14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Sahibi: Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazetecilik Türk Anonim Şirketi adına Bcrin Nıdi 0 Murahhas üye: Eminc UşaJüıgil 0 Genel Yayın Müdüru: Has»a Cemal, Yazı lşleri MüdUrü: Ok»> Goncısin • Yazı Işleri Müdur Yardımcılan: Smlim Alpulan, Kerem Çabşkan, Necdet Dogan, Lutfü TIBÇ 9 Sayfa Duzenı Yönetmeni: Ali Acar 0 Ankara Temsılası: Atamel Tan lç Politika: Mehmet Tezktn Ekonomi: Menü Tamer, Kültür: Celal Üster, Istanbul Haberleri: Mubittio Sircr, Spor: Abdulktdir Yucelman, Makaleler: Şahln Alpay, Düzeltme: Abdullata Yıncı * Koordina- tör: Ahmct Korulsan # Mali lşler: Erol Erkul 9 Muhasebe: Buleot Yener % Bütçe-Planlama: Sevgi Osmanbeşeoglu Q Reklam: Ayşe Tonın 0 Idare: Hıiseyin Gürer • tşletme: Öndcr ÇeHk 0 Bilgi-lşlem: Nail Inal « Personel: Sevgj Bostancıoglu Basan vt Yajm: Cumhuriyti Matbucılık w Graucilık TA^. Ttlıkocagı Cad. 39/41 C»J»loJlu 34334 ISL PK- 246 Isıanbul. 1M- 512 05 05 (20 h«t), Tetoı 22246, Fu. (1) 526 60 72 0 BtUolar Aakan: Ziyı Gakıip Blv. lnlulap S. No. 19/4. TH:433 II 41-47, Ttta- 42344, Fıx. (4) 133 05 65 # İnür H Zıy» Blv. 1352 S. 2/3. TM 13 12 30, laou 52359, F«. (51) 19 53 60 0 A t a c InOnll Cid. II» i No: I Kıl I, W 19 37 52 (4 hat), TUa. 62155, FM (71) 19 25 78 TAKVİM: 29 ŞUBAT 1992 Imsak: 5.09 Güneş: 6.34 Ogle: 12.21 Ikindi: 15.27 Akşam: 18.00 Yatsı: 19.19 İsveç'te tirajı 100 bin olan Arbetet'in iflasının istenmesiyle birlikte 12 küçük gazete de çöktü Sosyal denıokrat gazeteler batıvor Buzda dondurma dansı • tstanbul Haber Servisi - Yaz mevsimi başta olmak üzere her yaştan insanın ihtiyaç duyduğunda "serinlemek" için başvurduğu bir dostu var. Adı: Dondurmaî Türkiye'de 3. yılına giren Algida dondurmaları 1992 yıiında tüketiciye sunduğu yeni ûrünlerini dün Galleria'da tanıttı. Algida Pazarlama Müdürü Hakan Behlil, Istanbul ve Izmir'den sonra Ankara, Bursa ve Antalya'da da satışa sunulan Algida'nın yoğurtlu ve limon soslu Fresta, Cornetto, Buz-zy, Joe ile Kup Tropik adlı ürünleriyle sıcak günlerde dileyen herkesin agız tadıyla buluşacagını anlattı. Cornetto'nun 92 yıiında TSE garantisiyle satılacağını belirten Behlil, Avrupa'nın en büyük dondurma üreticisi olan Algida'nın modern tesislerde ve bilgisayar kontrolüyle hazırlandığını söyledi. Algida'nın tanıtım toplantısından sonra Galleria buz pistinde ise Mehmet Teoman'ın hazırladığı bir gösteri sergilendi. Başlarına dondurma kostümleri geçiren dansçılar, "Küçük Bir Aşk Öyküsü"nü Galleria ziyaretçilerinin ilgili ve şaşkın bakışları eşliğinde oynadılar. (Fotoğraf: MUHARREM AYDIN) Ulusoy hacda • AA (tstanbul) - Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği (TÜRSAB) Baskanı Basaran Ulusoy, hac ile ilgili sorunlan yerinde incelemek amacıyla 20 kişilik bir heyetle Suudi Arabistan'a gitti. TÜRSAB Başkanı Başaran Ulusoy, son yıllarda hac organizasyonlarında yaşanan kanşıkhkların ve önceki yıl El Muaysem Tüneli'nde meydana gelen kazanın bütün tarafları konuyla ilgili daha ciddi önlemler almaya zorladığını belirtti. Ulusoy, "Bu açıdan biz, hac seyahatinin tümüyle profesyonel kuruluşlar eliyle, yani seyahat acenteleri tarafından yapılmasını zorunlu görüyoruz" dedi. AIDS'te umut ışıfiı •AA(Washingtoo)-AIDS hastalığına karşı aşı ile mücadele edilebilmesi için bir umut ışığı belirdi. Dr. Steven Wollinsky öncülüğünde yürütülen araşuımanın Science dergisinde yayımlanan sonuçlanna göre AI DS'li 3 kadın veçocuklanndan alınan kan örneklerinde bebeklere, ölümcül HIV virüsünün.çok benzergeneük form gösteren yalnızca bir türünün geçtiği belirlendi. Dr. VVollinsky. bulgunun, virüsün rahime geçişini önlemekte ve sürmekte olan yoğun araştırmalann "teksoydan HIV virüsü" üzerine yoğunlaştınlıp etkili bir aşı geliştirilmesinde ufuk açabileceğini belirtti. Akyürek sorguluyor • AA (Ankara) - Çevre Bakaru Do|ancan Akyürek, ANAP iktidan döneminde, Türk Kadınını Güdendirme ve Tanıtma Vakfı'na "tu-alet temizlik kampanyası" için Çe\re Müsteşarhğı kanalıyla verilen bir milyar liranın nerede kullanıldığını sorscaklarını söyledi. Doğancan Aknirek konuyla ilgili açıklamasında, burun hesap sorma arüamında dega-lendirilmemesi gerektiğini belirterek şöyle devam etti: "Ama pannın nerede kullanıldığını soncağız. Projenin gerçekleşebilirliği, nelffin yapıhp yapılmadığını,, nerelere kulanıldığıru soracağız. Bu bizim hakımız. PTTye uyarı • CUMHURİYET (Ankara) - Baıbakanlık Yüksek Denetleme Kırulu (YDK), rehber basımı ve 011 Bilnmeyen Numaralar Servisi'yle ilgili olaak PTT'yi uyardı. Başbakanlık YIK'nın, PTTye ilişkin 1990 yılı raprunda, PTT'nin ITT-Bilka firnasına bastırdığı rehberler kacusunda çeşitli yakınmalar olduğu bejtilerek özetle şu bilgilere yer verldi: " 1988 ve 1989 yıllarında baım ve dağıtımı yapılan rehberlerde evıbonelerinin gösterilmeyişi reberlerin bütünü ile rehber btrilerini vermediği şeklinde şiteyetlere sebep olmuştur. Bunun üzrine adı geçen fırma ile Ankara, İsmbul ve Izmir metropoliten saha dı:ndaki rehberlerin sarı ve beyaz sat'alannın aynı rehberde toplanması, İKOüyük şehirde de alfabetik ve n-.Iekler olmak uzere butün rehber akıları için her yıl rehber basılması fcuısunda anlaşmaya varılmış ve 24 Eim 1989 arihinde bu hususlan kasayan sczleşmeye ek protokol talanmışür." LEYLA TAVŞANOĞLU (Stockholm) - Isveç'te Sosyal Demokrat Parti ve İşçi Sendikalan Konfederasyonu LO'nun ortaklaşa sahip ol- duğu gazetelerin büyük bölümü battı, bir kısmı da iflasın eşiğinde. Olay skandal boyutlanna ulaşınca Sosyal Demokrat Parti Genel Sekreteri Bo Toresson görevinden istifa etti. Yerine parti örgütün- den yetişme, 35 yaşlannda hoş bir kadın olan Mona Sahlin seçildi. Konuyla ilgili olarak konuştuğumuz ülke dışındakı büyük borsalarda oynan- kişiler, Sosyal Demokrat basının yüzyıl başından bu yana hem parti hem de işçi sendikalannın destekçisi olduğu için za- >ıf bir konumda bulunmasının olayın temelinde yatan bir gerçek olduğunu an- latülar. A-Press adı venlen bu gazetele- rin bugünkü toplam sayılan 14. Bunla- nn sadece iki tanesinin tirajı yüksek ve büvük kentlerde satılıyorlar. Bırisi Stockholm'de kurulu Aftonbladet. Bu bir akşam gazetesi. Günlük tirajı 375 bin. Diğeri ise Malmö kentinde çıkan Arbetet. Tirajı 100 bin. İkı hafta önce Arbetet'in iflasının ıstenmesi büyük kı- yametlerin kopmasına yol açtı. Arbe- tet'in iflasının istenmesiyle birlikte A- Press'e bağlı diğer 12 küçük gazete de çöktü. Bu gazetelenn batışına bir örnek \erilmesi gerekirse A-Press'in yönetildi- ği hem Sosval Demokrat Parti hem de LO'nun temsilcileri bulunan merkezi yö- netımin gazetelerden bü>ük ölçüde para çekmesiydi. Örnek olarak merkezi yöne- tim sadece Arbetet'ten 60 milyon kron (60 milyar lıra) çekmişti. Gazetelerden bu paralan toplarken hiçbir şekilde yeni \atinm yapma amacı güdülmemiş, arsa, bina spekülasyonu yapılmış. İsveç'te ve mıştı. Sonuçta da toplam 600 milyon kron (600 milyar lira) kaybedilmişti. Aftonbladet'in siyasi editörii Ola Svennıng'le konuşuyoruz. Bu konuda şunlananlatı>or: "1980'ü yıllann başında LO- A-Press gazetelerinin başına bazı profesyonel yöneticiler getirdi. Bu adamlar basınla uzaktan yakından ilgili değillerdi. Bor- sayı çok iyi bildiklerini sanıyorlardı. Ama anlaşılan hiçbir şey bilmiyorlardı ki bu kadar paranın kaybedilmesine ne- den oldular. Borsalarda akıllıca oynayamadıklan gıbi bina spekülasyonlannda da hata üs- tüne hata yapıılar. Arbetet ve diğer ga- zeteler de ücretleri ödeyemez duruma geldiler. Sonuçta da A-Press battı. Son olarak Malmö'de bir anlaşmaya vardı- lar. Şimdi Arbetet, okuyuculardan top- lanan paralar. bazı büyük şirketlerin katkılan ve baa işçi sendikalannm para yatırmasıyla ayakta kalacak. Özetle Ar- betet hisselerinin üçte biri okuvuculara, üçte biri büyük şirketlere, üçte biri de yardımda bulunan sendikalara ait ola- cak. Okuyuculardan iki günde 7 milyon kron (7 milyar lira) para toplandı." Arbetef ONUHHB ItfUmUUM 199* A-Press'e bağlı küçük gazetelerin top- lam tirajı 150 binı buluyor. Aftonbladet bunlann dışında. Arbetet ve iki bölge ga- zetesi dışındakvlerin hepsi küçük dergi boyunda. Kuşe kâğıda basıhyorlar. He- men hemen hıç ilan almıyorlar. Ortala- ma sayfa sayılan 34. Bazılannın 40 say- faya kadar çıkabiliyor. Aftonbladet ise bunlardan ayn tutu- luyor. Yine de basında sosyal demokrat- sendikalar yapısırun çökmesiyle birlikte o da büyük zorluklar içinde. Yakında onun parasal zorluklannın da çözümü için çare aranacağı söyleniyor. A-Press'in bu durumu Sosyal Demok- rat Parti merkez yönetimiyle bölge yöne- timleri arasında büyük sürtüşmelere yol açtı. Bölge yönetimleri merkez yönetimi- ni ihanetle suçluyorlar. Bir başka konu da devletin gazetelere tirajlanna göre yıllık sübvansiyon sağla- ması. Örneğin Arbetet devletten 80 mil- yon kron aldı. Bazı gazeteler 100 mil- yon, bazılan hatta 300 milyon kron alabiliyorlar. Yeni hükümet bu sübvansiyonu ya kaldırmak ya da büyük ölçüde azaltma- yı tasarlıyor. A-Press'Ie ilgili olarak şimdi soruştur- ma açıldı. Yolsuzluk iddialan var. Yol- suzluk yapıldığına pek az kimse ihtimal veriyor. Ağırhklı olarak üzerinde duru- lan nokta gazetelerin çok kötü yönetildi- ği ve paralann har vurup harman sav- rulduğu. İlginç bir nokta da işçi sendika- lannm A-Press krizini önceden haber almalan ve olay patlak vermeden bir hafta önce de gazetelerdeki hisselerini partiye bir krona satmalan. Bu gazetelerin krizde olduğu yıllardır biliniyor, ama dunım hep örtbas edili- yordu. Aftonbladet olayı diğerlerinden daha farklı. Çok satan bir gazete olduğu ıçin kendi kendini kurtarabiliyor. Ama o da zorda. Bunun için hisselerden bir kısmı çalışanlara, bir kısmı da özel şirketlere saülacak. Aftonbladet'ten merkezi yö- netim para da almamış. Aftonbladet'in ilan durumu iyi değil. Ancak akşam ga- zetesi olduğu için esas olarak yüksek ti- raja önem verdiklerini, ilanın daha çok sabah gazeteleri için önemli olduğunu söylüyorlar. Basında bu knz yaşanırken bütün bü- yük gazeteler çalışanlanndan yüzde 10 tensikat yapma yoluna gitmişler. Da- gens Nyheter bu işi başlatan olmuş. Ça- lışanlar buna karşı çıkmışlar, ancak durum daha sonra yatışmış. Dagens Nyheter'e bir de Amerikah profesyonel yöneticiler getirilmiş, gazetenin zarar et- mesinin önüne geçmek için. Devletin sübvansiyonu kesmesi halin- de pek çok gazetenin batması tehlikesi bulunuyor. Devlet sübvansiyonu doğrudan ya da dolaylı verebiliyor. Ama en fazla da süb- vansiyon dağıtım şirketi aracılığıyla ya- pılıyor. Şimdi bütün işçi sendikalan bir araya gelerek kendi üyeleri için iki milyon ti- rajlı bir dergi çıkarma hazırlığı içındeler. Bunun günlük bir dergi olacağı belirtıli- yor. Bunun gerçekleşeceğıne büyük bir olasılık gözüyîe bakılmıyor. Bütün ülkede ulusal çapta ve bölgesel çapta olan gazetelerin toplam sayısı ! 30. Gazete fiyatlan 6 kron. Hafta sonlann- da bu 7 krona çıkıyor. çünkü ekler veri- yorlar. Almanya'ya karnaval geldi... Biralar su gibi akıyor. Her türden taşkınlıklar yapıiıyor. Dakik, düzenli, disiplinli yaşantilanyla tanınan Almanlar, yılda bir hafta kişilik değiştiriyorlar. (Fotoğraf: REUTER) Kadınlar erkeklerin kravatını kesti Paris'teki caz şöleninde bir Türk: Kudsi Erguner MİNE CSAULîVtER (Paris) - Jean Marc Padovani, Fransa'nın en tanınmış modern cazcılanndan biri. Kudsi Erguner de, ünü dünyayı tutan bir Türk neyzeni. Bu hafta iki müzisyen Paris'te cazseverlere büyülü saatler yaşattı- lar. Uluslararası bir lisansüstü öğrenci yurdu olan Cite İnternationale Ti- yatrosu, Padovani'nin saksofonu ve caz orkestrası ile Kudsi Erguner'in neyine, 22-29 şubat tarihleri arasında sahne oldu. Fransız Dışişleri Bakan- hğı'nın kültür şubesi tarafından düzenlenen caz konseri. coşkulu bir dinle- yici kitlesi ile birlikte, Fransız hükümet temsilcileri tarafından izlendi. DENtZ İNCEDİKEN (Köta) - Humba, humba, tatara... Su gibi bira, palyaçolar. peruklar. boyalar, çeşit çeşit kılıklar, her türden taş- kınlık. şarkılar. müzikler. sarhoşluklar. çöp- ler ve duvar diplerinde birikmeye başlayan kusmuklarla Almanya'ya bu yıl da karnaval geldi. Aslında "bu yıl da" demek belki biraz yanlış. Çünkü geçen yıl Körfez Savaşı nedeniyle Almanlar karnavalı kutlamamak için kendilenni güçlükle engellediler. Her türlü sokak eğlencesinin Körfez savaşı nedenivle iptai cdıldiği geçen yıldan sonra karnaval ateşlerinı ıçlerine atan Almanlar. bu yıl işin aasını fena halde çıkanyorlar. Karnavalın ilk günü ve zirvesi sayılan. "NVeiberfast- nacht" denilen perşembe günü kökü 14. vüzyıla kadar dayanan bir gelenekle. kadınlar, ellerinde makaslar, bü- rolarda, işverlerinde. beledive binalannda. yöneıicı po- zisNonundak: tüm erkeklerin kravatlannı kesiverdiler. Bu kravat kesme işlemı. çılgın kadınlar gününün yerle- şık bir geleneğı. Sembolik olarak bir günlüğüne sazı de- ğilse bile, makası ellerine alan kadınlar. şeflerinin. koca- lannın, bu arada hıç tanımadıklan erkeklerin kravatla- nnı hiç acımadan pat diye ortasından kesip atıvenvor- lar. Ama bu her yıl \inelenen bir gelenek olduğundan. hazırlıklı crkekler. bu perşembe de. şık . Yıhalı kravatla- nnı e\de bırakıp sevmedikleri kravatlannı, makaslı ka- dınlara feda ediyorlar. Kadınlann erkekler üzerinde sembolik olarak komu- tayı ele aldıklan '"Weiberfasthnacht". her yıl 11. aym 11. günü saat 1 l'i 11 geçe başlayan, ancak kapalı oturumlar halinde süren karnavalın sokağa çıktığı ya da döküldü- ğü ilk gün. Her zaman perşembeye rastlayan bu çılgın makaslı kadınlar günü ertesi haftanın ""kül çarşambasf olarak nitelenen çarşamba gününe kadar sürüyor. Aslında Hıristiyanhk âleminde oruç dönemine giril- mesı anlamına gelen karnaval. tabiı artık tamamen işlev ve çehre değıştirmiş bir çılgınlık dönemi. Perşembe baş- lavıp onu izleycn çarşambaya kadar bir hafta gccc gün- düz süren kamaval, "kül çarşambasında" kötü ruhlan simgelediği varsayılan ve herkesin günahlannı kendisine "bağışladığı" insan kılığındaki bir kuklanın yakılmasıy- la sona eriyor. Ancak bu bir haftalık dönem ıçınde yaşananlar görül- meye değer tabii. İçilen biralann hesabını tutmak müm- kün değil. Genç yaşlı, çoluk çocuk herkes sabahın erken saatlerinden başlayıp gece yanlanna kadar. çeşitli kılık- larda içerek. gülerek. şarkılar söyleyerek. naralar atarak eğlenıyor. Karnaval gelinceyc kadar büvük bir mazbut- luk içinde yaşayanlar. karnavalla birlikte bir anda kını- lik değiştirip bir hafta boyunca maskeler ardında. diledi- ği taşkınlığı. sululuğu yapabiliyor. Konserin ana teması. "Gü- ney" adı altında sunulan ve Akdeniz havzasından esinle- nen bir müzlk kompozisyo- nundan oluşuyordu. Olağa- nüstü güzellikteki bu bütün ise, ozan Enzo Cormann'ın kendi sesiyle okuduğu özgün metinleriyle süslenmişti yer yer. Bilmem müzik ırkçılığa karşı bir silah olabilir mı? Ama olabilirse eğer. Padovani ile Erguner'in konseri gerçek- ten güzel bir yanıt oluşturu- yordu. Bu müzik şöleninin reper- tuan. yakında plak olarak çı- kacak piyasaya. Ancak caz konserlerinin güzelliği. bütün önceden belirlenmiş ana çizgi- lere karşın her yorumunda bi- raz "emprovizasyon" içerme- si. Ne denli profesyonel olursa olsun müzisyen, konserin bir noktasından sonra seyirciyi ve dinleyiciyi unutup kendi için çalıyor, eşlik eden diğer mü- zisyenler için çalıyor, hep yeni bir şeyler yaratıyor, katıyor önceden belli notalara. Caz konserlerinin belki de en hoş yani bu. Her konsenn, özgün bir parçacık taşıması kendi içinde. Kudsi Erguner, birkaç ay önce Caroline Carlsonn'un balesine eşlik ettiği müzik gös- terisı dolayısıyla yıne gazete- mizin sütunlanna konuk olmuş ve hakkında çıkan yazı- nın ardından, tutucu bir basın organının yazan tarafından eleştirilmişti. Söz konusu ya- zar. Kudsi Erguner'i "neyzen- liğj" soysuzlaştırmak ve Türk mistik müziğinin bir aleti olan neyi Batı müziğine peşkeş çek- mekle suçluyordu. Padovani ile verdiği son caz konseri do- layısıyla Kudsi Erguner'i yeni- den göriip konuştuk ve bu tutucu basın üyesinin suçla- malan hakkında ne düşündü- ğünü sorduk. Kudsi Erguner şöyle yanıt- ladı sorumuzu: "Mistik müzik Türkiye'de beş yüz yıl önce seçkin bir çev- re içinde doğup gelişti. Bu seç- kin çevre. bugün Türkiye'de artık yok. Yani mistik müzi- ğin doğal ortamı yok artık Türkiye'de. Anadolu'dan ge- len toplum kesimi. İstanbul'- da bir kimlik bunalımına düşüyor ve ayak uyduramadı- ğı yeni yapıya kendisinin var- lığını kanıtlamak için sözü- mona milli değerlere sahip çıkmak yoluyla tutucu bir ka- buk oluşturuyor benliği çevre- sinde. Oysa sahip çıkmaya çalıştığı eski değerlerin ne ol- duğunu bilmediği gibi, o de- ğerleri yaratan kültür birikimi hakkında da en küçük bir fikn yok. Eğer ben. kültürünü ya- kından tanıdığım mistik müzi- ği, anladığım biçimiyle yo- runalayabileceğim bir ortamı ve anlayı:}! Türkıyc'de bulabil- seydım. kalkıp buralara gel- mez. yeni arayışlann ıçine girmezdim. Aynca mistik mü- Oysa eskıden, bir İstanbui, es- ki Osmanlı usulünde Kur'an okuma biçemi vardı. Ben de gittim. Japonya'da 'Sacred Coran' adıyla İstanbul ağa Kur'an-ı Kenm okunuşunu plak yaptım. İstanbul'da Erguner Kar- deşlerle Japonya'da doldur- duğum plağı yayımlayan Topkapı plakçılık, bu Kur'- an-ı Kenm plağını da çıkar- mak istedi. Ancak çalışmalara başlarken, tutucu çevrelerden öylesine tehdit mektuplan yağmış ki, plağı Türkiye'de basmaktan caymak zorunda kaldılar." Sohbetımız sırasında. Kud- si Erguner'in bundan yirmi yıl önce. on dokuz yaşında Fransa'ya nasıl ayak bastığı- nın tekil öyküsünü de dinle- dik. Kudsi. ömründe ilk kez Orly havaalanına ayak bastı- ğında. cebinde ikı telefon numarası ve iki frank varmış. Birinci frankla ilk telefon nu- marasını çevirmiş. Karşısına çıkan Fransıza, dili yetmediği „ . . „ için kimi istediğini anlatama- Kudsı Lrguner d a n kapanmış telefon. Elinde zik bir müzik türü. Ney de bir kalan son frankın boşa gitme- müzik aleti. Ney, mistik mü- mesi için aradığı kişinin evde zik aleti diye. onu sınırlı bir olacağına daha büyük olasılık çevrede kullanmakla yetin- tanıyan geceyansını beklemiş mek ve kısıtlı bir alana hapset- ve çevirmiş o numarayı. İstan- mek doğru değil. Caz alanın- bul'da tanıdığı tunst bir Fran- da kullanılmakla. neyin neyli- sız arkadaşın numarasını. Ve ği elden gitmiyor ki. Ney bulmuş. O Fransız havaalanı- burada. mistik müzik de duru- na gelmiş, almış Kudsi'yi ve yor. İsteyen istediği gibi kulla- aylarca konuk etmiş evinde. nabilir. Konserden çıkışta. Cite İn- Kültürsüz bir "milli değer- ternationale'in karşısında bir lere sahip çıkma" eylemine yeri gösterdi bize ve "Bakın,"- gelince. size bir örnek vermek dedi, "Şurada eskiden Tunus- isterim. Mistik müzik uzmanı lulann ahşap bir binası vardı. olan ben. Türkiye'de Türk Sonradan yandı. Ama yıkıntı usulü bir Kur'an-ı Kerim "mu- halindeyken henüz, ben çok sikisi' yapamıyorum, biliyor geceler geçirdim o yıkıntımn musunuz? Türkiye'de. Kur'- altında. Monsouris parkının an-ı Kerim uzun yıllardan beri sıralannı da yakından tanı- artık Arap ağzı ile okunuyor. nm." EHTAROT Sıradan bir fal değil... 900 900 150 tanıdığı eski keharitet ATA NIR1 sizi Tarot kehanetleri
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear