23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURtYET 18 TEMMUZ1992 CUMARTESİ 16 HABERLERİN DEVAMI nf IStSLFRtBÜLTENİ NAZUERAY Büyûk Tokat Otell Geçen bayramın son gününe yaklaşıyoruz. Karadeniz gezimiz artık sona eriyor. Giresun'da deniz kenarında bir lokantada Karadeniz yemekleri yedik: Kara lahana dol- ması, mısır ekmeği, mıhlama, fasulye turşusu, lalanga. Fatsa'ya bayılıyorum» Deniz kenarında çiçekler içinde bir çay bahçesi. Hemen oturup birer çay içiyoruz. Uzakta iki ulu çınar görüyorum. Çok ulu çınarlar bunlar. Beşyüz- yıllık vardırlar. Yan yana dikilmişler. Kimbilir neler görüp, nelergeçirmişler.. Sabah gene Amasya'daydık. öğretmenler lokalinde ye- mek yedik. Nehir yanıbaşımızdan akıyordu. Balık tutan iki genç vardı kenarda. Biraz onları izledim. Tepede kaya mezarları.. Dağlarla çevrili olduğu için, sı- cak oluyor Amasya. Son bir kez eski evlerin nehre vuran görüntülerine baktm. Ünye'den bir yolasaptık, Tokat'a ini- yoruz. Sanki uçaktayız. Kıvnla kıvrıla uzayıp giden bir dağ yolu bu. Birden sis bastınyor. Heyecanlanıyoruz. Rakı bar- dağının içinde gider gibi yol alıyoruz. Yolun bozuk bir bölü- mü var. Oradan geçmek tehlikeli.. Arada, virajlarda, oto- büsün arka tekerleği boşlukta dönüyor. Çevrede in cin yok. Uçürumların kenarında sarı çiçekler... Gün ışığı git- meden bu yolu bitirmemiz lazım. Yolda, iki köylü otobüsü durduruyorlar. Yanlannda ufak bir çocuk var. Elini balta ile kesmiş. Onları alıyoruz otobü- se. Niksar Hastanesi'ne yetiştireceğiz. Hiç kimsenin geç- mediği bu yolda, elini kesen çocuğun bizim otobüsümüze rastlaması büyük bir şans. Eli sarılı, sessiz oturuyor. Ona kolonya veriyorum. Biraz midesi bulanmış virajlardan. Gece giriyoruzTokafa. Işıklı, ferah bir kent. Hemen algı- lıyorum. Modern yapılar var. Işıklı meydanlar. Turlayıp, Büyük Tokat Oteli'ne geliyoruz. Dörtyıldızlı birotel burası. Saunası, yüzme havuzu var. Valiliğe bağlıymış. Aydınlık, ferah ve çok güzel. Geniş kapılardan içeriye giriyoruz. Lo- bi büyük ve zengin. Turistik eşya satan dükkânlar var; ku- yumcular var, antikacılar var. Ortası geniş bir avlu biçimin- de yapılmış otel. En tepede renkli camdan bir kubbesi var. Bir saray kadar güzel. Yemekten sonra odalarımıza çıkıyoruz. Modern, konfor- lu odalar. Köşedeki televizyonu açıyorum. Zaman geceya- rısını geçmiş. Ankara'dakiÇıkrıkçılaryokuşundakiyangını gösteriyor haberler. Onu izlerken uyuyakalıyorum. Ertesi sabah Tokat'ı geziyoruz. Gece, karanlıkta yanıl- mamışım. Ağaçlıklı, modern yapılarla bezenmiş ferah bir kent burası. Tokat'ın yazmalarını keşfediyorum. Sarılar, pembeler, morlar... Incecik markitez bluzluklar, su rengi yemeniler, dallı güllü yazmalar. Her dükkânda başka bir renk; başka bir gül, bir çiçek biçimi ile karşılaşıyor insan. Paketleri yaptırıp, müzeye gidiyoruz. Zengin bir müze... Avluda ba- kır işleri satan bir adam. Antikacılar.. Eski sandıklar, taşlı bilezikler, çanaklar, çömlekler.. Içim rahat etmiyor, koşuyorum, yeni baştan yazma sa- tan dükkana giriyorum. Cam göbeği üstüne dallı güllü bir yazma beğeniyorum Derken siyah üstüne uçuk mor güllü bir başka yazma çıkartıyor dükkân sahibi. Dayanamıyo- rum, onları da sardırıyorum. Parayı verip çıkıyorum. Men- dil fiyatına yazmalar.. Gezi bitti. O güzelim dört günlük Karadeniz gezisi bitti. Buğulu hava, uçurumlar; çılgın yeşiller ve maviler.. Çiçekli çay bahçeleri, denizde takalar.. Fırınlardaki kocaman yu- varlak ekmekler.. Dağ yolları. Akşam ağıllarına dönen boynu çıngıraklı koyunlar. Çoban köpekleri.. Rus pazarlan. Başka bir dünya. Bir şerit gibi beynimde oynaşıyorlar. Ankara'dayım. Tunalı Hilmi'de. Ama Sümela Manastın'- nın oradaki şetalenin gürültüsü hâlâ kulağımda. Kiloyia kıyma tarttırıp, oradaki lokantada cızbız köfte ve piyaz yi- yoruz. Tuvalete gidiyorum. Akan suyun sesi burada bana "Nia- gara" filmini anımsatıyor. ... Ankara'dayım. Tunalı Hilmi'de. Terzim Hatice Hanım'- ın dükkânındayım. Rengarenk yazmaları masanın üstüne açıyorum. 'Işte,' diyorum. Işte Karadeniz! Şu mavisi Ünye, şu pem- be güllüsü Trabzon, şu yeşilli Giresun.. Şu mor renklisi Of. Dik bunları bana, Hatice Hanım! Dik de Karadeniz'i giye- yim.' 60 YIL ÖNCE Cumhuriyet Tarihiiçtima 18 TEMMUZ 1932 Cemiyeti Akvam Büyük meclisi pazartesi günü öğleden sonra Türkiye'nin cemiyeti Akvama kabulü merasiminin icrası için, fevkalade bir içtima akdecektir. Cemiyeti Akvamamüzaheret cemiyetleri beyhelmilel ittihadı Türk grubu teşkil edilmiştir. Türkiye Cumhuriyetinin Milletler Meclisinedavetedilmesi — Viyana'da yaşıyan Türk'ler arasında derin bir memnuniyet uyandırdı. Avusturya siyasi mehafili Türkiye gibi fılen sulhperver, dost bir milletin Akvam meclisine girmesini İsmet Paşa hükümetinin büyük bir muvaffakiyeti olarak telakki etmekte ve bununla Merkezi Avrupa ve cihan sulhu namına yeni ve taze bir kuvvet kazanılmış olduğu kanaatini beslemektedir. Bu davet münasabetile Viyana gazetelerinden "Neue freie Prase" sefirimiz Hamdi Beyden beyanat aldı ve bu beyanatı ehemmiyetle neşrettik Hamdi Bey diyor ki: "- Türkiye Cemiyeu akvama dahil olmakla -esas itibarile- yeni bir adım atmış olmuyor. O daha ziyade senelerden beri fılen mevcut bir haü tasdik, kat'i sulh arzusunu takviye ettirmiş bulunuyor. Filvaki Türkiye "Kellog misakf'nı bilatereddüt tasdik eylemiş diğer mesailde de Cemiyeti Akvamın cihan sulhunu temin yolundaki mesaisine iştirak edegebniştir. Türkiye, Akvam Meclisinin ruhuna uygun suretle takipettiği siyaseti devletlerle yaptığı bitarafbk ve dostluk muahedelerinde göstermiştir. Yemeklerde X^Karahisar Maden su> unu içinir- 5. yıknı dolduran "köy koruculuğu"sistemi tartışılıyor Korucularınzaran, yaranndan çok söyledi. Cemiloğlu bu konuda şöyle dedi: • 5 yilda 172 koniCU ÖldÜrÜldÜ. 500'den fazla ko- de maaşlan yükselen korucula- Felat Cemiloğlu, koruculara rilCU d a klZ kaçirma, Sİlah kaçakçillğl ve göreviîli ra her aymaaş olarak 56 milyar ödenen paralann boşa gittiğini kötüye kullanmak suçlanndan görevden atıldı. Jjjj| ^ünsl^oerismde koruculara • Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Fe- sait maaş olarak 860 miiyar u- lat Cemiloğlu "Koruculara 5 yıl içerisinde ödenen rakk bir ödeme yapıbrken bu 1.5 trilyon lira ile bölgede 150 fabrika kurulur ve 45 SdSî^ScıSSSf^ y d arahlann bin kişi çalışma olanağı bulurdu"dedi. ^ u ? r e e n v e & ERGÜN AKSOY DtYARBAKIR - Güneydo- ğu Anadolu bölgesinde PKK'ya İcarşı uygulamaya konulan "köy koruculuğu" sistemı ile il- gili taruşmalar sürüyor. Uygu- lamaıun hiçbir yaranrun görül- medıği, zarannın daha çok 172'nin öldürüldüğü, 500'den fazlasınm da görevden uzaklaş- tınldığı öğrenildi. 1987'de PKK'run eylemlerini arttırmasıyla birlikte 442 sayıh Köy Kanunu'nda değişiklik yapılarak yürürlüğe şokulan geçici köy koruculuğu sistemiy- le silahlı olarak görev yapanla- malan eklendiğinde 1.5 trilyon lirayı bulduğu kaydedildi. Beş yülık süre içerisinde ko- ruculardan 172'si PKK mili- tanlan tarafından öldürülür- ken 500'den fazlası da kaçirma, silah kaçakçıbğı ve görevi kötü- ye kullanma gibi gerekçelerle işten uzaklaştınldı. hissedildiği ileri sürülüyor. nn sayısının 5 bini bulduğu be- Verilpn naralar hr»«a oittİ TOBB Yönetim Kurulu üyesi hrlendı. Olağanüstü Hal Bölge- ^ " e n p a r a l a r boşa glttl Felat Cemiloğlu, "Koruculara 5 yıl içerisinde ödenen 1.5 tril- yon lira ile bölgede 150 fabrika kurulur ve 45 bin kişi çalışma olanağı bulurdu ve bu kadar kan da akmazdı" dedi. 5 yılhk süre içerisinde koruculardan dışındaki i1lerde de uygula- nan köy koruculuğunun devlete olan maliyetinin de her geçen yıl katlanarak arttığı beürtili- yor. 1988'den bu yana memur katsayılan aile oranülı bir şekil- Geçici köy koruculanna bu- güne kadar 1.5 trilyon liralık bir harcama yapılması, Güney- doğu'da yeni bir tartışma baş- latü. Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı ve TOBB Yönetim Kurulu üyesi lik diye bir şey kalmaz. Birçok problem de çözümlenmiş olur. Koruculara verilen para ise 1.5 trilyonu aşıyor. Güneydoğu'da bn parayla 150 fabrika kurulur- du, 45 bin kişiye de iş olanağı yaratıbrdı. Bununla kalmayıp yan sanayi de gelişecekti ve böylece çalışan kişi sayısı da ar- tacaktı. Anlaşılan koruculara ödenen 1.5 trilyon boşa gitmış. Bundan sonra da boşa gidecek. Oysa koruculuk sisteminin ge- tirilrnesiyle olaylar sona erme- di. Üstelik arttı. Hiçbir sorun çözümlenmedi. Bölgede büyük bir yoksulluk yaşanıyor. Şu an- da koruculara ödenen ayda 56 milyarla bu bölgeye 12 ayda 60 fabrika kurulur." Cemiloğlu, konuyu TOBB Yönetim Kurulu'nun ilk top- lantısında gündeme getireceğıni de söyledi. SHP İİ Başkanı Vahit Yiğit ise koruculuk sistemine başın- dan beri karşı olduğunu belirte- rek "Bölgeye yarardan çok zarar verdi. Koruculara ödenen parayla bu bölgeye büyük yatı- nmlar yapılabilirdi. Ancak bu yapılamadı. Önümüzdeki dö- nemde bu sistemin kaldınlıp harcanan para da bölgeye yatı- nm olarak aktanlmabdır" de- di. HEP îl Başkan Av. Hüseyin Turhallı, koruculuk sisteminin bir siyasal tercih olduğunu, bu uygulamanın geçmiş dönemler- de de kullanıldığını söyledi. Turhalb, "Devlet mevcut düze- nin bozulmaması için ekono- mik yoksunluğu kabullenmiş- tir. Koruculuk da bunun bir parçasıdır. Halk yoksul bırakı- Cumhuriyet döneminde konsolide bütcelerin durumu (milyon TL) 23J 8.2 1924-1930 1874 107J -40 -Ö33 1959-1965 •«19-618.6 1931-1937 -23.8 2323 . ıe r 5 a ı. 210.7 -M -802.1 -1600 -353.6 1966-1972 -6343.1 1938-1944 -18J 2488.5 1973-1979 •60164 703 703 867 1945-1951 -1143 813156.1 1980-1985 -508291.» 1383 1952-1958 •3.1 • » M -1193 1986-1991 (1962 İçin Onoöfûlen: -31968807) •31759591 Devletin kesesi hep delik • Baştarafi 1. Sayfada yük açığı ver- diği 1977 yılında. devletin elde etüği her 100 lira karşılığında 119.68 liralık kamu harcaması yapıldı. Açığın gayri safı millı hasüaya (o yıl içinde ülkede üretilen bütün mal ve hizmetle- rin parasal toplamı) oranı, 1977 yılında yüzde 4.69 oldu. Bu oran, daha sonraki yıllarda yüzde l'in altına düşmeyerek, 1991 yıhnda yüzde 6.98'eulaşü. Cumhuriyet tarihinin en büyük konsolide bütçe açığının ger- çekleştiği 1991 yılında. devletin elde ettiği her 100 lira karşılığın- da 132 firalık kamu harcaması yapıldı. 1992 mali yılı konsolide bütcesinde de her 100 liralık ka- mu gelir için yaklaşık 180 lira harcama yapılması planlanı- yor. Konsolide bütçenin en bü- yük fazlayı verdiği 1941 yılında, elde edilen her 100 liralık gelirin yaklaşık 13 lirası harcanmadı. Bütçe fazlasının gayri safı milli hasılaya oranının yüzde 3.44'le en yüİcsek olduğu 1941 yıbnda, cari fıyatlarla 103 trilyon lira devlet kesesınde kaldı. Katma bütçeler de, 1947 yı- lından bu yana sürekli açık ve- riyor. 1947'de 100 liralık katma bütçe geliri karşılığı 104 liralık harcama yapıhrken, 1991 kat- ma bütcesinde bu rakam 878 liraya çıktı. 1980 yılında, cari fı- yatlarla 137 miiyar 204 milyon lirayla, rekor düzeyde açık ve- ren katma bütçe rakamlanna göre, her 100 liralık gelir karşılı- ğı 1110 lira harcama yapıldı. Konsolide bütçe açığının gayri safi milli hasılaya oranı, 1972'de binde 15, 1973'te binde 72, 1974'te binde 91 olarak ger- çekleşti. 1975 yılında, cari fıyat- larla 2 miiyar 468 milyon lira fazla veren konsolide bütçe, 70'li yıllann ikinci yansında ya- şanan ekonomik sıkmtılarla birlikte önemli açıklar vermeye başladı. 1976'da binde 66 ola- rak gerçekleşen konsolide büt- çenin gayri safı milli hasılaya oranı, 1977'de yüzde 4.69"a fır- ladı. Bu oran, 1978'de yüzde 1.85,1979'da yüzde 2.74,1980'- de yüzde 3.59 oranlannda ger- çekleşli. 12 Eylül askeri yöneti- miyle birlikte 1981, 82 ve 83 yıllannda, sırasıyla yüzde 1.47, yüzde 1.63 ve yüzde 1.88 olarak gerçekleşen bu oran, ANAP ik- tidarlan döneminde. 1985 yılı hanç, yüzde 2.77'nın alüna düş- medi. Cari fıyatlarla 1984'de konsolide bütçe 508 miiyar 291 milyon 900 bin lira açık verir- ken, her 100 liralık gelir karşılı- ğında yapılan kamu harcaması da 108 liradan 113 liraya çıktı. 1985 yıhnda yüzde 1.85 olarak gerçekleşen bütçe açığının gayri safi milli hasılaya oranı, 1986- da yüzde 2.94, 1987de yüzde 4.01,1988'de yüzde 3.84,1989'- da yüzde 4.40. 1990"da yüzde 4.10 oldu. Böylece, ANAP'ın iktidara geldiği 1983 yılında. her 100 liralık konsolide bütçe geliri karşılığı, 108 lira olan har- cama miktarı, 1991'de 132 lira- ya kadar çıktı. MaliyeveGümrük Bakanlığı Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürü Erdoğan Öner. çalış- maya yazdığı önsözde, bütcele- rin toplumsal yaşama işlerlik kazandıran, ona yön veren mali programlar olduğunu belirte- rek. şöyle dedi: "Kamu ekonomisinın bü- yüklüğü, yapılacak hizmetler ve öncelikleri ile vergi yükünün dağıhmı gjbi toplum yaşamını birinci derecede etkileyen önemli kararlann yer aldığı bütçeler, demokrauk ülkelerde icra organı olan hükümetlerin; belirledikleri hedef ve amaçla- nn gerçekleşmesinde kullanılan tcra lacak, böylece ekoncmik ola- rak devlete bağımlı kılınacak" dedi. Turhallı, bölgede büyük ye- raltı ve yerüstü zengjnliklerin bulunduğuna dikkat çekerek özetle şöyle konuştu: "Bu zengınliklenn kullanü- ması bölge insanına büyük bir refah düzeyi sağlayacaktır. Ekonomik refaha ulaşan insan- lar. siyasal ve sosyal refahı da arayacaklardır. Devlet, bölge insanının sosyal ve siyasal refah talepleriyle karşılaşmamak için J sadece tüketici durumda bulu- nan ve Kürdü Kürde kırdırma politikası olan köy koruculuğu sistemine sanlmıştır. Bu aynı — zamanda batıdaki insanın refa- J hından da pay çabnması de- - mektir. Bu insanlara ödenen para ortadadır. Harcanan bu 1* paranın Türkiye'de yaşayan» tek bir kişiye bile zerre kadar J faydası yoktur." ^_ PKK, ..î M Baştarafi 1. Sayfada -\ lar. Midyat'ta bir eve baskın % düzenleyen PKK, baba ile oğ- ; lunu öldürdü, eşi ve diğer oğlu- •' nu da yaraladı. Şırnak'ın Cizre ve Uludere ilcelerinde üç PKK'b ölü olarak ele geçirildi. ' Son yıllara kadar Güneydo- ; ğu Anadolu Bölgesi'nde yer • alan 27 ibn kömür gereksinmc- sinın karşılandığı, ancak son ' dönemlerde üretimin giderek azaldığı Şırnak'ın 12 kilometre uzağındaki TKİ Güneydoğu ; Anadolu Linyitleri Şımak Böl- ge Müdürlüğü'ne önceki gün saat 21.00 sıralannda baskın yapıldı. Kömür ocaklannın ya- nı başındaki bölge müdürlüğü idari binasına roketle saldınya , geçen ve sayılan 500 kadar ol- duğu bildirilen PKK'blar, bu- | radaki bekçileri etkisiz hale ge- tirdikten sonra kömür çdcar- mada kullanılan dev makinele- , nn de aralannda bulunduğu 9 ,' iş aracı ve idari binaya benzin% dökerek ateşe verdiler. Dozer, kepçe. kamyon ve diğer araçlar " ile idari bina yandıktan sonra PKK'blar bekçi Mesut Kılıç'ı . da kaçırdılar. İşletmedeki zarann, üretim yapılmayacak boyutlarda ol- • duğu, dağbk bölgeye kaçan PKK'lılann yakalanmasma ca- ^ bşıldığı bildirildi. Mardin'in Midyat üçesinde. PKK militanlan, Işıklı mahal- ' lesinde Ramazan Gündüz'ün ' evine baskın düzenledi. Saat • 22.00'de önce roketle ateş ettik- -i leri eve giren PKK'blar, Rama- zan Gündüz ve 7 yaşındaki n oğlu Metin Gündüz'ü öldürdü, eşi Hasine ve diğer oğlu Hamdi : Gürbüz'ü yaraladılar. ' Şırnak'ın Cizre ilçesine bağlı"en önemli araçtırlar. İcra or- _ - . _ . . . . _ ... ganlannagelirlerintoplanması. Tepeonu mevkımde guvenlık tüm hizmet ve harcamalann § « * " , * Çaüşmaya çren yapılması yetkileri de veren bütçeler ülkenin hizmet ve eko- nomik politikalannın somut belgesidir." Küskünler barıştı PKK'lılardan biri kadm iki kişi" öldürüldü. Uludere ilçesinde de 2 bir gün önce çatışmanın mey- dana geldiği bölgede bir PKK'- o lmın cesedı bulundu. • Politik belirsizlik • Baştarafi 1. Sayfada 1986 sonrası. bütün ekonomik göstergelerinden bıri olduğuna göstergelerde görülen bozulma. ışaret eden Uygur, Türkiye ekonomisinin uzun vadeli bir istikrar paketine gereksinimi olduğunu söyledi. Ankara Üniversitesi Siyasal Bügiler Fakültesi öğretim üye- lerinden Prof. Dr. Uygur, Cumhuriyet'in, Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğü'nce yapılan çalışmarun sonuçlan hakkındaki sorulannı yanıtla- dı. Çahşmanın aynntıh sonuç- lanna bakmadan geniş bir de- ğerlendirme yapmasının mümkün olmadığını belirten Uygur. "Ama görünen şu ki, kamu kesimi acıklan reel ola- rak artmaktadır" dedi. Uygur. bütçe açıklannın kamu açıkla- nnın önemli bir bölümünü oluşturduğuna dikkat çekerek, şöyle konuştu: bütçe rakamlanyla da ortaya çıkıyor. Bunda hükümetin eko- nomik politikalannın belirsızle- şip. etkisizleşmesi, genel ekono- mik göstergelerdeki olumsuz eğılimin payı var." Uygur, Türkiye ekonomisi- nın mutlaka ekonomik bir is- tikrar pakeıine gereksmimi olduğunu kaydeden Uygur, "Ancak. kısa vadeli istikrar pa- ketleri. uzun vadeli ve devletin yenıden yapılanmasına jönelik bir paketle ele ahnmalıdır" diye konuştu. Makro ekonomik dengeler içinde devletin önemli bir rolü olduğunu behrten Uy- gur, "Bu bağlamda, devletin yeniden yapılanması mutlaka tartışılmalıdır" dedi. "Devletin kendini toparlayamadığı ülke- lerde, enflasyonun düşürülmesi GültenKazgan ise devletin har- tim üyesi ve vergi uzmanı Dr. camalannı değerlendirirken Veysi Seviğ de giderek büyüyen yalnızca bütçe açıklannı dikka- J ~ te almanm yeıersiz olacağını. kamunun ne ölçüde borçlanma gereği içinde bulunduğuna ba- kılması gerektiğinı belirtti. Tür- kiye'de özellıkle son yıllarda kamu açıklannın belirlenme- sinde bütçenin yanı sıra fonla- nn da hesaba katıhnasının zorunlu hale geldiğini kavde- dcn Kazgan. fonlann dengeyi bozduğunu ve fon açıklannın ekonomı üzerinde önemli etkı- de bulunduğunu v urguladı. Marmara Üniversitesi öğre- bütçe açıklannın Türkı>c'dc uygulanan vergı politikalannın bır sonucu olduğunu belirtti. Türkiye'de yeterince vergi top- lanamadıgını kaydeden Seviğ. bu sorunun üstesinden gelin- mediği sürece gelir-giderdenge- sıni kurmanın olanaklı olmadı- ğını belirtti. Seviğ, Türkiye'nin gelirini belirlemeden harcama- lannı belirledığine dikkat çeke- rek. devletin öncelıkle gelirleri- ni belirlemesi gerektığini v urgu- ladı. Denktaş: Ozveri M Baştarafi 1. Sayfada ğı görüşmelerin ayn ayn ya- Vasiliu uzun bir aradan sonra pıhnası nedeniyle sorunun "İktisat politikalanndaki be- ve istikrarlı bir büyüme gerçek- lirsizliğin arttığı, enflasyonun leşürmek mümkün olmamış- yükseldiği. yatınmlann durma tır" diyen Uygur. şöyle konuş- noktasına geldiği 1986 yılı son- tu: rasında, bütün makro dengeler "İstikrar pakeüyle, dolaysu bozulmuştur. Aynı dönemde, vergilerin, yani gelir ve servet konsobde bütçe açıklannın da üzerinden abnan vergilerin art- ünlması gerekir. İstanbul Üniversitesi ilk kez bir araya gelerek birlikte Jpözürnünün ya da tekliflerle il- gjli yanıtın abnmasımn uzun sürdüğü, bu nedenle Gali'nin bundan sonraki görüşmeleri iki liderle ayn ayn yapmak ye- rine birlikte yapmaya çalıştı- ğını belirtiliyor. reel olarak önemb ölçüde art- ması, bu ekonomik bozulma- run göstergelerinden biridir. Fakültesi öğretim İktisat üyesi Prof. yemek yediler. BM Genel Şekreteri Butros GalTnin önerisini önceki ak- şam kabul eden iki lider, dün Birleşmiş Milletler binasında Genel Şekreter'in de kaülı- mıyla bir yemek yediler. Gö- rüşmelerin iyi niyet çerceve- sinde sürebilmesine daha fazla katkıda bulunmak amacıyla a m b a nedeniyle taraflar duzenlenen yemeklı toplanü- ^öruşn felerle llfpl ( h e r h angı Birden çok teklif paketi BM Genel Sekreteri'nin HAVA DURUMU TÛRKİYE'DE DÜNYA'DA n k da iki lider sorunlan anahatla- '' e konuşup karşılıklı feda- l k i Devtet Bdonlığı Meteoro- loji Genel Müdürlûjlû'nden alınan bikjiyç göre yurdun kuasydoOu kBsimleri parçalı bukıtlu, Doğu Karadeniz (o- yılansaûanakyaûışlıgeçe- cek, oteM yerter az buluttu ve açık geçecek. Hava sı- caMıjı tûm yurtta artacak. RtetaöHrth flf, ara sıra orta kuvvette esecek. Dentderimizde rûzgâr Doğu Karadeniz ile Güney Ege'de yıldız ve karayel, Batı Karadeniz ile Akdeniz'deflünbatısıve lodos, Marmara ile Kuzey Ege'de yıldız ve poyrazdan 3-5 kuvvetinde, saatte 10-21 deniz milı hızta esecek. Samsun Uaıın ZonguUak ş p ş kârlıkta bulunulması gerekti- ği ö ü ü d b i l i lAmntn Una BAğdat Briüett Onmı» FtanUut PMmbum ündra Madrid A-Kik B-tMlunu G-gûne$ı K karh S-saslı OtJo Paü Prag Vlyva Zûnh 22» ği görüşünde birleştiler. Gali, teklifleri aktanyor KKTC lideri başkanbğın- daki Türk heyeti ile görüşme- sinde. Türk tarafının önerile- rini bütün olarak dinledikten sonra bunlan önceki gece Kıbns Rum yönetimi lideri Vasiliu'ya aktaran BM Genel Şekreteri Butros Gali, daha sonraki görüşmesinde Rum tarafının, Türk tarafının öne- risi ile ilgili görüşünü alacak ve bunu Türk tarafına iletecek. Gali'nin bir tür aracılık >aptı- y ^öruşn felerle llfpl ( h e r h angı bir açıklama yapamıyorlar. Ancak öğrenildiğine göre, Türk tarafı ya da Rum tarafı bugüne kadar Genel Sekre- ter'e bir harita sunmuş değil. Zaten Rauf Denktaş da bu konunun üzerine basa basa, "Genel Sekreter toprak konu- sundaki hassasiyetimizi bildiğin- den, üzerinde konuştuğumuz kriterler, planlar ve istatistikle- rin bir harita olmadığını döne döne hatırlatıyor" diyor. Göründüğü kadanyla Türk tarafı toprak konusunda bazı özverilerde bulunmaya hazır ol- duğunu Genel Sekreter'e aktarı- • Baştarafi 1. Sayfada zog, konuşmasında Türkiye ile Is- rail'in Ortadoğu'da işbirliği potan- siyeli yüksek iki ulke olduğuna işaret ederek,"Biz demokrasi ile yönetilen bir ülkeyiz ama kom- Şulanmız maalesef totaliter re- jimlerle yönetiliyorlar. Türkiye de demokratik bir ülke. Bölge- de iki ülke işbirliği yaparlarsa sadece ülkelerimiz için değil bölgemiz için de yararlı olur" dedi. Herzog'un konuşmasını ya- nıtlayan Cumhurbaşkanı Tur- gut Ozal da dünyanın ve insan- lığın geldiği bu aşamada top- lumlann ırk, din, dil gibi aynmlar yüzünden kan dök- mekte olmasının anlaşıbnazlı- ğını vurgulayarak, bu yılın Ortadoğu'da uzlaşma için yeni ufuklar açmasını dilediğini söy- ledi. Başbakan.Süleyman Derru- rel de Türkiye ve Israil arasm- daki ilişkilerin büyükelçilik düzeyine çıkanlmasına dikkat çeküği konuşmasında iki ülke arasındaki ilişkilerin önümüz- deki dönemde daha da gelişece- ğini belirtü. Balonun önemli bir işlevi de Cumhurbaşkanı Özal ile Baş- bakan Süleyman Demirerin Karadeniz Ekonomik İşbirliği toplanüsında çıkan imza krizi sonrasında ilk kez bir araya gel- meleriydi. Demırel protokol masasında Özal'ın elini sıktık- tan sonra konuşma yapmak üzere kürsüye geldiğinde sözle- rine "Türkiye Cumhuriyeti'nin sayın cumhurbaşkanı ve İsrail devletini sayın cumhurbaşkanı sizleri saygı ile selamlıyorum" diye başladı ve bu yaklaşımı al- kışlarla karşılandı. Dolmabahçe Sarayı'nda 500. Yıl Vakfı tarafından dü- zenlenen etkinliklerin "en an- lamlısı" olan gala gecesi, siyasi hayatımızın da "anlamlı" gece- si oldu. Cumhurbaşkanı Tur- gut Özal, Başbakan Süleyman Demirel'e Karadeniz Ekono- mik İşbirliği Bölgesi (KİEB) yor. Ancak buna karşıbk olarak zirvesindekı imza krizi yüzün- garantörlük istiyor. den "küsmüş"tü. İlk kez karşı- laşacaklardı. Son günlerde ge-' rek gazete sütunlannda gerek \ poliüka kulislerinde anamuha-' lefet lideri Mesut Yıbnaz ile ( Ozal soğukluğu dedikodu mal- zemesiydi. Adnan Kahveci'nin " özel hayatı ile ilgili son günlerde ^ basında çıkan haberler ise dedi- ' kodunun bir başka boyutu ol- ' du. Kahveci geceye eşiyle bir- » bkte geldi, ama aralanndaki gözle görülür soğukluğu gizle- » yemediler. , Gala gecesine gelenler, Dol- j mabahçe Sarayı'nın dış kapı- ; sında Mehteran Bölüğü'nün müzigi ile karşılandı. Konuklar -. binlerce mumla süslenmiş sara-' yın bahçesine sıkı güvenUk ön-, lemleri alünda, alındılar. Kapı- da Türkiye'de yaşayan Musevi, cemaatinin renkb isimleri 500., Yıl Vakfı Başkanı Jak Kamhi, , Bayan Kamhi, Leyla Alaton, Bayan Hakko tarafından karşı- • landılar. Kanun, tambur ve ' reyden oluşan Türk musikisi' saz heyeti, konuklara Musevi ^ müzisyenlerin Türk musikisi' bestelerinden örnekler sunar- ken 1200 kişilik davetli toplulu-' ğu da yavaş yavaş kokteyllerin' "doğası gereği" gruplaşü, grup-' laştıkça politika. iş, spor, dedi-' kodulan birbirine kanştı." Başbakan Yardımosı Erdal' İnönü ise geçenin tek siyah ı smokinli lideri idi. Liderler or- J kidelerle süslenmiş pembe pro- tokol masasına yerleşmeye baş-, ladığında Cumhurbaşkanı ^ Türgut Özal, İnönü'yü Haim: Herzog'la tanışürdı. Başbakan' Süleyman Demirel ise masaya^ geldiğinde önce özal'la toka-'', laştı, sonra Bayan Herzog'aj yöneldi. İsrail Devlet Başkanı^ Haim Herzog kendisine hatır-^ latıldığında yerinden doğruldu, \ "İyi geceler" diledi. Masada, Semra Özal ANAP İstanbul İİ Başkanlığı krizinden sonra ilk kez karşılaştığı Mesut Yıbnaz'-' ın yüzüne bakmadı. Başbakan" Demirerin eşi Nazmiye Demi-' rel ise İstanbul'da bulunmasına' rağmen "Semra Özal'ın bulun- duğu yerde bulunmama gele--" neğı"ni sürdürdü.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear