22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
18AĞUSTOS1992SALI CUMHURİYET SAYFA EKONOMI Fiskobirlik'e 3 tpîlyon • fJNYE(Cumhuriyet)- Ünye Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Aydın Yılınaz, 9 bın braolarak ilan edilen fındık paralannın peşin olarak ödenebilmesi için Fiskobirlik'e 3 trilyonluk bir kaynağın gerekli olduğunu söyledi. Yanlı bir açıklamada bulunan Başkan Yılnnaz, "Fındığa verilen fıyat herkesı memnun etti. Bu yıl tahmini rekolte 600 milyon kılo olarak tespit edilmiştir. Rekoltenin yansının Fıskobırlik'çe alınacağı düşünülürse, yaklaşık 3 trilyonluk bir kaynak gerekecektir. Bu kaynağın sağlanması ve ödemelerin zamanında ve peşin olarak yapılması tek isteğimızdir" dedi. Sofya'yaotobüs lıracı • İş-Ekonomi Servisi- Mercedes-Benz Türk AŞ, Sofya Beledıyesi'nden aldığı toplam 25 adetlikO 302 T belediye tipi otobüs siparişinin lOadetlikilk partisini Sofya Belediyesi yetkililerine teslimetti. Doğu Bloku'nun çözülmesine kadar COMECON işbirliği çerçevesinde İkarus otobüsleri kullanan Sofya Belediyesi de Polonya ve Romanya'dakı bazı belediyelergıbi Mercedes-Benz Türk AŞ'nin ürettiği0302Tüpi otobüsleri tercıh etti. Kerevitaş kapatıldı • YALIKÖY (Cumhuriyet) - Yaklaşık 6 yıldan bu yana Fatsa ilçesine bağlı Yalıköy kasabasında faaliyet gösteren Kerevitaş, il hıfzıssıhha kurulu tarafından "bir daha açılmamak üzere" kapatıldı. Kerevitaş için çalışma ruhsatı olmaması, çevreye pis koku ve sınek türetmesi nedeniyle sahılden kaldınlması yolunda karar alındı. Konuyla ilgili olarak Yalıköy Belediye Başkanı Ziya Şen, "Uzun süredir bu işletmenin sağlıksızlığı ve çevreye yaydığı pis koku için eleştiri aJıyordum. Sahıle bile çıkamaz olduk. İlgili kuruluşlargeldıler, incelemesini yaptılar ve kapaülmasını uygun buldular. Kendilerine faaliyetlerinin devamı için en uygun yeri gösterdik" dedi. Alüminyumda indiPim •KONYA(AA)- Konya'nın Seydişehir ilçesinde kurulu Etibank'a ait alüminyum işletmesinde üretilen külçe alüminyumun kilo fiyaünda 84 lira indirim yapıldı. Yenidüzenlemeyle külçe alüminyum kilosu 11.578 liradan 11.494 liraya indirildi. Demir-çelik ürünlerine zam • İş-Ekonomi Servisi - Türkiye Demir ve Çelik Jşletmeleri (TDÇİ) Genel Müdürlüğü'ne bağlı Karabük ve Iskenderun Demir Çelik Fabrikalan'nda üretilen mamüllerin fıyatlanna yüzde 6 oranında zam yapıldı. TDÇİ'den yapılan açıklamada yeni fiyatlann bugünden itibaren geçerli olduğu bildirildı. Demir-çelik ürünlerinin, boyutlanna ve niteliklerine göre minımum ve maksimum fıyatlan, KDV dahil şöyle: YnMlyıt Kütük demir Düzyuvarlak demir Nervürtüyuvarlak Profil demir Kösebentdemir Pikler 2.053-2.207 2.407-2.347 2.451-2.526 2.677-2.963 2.375-2642 1.263-1.516 Sofya'ya otobüs Iraa • İş-Ekonomi Serrisi - Mercedes-Benz Türk AŞ, Sofya Belediyesi'nden aldığı toplam 25 adetlikO 302 T belediye tipi otobüs siparişinin lOadetlikilk partisini Sofya Belediyesi yetkililerine teslim etti. Doğu Bloku'nun çözülmesine kadar COM ECON işbirliğj cerçevesinde İkarus otobüsleri kullanan Sofya Belediyesi de Polonya ve Romanya'daki bazı belediyelergibi Mercedes-Benz Türk AŞ'nin ümtiğiO 302 T tipi otobüsleri tercih etti. TV kanallannın artması reklam pastasından basının payına düşen dilimi büyüttü Ozel televizyon basınayaradı EStN SUNGUR Özel televizyon kanallannın çoğalması, reklam pastasının bölüşümünde basının işine ya- radı. Ancak basının içine düş- tüğii tiraj sorunu, kalınlaşan di- limin yüksek tirajlı üç gazete arasında paylaşılması sonucu- nu doğurdu. Büyümesi duran televizyonun reklam pastası di- liminde ise TRT kendi payını özel televizyonlara bölüştürdü. Özel televizyon kanallannın artmasının reklam verenlerde "etkinlığin" azaldıgı görüşünü doğurarak, basına doğru bir yönelme yarattığını belirten reklamcılar, geçiş döneminin tamamlarup ayakta kalacak kanallann belli olmasından sonra pastanın bölüşümündeki eğılımin değişeceğini savundu- lar. Özel radyolann da reklam pastasından radyoya düşen pa- yı ciddi bir biçimde değiştirece- ğini savunan reklamcılar, "An- cak yine de basın her zaman önemini koruyacak" dediler. Bileşim'in rakamlanna daya- nılarak yapılan hesaplamaya göre 1985 yılında yüzde 36'sını basının, yüzde 59'unu TRT'nin ve binde 5'ini de radyonun aldı- ğı reklam pastasımn bölüşümü Magic Box'ın yayına başladığı 1990 yılında yüzde 55.8 basın, yüzde 43.5 televizyon ve binde 7 radyo olarak değişti. 1992'nin ilk 6 ayında ise basının payı yüzde 52.3, televizyonun yuzde 47.5 ve radyonun binde 2 oldu. Basının reklam pastası dilimi İlk 6 ay kıyaslaması (milyon TL.) Radyo 3.712.5 Radyo 3.839.0 Radyo 4.702.0 TRT 291.289.0 / 1990 Top/am: 583.629.6 1 9 9 1 Toplam: 1017.119.1 1992 Toplam: 2608.908.0 Teieon 71.193.0 Show TV 301.159.0 dikkat çekici biçimde artarken, daralma gösteren televizyonun dilimi ise TRT'nin kan kaybı ile bölüşüldü. 1990'a kadar elek- tronik basında tek basına olan TRT, 1990'da kendi dılıminin yüzde 2.9'unu Magic Box'a verdı. I99l'de payını yüzde 44. 6'ya çıkaran Magix Box, elekt- ronik basına yönelen reklam- lardan TRT'ye düşen bölümün 1990dan I99l'e yüzde 97'den yüzde 55.4'e inmesine neden ol- du. Elektronik basının 1992'nin ilk 6 ayında kendi içinde yaptığı bölüşüm ise şöyle oldu: TRT yüzde 23.5, Inter Star yüzde 46.5, Teieon vüzde 5.7 ve Show TV yüzde 243. Reklam pastasımn dilimlen- mesinde ortaya çıkan değışıklik reklam tarifelerine de yansıdı. Tanfelerde ortalama birim fi- yatlar üzerinde yapılan incele- me, 6'şar aylık dönemlerde TRT'nin 1991'e bir saniyelik reklam tarifesini yüzde 69.8 art- tınrken, 1992'de bu artışı yüzde 38.6'da bıraktığjru gösterdı. 1990'da yayına başlayan İnter yüzde 83.7, 1992'de yüzde 93.5 olarak belirlendi. Reklam pastasımn bölüşü- mü konusunda yorum yapan Hürriyet gazetesinin Reklam Müdürü Ayşe Torun, basının 6 aylık ortalama fiyat karşılaştırması (TL.) Mmyalar TRT(süre/sn.) Stari (süre/sn.) Teieon (süre/sn) ShowTV(süre/sn) Basın (sûtun/cm.) \m 501676 - - - 68.152 1«1 852025 483954 - - 125160 ite 1180493 925182 313.944 1.229.923 242.171 VfafelKf M/11 11/tt 69.8 - - - 83.7 38.6 91.2 - - 935 Star ise 1992'de bir saniyelik kendi payına düşen dilimi ciddı reklama yüzde 91 zam yaptı. bir biçimde arttırdığını belirte- Basının bir sütuna bir santimlik rek "Basına düşen dilımin med- reklama yaptığ»«am ise 1991'de yalar arasındakı paylaşımı da önemli şekilde değıştı. Daha önce bırbirine yakın pay alan Çok sayıda gazete vardı. Şimdi ise yüksek ürajlı 3 gazete dilim- den arslan payını ahyor" dedi. Torun'a göre Hürriyet, Milhyet ve Sabah tarafından paylaşılan dilimde, dördüncü bir gazeteye daha yer var. Bu gazetenin han- gisi olacağı ise tirajlarla belirle- necek. Şhow TV'nin Reklam Müdürü Yusuf Gökçek ise tele- vizyonun içinde bulunduğu durumun gecici olduğunu belir- terek "Şu anda bir geçiş döne- mindeyiz. İnter Star, Teieon, Show TV açıldı. Kanal 6. Flash TV, Has TV geliyor. Başka birtakım projeler var. Ama bunlann hepsi ayakta kalma- yacak. En iyi programı yapan, en çok seyredilenler yaşayacak ve bunlann reklam pastası dili- mi de büyüyecek" dedi. The Economist dergisi hükümetlerin çevre politikalannı değerlendirdi: Batı, çevre korumada 'ileri gitti' İş-Ekonomi Servisi- Batıda, hükümetlerin çevre koruma politikalannda "çok ileri gjttiği" öne sürülüyor. Dünyanın önde gelen ekonomi dergilerinden The Economist, çevre koruma ile ilgili uygulamalann maliyet-yararmuhasebesi yapılmaksızın ilerletildiği yorumunda bulundu. Çevre konusunda titızlık gösteren ülkelerden Almanya'da yasalar, firmalann şampuan şişelerinden yoğurt kaselerine kadar her şeyi yenıden ışlemelenni zorunlu kılıyor. 1995 yılında zorunlu hale getırilecek yasayla kullanılmış ambalajlann yüzde 80'i toplanıp ve bunlann da yüzde 80'i yeniden işlendiğinde yapılan masraflann, çevreye sağlanan yaran aşacağı tahmin ediliyor. Çevre harcamalanndaçok eliaçık davranan ABD'de yıllık harcamalann, GSMH'nin yüzde 2'sini geçtiği ve bunun da Amerikan güvenlik harcamalannın yüzde 40'ına denk düştüğü belirtiliyor. Birçok Batılı ülke, çevre korumaya ilişkin yasalannda da yenilikler yapıyor. Amerika. 1970'te koyduğu "Temiz Hava Yasasfnı 1990'da yeniden düzenledi. İngiltere'de iş çevreleri tarafından 'katı' bulunan bir çevre koruma yasası yürürlükte. AT, kirli sular, atık maddeler, kanalizasyon ve başka maddelerle ilgili uvgulanmasını istediği koşullan tartışmaya açtı. Çevre koruma ile ilgili kesin hesaplar yapılamaması, bu konuda saglıklı yaşalann yapılmasını engelliyor. Amerika'nın İşletme ve Bütçe Ofisi'ne göre bu konuda rakamlar, 200.000 dolardan 5.7 trilyon dolara (yaklaşık olarak Amerika'nın GSMH'neeşit) kadar vanyor. Somut rakamlara ulaşmada bilimin de yetersiz kalmasından dolayı hükümetler, nedeni açıklanamayan tehlikelerin önüne geçmek için yasaklan arttınyorlar. The Economist'te göre, çevTe için maliyet -yarar muhasebesi \ apılnrn or. Anlaşmazlıkta anlaştılar ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Çankaya Belediye Baş- kanı Doğan Taşdelen, Bele- diye-İş Sendikası ile snlaşmaz- lığın sona erdığinı belirterek, toplusözleşmenın bugün imza- lanacağını açıklarken, Bele- dıye-İş Genel Teşkilatlandırma Sekreteri Ali Başdemir, ücret ödeme şekli, zamanı ve iş gü- vencesi ile ilgili bazı maddelerde belediye ile anlaşamadıklannı söyledi. Çankaya Belediye Başkanı Doğan Taşdelen, dün Fen Işleri Müdürlüğü'nde. işçilere toplu- sözleşmenın bugün ımzalana- cağını acıkladı. Taşdelen, sen- dıka ile aralannda sürtüşme olmadığını vurgulayarak, "Ya- nn (bugün) bu maddeler imza- lanacak"dedi. Taşdelen, gün- lük işçi yevmıyelerinin birinci grup işçiler için 115 bin lira, ıkınci grup işçiler için 125 bin li- ra, üçüncü grup işçiler için de 135 bin lira olacağııu belirtti. Taşdelen'in verdiğ^ bilgiye gö- re, anlaşmanın imzalanması halinde, işe yeni giren kıdemsiz birinci grupta yer alan bir işçi- nin maaşmın çıplak net 3 mil- yon 61 bin lira, ikıncı grupta yer alan bir işçinin maaşmın çıplak net 3 milyon 274 bin lira, üçün- cü grupta yer alan bir işçinin maaşmın da çıplak net 3 milyon 493 bın lira olacağını söyledi. KONUKYAZAR Kaııııı kesiıııi bir boyutu ile küçülmeli İZZETTEN ÖNDER tstanbul Üniversitesı Iktısat Faktil- tesi Malıye Bölumu. Piyasa bir araçtır. Bu araç, ekonomide kaynaklann nasıl kullanılacağına ve yaratılan ge- lirin nasıl dağıtılacağına, farklı sistemlerde farklı işlev ve bo- yutlarda karar ortamı hazırlar. Piyasa sisteminin işleyişi, ka- rn,u İcesimine kesin bir gereksi- nim duyar. Kamu ve özel ke- simler birbirini dışlamaz; tam tersine, kamu kesimi, özel kesi- min işleyişi için gerekli altyapıyı hazırlar. Bu anlamda, kamu kesimi, özel kesimin kurulup güvenlik içinde geliştirilebilme- si için kaçınılmazdır. Bu neden- le tüm çağdaş ülkelerde, özel kesimin yanında kamu kesimi vardır ve hemen hepsinde kamu kesiminin ekonomik payı Türkiye'dekinden yüksek- tir. Özel kesimce üretilebilecek mal ve hizmet üretimine girrne- den. topluma sadece kamu hiz- meti sunan bir kamu kesiminin bulunduğu birekonomiyi, 'kar- ma ekonomi' olarak nitelemek de teknik olarak hatalıdır. Batı ekonomilerinde, özellik- le 1940'lardan sonra gelişen sosyal devlet kavramı cerçeve- sinde devletin boyutlan olduk- ça büyümüştür. Özel kesımın işleyişine doğrudan altyapı hiz- meti sunmayan, fakat sosyal düzcne katkıta bulunarak siste- min devammı sağlamaya yöne- lik söz konusu sosyal harcama- lann büyümesi, özel kesimde yaratılan gelirlerin kamu otori- tesi yolu ile giderek daha yük- sek oranda tırtıklanması olarak algılanmıştır. Dünya kültürünü fakirleştirircesine tek boyuta indirgeyen son jıllann geüşme- leri, sistemlerarası mücadeleleri şimdilik ortadan kaldınrken, kaynaklara hakim gruplan daha güçlü kılmış ve böyle- amaçlarla kaynak ayırmaya is- teksiz hale getirmişür. Aşın sos- yal harcamalann kaynak kul- lanımında etkinlik ve bireylerin çalışma dürtülerinde ileri sürü- len olumsuz etkileri ile de güç- lendirilen görüşler, söz konusu harcamalann kısılması gereğini gündeme getirmiş bulunmak- tadır. Özünde ideolojik neden- Bu konunun, kamu kesiminin küçültülmesi şeklinde değil de, karma ekonomi sisteminin sona erdınlmesi bıçiminde gün- deme getırilmesinin daha doğru olacağı ve buna dayanarak da bu tartışmanın başka ortamda yapılması gerektiği kanısında- yım. Karma ekonomi kavramına girmeden salt kamu kesiminin küçültülmesi demek, devletin temel görevlerini yerine getir- landığımız arabalarla altındaki yollar uyumlu değilse, Türki- ye'de kamu kesiminin büyük olmadığı gerçeğini istemesek de kabul ediyoruz demektir. Bu yetersizlikleri daha ne kadar küçültebilıriz! Bunun da ötesin- de, Türkiye'de henüz çağdaş sosyal devlet anlayışı ve buna dayalı kamu harcaması yoktur. İleride gelişecek toplumsal ta- lepler, kaynaklan bu yönde daha da zorlayabilir. • Piyasa sisteminin işleyişi, kamu kesimine kesin bir gereksinim duyar. Kamu ve özel kesimler birbirini dışlamaz; tam tersine, kamu kesimi, özel kesimin işleyişi için gerekli altyapıyı hazırlar. Bu anlamda, kamu 1 - simi, özel kesimin kurulup güvenlik içinde geliştiriiebilmesi için kaçınılmazdır. lere dayanan, fakat satış ve pro- paganda sloganlan ile topluma pazarlanan kamu iktisadi ku- ruluşlannın özelleştirilmesi fık- ri ile de beslenen tüm bu görüş- ler, 'kamu kesiminin küçültül- mesi' başhğı altında ve biraz da karmaşık bir görüntü içinde ile- ri sürülmektedir. Tüm bu gö- rüşlere bir de 'kamuda israf sloganı eklenince 'piyasa' kav- ramı gjbi, 'kamunun küçültül- mesi' kavramı da, önünde du- rulamaz bir fikir görüntüsü ka- zanmaktadır. Türkiye'de de kaynaklara hakim çevrelerin, çok dar ve kısa vadeli bir görüş sonucu topluma yaymaya çalıştığı, di- ğer kesimlerin de. modaya uy- mama yalnızlığına itilmemek amaa ile desteklediği 'kamu- nun küçültülmesi' fıkri devamb gündemde tutulmaktadır. Bu tartışmayı sağbklı bir zemine oturabUmek için bazı kanşıklık- lann düzeltilmesi gerekmekte- dir. Bunlardan birincisı, KIT'- lerin özelleştinlmesi sorunudur. mek için giriştiği harcamalann kısılması demektir. Böyle bir savın arkasında, kamu kesimi- nin gereğinden fazla büyük ol- duğu görüşü bulunmalıdır. Türkiye'de 'görüntüsel' ola- rak kamu kesimi büyüktür. Bu bir gerçektir. Büyük olan bu bölümün, bu hali ile enflasyonu ciddi olarak beslediği de doğru- dur. Fakat büyük olan, birinci işlevi ile tanımlanan ve topluma gerçek anlamda kamu hizmeti sunan kamu kesimi değil, fakat ikinci işleyişi ile kısmen gizlen- miş, kısmen su yüzünde görü- len ve devamlı emilen 'ana' nite- liğındelu kamu kesimidir Bunu kanıtlamak için büyük teorik tartışmalara ya da uluslararası karşılaşürmalara girişmek za- man kaybı yaratır. Utanırcası- na okul kampanyalan yapıyor- sak; düzgün işleyen emniyet. adalet, tapu vb. gibi hizmetlerin olduğuna inanmıyorsak, temel bayındırlık ve altyapı hizmetle- rinde ciddi \etersizlikler oldu- ğunu düşünüyorsak, kul- Tüm kamu kesiminin, ikinci işleyip biçimi ile bir ana gibi sa- ğîlan yönü ise gerçekten büyük- tür. Üstelik bu büyüklüğün tümü de bütçe hesaplanna yansımamaktadır. Kamu kesi- minin bu bölümünü büyüten bazı kalemleri, nezaket kural- lannı aşmama endişesi içinde, şöylece sıralayabiliriz: Vergi ayncalıklan, ucuz krediler, ödenmeyen kamusal yükümlü- lükler. vergi dışı Tınansman yöntemlerinin topluma ve büt- çeye yıküğı yük vb... Açıktır ki, kamu kesiminin topluma gerçek hizmet sunan bölümü ile, toplumun sadece bir bölümüne çıkar sağlayan bölümü birbiri ile çatışma için- dedir. Şu anlamda ki, toplam kamu kesimi hacmi değişme- dikçe, biri büyüdükçe diğeri da- ralır. Toplumun şanssız yanı, kamunun küçülmesi/küçültül- mesi tezinin, bu kesimin ikinci bölümünü cömertçe kullanan gruptan gelmesidir. Bu görüş. lcamu kesiminin topluma ger- çek hizmet sunan bölümünün küçültülmesini amaçlamak- tadır. Böylece özel kesimde kaynaklara hakim olanlar, ger- çek toplum hizmetinde kullanı- labilecek potansiyel kaynaklan da kendi hizmetlerine almaya çalışmaktadır. BÖyle bir yaklaşım ve uygu- lama, toplumsal hızmetleri. maddi ve beşeri sermaye oluşu- munu ve hatta özel kesimin işle- yişi için gerekli ortamı oluştu- ran yapılan yıkabileceği ve top- lumun geleceğinı çökerteceği için tehlikelidir. Kamunun küçültülmesi tezi diğer kesimlerden gelse ve başa- nlı olsa, kamunun sömürülen bölümü, topluma gerçek hiz- met sunan bölümü lehıne kü- çülme eğilimine girebılir. Böyle- ce toplumun geleceği daha saglıklı bir temele oturtulurken. özel kesim için de uzun vadede daha elverişli' bir ortam ya- raülmış olunur. Böyle bir geliş- me, siyasal otoriteyi ekonomik güç odaklanndan anndınrken. onu, toplumun gerçek ihtiyaç- lannın ve geleceğinin hizmetine koşmak anlamına gelır ki bu bayağı bir güç ister! Işte demokrasinin önemi de buradadır. Demokrasi, sadece kaynaklann hakça dağıtılması için değil, fakat toplumun gele- ceğinin de çok daha sağlam te- mellere oturtulabilmesi için ge- reklidir. Demokrasi, yoğun ide- olojik bombardıman altında, istekli de görünse, robotlann metalik seslerinin yankılandığı bir ortam degildir. Demokrasi, kendi çıkarlan ve toplumun ge- leceği hakkında bilinçli fıkir sa- hibi birey ve onlann örgütleri- nin eşit yoğunluktaki seslerinin yankılandığı ve kararlan etkile- dıği ortamdır. IŞÇENEV EVRENINDEN ŞÜKRAN^ETEIVCİ Çökfiş Bankacılık işkolunda 35 bin ile en fazla üyeye sahip Ba- sisen sendikasının genel kurul raporuna göre, işkolunda çalışanların yüzde altmışı kendilerini savunacak bir örgü- te sahip değil. Bankaların gundeminde otomasyonla bağ- lantılı çok yoğun bir işçi çıkarması var. 12 Eylül hukuku ile kamu bankalarında çalışanlannın örgütlenme, işkolunun genelinde ise grev hakkının ellerinden alındığı işkolu çalı- şanları büyük bir hak kaybı süreci yaşıyor. 12 Eylül önce- sinde işkolu ücret ortalaması en yüksekler sıralamastnda iken, en gerilere düşmüş bulunuyor. Bankalarda yasalar- dan ve sözleşmelerden gelen haklara uyulmadan, çalışa- nın izni alınmaksızın ve karşılığı tam ödenmeksizin fazla çalıştırma genel bir uygulama halini almış bulunuyor. Banka çalışanlannın, sendikalarının gerek gerçek ücret- lerde gerekse kazanılmış haklarda çok önemli geriye gidi- şi durduracak güçlü bir karşı çıkışı görülmüyor. İşkolu çalışanlan ve sendikalarında çok önemli bir moral çöküş yaşanıyor. Sadece bankacılık iş kolunda mı? En son sayfamızda dün çıkan haber, bu iş kolundan bir örnek verdiği için konuya oradan girdik. işçi ve sendikalar- da büyük bir çöküş süreci, genel olarak bütün işkollarını ve sendikalarını kapsar biçimde ve çok ciddi, tehlikeli boyut- larda yaşanıyor. En kötüsü de sorunlar paylaşılmadan, dayanışmasız, saklanarak örtbas edilmeye çalışılıyor. Sendika liderlerimiz çöküşü kamuoyundan gizleyebildik- leri ölçüde geçiştirebileceklerini mi umuyorlar, yoksa da- ha çıkarcı davranıp saklayarak başarısızlıklarını da sakla- dıklarını mı sanıyorlar bilemiyoruz. Ancak sorunların gündeme gelmemesi, tepkisizliği, önlem alınamamasını da birlikte getiriyor. Içten içe onulmaz yaralar alınıyor. Za- man işçi ve sendikal haklar aleyhine hızlı gelişmelerle akıp gidiyor. Bir dost sohbetinde şair Gülsüm Akyüz, duyarlılığının verdiği tepki ife bakın nasıl ilginç bir karşılaştınma yapıyor: 'Madenciler direnişinde Özal bile grev ertelemeyi ağzına alamazdı. Büyük bir kamuoyu tepkisi ile karşı karşıya ka- lırdı. Madenci buna izin vermezdi. Belediye isçilerinin grevinde, halk yığınları işçinin karşısında bir tavır aldı. Hü- kümetin grev ertelemesi nerdeyse alkışla karşılandı. işçi çıkarmasının, taşeronluğun reklamı yapılıyor. işçiden, sendikalardan ses yok. Toplumsal tepkiler yok oluyor." Beiediye işçileri ile dayanışmaya gidenlerin izlenimleri daha da çarpıcı..Grev gözcülerinin, konuklara greve çıkış nedenlerini, ne istediklerini dahi anlatamadıklarını, bilme- diklerini, ilgisiz ve duyarsız olduklarını, bazen ontar adına savunma yapmak durumunda kaldıklarını anlatıyorlar. Şöyle bir ciddi ciddi düşününce, gelinen noktayı değer- lendirince, ürkmemek, dehşete kapılmamak kolay değil. "İşçi haklarında, sendikalizmde yaşanan çoküntüyü 12 Ey- lül sürecinde bile böylesine ağır yaşamamıştık" diye bir sonuca varsak, size ilk bakışta abartı gelebilır. Ancak unutmayalım ki 12 Eylül'de, askeri güç karşısındaki susu- şun, boyun eğişin çok haklı maddi temelleri vardı. Toplu- mun bütün kesimleri gibi, işçi sınıfı ve örgütleri de silahlı askeri güç karşısında, hakların geri gidişine, gaspına karşı çıkamamışlardı. Yapabileceklerini yapmayanlar, örneğin Türk-iş'in yapmaması gerekenler açısından ise savunma "örgütlerimizi kapattırmadık. Hele bir sivil iktidarlar gel- sin, haklarımızı geri alırız. Biz yok olmamayı başardık"tı. tTabii ki doğru ve haklı bir savunma değildi. Yapılabilecek- lerin yapılmaması, en azından yapılmaması gerekenlerin yapılmış olması.'örneğin askeri güce dayanan iktidara bakan vermek, politikalannı desteklemek gibi" olumsuz sonuçlarını vermeye devam ediyor. llkesiz, kötü sendikâ- cılık en büyük tahribabnı işçiler ve sendikalar üzerinde yapmış bulunuyor. Uzun yıllar standartlarını, değer yargı- larını yitirmiş olarak sürdürülen sendikacılık hareketi, sivil iktidarlara geçiş sürecinde, daha çok işçi tabandan gelen zorlama ile biraz toparlanacak gibi görüldü ise de kötü alışkanlıklar süreç içinde belirleyici oldu. 12 Eylül'ün hızlı hak kayıpları ANAP iktidarlarında aynı tempoda ve enflaşyonla bağlantılı gerçek ücretler ve toplu pazarlık düzeni içinde de yaşanınca, sürekli yoksullaşma- ya işçi tabandan ciddi tepkiler geldi. Bahar ve yaz eylem- leri olarak bilinen kamu isçilerinin yüzbinlerle katıldıkları pasif direnişler, çelik, SEKA ve büyük madenci grev ve di- renişleri bu tepkilerin en bilinçli, en örgütlü ve güçlü ör- nekleri.. Ancak giderek tabandan kopan, 12 Eylül'ün yoz- laşması ile zaten bozuk yapısı, iyice çarpıklaşan sendikacı kimliği, tabandan gelen bu olumlu yönlendirmeye yanıt veremedi. Yıllarla sendikal sandıktan çıkabilmek elbette büyük zekâ ve yeteneği gerektiriyordu. Yetenekler olumlu yönde değil, olumsuzlukta ve yerini korumak üzere kulla- nılınca, tabandan gelen olumlu tepki ve yönlendirilmeler de yozlaştırıldı. Güzel her izi silmek, yok etmek üzere her şey yapıldı. Akıl almaz ilkellikte bir toplusozleşme, ücret sendikacılığı politikası sürdürüldü. işverenlerle anlaşarak değil elbette, ancak anlaşma anlamına gelen bir politika izlenip, sözleşme masasında iyi para alınıp, ondan sonra sözleşme yükünden kurtulunmak üzere onbinler, toplam- da yüzbinlerin işten atılmasına seyirci kalındı. Yaygınla- şan ve sendikalizmi öldüren, yasaya karşı hile olan taşe- ron uygulamasına da ses çıkarılmadı. Böylece toplusoz- leşme ile ücret artşı alabilen ve işini koruyabilenler giderek aztnlık ve mutlu azınlık oldu. Toplumsal destekler de yitirildi. Evet, işte böylece demokrasi ve sendikal haklar vaat et- miş birkoalisyon iktidarında, sendikal haklar, sendikalizm 1963'ten bu yana yaşanmış en büyük, en tehlikeli çöküş sürecini yaşıyor. Siyasi iktidarı, işvereni ve tabii ki başta sendikalizm bu gerçeği görüp acil toparlanma önlemleri, etkili çareler aramazsa, acısını toplum olarak hep birlikte çekeceğiz.. bügüeri kendisine verildiğinde olduğunu kendi kendine bulabilen aranryor Sekretaip daktilo, £aks, fotofaapi malmeieri, hatta tarihan bilgtsayar gU tûm büro araçlannı kuüanaMnıek. do^alama' denince kâğvi de&p doşyaya takmaktan ötede şeyier anbyabümek. yabmca kcndine söytenenfcri degO, soyfcnEnierden yapnaa gerekffl söytenmemişşftteideyalalav-iitmek vebir'sağkoTolabûmek anlamına gekfağinin bflncmde ohıp re net ücret tafcpfeıini eÜEyoddai mektupiannı "Esto ^ans Liımted, Göztepe, Bagdat Cadtfcst 261/3, Kadıkâj' 81060 IstanbuT adresine posJalamalan rica olunur. Doğrudan başvurular kabul edümeyecddir. Esin Ajans REKLAMCILIK / DANIŞMANLIK LIMITED
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear