25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 27 TEMMUZ1992 PAZARTESİ OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Işadamına, bankaya borcunu ödememenin, ağırcezalandınldığı bir yerde, devlete vergi borcunu ya da SSK'ya prim borcunu ödemeyenleri banİcalann, borcuna sadakatsizlikle suçlamayıp bu denli hoşgörü ile bakmasını kabul edebilmek olası mıdır? NAİM KILIÇ tktisatçı-Bankacı Utanması sıkılması olmayan, hiçbir şeyden ve hiç kimseden çekinmeyen insanlar için kullandı- ğımız bu aşağılayıcı deyim, son günlerde bir kı- sım basında moda haline geldi. Vergi borcunu ödemeyenler için yûzsüz... SSK'ya borcunu ödemeyenkr için yine aynı sıfat; yûzsüz... Biraz denn duşünürsek, hali vakti yerinde ol- dugu ve hatta kışın Saint-Moritz, yazuı da Ha- waıi tatilinden vazgeçmediğı halde, devlete vergi • borcunu, SSK'ya da prim borçlannı odemeyen- lere "yûzsüz" demek hiç de haksızbk sayılmaz. Lakin, tûm iyiniyet ve dürûstlüğüne karşın, eko- nominin koşullanna çeşitli nedenlerle ayak uy- duramadığı için, borçlannı ödeyemez duruma düşen kişi ya da kurumlar için aynı deyimi kul- larunak haksızlıktan öte insafsızlık olmaz mı? Bu yazıda, ne yüzsüzlük ve ne de yüzsüzlerle uğraşmak amaanda değiliz. Hatta, kamuya olan borçlannı ödemeyip ucuz kredi gibi kullan- ma açıkgözlülüğünü gösterenler, kötü niyetli bile olsalar, onlara da yûzsüz denilmesinin, pek yakışık almadığını vurgulayarak konuya döne- lim. 19 temmuz gûnkü (Cumhvıriyet'te) gazetede Sayın Uğur Mumcu "Bravo Moğultay" başlıklı yazısında, Çalışma Bakanımızın yüreklilığini takdirle anarken, konuyu ne güzel özetlemişti: "Devlete ödenmeyen işçi primleriyle, emekçiler şirketleri finanse ediyor..." Olayın özü bu denli yalın ve açık... SSK borçlulan gibi, vergi borçlannı ödeme- mekte inat edenler, banker skandalı ve süper emeklilerden toplanan paralann yaratüğı akıl almaz haksızlıklann yaratıcılan, bugün mey- danlarda bu konulan çirkin bir politik meta ola- rak sergilemekte olan ANAP'lılar değü miydi? Konunun önemi giderek artacaktır. Çünkü, hastanelerine ilaç almakta zorlanan, emeklileri- ne maaş ödeyebilmek için faizle para arayan SSK ile, bütçe açıklan yüzünden programından her gün yeni fedakârlıklara katlanmak zorunda bırakılan hükümet, vergj borçlulannı, SSK da prim borçlulannı gereken ciddiyetle izlemezse, onlar da borçlannı ödemeyenler kadar eleştiriyi hak edeceklerdir. Konuya bugüne kadar bakılanlardan daha farklı bir açıdan yaklaşmak gereğini duyuyoruz-. Borcunu ödememekte direnen bu kesim için bankalar ne düşünüyor? Bankalann müşterileri, kredilendirmede uyguladıklan koşullar yasal ve "moral" olarak kabaca iki grupta toplanıyor: Yasalara göre en önemli koşul, kredi miktan- nın, fırmanın serbest varlığı ile sınırlandınlmış olmasıdır. Başka yasal aynnülara girmeden, bir de Mer- kez Bankası'nın "Risk Santralizasyonu" iledev- reye sokulup, bankalanmızdaki paralann ba- takçılara kapünlmaması için önlemleralınmışsa da, bu tür yasal engelleri, hemen hemen her za- man ve her bankada aşmarun yollan bulunabil- mektedir. Ve asıl öbür önemli koşul, kredilendirmede "moralite" etmenidir (faktörüdür). Banka, kredi isteminde bulunan mûşterisin- den, bilanço, kâr-zarar tablosu, oda kaydı falan gibi belgeleri aldıktan sonra, gizli bir çalışma baslatır: Istihbarat!.. Bankalar arasında çok önemli birdayanışma- dır, istihbarat çalışmaJan. Bu konuda da önemli olan, "moralite" yani fırmalann borçlanna sa- dık olup olmadığı sorunudur. Bir firma, bankalara ya da özel kesime olan borçlannı vadesinde ödememişse, pretesto edi- lir. ışte bu protestolan Merkez Bankası gayet düzenli olarak her hafta listeler halinde yayım- lar. Bir bankaya ya da özel kesime borcunuzu ödemediniz ya da ödeyemedinizse vay halinize!.. Hemen bankalarca kara listelere ahnırsınız. Kredileriniz kesilir. Dünya başınıza yıkılır. Hat- ta, son çıkan yasadan yararlanarak bir banka isterse, birkaç liracık eksik mevduaünıza karşın biraz daha fazla bir çek kesmişseniz, hemen he- sabınızı kapatıp, kredılerinizin tümünü sizden geri isteyebilir. Iş adamına, bankaya, borcunu ödememenin, bu derece ağır cezalandınldığı bir yerde, devlete vergi borcunu ya da SSK'ya prim borcunu öde- meyenleri bankalann, borcuna sadakatsizlikle • Arkası 16. Sayfada PENCERE İ Telecard'ı Telecard yapan özelliklere 11 [şbirözellik dahaeklendi... Turkıye dekı hesabınız artık bütün dünyada elinizin altında! Köftehor Sevîmli de... Bodrum kat. Dumanaltı. Gençler bağdaş kurmuşlar. Devrim konuşuyorlar. Ben konuğum. Dinliyorum. Birgenç kız. Zengin aileden. Yoksul kılıklı. Istanbullu. Sigara istedi. Karşıda oturan devrimci genç, kıç cebinden paketi çıkardı. Şakkadak kızın yüzüne attı. Yadırgadım. Sordum: -Nedirbu? - Ayağa kalkmak. Ikram etmek. Kızın sigarasını yakmak. Olacak iş mi abicim? Burjuva göreneği... Vay kerata!.. Bu kerata 68'li. önce işçi Partili. Hızlı sosyalist Sonra neci? Izlemek güç. Marksist? Leninist? Demokratik dev- rimci? Olmadı mı? Maocu? Yok canım Fokocu. O gruptan bu gruba. O fraksiyondan bu fraksiyona. A m a hepsinde en önde. Lafla peynir gemisi yürütmekte birebir. Teori deni- zinde yelken açıyor. lyi okumuş. Parlak öğrenci. Yaman devrimci. Filistin'se FUİstin. Lenin'se Lenin. Kemalist küçük burjuva devrimcilerine dudak büker. Ne kadar sol varsa o kadar sol. Hep vitrinde. Sabah orda, akşam burda. Çat orda, çat burda, çat kapının arkasında. Dergi mi, dergi. Eylem mi, eylem. Ama vitrinde önde, eylemde arkada. Ri- ziko almaz. Geldi mi 12 Mart!.. Abooo!.. Devrimcilik kolay değilmiş. Yine de selamüna- leyküm ve de aleykümselam; kerata hep dört ayak üstüne düşüyor Arada sırada sorar: - llhan abi, ne olacak? - iyi olacak... •» Marks'tan Lenin'e, Lenin'- de Mao'ya, Mao'dan Pop- per'e!. 70'lerden sonra, gitti Karl, geldi KarlL Birinci Karl, Marks'tır, ikinci Karl, Pop- per'dir. Ikisi de Karl degil mi? O da Karl, bu da Karl!.. Ya Humeyni? O da gelsin. Islam devrimi mi? Eyvallah. Olmadı mı? Neoliberalizm, ultrakapi- talizm, postmodernizm!.. Yi- ne en önde, hep şamatacı, hepgoygoycu... Değişmiş bir şey yok!.. Köftehor sevimli de... Ağzından bal akıyor, her girdiği kapıda yağ yakıyor, marifetii mi marifetli... Telecard'ınızla. Bir V1SA iştiraki olan Plus System lnc, 1982 yıhndan bu yana. dünyanın pek çok ülkesinde, 76.000 noktada, 200 milyon kart sahibine ATM/otomatik vezne hizmet i veren uluslararası bir kuruluştur. Yapı Kredi'ye özgü "sınırsız hizmet" anlayışı, olağanüstü bir imkân daha yarattı!.. Türkiye'nin, en yaygın kullanım alanına sahip, en geniş imkânlan sunan, en fazla kişi tarafından kullanılan "banka kartı" Telecard'ın özelliklerine, müthiş bir özellik daha eklendi... Ve Türkiye'de ilk kez Telecard. uluslararası Plus System'e bağlanarak, bütün dünyada geçerli hale geldi. Telecard'ınızla, artık dünyanın dört bir yanında, günün 24 saati, yılın 365 günü, dilediğiniz an, Türkiye'deki hesabınızdan para çekebileceksiniz... Telebanka ve Otobankalar'ın yani sıra, dünyanın pek çok ülkesinde, milyonlarca kişiye hizmet veren uluslararası Plus System'e bağlı 76.000 ATM/otomatik vezneden yararlanacaksınız. Telecard'ı olanlar, Telecard'ın benzersiz özelliklerinden, hayatlannın her anında yararlanıyorlar. Sizin hâlâ bir Telecard'ınız yoksa, hemen Tele-lşlemli bir Yapı Kredi Şubesi'ne gelin, ücretsiz Telecard'ınızı alın. Hem yurtiçinde hem yurtdışında, Telecard sahibi olmanın ayncalığını ve rahatlığını yaşayın. 1 Mart 1992 tanhınden sonra ılk kez Telecard almış olanların kartları yurtdışı kullanıma açıktır. Dığer tum Telecard sahıplerının. kartlannı yurtdışında da kullanabılmelerı ıçın. Telecard'lannı aldıklan Yapı Kredi Şubesi'ne başvurmalan yeterlıdır. YAPPCKREDi "hizmette sınır yoktur" Ne demişler: Dunyaya geliş hüner değil- dir. Yüksel ki yerin bu yer de- ğildir... Maskara 80'lerde iktidan keşfetti.. Yeme de yanında yat!.. Para pul, kodamana kul. Bizimki artık büyüklerin kol- tuğu ve holdingcilerin koru- ması altında, kaymaklı ek- mek kadayıfı, tatlı, şirin, güvenılir, cıci çocuk... - Beyefendi, beni emret- mişsiniz!. -Gel bakayım.. Artık devrimci kızların su- ratına sigarayı çarpmıyor; hantmefendfiere puro sunu- yor, sonra iki kat, boynu eğik, yakıyor. Nerelerden nereye? Bir görgüsüzlükten ötekine... Dünkü davranışı yapaydı... Bugünkü 'cali'... Gidınin maskarası, dün na- sıl öndeyse, bugün de önde- dir. Dedim ya, iyi yetişmiş, kuramcı, ağzı laf yapar, Le- ninciyken konuştuğu yerde gül biterdi; postmodernist ol- du, bel kırarken papatyadan geçilmiyor. "Vizyon" sahibi olduğundan aşağısı idare et- miyor; eskiden dünyada ko- münist devriminin Anadolu'- dan Çin'e kadar küçük dağla- rını o yaratıyordu; şimdi bir eliyle Turan'ı, bir eliyle Is- lam'ı gösteriyor... Vftf/da'eyledi.. Yani hidayete erip "Yeni Osmanlı" oldu. Marksist ya da Maocu ıken Atatürk'ü be- ğenmez, "Küçük burjuva devrimcisi" diye azımsardı; şimdi neoliberalizmin evren- sel ufkunda ve de "Pax Ame- ricana" kapsamında arabesk kapitalizmin kıtalar ötesı im- paratorluğunu kuracağı için ne Anadolu'ya sığıyor, ne de Milli Misak sınırlarına... Atatürk de neymiş? Şaşarım aklınıza!.. Osmanlının mırası üstüne oturmuş eski Marksist için Mustafa Kemal ne yazar? Özal geceyarısı telefonla bizimkini arayınca köftehor kendinden geçiyor; vizyonu genişleyip büyüyor; lafla pey- nir gemisinin yelkenlerini alabildiğine şişiriyor... 2'inci Cumhurıyeti kuruyor • Vallahi yetmez.. 2'ınci Cumhuriyet ne de- mek!.. 3'üncüsü, 4'üncüsü, 5'incisinı kuralım... Vızyonumuz varsa, illüzyo- numuz da var demektir. tLAN EYÜP 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESt'NDEN Esas No: 1989/722 Karar No: 1991/615 Karar tarihi: 23.12.1991 Mahkememizin yukanda sayj- ları yazılı karan ile Bilecik, Pa- zaryeri, Yüzbaşı Mahallesi cüt: 006/02 S-46 Kütük 118'de nüfu- sa kayıth 1934 D.lu Ümmügül Ue Hasan'dan doğma ALİ TEK- TAŞ'm gaipliğine karar verilnıiş- tir. Bilgı sahibi olanlann dosyanu- za müracaatlan ilanen tebliğ olunur Basın: 8606
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear