14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
S0MART1992SAU CUMHURtYET SAYFA HABERLER |aııüstü hal zorluyor Demirel: Nevruz kâbusu pompalıyorlar CUMHURÎYET (Ankara) - Başba- k a n Süleyman Demirel, olağa- nüstü halin uzatılmasına karşı çıkan, iktidann içindeki ve dışın- daki tüm muhalefeti uyardı. Demirel, "Devletin baharda böl- gede geniş bir operasyon yapaca- ğını" söyleyen Cumhurbaşkanı Turgut Ozal'ı da, "sorumsuz be- yan" vermekle suçladı. Demirel. DYP TBMM grubunun dün sabah yaptığı toplantıyı açarken. "bir 21 Mart kâbusu" yaratılmaya çalışıldığını ve bunun "21 Mart'taki Nevruz şenlikleri dolayısıyla bölgedeki halk ayağa kalka- cak, birtakım büyük hadiseler olacak" biçimindeki sözlerle pompalandığını vur- guiadı Bunlann karşısında. "Güneydogu'da bahargelince büyük harekât olacak" biçi- mindeki sorumsuz bir beyandan dolayı bölgede propagandaya sebep olunduğunu bildirdi. Bölgeye giden ıktidar milletvekil- lerinin bunu saptadıklannı anlatan Demi- rel, şunlan söyledi: "Bir devlet kendi ahalisinin üsiüne ha- rekât yapar mı? Durup durduğu yerde devlet, topuyla, tüfeğiyle halkının üstüne vanr mı? "Böyle bir şey olmaz.Ama bu çeşıt propagandalann bilen. bilmeyen tarafın- dan çeşitli maksatlarla kullanılması tabii ki birtakım huzursuzluklara. tedirginlikle- re sebep oluyor. Türkiye'nin, cihanın hu- zurunda şunu bir kez daha netleştirmek istiyorum. TürkiyeCumhuriyeti Devleü- nin, valandaşıyla hiçbir sorunu yoktur Demokratik bir hukuk devletidir. İnsan Haklan Beyannamesi, Helsinki Şarü'nı ve Paris Şartı'ru imzalamış bir devletür. Bı- zim idaremizdeki Türkiye'de hiçbir şe\ hukukun dışında cereyan etmez." Devletin teminatı Sözleri alkışlarla kesilen Demirel, Tür- kiye'nin zaman zaman çok boş şeyleri tar- tıştığını vurguladı. 21 Mart günü Nevruz'- un Türkiye'de, Oriadoğu ve Asya'daki ülkelerde de kutlandığına dikkat çeken Demirel. şöyle devam etti: "Yalnız, Nevruz vesile edilerek eğer gösteri yürüyüş kanunlannı ihlal eden, başkalannın can ve mal güvenliğine kaste- den hareketler olursa bunlar ister devlet- ten, ister kişilerden gelsin. her ikisi de hukukun üstünlüğünün ihlalidir. Biz te- minat veriyoruz ki. devletin hukukun üs- tünlügünü ihlali hiçbir akıldan geçrneme- lidir. Söz konusu olmaz. Ama bu ülkenin vatandaşlan, şu veya bu tahrikle, şu veya bu düşünceyle hukukun üstünlüğunü çiğ- nemeye kalkarlarsa. dünyanın hiçbir ye- rinde böyle bir imtıyaz kimseye venlme- miştir. O zaman, İcanunlan ve devleti karşılannda bulurlar. Bu durumda devleti ve kanunlan karşılannda bulurlarsa, bun- dan kimsenin şikâyeti olmamalıdırr Hükümetin güvenoyu almasından bir hafta sonra bölgeye gittiklerinde, vatan- daşlann kendilenni kucaklamasından bazı örgütlerin rahatsız olduğunu bildiren Demirel. devletin tatbikatında zorbalık olması durumunda bunu düzeltmenin bo- yunlannın borcu olduğunu kaydetti. Tür- kiye'nin en önemli sorununun, devleti milletin devleti yapmak olduğunu ifade eden Demirel, hükümet protokolündeki terör stratejisinin "Kan dökenlerin huku- kun içinde kalınarak etkisiz hale getirilme- si" olduğuna dikkat çekti. Demirel. hükü- met olarak izledikleri yolu şöyle anlattı: Ccsaret veren tanrlar "Bir ülkede kanun nızam hâkimiyeti bozulmuşsa, kımse. "Bana ne, hükümet yapsın' deyip. kanun nizam hakimiyetini bozanlara adeta cesaret verecek tavırlar takınamaz. Türkiye'nin en önemli mesele- si anarşi ve terördür. Devletin resmi dili, bayrağı, sımgeleri, sırurlan ve Türkiye Cumhunyeti'nin hükümranlık haklan her tartışmarun dışındadır. Türkiye Cumhuri- yeti'ne sadakatle bağlı olan herkesin bun- da bir yanhşhk bulmaması lazım. Türkiye Cumhuriyeti'ne sadakatle bağlı olmak da Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmanın icabıdır. Eğer 'Devlet, bayrak, vatan bir' Başbakan Demirel, olağaniistü bal konusunda kararlı olduğunu bir kez daha gösterdi. dıyemıyorsak. o zaman sıkıntıyı başka yerlerde aramaya gerek yok.' Ben bugün burada bu ağır yükün altında bulunan bir siyası heyet olarak hepinize şunu söyle- mek istiyorum ki. muhafaza etmek istedi- ğimiz şe>, bayrağın, vatanın, devletin, resmi dilin bir olduğudur." Demirel, Güneydoğu'ya giden milletve- killerinin halktan bir şikâyetleriolmadığı- nı belirterek, bu milletvekillerinin halkla kendi aralannda bir "korku perdesi" bul- duklannı söyledi. Bu milletvekillerinin halkla ne olçüde temasta bulunabildikleri- nin "acı bir soru" olduğunu kaydeden Demirel, "Birçok kişiyje konuşmuşlardır. O konuştuklan yerler organize ise, arka- daşlanmız halkın fikirlerini değil. başka fıkirleri dinlemişlerdir. Söylediklerimin aksıne birtakım olaylar varchr" diye ko- nuştu. SHP'nin de Türkiye Cumhunyeti'nin üniter bir devlet olduğunu CHP'den beri savunarak geldiğini, partinin Güneydoğu raporunda da böyje denildiğıni vurgula- yan Demirel. bunun hükümet protoko- lünde de bulunduğunu anımsattı. Proto- kolde, anarşi ve terör yaratanlann hukuk içinde etkisiz hale getirileceğının yer aldı- ğına dikkat çeken Demirel, şunlan söyle- di: ANAFaelestiri Terör konusunun TBMM'de görüşül- düğü 26 Aralık tarihinde ANAP'ın Genel Kurul'da sunduğu bir önergede, "TBMM devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bü- tünlüğünü ve üniter karakterini, demok- rasiyi, hukukun üslünlüğünü muhafazaya ve idame ettirmeye azimli ve kararlıdır" denildiğinı anımsatan Demirel. "Kim var bu TBMM içerisinde? Herkes var" dedi. ANAP'ın önergesinde, "Bu bütünlüğe karşı girişilecek her türlü hareket parla- mentoyu, büyük Türk milletini, bütün kamu kurum ve kuruluşlannı karşısında bulacaktır" denildiğıni arumsatan Demi- rel, "Buyurun, harekete girişilmiş zaten. Türkiye'yi sekiz seneden beri idare edip de her şeyi içinden çıkılmaz hale getirenlere sesleniyorum. Şüpheniz mi var, harekete girişildiğine?" diye sordu. Demirel, ANAP'a eleştirilerini şöyle sürdürdü: "Önergede, 'Büyük milletimiz kendi varlığı ve bütünlüğûne yönelik haince ha- reketlerin neticesiz kalacağından müsterih olmahdır' deniliyor. Nasıl müsterih ola- cak Türk milleti? 'Bu konularda hiçbir taviz verilemez' deniliyor. Çok güzel, bu iyi. Bu önergenin altında Mesut Yılmaz, Mustafa Kalemli, Hüsnü Doğan, Yusuf Namoğlu, Cavit Kavak'ın imzalan var. Bu önergenin üzerinden henüz 2,5 ay geç- ti. Türkiye'de bu 2,5 ayda söylediğiniz şey- ler ortadan kalktı mı? Yoksa bu olay hakkında teşhisinizi mi değiştirdiniz? Ge- tirilen b« tedbirin karşısına bu imzayı atanlar nasıl çıkacaklardır, soruyorum. Ben kimseyi idare etmiyorum. Ama ben sekiz sene sonunda bu hale getirilmiş bir yangıru söndürmeye çalışıyorum. Sekiz senedır sürdürdüğünüz, sizin ge- tirip sizin sürdürdüğünüz rejime niçin kar- şı çıkacaksınız? 'Artık Türkiye'de herşey yolundadır' diye mi? Bir Nevruz kâbusu nun estirildiği bir Türkiye'de TBMM ola- rak bunun karşısına çıkmanız halinde, acaba bu kâbusun karşısına mı çıkarsınız, yoksa, bu kâbusu ponfpalar mısınız?" Demırel, grup konuşmasında, ANAP'- ın olağaniistü hal konusundaki tutumuna yöuelik eleştirilerini şöyle sürdürdü: "Partiler demokrasinin aynlmaz parça- sıdır. Aynlmaz parçası olmak için sorum- lu olmak iazım. Yapıldığı 1987'den beri 13 defa olağanüstü hal Meclis'in önüne gel- miştir. DYP her defasında da Meclis kür- süsüne çıkıp söyleyeceğini söylemiş ve müspet oy vermiştir. DYP iktidann dü- men suyuna mı girmiştir? Hayır. Gereğini yapmıştır.'" Konuyu, çok tartışıldığı için toplantı gündemine getirdiğini bildiren Demirel. grubuna da, "Dereyi görmeden paçalan sıvama' fılan demeyin. Benım kaygım fı- lan yok. Bundan daha iyisi bulununcaya kadar bu nizamı devam ettirmek gereke- cektir" diye seslendi. ANAPtan öneri: Dd ay ıızatılsmCUMHURİYET (Ankara) - ANAP grubu. olağanüstü hal ile ilgili eğilim belir- lemek üzeredün Genel Başkan Mesut Yıl- maz'ın başkanlığında toplandı. ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz. olağanüstü halın uzatılması için ANAP oylanna ge- rek olmadığını söylerken. Cumhurbaşka- nı Turgut Ozal'a yakmlığı ile tanınan İs- tanbul Milletvekili Fev zi îşbaşaran, "Ola- ğanüstü hal dört ay yerine iki ay uzatılsın" önensini getirdi. ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz, kapalı grup toplantısında. terörle müca- delede hükümete tam destek sözlerinin geçerli olduğunu belirterek, olağanüstü hal uygulaması konusunda üç ayn alter- natif bulunduğunu anlattı. Yılmaz. olağa- nüstü halin dört a> yerine iki ay daha uzatma önensi getirilebileceğini. kabul oyu verilebüeceğini veya çekimser kalınabüe- ceğini haürlattı. Yılmaz, bu konuda bağ- layıcı karar almaya gerek olmadığını, ancak milletvekillerinin grupta ortaya çı- kan çğilim doğrultusunda oy kullanmala- nnı istedi. Daha sonra söz alan milletvekilleri. ola- ğanüstü hal konusunda görüşlerini açıkla- dılar. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'a yakmlığı ile bilinen İstanbul Milletvekili Fevzi Işbaşaran'ın "dört ay yerine iki ay" önerisini getirmesi, "Özal iki ay uzatılma- sını istivor" vorumlanna yol açtı. İşbaşa- ran, iki aylık olağanüstü hal uygulaması süresince hükümetin neler yapılabileceği- nin ortaya çıkacağını, getireceği tedbirle- rin açıkhk kazanacağını söyledi. ANAP Antalya Milletvekili Hasan Ça- kır. ANAP'ın olağanüstü halin uzatılması önerilerinin hepsine katıldıgını ve tam 25 kez olumlu oy kullandığını anımsatarak. "Yine kabul oyu vermemiz İazım" dedi. Bitlis Milletvekili Safter Gaydalı da ola- ğanüstü hal uygulamasında aksaklıklar olduğunu. devlet görevlilerinin halka kötü davrandığını anlatarak. uygulamaya son verilmesini istedi. Gaydalı. bölge halkının rencide edildiğini. devletle halkın banştı- nlması gerektiğini de söyledi. ANAP Jstanbul Milletvekili Naci Ekşi ise, bölgede 8 yıldır olağanüstü hal uygu- landığını ve bunun bölücü terörü önleye- mediğini belirterek, "Olağanüstü hal uygulaması kötü. Ben kaldınlmalı düşün- cesindeyim, ama grup karanna da uya- nm" biçimınde konuştu. Yılmaz, Demirel'in, "Çekimser kalırlar- sa dağ taş dolaşır. onlan şikâyet ederim" sözlerinin hatırlatılması üzerine de, "Önce ortaklannı şikâyet etsinler" dedi. zafer işareti yaparak karşıhyorFARUK BİLDİRİCİ (Mardin) - Oğuz. Yardere ve Aytepe birbirine komşu üç dağ köyü. Önce ilkokul öğretmensiz kalmış. ardından sağlık ocağı terk edilmiş ve niha- yet jandarma karakolu da boşaltılmış. Devlet çekilmiş... Artık kente 35 km. uzaklıktaki bu dağ köyleri için devlet uzaktaki bir güç. Asker- ler de devletin, küçük karakollar yerine büyük merkezlerde üslenen bir parçası. Şimdi karakolun yıkık duvarlannda "Apo" ve "PKK" >azılan göze çarpıyor. Sağlık ocağı harabeye dönmüş. İlkokul binasınınönduvanndaki"NeMutluTür- küm Diyene" yazısı karalanmış; bahçede- ki Atatürk büstü de yerinde yok, sadece kaıdesi kalmış... Üç köyün de isimleri Türkçeleştirilmiş. Asıl isimleri sırasıyla Dara, Kurdıs ve Kır- ka Çeto... Bu Kürt köylerinin gençleri. çocuklan. bir yabancı gördüğünde, he- men ellen havaya kalkıyor, zafer işareti yapılıyor. Adeta yerleşik bir selam biçimi. HEP yöneticileri ile birlikte köylerine gelen gazetecileri gören çocuklar da, he- men objektiflerin önüne sıralanıp, par- maklannı kaldınp, gülümseyerek poz verıyorlar. IU yaşında olmasına karşın he- nüz okul yüzü görmeyen Adnan ile konu- şuyoruz: "- Niye o işareti yapıyorsun? -Zafer için... - Ne zaferi? - Hakkımızı ıstiyoruz. - Hakkını alamıyor musun? - Toprağımızı istiyoruz. Petrolümüzü istiyoruz. Devletin elindeki bütün haklan- mızı istiyoruz." Mustafa Kemal bizden değil Şehmuz ise 12 yaşında. İlkokula birkaç yıl devam etme şansını yakalayan şanslı- lardan. "Mustafa Kemal'i tanıyor mu- sun?" sorusuna verdiği yanıt, ilkokulun bahçesindeki Atatürk büstünün akıbetini de gözler önüne seriyor: - O bizim insanımız değil. Onun hakkın- da bir şey diyemem. Şehmuz büyüyünce askere gitmemeye kararlı. "Bizim ordumuza gideceğim" di- >or. "Bizim" olanın adı ise PKK'nın aske- ri kanadı ARGK... Gençlerle yaptığımız kısa bir sohbette de bu yıl köylerden 20'yi aşkın gencin askere gitmediğini öğreniyo- ruz. Köylerin bulunduğu dağlık arazi de "askeri bölge" ilan edilmiş. Yanlış anla- mayın, bu karan veren TSK değil, PKK ve gerçekten de 14 şubattan bu yana köv- lerin yakınında hiçbir asker ya da polis görülmemiş. Bu gelişmenin nedenı de biri- si 8 yaşında olmak üzere 6 kövlünün as- kerlerce öldürülmesi olavı. Mezarlığın görünûmü Yardere köyünün gmşındeki mezarlı- ğın görünûmü de olayın tepkilerinin hâlâ canlılığını koruduğunu ortaya koyuyor. Olayda ölenlerin mezarlan "Kesh sore zer" (Zafer nişanı) olarak adlandınlan san-kırmızı-yeşil renklerden oluşan bağ- larla süslenmiş. Üzerlerine de >ine aynı renklerde balonlar. bezler asılmış. Mezar- lann önünde de kanlı bir ceket... HEP yöneticileri mezarlann başmda bir dakikalık saygı duruşunda bulunuyor. Daha sonra Aytepe köyünde ölenlerin >a- kınlan ziyaret ediliyor. Yaşammı yiüren Seyfettin Kapçak'ın babası Şehmuz Kap- çak olayı bir çevirmen aracılığıyla şöyle anlalıyor: "Sabahın erken saatlerinde Yardere'- den silah sesleri geldi. Sonra askerler kö- >ümüze gelip, hepimizi 'Binbaşı sizlerle konuşacak' diye topladılar. Üç köyün hepsinı, kadın-erkek. Yardere'de saatlerce beklettiler. Sonunda Binbaşı Ramazan Çakmak geldi. Parmağıyla tek tek beş ka- dını ışaret etti, kendisine vermemizi istedi. Bızde kadınlanmızı vermeyeceğimizi sö>- ledik. Beşdakika sürc verdi. Ama iki daki- ka sonra askerlere ateş emri verdi. Asker- ler önce havaya, sonra üzerimize ateş açtı- lar. 6 kışi öldü, 21 kışi yaralandı. Yaralıla- nmızı hastaneye götürmemize de izin vermediler. Üç kişi hâlâ gözaltında. Kim- se hakkında dava açılmadı. Milletvekilleri bu olayla ılgılcniyorlar. Ama biz Mardin'c gidip şikâyet edemiyoruz. Çünkü bu köy- lerden gelenleri askerler dövüyor. Biz şeh- re gıdemiyoruz. Ama onlar da buraya gelemiyor" Görgü tanıklan tek tek olayı anlatıyor. Satır aralarından anlaşılan o ki, korucula- nn silah bırakmaları askcrlerin lcpkisinc nedenoimuş. Köyden aynlırken olaydan arta kalan boş kovanlar, gazctecilere "armağan" cdi- livor. Tümü de askerlerin kullandığı G-3 tüfeklerin mermileri. Bölgenin bir gerçeği de Hizbullah. Adı sürekli Kontrgerilla ile birlikte anılan Hiz- bullah'm varlığı devlet taral'ından kabul edilmıyor. Kürt kaynaklan da etkisiz. önemsiz bir güç olduğunu savunuyor. Hizbullah cenazesi Oysa artık Hizbullah da bölgedeki adı konulmamış savaşın. bayrak açan güçle- rinden biri. Tıpkı PKK'lıların ccnaze tö- renlerinde bayrak taşınması gıbi. üç gün önce Nusaybin'deki bir cenazede yeşil ze- min üzerine Arapça yazılar bulunan Hiz- bullah bayrağının taşındığı anlatılıyor. Hizbullah-PKK çatışması olanca gü- cüyle sürüyor. Cumartesi günkü diş tek- nisyeni Şerif AkıncTya sııldın ola>ını da Hizbullah'ın gerçekleştirdiği öne sürülü- yor. Akıncı'ya saldıranlar anında PKK'- dan karşılık görüyor; biri öldürülüyor. ikisi yaralanıyor. Nusaybın'de durum çok gergin. daha hava kararmadan insanlar evlerine çekıli- yor ve "Acaba bu gece sıra kimde?" diye beklcmcye başlıyor. Kente korku sinmiş... HEP Genel Sekreteri Kitlesel gösteriler yapacağız CUMHURİYET (Mardin) - HEP Genel Sekreteri Ahmet Karataş, "Hü- kümetten kitlesel desteğimizi çekiyoruz. Parlamento düzeyindeki desteğimizi de yeniden değerlendireceğiz. Sonuç olum- suz olabilir" dedi. Karataş'a yönelttiğimiz sorular ve yanıt- lan şöyle: - Milletvekillerinin bu davranışı, SHP'nin koalisyondaki yerini yıpratma- dıniı? KA RATAŞ: Bu tavır daha önce Sayın İnönü'ye iletildi. Kaldı ki, bu kendi programlannda da yazılı. Bizzat Sayın İnönü de konuşmalannda olağanüstü hale karşı olduklannı dile getirmişti. Bu, hükümet bunalımı yaratır mı. denilebi- lir. Ama, antidemokratik uygulamalar sahasında hükümeti desteklemek kabul edilemez. - Hükümete şimdi nasıl yaklaşıyorsu- nuz? KARATAŞ: Bu gezimizde tabanın iz- lenimlerini almaya çalışıyorum. Önü- müzdeki günlerden itibaren aktif muha- lefet poliükası izleyeceğız. Kitlesel göste- nler düzeyinde muhalefete başlayacağız. Sayın Başbakanın ve Başbakan Yar- dıması'nın bölgeye yapacaklan gezide de bu şekilde aktif muhalefet yapacağız. Protestolanmız olacak. - Neden böyle bir protestoya gerek du- yuyorsunuz? KARATAŞ: Sayın Başbakan bölgeye yaptığı gezi sırasında Kürt realitesini ka- bul ettiklerini söylemişlerdı. Ancak, o günden bu yana baskı ve cinayetler arttı. Demokratikleşme yolunda adım atılma- dı. - Bu desteği geri mi çekiyorsunuz? KARATAŞ: Kitlesel desteğimizi çeki- yoruz. Parlamento düzeyindeki desteği- mizi olağanüstü hal yasasının görüşül- mesinden sonra yeniden değerlendirece- ğiz. Sonuç olumsuz olabilir. Arkadaşla- nmızı geri çağırabiliriz. Aynca Sayın İnönü'nün arkadaşlan- mıza tepki göstennesi gereksiz. Arka- daşlarımızın eğiliminı biliyor. Arkadaş- lanmız kendi partisinden değil. Bir itti- fak sonucu oradalar. ikisi gitti, ikisi döndü Bakanların G.Doğu h turları CUMHURİYET (Batman/Diyarba- kır) -Tanm ve Köyişleri Bakanı Nec- mettin Cevheri ile Orman Bakanı Vefa Tanır, Güneydoğu'nun sorunlannı tes- pit gezilerini tamamlayıp Ankara'ya döndüler. Sağlık Bakanı Yıldınm Aktu- na ile insan haklanndan sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Kahraman ise bölge ge- zilerine dün Diyarbakır'dan başladılar. Cevheri ve Tanır, gezi izlenimlerini, dün Batman'da düzenledikleri basın toplantısında aktardılar. Toplantıda Cevheri şöyle konuştu: "Hizmet gezimizde. bölgenin ihtiyaç- lan teker teker tespit edılmiştir. Özellikle hayvancılık ve tanmsal konulardaki eksiklikler en kısa sürede giderilecektir. Çözümsüz sorun yoktur." Gezi sırasında canlılık ve heyecanla karşılaştıklannı belirten Orman Bakanı Tanır ise, bölgenin asıl sorununun işsiz- lik olduğunu söyleyerek şöyle dedi: "Ka- mu kesiminde personel. araç ve ödenek eksikliği vardır. Bu gezinin amacı da so- runlara çözüm bulmak. aksaklıklan ye- rinde tespit etmekti. Bakanlıklanyla ilgili incelemelerde bulunmak üzere dün Diyarbakır'a gelen Sağlık Bakanı Yıldınm Aktuna ile insan haklanndan sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Kahraman, Vali İbrahim Şahin ve Olağanüstü Hal Bölge Valisi Ünal Er- kan'la göriiştüler. Havaalanında kala- balık bir yurttaş topluluğu tarafından karşılanan iki bakan. Şeref Salonu'nda gazetecilerin sorulannı yanıtladılar. • Aktuna, Güneydoğu*da çeşitli sağlık birimlerinde incelemelerde bulunacağı- nı, Diyarbakır'daki devlet hastanesinin en kısa zamanda eğitim hastanesine dö- nüştürüleceğini söyledi. PKK'dan Barzani'ye üç günlük ambargo CUMHURİYET (Cizre) - Yasadışı PKK örgütü, Kürt halkına ihanet et- mekle suçladığı. Mesut Barzani'nin li- dcrliğindeki lrak Kürdistan Demokrat Partrsi'nin (I-KDP) bo>kot edilmesini ıstedi. Cizre ve Silopi'de bildiri dağıtan PKK'lılar. esnaftan. KDP'ye hiçbir şey satmamalan çağnsında bulundu. Barzani'ye "Yıllardır halkımıza ne verdiniz. halkımızı satmaktan başka ne yaptınız" şeklindeseslenılen bildiride da- ha sonra şu çağn yapıldı: "Halkımıza çağnmız, KDP'nin işbir- likçi tavnru mahkûm etmesidir. Halkı- mızın başına bela kesilen KDP'yi teşhir etmek ve iç yüzünü ortaya çıkarmak için üç günlüğüne ambargo uygulamasına gidilecektir. Bundan dolayı Cizre-Silopi esnafı hiçbir şeyini KDP'ye satmamalı, kamvonlar Irak'a gitmemelidir. Bu uy- gulamaya Birleşmiş Milletler'e ait mal ve taşıtlar da dahildir. Ambargo 9-10 ve 11 mart günleri uygulanacaktır."
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear