25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 22 KASIM1993 PAZARTESİ 12 DİZİYAZI E D E B İ Y A T T A jr, G ÖL GE L E Rİ VECİHİ TİMUROĞLU unya edebiyatındaki yerimizi, Cumhuriyet'in izlediği sanat ve düşün politikalanndan sonra yetiştirdiğimiz yazarlanmızla ve şairlerimizlealabiliriz. Osmanlf dan kalan dilsel ürünlerle, dünya edebiyatında yer edinmemiz olanakh değildir. Çağdaş uygarlığa giden yolda, ilahüere yer yoktur. İlahiler ne Türk edebiyatının gelişmesine, ne de dünya edebiyatı içindeki yerini alabilmesine yardımcı olmaktan çok, köstek vuracak kadar "köhnemiş" bir tarikatçılık "züıniyetinin" simgeleridir. Çağ, Osmanlıaıtığıyla yakalanamaz Dönem Cumhuriyet dönemidir ama, bazı kafalar hala 'tarikatçılığı' aşamamıştır -3- 1992'de, Talim ve Terbiye Kurulu'muz, "ede- biyat müfredatı"ndan şunu da bekliyor: "Tûrk edebiyatının dünu ve bugünü ile dünya edebiyata içerisindeki yerinin ve önenünin kav- ranılmasına imkan ve zemin hazırlamak.r '(Açı- klamalar, madde 7). Haliloğlu ve Aziz Mahmud Hüdai gibi tarikat ehilleriyle rru yapacağız bu işi? Recep Kiipçü, Celil Mehmet Kuüzade. Ayas Ishaki, Abdürrahim Dede, İsmail Gaspıralı, Ay- bek ve Ata Terzibaşı gibı üçüncü sıruf şair ve ya- zarlarla ıru dünya edebiyatındaki yerimizi ve önemimizi belirteceğiz çocuklaranıza? Hadi canun siz de! M elih Cevdet'i okutmayacaksınız, Cahit Külebiyi "müfredat"ınızdan çıkartacak- sınız. Oktav Rıfat'ı kapılara yaklaşürma- yacaksınız, Mehmet Kaplan'ı denemecı sayıp. her dönemde okutacaksınız. Sabahattin Eyü- boğhı'nu dışlayacaksınız. Setahittin Hilav ve M. Nenni gjbi denemecilerin adlannı bıle bilmeye- ceksinız, Cemal Süreyya gibi bir şiir ve nesir de- hasının yaşadığından haberiniz olmayacak, Tarık Buğra ve Yahya Akengin'le dünya edebi- yattında boy göstereceksiniz! Bu ızlence. Türk yazınına hakarettir. Üste- lik,. oyunbazhk. hınûk taşıyor bu izlence! Çağdaş yazarları kullanmak! B uğra ve Akengın'i oyun yazan olarak sunmak için yanına Ortıan Asena'yı alı- yorlar. Asena gibi büyük bir oyun ya- zanru kullanmaktır bu! Ahmet Hikmet Müftüoğlu'nu ve Nflıal Atsnı okutabilmek içın Orhan Kemal ile Yaşar Ke- mal'ı almak, tümüyle aldatmacadır. Talim ve Terbiye Kurulu'nun yazın öğretimi uzmanlan. gerçekten Türk yazınını izlememiş- ler. EdipCansever'i,TurgutUyar'ı.FetfaiNad'- yi Memet Fuat'ı larumıyor; Nihal Atsız'a da haksızlık ediyorlar. Atsız"ın romanlan, onun kişiliğini zedeler. Çünkü, çok kötü bir ro- mancıdır. Romanın hiçbir ögesini bilmez. Şo- venist duygularla "kahramanlar" yaratır. Oysa, adamın larih incelemelen çok önemlidir. Hele Aşık Paşazade Tanhı, dil yenilemesmde eşsiz- dir. Basit ama önendi ilkeler B ir öğretim izlencesinin düzenlenmesinde göz önünde tutulması gereken basıt, ama önemlı ılkeler vardır. Her şeyden önce. bir öğretim izlencesi, amaçladığı öğreümin sınırlanru bilmelidir. Talim ve Terbiye Kurulu- muz, 2370 sayıh Tebliğler Dergisi'nde yayı- mladığı yazın öğretimi izlencesi için "açıklama- lar"ında. yazın öğretiminin amaanı şöyle belır- liyor: "Türk Dili ve Edebiyatı öğretimi ve eğitimi yoluyla öğrencilere diğer alanlarda da sağlam, dengeli, hür ve sistemli düşünme alışkanlığı; araştırma, taı-üşma, değeriendinne, vorumlama, sentez ve oluşturma gücü kazandırmak." (Mad- de 9). Görükiüğü gibi, bir karmaşa var bu amaçta. Yazın öğretimi yoluyla, Türkçe dûşûn- meoin yoUan, Türk dilınin incelikleri öğretilebi- hr. ama sistemli düşûnmenin yollan ve özgür dü- şünme, ancak felsefe öğrenirruyle gelıştinlebihr. Sağlam ve dengeli düşûnmenin yolu da, mate- matik eğitiminden ve mantık öğretiminden ge- çer. Edebiyata, bu ölçüde bir yük bindirirseniz, öğretim disiplininizi yitırirsiniz. Hele, Halioğ- luy'la. Aziz Mahmut Hüdai ile Niyazi-i Mısri ile Taşbcalı Yahya ile Keçecizade İzzet Molla vb. tarikatçılarla. "sağlam, dengeli ve sistemli dü- şünme" alışkanlığı yaratmanın olanağı yoktur. Tarikat. gerçeğe ulaşmanm "mürşit'' ile ola- nakh olduğunu ileri sürer: oysa. çağdaş Tür- on yıllarda yetişen Hilmi Yavuz, Yaşar Miraç, Ahmet Erhan, Şükrü Erbaş gibi şairlerimizi, Talim ve Terbiye Kunılu üyelerimiz lütfen okusunlar. Behçet Necatigil gibi büyük bir değeri tanımayan Talim ve Terbiye Kurulu, bu gençleri nereden bilecek! TARIK BUĞRA Türk- çeyi kullanmakta hatın sayılır ustalardan ol- masına karşın, oyunlan- nda gerçekçiliğin ve çağ- daşhğın izlerini bulabil- mek hayli zor. NtHALATSIZ-Aslı- | nda tarihsel konularda | iyi bir araştırmacıydı ama, yazın izlencesini I düzenleyenler onu "ro- I mancı' sınıfına sok- makta İJeis' görmedi- ler. HtLMİ YAVUZ, Nazun gibi bir ustandan- sonra Şeyh Bedreddin Destam'nı yazacak ka- dar güçlü bir ozan ama Talim Terbiyecilerce 'tanınmıvor!!!' (akta) CAHİT KÜLEBİ de yazın izlencesini hazı- rlavanlar(!) tarafından dışlanmaktan kurtu- lamayan bir Cumhuri- yet dönemi ustası...(ah> ta) ORHAN KEMAL çağdaş yazınımızın bu usta roman ve öy- kücüsü, mahkeme koridorlannda geçirdiği ömrûnün'dersk- rini' ders kitaplanna sokmayı başaramadı(!) rhan Asena'yı, Orhan Kemal'i, Yaşar Kemal'i edebiyat ders kitaplanna almanın ardında yatan amaç, onlann değerini "kullanarak" tarikatçı yazarlara da yer verebilmekten başka bir şey değildir. Bu da Cumhuriyet'in yetiştirdiği değerli yazarlara "hakaretten" öte bir anlam taşımaz. kiye'nin kurucusu, tek yol göstericinin "büim" olduğunu. üniversitenin annaana yazdırmışür. Aziz Hüdai'nın torunlanndan Bedrüımisa Sivri- oğhı, benim yazın öğretmenliğimı yaptı. İnanın, bana ulu dedesinden bir tek şür okumadı. Aziz Mahmut Hüdai'nin Türk edebiyatında hiçbir yeri yoktur. Adam, Anadolu'da bırçok dinsel görev aldı- ktan sonra, memleketi Bursa'dan İstanbul'age- lip Üsküdar'da bir tekke kurmuş. "Celvetiyye" tarikatının kunıcusudur. "Celvet", Arapça bir sözcük olup "yerini yurdunu terk etmek" an- lamına gelir. Tasavvufta, "kulun Tanrı sıfat- lanyla halvetten çıktşına, Tanrı'nm varuğmda fena bulmasma" denir. Aziz Mahmut Hüdai'nın ılahilennde yapılan da, tarikatının bu felsefesını yaymaktır. Çağdaş uygarlığa, bu ilahilerle vanlamayacağmı bilme- liyiz. Yukanda alınüladığımız genış amaca da hızmet etmez bu ilahiler. Doğrusu, onlarda şür tadı da yok. Kargaşa içindeki kafalann kar- maşık amaçlan içinde tek amaçlan var: "Geriti ideolonye bağlı bir gençlik yetiştinnek." Yonn: 'Ölü Ozanlar' müzesl ÇALIŞANLAREV / SORULARI - SORUNLARI/ YILMAZ ŞİPAL Hak duşurucu sure 1990 yılı Aralık ayında Sosyal Sigortalar Kunmu'- na emeklilik için müracaat ettim. Çok uzun beklemeler, uğraşlar ve stres sahibi olduktan sonra, 1. derece 1. kademeden ve %68 orandan emeklili- ğim tahakkuk etti. Eylûl 1991den itibaren de bana maaş ödenmeye başlandı. Arkadaşlanmm, "asgari ücrete göre maaş aldtğını" uyanları üzerine, eUmdeki belge ve bilgüerle ilgililere git- tim. Bana çok kızdılar ve aralanndan genç bir bayan memure, 'itiraz edeceğini bilseydik, sana 10 vü daha ma- aş bağlamazdık" diye söylenerek eUmdeki belgeleri aldı. Bu itira/ım üzerine maaş göstergem yüksekli. Aylık oranun da bir puan artarak, %69'a çıktı. Ancak, ben gene de kuşkuluyum. Sormak istediklerün: 1) Aşağıda aktardığnn bilgDere göre, hakkrnı asgari ücretten maaş almak raı? 2) Öyle ise, bundan sonraki zamları takip edebilmem için derecem, kademem >e göstergem nedir ve ne kadar etnekli aylığı almam gerekiyor? 3) Yaıiltşhk varsa farklanmı alabüir miyim? Son 5 ydın prime esas kazançlanm: 1985 yüı: 360 gün 107.340 TL. 1986 yüı: 255 gün 260.695 TL. 1987 "yılı: 360 gün 1.396.860 TL. 1988 yüı: 360 gün 6.223.330 TL. 1989 JTÜ: 90 gün 3.936.000 TL. Toplam 11.924.225 TL. C.Ö. YANTT: 1) 1990 yılında Sosyal Sigortalar Kurumu'ndan yaşh- bk aylığı almak için başvuranlardan kamu kesimi çalışanlan dı- şında kalanlara uygulanan "Özel Sektörden Emekh' Olanlar İçin 1990 Yılı Gösterge Tespit TaWosu"na göre. son 5 yılın sigorta pri- mine esas kazanç toplamı 11 milyon 924 bin 225 ve 5 yıl ortala- ması, 2 milyon 384 bin 845 lira olanlara, Üst Gösterge Tablosu'- nun 9. derece 2. kademesinden ve 2.250 göstergeden yaşhhk aylığı bağlanmaktaydı. 2) Verdiğiniz bilgilere göre 1 Ekim - 31 Aralık 1993 donemınde 2.250 göstergeden, %69 orandan (%69.8) aybk bağlananlara 940 katsayı ile 2 milyon 380 bin lıra sosyal yardım zammı ile bir- likte 2 milyon 856 bin 270 lira yaşlıhk aylığı ödenmektedir. 3) Sosyal Sigortalar Yasasf nın 116. maddesıne göre: Sosyal Sigortalar Kunımu u malulhık, yaşulık ve ölûm sigorta- larmdan aylık bağlanması veya toptan ödeme yapılması için gerek- li beigeler tamamlamnca, bağlanacak aylıkları ve yaptlacak toptan ödemeleri hesap ve tespit ederek en geç üç ay içinde ilgililere yazı ile bfldirir. Sigortalı ve hak sahibi kimseler, karan büdiren \aayi akhklan günden başlamak üzere bir yıl içinde yetküi mahkemeye başvura- rak kurumun karanna itiraz edebiürler. İtiraz, kararm uygulanmasmı durdurmaz." Konu ile ilgili yargı kararlan ozetı: (*) (...) Anılan süre, hukuki nitelikçe, hak düşürücü süredir. (...) (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 13.5.1969 tarih 895 esas ve 5274 karar) (Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 19.12.1975 tarih, 4560 esas ve 6687 karar) (*) Mustafa Çenberci. Sosyal Sigortalar Kanunu Şerhı-1977sayfa: 1435/3 ÎLAN BALJKESİR 2. SULH CEZA MAHKEMESt'NDEN 24.2.1992 suç tanhınde taklit ve tağşış edılmiş mahiYette peynir satmaktan sanık Adil Yazan hakkında mahkememızce 12.10.1993 gûn ve 1993/175-818 karan ile TCK'nun 398,402,647/4 ve6. madde- len gereğınce 550.000.- lira ağır para cezası ve yine 3 ay süre ile cûrme vasıta kıldığı meslek ve sanaUn ve ucaretın tatiline ve aynca 7 gûn sü- re ile ışyennin kapatılmasına ve tecılıne dair mahkememızce verilen ilan kesinieşmış olmakla TCK'nun 402. maddesi gereğince ılan olu- nur. Basın: 47357 POLJTIKA VE OTESI MEHMED KEMAL HP Dergiyi Kanşdnpken.Şair Ahmet özer'den bir mektup aldım, bir de dergi. Şoyle yazıyor: "Kıyı 92. sayıya ulaştı. Şimdilik son sayımızı sunuyo- rum. 8 yıldan beri kültür ve sanatımıza Trabzon'dan açı- lan bir pencereden guzellikler üretmeye çalışıyoruz. Köşenize konuk olmaktan onur duyarız." Dergiyi yaprak yaprak çeviriyorum: Nevzat Ûstün öle- ii 14 yıl olmuş. Nevzat'a Taksim'de, Kristal'in önünde rastlamıştım. Hoş beşten sonra, "Yarın Ankara'ya gidiyoruz" dedi. "fîencte." "Otomobille gideceğim, Şükran'la (eşi) gidiyorum. Berabergidelim." "Olmaz, biletim alındı, otelim ayrıldı, gazeteye söyle- dim." "Öyleyse Ankara da görüşürüz." Görüşemedik. Bir trafik kazasında eşi yaralanmış, kendi ölmüştü. iki soluk öteme yağmur yağıyor Sen geliyorsun diye Bütün aşklardan arınmış eski Bütün düzenlerden ayrılmiş eski Sıynlıp çıkmış kurulu yasalardan Geliyorsun ya ne güzel Görüyomm geldiğini özgürlük seninle katışmca ne güzel Saml N. özerdim'in güzel yazısının başlığı: "Unutur- lar". Eski şairlerden alıyor, teker teker nasıl unutulduk- larını belirtiyor. Tokadizade'yı örnek gösteriyor. Gaffar Güney için de şöyle bir not düşmüş' "Kıyı'nın 89. sayı- sında (Ağustos 1993), M.Türker Acaroğlu, Hocam Gaf- far Güney' başlıklı yazısında, yaşımız gereği, Gaffar Güney'le arkadaş olamayacağımızı belirtiyor. Dostluk yaşa bakmaz. Benim en yakın dostlanmdan biri, (..) 1892 doğumlu (benden altı yaş büyük, babam yaşında) Saffet Ürfi Beön'd/. 7950detamştık, 1968'de ölümünedek içti- ğimız ayn gitmedi. Gaffar Güney o bunalımlı çağında, herkesten değil, biz arkadaşlanndan para isterdi." Gaffar Guney'den açıldı Gaffar Hoca Ankara Erkek Li- sesi'nden benim de ögretmenimdı. Yıllar sonra arkada- şım oldu. Bunalımlı günlerinde bızden de para isterdi; senli benli konuşurduk. Samet Ağaoğlu da Gaffar Hoca'nın arkadaşıydı. "Öğretmen Gafur" diye hocanın öyküsünü yazmıştı. Samet Ağaoğlu, Başbakan Yardım- cısı olduğu halde görünce arabasını durdurur, hal ve hatrını sorardı. Nicedir, Ruşen Hakkı dostumun "Üretimde Sevda" adlı, Gerçek Yayınları'ndan çıkan kitabı için yazmak, bir selam salmak istiyordum; geciktim. Ruşen Hakkı'ya da, Güngör Gencay'a da merhaba!.. Ahmet Özer, eleştiri- sinde Ruşen Hakkı için şu güzel benzetmeyi yapıyor: "Izmit Körfezi'nde bir deniz feneridir. Uzak diyarlardan gelen pek çok gemi, bu fenerin kılavuzluğunda kendini sağlama almanın mutluluğunu yaşamıştır." Deniz feneri çok güzel bir benzetme; yakışıyor da.. Izmit Körfezi'nde yalnız değil Butün deniz fenerleri gibi kendisiyle dolu... Hasan İzzettin Dinamo'nun ilk şıir kitabı "Deniz Feneri" gibi... Mehmet Güler de Yaşar Kemal için "Çağdaş Masal- c;"diyor. ilhan Selçuk'tan şu parçayı alıyor: "Ulan, Anadolu'nun tezekli köyünden çıkmışstn; danalar gibi oradan oraya dolaşmışsın; arzuhalcilik, bekçiliği, kunduracı çıraklığı yapmışsın; Fransa Cum- hurbaşkanı MHterranid'/n özel konuğu olup Fransa'ya gidersin ödül alırsın.. başımıza bela mısın ulan!" Bir dergıde daha neler olsun!.. Benden bu kadarı.. Merak edenler öteki yazıları da bulurlar. Şair Ahmet Özer'e sevgiler, selamlar. Bir dergı işte bu, kişi okuduk- ça açılıyor... BULMACA 1 2 3 4SOLDAN SAĞA: 1/ Hoş kokulu meyveleri bazı yörelerde kavrula- rak yemiş olarak yenen bir cins çalı ya da ağaç. 2/ Tespihlerin baş tarafma geçirilen uzunca parça... Islamhktan önce Kâbe'- de duran üç puttan biri. 3/ Tavlada bir sayı... Açık duran başparmağın ucundan, göstermepar- mağının ucuna kadar olan uzaklık. 4/ Doku- macıkkta atkı ipliğini sı- kıştırmak için kullanılan araç... Bir akademik unvanın kısa yazilışı. 5/ Eski dilde bağırsaklar... Taraça. 6/ Afrika'da bir göl. 7/ Kamboçya'nın para birimi. 8/ Bir cetvel türii... Karadeniz bölgesin- de bir dağ geçidi. 9/ Bir topluluğun oluşturduğu. kültürel gruba özgü her türlü özelliğe verilen ad... At tüyünün rengi. YUKARIDAN AŞAĞIY A: 1/ Ankara yöresine özgü bir halk oyunu... Tellür elementinin simgesi. 2/ İlaç... Yoksullara yiye- cek dağıtan hayır kunımu. 3/ Hıristiyan. 4/ Uzun ve yorucu çahşma... Pamuk ve ipekle kanşık dokunmuş hareli kumaş. 5/ Bir soru sözü... Üstten sağa doğru eğik olan basım harfi. 6/ Bir tür hafıf makıneli tüfek. 7/Birbağlaç... Suudi Arabistan'ın baş- kenti 8/ Tarla, bahçe gibi yerlerde ağaç dallanndan örülmüş bannak... Japon lirik dramı. 9/ Orta Karadeniz böiümünün iç kesiminde bir akarsu. KARTAL1. AŞLÎYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN 1992 112 Davaa Maliye Hazinesi vekili Av. Ülker Tarcan tarafından da- valılar Abdulganioğlu Yusuf Çelik ve 16 arkadaşı hakkında mahke- memıze ıkame edüen tapu ıptalı ve eski hale getirme davasında; Kartai-Soğanlık mahallesi Balıkb Ayazma mevkiınde kaın, 1104 ada, 9 parsel sayılı 238.660 ra2 taşınmaz tapuda Hazıne adına kayıtlı iken Kartal Belediyesi bu bölgede 3194 sayılı yasarun 18. maddesine dayanarak ımar uygulaması yaptığını. bu uvgulama netıcesınde Ha- zıne taşınmazı 3. şahıslann taşınmazlan ile birleşürilerek ıfraz edilmiş ve üç yenı taşınmaz meydana gelmiştir. Bu parsetlerden 242 no.lu ta- şınmaz ıse belediye adına tapuya tescıl edılmıştir. İmar düzenlenmesı- ne karşı İstanbul 2. İdare Mahkemesi"nın 1990»748 E. no.lu ıptal davası açıldığını, idari yargı sadece imar uygulamasuu iptal edecek, buna dayanarak yapılmış bulunan tescillerin iptalıne karar vereme- yeceğı ıçın 286-287 parsellerin tapu ka>ıtknnın iptalleri içın Kartal 2. Asliye Hukuk Mahkemesı'nde hakem sıfaü ile 1991,12 tapu iptali davası açıldığını. 1991/12 E. no.lu davanın konusu olan 287 no.lu parsellerde 3. kışiler de hissedar olduğundan ve bu kişıler hakeme tabi olmadığından mahkememızde bu davayı açmak zaruriyetinde oldu- ğundan. davalılar, 1 - Argon Kimya San. ve Tic. A Ş. Kâğıthane, Cendere yolu Ayazma Çayın No: 9 İstanbul, 2- Azim Şahin, Soğan- bk Orta Mah. No: 73 Kartal, 3- Aliye Başoğlu Esta Soğanlık Köyü Kartal. 4- Şerife Siderman, Eski Soğanlık Köyü Kartal, 5- Şehmuz Midyat İçerenköy Caddesı No: 33/20 Kadıköy. 6- Yuksel Akpınar, Kırkpmar Köyu Bayburt, 7- İsmet Üstûn, Eyüp Mustafa Paşa Sokak geçici 2 sokak No: 14 Jstanbul adreslerine tebligat yapılamadığı, ma- hallen zabıta tahkikatı neücesınde keza davalılann adreslerinin bulu- namadığından ahetle duruşma günü olan 7 12 1993 günû saat 9.30'- da mahkememizde hazır bulunmanız veya kendinizi bir vekille temsil etürmenız. aksi takdırde gıyabınızda yargılama>a devam ile karar venleceği hususu dava dilekçesinın tebügatı >erine kaım almak üzere ılanen teblığ olunur. 14.10.1993 Basın 47464
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear