Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Sahibi: Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazetecilik Türk Anonim Şirketi adına
Bcrin Nıdi 0 Murahhas üye: Eminc UşaJüıgil 0 Genel Yayın Müdüru:
Has»a Cemal, Yazı lşleri MüdUrü: Ok»> Goncısin • Yazı Işleri Müdur
Yardımcılan: Smlim Alpulan, Kerem Çabşkan, Necdet Dogan, Lutfü TIBÇ
9 Sayfa Duzenı Yönetmeni: Ali Acar 0 Ankara Temsılası: Atamel Tan
lç Politika: Mehmet Tezktn Ekonomi: Menü Tamer, Kültür: Celal Üster, Istanbul Haberleri: Mubittio
Sircr, Spor: Abdulktdir Yucelman, Makaleler: Şahln Alpay, Düzeltme: Abdullata Yıncı * Koordina-
tör: Ahmct Korulsan # Mali lşler: Erol Erkul 9 Muhasebe: Buleot Yener % Bütçe-Planlama: Sevgi
Osmanbeşeoglu Q Reklam: Ayşe Tonın 0 Idare: Hıiseyin Gürer • tşletme: Öndcr ÇeHk 0 Bilgi-lşlem:
Nail Inal « Personel: Sevgj Bostancıoglu
Basan vt Yajm: Cumhuriyti Matbucılık w Graucilık TA^. Ttlıkocagı Cad. 39/41 C»J»loJlu
34334 ISL PK- 246 Isıanbul. 1M- 512 05 05 (20 h«t), Tetoı 22246, Fu. (1) 526 60 72 0 BtUolar
Aakan: Ziyı Gakıip Blv. lnlulap S. No. 19/4. TH:433 II 41-47, Ttta- 42344, Fıx. (4) 133 05 65
# İnür H Zıy» Blv. 1352 S. 2/3. TM 13 12 30, laou 52359, F«. (51) 19 53 60 0 A t a c
InOnll Cid. II» i No: I Kıl I, W 19 37 52 (4 hat), TUa. 62155, FM (71) 19 25 78
TAKVİM: 29 ŞUBAT 1992 Imsak: 5.09 Güneş: 6.34 Ogle: 12.21 Ikindi: 15.27 Akşam: 18.00 Yatsı: 19.19
İsveç'te tirajı 100 bin olan Arbetet'in iflasının istenmesiyle birlikte 12 küçük gazete de çöktü
Sosyal denıokrat gazeteler batıvor
Buzda dondurma dansı
• tstanbul Haber Servisi - Yaz
mevsimi başta olmak üzere her yaştan
insanın ihtiyaç duyduğunda
"serinlemek" için başvurduğu bir
dostu var. Adı: Dondurmaî Türkiye'de
3. yılına giren Algida dondurmaları
1992 yıiında tüketiciye sunduğu yeni
ûrünlerini dün Galleria'da tanıttı.
Algida Pazarlama Müdürü Hakan
Behlil, Istanbul ve Izmir'den sonra
Ankara, Bursa ve Antalya'da da satışa
sunulan Algida'nın yoğurtlu ve limon
soslu Fresta, Cornetto, Buz-zy, Joe ile
Kup Tropik adlı ürünleriyle sıcak
günlerde dileyen herkesin agız tadıyla
buluşacagını anlattı. Cornetto'nun 92
yıiında TSE garantisiyle satılacağını
belirten Behlil, Avrupa'nın en büyük
dondurma üreticisi olan Algida'nın
modern tesislerde ve bilgisayar
kontrolüyle hazırlandığını söyledi.
Algida'nın tanıtım toplantısından
sonra Galleria buz pistinde ise
Mehmet Teoman'ın hazırladığı bir
gösteri sergilendi. Başlarına dondurma
kostümleri geçiren dansçılar, "Küçük
Bir Aşk Öyküsü"nü Galleria
ziyaretçilerinin ilgili ve şaşkın bakışları
eşliğinde oynadılar. (Fotoğraf:
MUHARREM AYDIN)
Ulusoy hacda
• AA (tstanbul) - Türkiye Seyahat
Acenteleri Birliği (TÜRSAB) Baskanı
Basaran Ulusoy, hac ile ilgili
sorunlan yerinde incelemek amacıyla
20 kişilik bir heyetle Suudi
Arabistan'a gitti. TÜRSAB Başkanı
Başaran Ulusoy, son yıllarda hac
organizasyonlarında yaşanan
kanşıkhkların ve önceki yıl El
Muaysem Tüneli'nde meydana gelen
kazanın bütün tarafları konuyla ilgili
daha ciddi önlemler almaya
zorladığını belirtti. Ulusoy, "Bu
açıdan biz, hac seyahatinin tümüyle
profesyonel kuruluşlar eliyle, yani
seyahat acenteleri tarafından
yapılmasını zorunlu görüyoruz" dedi.
AIDS'te umut ışıfiı
•AA(Washingtoo)-AIDS hastalığına
karşı aşı ile mücadele edilebilmesi
için bir umut ışığı belirdi. Dr. Steven
Wollinsky öncülüğünde yürütülen
araşuımanın Science dergisinde
yayımlanan sonuçlanna göre AI DS'li 3
kadın veçocuklanndan alınan kan
örneklerinde bebeklere, ölümcül HIV
virüsünün.çok benzergeneük form
gösteren yalnızca bir türünün geçtiği
belirlendi. Dr. VVollinsky. bulgunun,
virüsün rahime geçişini önlemekte ve
sürmekte olan yoğun araştırmalann
"teksoydan HIV virüsü" üzerine
yoğunlaştınlıp etkili bir aşı
geliştirilmesinde ufuk açabileceğini
belirtti.
Akyürek sorguluyor
• AA (Ankara) - Çevre Bakaru
Do|ancan Akyürek, ANAP iktidan
döneminde, Türk Kadınını
Güdendirme ve Tanıtma Vakfı'na
"tu-alet temizlik kampanyası" için
Çe\re Müsteşarhğı kanalıyla verilen
bir milyar liranın nerede kullanıldığını
sorscaklarını söyledi. Doğancan
Aknirek konuyla ilgili açıklamasında,
burun hesap sorma arüamında
dega-lendirilmemesi gerektiğini
belirterek şöyle devam etti: "Ama
pannın nerede kullanıldığını
soncağız. Projenin gerçekleşebilirliği,
nelffin yapıhp yapılmadığını,, nerelere
kulanıldığıru soracağız. Bu bizim
hakımız.
PTTye uyarı
• CUMHURİYET (Ankara) -
Baıbakanlık Yüksek Denetleme
Kırulu (YDK), rehber basımı ve 011
Bilnmeyen Numaralar Servisi'yle ilgili
olaak PTT'yi uyardı. Başbakanlık
YIK'nın, PTTye ilişkin 1990 yılı
raprunda, PTT'nin ITT-Bilka
firnasına bastırdığı rehberler
kacusunda çeşitli yakınmalar olduğu
bejtilerek özetle şu bilgilere yer
verldi: " 1988 ve 1989 yıllarında
baım ve dağıtımı yapılan rehberlerde
evıbonelerinin gösterilmeyişi
reberlerin bütünü ile rehber
btrilerini vermediği şeklinde
şiteyetlere sebep olmuştur. Bunun
üzrine adı geçen fırma ile Ankara,
İsmbul ve Izmir metropoliten saha
dı:ndaki rehberlerin sarı ve beyaz
sat'alannın aynı rehberde toplanması,
İKOüyük şehirde de alfabetik ve
n-.Iekler olmak uzere butün rehber
akıları için her yıl rehber basılması
fcuısunda anlaşmaya varılmış ve 24
Eim 1989 arihinde bu hususlan
kasayan sczleşmeye ek protokol
talanmışür."
LEYLA TAVŞANOĞLU (Stockholm) - Isveç'te Sosyal Demokrat Parti
ve İşçi Sendikalan Konfederasyonu LO'nun ortaklaşa sahip ol-
duğu gazetelerin büyük bölümü battı, bir kısmı da iflasın eşiğinde.
Olay skandal boyutlanna ulaşınca Sosyal Demokrat Parti Genel
Sekreteri Bo Toresson görevinden istifa etti. Yerine parti örgütün-
den yetişme, 35 yaşlannda hoş bir kadın olan Mona Sahlin seçildi.
Konuyla ilgili olarak konuştuğumuz ülke dışındakı büyük borsalarda oynan-
kişiler, Sosyal Demokrat basının yüzyıl
başından bu yana hem parti hem de işçi
sendikalannın destekçisi olduğu için za-
>ıf bir konumda bulunmasının olayın
temelinde yatan bir gerçek olduğunu an-
latülar. A-Press adı venlen bu gazetele-
rin bugünkü toplam sayılan 14. Bunla-
nn sadece iki tanesinin tirajı yüksek ve
büvük kentlerde satılıyorlar. Bırisi
Stockholm'de kurulu Aftonbladet. Bu
bir akşam gazetesi. Günlük tirajı 375
bin. Diğeri ise Malmö kentinde çıkan
Arbetet. Tirajı 100 bin. İkı hafta önce
Arbetet'in iflasının ıstenmesi büyük kı-
yametlerin kopmasına yol açtı. Arbe-
tet'in iflasının istenmesiyle birlikte A-
Press'e bağlı diğer 12 küçük gazete de
çöktü. Bu gazetelenn batışına bir örnek
\erilmesi gerekirse A-Press'in yönetildi-
ği hem Sosval Demokrat Parti hem de
LO'nun temsilcileri bulunan merkezi yö-
netımin gazetelerden bü>ük ölçüde para
çekmesiydi. Örnek olarak merkezi yöne-
tim sadece Arbetet'ten 60 milyon kron
(60 milyar lıra) çekmişti. Gazetelerden
bu paralan toplarken hiçbir şekilde yeni
\atinm yapma amacı güdülmemiş, arsa,
bina spekülasyonu yapılmış. İsveç'te ve
mıştı. Sonuçta da toplam 600 milyon
kron (600 milyar lira) kaybedilmişti.
Aftonbladet'in siyasi editörii Ola
Svennıng'le konuşuyoruz. Bu konuda
şunlananlatı>or:
"1980'ü yıllann başında LO- A-Press
gazetelerinin başına bazı profesyonel
yöneticiler getirdi. Bu adamlar basınla
uzaktan yakından ilgili değillerdi. Bor-
sayı çok iyi bildiklerini sanıyorlardı.
Ama anlaşılan hiçbir şey bilmiyorlardı
ki bu kadar paranın kaybedilmesine ne-
den oldular.
Borsalarda akıllıca oynayamadıklan
gıbi bina spekülasyonlannda da hata üs-
tüne hata yapıılar. Arbetet ve diğer ga-
zeteler de ücretleri ödeyemez duruma
geldiler. Sonuçta da A-Press battı. Son
olarak Malmö'de bir anlaşmaya vardı-
lar. Şimdi Arbetet, okuyuculardan top-
lanan paralar. bazı büyük şirketlerin
katkılan ve baa işçi sendikalannm para
yatırmasıyla ayakta kalacak. Özetle Ar-
betet hisselerinin üçte biri okuvuculara,
üçte biri büyük şirketlere, üçte biri de
yardımda bulunan sendikalara ait ola-
cak. Okuyuculardan iki günde 7 milyon
kron (7 milyar lira) para toplandı."
Arbetef
ONUHHB ItfUmUUM 199*
A-Press'e bağlı küçük gazetelerin top-
lam tirajı 150 binı buluyor. Aftonbladet
bunlann dışında. Arbetet ve iki bölge ga-
zetesi dışındakvlerin hepsi küçük dergi
boyunda. Kuşe kâğıda basıhyorlar. He-
men hemen hıç ilan almıyorlar. Ortala-
ma sayfa sayılan 34. Bazılannın 40 say-
faya kadar çıkabiliyor.
Aftonbladet ise bunlardan ayn tutu-
luyor. Yine de basında sosyal demokrat-
sendikalar yapısırun çökmesiyle birlikte
o da büyük zorluklar içinde. Yakında
onun parasal zorluklannın da çözümü
için çare aranacağı söyleniyor.
A-Press'in bu durumu Sosyal Demok-
rat Parti merkez yönetimiyle bölge yöne-
timleri arasında büyük sürtüşmelere yol
açtı. Bölge yönetimleri merkez yönetimi-
ni ihanetle suçluyorlar.
Bir başka konu da devletin gazetelere
tirajlanna göre yıllık sübvansiyon sağla-
ması. Örneğin Arbetet devletten 80 mil-
yon kron aldı. Bazı gazeteler 100 mil-
yon, bazılan hatta 300 milyon kron
alabiliyorlar.
Yeni hükümet bu sübvansiyonu ya
kaldırmak ya da büyük ölçüde azaltma-
yı tasarlıyor.
A-Press'Ie ilgili olarak şimdi soruştur-
ma açıldı. Yolsuzluk iddialan var. Yol-
suzluk yapıldığına pek az kimse ihtimal
veriyor. Ağırhklı olarak üzerinde duru-
lan nokta gazetelerin çok kötü yönetildi-
ği ve paralann har vurup harman sav-
rulduğu. İlginç bir nokta da işçi sendika-
lannm A-Press krizini önceden haber
almalan ve olay patlak vermeden bir
hafta önce de gazetelerdeki hisselerini
partiye bir krona satmalan.
Bu gazetelerin krizde olduğu yıllardır
biliniyor, ama dunım hep örtbas edili-
yordu.
Aftonbladet olayı diğerlerinden daha
farklı. Çok satan bir gazete olduğu ıçin
kendi kendini kurtarabiliyor. Ama o da
zorda. Bunun için hisselerden bir kısmı
çalışanlara, bir kısmı da özel şirketlere
saülacak. Aftonbladet'ten merkezi yö-
netim para da almamış. Aftonbladet'in
ilan durumu iyi değil. Ancak akşam ga-
zetesi olduğu için esas olarak yüksek ti-
raja önem verdiklerini, ilanın daha çok
sabah gazeteleri için önemli olduğunu
söylüyorlar.
Basında bu knz yaşanırken bütün bü-
yük gazeteler çalışanlanndan yüzde 10
tensikat yapma yoluna gitmişler. Da-
gens Nyheter bu işi başlatan olmuş. Ça-
lışanlar buna karşı çıkmışlar, ancak
durum daha sonra yatışmış. Dagens
Nyheter'e bir de Amerikah profesyonel
yöneticiler getirilmiş, gazetenin zarar et-
mesinin önüne geçmek için.
Devletin sübvansiyonu kesmesi halin-
de pek çok gazetenin batması tehlikesi
bulunuyor.
Devlet sübvansiyonu doğrudan ya da
dolaylı verebiliyor. Ama en fazla da süb-
vansiyon dağıtım şirketi aracılığıyla ya-
pılıyor.
Şimdi bütün işçi sendikalan bir araya
gelerek kendi üyeleri için iki milyon ti-
rajlı bir dergi çıkarma hazırlığı içındeler.
Bunun günlük bir dergi olacağı belirtıli-
yor. Bunun gerçekleşeceğıne büyük bir
olasılık gözüyîe bakılmıyor.
Bütün ülkede ulusal çapta ve bölgesel
çapta olan gazetelerin toplam sayısı ! 30.
Gazete fiyatlan 6 kron. Hafta sonlann-
da bu 7 krona çıkıyor. çünkü ekler veri-
yorlar.
Almanya'ya karnaval geldi... Biralar su gibi akıyor. Her türden taşkınlıklar yapıiıyor. Dakik, düzenli, disiplinli
yaşantilanyla tanınan Almanlar, yılda bir hafta kişilik değiştiriyorlar. (Fotoğraf: REUTER)
Kadınlar erkeklerin kravatını kesti
Paris'teki caz şöleninde
bir Türk: Kudsi Erguner
MİNE CSAULîVtER (Paris) - Jean Marc Padovani, Fransa'nın en tanınmış
modern cazcılanndan biri. Kudsi Erguner de, ünü dünyayı tutan bir Türk
neyzeni. Bu hafta iki müzisyen Paris'te cazseverlere büyülü saatler yaşattı-
lar. Uluslararası bir lisansüstü öğrenci yurdu olan Cite İnternationale Ti-
yatrosu, Padovani'nin saksofonu ve caz orkestrası ile Kudsi Erguner'in
neyine, 22-29 şubat tarihleri arasında sahne oldu. Fransız Dışişleri Bakan-
hğı'nın kültür şubesi tarafından düzenlenen caz konseri. coşkulu bir dinle-
yici kitlesi ile birlikte, Fransız hükümet temsilcileri tarafından izlendi.
DENtZ İNCEDİKEN (Köta) - Humba, humba,
tatara... Su gibi bira, palyaçolar. peruklar.
boyalar, çeşit çeşit kılıklar, her türden taş-
kınlık. şarkılar. müzikler. sarhoşluklar. çöp-
ler ve duvar diplerinde birikmeye başlayan
kusmuklarla Almanya'ya bu yıl da karnaval
geldi.
Aslında "bu yıl da" demek belki biraz yanlış. Çünkü
geçen yıl Körfez Savaşı nedeniyle Almanlar karnavalı
kutlamamak için kendilenni güçlükle engellediler. Her
türlü sokak eğlencesinin Körfez savaşı nedenivle iptai
cdıldiği geçen yıldan sonra karnaval ateşlerinı ıçlerine
atan Almanlar. bu yıl işin aasını fena halde çıkanyorlar.
Karnavalın ilk günü ve zirvesi sayılan. "NVeiberfast-
nacht" denilen perşembe günü kökü 14. vüzyıla kadar
dayanan bir gelenekle. kadınlar, ellerinde makaslar, bü-
rolarda, işverlerinde. beledive binalannda. yöneıicı po-
zisNonundak: tüm erkeklerin kravatlannı kesiverdiler.
Bu kravat kesme işlemı. çılgın kadınlar gününün yerle-
şık bir geleneğı. Sembolik olarak bir günlüğüne sazı de-
ğilse bile, makası ellerine alan kadınlar. şeflerinin. koca-
lannın, bu arada hıç tanımadıklan erkeklerin kravatla-
nnı hiç acımadan pat diye ortasından kesip atıvenvor-
lar. Ama bu her yıl \inelenen bir gelenek olduğundan.
hazırlıklı crkekler. bu perşembe de. şık . Yıhalı kravatla-
nnı e\de bırakıp sevmedikleri kravatlannı, makaslı ka-
dınlara feda ediyorlar.
Kadınlann erkekler üzerinde sembolik olarak komu-
tayı ele aldıklan '"Weiberfasthnacht". her yıl 11. aym 11.
günü saat 1 l'i 11 geçe başlayan, ancak kapalı oturumlar
halinde süren karnavalın sokağa çıktığı ya da döküldü-
ğü ilk gün. Her zaman perşembeye rastlayan bu çılgın
makaslı kadınlar günü ertesi haftanın ""kül çarşambasf
olarak nitelenen çarşamba gününe kadar sürüyor.
Aslında Hıristiyanhk âleminde oruç dönemine giril-
mesı anlamına gelen karnaval. tabiı artık tamamen işlev
ve çehre değıştirmiş bir çılgınlık dönemi. Perşembe baş-
lavıp onu izleycn çarşambaya kadar bir hafta gccc gün-
düz süren kamaval, "kül çarşambasında" kötü ruhlan
simgelediği varsayılan ve herkesin günahlannı kendisine
"bağışladığı" insan kılığındaki bir kuklanın yakılmasıy-
la sona eriyor.
Ancak bu bir haftalık dönem ıçınde yaşananlar görül-
meye değer tabii. İçilen biralann hesabını tutmak müm-
kün değil. Genç yaşlı, çoluk çocuk herkes sabahın erken
saatlerinden başlayıp gece yanlanna kadar. çeşitli kılık-
larda içerek. gülerek. şarkılar söyleyerek. naralar atarak
eğlenıyor. Karnaval gelinceyc kadar büvük bir mazbut-
luk içinde yaşayanlar. karnavalla birlikte bir anda kını-
lik değiştirip bir hafta boyunca maskeler ardında. diledi-
ği taşkınlığı. sululuğu yapabiliyor.
Konserin ana teması. "Gü-
ney" adı altında sunulan ve
Akdeniz havzasından esinle-
nen bir müzlk kompozisyo-
nundan oluşuyordu. Olağa-
nüstü güzellikteki bu bütün
ise, ozan Enzo Cormann'ın
kendi sesiyle okuduğu özgün
metinleriyle süslenmişti yer
yer. Bilmem müzik ırkçılığa
karşı bir silah olabilir mı?
Ama olabilirse eğer. Padovani
ile Erguner'in konseri gerçek-
ten güzel bir yanıt oluşturu-
yordu.
Bu müzik şöleninin reper-
tuan. yakında plak olarak çı-
kacak piyasaya. Ancak caz
konserlerinin güzelliği. bütün
önceden belirlenmiş ana çizgi-
lere karşın her yorumunda bi-
raz "emprovizasyon" içerme-
si. Ne denli profesyonel olursa
olsun müzisyen, konserin bir
noktasından sonra seyirciyi ve
dinleyiciyi unutup kendi için
çalıyor, eşlik eden diğer mü-
zisyenler için çalıyor, hep yeni
bir şeyler yaratıyor, katıyor
önceden belli notalara. Caz
konserlerinin belki de en hoş
yani bu. Her konsenn, özgün
bir parçacık taşıması kendi
içinde.
Kudsi Erguner, birkaç ay
önce Caroline Carlsonn'un
balesine eşlik ettiği müzik gös-
terisı dolayısıyla yıne gazete-
mizin sütunlanna konuk
olmuş ve hakkında çıkan yazı-
nın ardından, tutucu bir basın
organının yazan tarafından
eleştirilmişti. Söz konusu ya-
zar. Kudsi Erguner'i "neyzen-
liğj" soysuzlaştırmak ve Türk
mistik müziğinin bir aleti olan
neyi Batı müziğine peşkeş çek-
mekle suçluyordu. Padovani
ile verdiği son caz konseri do-
layısıyla Kudsi Erguner'i yeni-
den göriip konuştuk ve bu
tutucu basın üyesinin suçla-
malan hakkında ne düşündü-
ğünü sorduk.
Kudsi Erguner şöyle yanıt-
ladı sorumuzu:
"Mistik müzik Türkiye'de
beş yüz yıl önce seçkin bir çev-
re içinde doğup gelişti. Bu seç-
kin çevre. bugün Türkiye'de
artık yok. Yani mistik müzi-
ğin doğal ortamı yok artık
Türkiye'de. Anadolu'dan ge-
len toplum kesimi. İstanbul'-
da bir kimlik bunalımına
düşüyor ve ayak uyduramadı-
ğı yeni yapıya kendisinin var-
lığını kanıtlamak için sözü-
mona milli değerlere sahip
çıkmak yoluyla tutucu bir ka-
buk oluşturuyor benliği çevre-
sinde. Oysa sahip çıkmaya
çalıştığı eski değerlerin ne ol-
duğunu bilmediği gibi, o de-
ğerleri yaratan kültür birikimi
hakkında da en küçük bir fikn
yok. Eğer ben. kültürünü ya-
kından tanıdığım mistik müzi-
ği, anladığım biçimiyle yo-
runalayabileceğim bir ortamı
ve anlayı:}! Türkıyc'de bulabil-
seydım. kalkıp buralara gel-
mez. yeni arayışlann ıçine
girmezdim. Aynca mistik mü-
Oysa eskıden, bir İstanbui, es-
ki Osmanlı usulünde Kur'an
okuma biçemi vardı. Ben de
gittim. Japonya'da 'Sacred
Coran' adıyla İstanbul ağa
Kur'an-ı Kenm okunuşunu
plak yaptım.
İstanbul'da Erguner Kar-
deşlerle Japonya'da doldur-
duğum plağı yayımlayan
Topkapı plakçılık, bu Kur'-
an-ı Kenm plağını da çıkar-
mak istedi. Ancak çalışmalara
başlarken, tutucu çevrelerden
öylesine tehdit mektuplan
yağmış ki, plağı Türkiye'de
basmaktan caymak zorunda
kaldılar."
Sohbetımız sırasında. Kud-
si Erguner'in bundan yirmi yıl
önce. on dokuz yaşında
Fransa'ya nasıl ayak bastığı-
nın tekil öyküsünü de dinle-
dik. Kudsi. ömründe ilk kez
Orly havaalanına ayak bastı-
ğında. cebinde ikı telefon
numarası ve iki frank varmış.
Birinci frankla ilk telefon nu-
marasını çevirmiş. Karşısına
çıkan Fransıza, dili yetmediği
„ . . „ için kimi istediğini anlatama-
Kudsı Lrguner d a n kapanmış telefon. Elinde
zik bir müzik türü. Ney de bir kalan son frankın boşa gitme-
müzik aleti. Ney, mistik mü- mesi için aradığı kişinin evde
zik aleti diye. onu sınırlı bir olacağına daha büyük olasılık
çevrede kullanmakla yetin- tanıyan geceyansını beklemiş
mek ve kısıtlı bir alana hapset- ve çevirmiş o numarayı. İstan-
mek doğru değil. Caz alanın- bul'da tanıdığı tunst bir Fran-
da kullanılmakla. neyin neyli- sız arkadaşın numarasını. Ve
ği elden gitmiyor ki. Ney bulmuş. O Fransız havaalanı-
burada. mistik müzik de duru- na gelmiş, almış Kudsi'yi ve
yor. İsteyen istediği gibi kulla- aylarca konuk etmiş evinde.
nabilir. Konserden çıkışta. Cite İn-
Kültürsüz bir "milli değer- ternationale'in karşısında bir
lere sahip çıkma" eylemine yeri gösterdi bize ve "Bakın,"-
gelince. size bir örnek vermek dedi, "Şurada eskiden Tunus-
isterim. Mistik müzik uzmanı lulann ahşap bir binası vardı.
olan ben. Türkiye'de Türk Sonradan yandı. Ama yıkıntı
usulü bir Kur'an-ı Kerim "mu- halindeyken henüz, ben çok
sikisi' yapamıyorum, biliyor geceler geçirdim o yıkıntımn
musunuz? Türkiye'de. Kur'- altında. Monsouris parkının
an-ı Kerim uzun yıllardan beri sıralannı da yakından tanı-
artık Arap ağzı ile okunuyor. nm."
EHTAROT
Sıradan bir fal
değil... 900 900 150
tanıdığı
eski
keharitet
ATA NIR1
sizi Tarot
kehanetleri