25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 21KASIM1993PAZAR 12 DtZİYAZI EDEBIYATTA GERICİLİK GÖLGELERİ VECİHİ TİMUROĞLU V J. azın izlencesindeki Osmanhlık ve Osmanlıca esintileri, yalnızca Kurul'un eğilimlerini değil aynı zamanda Cumhuriyet'in 69. yılında Milli Eğitim Bakanı koltuğunu işgal eden Köksal Toptan'm, eğitim politikası konusundaki "tercihlerini" de belgeleyecek denli "açık" ve "güçliTdür. 1992'nin Talim Terbiye Kurulu, edebiyat müfredatını dildegericilik eğiliminikanıtlamak istercesine zorlayarak Osmanhca-Türkçekarmaşası durumunagetirmekten kurtulamamıştı... Tanzunatkafasıylaeğitimt -2- Curnhuriyetin Milli Eğitim Bakanhğı. tek partili yönetimine karşın, yazın öğretiminin amaanı. bugünkü gerici tutumun çok ilerisinde saptamıştır. 1944 yılında yeniden düzenlenen "edebiyat rjıüfredatT. "edebiyat" adını da de- ğjştirerek Tûrkçe" yapmıştır. Bu tutum, bu- gün için de doğrudur. "Edebiyat" terimı. öğren- cinin kafasında, dıl ürünlerinın dışında bir "ede- biyat bilgisi" olduğu düşüncesini doğuruyor "Edebiyat parçalamak", böyle bir düşüncenin ûrûnü olarak deyımleşiyor. Lafebelığini alaya almakla birlikte öğrenilmesi güç bir konuyu da belirtiyor bu deyım. 1944 yılında. cumhuriyetin Talim ve Terbiye Kurulu, edebiyat derslerinin amaanı şöyle be- hrlemiş: "Türk dilinin tarih boyunca verdiği de- ğerteri, edilgin kalmayarak, kendi yapıcı zekası- m kuUanarak tanıtmak ve benimsetmek.r '() Yazın öğretimi, bu amacıyla, ortaokullardakı Törkçe öğretiminin bir devamı oluyor. öğreti- min bütünlüğünü koruduğu gibi, öğrencinin zihninde, metinlerin dışında bir edebiyat bilgisi varmış gıbi yanlış bir kanının doğmasını engel- liyor. 1992 yılının Talim ve Terbiye Kurulu, edebi- yat öğretiminde meünleri hıç önemsemıyor. Basit bir örnek vermek yetecektir bu savımızı tanıtlamaya. 2370 sayılı Tebliğler Dergisi'nin 823. sayfasını acıyorum, üçüncü dönem edebi- yat izlencesinin III. Bölüm'ünü okuyorum: Bati etkişnde gelişen Tfirk edebiyatı. 1. Tanzimat devri Türk edebiyatı-I. Klasik edebiyattan aynl- madönemi. a) Genel özelnkkr (siyasi, sosyal ve edebi y apı- lanmadaki değişiklikier). b) Manzum eserier Eserlerinden faydaJanılacak şahsiyeder Ziya Paşa Namık Kemal. azın öğreniminin amaçlan 2370 sayılı Tebliğler Dergisi'nde "okumanm vazgeçilmez bir ihtiyaç olduğunu benimsetmek" şeklinde açıklanmakta, ama aynı derginin 820. sayfasında "faydalanacağımız eserier" ve bunlan yazan "şahsiyetler" sıralamasında Mevlana Celaleddin-i Rumi (Mesnevi veya Divan-ı Kebir). Gülşehri (Mantık-u Tayr) ve Haliloğlu (Fütüvvetname) adlanyeralıyor!.. öncelikle, bu izlencenin dilsel tutarsızhğına dikkatinizi cekmek istenz. Anabaşlıkta "Tanzi- mat devri" diyerek Osmanhhğınızı göstereceksi- niz; altbaşlıkta, günlük yaşamımızda kullandı- ğımız dilin baskısıyla "Klasik edebiyattan ayrü- ma dönemi" dıyeceksiniz. Yani, Osmanlıca "de- vir"i unutup Türkçe "dönem" terimini kullana- caksınız. Bu örnek. dilde gericiliğin bir zorlama olduğunun en açık kanıüdır sanıyoruz. Bu tu- tum, kendısini her cümlede gösteriyor. "Siyasi, sosyal ve edebi yapılanmadaki değişiklikier" be- Iirleme öbeğinde bir arada kulanılan Osmanlıca "siyasf, Fransızca "sosyal" veTürkçe "yapılan- ma" terimleri, öğrencide dil beğenisıni geliştıre- bilir mi? "Siyasal, tophımsal ve yazınsal yapılan- madaki değişiklikier" anlaşılır olmak bakımı- ndan öte, "milli ve manevi değerier" açısından da "tutarhük" sayılmaz mı? Bakanın beklenti ve tercihleri A ldığımız örnek, Talim ve Terbiye Kuru- lu'nun yazın izlencesini (edebiyat müfre- datını) beürleyen yarkurulun (komisyo- nun) ve kuşkusuz. bu izlenceyi uygun bulan ge- nel kurulun ve onaylayan Bakanın yazın öğreti- minden neler beklediklerini göstenyor. Yetkili- ter, yazın öğretiminden, edebiyat, edebiyat tari- hi, siyasal tanh bilgileri bekliyorlar. 2370 sayılı Tebliğler Dergisi'nde, yazın izlen- cesinde izlenecek yolu belirleyen açıklamalann 4. maddesi, yazın öğretiminin bir başka amacı- ru şöyle saptamış: "Okumanın vazgeçilmez bir ifatiyaç olduğunu benünsetmek". Bu kez, 2370 sayılı Tebliğler Dergisi'nin 820. sayfasını açıyo- rum. 2. dönem edebiyat müfredaünın III. Bö- 1,950 öncesinin Hasan Âli Yücel'i, yazın konusunda şöyle bir değerlendirme yapar: "Türk dilinin ve edebiyatmın geçmişinde, inkılap çocuklanna düşünme, konuşma ve yazma örneği olabilecek klasik metinler doyurucu değildir." Bunlan söyler Hasan Âli Yücel ve hakhdır. Çünkü o, tam anlamıyla bir Cumhuriyet eğitimcisidir ve gözlerini geçmişin karanhğına değil, geleceğin aydınlığına dikmeyi görev bilir. Ziya Paşa, Tanzimat sonrası Osmanlı yazuımın önemli isimlerinden biri>di ama, bugünkü dile çev- rilmedikçe, anlaşüması olanaksız... Namık Kemal "Vatan Şairi" olarak günümüz yazın kitaplannda da "hak etriği" yerini koruyor. Hasan Ali Yücel, Atatürkçü eğitim politikasınuı son kalelerinden birivdi. Tıpkı Halkevlerini korumaya çauştığı gibi, çağının yazar ve ozaıt- lannı da korumaya çalışmış ve yazın izlencesinin ilkelerini doğnı saptamayı başarmıştı. lüm'ünden bazı "sahsiyetleri" \e "faydalanaca- ğınuz eserlerini" sunuvorum: Mevlana Celaled- din-i Rumi (Mesnevi veya Divan-ı Kebir'den ör- nekler), Gülşehri (Mantıku't Tayr'dan örnek- ler), Haliloğlu (Fütüvvetname'den örnekler). Şu önümüze her gelen ünlünün üzenne konan dü- zeltme imı- nın anlamını da kavra- yamıyorum ya, neyse! Asıl amacı- mdan uzak- laşmak iste- miyonım. Mevlana'- dan secilecek metinlerle, insan gerçek- ten yazınsal bir değeri kavrayabilir, şiirden zevk alır Ama, "Türkçe beğew"sinı nasıl geliştirir? Mevlana, Türkçeye bir katkıda bulunmamış. Aynca. Türk yazını içinde dü- şünemeyız onu. Belki, "dünya edebiyatı müfre- datı" içinde ele alınabilir. Böyle ele alınırsa, Mevlana gibi, dünya edebiyatmın bir büyuk us- tasını tarutmış oluruz. Buna, kimsenin birdiye- ceği olmaz. Hatta Goethe'yi, Shakespeare'i. Montaigne'i okutan bir Talim ve Terbiye'nin neden Mevlana'yı okutmadığını soranz. iyi de Gülşehri'nin öğrencide "okuma zevİd"ni uyandıracağını nasıl düşünürüz? Gülşehri, Tür- kiye Türkçesi-ç nin gelişmesini inceleyenleriçin eçmişin derinliklerinden gelen Yunus Emre'nin. bugün de aynı coşku ve hazla dinlenip okunabilmesini sağlayan, ozanın Farsça-Arapça kanşımı Osmanlıcaya, Anadolu Türkçesini yeğlemişolmasındandır. Yunus, çağının ötesini, 20. yüzyıl sonlannın eğitimcilerinden(!)de. milli eğitime "bakan" olan politikacılardan da "uz" yakaladığı içindir ki ölümlülere kanşıp yitmemiştir... minde bile ör- nek ahnamaz Gülşehri'nden. Üniversitede. Türkçe üzerine çabşanlar için elbette gerekli- dır. Ama, lıse- deki yazın öğre- niminde, kuş- kusuz, okuma- dan iğrendirir öğrenciyi. Hele. Haliloglu'nun Fütüvvetname'sinin işı ne? Sah gerici bir tutu- mun ürünüdür Haliloğlu'nu yazın izlencesine almak. Haliloğlu ile okuma bcğenisi kazanı- lmaz, belki okumadan uzaklaştınhr insan. Aynca, "fötüwet"in çağımızdakı yeri ne? Bakınız, Hasan Ali Yücel'in Talim ve Terbiye Kurulu, sorunu nasıl değerlendinyor: "Türk di- linin ve edebivatınuı geçmişinde, ortaögretim çağındaki inkılap çocuklanna düşünme, konuş- ma ve yazma örneği olabilecek klasik metinler doyurucu bir halde değildir. Eski edebivatınu- zdan alacağunız metinlerle, çağdaş kültürün amaçlanna ulaşamayız. Eski metinlerimizi birer örnek olarak değil, eski değerlerimizi, diümizin ve edebiyatımızın gecnüşini tanıtmak amaayla venneliyiz." Amaç, boylesine doğru saptanırsa, secilecek sanatçılar ve metinler, çağlannın ger- çek temsilcisi olurlar. Örneğin XIII. yüzyıldan Yunus Emre, Türkçenin süt dişleri olarak hem evrensel duyarlığımızı, hem evrensel ın- sancillığımızı. hem de Türkiye Türkçesinin do- ğuşunu öğretir çocuğa. Yunus'u okuyan bir genç, bir daha şiirden alamaz başını. Ama. Fü- tüvvetname ile okumaya tövbe eder. XIV. yüzyıldan Ahmedi yeter. XV. yüzyıldan Neca- ri'yi ve Şeyhi'yi secmek yeterlidir. Bunlardan da. iyı seçim yapmak gerektiğini unutma- malıyız. Bir de yazann seçeceği metnı sapta- mak, tümüyie antidemokratik değil mi? () Türkçe Metinler, önsöz, 1944 Ankara. Yarın: Osmanlı kalııttısı çağı yakalayamaz ÇALIŞANLARIN / SORULARI - SORUNLARI / YILMAZ ŞİPAL SSK'daıı emekli sandığuıa geçtim SOTU: 1978 yümda bir kamu bankasında Sosyal Si- gortalar Kurumu'na bağb olarak çakşmaya başladım. 31.12. 1992 ifibarivle SSK'dan %50 oranındaki skkatlık raporum oe- deniyk emekli otanaya hak kazanmıştını. Çal^hğım kamu bankası bir başka kamu bankasına doredildi ve bider de sözteşmeli personel olduk. Halen II sayılı cetvele tabi olarak çalışnıa) a doamedivonım. 15Nisan 1993tarihindeniti- baren de SSK'dan Emekli Sandığı'na geçtim. 1) Ben, 1994 ya da 199S yilannda emekli obnaya bak kazandun mı? 2) Emekli Sandığı'nda 3 yıl 6 ay 1 günüm dobnadan a>Tilırsam, Sosyal Sigortalar Kunmra'ndan emekli olabilir mi)im? H.D. YAN1T: Gerek 5434 sayılı TC Emekli Sandığı Yasası'nda, gerekse 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasası'nda, özürlüler için baa ayncalıklar tanmmışür. Emekli Sandığı Yasası'nda, ıştırakçi kadın ise 20 (7.200 gün), erkek ise 25 (9.000) tiıh hızmet yılını doldurduğunda, >aş koşulu ile bağımlı ol- maksıan ısteği uzerine emek.i olabılmektedir **Sakatlıklan sebebiyle ilgili mevzuat uyannca göreve alnaıdardan en az 15 fifli hizmeri" bulunanlar isteklen ile emekli olabılmektedır. Sosyal Sigortalar Yasasf ncia öngörülen uygulama değışiktir U C) a) Sigortalı olarak ilk defa çabşmav a başladığı taribten önce bu ka- nunun 53. maddesine göre maJul sa> ılma>ı gerektirecek derecede hastalık veya anzası bulunan ve bu nedenle maJuUûk aylığından yanuianamayan veya, b) Sakatlığı nedeniyle vergi indiriminden yarariaımaya hak kazanmış durumda olan, Sigortaular > aşlan ne olurea oisun, en az 15 yıMan beri sigortalı bulun- mak ve en az 3600 gün Maluluk. V aşjılık ve Ölüm Sigortalan primi öde- mişobnak şartıvla >aşlılık avlığından Yararlanırlar." 1994 vıhnda sıgortalılık s'ürenız 15 yılı doldurmaktadır. Bu 15 yıllık sure içinde Emekli Sandığı'ndakı çalışmalannızla birlikte toplam 10 tam yıl (3.600 guo) pnm ve kesenek ödemış durumda ıseniz, Sosyal Sıgortalar Yasası'mn özürlülere tanıdığı erken etneklilık hakkını kuManabilmeniz ıçın aranan koşullar, SSK Genel Müdürluğü'nün 10.12. 1986 günlü ve 12 sayılı genelgesinin 49 ve 50. sayfalannda açıklanmakta- dır. 15 yıllık sigortahlık süresi içinde son 7 yıllık fiılı hızmet süresının 3 yıl 6 ayı SSK kapsamında geçen, toplam 3.600 gün pnm ve kesenek ödemış özürlü Mgortalılar: "Önceiikk Kunım Sağlık Tesisleri Sağlık KuruUanna sevk edilir ve dü- zenknecek raporlar; ilk ise giriş raporian ve diğer tahsis be^ekri ile birlik- te Genel Müdürlüğe intikal ettiriür. 506/1186 sayılı kanunun 54'üocü maddesine göre maluUük ayhğı bağ- lanması talebinde bulumıp maluJ savılmayı gerektiren hastalık veya anza- larının sigortalı i^e ilk girişinden öoce de bulunduğu tespit edilerek, malul- lük a> lığı bağlanamay anlardan. 15 yıllık sıgortalılık süresi »e toplam en az 3600 gün MaluUük, \ aslılık >e Ölüm Sigortalan primi ödeme şardarun yerine getirmiş olanlara da yeni bir dilekçe aranmaksızın (...) yaşulık ayhğı bağlanır. Söz konusu sigortalüara \aslılık ayuğı bağlanabilmesi için sıgortalılık süresi ve prim ödeme gün sayısı sartlan ile birlikte 193 sayılı GeUr Vergisi Kanunu'nun 31/3'üncu maddesindeki sakatlık indiriminden yararlanmaya hak kazanmış durumda bulunduklanun ilgili vergi daireierinden alacakla- n resmi belge ile isbat edilmesi şartı aranır." Kısaca, 15 yıllık sıgortalılık süresi ıgnde 3.600 gün prim ve kesenek ödemiş durumda iseniz, 1994 yılı vesonrasında(3yıl6ayındolacağı 15. 10.1996 gününe kadar) genelgede sözu edilen Sağlık Kurulu raporu >a da vergi daıresınden alacağınız (ya da aldığmız) belge ile başvurduğunuz- da bize. SSK > aslılık aylığı bağlar. ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKCİ Nuretdn Sözen'le Söyteşi Istanbul'da Florya'da Anakent Belediye Başkanı Nuret- Ön Sözen'le, konutunda konuşuyoruz. Kafamdaki ilk soru- yu soruyorum: - Nurettin Bey, ilk olarak, Sarryer'de yıktığınız "Uyurrt- kent" hakkında bilgi verir misiniz? Bu sitenın serüvenini anlatır mısınız? Yıkılan ne kadardı? Tümü yıkılmadt tabii... -Sayı söylemem çokzor da, "Uyum S/tes/"nin öyküsü şu: Bu, bildiğiniz gıbi, Oalan dönemınde, ne kadar etkin grup- lar varsa, kendisı başta olmak üzere, iş çevresinde, basın, sanat, hükümet, parlamento, asker çevresinde ne kadar et- kin insan varsa, hepsıne; bir kısmına da kendisi telefon ederek: "Sana burdan yer venyoruz, şu kadar para vere- ceksin, mühim bir para değil!" falan diyerek, "Uyum Koo- peratifi"n\ oluşturmuş. - Kaç yılında bu? -Tabii, bizim gelişimizden önce, 1986falan. - ANAP dönemi! - ANAP döneminde, kendi iktidarı dönemınde; kendisinin yandaşı sayılabilecek, bir savunma mekanızması gibi, bir dost meclısi gıbi.. İçinde bakan var, komutan var, gazetecı var, tüccar var, ama Türkiye'yı ve istanbul'u yöneten kadro; bunlann bazılarının bir ev sorunu ve talebi oimadığı hal- de... Böyle ınsanlar başvurdu bana, telefon edıyor (Dalan) dtyor ki: "Size burdan bir villa vereceğiz, koşullan budur.." falan diyor; biz göreve geldiğimizden çok kısa bir süre son- ra, ozamankı Başbakanlık Murakabe Heyetı Başkanı, veya Yüksek Denetleme Kurulu, o zaman Yuksek Denetleme Kurulu dıye birşey kurulmuştu, Kutfcı Bey diye bir zat, üç kışiyle geldı; bir gün benı davet ettıler, resmı bir ışlemle bir mühür açıldı, mühürden bir dosya çıktı; dedıler ki: "Bu dos- ya, Yüksek Denetleme Kurulu'ndan geçmiştir..." -Yıl kaç? - Daha yeni göreve gelmişim, 1989. - özal Başbakan! - özal Başbakan. Ben de göreve geleli üç-beş ay olmuş. Yüksek Denetleme Kurulu Başkanı Kutlu Bey, uzun boylu bir zat, mühru böyle, resmi törenle açtı, dosyayı çıkardı, imzamı aldı; "Bu dosyayı size teslim ediyorum!" dedi. O dosyada, Evren dönemınde, yanı ondan önceki dönemde, Boğazıçi'nde bütün villaların durum tespıti yapılmış, hukuk karşısındaki durumlarına bakılmış ve hangısinın yıkılması, hangisınde proje aykırılıkları, hangısinde kayma.. Yanı, bü- tün villaları teker teker tespit etmış, bilirkışi, mühendis ra- porlarıyla, her bırine ne ışlem yapılması gerektiğini yazmış ve dıyor kı: "Bütün bunlan yapacaksınız, ne yaptığınızı he- men valiliğe yazılı rapor olarak bıldıreceksiniz ve bunu gerçekleştireceksıniz." Şimdı, bir yerel yöneticı olarak iki şey var. Bir: İnandığıntz konularsa bunlan uygulayacaksı- nız, veya buna karşıysanız, yerel yönetimı başkalarına bı- rakıpgıdeceksiniz, -ki bu, hem devletin Yüksek Denetleme Kurulu'nun, hem Başbakanlık Murakabe Heyeti'nin bir ka- rarı-. Ve size dıyor kı: Her ay, anımsıyorum, bazı zamanlar- da ile, bir iki kez, rapor vermede gecikmişiz, ilden uyarı aldık. Diyor ki: "Başbakanlık Denetleme Kurulu ve Yüksek Denetleme Kurulu nun kararına göre, her ay bize yaptığını- zı bildirmeniz gerekiyor Bu ay raporunuz gelmedı!" dıye, Vali Cahit Bayar zamanında alınmış uyarılarımız var. Tabii, biz hemen bu rapor gereği, balkonunun yıkılması, çatısının yıkılması, ellı santım geriye çekilmesi gerekır gibi... Çok çeşitli teknik adamlarımızla toplantılar yaptık. Yapılması gereken şeylerı yasaların uygun gördüğü sınırları, müda- hale edılecekleri saptadık. Ve bunlan, anlayışımızı, görü- şümüzü, inanışımızı, hem çağırıp, o zaman "Uyumkent"\r\ yöneticilerine anlattık. Bir aralık, Naci Ekşi'nin başkanlığın- daydı yönetim kurulu, ondan onçe, bir başka milletvekilinin, başkanlığındaydı, bütün bu kurulları çağırarak, bu Yüksek Denetleme Kurulu kararını göstererek... - Bunlar basında çıkmadı o zaman... - Çıktı. ama kendileriyle ilgili durumları yazmıyor bazı ar- kadaşlar, hoşlarına gitmeyince. Kendi meselelerıni yazmı- yorlar. Bunlar, şeffaf bir şekılde anlatıldı kendilerine... - Nurettin Sözen "yıkan adam" izlenimı bırakıyor! - örneğin, Mehmet Barlas ın eşı Canan Barlas gelip ra- poru iyice incelemıştir, anımstyorum. örneğin, Güneri Cı- vaoğlu çok mertçıkmıştır, demiştır ki: "Ben bukonuyla ilgili bir tek ve son bir yazı yazıyorum, bundan sonra, bu konuya hiç dönmeyeceğim!" demiştır. Barlas, bu işin peşini bırak- mamıştır, hâlâ intikamını sürdürmektedır ama, eşı gelip büyükşehir beledıyesinde incelemıştir dosyayı. Tabii, bu dosya gereği. bizim yapabileceklerımizi saptadık; alınması gereken kararlar vardı, yıktm kararı alacaksınız, encümen kararı alacaksınız, teblığ edeceksiniz, bütün bu ışleri ta- mamlayarak, belli sayıda.. Ve bu arada, Başbakan'ın, rah- metli özal'ın vıllası var... - Benim öğrendiğim O'nun değil de, gelininin olacak! - Hayır efendım, kendisinin ama, karşısı boş. - Ne demek karşısı boş? Yani, "özal" yazmıyor! - Yalnız "Öza/"yazmıyor, herkesın adı var, yalnız onunki şey.. özel bir durum taşıyor. Biz tabii yıkarken, "Şunun bi- nası, bunun binası" diye değil, bir taraftan başladık, nerden girılıyorsa. hani açıkçası coğrafyasını da çok iyi bilmem ama.. Bizim daıre başkanlanmız, yüksek mühendıslerimiz, yıkım kolaylığı açısından nerden girilmesi gerekıyorsa, or- dan başiadılar. O zamandan bılıyorum ki, rahmetii özal'ın villası da vari - Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu, gerekçe ne gösteriyordu? - Yıkacaksınız, kanuna aykırı! diyor. Efendim, olayın biraz başına dönduğümüz zaman, Boğaziçi Yasası ıptal ediliyor, Anayasa Mahkemesi'nin ıptal kararı verıldikten sonra, o zamanın Belediye Başkanı büyük bir uyanıklık yapıp, "Res- mi Gazete'de yayımlanmadı!'" deyıp, 1500 tane ruhsat veri- yor. Bunlar da ona göre yapılıyor! BULMACA 1 2 3 4 5 6 7 8 9SOLDAN SAĞA: 1/ İç sıkmtısı veren tedir- ginlik, korku. dehşet ya da gerginlik duygusu. 2/ Genellikle tahıl ölcmede kullanılan ölçek... Etken. 3/ Tırnak boyası... Erge- nekon'dan çıkışlannda Göktürkler'e yol göste- ren dişi kurt. 4/ Eski Mı- sır'da güneş tannsı... Bayındır. 5/ Canlı, hare- ketli. 6/ Anlam... Birkişi- nin ya da toplumun yaşa- mındaki yüce bir olayı anmak üzere yaalan lirik şiir türü. 7/ Göreceli... Bir oyun ya da fılm- de dinlenme süresi. 8/ Japonlara özgü bir tür güreş... Uygun bulma, tasdik. 9/ Şerif Gören'ın yönettiği, başrolünü Şener Şen'in oynadığı bir fılm. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Müzikte armoni kurallanna gö- re üst üste bindirilmış sesler... Bir peygamber. 2/ Recaizade Mahmut Ekrem'in, genç yaşta yiürdiği ve jpısına en güzel şiirlerini yazdığı oğlunun adı... Optik kaydır- ma. 3/ Güreşte bir oyun... Din adamlannın başlanna giydikJeri, simgeleri sayılan başhk. 4/ Tavlada bir sayı... Erhan Bener'in bir romanı. 5/ Ipekten, sanmürak dallı nakışlarla ışlenmiş bir tûr beyaz kumaş. 6/ Etevletin ve bireylerin uyması gereken normla- n belirleme etkinliği... flkel bir silah. 7/ Halk dilinde babarun kız kardeşine venlen ad... Valide. 8/ Ruh... Kaynağı din şarkısı olan orkestra parcası. 9/ Bir göz renRi... Külhanbeyi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear