yapacak olan Nüans Tiyat- ro oyunculan, çocuk oyunlanyla, sevginin ve güven duygusunun azalmasıyla kötülere karşı güçsüz kabnacağını anlatırken, sevginin ve akbn gücüyle her kötülüğün üstesinden geÛneceğini vurgulu- Aktif tiyatro anlayışına dayah olarak çocuklam^daha üfctken .ve katrlmeı olmâaha yfaclık çabştıklannı açıklayan tzdüşüm oyunculan 7 yeni oyunla sezona başladı. Ünıit Kireççi'nin yazdığı "Dik- kat Trafik. PalyaçoJar. Much Macit. Küçük Karabahk, Hoşgei- din Bahar, Ydbaşı, Uzaylı Ko- nuk" adlı oyunlan yazdığı yeni oyunlanrun dışında eski oyun- lannı da sergıleyecek olan Tiyat- ro Izdüşüm, 3-6 yaş grubuna yönelik oyunlar hazırbyor. Ortak üretimleri olan oyunlannı çocuk yuva ve klüplerinde sergıleyen oyuncular, bu sezon içinde sahne çahşmalannın da olacağmı söy- lüvorlar. Gerçeküstücülüğün yaşayan en büyük temsilcisi sayılan Dorothea Tanning'in retrospektif sergisi Londra'da 'Resimyapmak herseferinde birölümkalımsorunu' Külrür Servisi - Gerçeküstücülüğün yaşayan en büyük temsilcisi sayılan erotizm ve korku ögelerini birleşüren tablolanyla ünlenen, çağdaş ressam Do- rotbea Tanning'in 1942- 1992 yıllan arasında ger- cekleştirdiği yapıtlanndan oluşan retrospektif sergj 17 kasıma kadar Londra'da, gerçeküstücülüğün ge- lişiminden kesitler sunuyor. IBastınlmış cinsellik ve tutkunun resmini yapmaya koyulur Doroetha Tanning, 1910 yıbnda Ilünois'in küçük bir kasabasında dünyaya geldi. Daha küçük bir kızken, geleneklerine sıkı sıkıya bağb bu tutucu kasabanın sınırian belirli yaşamına uyum göstere- meyeceğini anlayan Tanning kendine hayallerinden oluşan bır dünya yarattı. Bu hayal dünyasıru Wilde, Fbboert, Poe ve Coleridge'nın kitaplanyla besledi. 1930 yılında artık kabına sığmayan hayallerinin pe- şine takılarak önce Chicago'ya, 1936'da da sanatçı obnak amaayla New \ork'a gitti. New York'daki Fantastik Sanat, Dada ve Gerçekfistöcnlük" sergi- sini gezerken sonunda aradığını bulduğunu anladı: "Adeta içhnde bir pattama okhı. O ana kadar sade- ce bayalgficönden besienen resimler yapdğmı için kendimi nıhaf biri olarak görûyordnm. Ama orda bunu yapan başka sanatçılar da olduğunu gördüm ve bunların hasta bir ruhun değfl, maceraperest bir ru- hun ürünleri olduğunu anladnn." Tanning. bundan sonraki on yıhnın gerçeküstü- cülüğün klasikleri arasında yer alacak tablolannın yapmaya adadı. Büyük bir grafık beceriyle, bas- tınbruş cinseUik ve tutkunun resmini yapmaya ko- yulan Tanning'in karanlık resimlerini canavar gibi çiçekler, gızemli kapılar. sorunlu duygulan açığa çı- karan kadm bedenleriyle doldurdu. 1942 yıbnda vaptığı "Birthday'" (Doğumgünü) isimli otoportre tdmdan sonraki çalışmalannın temalannı kendi bünyesinde toplaması ve gelecekte kocası olan ünlü ressam Max Ernst'le tanışmasını sağlaması açısı- ndan özel bir önem taşıyor. "Birthday" adb tabloda Tannig kendini çıplak ayakb ve çıplak göğüslü ola- rak, bir biri içine açılan onlarca kaprun önünde re- simliyor ve ayak ucunda yan kuş yan canavar bir yaratık durmakta. Tannig'in üzerinde dikenli dal- lardan oluşan eteklık dikkatle bakıldığmda çıplak kadın bedenlenne dönüşüyor. IMax ErnstTe otuz yıl 1I birlikte yaşadı ve çahşb Max Emst, o zamanki eşi Peggy Gngenheim'ın düzenlemekte olduğu kadın sanatçılar sergisi için tablo toplarken "Bhibday" resmini görüyor ve tab- loya vuruluyor. Hemen yaraücısıyla tanışmak isti- yor. 1946 yılında Emst ve Tanning ile Man Ray ve Juliet Browner bir çifte nıkahla evleniyorlar. Tan- ning ile Ernst'in 30 yıl sonraki ölümüne kadar bir- likl* y-aşıyor ve çabşıyorlar. İki sanatçı Arizona'da etrafı gözalabildiğine çöl ile kapb bir tepenin üzerine kale gjbi bir ev yaptınyor ve dünyadan soyutlanmış olarak kendilerini çalışmaya veriyorlar. Ya- raüahğının kaynağmm kendi içinde olduğunu bilen Tanning kapılanra kilitleyip içerde çahşmayı tercih ediyor: "Doğa bir sanatçnun beynim darmadağan edebiür. Bunu yaşayanlan tanıyonmı o yüzden kapnnı pen- ceremi kflhİevip caltşıyomm". Tüm resımlerinde göriilebilen çarpıcı erotizme rağmen Tanning. yapıtlanndaki belirleyici unsurun erotızm olduğunu düşünmüyor "Erotizm hepimizin içinde var. Bir parçası benim tuaUerime de yansıyor. Ama resjmlerimdeki tek temanın erotizm olduğunun söylemek çok yazık olur. Onlar insanlığın özünü anlatıyorlar" Tanning yıllar geçtikçe daha büyük tuallerle çahşmaya başbyor. Londra'daki retrospektif sergi, sanatında yoî aldı- kça nitelik kadar nicelik olarak da resimlerinin bü- yüdüğünü göz önüne seriyor. 183 yaşmda ama hayal gücünü I yansıtmayı sürdürüyor 1950lerden başlayarak fıgürter büyüyor, boya inceüyor, ve figürler arasındaki Uişki daha belirgin- leşiyor. 1954 yıhnda tamamlanan "Aile Tablosu" devasa bir baba figurünün gölgesi tüm masayı kap- larken minicik bir anne figürü yemek yapıyor, kızlan ise son derece erotık bir biçimde kendini izle- yicilere sergibyor. Kızın cinseüiği hem tablodaki ge- ribm ögesini oluşturuyor hem de kızın aile ortamı- ndan kaçış yolunu beürb'yor. Aynıyılyaptığı "Table- an Vrvanf'da ise evcil bir köpegın pençeleri arasında sürünen çıplak bir genç kız resmediliyor. Tanning'- in bundan sonraki 30 yıllık çabşmalannda köpek ve çıplak kadın bedenleri kozmik bir özgürlük ve cin- sellik dansyla birbiri içine geçmiş olarak git gide boyutlan büyüyen tuvallerde ençok yer alan figürler oluyor. Sergiyi gezenler baştaki resimlerle sondaki- lerin aynı kişmin yaptlan olduğuna inanamadı- klannın söylüyor. Tanning bu yonımlan dehşet ve- rici bulduğunu beb'rüyor: "İnsanlar kategorize etme gereksinimi dnyuyoriar. Bir kez size bir yafta yakıştınlarsa geri kalannn öğ- renmek istemiyoriar." Tanning 1974 yılından itibaren siyah dantelden objeler yapıp duvarlan bunlarla kaplamaya başh- yor. Bunlâr öylesine yaratıa ki, artık enstalasyonun ahşılagelmiş bir sanat türü olduğu günümüzde bıle şaşırtıcı obnayı sürdürüyorlar. Şu anda 83 yaşmda olan Tanning büyük tuvallere resim yapamayacak kadar güçten düşmüş ama desenler, suluboyalar ve kolajlar yoluyla durmak bıbneyen hayalgücünü yansıtmayı sürdürüyor. Dorothea Tanning için re- sim yapmak hala bir ölüm kalım sorunu: "Yeni bir resinı yapma eylemi paraşütsüz uçaktan atlamak gibi her sefenude bir ölüm kalım sorumı." İLHAN MİMAROĞLU 1942'de yaptığı 'Doğumgünü' isimli otoportresi ünlü ressam Max Ernstie famynasım sağladı. Sizi bilmem ama, ben yitirmedim Feffini'yi. Yadırgıyorum şu "yitirdik'' deyimini. "Bir tetniz dayak attik; iler tutar verini bırakmadık; anasmdan emdiği sütfi burmmdan getirdik'" de- mekmiş gibi geliyor bana. Federico Fellirü öldü. Yitinlmedı. tkinci Savaş sonrası yıllarda Italyan sinemasına dünya ça- pındaki seçkın yerini kazandıranlardan biriydi. Özelükle Vit- torio de Sica'nın "Bisiklet HffsjzlarT fıhniyle evrensel boyut- larda etkisini yaratan Yeni Gerçekçibk akımı süreande "La Strada"sıyla ün kazanan FeUini, kendine özgü bir başka ger- çekçiliğin yolunu açmış oluyordu. Bugün dünyaya onun açısından bakmak isteyebüiyoruz. Giderek, türlü olaylar. hele kişiler, zorluyorlar bizi, sanki bir Fellini dünyasından söz ederek nitelendirmeye onlan. Yapınülann ve yapmaakların, düşlerin ve karabasanlann, maskaralann ve soytanlann dün- yasıdır bu. O tür bir bakışla, dünya bir sirktir. Öyleyse, biz de mi katılahm soytanlann, maskaralann cümbüşüne? Oldum olası pek ısınamadım Felhni'ye. Belki dünyayı bir simge olarak sirk gibi değil de, bir gerçek olarak tımarhane gibi görmeye eğılimli olduğum için. Belki de Fellini'nin ka- rikatürcü geçmışı nedeniyle: Filmlerindeki çevreleri ve kişilen önceden çizdigi karikatürlere benzetüği için. Ya da kendi iç dünyasım ve özgeçmişini sürekli bir biçim arayışı içinde olma- sının, benim için (vurgulamam gerekiyor bunu, "benim için") kandıncı bir sonuca ulaşmamış obnası nedeniyle. Hiçbir ne- den göstermesem de olur onunfilmlerindengenellıkle hoşlan- mayışıma. Gene de, sinema tarihinin tümünde hangi filmleri baş köşe- ye koyduğumu soran olduğunda, Felh'ni'nin birkaç filmını unutmamaya çahşıyorum. En ünlü filmleri değil bunlar. "La Doke Vita" ya da "Sekiz Bnçuk"u, "Roma" ya da "Amar- conTu, "La Strada" ve hele "Şatyricon"u saymıyorum ıssız adaya götürmek isteyebileceğim fılmler arasında. Öyleyse hangileri?.. Başta "Intenista." Düşününüz ki bu film önem- senmediği için yıllarca New York'ta gösterilmedi. Gösteril- dığınde de pek üstünde durulmadı Sonra "Ginger ile Fred." Bir de, Edgar AUan Poe'nun öykülerine dayanan. üç bölümlü ve üç yönetmenli "Histoires Extraordinaires" (Olagandışı öyküler) adh filmde Fellini'nin bölümü: Toby Dammit." (Obür iki yönetmen, Roger Vadim ile Louis Malle). Fellini bır ölçüde ün kazandırdı bana. Tanışmadım onunla; telefonda bile konuşmuş değilim. Müziğimi plaktan duymuş. "Satyricon"unda, Nino Rota'mn müziği yanında, ses şeridi için Prelüd'lerimden ikisini kullanmak istemiş. Plak şirketinin aracılığıyla bu istek bana bildirildiğinde, gerekeni yaptım; müzikleri haarlayıp film şirketine gönderdim. "Satyricon", FeUini'nin hoşlanmadığım filmleri arasında başta gelir. Gene de müziğimi etki gözeten yerleştirmelerle kuUanmış olduğunu belirtmem gerek. Bu böyle, ama Orhan Veö'nin bir şiirinin (Güngör'ün sesiyle) Türkçe olarak okunduğu Onbirinci Prelüd'ümü, eski Roma'yla ılgilı o fılme niye uygun görmüştü acaba? Türkçe bilmeyen seyırcilerde bi- linmeyen bir dilin etkisini uyandırmak ıçın mi? Bu filmle başıma konan devlet kuşuna gelince, o gün bugün filmcilerin "bize müzik yaz" diye kapunı aşındırdıklannı san- mayınız. Fellini'nin öldüğu gün bir genç oyuncu da öldü. Epeyce ünlüymüş hem de. Benim için de ünlüydü bir süre. Oyuncu olarak değil, giderek insan olarak değil. Nehir olarak. Bir yer- den sonra nehir değil de insan olduğunu öğrenmemiş olsay- dım, öldüğünü duyduğumda nehrin kurumuş olduğunu sa- nabilirdim. River Phoenix adım ilk gördüğümde, "Phoenix Nehri" an- lamına geldıği için bu ad, Arizona'nm başkentı Phoenix'te bir nehir olup olmadığını öğrenmek için atlasa baküm. Varmış nitekim. Salt River diye bir nehir. Öyleyse River Phoenix fıl- min adı olsa gerekti. Belki de bır kovboy fıbniydi bu. Sevme- diğun için kovboy filmlerini, gidip görmedim. Sonra, başka birkaç fılmin de adımn River Phoenix olduğunu gördüğümde içime bir kuşku düstü. Bunun üzerine öğrendim ki River Pho-rj •enix ne nehirne de fihn adıymış. Oyuncunun adıymış. Adlar-f> la başım dertte bugünlerde. River Phoenix bunun birçok ör- ' neğinden yalnız biri. Eski günlerde. işleri adlarla uğraşmak olanlar, kendine Phoenix Nehri diyen bir oyuncu karşılanna çıkügında. adım değiştirip John Hopkins filan yaparlardı. Nehir olmadığını bibyorum artık River Phoenix'in, ama neye benzediğini henüz bilmiyonım. Yakında onu da öğrenı- rim. Ölümü üzerine kopan paürtıya bakıhrsa. River Phoenix yeni bir James Dean olup çıkar belki. Bursa'dakükür sanat BURSA (AA) - Bursa'da kültür ve sanat etkinhkleri önümüzdeki hafta da yoğunlaşarak devam edecek. Bursa Ahmet Vefik Paşa Devlet Tiyatrosu sanatçılan, sezonun yeni oyunu olarak sahnelediİderi ve bu hafta Bolu'da turne yapan Musahipzade Celal'ın yazdığı "Fermanlı Deli Hazretleri" adb oyunu hafta boyunca Ahmet Vefık Paşa Sahnesi'nde sergileyecek. Türkiye ile Ingılitere arasındaki diplomatik ihşkilerin 200'üncü yıldönümü etkinlikleri kapsamında, Ing^liz Northern Stage Tiyatro Topluluğu "Hayvan Çiftliği" adh oyunu, 15 kasun pazartesi eünü AVP Sahnesi'nde sahneleyecek. Bu arada, İnoksa"n A.Ş.'ninkültüreletkinlikler kapsamında 1 kasımdaaçtığı "Uç boyutlu resim segisi" ve Devlet Güzel Sanatlar Galerisi'nde açılan ve Amerikab iki bilgısayar uzmanının bilgisayar araalığıyla oluşturduklan resimlerin yer aldığı sergi sürüyor. Ingiliz Kültür Derneği ıle Bursa Büyükşehır Beiediyesi'nin ortaklaşa gercekleştirdiklen ve halen Büyükşehir Belediyesı Sanat Galerisi'nde izlenime sunulan "Futbol" ve "Türkiye ıle Ingiltere Arasındaki İlişkilerin 200. Yıldönümü" konulu sergi, 9 kasuna kadar izlenebilecek. Tömer Sanat Galerisi'nde "13. Uluslararası Akşehir Nasrettin Hoca Karikatür Yanması"na katılan eserlerin yer aldığı sergi. 15 gün süreyle izlenime açık kalacak. Fotoğraf sanatcısı Korav Ölşen'in Sami Güner Sanat Galerisi'nde açüğı "Eskiye Ozlem" konulu sergi ile Deniz Oztürk'ün Akbank Sanat Galerisi'ndeki resim sergisi hafta boyunca gezilebilecek. Naztm Hikmet Fransa'da anüacak STRASBOURG (AA) - Ünlü Türk şairi Naam Hıkmet'in, 30. ölüm yıldönümü nedeniyle. Strasbourg'da sanat etkinlikleri düzenlenecek. Strasbourg Belediye Başkam Catherine Trautman ve Türk kültürüne y önelik etkin çahşmalan ile bilinen'Vis a Vis' Derneği tarafından. cumartesı günü düzenlenecek "Nazım Hikmet"i Anma' gecesine Genco Erkal ve Esin Afşar kaülacak. Genco Erkal'ın, Nazım Hikmet'ın şıirlerini okuyacağı gecede, Esin Afşar da yine Hikmet'in şürlerinden oluşan şarkılanyla bir konser verecek. KASK,fotoğrafçıhk kursu düzenledi KOCAELİ (AA) - Kocaeli Fotoğraf Sanatçılan Derneği'nce (KASK) düzenlenen fotoğrafçılık kursu bugün başlayacak. KASK Başkam Kemal Yüksel'den ahnan bilgiye göre fotoğraf sanatçılığmı özendirmek ve merakhlan aydınlatmanın amaçlandığı kursta. fotoğraf çekimi, karanhk oda ve baskı konulan öğretilecek. Haftada birgün ohnak üzere 2 ay sürecek kursta. KASK üvesi fotoğraf sanatçılan uygulamah eğitim verecekler. Ücreti 400 bin lira olarak belirlenen kursa katılmak isteyenlenn, 9 kaama kadar derneğe başvurabilecekleri bildınldi. İdilBiretİzmir'de İZMIR (AA) - Devlet Sanatcısı ünlü piyanist İdıl Biret, 12 ve 13 kasım günleri tzmir Devlet Senfoni Orkestrasf nın "Atatürk'ü Anma Konserleri'nde sobst olarak çalacak. Idil Biret, Atatürk Kültür Merkezi'ndeki konserlerde Brahms'ın 2 numarah piyano konçertosunu seslendirecek. Brahms'm "2 nolu senfonisi"nın de seslendinleceği konserlerde, orkestrayı şef Ender Sakpınaryönetecek. Konserler, 12 kasım cuma akşamı saat 20.30'da, 13 kasım günü ise saat 11 00'de gerçeklfiştirüecek.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear