22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 4 EKİM1993 PAZARTESİ 12 DIZIYAZI Alı Kemalizmalı...Semra Haıum, ev de son sözun, her zarnan Tur- gırt Bey tarafından söylendığmı hıç unutmadı Yıllar her şe>ı değıştınyor, zaman her şeyı değıştı- np dönuştürüyordu, ama son söz hakkına ılışkın, Turgut Bey'ın öncehk hakkı olduğu gıbı duru- yordu Onun sıyasete atılma \ e sıyasetten vazgeç- me kararlannın açıklanmasmda da son söz yıne Turgut Bey'ın olmuştu Evdekı son soz hakkı. sü- reç ıçınde, ülkede son soz hakkına dönuşurken, Semra Hanım, Turgut Bey ı ımrenerek ve bıraz da kıskanarak ızlemıştı Gunu geldığınde, Turgut Bey, eşının "partiyi", kendısının de "ülkeyi" kurtarmak zorunda kala- caklannı açık seçık anlayacakü Hıç kımsenın aklınm ucundan bıle geçmeyen bır devnmı ger- çekleştırecekü Kadınlara oy hakkı vermenın, şımdıye dek hıçbır yaran olmamıştı Oy venyor- kr, seçılebıbyorlardı ama. erkek mıllet baskısı- ndan yıne de ınım ınım ınlemekten kurtulamıyor- lardı First Lady'lik düşii Turgut Bey'e göre Semra Hanım'ın, Cumhur- başkaru'run eşı, bır first lady olarak, partının bır il başkanı sıfatıyla sıyasete atılmasında hıçbır mahzur yoktu Tam tersıne bu. ulkede yaşanan köklü değışımı anlatırdı Çağ atlamanın tek başı- na karutıdır, bıle denılebıhrdı Ülkerun bır numaralı koltuğuna gıden o zorlu ve çıleh yolda Turgut Bev'ın yanında, her zaman. bır tek kışı, Semra Hanım vardı O "Bunca yıldır sağhğıyla, giyimiyle, ilacıyla ve her türlu ıhtıy acıy- b meşgul olmuştu" Turgut Bey'ın Turgut Bey gıbı, yenıleşmeden yana bır sıyaset adammın böylesıne yakınında olmak doğrudan sıyasetın içınde olmak demektı Bunun böyle olduğunu, sonradan, nasıl olsa herkes anlayacaktı Semra Hanım aslında. başlangıçtan ben. hep sıyaset yapıyordu 6 Kasım 1983 seçımlen ANAP'ın başansıyla sonuçlanmıştı. ama seçımden bır gün once yaptığı konuşmada Turgut Bey'ı "daha şimdiden yaîancüıkla" suçlayan Evren Pasa'nın. hükûmetı kurma gorevmı, ona vermeyeceğı kanısı yay- gınlaşmıştı Semra Hanım, partının de anası ol- duğunu, o zor gunlerde kanıtlayacaktı Turgut Bey'e E\ren Paşa'yı kucaklayıp, şöyle guzelce op- mesıru salık verecektı Herkesın korkudan tır tır ütredığı gunlerde Semra Hanım. çozum üreoyor, sevgılı eşını Evren'ın kollanna atarak. seçım zafe- nnı banşçı bır görantuyle susluyordu O gunlen anımsayan bazı partılıler, "Hanunefendi olraa- saydı, Ozal Köşk'e çıkamazdı" dıyecek kadar abartmışlardı bu ışı Semra Hanım'a gore ıse bu, bır başan değıl, kan kocarun bırbırlennın eksıklıklenru tamamla- malan konusunda sadece, güzel bır örnektı Sıyaset bır anlamda, sezgı demektı öncehkle neyı, nerede ne zaman soyleyeceğını sezınleyebıl- mek güdusuydü, sıyaset Âklında hayahnde ulke- >emra Ozal, oldu olası, Turgut Bey 'in evde de, sıyasette de, kendisinin sıyasete atılması ya da geri çekilmesinde de son sözü söylemesine alışmış; bu alışkanlıkla onun aldığı kararlara boyun eğerken, bir yandan da imrenip kıskanmaktangeri kalmamıştı. nın sıyasal yazgısını elınde tutan tstanbul'un ANAP İl BaşkanhğYna gelmek gıbı şeyler hıç yokken. doğrusu böyle şeylen düşunmeye cesaret bıle edemezken, sıyasal gucun ne olduğunu sezdı 50 yaş gûnu kutlanırken, kendısının de bır sı- yaset kadını olması durumunda yenı yaşamının, ne kadar renkleneceğmı düşunmuş, tanımsız do- yumlara ulaşmıştı Basının 'Love Story'si Gazeteler. yaş gunu kutlama habennı "Love StoryTi Doğum Gunu Dansı" başlığıyla fotoğraflı olarak yayımlamışlardı Hıç soran eden ol- mamıştı, ama haber oğlak burcu kadınlannın özelbklenyle zengınleştınlmıştı Vallahı yaman şeylerdı bu çocuklar Onlann sayesınde halk onunla, eşıyle, yaşıyla. burcuj la kısaca, her şeyıy- le ılgılenmeye başlamıştı Turgut Bey'ın aksıne, sevıyordu bu çocuklan Semra Hanım, 50 yaş günu habennı okuduktan sonra gazetecılenn önemını ılk kez anlayacak \e bır daha hıç unut- mayacaktı Ve o gûnden sonra tezgahından, nıce gazetecıler geçecektı Gazetecılığı oylesıne seve- cek ve benımseyecektı kı, mesleğı sorulduğunda hıanı alamayıp. vakfının gazetesınde "başya- zarhk" yaptığını bıle soyleyecektı Semra Ozal, sıyasetı sevdığını soylerken, taa 1984'un tlkyazı'nda "kadere inanmadığı, tesadüf- kre inandığı" gıbı ganp bır açıklamaya gerek duyuyordu Yazgıya ınanmamak, rastlantıya ınanmak, bıraz tuhaf bır gerçeKçılıktı Semra Hanım, şu sozlenyle belkı de. sıyasetın soyut yanını vurguluyordu Soyut ya da somut, o sı- yasetı çok sevıyor ve bunu saklamıyordu "Ash- •da siyaseti seviyorum, çfinkıi sivaset benim mi- zacıma uyuyor. Gayet hareketli. insanı canlı tutan bir hadise" dıyordu Sozlennde en küçuk bır ya- paylık yoktu Zayıflamak ıçın spor yapan, ancak sporu sevdığını söyleyen yalancı tombul kadmla- ra hıç benzemıyordu Sıyaset derken. sureklı göz- lennın ıçı guluyordu Turkıye'de sıyasetten ne anlamak gerekıyorsa, Semra Hanım da sıyasetı oyle anbyordu "Mesa- la, örneğin" dıye söze başlavıp "Havatında hiç komtmist bir insania karşdaşnıadığııu" övüne övune anlatıyordu Ya da F Alman Malıye Ba- kanı Mathofer'dan soz ederken "Ailecek görüşü- rin" demeyı ıhmal etmıvordu Yalın ve mahzun Bu kadar yalın bır kadm olmasına rağrnen. onuüzen, denndenyaralayan şeylervardı "Orne- ğjn, meseta" Turkıye'de Evrenızm veya ANAP'ta Ozalızm gıbı şeylenn konuşulmasına çok ûzulü- yordu Yok efendım partüen, ANAP Kapıkullan - ndan, Yeruçenler'den ve Sıpahıler'den oluşuyor- muş, Yok efendım partı değıl. şırketmış Yok efendım hanedanmış, prenslermış Aklın alacağı şey değıldı bunlar Konutçulan, ulkuculen, mu- kaddesatçılan. sosval demokratlan, kırat sem- patızanlan, lıberallen, aksaçlılan ıle koskoca bır partıde, nasıl boyle şeyler olabılırdı ANAP'a ge- ncı damgası vurulmasma çabşan bazı çev relenn Turgut Bey'in Atatürk'ü eleştirmesini ve laikük karşıtlanna 4 yeşil ışık' yakmasını 'politik kurnazlık' sanıyordu Semra Hanım T JL urgutOzal Kemalizmden geçeli çok oluyordu ve A tatürkçülük 'e de bir türlü ısınamamıştı. Ama Semra Hanım öyle miydi? O, kocasının Atatürk'ü eleştirmesini hep değişim ve dönüşüm rüzgarlarının esmesini sağlayacak 'küçük oyunlar' sanıyordu. haberde Semra Hanım'ın davranışlan, ankete katılanlann yuzde 72'sınce olumsuz karşılanıyor- du Anket sonuçkn. magazın basınında Ahu Tuğba ve Emel Saym'ın ardından uçüncûluğu ka- pan Zeynep Özal'ın, aılenın en çok tepkı duyulan ıkıncı kışısı olduğunu gostenyordu Hülya Avşar, Bülent Ersoy gıbı devlere nal toplatan Zeynep. annesının onune geçemıyordu Özallann en çok tepkı alan. en çok eleştmlen kışısı ne yazık kı Semra Hanım'dı Semra Hamm aldırmıyor, guleç bır yuzle, tanh boyunca hep meyveb ağaçlann taşlandığını soy- lüyordu Balmumcu ÇıftbğVnm ıçınde kuçuk bır ev Kışlazade Parkı'nın yanında bu>uk bır konak Semra Özal, o küçuk evde doğmuş, o buyuk ko- nakta buv umuştu "Osmanlı Sarayı'na hizmet et- miş bir ailenin kızsıntz..'" sozlenyle başlayan so- runun tamamlanmasını beklemeden bır solukta "Evet" dıyordu, Semra Hanım "Evet, babamm babası Balmumcu ÇifHiği'nin sahibi. Besiktaş'ta, hala Balmumcu durağı vardır. Babamın babası saravda tablekarbaşı ımış. \nne- min hem babası, hem de dedesı saray da. \nnemin dedesi mustantik Daha buyuk dedesi ise saray nazın imiş. Onlan tabiı ben bibniyorum. Amemin E R B İ L T U Ş A L P ışıydı bütun bunlar, ona gore O Buyuk Ekım Devnmı'nın 67 yılı kutlamalanna erkeksı bır do- pıyes ıle katılmış, beyaz ıpek bluzu ve sıyah papyonu ıle hem kendısının bberalbğını, hem de paitısının çağdaşlığını anlatmak ıstemıştı Anla- mak ısteyenlere tabı Turgut Bey, greyfurt suyu ıçerken, o. duşman çatlatırcasına ıkı bardak vot- ka Sımımof yuvarlamıştı Şımdı, buyuk acısından arta kalanlan toplar- ken, eskı gunlere sığınmarun dırencıru arttıra- cağını duşundü. Semra Hanım İktıdarlannın ılk yıllan, yalıtılmış bır an gıbı gozûnun önünde do- nuklaştı Sankı her anı yansıtan koskoca bır fo- toğrafm ıçındeydı O gunlenn keyfinın bır başka olduğunu duyumsadı Liderimiz Hamfendidir... Semra Hamm ın sıyası konuşmalan ya da o dönemdekı "Hkri beyanlan" herkesı şaşırtıyor, kımılenne çok ganp ve anlamsız gelmesıne karşm, kınnlen çok ılgınç ve anlam yuklu duşün- celen olduğunu soylüyorlardı Semra Hamm ın konuşmalannı ılgınç bulanlar, onun değışık bır sıyaset kadını olduğunu söyleyenler. sonuna ka- yaşgünüyle ilgilihaberleri okuduğu anda, basının gücünü kavradı Semra Özal. Artık, tezgahından geçen gazetecilerin haddi hesabı olmayacak ve kendisi de mesleğini soranlara, 'Papatyaları 'yla ünlenen vakfının gazetesinde 'başyazar' olduğunu söyleyecekti. dar onunla bırbkte y/uruduler, yukseldıler, ılerle- dıler Ne vardı yanı, dobra dobra konuşan bır kadındı. her şeyden once Pat dıye soyluyor, du- şündüğünu evınp çevırmeden dnlatıyordu Ko- casının yamnda onun tennı sılmek, çamaşınnı değıştırmek ıçın değtl, bal gıbı sıyaset yapmak ıçın dolaşıyordu Başkalan gıbı değıldı, değışık bır havası vardı Bu gerçeğı yıllar sonra ılk kez Kapıkullanndan. Ankara Mılletvekıh Rıfat Di- ker gorecek "Bizim liderimiz Semra Özal Hammefendidir" dıyecektı Talat Zengin'ın "Par- timizde milletvekiUerinin Semra Hanım kadar et- kıh otduğunu söylemek za>allılık olur" açıklaması daha gerçekçı bulunacaktı Saraylılık özlemleri Turkıye'nın gelmış geçmış en populer başba- kan eşı olarak sıvnlen Semra Hanım'ın davranış ve sözlen anketlere konu edılıyordu Örneğin. bu anket sonuçlanna dayamlarak yavımlanan bır babası vali olarak vefat etti. Onun babası da saray - dan geldıği içın, dedemi Mekteb-i MüUciye'de okutmuşlar. Böyle bir saray yakınhğımız >ar." Boylece kendısını Osmanb Sarayı'ndan geldık- lenne ınandıran Semra Özal. ıs>ter ıstemez tanhı çoksevıyordu Tanhı yerlen de SaıtHabmPaşa Yalısı'na tutkunluğunun nedenı buydu 1985 yıbnı boynunda mınervasıyla (boyunluk) karşılıyordu. Semra Hanım Özel falcısına göre sonu tek sayı ıle bıten yıllarda. oğlak kadınlan yakalannı olumsuzluklardan, uğursuzluklardan kurtaramıyorlardı Kendı deyışı ıle "Verdiği sa- dakalar, yaptığı hayıriar onu konıyordu, ama yine de kem gözterin nazanndan kurhJamıyordu." Parlamento Muhabırlen Derneğı'nın yıllık balo- sundan dönerken, gece yansı aüatüklan trafık kazasında, Turgut Bey tehbkeyı daha onceden fark etmış ve kapıya tutunmuştu, o ıse, hıçbır yere tutunamamış, başmı cama çarpmıştı Çünku Turgut Bey, Semra Hanım'ı uyarmamışü tnsanın kendısınden başka hıç kımseye güvenme- mesı gereküğmı, dayamlmaz acüar arasında oğ- renecektı Yakın çevresıne kazayı anlatırken, fi- nalı, hıç kımseye hatta Turgut Bey'e bıle guvenıl- meyeceğım vurgulayarak yapıyordu Sıyaset, hasta. yaralı dınlemıyordu Lösemıb çocuklann tedavısı ıçın fstanbul Çapa'da açılan İdımğın onur konuğuydu. gıtmese olmazdı Gıttı Kursuye doğru yürudu, mıkrofonun onune gelıp durdu Mmervab boynunu ılenye doğru uzatıp, sözlennc "Konuşacak pek halim yok" dıye baş- ladı ve **Hepinize, saygılar, sevgiler" dıyerek, bel- kı de tanhın en kısa soylevım verdı Semra Hamm, evlıbklennın 31 yıldonumunü kutlarken, Turgut Bey'ın ulkemn, hatta bölgenın tum sorunlannı çözecek değışım ve donûşûm gû- cune enştığınden, adı gıbı emındı O gun, Başba- kanlık Konutu'nun Beyaz Salonu'nda, pas- tasının mumlannı uflerken ve hıç gereğı yokken, "Biz hiç mutsuz obnadık" dıye küçuk bır yalan söylemıştı Oysa töreru ızleyen gazetealer, bıraz önce Semra Hanım'ın kapı aralığından yükselen sesımduvup, duymazhktân gelmışlerdı Ogun. 1 Hazıran 1985, saat 22 I5'te özel kalem müdıresı ve her şeyı Sevinç Toğman'ın kolunda Beyaz Sa- lon'a gırerken, herkesın gozü onunde Turgut Bey'ı bır kez daha haşlamış "Renj niçin odamdan almadınT" dıye sormuştu Hacıyım ama içerim Dını sıyasete alet eden, kım olursa olsun, çok bozuluyordu Duyurulanlar doğru ıse, antılaık tutumlara yeşıl ışık yakması nedenıyle Turgut Bey'ı sık sık uyanyor, azarbyor, hatta kuçuk çapta tarüşmalar çıkanyordu Ona gore "laikliğin tanımını çok iyi y apmak gerekiy ordu. Hiç kimseye baskıyla ne soyun, ne gıyin denitefnezdL" Tur- banın, tesetturun sıyasal sorun olduğu bır ortam- da, soyunmaktan soz etmesı bazılannı çıleden çı- kanyordu Semra Hamm aldırmıyor, "Hacı ol- duğuınu biliyofsunuz, ama içkimi de içiyorum" sozlenyle tartışmayı noktahyor, çevresındekı yo- bazlan çıleden çıkanyordu Acı tatb, bunca yıl suren beraberlıklennde Turgut Bey'e her şeyı ıle ınanmıştı Onun bır tek sözu ıle carunı bıle verebı- lırdı, ama dın konusundakı çebşkılenne oldum olası akıl erdırememıştı Turgut Bey'ın, bu konu- da kendısınden bır şey sakladığı kuşkusunu uze- nnden hıç atamamıştı Önce guzel guzel,."Ben Müslümamm, devlet laik" dıyor. sonra "Üç beş kız turban taktı diye, Tflrkiye ne ileri, ne de geri gi- der" dıyordu Ancak Turgut Bey, buraya kadar doğruyu soyluyor, ış uygulamaya geldığınde ağırbğını türbanalardan yana koyup karşı olan- lar ıçın tedbırler abvordu Semra Hanım'ın. "Ina- nanlara saygısı vardı. ama inananlarm arasına bir- takun ganp kıyafetlerle sızıp. dıni sıyasete alet edenlerle sonuna kadar mucadelede kararlıydı." Bu kural Turgut Bey'm kardeşlen ıçın de ge- çerbydı, onlardan uzak duruvor onlan "Aynı doğrultuda olmadığımız kesın. Ö yuzden benı sev- miyor olabilırkr, hoşlannııyor olabilirkr. Benunle beraber obnamak icin köşke gelmivor olabtlirier. 'smanlıSarayı'na yakmlığmakendtsinimandamış olduğukadar, çevresinide özallann çokmutlubiraüe olduğuna mandarmıştı Semra Hanon. Öyleki, TurgutBey'i azarladığmda, çevrede bulunanlarkulaklarmı tıkayıp, buküçüksürtüşmeyi duymuyorlardı! bu normal bir şeydir" sozlenyle uzak tutuyordu Turgut Bey. Kemalızm'dençoktan vazgeçmış, Ataturkçulüğe de bır türlü ısınamamıştı ama, Semra Hamm, çok şükur, öyle değıldı Turgut Bey'ın Atatürkçulukten yan çızmesıru, değışım ve dönüşum sürecmın kuçuk bır kurnazlığı ola- rak göruyordu Turkıye'nın somurge bır ulke olmasının onun- dekı en buyuk engehn. Mustafa K.emal'ın tutuş- turduğu bağımsızlık geleneğı olduğunu bılıy or- du Danışmanlan Turgut Bey'ın kulağma. Ata- turk'un yanbşlanndan soz ederek, bu tabunun ustune gıtmesı gerektığını fısıldamışlardı Bır darbemn ürunü olarak 55 yaşından sonra sıyase- te atılıp. one fırlamanın başka çaresı yoktu Ata- turk'un eleştınlmesı başka. onun Atatürk'u eleş- tırmesı çok başka bır şeydı Şıklık ve zarafette üçüncü... 1985, Semra Hanım ıçın bır kabus yılı oldu Okutuyor, ufletıyor, ama beladan kurtulamıyor- du Mınervasınm üstune kem gözler ıçın koca- man bır nazar boncuğu taktı Mavı boncuk, be- yaz boyunluk ve Semra Hamm ın pembe tenı üzennde mûthış bır uyum sağlamıştı Mıner- vamn Semra Hanım'a yakıştığını, ona entel bır hava verdığıru soyleyenler bıle çıktı Bır haber ajansı, yapılacak başka ış yokmuş gıbı "şıklık. zarafet ve eşini temsil veteneğj" gıbı ıpe sapa gelmez konularda bır anket duzenledı Şıkhkta Dilek Cindoruk, zarafette Mevhibe tnö- nü, temsil yeteneğınde Nazmiye Demirel ılk sıra- lan paylaşülar Semra Hanım, her uç dalda, an- cak uçüncu olabıkh. Bu, o yılın ıkına düş kırıklığıydı Semra Hamm, bır yandan uzüluyor, bır yan- dan da şaşınyordu Anketler, aılenın en sevılen kışısının Efe olduğunu gostenyordu Bacak ka- dar çocuktu Efe Kızıyordu üstelık Çunku aı- lemn en sevılmeyen kışılen arasında, ılk sırada kendısı vardı Anket sonuçlan, yazılı basında günlerce ışlen- dı Bır yorumcu, Özal aılesını ANAP'ın da- yandığı sınıf acısından değerlendınrken, aslında değışım ve donuşümün boyutlannı anlatıyordu "Ozentı ve gösterişin egemen olduğu orta sınıf yaşam tarzının kalıpiannı bir tuıiu aşamıyor, tu- zaklara gonullu duşuyor, yangına korükle gıdiyor. şöhret vanılmasının kadehlennden uzak duramn yorlar. Özallann, Turk orta suufına hemçok eazip hem de çok ıtici gelen bir ozellikleri \ar: Onlara çok benziyorlar. Kulrur duzeyleri, beğenilen, ozen- tilen tastamam aynı. Zeki Müren y a da Ajda Pek- kan'la van yana resim çektirmek Pahalı yerlerden giyinip kuşanmak. Alışvenş nıtkunu olmak. Luks arabalarda fıy aka satmak. Eğlence deyince de akı- Uanna hep aynı şeyler gehvor: V emek, gazıno. festıval. Kitaplarla, fikırlerie aralan pek noş değil. Gaze- telerden en çok, kendi resimlerini çarşaf çarşaf y ayımlayan haftalık dedıkodu gazetelennı seviyor- İar. Kalıptan şikayetlen yok. oyundan şikayerteri yok. İşler onlardan yana gittiğı surece..." (Haluk Şahın, Nokta 21 Temmuz 1985) YARIN:Bu kadında iş var. POLTTIKA VE OTESI MEHMED KEMAL GûzGününde»Sonbahar bır gızlı huzundur, tukenıp gıderken bıle sa- rı yapraklarını bır yerlere doken Bır gtzlı hazan, bır gızlı huzun Yarımkafıyelerledeolsabırbırıneyakışıyor Dı- lımızı sadeleştırmeye aşırı tutkun olanlar, sonbaharı da değıştırmek ısterler ilk yaz, son yaz demezler mı? ön yaz son yaz daha yakışıktır Buna onguz, songuz dıyen- lerdeçıkar Yazı da, guzude bırerontakıylatamamlıyor- lar Baharı, ılk ve sonla çıftleştırmışler Sonbahar ya da guz hangısını kullanırsanız kullanın, bu huzün dolu mevsımın tadını ustat Ahmet Haşim gıbı çıkaramazsınız "Bahçelerde san çıçeklenn açtığı, ha- vanın keskın ıncır yaprağı kokulanyla dolduğu, ufuklar- da gumuş ve bakır bulutlann anlaşılmaz ışler çevırdığı akşam ustu otları kurumuş tepelerde, yeşıl eşarp, kırmı- zı ortu, beyaz veya lacıvert elbıselerle dolaşan gençkız- lann etekten ruzgârda uçuştuğu ve saçlan çozulup dağıldığı bu mevsımde sonbahar şıırlerınden daha saf bır konuşma konusu olabılır mP ' Çok uzun bır cumle oldu ama bunu ancak Ahmet Hâ- şım gıbı sonbahar tutkunu bır şaır yazabılır Sonbahar şıırlerının de, sonbahar yazılarının da gerıye donup ba- kıldığında ustası odur Bugun bızım ıçın dahıce olan yazıları tkdam gazetesının Bıze Gore" koşesınde 1928 yıllarında yazmıştır Ikdam ıçın duşundüklerı şoyledır "Bir nevı olumden sonra dınlme sırnna eren Ikdam'- ın sanat ve edebıyat sayfalanna bakmak gorevmı uzeri- me almış olmaktan utanıyorum " Ikdam'ın "Bıze Gore" koşesındekı yazıları nasıl bır guçlukleyazdığını 'Galatasaray' sultanısınden arkada- şı Abdülhak Şlnasi Hisar anlatır Erken saatlerde gelır masasına oturur, yazmaya başlar Yazar, sıler, kara- lar Yazar, sıler, karalar Sonundaolmuşsayar.yanın- dakılere okur Bıttığı kabul edılen yazıların ılk okuru AH Naci (Karacan) olur Alı Nacı ıle Haşım, gazetede yanya- na oturmaktadırlar Oyıllarda yazı devnmı olur Gazete- lerın okurları eksılmeye başlar Yazarların durumu kötü- leşır Gene de Haşım okunan bır yazardır Yazı devrımı- nın tutup tutmayacağı ustune kuşkular vardır Herkesın fıkrı sorulmakta, goruşu alınmaktadır Gazı Paşa ıle kar- şılaşmasını şoyle anlatır "Yenı harflere daır ılk defa goruş alışverışı ıçın Dol- mabahçe sarayına çağrılanlar arasında Gazı 'yı bızzat gormeye gıdenlerden bırı de bendım Heyecanım çok- tu " Gazı"ye yaklaşabılen yazar ve şaırler çok şey alabıl- mışlerdır Haşım yaklaşmak ıstemıştır ama hıçbır şey alamayanlardandır Yahya Kemal, Yakup Kadri, Ruşen Eşrei, Falih Rrfkı, Gazı nın mılletvekıh ve Buyukelçısı ol- muşlardır Haşım ıse ancak Duyun-u umumıye'nınçe- vırmenlığıne çıkabılmıştır Bu koltuğu da çok iyi Fransız- ca bılmesıne, Galatasaraylı olmasına borçludur Osmanlı aydınları Ankara hukumetıneyaklaştıkça Ah- met Haşım hep uzak kaldı Her aydın Ankara yla bağda- şırken Haşım Izmır'ı, istanbul'u yeğledı Bu davranışı yapısından gelıyordu, neden, kendı de bılmıyordu Dıye- bılırım kı yaklaşmak ıstedıkçe Başkent ondan uzaklaşı- yordu Ikdam da yazdığı koşesınde Gazı ıçın en guzel makaleyı o yazmıştı Aşağıdan almadan, dalkavukluk etmeden, eğılıp alcalmadan bır ovgu nasıl yazılır goster- mıştı " Gorduğum fotoğraflara gore bıraz şışman, bıraz yorgun, bıraz hatlan kalınlaşmış bır vucutla karşılaşaca- ğımı zannederken kapıdan bır ışık dalgası hatınde gı- ren yoğunlaşmış bır gı/c/e goz/erım kamaştı Gozbebek- leri en garip ve gızlı madenlerden yapılmış bır çıft gozun, mavı, san, yeşıl ışıklarla aydınlandığı sınırlı bır çehre ( ) Altı yuz yıllık bır donemı bır anda ıhtıyarlatan adamın yuzu, eskı ılahların ığrenç yaşını taşımıyor " Haşım bır buyuk adama boyle bakıyordu BULMACA SOLDANS\Ğ\: 1/ Deıuz dıbıne ındınle- .. rek ustune balıklar geldı- ğınde köşelennden çekı- 2 üp kaldınlan ağ 2/ Elçı- o lık uzmanı Eskı dılde göz 3/ Kabadayı Rum 4 delıkanhsh 4/ Hububat g tozu Zanf, kıbar 5/ Arap abecesınde bır 6 harf Eskı Mısır'da gu- j neş tannsı Bır sonı ekı 6/ Bır ıştekı engellerı yen- 8 me karan Lantan ele- g mentımn sımgesı 7/ Japonlara ozgu çıçek duzenlenve sanatı 8/ Bır tür kuçuk zurna 9/ Eskı Turklerde hastalan ıyıleştır- mek ıçın yapılan buyuye venlen ad "'Benıderdınleyeter — ettın , Vok mu ınsafın a zalım soyle" (Fıtnat Hanım) YUKARIDAN AŞAĞI\ A: 1/ Daha çok Karadenız bolgesın- de gıyılen bır tur erkek ayakkabı- sı Kalsıyumun sımgesı 2/ Ölece- ğı kesınbkle bılınen bır hastamn. acısını dındırmek ıçın doktor tarafından öldürulmesı 3/ Bır alaşımdakı madenlenn ergıme derecesı farkından yararlanarak bunlan bırbınnden ayırma ışlemı Kup 4/ Tellı çalgılarda tel- len yuksekçe tutan tahta koprucuk Otlak 5/ Bır sporda enşıl- mış derecelenn en ustunu Ilgı, ılışkı 6/ Başkalannın sırtından geçınen kımse 7/ Bır ay adı Ekın bıçıldıkten sonra toprakta kalan koklü sap 8/ Eskı dılde gunler Avuç ıçı 9/ Taşıma, ak- tarma Rütbesız asker TC BAŞBAKANLIK GÜMRÜK MÜŞTEŞARLIĞI HALKALI GİRİŞ.GÜMRÜK MÜDÜRLÜĞÜ Sayı B07 0GUM 1 10 16 Muaf-052 13621 Kerestecıler Sıtesı Kavak Sokak Emır Han No 18 Merter lstanbul adresınde taalıvet gosteren ve mudurlüğumuzûn asağıda dokumu yapılan GGB lennden doğan kamu alacağından dolayı 270 985 618 TL ıle avnca hesaplanacak para cezası ve gecıkme zammın- dan borçlu bulunan lsmoteks Ist Moda Organızasyon Tekstıl Kon- feksıyon San AŞ fimıasından mezkur kamu alacağmın tahsılı ıçın çıkanlan 2051 savılı 11 2 1992 unhlı tebbgat fırmanm bebrtılen ad- reste bulunamamdsı nedenıvle ıade edılmıştır lstanbul Tıcaret Odası lstanbul Tıcaret Sıpıl Memurluğu ve lst 4 AilıveTıc Mah nezdındevapılanıdantakıbatlarneücesınde,anılan ^ırket ve jenklennın teblıgata esas başkaca adreslen de tespıt edıleme- mıştır 7201 ^ayılı Teblıgat Kanunu nun 2 maddesı uyannca zabıta manleuv le teblıgı de nıumkun olunamadığından aynı kanunun 28 ve 31 maddelerı gcreğm«.e teblıgat yenne kaım olmak uzere ılanen tebh- ğıne karar venlmı^lır V ukanda belırtılen nedenlerle anılan adreste faalıvet gosteren şır- ketın belırtılen borcunun 7 gun ıçensınde gumrüğumuz Saymanbk Mudurlugu veznesıne >atırıldığına daır vezne makbuzunun. Halkah Gın^ Gumruk Müdürluğu ne ıbraz edılmemesı halınde 6183 savılı A A T U H kanununun 55 60 ve 114 maddelen gereğjnce ışlem ya- pıldtdgının bılınmcsı ılanen teblığolunur Beyamuune no tarih 27087 06 0S 1991 I78S6 22 01 1991 2I4WO5O4 1991 12O87 28O2 1991 Basın 41256
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear