23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 13 TEMMUZ1992 PAZARTESİ OLAYLARVE GORUŞLER Bekliyordumız? 12 Eylül'ün getirdiği YÖK düzeni kötü bir düzendir. Ama DYP-SHP koalisyonunun getirdiği YÖK düzeni, daha da kötüdür. Zira bu düzenle mücadele etmesi çok daha zordur. Prof. Dr. TOKTAMIŞ ATEŞ Üniversite rektör adaylannın belirlenmesi konusundaki yasa tasansının TBMM komis- yonunda ve genel kurulunda YÖK'ü devreye sokan bir biçimde kabul edilmesi, gerek öğre- tim üyeleri gerekse demokrasiden yana kımi çevrelerde yoğun tepkilere yol açtı. Bizler {ya- ni bir kısım öğretim üyeleri), bu oyunda figü- ran olmayı reddettik ve boykot karan aldık. İyi de ettik. Zira boykot ne ölçüde tutarsa tut- sun, bir kısım insanlann bu oyuna alet olma- malan, oyunu düzenleyenlerin keyfıni biraz kaçıracaktır. Ve yann, 'atanmış' bir rektör "ben seçimle geldim" diyemeyecek, Sayın YÖK Başkanı "Rektörieri öğretim üyeleri seçti" derken hafıfçe kızaracakür. Yutturmaca... Cumhurbaşkanı'nın kendisine sunulan üç ad arasından birini rektörlüğe ataması anaya- sa gereğidir. Eğer anayasayı değıştirecek gü- cünüz yoksa, bunu değiştıremezsiniz. Ancak bu üç adı belirlemek konusunda yetki YÖK'- ten ahnabilir ve bu üç adın belirlenmesi de- mokratik olabiürdi. Fakat tasan ilk haliyle de bunu getirmiyordu. Rektör adaylannın belir- lenmesinde YÖK devre dışı bırakıhyor, ancak demokratik bir mekanizma oluşturulamıyor- du. Zira üç aday belirlenmesi söz konusuy- ken, öğretim üyelerine sadece bir adaya oy verme olanağı tarunıyordu. Bu durumda ör- neğin A, B, C, D ve E gjbi beş aday adayının ortaya çıktığı bir üniversitede 120 öğretim üyesi oy kullansa; A 100, B 7, C 4, D ve E 3'er oy alsa; en çok oy alan öğretim üyelerinin, yani 100 oy alan A'nın, 7 oy alan B'nin ve 4 oy alan C'nin adlan CumhurbaşkanTnın önüne gidecekti. Bu durumda Sayın Cumhurbaş- kanı 4 oy alan C'yi rektörlük için münasip gö- rürse -kı, bu tür münasip görmeleri çok ol- muştur- bu adayı rektörlüğe atayacak ve bu rektör sözde, öğretim üyeleri tarafından de- mokratik olarak seçilmiş sayılacaktı. Bu da demokrasi adına ayıp olacaktı. Bu süreç, ör- neğin beş milletyekili çıkartacak olan Işpar- ta'da, seçmenlerin tek bir adaya oy verebilme- lerine benzer ki; bunu kimseye demokrasi diye yutturamazsınız. Peki ne beküyorduk ki? Acaba aramızda Türkiye'de sosyal demokrasinin iktidara gel- diğine inananlar mı var? Türkiye'de sosyal de- mokrasinin bugün için iktidar olabilecek gücü ve tabanı mı var? CHP'nin tabanı daha 'ortanın solu' slneanına veni ahsırken tüm hışmıyla solun üzerine gelen 12 Eylül, Türki- ye'de sosyal demokrat hareketi partisiz ve li- dersiz bırakmadı mı? Sosyal demokrasiye gö- nül veren ve bugün sosyal demokrat partilerin belkemiğini oluşturabileoek olan yüz binlerce genç bu ajpr baskmın altında ezilmedi mi? O günlerin yirmi, yirrni beş yaş arasındaki sosyal demokrat gençlerinin acaba ne kadan bugün sosyal demokrat partilerde çabşıyor? Kaçı ürktü, kaçı korktu, kaçı psikolojikman çözül- dü, kaçı ekmek derdine düştü? öte yandan kaçı ANAP'ta köşe dönme yanşına girdi ve acaba kaçı 'baba'nın elini öpme gayretinde? Böylesi bir cöküntü döneminde, kimisi okuma yazma bilmeyen, kimisi başka partile- re oy veren hısım-akraba ile oluşturulan dele- gelerin ürünleri ortada. Gerek belediye baş- kanı olarak gerek milletvekili adayı olarak... Örneğin Türkiye'nin en büyük ilçesinin 'sos- yal demokrat' belediye başkanı 'Doğru Yol'u buldu. öbür belediye başkanlannın çoğunun hali belü. Ufak bir bölümü canını dişine takrruş uğraşırken çoğunluğu hırsızlıkta, dü- zenbazhkta, yasa tanımazlıkta ANAP'lı bele- diye başkanlannı aratü. Üç yıl önce bir taksi parasını denkleştiremeyen kimi 'sosyal de- mokratlar', şunun bunun gölgesinde Merce- des beğenmez oldular. Zaten belediye başkan- lannın bir bölümü hemen kendilerinden ön- ceki kadrolarla uyum sağladılar ve kendilerini seçtiren parti örgütlerini dışladılar. Secilmele- rinin kerametini kendilerinde saruyorlar. DemirePin ara yöoeticileri Ya Demirel'den ne beküyordunuz? Çektiği sıkıntı ve üzüntülerle 'solcu' mu olmustu? Hic kuşkusuz Saym Demirel 'haksızhğın', 'çifte standart'ın, 'vefasızhğm' acısını derinden duymuş, 'adaletin herkese gerektığini' gör- müş ve 'kanun devleti yerine hukuk devleti- nin' önemini çok daha iyi anlamıştı. Ama 'ta- raf değiştirmesi' için hiçbir neden yoktu. Kaldı kı bugün 30-40 yaşlan rivanndaki DYP ara yöneticilerinin çoğunun ideolojik belirlenimlerinin Ülkü Ocaklan'nda olduğu- nu da herkesten iyi büirdi. Sayın Demirel özgürlük ve demokrasiye ge- reksinimi olduğu zamanlarda "Totaliter bir rejim' demişti, "çok kötüdür. Ama bu rejim demokrasi adıru taşırsa daha kötüdür. Zira mücadele zorlaşır." Eğer bu düşünceden gü- nümüze bir uyarlama yaparsak; gercekten 12 Eylül'ün getirdiği YÖK düzeni kötü bir dü- zendir..Arna DYP-SHP koalisyonunun getir- diği YÖK düzeni, daha da kötüdür. Zira bu düzenle mücadele etmesi çok daha zordur. Biz, DYP-SHP koalisyonunu saj| ve solda- ki en büyük iki partinin yer aldığı bır tür 'ulu- sal koalisyon' olarak değerlendiriyor ve 12 Eylül'ün açtığı yaralan 'acısız' ya da 'müm- kün olduğunca aasız' bir biçimde sarma ko- nusunda tek seçenek blarak destekliyoruz. Ancak bu destek, Türkiye'de solun ya da sos- yal demokrasinin başka seceneği obnadığını göstermez. Yol, uzun ve engebeli bir yoldur. Fakat ne kadar fire vermiş olursak olabm, Türk solunda bu uzun yolu aşacak soluk, ira- de, inanç ve bu en olumsuz koşullarda bile kardelen çiçekleri gibi fışkırarak fılizlenen azimli kadrolar vardır. Eğer Türkiye'deki ege- men güçler, solculukla sivil toplumculuğu kanştıranlara bakarak, "bu işi bıtirdik" diye seviniyorlarsa, korkanm sevinçleri fazla uzun sürmeyecektir. PENCERE ARADABIR Prof. Dr. COŞKUN ÖZDEMİR Seçim Sayırayoruz YÖK Başkanı Prof. Doğramacı'nın, çok iyi bilinen hüner ve yetenekleri ile hükümet tasarısını deforme ederek Mec- lis'ten, bir grup DYP milletvekili ve oturuma katılmayan SHP milletvekillerinin desteği ile çıkarılmasını sağladığı rektör seçimi ile ilgili yasa, bir seçim yasası değildir. Bir oyundur, biraldatmacadır. Antidemokratiktir. Göstermelik bir seçimdir. Böyle bir seçimde yer almak bizce oyuna gel- mektir, bir yeni YÖK oyununda figüranlık yapmaktır. Sayın öğretim üyeleri, böyle bir seçime destek vermeyiniz. Ver- meyiniz ki özerk üniversite mücadelemiz ve bu doğrultu- daki dayanışmamız süregelsin. Üniversttelerimizi her tür- lü kaliteden ve erdemlerden, özgürlüklerden yoksun bı- rakmaya yemin etmiş esrarengiz başkanı, yer yer terör yöntemleri uygulayan bir grup rektörieri ve onlann çevre- sinde yer alan çıkar gruplarından arındırmalıyız. On yıldan beri depolitize edilen, suskunluğa mahkûm edilen, üniver- siteyi üniversite yapan niteliklerden yoksun hale getirilen bu kurumlarımız çağdaşlığın, uygarlığın, evrenselliğin ve bilimin sesini versin artık. Genç öğretim üyeleri, sizler bir anarşi döneminin, bir kaosun ardından YÖK talihsizliğine uğrayan üniversitele- rimizde sessiz, suskun görev yaptınız. Özerk bir üniversi- tenin tadını tatmadınız. Söz hakkınız, eleştiri hakkınız, ol- madı, oy hakkınız da. Böyle bir ortamda size, kişiliğinize, görüşlerinize değer verilen bir ortamda hiç yaşamadınız. Ozerkliğin neyin nesi olduğunu öğrenmediniz. Içinde gö- rev yaptığınız kurumlann sizlerden önce çok eksikleri var- dı. Ama gelişme, ileriye gitme umutlarımız canlı idi. Son 10 yilda bu kurumlar YÖK yönetiminde çok şey yitirdiler. Dr. Faust'un ruhunu şeytana satmasına benzer bir olay ya- şandı üniversitelerde. Türk üniversitelerinin yeni bir ruh, yeni bir öz kazanması için yaman bir savaş vermek gere- kiyor. Birileri bizim adımıza bunu yapmayacaMardır sev- gili genç öğretim üyeleri; bizler yapacağız, hep birlikte. Universiteler bağımsızca her türlü güçten siyasal ve eko- nomik güçlerden, baskı gruplarından hatta yerleşik değer yargılarından bağımsız olarak bilimsel bilgi üretmeli, öz- gür insanlar yetiştirmelidirler. Ama unutmayalım ki özerk bir üniversite Mümtaz Soysal'ın çok güzel işlediği gibi er- kini kendi özünden alan insanlann varlığını gerektirir. Bu özü yakalayabilmek lazım. Az şey değildir bir öğretim üye- si olmak. Ağırlığı olan, sorumluluğu olan bir görev. Bunu yerine getirebilmek üstün bir cabayı, yurt sevgisini, bilim sevgisini gerektiriyor. Üniversitelerimiz çok şey yitirmişler, ama umutsuzluğa, yılgınlığa düşmeye hiç gerek yok. Bu kurumları oluşturan- lar ona inatla, inançla sahip çıkarlarsa bugünkü ırtanılası durumdan mutlaka kurtuluruz. Bu inançla ve dayanışma içinde savaşım vermeliyiz. YÖK usulünce çıkanlan yasa bir seçim yasası değildir. özerklik doğrultusunda küçük bir adım bile değildir. Sadece bir YÖK aldatmacasıdır. Bu aldatmaca içinde yer almamahyız. Demokratik bir üniver- siteye asla yakışmayacak bu düzenlemeyi protesto etme- liyiz. özerk üniversite çabamızı sürdürmeliyiz. Bugüne kadar büyük bir özveri ile çalışan arkadaşlarımızın öncü- lüğünde küçümsenemeyecek bir mesafe alındığı yadsına- maz. Başbakan Yardımcısı Erdal Inönü cuma günü çok açtk ve kesin bir dille en yakın bir gelecekte kapsamlı bir reform yasasının çıkarılacağını ve bugünkünün geçersiz kılınacağını, başbakanın da bu kararlılıkta olduğunu ifade etti. Biz de DYP içindeki muhafazakâr gruba ve SHP'deki iç çekişmelere rağmen beklediğimiz yasanın çıkacağına irtanıyoruz. Rektörlüğe adaylığını koyan değerli arkadaş- lann da soğukkanlı ve sağlıklı bir durum muhakemesi ya- pacaklarını umuyoruz. Böyle bir seçimde aday olmak ve girip kazanmak kolayca benimsenebilir mi, bu biçimde sunulan bir rektörlük koltuğunda iç huzuru ile oturabilir mi diye sormaktan kendimizi alamıyoruz. Üstelik hükümet vaadlerinin ve taahhütlerinin gereği olarak bu tür bir se- çimle iş başına gelen rektörlerin yerini 3-4 aydan fazla ko- rumasına olanak vermeyecektir. Yeni bir yasa ile yeni bir seçim yapılacaktır? Inönü bunu çok açık bir şekilde belirtti. Böyle bir durumda adaylıktan çekilmek o adaylara büyük onur ve prestij kazandıracaktır diye düşünüyoruz. Sevgili meslektaşlar, öğretim üyeleri önümüzde umut- lar ve fırsatlar var, geliniz bunu iyi değerlendirelim. Üni- versitelerimizi içinde yaşamaktan, görev yapmaktan gu- rur duyduğumuz, onur duyduğumuz kurumlar haline geti- relim. Bu bizim elimizdedir. Kendimize inancımızı yitirme- yelim. Umutsuzluğa, yılgınlığa düşmeden biz adam ol- mayız felsefesine kendimizi kaptırmadan üniversitemize sahip çıkalım ve mutlaka.'ama mutlaka erkini kendi özün- den alan insanlardan oluşan özerk üniversiteyi yaratalım. TARTIŞMA VEFAT Yazar CEVDET KUDREPi 10 Temmuz 1992 günü yitirdik. Cenazesi 13 Temmuz 1992 (bugün) Teşvikiye Camii'nden öğle namazından sonra kaldırılarak Aşiyan Mezarhğı'nda toprağa verilecektir. Eşİ: tHSAN KUDRET Kın: AYŞE KUDRET Öğretmenler İçin Özel Bir Emeklilik Yasası Benim meslekteki kıdemim 16yıl. Ama bu 16yılda 53 öğretim yılına denk gelen bir emekle çalışmak zorunda kalmışım. Diğer bir deyişle ben 38 yaşındayım, ama 53 yıllık öğretmenim. Hesabını yapmak hiç de güç değil. Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası'- nın yayın organı olan EĞİT-SEN Der- gisi'nde, "Ve Artık Emekliliğinıi İsti- yorum" diye yazmışüm. Bu yaam öğret- menler tarafından büyük bir ilgiyle karşı- landı. öyleyse dedim ben de, savımı biraz daha geüştirip tüm öğretmenlere mal et- meye çalışayım. Buradan yola çıkarak bu kez "öğretmenler İçin özel Bir Emeklilik Yasaa..." diyorum. özel Bir Emeklilik Ya- sası istiyoruz. Bu bizim hakkımız. Çünkü en çok yorulan, yıpranan bir mesleğjn üye- leriyiz. öyleyse farklı bir yaklaşunı um- mak, istemek de hakkımızdır. Bu bağlam- da öncelikle öğretmenleri sınıflandırmamız gerekmektedir. Ancak o zaman gerçeği daha somut bir biçimde kavrayabiliriz. En dipten başlayahm: 1. Okul öncesi eğitim kurumlan öğret- menliği. 2. İlkokul öğretmenliği. a. T^k sınıf okutan ilkokul öğretmenleri. b. İki sınıfı bir arada okutan ilkokul öğ- retmenleri. c. Üç smıfı bir arada okutan ilkokul öğ- retmenleri. d. Beş sınıfı bir arada okutan ilkokul öğ- retmenleri. Bu kategorideki öğretmenler açıkça gö- rüldüğü gjbi l'e 1 ve l'e 2,3,5 kat emek ve- rerek çahşmakta ve aynı oranlarda yıpran- maktadır. öyleyse yıpranma oranlanna göre erken emeklilik hakkına sahip ol- malıdırlar. 3. Ortaöğretim (ortaokul ve lise dengj okul) öğretmenleri. 4. Yuksekokul ve fakülte öğretmenleri. Son kategorideki öğretmenlerin belli so- runlan olmasına karşın, diğer kategorideki öğretmenlere göre belli ayncahklannın ol- duğunu biliyoruz. Bununla birlikte tek sınıf okutan (ilkokul, okul öncesi eğiüm kurumlan, lise ve ortaokuldaki) öğretmen- leri için de şunlan söyleyebilıriz: Öğret- menliklerini en ideal standartlarda yapmış olsalar bile, üpkı subay ve polislerde oldu- ğu gjbi, en azından 3-5 yıl erken emekli ola- bilmelidirler. Standartlann dışında kalan 2. katego- rinin b, c, d, şıklannda yer alan öğreurıen- lerin emeklilik yaşı da bu koşullann cinsi- ne, derecesine. süresine göre bir sınıflandı- rmaya tabi tutularak puanlama vb. yön- temlerle hesaplanmalıdır. Kendimi örnek diye sunarak sorunu so- mutlaşürmak istiyorum: Benim meslekteki kıdemim 16 yıl. Ama bu 16 yılda 53 öğre- tim yılına denk gelen bir emekle çalışmak zorunda kalmışım. Diğer bir deyişle ben 38 yaşındayım, ama 53 yıllık öğretmenim. Hesabını yapmak hiç de güç değil. - Üç yıl, üç sınıfı bir arada okutmak zo- runda kaldım. Eder, dokuz yıl. - Yedi yıl, iki sınıfı bir arada okutmak zo- runda kaldım. Eder, on dört yıl. - Son alü yıldır da beş sınıfı bir arada okutmak zorunda kaldım. Bu da eder, otuz yıl. Toplam, 53. Buyrun... On alü yıllık öğretmenliğimin on üç yı- lında da (aynı zamanda) yöneticilik (okul müdürlüğü, kamp okul müdürlûğü gibi) yapüm. Belki bire bir hesaplama "biraz" gerçekçi olmayabilir. Ama yasa koyucu varsın bunu l'e yanm ve hatta çeyrek hesaplasın. Ama mutlaka hesaplasın. Çünkü bana yank oldu, oluyor. "Ben" dediysem bu koşullan paylaşan diğer meslektaşlanm da düşünü- İerek "biz" gibi algılanması gerektiğini de uzun uzun anlatmama gerek yoktur sanınm. Kısacası, bu durumda ben, l'e yanm yıl hesabına göre, en az (16 + 8 = 24) yıl çalışmış bulunmaktayım. 1992-1993 öğ- retim yılının şubat dinlencesinde de, bütün yasal haklanm verilmiş olarak emekli ol- mayı bekliyorum. Hakkım değil mi? '•Degü" diyenkr, diyebüecekkr varsa, + 8 yühk emeğimin tümünü de ülkeme bağışbyorum. "Hakkındır" diyenler varsa, hakkımı(zı) versinler. Bunun yolu da, "öğretmenler İçin özel Bir EmekUlik Yasası" çıkarmaktan geçer. Ş.AKBABA Narh RİZ.E ASLÎYE1. HUKUK MAHKEMESİ (tş) İLAN EsasNo: 1991/288 KararNo: 1991/276 Davaa SSK Genel Müdür- lüğü vekili tarafından davalı Kemal Hacıömeroğlu aleyhi- ne açılan rücuan tazminat davasının yapılan duruşması sonunda verilen karar nedeni ile: Davahlardan Kemal Ha- cıömeroğlu'nun adresinin bi- linmediği ve kendisine Rize PTT'si ile karar tebliğ edile- mediği anlaşılmakla davah- dan 7. 399.371.18 TL'nin artı- şın onay tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte alınarak davaa kuruma verilmesine, masraflar ve vekalet ücreti ha- riç olmamak üzere karann gazetede yayımlandığı tarih- ten itibaren 8 günlük yasal yollardan temyiz edilmediği takdirde hükmün kesinleşece- ği karar tebliği yerine kain olmak üzere ilanen tebliğ olu- nur. 25.6.1992 Basm: 48823 OZEL BORA SURÜCÜ KURSU 86.DÖNEMKAYITLARI DEVAM EDİYOIU Hatta sonu-Hatta içi ve Akşam kursian devam ediyor Dershane: ÛSKÛDAR: 343 67 82-310 92 88 KOZYATAĞI: 382 47 33 TARABYA: 282 88 18 sevın v bilgt edinmek P.K.45 TÜBITAK Başkanı Yağdanlık mı? Tanrı uzun ömür versin, İhsan Doğramacı'nın heykeii YÖK Başkanı ölmeden dikildi. Kim dikti? Gerçekte "kim dikti?" diye sorulmaz; "bu münasebetsizli- ği hangi yağcı yaptı?" diye sormak daha yerinde olur. YÖK Başkanı zekı adamdır; gülünç olacağını anladı; üçmetrebo- yundaki heykelinin açılış törenine katılmadı; Hacettepe Üni- versitesi'nin rektörü törende nutuk attı: '— Büyük insan Doğramacı!.." YÖK'çü Başkan büyük mü, küçük mü? Yağ kandilinin cı- lız ışığında bu soruya yanıt aramak boşunadır. ihsan Doğra- macı 12 Eylül askeri faşizmiyle işbırlıği yaparak YÖK düze- nini kurdu. Bu gerçeğe kimse karşı çıkamaz; heykelin kai- desine yazılmalr. "12 Eylül faşizminin işbiriikçisi İhsan Doğramacı!.." Bayramlarda rektörler, profesörler, doçentler heykelin kar- şısında saygı duruşuna geçip selam durmalı... Hey yarabbim!. Ne günlere kaldık!.. Osmanlı'nm yozlaş- ma sürecinde yağcılık bu kerteye varmış mıydı? • "Doğramacı Anıtı"r\m münasebetsizliğini 9 temmuzda bu köşede çıkan yazıda vurgulamaya çalıştım. Konuyla ilgili ola- rak TÜBİTAK (Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırmalar Kuru- mu) Başkanı Prof. Kemal Gürüz'den bir mektup aldım. Sa- yın Proföser diyor ki: "Doğramacı AnıtıL." başlıklı yazmızıokudum. Bu yazınızda çizdiğiniz tablo ve verdiğiniz mesajın tamamen gerçek dışı ol- duğunu size bildirmeyi bir görev addediyorum." Şaşırdım kaldım.. Prof. Gürüz'ün kısa mektubunu bütünûyle yayımlamaya gerek görmüyorum. TÜBİTAK Başkanı, YOK düzenini övü- yor, göklere çıkarıyor, isterseniz diyor, "tensip edeceğiniz me- kân ve zamanda, sizin seçeceğiniz dinleyici topluluğu huzu- runda, sizinle ve yine sizin seçeceğiniz kimselerle tartışmaya hazır olduğumu ifade ederim." Çok güzel.. Ancak gecikmiş bir öneri.. Çünkü bu konuda çok tartışma yapıidr, gazetelerde, salon- larda, meydanlarda, televizyonlarda, YÖK'çülerie karşıtları fi- kirlerini söylediler; ülke sorununa dönüştü YÖK; karar veril- di; Türkiye bu kamburu sırtından atmak yoluna, çok şükür, girdi. Tartışma bitti. Prof. Gürüz'ün de zaten amacı başka, mektubunun gerek- çesini şu satırlar vurguluyor: "Sayın Doğramacı ile ilgili yazdıklannıza gelince; hemen be- lirteyim ki, ileri sürdüğünüz görüşlerin hiçbirine katılmıyorum. Sayın Doğramacı'yı değerlendirmek sizi de beni de çok asan bir husustur. Bu açıdan haddimi bilmekle birlikte, sadece Sa- yın Doğramacı'nın yakını olmaktan büyük bir gurur duyduğu- mu gayet açık ve net bir şekilde belirtmekle yetineceğim." Vay, vay, vay.. Türdiye Bilimsel ve Teknik Araştırmalar Kurumu (TÜBİTAK) Başkanı Doğramacı'nın yağdanlığı mı? Ben Doğramacı'ya yönelik yazı yazıyorum, ses bir başka yerden geliyor.. Hem de ne ses!.. Prof. Kemal Gürüz adına utandım, TÜBİTAK adına da çok üzüldüm; anlaşılan son dönemlerdeki yozlaşma, tüm deger yargılarını ve moral ölçülerini çürütmüş; yağcılık zenaati, al- mış başını yürümüş.. • 12 Eylül faşizmi, yüz binlerce insanı demir parrnaklıkların turnikesinden geçirdi, Türkiye'yi işkence tezgâhına dönüş- türdü, onlarca darağacı kurdu, yargılanmadan yıllarca yatan- ların tutukevlerinde hayatları kaydı; 12 Eylül faşizmine sırtını dayayan İhsan Doğramacı da generaller yönetiminde YÖK'ü kurdu. 12 Eylül hukukunu tasfiye etmek ve demokrasiye kavuş- mak için YÖK'ün de Doğramacı'nın da hak ettiği yere otur- tulması gerekiyor; YÖK'çü başkanın bütün yağdanlıkları se- ferber olup heykelini dikseler de bu gerçeği örtemezler. ÖĞRETİM ÜYELERİNE Ç A Ğ R I Değerli Meslektaşlarımız. Bu hafta ünıversitelerımızde rektör adayları "seçımlerf yapılıyor Oy pusulasına yalnızca bir isim yazılarak altı aday belırlenecek Neden boylesıne garıp bir "seçim" yöntemı9 Ünıversitenın belırteyıcı olmasını önlemek ıçın. Clnıversıtede gerçek bır seçim yapılmasını önlemek ıçın. Son sözün, yani gerçek seçim yetkisının Sayın Dogramacı'ya ve Sayın Özal'a aıt olmasını garantıye almak ıçın Ne YÖK'ün, ne de Cumhurbaşkanı'nm ûniversıtelerden gelecek sıralamaya uyacaklarım beklemek yersiz. Kımse hayale kapılmamalı. Sayın Ûzal ile Sayın Doğramacı'nın bugüne kadarki davranışlarının bu konuda kimseye umut ve iyımserlik vermesı bektenemez Onlar uygun gördükleri, beğendikleri kişıyı atayacaklar. Kaçıncı sırada olursa olsun. Dolayısıyla üniversitelerde yapılacak olan, gerçek bır seçim değil, daha çok bır nabız yoklamasıdır Böyle bir oylamada kullanılacak oylarla rektör seçilmiş olmayacak, yalnızca YÖK'ün belırleyeceğı rektörlere bır de "seçılmışlık" payesının verılmesı sağlanacaktır. Bu seçimde oy kullanmak YOK sıstemmın ışleyışıne katkıda bulunmak demektır YÖK'e yeni bır destek vermek demektır. Tüm meslektaşlarımızı ÖZERK ÜNİVERSİTE DAYANIŞMASI'na çağırıyoruz Ünsversrte özerklığe sahip çıktığmı kanıtlamalıdır Üniversite özerklığe layık olduğunu kanıtlamalıdır Ünıversitenın özerklığe gûçlü biçimde sahip çıkması, üniversite reformunun gerçekleşmesını de kolaylaştıracaktır "SEÇİME" KAT1LMAYARAK YA DA BOŞ OY ATARAK ÖZERK ÜNİVERSİTE DAYANIŞMASINA güç katmanızı dıler, saygılar sunarız ÜNİVERSİTE ÖĞRETİM ÜYELERİ DERNEĞİ KARTAL 4. ASLIYE HUKUK HÂKİMLtĞİ'NDEN 1991/571 Davaa Httlya Benıan tarafından davalı Ayhan Bentan aleyhine ika- me olunan boşanma davasında: Davalı Ayhan Bentan'a Çağlayan Sok. Şahinler Apartmanı No: 2 Daire 2 Kartal-Maltepe adresine dava dilekçesi ve duruşma gün ve saatinden balıisle çıkartılan tebligat bila ikmal geri gelmiş olmakla duruşma günü olan 13.8.1992 günü saat 10.00'da mahkememizde ha- zır olarak bulunmanız HUMK'nın 213 ve 377. maddeleri uyannca duruşma gün ve saatinde hazır olarak bulunmanız , bulunmadığımz takdirde yokluğunuzda tahkikat ve yargılama yapılacağı hususu ve hüküm verileceği dava dilekçesi ve duruşma gün ve saatinın yerine tebliğ olmak üzere ilanen tebliğ olunur. 3.7.1992 Basm: 8069 MAZGİRT 1. NOLU KADASTRO MAHKEMESÎ'NDEN Esas No: 1955/902 Karar No: 1955/657 Parsel No: 129 Mahkememizce verilen 25.11.1955 tarih ve 1955/9O2~Es. 1955/657 Ka. sayth hUkmu ile Mazgirt ilçesi Dilanoğlu ve Hüseyinağa mezrası köyu hudutları dahilinde kalan 129 nolu parselin davalı Musa Talan adına tapuya tesciline karar verildiği, davaalardan Şakire Yümaz, Baki tnce, tbrahim Talan varisleri Nafie, Ibrahim ve YusuPa velayeten kendi adına asaleten kansı Beser Talan'ın adlanna çıkanlan tebligatlarda tanınmadıklanndan tebligatın yapılamadığı, adresleri meçhul oldu- ğundan kendilerine karar tebliğ edilemediğinden işbu ilan gazetede ilanından 30 gun sonra davacılara karar yerine kaim olmak üzere ila- nen tebliğ olunur. Basın: 48467 VACANCY AMERICAN CONSULATE GENERAL has a vacancy for a REFERENCE L1BRARIAN who will iunder the general super- vısion of the Library Director serve as reference librarian and as subject specialist on economics, business and comroerce, and sci- ence and soaety. University degree preferably in library science; related work experience; fluent English; a good general knowted- ge of economics. business and commerce; knovvledge of major reference tools and services. and computer operations required. Apptication fonns are avaUabte at the gjrte of the Consulate in Tepebaşı. DEADLINE for applıcations: July 24,1992; Tel: 251 3602
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear