25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
-1TFA TURKSATJ Dara200mil CUMHURİYET HABERLER 18MART1992 ÇARŞAMBA p x ^ . n Hckâri veilçelerindeköy>o]!annın araıamitsı tepkilerenedenoluırken, k Berden i.skcrcgidecek olan ^ençler >liann kapalı olması \ üzünden k>smetrelcrce\olu vurüverek il rricezin«e gcldıler Karkalınlıığınınver yr3-4rri'etre>euiaştı|ı kövyoülannın aırarıaması sıkıntılanda beraberinde g(i~iyor. 2f er Haftası A ( ÇanaJtkale) -Çandkkaie Deniz Zcn'nir» 77.\ıldönünüdola>ısı>la dİCTilenen "Zafer Hdftası" ba.şladı. H "ta nedeni) leçeşıtiıetkinlikler dienlenecck. Hafta nedeniyle önceki gû Çimenlık Kalesi'ndetören vapıldı. Çaakkale V'alisı Hü*nü Tuğlu törende yatığı konuşmada Çanakkaler saa-şlannda 250 bin $ehit venldığini. ye ecldiğindcTürk m lleıinin 'vatanını kcumak içınÇanakkdedestaTiını yeidcn yüzabileceğınisdyledı. Törene Bçaz ve Gamizon Komutaru Tûamira! AvkutUraz,Jandarma2. Er Ejtim Tugay Komutanı Tuğg*:neral Yi^iir Külük. BclcdıvcBaşkaru İsmail Öayda kaiıldı. Gpizuya protesto • .A (Ankara)-Zonguldak Kozlu böjesi İncırhaımanı \e İhsamye o c i l a n n d a mcvdanagelcn gri^?u faciası. serlikalann Ankara şubeleri tarafından yaplanyürüyüşveaçıklamaile pretosto edidi. ÖIa\ ı protesto etmek ıçırı Kunrular Sokak'tan V ükscl Cuddcsi'ne yüüyen birgrup. "Zonguldak kaza dejl katliarndır". "Ocaklar kaıdtılamaz" şeklındepankartlar taşvarak alkışlı protestoda buünduktarı sonra sessizcedağjldı. Yirüyüşle ılgilı olarak \apilan açı:lamada ıscgnzupaılaması sırasında 35(ışçinin "katledıldiğı ^ıvunuldu. Batı iilk;lerindeha\adakimetanga«oranı yüaJe I 'eçıkınca ocakta iş duıJurulduğıı.metangjzıyüzd<£2've çıknca ıse işvTİcrinocağı terketüği bikirilen açıklamada. "ZongulcJak facası basit birıhmal veyatesadüfürünü degl. açıkça bir katiiamdır" dcnildı. Gazeteciler Huzurevi J İstanbul Haber Senisi - Gazeteciler Cemiyeti tarafından Danca'da inşa ettırilendinknmevehuzurevineişlerlik kazandırma çalışmalan sürüyor. Geçen hafta sonu resmi açılışı yapılan dinlenme ve huzurev inde kaç kişinin görevlendirileceği vegazetecılerin hangi kojullarda.ne kadar süreylekalacaklan önıimüzdeki günlerdesaptanacak. Temeli yaklaşık ıki yıl önce atılan, projesi Doğuş İnşaat Şirketi. inşaatı da Tek-Art İnşaat tarafından yürütülen Gazeteciler Cemivetı Dinlenme ve Huzurevi. yaklaşık 3 mılyar liraya mal oldu. 22odalı,44vataklıdinlenmeve huzurevinin dekorasyonunda çeşitli şirketlerin katkılan bulunuyor. Oturma salonu Spor-Toto Teşkilatı tarafından düzenlenen. üc yıldızlı bir otel niteliğindeki yapıda birtelevizyon odası. yemekhane. çamaşırodası.doktorodası dayeralıyor. Kozluk'a ödül •CLMHl RİYET(Batman)- Batman'ın Kozluk İlçesı Bdedıve Başkanı Abdullah Kava, başanlı çalışmalanndandolavı Belçika'nın Kral Baudouın Uluslararası Kalkınma ödülüne lavık görüldü. İçişleri Bakanlığı Mahalli İdarelerGenel Müdürlüğü. bu yıl 2500 belediye arasında en başanlı olarak saptadığı Kozluk Belediyesi'ni. heryıl verilen Kral Baudouin Uluslararası Kalkınma ödülüne aday gösterdı. Süper merkez • LBA(İzmir)-Ege Üniversitesi'nde 137mil\arliraya"L'luslararasıSüper Bilgısayar Araştırma veEğitim Merkezı" kurulması planlandı. Merkez. Türkiye'den tümkamuveözel kuruluşlar. üniversiteler. araştırma kurumlan ile İran. Pakistan. Balkan ülkeleri. Karadcnızülkeleri\eTürkı cumhunvetlere hizmet verecek. Bilgısayar merkezı için 137 milyar liralık yatınm hcdeflenivor. Kurulması düşünülen bilgısavarağı hakkında bilgı veren Ege Ünıversıtesı Bılgısavar Araştırma \e Lyguiama Merkezi Başkanı Prof. Oğuz Manas. böyle bir çalışmaileTürkıye'nin bölgede liderlık rolünü üstleneceğını \e bunun ""İslam Net"i içın bir başlangıç oluşturacağını söyledi. ABD uyuşturucu raporu • L'BA (Ankara) - ABD uv uşturucu raporunda Türkı>esuçlanı\or. Raporda. "A\ rupa'da ele g'eçirilen uyuşturucu vevakalanankaçakçılann varısı Türki>e bağlantılı" denıldı. ABD Dışişlen Bakanlığı larafından her vıl yayımlanan "Uluslararası Narkotik Kontrol Stratejısı" raporunda Türkive'dckieroinımalathanderininde yeniden ortaya çıktığı. Türkıve hükümetince uyuşturucu akışını durdurmak için yoğun çaba harcandığı belirtildi. TAYTUN GÖNLLLL (İstanbul) - Fransa'nın Cannes kentınde vapımı süren TÜRKSAT içın bugüne kadar vaklaşık 200 milyon dolar harcandı. TÜRKSAT hakkındaki volsuzluk iddıalanndan sonra ilk kez PTT TÜRKSAT teknik heyeti Cannes'a gıtti. PTT ekibinın toplantıya katıl- masıyla üretıme v önelik "hiçbir soru- nun" kalmadığı belirtildi. PTT, yol- iuzluk iddialanndan sonra hiçbir toplantıva katılmamıştı. Türkiye'de TÜRKSATa ılışkın yolsuziuk iddialannın ayyuka çıkma- sı \e ardından hazırlanan dosyanın savcılığa gönderilmesi. Fransız hükü- metini rahatsız etmişti. Bu arada uy- dunun yapımını üstlencn Aerospatia- le firmasmın PTT'yc 3 kez "L'ydunun üretımine ilişkin karanruz nedır? Bize bildirin" şeklindeki yazısına hiçbir >anıt verilmedi. Bu belirsizlikten do- layı fırmanın uydu üretimini durdur- ması gündeme geldi. Ancak Aerospatiale'den sorumlu Ulaştırma Bakanı Poul Quiles'in dev- reye girmesi ve firmaya "Türk hükü- metinden resmi bir >azı gelene kadar yapılan sözleşme uyannca üretime aynen devam edilsin" taümatı, PTT'- yi 50 ile 70 milyon dolarlık zarardan kurtarmış oldu. Eğer TÜRKSAT'ın üretımi durmuş ve bugün de PTT, "üretıme devam edın" talimatı vermiş olsaydı, aradaki gecikmeden dola>ı Türkive milyonlarca dolar "gecikme cezası" ödemek zorunda kalacaktı. Her ne kadar TÜRKSAT ile ilgili iddiaları içeren dosya hükümet tara- fından savcılığa iletilmiş olsa da uy- dunun üretımine devam edılivor. 1990 yüının aralık ayında imzalanan sözleşme uyannca TÜRKSAT'ın >a- pımı gelecek vılın aralık aşında ta- mamlanacak. Yetkılıler. bu tıp u\du- lann yapımının 3 yıl sürdüğünü. TÜRKSAT'ın da 1993'ün aralık ayında fırlatılmaya hazır hale gelece- ğini kaydettiler. * Hemen hemen bütün birimlerinin hazırlandığj TÜRKSAT'ın dizayn çalışmalanna başlandı. Geçen hafta başından beri TÜRKSATın ımal edildiği Aerospatiale'de incelemeler- de bulunan PTT heyeti, uydunun di- zaynı konusunda gelişmeleri inceli- yor. Yolsuzluk iddialanyla birlikte yaklaşık 3 ayhk zaman dilimi içinde TÜRKSAT'a ilişkin hiçbir gelişmeyi izleyemeyen PTT, projeye yeniden adapte olmaya çalışıyor. Fransa ile Türkiye arasındaki bu kopuklukta firma kendi inısiyatifıni kullanarak yapım çalışmalannı sürdürmüştü. Gazetecilerin kongresi ZÎNCİRLEME KAZA - Japonya'da dün sabah Chitose kentinde meydana gelen zin- cirieme kazada iki kişi öldü, 37 kişi yaralandı. AP'nin haberine göre, Hokkaido'nun kuzeyindc yaşanan kazada 80 araç birbirine girdi. Haber Merkezi - Gazeteciler Cemiyeti olağan ge- nel kurul toplantısı dün Burhan Felek Konferans SaJonu'nda yapıldı. Tartışmalı ve geniş katılımlı geçen kongrede Nail Güreli, Necmi Tanyolac, Or- han Taşan ve İzzet Sedes'in başkan adayı olarak yer aldığı 4 ayn Iiste çekişti. Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nezih Demirkent 1 in açış konuşmasıyla başlayan kongrede yaşamını yitiren ve şehit olan gazeteciler ile Atatürk anısı- na saygı duruşunda bulunuldu. Daha sonra yapı- lan seçimde ise divan başkanJığına Kahraman Bap- çum getirildi. îstanbul Büyükşehir Belediye Baş- kanı Nurettin Sözen yaptığı konuşmada gazeteci- lerin özgür ve uygar bir ortam yaratmak için gö- revlerini sıkıntılar içinde, ancak özveriyle yaptık- larını söyledi. Daha sonra söz alan başkan aday- lanndan Basın-Yayın İl Müdürü Orhan Taşan, 1991 yıhnın basın açısından ayıplı bir yıl olduğunu be- lirterek yönetime ilişkin çeşitli eieştirilerde bulun- du. Taşan, bir tazminat davası nedeniyle Gazete- ciler Cemiyeti'nin Nazlı Ilıcak'a 369 milyon lira vermesinin Dernekler Yasası ile cemiyet tüzüğüne aykırı olduğunu iddia etti. Tercüman gazetesi köşe yazarı Nazlı Ihcak ise yaptığı konuşmada Basın-Yayın İl Müdürü olan Orhan Taşan'ın 'devlet memuru' olduğunu hatır- latarak Taşan'ın cemiyet başkanı olmaması gerek- tiğini savundu. Ilıcak ayrıca, 'gazeteci kimliği' ne- deniyle kendisine odenen tazminatla ilgili haksız suçlamalar yapıldığını söyledi. Genel kurulda söz alan konuşmacılar basında işsizliğin büyük boyutlara ulaştığına dikkat çeke- rek, Babıâli'de "vefa" duygusunun kalmadığını di- le getirdiler. Nezih Demirkent kürsuye gelerek eleş- tirileri yanıtladı. Demirkent, kendisi ve diğer ce- miyet uyeleri için yapılan eieştirilerde 'ölçünün kaçırıldığını' hatırlattı ve kuruluş olarak işsizlik için tüm çabayı harcadıklarını söyledi. PARİSTE BİR SAVAŞTEPE GAZİSİ: HASAN KUDAR MINESAULNIER Fransavolu. 2! Mayıs'tansonrHasan Kudar, "27 Mayıs'ın da işe yaramayacağı, anla- yışlann değişmeyeceği" ka- fasında kesinlik İcazandığın- da Ankara'ya gidip pasa- port işini halleder ve Paris'e 'kapağı atmaya' karar ve- rir... — 3— 1958"de Adnan Mcnderes. gazetecılere kıyameti kopanvor. Bir >asa çıkardı. "Yazı işleri müdürleri lise mezunu ola- cak" diye. Anadolu'da lıse mezunu bul- mak mesele. O sırada Ödemiş'teyiz biz. Birgazetevar. İcrailanlan içinçıkanlıvor. Elle, pedalla basıbr. İcra ilanı olduğunda çıkıyor. Sahibi zateı>postanedcmemur, il- kokul mezunu. Adam neyapacağım.diye kıvranıyor. Yaa işleri müdürü oldum. Gi- dıp geldiğim falan yok. ama gazctenin üs- tünde vazıyor. Yaa işleri müdürü Hasan Kudar. Kartondan 'basın kartı' 1960'ta ıhtılal oldu. Ben ıhtilalın ne me- nem bir şey olduğunu görmek istıvorum. "Burhan Be\" dedim. ""bir san basın kartı yapalım bana.'" San bir karton bulduk. Fıyakah bir resmimiz konuldu. mühür ba- sıldı. Olduk sana gazeteci. Yazı işleri mü- dürü yazıyor koskoca. İzmir'de pasaport için müracaat ettim bu kartla. Vermediler. Atladım gittim Ankara'ya. Ankara da vermedi. Tam o sırada, Gürsel'in (Cemal Gürsel) basın toplantısı var. San basın kartı var ya. hemen gittim "Öncü" gazete- sıne. Bizim Mustafa Ekmekçı orada. Na- sıl girerim bu toplantıya diye sordum onlara. İşte orava git, burava git. >azıl. de- dıler. Peki.dedik... Toplantı için "yazılmaya" gittiğim bü- roda. bizim Polatİı'dan öğretmen biryüz- başıva rastladım. Sevindık birbinmizj göriince. ışimi hallettiler, toplantıya gir- dim. Kocaman bir masanın ucunda oturu- vor Gürsel. Yanında generaller... Bu pun- duna getirip şu soruyu sordum. "Efendim" dedim. "bu devırdiğiniz ıkti- dann zamanında, öğretmen olsun. gazete- ci olsun, Türk avdınlan hakkında MİT'e dosyalar tutturuldu. Bu ınsanlar takip al- tına alındı. işten atıldı. iş verilmedi. Bu dosyalar vaptığınız ihtilalin hukuk devleti anlayışıyla elden geçirilecek mi. geçırilme- vecek mi?" "Biz" dedi Gürsel. "o dosvalann sahibi insanlan takip değil. takdiredıyoruz. "Paşam" dedim, "o dosyalar hâ!â yü- rürlükte." "Yok öyle bir şey" dişe karşıfadı Gür- sel. "Paşam" dedim. "var... İstcrseniz bir örnek vcrevim: Bu MİT'te dosvalı \e ta- kipte olanlardan biri de benim! Bu dosva olduğu için bana pasaport \ermiyorlar. Şimdi takıptemiyiz. takdırde miviz?" Gürsel şişti. şişti; kızardı. bozardı: "Bu soruvu demek bunun için sordun!" dcdı. "Başka sorusu olan 0 " Senin anlayacağın. ce\ap alamadan derdimize. cıktık toplantıdan. Kurucu Meclis'e gittim. Orada bir sürü tanıdık var. Bırara \eri)di oturuma. baktımZevti- noğlu gelmiş. Hemen odasına seğırttım. Dedim "Bevfendi. ben gazetecivim. bir vatandaşa kaç gündc pasaport verivorsu- nuz. öğrenmek istıvorum." Cihat Baban da \anımızda. Beni "Gel" deyıp pencere- nin vanına götürdü. Karşıda da milli em- nivet binası var. "Şu bına var \a" dedi Zevtinoğlu, "Bir vatandaşa 48 saatte pa- saport vermezlerse. vakanm ben bu bina- yı!" "Efendim" dedim. "Siz vükarsınız ama. sonra yine bize ödettinrsiniz! Yakmavın şunu. ama alın bakın bu bclgeve Kaç gün olmuş? 17 gündür pasaport beklivorum ben." O zaman Cihat Baban atıldı. "Efen- dim" dedi. "Bevcfendınindosyasıvardır." Dedim: "Bak ne güzel bilivor! Peki bu dosyalar hakkında nedüşünüvorsunuz?" Zeytinoğlu. "SoiTna kardesım" dedi, "elımizde 55 bin dosya var, biz bunlan bir heyet kurup eldcn aecireceğız." Bahattin de bunlan yazınca... Dönü- şünde Kapıkule'den çevinmişler. - Bu arada sizi/ı lıanıım unuttuk Hasan Bey. Onu ne yaptını:? Efendim. bizim hanımda kalp büyüme- si vardı. Doktor, "Avrılacaksın" dedi. "Bir gün bu kadın yatakta senin altında ölür." O kadar hassas yani. Şimdı. hanım, öğretmen. Çocuk var. Kadın hasta diye.aynlınır mı? Boşanmak olmaz. Türkiye'de bovnumuzda "çıngı- rak" \ar. İş bulamıyoruz. Paris'e gelmeme Yıl 1948; köy enstirtileri mezunu genç öğretmenler Savaştepe Köy Ensrifüsü'nde Ye- riştirici Kursu'nda. İkinci sırada, en solda Ayşe Kudar ve hemen arkasında, Hasan Kudar... Kendisine çabuk olmak aerektiğıni. ih- yor. Türk gençlennı biraz da sosyalist tilalin bir alışkanlık haline eeldığini, bu 55 ülkelerde yetıştırme olanağı sağlayabılırız. bin kışidcn en az 50 bininın, benim gıbi lOOöğrencive burs sağlayabılınz" dıyor solcu olup abuk sabuk suçlamalarla fış- lendiğinianlattım. Pasaport içinde48 saat sonrasına söz aldım. Beni 5. Şube'ye hava- le ettiler. 5. şube müdürü alıp pasaport dairesine götürdü beni; "İşi görülsün!" di- vc müdür muavininin yanına bıraktı. Bi- zim dosva ortava çıktı, içinde mahkemc- nin beraat karan yok. Ama ben hazırlıklı gelmişim, hemen çıkanp verdim bir sureti- ni. Adamla dosyalar hakkında dertleştik. meğer pasaport şubesindeki daire müdür- leri bile dosyalanmış! Ve ben o gün, cebimde pasaportla çık- tım şubeden. Yalnız çıkmadan, ilginç bir konuşma geçtı şube müdürüyle aramızda. Kendisine: "Bakın..." dedim (Pasaportu aldıktan sonra), "Ben gıdıyorum bu ülke- den. Ama sıze şunu söylemek istiyorum. Dosyamda gördüğünüz gibi 8 yıldır takip edılmişim. Hiçbir şey bulunamamış aley- himde. 8 vıl sizi takip etseler, yine bir şey- Ier çıkardı. Ve böylesine temiz bir dosva. salt "dosya" olduğu için hâlâ işlemde" Adam. "Sen bu soruyu bana ihtilal ol- duğu içın mı soruyorsun?" dedi. "Evet" dedim. "ihıilalin getirdiği özgür- lükten cesaret alıvorum." Adam elivle masa>a vurdu: "Bak. bu- nun gibi 8 tane ihtilal daha olacak ve ara- dan 108 sene geçecek vc sen bu dosyavı \ıne burada bulmazsan bana vuh diycbi- lirsin." 27 Mayısın da işe varamavacağı. anla- yışlann değişmeveceği kafamda kesinlik kazanmıştı. Müdüre. "Gidi\orum ve bir daha dönmeyeceğım". dedim. "Yalnız bir şeye üzülüvorum: Beni takipeden bin işsiz kalacak." Bır öğretmen arkadaşım vardı. Bahat- tin. 196i vıhnda. Paris'teki NATOsubav- larının çocuklarını okutmak üzere sınav kazanmış, Pans'everleşmışti. Bahattin ta- ıil içın Türkı>e>e geldığınde kendisivlc konuştunı. Onunla birlikte Fransa'ya gıt- mese karar \erdim. Bahattin'in lojmanı falan var. ikinci neden. eşımden boşanmadan ayn yaşayabilmek için bir gerekçe oluşuydu. Once Ermeni lokantası "Diamanter"e. Beni "oryantal aşçı" olasak işe ... almadı. Ama Pigalle'deki bir Yunan lokantasına gönderdiler. "Petro'nun çırağıydım. der- sin." dediler. Bu Yunan lokantasında benden çok hoşnut kaldılar. Yıl sonunda, lokantayı İspanyollar devraldı. Bu kez bir Rus lo- kantasında aşçı vamağı olarak iş bulduk. - Hep gece mi çalışıyorsunuz yine? Hep gece çalıştım. Ö alışkanlıkla hâlâ gece çalışınm. Orada 1968'e kadar kal- dım. "Borç" çorbası yapma>ı öğrendim, benim borç ünlendi, millet parmaklannı yer oldu. » - Peki şimdiki Frausız hanımınızla na- sıl tamştmız? Bizim Türk hanım. bana "Hasan," de- di. "Ayn yaşıyoruz. Cinsel hayatımız bitti. sendücdiğin kadınla otur, ama çocuk yap- ma." Ben hanl hanl harum anyorum. Her birivle birer av oturup denemeye başla- dım. Hepsinın ayn bir huvu var. Önce. "Yemeğe gidelim" diye tutturuyorlar. Sonra, "Dansa gidelim..." Gidelim de ben dans etmesini bilmem. Üstelik sabaha ka- dar çalışıyorum.avaklanm tutmaz. Haydi başkasını buluyoruz. Böyle böyle, üç dört yılda on yedi ka- dınla birlikte yaşadım. En sonunda bunu buldum. - Ne zaman? 1964'te. - Adı ne? Evli misiniz? Marie-Therese adı. Hanım öldükten sonra evlendik. Ölmeden Türk eşim iki kez buraya geldi. Fransız kanm her tatilde Türkiye'ye. Türk hanıma giderdi. Çok sevdiler birbirlerinı. Şimdi. Marie-Therese'e ben. sen aşçı ol- duğuma bakma. aslında gazeteciyim ben. dedim. Sözümün doğruluğunu göstermek içindoğruca Dışişleri Bakanlığı'na... Hani o kart vardı ya. ilan gazetesinin san basın kartı: işte onu gösterip Fransızlann "ya- bancı muhabir" kartını aldım. O sırada bizim Paris Basın Ataşesi. Ni- hat Subaşı. Önce niyetimi ona açtım, "Sen deli misin yahu?" dedi. "Ben bizim Ana- dolu Ajansı muhabirine kart alamıyorum burada. Sen bu kartla Fransa'da gazeteci kartı alabilirsen. ben kafamı keserim!" Ben Fransız kartını alınca gidip göster- dim. dedim ki "Nihat Bey. kafanı kesme, ama şuna bir bak!" Sonunda, 1968 yılı oluyor. biam lokan- ta kapandı. Ben işsizliğe (sigorta) yazıl- dım. Ö yaz ilk ve son kez (otuz yıl içinde) Türkiye'vegittim. Bizim Gökşin'i (Sipahi- oğlu) aramak için Türk Haberler Ajansı'- na uğramıştım. Mustafa Küçük'le tanış- tık. Bize muhabir gerek Paris'te, dediler. Olur. dedik. Bu kez gerçek bir sözleşme ile gerçek bir kart sahibi olduk. Türk Haber- ler Ajansı'na çalışmaya başladım. O sıra- larda, bu kulübeye gelir (gazeteye bayii) Cumhunvet Gazetesi alırdım. Bayi olan Fransızlaahbapolmuştuk. Adam 1971 yı- lında öldü. Kansına. geceleri ben çalışa- yım. gündüzleri siz. bu gazete bayii 24 saat açık olsun. dedim. Kabul ettiler, ortaklaşa çalışma>a başladık. Gündüzleri toplantı falan varsa katıh- yoruz. İki işi bir arada götürüyoruz. Havat. Ses. her yere dağılıvor bizim ha- berler. 1975'e kadar böylece sürdü bu. 75'- te Türk Haberler Ajansı teklemeye başla- yınca "gazeteciliği" bıraktım. tümüyle "gazete satıcılığına" devam ettim. Şevİcet (Rado) Bey geldiğinde bana uğrar, sohbet ederdik. Sorardım ona: "Şevket Bey. söy- le. hangi kızı istivorsan çağırayım?" "Benim için çok geç, çok..." derdi Şev- ket Be>. Yine de gülerdi. - O kızlar kimdipekiyi? Biraz onlardan söz edeliın. Bu Madeleine Meydanfnda gecenin belli bir saatinden sonra kızlar vardır. Ge- lirler. giderler... Onlar değişir. ben ve bi- zim gazete kulübesi hep burada dururuz. Beni tanırlar. güvenirler... —Btnt— EDREMİT CEZAEVİ'NDEN MADELEİNE MEYDANI'NA Savaştepe Köy Enstitüsü me- zunu genç öğretmen Hasan Kudar, 1948 yıhnda, "Nâzım Hikmet'in tahliyesi için imza verir" ve soluğu Burhaniye Ağır Ceza Mahkemesfnde aiır... Dava uzayacak ve 1951 yılını da Hasan Kudar, Edre- mit Cezaevi'nde geçirecektir (sağda; parmaklıklann ardın- daki 'Hasan öğretmen', en solda)... Hasan öğretmen 1970'lerin başında, İstanbul'- da arkadaşı Bahattin'in (Fır- tına) evinde misafır (altta). Bir zamanların 'Hasan öğret- meni'i, bugün, Paris'teki ga- zete bayiinin önünde. (Sağ altta) İ} buluncaya kadar onda kalacağım. Yalnız benim kendi kendime verdiğim bir sö? var: "Çıngıraktan kurtulmanın onu- runa". Pans'e dck yürüye yürüye gidecc- ğim. Bahattın. olur mu falan dedi. neyse baktı ki cıddıvım.'ınandı. Eşvalanmı ona verdim; zaten bir cckeı. bır gömlck. bir havlu. dişmacunu vc200dolarparam var. Bahattin'i benim hareketımden bırgün önce \olcu emk. Ertesı gün baktım. bizim Bahattin beni uğurlamaya geldi. Mcğersc Kapıkule'de onu ""Yurtdışına çıkmanız vasaklı"divegeriçevinnişlcr. Sebep: \\nc Nâzım... Bahattin, Nâzım'la I96l"dc. Nâzım Küba'va gitmedcn önce vc Küba dönüv ü PanYıegörüşmüş. Nâzım, "Sovyetler Bır- lığı'nde. dış ülke öğrencilerinc burs verili-
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear