25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
8 KASIM1993 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOME 11 DÜNYADAN KISAKISA J • ^ Sorunlu demiryolu • Ekonomi Senisi - Doğu Japonya Demiryollan'nın Tokyo Borsası'nda işlem gören hisse senetlerinin bedeli "psikolojik sınır" olarak kabul edilen 500 bin yenin altına düştü. Ortalama olarak 600 bin yenden işlem gören hisse senetleri. son üç haftadır sürekli değer yitirerek 492 bin yene geriledi. Şirketin hisseterindeki bu gerileme Nikkei ortalamasının da yüzde 1.3 düşmesine yol açtı. Konut patlaması • Ekonomi Senisi-Geçen aylarda. düşük faizli konut kredileri uygulamasının yaygınlaşünlması için gjrişilen reklam kampanyalan. sonunda etkisini gösterdi ve ABD'de yeni konut satışlannda yüzde 20.8'e varan bir patlama görüldü. Şu eski Almanya • Ekonomi Servisi-Eskı Demokratık Almanya'nın aül durumdaki dev kuruluşlannın özelleştirilmesi sorun yaraüyor. Treuhand Şirketi, Eko Stahl demir-çelik fabrikasının yüzde 60 hissesini ttalyanlann Riva şirketine satmak ve yüzde 40 hisseyi de kendi elinde tutmak amacını güden son planını ATye sundu. Topluluğun onayından geçmesi beklenen planın tek sakat tarafı, ATçerçevesinde demir-çelik sanayiinin yeniden yapılanmasına sekte vurdurma olasıhğj. Boş bina I Ekonomi Senisi - Japon bankalan, borçlanyla başı dertte olan sanayi kuruluşlannın sorunlannı çözümlemek amacıyla Ortak Kredi Temizleme Kunıluşu'nu kurduklannda, gelecektençok umutluydular. Bu yüzden de Tokyo'da yansı boş bir gökdelen kıraladılar. Aradan bir yılgeçti, sanayi bprçlannda bir düzelme yok. Üstelik bankalar arası kuruluş, artık neredeyse tümüyle boşalan binada sadece bir kaün bir bölümünü kullanarak varlığını sürdürüyor. Yüzde 4 'tehlikesi' • Ekonomi Senisi - İngiltere Merkez Bankası. İngilızler'e "kara haber" verdi. Bank of England'ın açıklamasına göre, hükümetin yüzde 4 olarak enflasyonun planlananın üzerine çıkması tehlikesi "eser kadar bile olsa" geçerliüğini koruyor. Yüzde 4 enflasyon, sterlinin uluslararası piyasalardaki değerini fazla yitirmeyeceği ve Ingilizler'in "yoksullaşmayacaklan" anlamına geliyor. Xerox'un gümüşleri • Ekonomi Senisi - Londra gümüş borsasında fıyatlar hızla düşüyor. Geçen hafta sonunda yiiizde 3.4 oranında değer yitiren gümüş fiyatlan ons başına 423.5 sente kadar indi. Düşüşün nedeni ise Xerox'un gümüş içermeyen film üretimine geçeceğini açıklaması. Londra gümüş borsasının bugüne kadarki en önemli alıcısı olan Xerox'un piyasadan çekilmesi, gümüşcüleri telaşa düşürmeye yetti. Hızlı tırmamş • Ekonomi Senisi - Amerika Birleşik Devletleri'nin ilaç üretimindeki 12. büyük kuruluşu olan Upjohn, ulusal ilaç ve kozmetik ürünleri sanayiinin en hızlı gelişen kuruluşu konumuna geldi. Bunun sonucundada piyasada bugüne değin önemsenmeyen Upjohn'un artık "dikkate alınması gereken bir rakip" olduğu gözleniyor. İtalya'nın AT ye Asya'ya ihracatı hızla artıyor Devalüasyon lîrete yaradı • Ekonomik bunalımdan kurtulmanın yolunu ihracatta bulan İtalya, AT üyesi sanayileşmiş ülkelerden oluşan geleneksel pazannı hızla değiştirerek Asya'ya yöneldi ve 'kazandı!' Ekonomi Senisi- Son yıllarda ekono- mik bunalımdan kurtulamayan italya, kurtuluşun yolunu lireti devalüe etmek ve ihracatta geleneksel pazarlannı de- ğiştirmekte buldu. Gerçekten de uluslararası para piya- salannda "serbest dalgalanmaya" bıra- kılan İtalyan Lireti, 1992 eylülünden bu yana yaklaşı yüzde 20 değer yitirdi. An- cak bu değer yitimi, İtalyan ihraç ürün- lerini ucuzlatoğında, başta Almanya ol- mak üzere AT ülkelerine yapılan ihra- catta da gözle görülür artışlar saptanı- yor. öte yandan yıllardan beri AT ülkeleri ile OECD çercevesindekj sanayileşmiş ülkelere ihracatı gelenekselleştiren Ital- yanlar, devalüasyonla birlikte yepyeni bir pazar keşfetüler: Asya ülkeleri. Küçûk sanayinin katkısı Tetnel ihraç ürünleri sanayi makine- leri ve mekanik eşyalardan oluşan İtal- ya'nın ihracatı patlatmasına karşıük; sterlini devalüe eden tngiltere'nin nasıl olup da aynı başanyı gösteremediği ise AT çerçevesindeki önemli sorulardan biri olmayı sürdürüyor. Oysa, özellikle makine aksam ve parçalanndan oluşan küçük sanayi türii kuzey ve Orta İtal- ya da canlılığını koruyor. Buna karşılık, Ingiltere'de coktan ölmüşler. Italyanlar "Bizinı ihraç üriinlerimiz küçük sanayicilerin egemenliğindedir. Almanya'daki ya da ABD'deki gibi bü- yük sanayi kuruluşlan olmadığından, sa- bit maliyetleri de, personel giderleri de Yeni Oltaklar düşüktür. Bu yüzdenfiyatesnekliğine sa- hiptirler" diyerek işin sırnnı ve dün- yanın çoğu ülkesinde küçümsenen küçük sanayinin gerçek önemini vurgu- luyorlar. gösterilen en büyük başanya imzasımn atmış durumda." Yüzde 19'luk artış İtal\a"nın ihracaü 1993'ün ilk 6 aylık rakamlanna göre "değer olarak" yüzde 19'luk bir artış gösterdi. "Hacim ola- rak" artışın ise yüzde 7'yi bulması bek- leniyor. Bu başannın ardında Dış Ticaret Ba- kanı Paolo Barata'nın "yerinde ve du- raksamasız kararlarT yatıyor. Baratta'- nın kendi deyimiyle "ttalya, sanayileş- miş ülkeler çerçevesinde son yirmi yüda İtalyanlar, Uzak Asya'nın hızla çağ- daşlaşan ekonomilerinden gelen talebi, aynı hızlılıkla karşılıyorlar. Bu yeni or- taklann başında da ikili ticaretin bir yıl- da ikiye katlandığı Çin geliyor. Çin, bu- gün için İtalya'nın ihracatının yüzde 3 gibi küçük bir bölümünün pazan. Ama önemli bir gelecek vaat ediyor. Ancak, Italya"nın en büyük ticaret ortaklan, hala ihracattaki yüzde 54"lük paylaAT ülkeleri. Ne var ki topluluğun payı giderek azalıyor. Örneğin iki yıl önce yüzde 60'- lık paya sahip olan AT ülkelerinin yeri- ni hızla Asyalılar ve "diğer" olarak ad- landınlanATveOECDdışındaki'itha- latçılar" oluşturuyor. işsizliğe çözüm Haftada4 güniş! Ekonomi Senisi - Avrupa'nm büyük şirketlerinin ekonomik durgunluğa çö- züm bulmak için işçi çıkarma yolunu şeç- mek yerine haftada 4 gün çalışma konusu tüm Avrupa'da tartışılıyor. En son olarak Aiman Volkswagen şir- ketinin çalışürdığı 100 bin işçinin 30 bini- nin işine son vermek yerine 5 günlük ça- hşma süresini 4 güne indirme teklifı, tüm AT ülkelerinde yankılara yol açtı. Fran- sa'da çalışma Bakanı Michel Giraud bu teklife karşı olmadıklannı belirtirken mu- halefetteki sosyalistler bu sisteme tam destek verdiklerini açıkladılar. İşsizlik oranırun yüzde 22'ye ulaştığı İs- panya'da sendikalar haftahk çalışma sü- resinin 37 saate indirilmesini öneriyor ve ücretlerin de aynı oranda düşürülmesine karşı çıkıyorlar. İspanyol sendikalan. haftada 4 gün çalışma önerisine tam des- tek verdiklerini kamuoyuna açıkladılar. Belçika'da da durum farklı değil. Bel- çika'daki sendikalar bu öneriye sıcak baktıklannı ve bunun işsizlik için çözüm olabileceğini savunuyorlar. 4 bin 600 kişi- yi işten çıkarmayı planlayan GB şirketi ile anlaşmaya oturan sendikalar. bu sistemi önererek ağırlığını koyuyor. r994 yıhnm mart ayında yapılacak olan Avrupa Sosyalist Partiler Kongresi'- nin ilk maddesini "haftada 4 gün çalış- ma" konusunun oluşturacağı da açıklan- dı. Avrupa'daki miîyonlarca işsizin bu öneriyi işsizliğe çözüm olarak gördükleri ve siyasal partiler üzerinde baskıyı arttır- dıklan da dikkat çekiyor. Kl7llri£I*İlİ İSVâni ^ m a z o n Böigesrndeki yağmur ormanlannın yok edilerek bölgenin bir petrol J üretim alanı durumuna getirilmesini yöredeki Cofan Kızüderflüeri öniüyor. Ek- vator'daki Amazon ormanlannın, miîyonlarca dolarük petrol gelirinden çok daha önemli olduğunu savunan yer- liler, geçen hafta sonunda mızrak ve ateşli sUahiarla donanmış olarak Petroecuador Şirkeri'nin kuyu açtığı çalı- şma alanını basarak işçileri durdurdular. Kızdderililer, daha sonra Petroecuador'ım Başkanı Duran Ballen'in kendileriyle görüşeceğinin açıklanması üzerine "silahlı müdahaleden" geçici olarak vazgeçtiler. Yerliier bem pet- rol üretimine hem de kendi topraklarından geçeceği açıklanan karayolunun yapımına karşı çıkıyorlar. DUNYAEKONOMSINE BAKIŞ ERGEV YILDIZOGLU LONDRA Rusya'da YeniAskeri Doktrin - — I Ü ^ us ordusunun 'soğuk M ^ savaş' sonrası dönem- m W deki görevleri ve bun- M ^T ların gerekçelerı belir- m ^ L lendi. Başkan Yeltsin, M m.bu yeni askeri doktrini tarif eden belgeyi geçen hafta imza- ladı. Rusya'nın yeni askeri doktrini de geçenlerde bu sütunlarda tartıştığımız ABD dış politika arayışlarına yön ve- ren varsayımlara benzer varsayımlar- dan hareket ediyor. Ancak hem içeri hem de dışarı yönelik, aktif ve müda- haleci bir karakter taşıyan bu yeni as- keri doktrin, gözlemcilere göre ekim- de Yeltsin'ın parlamentodakı dırenişi bastırmak için askerleri kullanması- ndan bu yana Rusya'da ordunun etki- sinin arttığını bir kere daha kanıtlıyor. 'Soğuk savaş sonrası dönemin özelliği olarak global nükleer ve kon- vansiyonel savaş tehlikesinın kalkmış olduğu, yerel ve bölgesel savaşların önem kazandığı varsayımından hare- ket eden yeni askeri doktrin, geçmiş- ten farklı olarak herhangi bir ülkeyi düşman' olarak tespit etmiyor. Ancak bu görece barışçı gibi gözüken belge- ye yakından bakınca ortaya başka bir resim çıkıyor. Rusya'nın dış poiitikasında üç tane problemli alan var. Batı ile ılişkiler, özellikle NATO'nun genişleme soru- nu, Ukrayna ile ilişkiler ve eski SSCB cumhuriyetleri ile ilişkiler. Askeri doktrin bu üç alanda da aktif bir tutum aldı. Bilindiği gibi Yeltsin önce NATO'- nun Doğu Avrupa ülkelerini de ıçine alarak genişlemesine evet dedikten sonra ordunun etkısi ile kısa zamanda bu tutumunu değiştirmişti. Rusya şim- di Doğu Avrupa ülkelerinin NATO'ya katılmasını kabul etmek için aynı anda kendisinindekatılmasınışartkoşuyor. Dış İşleri Bakanı Andrei Kozyrev, Doğu Avrupa'nm Batı ile Rusya arası- nda bir köprü olması, bir tampon böl- ge olmaktan çıkması gerektığini savu- nuyor. Böylece de NATO'nun genişle- mesini pratikte şimdilik durdurmuş oldu. Rusya'dan ayrıldıktan sonra, Ukray- na'nın elinde nükleer sılahlar kalmış olması ve bu ülkenin 1968tarihli nükle- er silahların yayılmasını engelleme anlaşmasını (non proliferation treaty) imzalamamakta direnmesı Rusya için önemli bır sorun oluşturuyor. Bu so- run da yeni askeri doktrıne yansıdı. Yeni askeri doktrin nükleer silahların kullanımına ilişkin eski SSCB'nin 'ilk kullanan olmama" prensıbini kaldırı- yor ve ilk kullanma hakkını ve olasılığını kabul ediyor. Nükleer sılah- lara sahip olmayan ülkeler, eğer Rus- ya ile savaşanve nükleer silahlara sa- hip olan devlet veya devletler grubu- nun bağlaşıkları iseler, bunlar da saldırı hedefi olabiliyor. Doktrınde 1968 anlaşmasını imzalayan ülkelere karşı nükleer silah kullanmak isten- ler yarattı. Doktrin, teknolojik ve örgüt- sel oiarak daha çabuk hareket eden, çevik ve müdahaleci bir ordu oluştur- mayı amaçlıyor. Başka ülkelerde Rus askeri birlikleri tutmayı kabul etmek ve bunlara başka ülkelerin askeri bir- likleri ile işbirliği içinde barış koruma görevi vermek de yeni doktrinin özel- likleri arasında. Bu madde özellikle eski SSCB cumhuriyetleri ile Rusya'- nın ilişkileri açısından önemli. Halen Rusya, Gürcistan'da, Tacikıstan'da, Başkan YeHsin, yeni askeri doktrini tarif eden belgeyi geçen hafta inualadı. Yeni askeri doktrin nükleer silahlann kullanımına ilişkin eski SSCB'nin'ilk kullanan olmama" prensıbini kaldırıyor ve ilk kullanma hakkını ve olasıhğuu kabul ediyor. meyeceğinin ifade edilmesi ise doğru- dan Ukrayna'ya yönelik bir tehdit ola- rak görünüyor. Nükleer silahların kul- lanımına ilişkin bu yeni prensipler Batılı ülkelerin askeri doktrinleri ile karşılaştınIdığında pek bir yenilik oluşturmuyor. Global savaş tehlikesinin gerile- mekte olduğu ve yerel çatışmaların öne çıktığı tespiti ise doktrıne oldukça aktif ve yeni politik/askeri prensipler getirmiş. Politik olarak son derecede istikrarsız bir bölgede yer alıyor ve eski nüfuz alanlarını gittikçe kaybedi- yor olması Rusya'nın yeni askeri dokt- rinınde kaçmılmaz olarak önemli etki- Moldovya, Ermenistan, Kazakistan, Özbekıstan ve Kırgızistan'da askeri birlikler bulunduruyor. Yeni doktrin sıcak takip sırasında bir başka ülkenin topraklarına girme hakkını da getiri- yor. Rusya'nın Baltık ülkelerinden yakın zamanda çekilmeye de pek niyetli ol- madığı anlaşılıyor. Buralardakı Rus birliklerınin çekilmesinin koşulu, Rus azınlıklarının haklarına anayasal gü- venceler getirilmesi koşuluna bağ- lanmış. Yeni doktrin eski SSCB cumhuriyet- lerine müdahale olasılığı, nükleer si- lahları ilk önce kullanma olasılığı yanı sıra ordunun personel sayısına ilişkin üst sınırı da kaldırıyor ve nihayet ordu- ya iç huzursuzlukları bastırma görevi de veriyor. Rusya uzun zamandır büyük bir ekonomik ve politik kriz içinde. Eski nüfuz bölgelerini gittikçe kaybediyor. Bölgeler arası ekonomik bağın zayıf- laması eski merkezi ekonominin kal- bini oluşturan ve diğer bölgelere sıkı sıktya bağlı olan şimdıki Rusya'nın ekonomisinı gittikçe daha zor bir du- ruma düşürüyor. Yeni askeri doktrin hem bu ekonomik politik krizin etkile- rine hem de eski nüfuz bölgelerinin kaybedilmekte olması eğilımine karşı oluşturulmuş. Bu yeni doktrine göre Rusya eski SSCB cumhurıyetlerine kolayca müdahale etmesıne izin ve- ren bir kuramsal çerçeve oluşturuyor, aynı anda iç ekonomik ve politik kriz- lerde orduyu kolaylıkla düzen sağ- layıcı olarak kullanmayı öngörüyor. Kısacası iç ve dış istikrarsızlık ve artan çatışma beklentisi doktrini belirlemişe benziyor. Diğer taraftan, "global savaş tehli- kesinin gerilemekte olması", iki blok arasındaki çatışma olasılığının orta- dan kalkmış olması gibi varsayımlar, anlaşılan, Rusya'nın askeri açıdan daha da rahat hareket eder bir nokta- ya gelmesine yol açmış. Clinton yö- netiminin, Rusyanın 'demokratikleş- mesi've Batı ilebütünleşmesi (Batı'ya tümü ile açılması) için, bütün ümidini Yeltsin'e bağlamış olması da Rusya'- ya şu sıralarda nispeten rahat bir ulus- lararası ortam sağlıyor. örneğin ABD Dışışlerı Bakanı Warren Christopher, yeni askeri doktrine karşı VVashing- ton'da ilerı sürülen kaygıları yatıştı- rmaya çalışıyor. "Rusya'daki seçe- nekler arasında bulabiteceğimiz en iyi bağlaşığm Yeltsin olduğunu unutma- yalım" diyen Christopher, bu yeni doktrininın ne Batı ne de Rusya'nın komşuları için bir tehdit oluştur- madığını savundu. Her şeye rağmen, gözlemciler, Rus- ya'nın bu yeni askeri doktrininin, hem iç hem de dış polıtikanın belirlenmesi süreçlerinde ordunun gücünün gi- derek artışının yeni bir kanıtı olduğunu savunuyorlar. Yeni doktrin VVarren Christopher'ın tüm garantilerine rağ- men, ne Rusya'nın komşularına ne de Rusya'da 'demokratikleşme'sürecine daha da güvenlikli ve barışçı bir ortam getirmiyor. ANKARAPAZARI YAKUP KEPENEK NalSesleri Siyasal gelişmeler, ülkenin giderek karanlık bir ortama sürüklendiğini kanıtlıyor. Tırmanan terörün karşısında sergilenen siyasal beceriksizlik ve çözümsüzlük akıl al- maz boyutlara ulaşıyor. Bırakalım hak ve özgürlüklerin genişletilmesi istemlerini bir yana, toplum, var olan öz- gürlüklerden bile vazgeçme noktasına götürülüyor. Asıl büyük tehlike de bu noktada başlıyor. 12 Eylül askeri darbesi 12 Mart 1971 darbesini aratacak özellikler taşıyordu. 12 Eylül'ün tüm yasal ve kurumsal düzenlemelerinin özenle korunmasına karşın, Türkiye yeni bir askeri darbe ya da iç savaş ikilemiyte karşı karşı- ya bırakılıyor. Toplum ya daha ağır bir faşizan baskı süre- cine girme ya da Bosna benzeri bir yıkıma sürüklenme gibi ikisi deölümcül seçeneklerden birine zorlanıyor Çok önemli olan, bu iki olasılığı da tümüyle ortadan kal- dırmaktır. Bu konuda, kuşkusuz tüm toplum kesimlerine görev düşmektedir. Ancak bu gidişten ve bundan olacaklardan birinci derecede sorumlu olanlar, gözlerı askeri çözüm- den başka çözüm görmeyen siyasetçiler olacaktır. Türkiye yirmi yılı aşkın bir süredir, 1970'lerden bu yana, neredeyse kalıcılık kazanan terörle birlikte yaşıyor. Bu süre boyunca ülkeyi yönetmeye kalkanlar, terör karşısın- da sürekli olarak askeri çözüm aradılar. Demokrasi tü- müyle askıya alındı, bir ara'lti ite kırdırıyoruz' gibi alçakça bir yaklaşımla, sağ ve sol görüşte olanların birbirlerini öl- dürmelerine bile göz yumulabildi. Toplum aaha çok baskı altına alındı. Hak ve özgürlükler alanında toplumun ger- çekten her şeyi alındı; faili bilinmeyen cinayetler, işkence- ler, baskılar ve işten çıkarmalar binlere ulaştı. Yine de te- rör ortamı sona erdirilemedi. Terör, değişik özellikte ve çok daha ağır bir karabasan olarak sürüyor. Toplum, kendisini yönetmeye kalkışanlardan teröre karşı sağlıklı çözümler üretilmesini, inanılmaz bir olgun- lukla bekliyor; beklemeyi sürdürüyor. ••• Güneydoğu'da düzenli ordu, özel tim, jandarma ve ko- rucular olmak üzere dört tür güvenlik gücü vardır. Bu bili- niyor. Bu güvenlik güçlerinin ve yöredeki öbür kamu gö- revlilerinin etkinliği ve eşgüdümünden kamuoyuna karşı sorumlu olması gerekenler, demokrasinin "D "sinin oldu- ğu ülkelerde, seçimle gelen yöneticilerdir. Oysa bizimki- ler, beşinci bir güvenlik gücü oluşturuyor, tümüyle paralı askerliğe dayalı ve tümüyle "Türk" kökenlilerden oluşan yeni bir birlik kuruyorlar. Bununla da yetinilmiyor. Erzu- rum Valisi sivillere silah dağıtıyor, altıncı güvenlik gücü de toptan silahlanmayla kuruluyor. Kimi siyasetçiler, bakanlar bile, Erzurj m halkının tepki- lerini alkışlıyor ve özendirıyor. Ülkenin öbür yörelerinde de benzer tepkileri neredeyse kışkırtıyor. özellikle halka silah dağıtılması ve toplumsal tepkiyi arttırmanın sonu, ülkenin "Bosna"yadönüşmesinegiden yolun başıdır. Kimi siyasetçiler kendi yetersizliklerini ve çözümsüzlüklerini haikın birbirini boğazlamasıyla ört- mek istiyor ve demokratik çözümlerden kaçıyor. Siyasetçiler bu davranışlarıyla, kendilerinin gereksiz olduğunu bir kez daha kanıtlıyorlar. Siyasetçiler, kendilerini ışbaşına getıren sürece "de- mokrasi" diyorlar, ancak "binlerce faili meçhul cinayetin açıklık kazanmasını" sağlamıyorlar, önceieri Şırnak'ta, geçenlerde de Lice'de olanlar konusunda açıkça bir şey söylemiyorlar, yalnızca mırıldanıyorlar. Türkiye, yıllardır yutkunan, mmldanan ve gerçekleri halktan saklayan siyasetçiler tarafından yönetiliyor. Siyasetin çozümsüzlüğü son haftalarda doğal sonuçla- rına gidiyor: Ülke yıkıma götürülüyor Gidişin ya faşizmin nal sesleri ya da Bosna benzerliğiyle noktalanacağı apa- çık görünüyor. • • • Siyasetin terör konusundaki çozümsüzlüğü demokra- sinin tümüyle askıya alınmasının ya da var olan hak ve özgürlükleri daha da daraltmanın gerekçesi yapılamaz. Yapılmamalıdır. Böyle bir tutum terörün silahla ortadan kaldırılamadığının bir göstergesi sayılmaz mı? Asıl yanılgı ve yıkım terörün trmanmasıyla hak ve öz- gürlüklerin varlığı arasında bir bağ kurmak olur. Yasala- nn, daha doğrusu hukukun en temel işlevi suçlu ile suç- suzu kesin ve açık bir biçimde ayırmaktır. Bunun tersi suçlamada-toptancılıktır ve faşizan gidişin de en açık gös- tergesidir. Türkiye'yi yönetenlerin, yönetmeye kalkan si- yasetçilerin kaçınması gereken de teröristlerle teröre kanşmayanları aynı sayan anlayışlara her noktada, ke- sinlikle izin vermemektir. Terör suçunu işleyenlerin hak ettikleri cezayı görmele- rini sağlamak ve bu konuda gerekli önlemleri almak, si- yasal yönetimlerin asıl görevidir. Tarbşma konusu kuşku- suz bu değildir. Tartışma bunun sağlanmasında terörist olmayanlann terörist gibi suçlanması olasılığının yaratıl- ması ve genel olarak temel hak ve özgürlüklerin sınırlan- dırılmasından doğuyor. Demokrasi içinde çözüm tartışmaları bu konularda odaklaşıyor. Temel hak ve özgürlüklerin daha da sınırlandırılması, Güneydoğu Anadolu'ya yönelik bölgesel gelişme ve eko- nomik, toplumsal ve yönetsel yeni çözümler üretmenin yollannı da kapatacaktır. Gerçekten daha şimdiden, çok olumsuz bir tutumla bölgedeki "yatırımların askıya alın- ması" gündeme getirilebiliyor. Yükselen terör ve yaratılan toplumsal bunalım ortamı hiç kuşkusuz sağlıklı yaklaşımların üretilmesini engelli- yor. Bu olgu bir başka gerçekliği örtmemelidir. Bu ger- çeklik de bir kez özgürlüklerin daraltılması tüneline giril- diğinde bunun sonunun yıkım olduğudur. Türkiye, ne yeniden faşizan baskı uygulamalarına sü- rüklenmelidir ne de Bosna benzeri yıkımlara düşürülme- lidir. Teröre demokrasi içinde çözüm bulacak deneyim ve gelişme düzeyine bu toplum uiaşmıştır. Yeter ki kendisini yönetmeye kalkan siyasetçiler gerekli demokratik duyar- lılığı göstersin. MERKEZ BANKASI KURLARI ctosi lABDDotan 1 Alman Markı 1 Avustralya Doları 1 AvusturyaŞılını IBelçikaFrangı 1 Danimarka Kronu IFınMarkkası 1 Fransız Frangı IHollandaFlorinı 11sveç Krortu 11svıçre Frangı 100 İtalyan Lireti 1 Japon Yeni IKanada Doları 1 Norveç Kronu ISterlin 1 S.Arabistan Riyalı oövtz MT* 13146.65 13173.00 7761 64; 7777.19 8860.84 887860 1104.67 362.70 1944.77 2282.69 2225.42 6914.19 1609.31 8754.52 800.16 121.66 10074.06 1786.59 19457.05 3505.31 1106.88 363.42 194867 2287 26 2229.88 6928.05 1612.54 8772.06 801.77 121.90 10094.25 1790.17 19496.04 3512.33 ffBTTİF «"? 13133 50 775388 8727 93 110357 359.07 1925.32 2259.86 2223.19 6907.28 1593.22 8745.77 792.16 119.84 9922.95 1768.72 19437.59 3452.73 uırş 13212.52 7800.52 8905.24 1110.20 364.51 1954.52 2294.12 2236.57 6948.83 1617.38 8798.38 804.17 122.27 10124.53 1795.54 19564.53 3522.87
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear