22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Gımhuriyet ş Sahibr Cumhuriyet Matbaacıbk ve Gazetecılık Türlc Anonim Şirketi adına Berin Nadi 0 Murahhas Cye: EmJK UşakbgU # Genel Yayın MUdürü: Ha&an Cemal, Yazı Işlerı Müdürü: Okay Gonensin « Yazı tşlerı Müdür Yardımcıları: Salim Alpaslan, Kerem ÇafaşJtan, Necdcl Dofan, Lutfa T»nç Sayfa Düzeni Yönetmeni: Ali Ac«r 0 Ankara Jimsılcısv Ahmet T»n tç Politika: Mehmel Tezkan Ekonomı: Meral Tamer, Kültür: Celal Uster, Istanbul Haberlerı: Muhlltin Sirer, Spor: Abdölkadir Yiicelman, Makaleler: Şakia Alpay, Düzeltme: Abdnllah Yazıcı # Koordına- tör: Ahmel Kondsan # Maii lşler: Erol Erkut # Muhasebe Bulent Yener 0 Butçe-Planlama: Sevgi Osmuıbeşcoglıı # Reklam: Ayje Torun # ldare: Hiiseyin Gurer « Işletrne: Önder Çelik 9 Bilgi-lşlem: Nail tnal • Personel: Sevgi BosUncıoğlu Basm ve Yayan. Cumhunytl Malbucdı* vc Gamccilik TA£ TBrkoca|l Cad 34334 Ist PK 246 Isunbul TU. 512 05 05 (20 hıl), Ttitjı. 2224i, Fa»: (1) 52« 60 72 0 Barolür Ankara: Zıya Gökalp Blv Inkıltp & No 19/4, Td: 133 11 41-47, Ttlec 42344, F«ı: (4) 133 05 «5 O lımlr. H Zıyı Blv. 1352 S. 2/3, Tel. 13 12 30, TOaı. 52359, Fu. (51) 19 53 60 # A ^ K lnonü C«d 119 S. NK 1 Klt 1, TM- 19 37 52 (4 hu), Tkta: 62155, F« (71) 19 25 78 TAKVIM: 3 ŞLBAT 1992 Imsak: 5.38 Guneş: 7.06 Öğle: 12.22 Ikındı: 15.04 Akşam: 17.29 Yatsı: 18.50 Geyiklere koruma • CLMHURİYET (Ordu) - Ordu Valiliğı geyik ve karacaların koruma altında bulunduğunu ve avının kesinlikle yasak olduğunu açıkladı. Ordu'nun Gurgentepe, Gölkoy, Ulubey ve Merkez ilçesinin yüksek köylerindelci karaca ve geyiklerin bir süre önce kıar ve buzlanma yuzünden sahil ko\Ierine indikleri gözlendi. Bunun uzerine Valilik, Merkez Av Komisyonu kararı ile sürekli koruma altında tutulan geyik ve karacalan avlayanlar hakkında yasal işlemler yapılacağını açıkladı. Bu amaçla köy korucuları, muhtarlar ve orman muhafaza memurlarının da kontrol görevi yaptıkları bildirildi. Ordu'da geçen >ıl yapılan tespitlere göre bölgede ıki bin dolayında geyik ve karaca bulunuyor. Antma tesisi şartı • AA (tstanbul) - Bakırköv Belediye Başkanı Ali Talip özdemir, ilçede çevTe kirliliğinin tehJikeli boyutlara ulaştığını belirterek "Bakırköy'de arıtma tesisi kurmayan sanayiye ızir» vermeyeceğiz" dedi. özdemir, konuyla ilgili olarak yaptığı açıklamada, şunlan kaydetti: "Bakırköy kirlilik açısından en tehlikeli bölge. önlem almazsak 3 yıl sonra yasanmaz bir ilçe olur. Çok ciddi tedbirler almak lazım. Şu anda bu konuda başanlı çalışmalar yapıldığmı söyleyemeyiz. Yalnız bundan sonra ilçede antma tesisi kurmayan sanayiciye izin vermeyeceğiz." Bundan önceki hükümette Çevre Bakanı olarak görev yaptığını da hatırlatan özdemir, çevre bilincini arttırmak ve sorunları daha kolay çözmek için, belediyede bir "Çevre Müdürlüğü" kuracaklarım bildirdi. Öldüruldü ve yakıldı • AA (Istanbnl) - Kasımpasa'da bir genç, boğazı kesildikten sonra üzerine gaz dökülerek yakıldı. Kasımpaşa Kulaksız Mezarhğı bekçisi dün sabah, mezarlar arasında, büyük bölümü yanmış bir cesetle karşılaştı. Mezarlık bekçisinin yaptığı ihbar üzerine olay yerine gelen poüs ekipleri, boğazı kesildikten sonra birkaç mezarın üzerinden sürükJenen ve üzerine gaz dökülerek yakılan gencin cesedinin üzerinden büyük bir bölümü yanmış kimlik buldu. Kimlikten cesedin, Mustafa Kemal Şahin'e ait olduğu anlaşıldı. Olay yerinde yapılan ilk incelemelerde, cinayetin işlendiği bıçak ve içine gaz konulan pet şişe bulundu. Yetkililer, cinayetin muhtemelen namus meselesi yuzünden işlendiğini belirterek 20-25 yaşlarındaki gencin en az iki kişi tarafından öldürüldüğünün anlaşıldığıru kaydettiler. Fınncılar kararlı • tstanbul Haber Servisi - Pazar gününün tatil edilmesini isteyen bir grup fınn işçisi dün Istanbul Büyükşeblr Belediyesi ve valiliğe toplu halde dilekçe verdiler. Işçiler, ekmek fmnlan ile unlu mamüller üreten işyerlerinin pazar günleri tatil edilmesi gerektiğini belirterek "Haftanın bir gününü sıcak yuvamızda geçirmek istiyoruz. Bu bize çok görülmesin" şeklinde konuştular. Dilekçelerini önce Istanbul Büyükşehir Belediyesi'ne bırakan işçiler, buradan Istanbul Valiliği'ne kadar yürüdüler. Özel ormanı sevmedik • ANKA (İzmir) - Ozel orman sahibi olmayı benımsemedik. Son 5 yılda sadece 125 ozel ve tuzel kişinin ozel orman sahibi olmak için başvuruda bulunduğu oğrenildi. Orman rejimine dahil arazinin özel sektore kiralanmasına olanak tanıyan yasa değişikliğinin yapıldığı 1986 yılından 1991 yılı sonuna kadar 20 milyon 200 bin hektarlık orman arazisinden 5 bin 426 hektarlık alan, ozel ve tüzel kişilere kira yoluyla devredildi. Albee tutuklandı • AA (Miami) - Pulitzer ödüllü Amerikalı oyun yazarı Edward Albee teşhircilik suçundan tutuklandı. Polis, 63 yaşındalci ünlü oyun yazanmn 19 ocak tarihinde Florida eyaletindeki Key Biscayne k«nti doğal parkırun deniz kıyısında çnnlçıplak yakalandığını ve tutuklandığını açıkladı. Polis yetkilileri, Albee'nin daha sonra kefaletle serbest bırakıldığını belirttiler. Çağdas Amerikan oyun yazarlarının önde gelen isimlerinde-B Edward Albee, 1962 yılında yaz.dığı, daha sonra fîlme çekilen "Virgiııia Kurdundan Kim Korkar?" adh oyunuyla ün kazanmış ve 1967 yıLsnda "Kılpayı", 1975 yılında da "Seasca-pe" adlı oyunlarıyla iki kez Pulitzer ödülü'nü almışü. Televizyon reklamından sonra kırsal kesimde haplara talep arttı, ancak doktora başvurmadan kullanmak sakıncalı Gebeliğe karşı hapıdîkkatli yutun!LALE TAYLA (Istanbul) - Hızlı kalp atışı efektiyle ekran açılır. "Ha- milesiniz." Kalp atışları hızlanarak devam eder. "Ya da hamile değilsiniz. Karar sizin!" İşte bu reklam metninin bir noktasında spikerin sesi şunlan da söyler: "Gebeliği önleyici haplar. Bünyeni- ze daha uygun." Türkiye Aile Sağlığı ve Planlaması Vakfı tarafın- dan doğum kontrolünün yaygınlaşması amacıyla hazırlanan bu reklam amacına ne kadar uygun? Buna da ancak hastasını iyi bir muaye- neden geçiren doktor karar verebilir. Aynca daha etkili, daha güvenılir gebe- liği önleyici başka yöntemler de var." Tartişmayı doğuran ıtokta İşte tartışma da bu noktada çıkıyor. Özellikle kırsal kesimde, kadınlann doktora gıtmeyı en acil durumlara ka- dar ertelediği bir ortamda böylesi bir mesajın eczanelerde~reçetesiz olarak sa- tılan doğum kontrol haplannı bir uzma- na danışmadan kendiliğinden almalan gibi yanhş bir alışkanhğın körüklenmesı noktasında. Doğum kontrolü uygulamak isteyen kadınlann doktorlanyla ya da bir uz- Kars Ana Çocuk Sağlığı ve Aıle Plan- laması Merkezi'nden Dr. Zeyra Ural Cumhuriyet'e yolladığı mektupta şunla- rı yazıyor: "Bu televizyon reklamından sonra kurumumuza gelen hastalardan ilk ter- cih olarak gebeliği önleyici hap isteyen- lerin sayısı artmıştır. Hastalan ikna etmekte zorluk çekiyoruz. 'Siz verrnez- seniz biz de eczaneden alınz' diyebiliyor bazıları. Evet gebeliği önleyici haplar etkilidir, güvenlidır, ancak bu herkes için geçerli değildir. Öyle hastalar vardır ki bu hap- lan kesinlikle kullanamazsınız ve belirli bir yaştan sonra kullanılması zararlıdır. manla birlikte karar vermeleri gereken ıki konu var. Birincisi hangi kontrol yöntemini uygulayacaklan, ikincisi hap almalan gerekiyorsa hangi hapı almala- n gerektığı Tek ssçanek lup tftğU Bu konuda Prof. Dr. Sina Tükel şun- lan söylüyor: "Doğum kontrolünün teşvik edilmesi doğru bir şey. Ama tek seçeneğin doğum kontrol hapı olmadığının vurgulanması lazım. Hap kullanmaması gereken bir kesim var. Örneğin 35 yaşın üstünde olanlar, sigara içenler, karaciğer sorunu olanlar, hormonal problemleri olanlar, doğum kontrol hapı kullanmamalı. Aynca salt olarak ele alacak olursak en masum ilaçlar bile problem yaratabi- liyor. Doğum kontrol hapmı da bundan soyutlamak mümkün değil. Bir doğum kontrol hapı dendiği zaman karşımıza geniş bir spektrum çıkıyor. Mikro doz var, yüksek doz var. Hangisinin kulla- nılmasının gerektiği doktorlar tarafın- dan önerilmeli.'" Doğum kontrol hapının reçeteye bağ- lanması konusunda ıse olumsuz düşü- nüyor Tükel. Yaygınlaştınlmaya çahşılan doğum kontrol yöntemini böyle bir uygulama- nın yavaşlatacağını, kırsal kesimde aile planlaması merkezlerinden uzman de- netiminde ilaç verilmesinin uygun olaca- ğını söylüyor. Aynı görüşleri paylaşan Dr. Nur Çe- tinkaya, doktor kontrolü olmadan bi- linçsizce seçilen haplann zararlannı şöyle anlatıyor: "Bilinçli seçilmeden alınan doğum kontrol haplan, akneleri arttınr, depres- yon oluşturabilir. Libidoda azalma ya- pabilir, âdet öncesi kırgınlık, ara kana- malar oluşturabilir. Bulantı, başağnlan, tansiyon yükselmesi, karbonhıdrat me- tabolizmasında bozulmalar ve pıhtılaş- ma sisteminde değişiklikler ve felçler oluşturabilir. Bulantı, kilo alma gibi hafıf şikâyetle- rinden felç gibi ağır durumlara kadar geniş komplikasyonlan olan doğum kontrol haplan titizlikle seçilmeli, yan etkilerine göre belki başka bir türe geçil- meli, kullanım sırasında da gerekli takıp ve kontroller yapılmalıdır." Vakrf ne diyor? Türkiye Aile Sağlığı ve Planlaması Vakfı Aile Planlama Bölümü Başkam Nurcan Müftüoğlu, özellikle kırsal ke- simde doğum kontrol hapı için doktora gitme oranının çok düşük, reçeteleme oranımn ise yüzde 2-3 dolaylannda ol- duğunu söylüyor. Ama vakıflan tarafın- dan verilen televizyon reklamının bu alışkanlığı körükleyici nitelikte olduğu- nu reddederek reklam metninin "ücret- siz broşürümüzü eczane ve bakkallar- dan isteyiniz" ibaresinin yer aldığını ve broşürde de tüm gerekli bilgilerin ve doktora danışılması gerektiğinin yer al- dığını vurguluyor. Daha önce OKEY reklamlannı ve ile- ride de rahim içi araç tanıtımı yapacak- lannı ve yalnızca tek tür doğum kontro- lü yapmayı kesinlikle amaçlamadıklan- m söylüyor. Volvox gnıbu Duygu, Ebru, Gûl ve Şebnem. Dördü de 20 yaşında, dördü de başanlı öğrenci. Ve bepsi "Hard Rock"nıhuna inanıyor.( Fotoğraf: İBRAHİM GÜNEL) 4 üniversiteli genç kızın 1988'de kurduğu " Volvox" grubu müziğin ruhuna doğru yürüyor înce kızlar hard rock severDOSTKtP (tstanbul)- Köklü^birmüzikeğitimleriolmamasınakar- şın kararlı, çalışkan dört üniversiteli genç kızın 1988'in sonlannda kurduğu bir "hard-rock" grubu Volvox. "Dünya Öpüşme Günü"- nde, Ortaköy La Nuit'de dün verdikleri konserin hazırlık koşuş- turması arasında onlarla geçmişleri, bugünleri ve beklentileri üzerine konuşuyoruz. Deri ceketli, yırtık kotlu, dağınık saçlı uçuk amazonlar... Tanışmadan önce Volvox"çulan kafamızda böyle canlan- dırdığımızdan olacak, bize kapıyı açtık- lan ilk anda sessiz bir şaşkınlık yaşıyo- ruz. Karşımızda duran dört sevimli genç kız, sade giyimleri ye ölçülü tavırlanyla. tipik birer "iyi" üniversite öğrencisi gö- rünümünde. Yaptıklan müziğin yaşam bıçımlerine nasıl yansıdığını öğrenmek istiyoruz. Grubun bestecısı, gıtansti, vokalisti ve "fikiranasf Şebnem Ferah, "Birta- kım insanlar" diyor, "daha rock kültü- rünün havasını doğru dürüst soluma- dan, bir anda 'rockçu' olmaya karar veriyor ve dış görünüşlerini değiştirmek- le bunu başarabileceklenni sanıyorlar. Oysa olay bu kadar basit değil. Rock bir ruhtur. İnsanın, öncelikle iç dünyasında yaşayacağı bırevnmi gerek- tirir. Hatta bir doğuş meselesidir. O yat- kınlığa, o ruha sahipsenız, o marjinalliği yaşıyorsanız. dış görünüşle ilgili kalıplar sizi bağlamaz." Önce yetenek ve nıh Volvox'ta bir gıtarist daha var, adı Duygu Karpuz (Soyadıyla dalga geçme- ye bayılıyor). Ebru Bank bas-gitar, Gül Ağırca ise bateri çalıyor. Ortak özellik- lerinin sayısı haylı kabank: Bir kere dör- dü de yirmi yaşında ve dördü de başanlı birer öğrenci. Yani okul ve müziği sağ- lıklı bir dengede götürebiliyorlar. Hiçbirinin akademik müzik eğitimı yok ve nota bilmediklerini itiraf edıyor- lar. Her şeyden önce yeteneğe, "ruh"a inanıyorlar. Bilgi açıklannı azimleriyle kapatmak niyetindeler (ve bunu da ya- pacağa benziyorlar). Birlikteliklerinin öyküsünü dinlemek ıstediğimizde, sözü yine Şebnem alıyor: "Müzikle aktif olarak ilgilenmeye başla- dığımız ilk yıllarda, kız olduğumuz için, insanlann bizi pek ciddiye almadıklannı fark ettik. Bu heves kıncı bir durumdu ve hepimızde benzer bir tepki uyandı. Kendimizi kanıtlamah, kızlann da bu işi pekâlâ becerebileceklerini herkese gös- termeliydik. Volvox"u kurarken ana fık- rimiz işte buydu. Ancak çok geçmeden, yalnızca böyle bir kaygıyla yola çıkmanın anlamsız ol- duğunu ve bize hiçbir şey kazandırma- yacağını anladık. Hatta konser afışleri- mıze 'Gıds" Band' yazılmasını bile en- gelledik. İnsanlar bizi bir 'kız grubu' olarak değil, bir 'rock grubu' olarak al- gılamalıydı. Şimdi tek bir kaygımız var; o da iyi müzik yapabılmek. Daha yolun başında olduğumuzu biliyor ve var gü- cümüzle kendimizi aşmaya çalışıyoruz." "Volvox" kelimesini lisedeki biyoloji dersinde duymuşlar ilk kez. "Tek hücre kolonisi" anlamına geliyormuş. Gerçi başta yalnızca kulağa hoş geldiği için be- nimsemışler bu ismi, ama şimdi anlamı- nın açılımlanndan da hoşnut görünü- yorlar. Çünkü bu tür kolonilerin en belirgin özelliği, olağanüstü bir doğal dayanısma göstermeleriymiş. Şimdilerde bir de kaset projesi var Volvox'un. Bestelerinin nicclik ve niteli- ğinı arttınp, en beğendiklerinden hoş bir demet hazırlamak ıstıyorlar. Bırsa giıtoN Volvox"un şaşırtıcı diğer bir özelliği ise sırtını dayadığı rock kültürünü üç büyük şehnmızden değil de Bursa'dan almış olmaşı. Gül dışındaki üç Volvox'- çu, Bursa Özel Namık Sözer Lisesi me- zunu. Bu şehirde, çeşitli yaşlardan pek çok müzisyen ve rockseverin bir araya gele- bildiği, son derece keyifli ve öğretici or- tamlann varlığından söz ediyorlar. Sık sık Sedat Sanca'dan ve onun stüdyosun- da gördükleri teşvikten konuşuyorlar. Bursa'da bu işe ciddi biçimde eğilen bir kitle bulunması gerçekten sevindirici. Londra'daki National Galleryye 96 tabloyu ödünç veren KraKçenin daha 6 bin 900 tablosu var Kraliçeninpaha biçilmez koleksiyonu Haber Merkezi - Londra'da dünyaca ünlü National Gallery'nin alanı genişle- di, bina büyütüldü. Binanın yeni biçimi- nin açılışı nedeniyle İngıltere Kraliçesi Elizabeth, Kraliyet ailesine ait Bucking- ham Palace, VVindsor Şatosu ve Balmo- ral şatosu gibi binalarda bulunan tablo koleksiyonundan 96'sını bir süre teşhir edılmek üzere National Gallery'ye ödünç verdi. Ama Kraliçe'ye bu 96 tab- lodan aynlmak hiçbir soruri olamaz. Çünkü Kraliyet ailesi koleksiyonunda daha 6 bin 900 tablo bulunuyor. Kraliçe Elizabeth'in National Gal- lery'ye ödünç verdiği tablolar arasında Holbeın'lar, Cranach'lar, Rubens'ler, Rembrandt'lar, Vermeer'ler, Cana- letto'lar var. Aslında İngiltere Kraliyet Ailesi'nin elindeki, dünyanın en zengın tablo ko - leksiyonu. Şu anda kraliçe Elizabeth'in elinde aynca Leonardo da Vinci'nin elinden çıkma yüzlerce desen de bulunu- yor. Leonardo da Vinci'lere ek olarak Rönesans devrinin başka ünlü bir ressa- mı Raphael'in tablolan ve Michelan- gelo'nun nadide yapıtlan da Kraliçe Elizabeth'in koleksiyonundaki parçalar arasında. Tablolann yanı sıra dığer sanat yapıt- lan da saymakla bitmıyor. Onsekızinci yüzyılda Fransa'nın elindeki sanat obje- leri dünyanın en zengin kolleksiyonu halinde... Sevr porseleninden yapılmış dıllere destan bir masa. idam edilen Fransa Kralı 16. Louis için düşünülmüş- ken Fransız İhtılalı döneminde satılmış ve bunu İngiltere Kralı 4. George satın alarak İngiliz Kraliyet koleksiyonuna eklemiş. Bununla da kalmıyor. Kraliyet ailesi- ne ait olan tarihi silah koleksiyonu bir alay askeri donatabılir, pul koleksiyonu içinde tarihin en nadide pullan var. Peki ya mücevherler? Kraliyet tacındakı muazzam yakutun yanında bir de 516.6 kıratlık Kohinoor elması var. Bu elmasın erkeklere şanssız- lık, kadınlara ise sonsuz şans getirdiği söyleniyor. Inanılmaz bir servet değerindeki bu koleksıyonlann toplanmasına Tudor hanedanı döneminde 8. Henry ile baş- lanmış. Ama Stuart'lardan 1. Charles döneminde ise tanhte en büyük koleksi- yonculuk yapılmış. 1. Charles; Raphael, Titian, Caravage, Dürer, Rubens, Rembrandt, Mantegna ve Guido Reni'- nin yapıtlannı toplamış. 1. Charles'ın koleksiyonunun efsanevi olduğu söyle- niyor. Ancak bu koleksiyonda İngiliz Krali- yet ailesine ne yazık ki pek az şey kalmış. Çünkü 1. Charles 1649'da idam edildik- ten sonra koleksiyonu da haraç mezat satılmış. Bu koleksiyondan olan pek çok yapıt bugün dünyanın büyük müzelerin- de ve Louvre'da sergileniyor. 1660 yılında restorasyon dönemine geçildikten epeyce sonra II. Charles iş- başına gelince koleksiyonu geri alma çabalanna girişmiş. Adeta bir sanat ya- pıtı avına çıkmış. Bu arada Leonardo da Vinci'nin 779 desenini satın almış. Bu- gün Leonardo da Vinci'nin elinden çık- ma en küçük bir krokinin bile 2 milyar 600 milyon lira piyasa değeri olduğu dü- şünüldüğünde. bunu 779'la çarparsanız sadece Leonardo da Vinci'ye ait desenle- nn değerini bulabilirsiniz. Tartışmalı belgesel AIDS'tenölen yazarınson günleri TV'de Haber Merkezi - DİZİlere ve fılmlere boğulmuş televizyon kanallan seyirciye farklı, ya- dırgatıcı programları sunmak için uğraş veriyorlar. Fransa'- da bir AIDS'linin acısını anla- tan 'belgesel' son örneği. AIDS'ten ölen yazar Herve Gui- bert'in kendi isteği ile hastalığının tüm aşamalannı kameraya çektirdiği "Utanma veya Utanmazlık" (La Pu- deur Ou l'Impudeur) adlı fılm Fransız TF1 kanalında gösterilecek. Filmde yazann çektiği sıkıntılar, aalar, yal- nızlık, hastanedeki tedavisi yer alıyor. Filmın TF1 dışında diğer kanallara da önerilmesi ve ret cevabı alması olayın bir başka ilginç yönü. Herve Guibert, 36 yaşında, 27 Ara- hk 1990'da öldü. 1990 yılının ikinci yansında hastalıgı artarken kitaplan ve basındaki söyleşıleri ile dikkatleri çekti. TF1 'in yapıması Pascale Breug- not, kendisine günlük yaşamından kesitleri veren kendi kendisini çektiği bir film yapma teklifınde bulundu. Guibert'e daha farklı tekliflerle hu- lunulmuştu. Bunlann arasında çıplak fotoğrafının çekilmesi, Avignon festi- valinde sahnede çıplak poz vermesi gibi öneriler vardı. Guibert bunlann hiçbirine yanaş- madı, ama bir film çekiminı mantıklı buldu. Ve hemen işegirişildi. Bir video kamera yazann tüm gününü banta çe- kiyordu. Hastanede kontrol sırasın- da, kendi evinde yalnızlığı ile başbaşa, yorgun, bir koltukta otururken, ev ih- tiyaçlannı gıdermedeki zorluklan, acılan, ağnlan hepsi günü gününe vi- deoya kaydedildi. Üç ay boyunca 12 saatlik görüntü çekildi. Filmin ilk montajından iki sa- atlik film ortaya çıktı. Ekranlarda pek ender rastlanan bu tür gerçek görüntülere tepki ne olacak bilinmiyor. Ama en azından TV ka- nallan önümüzdeki yıllarda da "alter- natif" programlar ile dizi ve film ruti- nine giren seyircileri kazanma uğraşı- nı sürdürecek. Yönetmelikler aşındı 4 Gıda Yasası çağımıza göre düzenlenmeli' AA (Adana) - Gıda Yasası'nın çağm gerisinde kaldığı, gıda müfettişliği kurumunun za- man geçirilmeden oluşturul- ması gerektiği bildirildi. Gıda üretim ve denetiminin büyük ölçüde uzmanlarca gerçekleştirilmedi- ği sorumlularca açıklanmasına rağ- men bu konuda somut adımlar atıl- maması. sağlıkh yaşamı 'tesadüflere bağlı' hale getiriyor. Adana Hıfzıssıhha Enstitüsü Mü- dürü Yılmaz Çanga, uygulanmakta olan Gıda Yasası'nın, 1942 yılında yü- rürlüğe girdiğini haürlatarak şöyle konuştu: 'Yasa, 50 yıl öncesinin şartlanna göre hazırlandığı için günümüz koşul- larına cevap vermemektedir. Çağın gerisinde kalan bu yasanın günün ko- şullanna göre yeniden düzenlenmesi gereklidir. Olay insan sağlığını, halk sağlığını yakmdan ilgilendirdiği için gerekli hassasiyet gösterilmeli, düzen- lemeler en kısa sü rede gerçekleştiril- mejidir." Üreticilerin denetimi konusunda, Sağlık Bakanhğı ile Tanm ve Köyişle- ri Bakanhğı ve belediyeler arasında yetki ve sorumluluk konusunda kar- gaşa yaşandığı göriişünü savunan Çanga, "Sağlıkh gıda üretimi ve pa- zarlaması, gıda müfettişliği kurulma- sıyla mümkündür" dedi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear