23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cunfihuriyet f Sabibi: Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazetecilik Türk Anonim Şirketi adına Bcrin Nadi • Murahhas Uye: EmiiK Uşakbgil # G«nel Yayın Müdüru: Hasan Cemal, Yazı tşlerı Muduru: Ok*y Gooensin % Yazı lşlcri MUdur Yardımcılan: Salim ıMpastmn. Ktrem Çskşkın, Necdet Dogın, Lülfö Tknç Sayfa Duzeni Yönetmenr Ali Acar % Ankara Temsılcısı: Ahmtl T»n Iç Politika: Mehmet Tezku Ekonomi: Mend Tamer, Kültür. Cdal Üster, tstanbul Haberleri: Muhittin Sirer, Spor: Abdülkadir Yocelm*n, Makaleler: Şahin Alpay, Duzeltme: Abdullah Y«ncı * Koordina- tör: Ahmet Korulsan * Mali İşler: Erol Erkut 0 Muhasebe: Bülent Yener 0 Bütçe-Planlama: Sevgi Osmanbeşeoglu # Reklam: Ayşt Tonın # Idare: Hnseytn Görer # tşletme: Önder ÇeBk % Bilgi-lşlem: Nail toal 0 Personel: Sevgi BosUncıogla Basan v» Yayan. Cumhunyrc MubuoUk vc GlKttcılıl T.A.Ş. TBrkocaJı Cad 39/41 343J4 tst PK 246 Istantnü. 141 51=05 05 (20 luu), TUcc: 22246. Pax: (1) 526 60 72 A Sfiroto- Aaltıra: Zıya Gökalp Blv. Inküap S No 19 4, Tcl 431 1 i 41-TTUa. 42344, F«: (4) 133 05 65 % iamir H Zıyı Blv. 1352 S. 2/3. Tc! 13 12 3U. T:\cx: 52359. Fax: (51) 19 53 60 9 A 4 U K ilnörıü C«d 119 S. No- 1 K»t 1. Td- 19 37 52 (4 h«l), 1W«: 62155, F«- (71) 19 25 78 TAKVIM: 23 ŞUBAT 1992 İmsak: 5.16 Güneş: 6.41 Öğle: 12.22 İkindi: 15.23 Akşam: 17.54 Yatsr. 19.13 < Sanral rapılmamalı' • AA femir) -\liağa Belediye Başkanılakkı IJcü, "Bu yöreye termik satrsJ Lc vermek, Aliağa'yı tümayleözden^carmaktır" dedi. Kırulaci termiı santrakn Aliağa ve çeHesiniaşannK hale getireceğini savtınantelediytBaşkanı Ülkü, Eneni vtTahii kynaklar Bakanı Ersin Faüyaü'nı konuyu bir defa dala düsnroesİE istediklerini belmerelşunlar soyledi: "Kamuoyu, Alkla'y-'terınikıantral yapılması kotusun,bü>Tik:epki göstermiştir. llk çevre miagi, ilkkez binlerce insanın katddığı rvgi ziıriri Aliağa Termik Sararah i n ohifjrulmuştur. DaaıştayANAPaüküraetinin termik sanıal y»ınu kîranna ilişkin olarak açılan da» sonırj 9 kez yürütmeyi durdurm;karan.«rmişür. Aliağa Termik Sntralı'u karşı eylemlerin sürdüğü Onemd: eylemleri destekledtini açnlayan Sayın Ersin Faralyairm, Encji ve Tabii Kaynakla Bakan olduktan sonra görüşünüieğıştinıesinin nedeni de anlaşılmaııştır" c Alo Rdaıf senrisi • AA (Aıkanı) • Orman Bakanlığı tarafındar evlerefıdan servisi yapacak Vlo Fidan' servisi kuruldu. Orman Batanhğı 3dan yapılan açıklamay göre, saşlangıçta Ankara'dadaha wnra büyükşehir belediyeler sınırUn içinde fidan dikmeyi ösllikle ırzu eden fakat bu iş için yeterlı zaman ayıramayanlar için kurulan sevise veandaşlar telefonla sipariş vertoilecekler. Ankara Sögütözü'ıdeki Ornan Fidanlık Müdürlüğı'ne bajiı 212 51 62 numaralı tfefonk.'a, vatandaşlann, mesai saateri içensinde özel olarak görevlendiümiş v. konunun uzmanı personele sparişlerini verebileceği belirtilen anklamaia, mesai saatleri dışında isetele-sekretere fidan siparişi yapılabilecîği kaydedildi. \ Balina iade edilecek • AA (Sinop) - Karadenız'de ilk kez göriilen beyaz balinanın geldiği ülke belirlendiktcn sonra bu ulkeye teslim edilecegi bildirildi. Sinop ValiligTnden yapılan yazJı açıklamada, son günlerde kamuoyunda bu konuda asılsız ve çelişkili haberlervn yer aldığı belirtilerek >öyle denildi: Balinanın geliş yeri ik ilgili olarak araştırmalar devam etmektedir. Sonuç alındığında, gcrekli açıkiama yapılacaktır. Balinanın beslenme masraflan Çevre Bakanlığı tarafından sağlanmaktadır. Çevre Bakanlığı ile valiliğimiz büyük bir uyum içinde çahşmaktadır. Geçen hafta içinde gelen yabancı uzmanların raponı bakanlığımız tarafından değerlendirilmektedir. Balinanın Sinop Limanı'na çekilmesi söz konusu değüdir: Çevre denetimleri • ANKA (Ankara) - ÇevTe Bakanlığı, katı atıklann çevreye zarar vermesini önlemek içm denetim işlevini arturdı. Üreticiler, katı atıkların konulduğu boş kapları toplamak ve geri dönüşünü sağlamak zonında olacaklar. Çevre Bakanhğı'run katı atıkların kontrolü yönetmeüğinde yaptığı degisiklik resmi gazetede yayımlanîirak yürürlüğe girdi. Değişikliğe göre, üreticiler katı atıklann konduğıı plastik veya metal kaplann boşaltıldıktan sonra geri dönmesinden ve toplanmasından sorumlu olacaklar. Plastik ve metal kaplan üretenler ve piyasaya sürenlerin kabul etmeleri durumunda bir sistem kurarak onlann adına bu kaplan toplayabüecekler. Muğla'yayatlimanları • AA (Muğla) - Muğla'nın Datça ilçesinde ve Gökova Körfezi kıyısında *yap-işlet-devret' modeliyle yeni yat limanlan yaptınlacağı, Dalaman'a ise yat ve deniz otobüsü yanaşma yeri inşa edilecegi bildirildi. Devlet Limanlar ve Hava Meydanlan lşletmesi yetkililerinden alınan bilgiye göre, inşaatlarına 1992 yılında başlanacak olan bu 3 tesis için toplam 28 milyar lira harcanacak. Yetkililer, Datça Yat Limaru için 13.5 milyar, Gökova Körfeâ'ndeki Ören Yat Limanı için 6.5 milyar, Dalaman deniz otobüsü ve yat yanaşma yeri için de 8 milyar lin» harcanacağını belirttiler. Trakya çevre kurultayı • Haber Merkezi - Trakya Bölgesi Atıksu Arıtma ve Katı Artıklan Değerlendirme Projesi'nin tartışılacağı Trakya 2. Çevre Kurultayı yarın Lüleburgaz Özbek Düğün Salonu'nda japılacak. Prof. Dr. Metin Bahtiyar'ın sunacağı proje tartışmaya açılacak. Başta Çevre Bakam, Trakya milletvekilleri, valiler, kaymakamlar, belediye başkanları, muhtarlar, işçi ve isveren temsilcileri, siyasi partiler, ovreci çocuk örgütleri ile duyarlı olan kerkesin davet edildiği kurultayı Köy- foop Başkanı Erdoğan Kantürer ^)netecek, açılışı ise Lüleburgaz 3elediye Başkanı Çetin Yelmez k 42. Berlin Film Şenliği'ne katılamayan yönetmen Martin Scorsese, uydu aracılığı ile basm toplantısı yaptı 'Şeytan' Robert de Niro, ödül beküyorATİLLÂ DORSAY (Berlin) - Sonla- nna yaklaşan 42. Berlin Film Şenliği'nde, "son sürprizler" karşımıza gelmeye başladı. Bunlardan biri, saygın Macar sinemacısı Istvan Szabo'nun ye- ni filmi "Tatlı Emma, Sevgili Böbe." Macaristan'ın son de- ğişmelerden sonraki görünü- münden acıklı bir yansıma geti- ren film, Budapeşte'de birlikte oturan ve çalışan 2 kadın öğret- menin öyküsünü anlatıyor. Emma, okulun müdürüne karşı duy- duğu umutsuz aşkla >aralı. du>arlı bir kişilik taşıvan bir genç kadındır. Böbe ise daha kaba-saba. daha ha>ata dönuk görünümü altında. >aşamı daha pratik yönden çözümlemeye çalışır \e kendisi- ni döviz karşılığı yaptığı fahişclığin kol- larına bırakır. Ancak ola>ın öğrenilmesi Böbe'nin sonunu getireceklir. Szabo. günümüz Macaristanı'ndan doğrusu hiçbir umut ışığı taşımayan alabildığinc karamsarbirgörünüm\erirkcnfahışcli- ğin de toplum tarafından vasal olarak. ahlaki olarak nasıl mahkûm edıldiğini gösteriyor. Ama bu •"mahkûm edilme" olavı doğ- ru mu? Öyle olsa. eski sosv alist ülkelerdc doruğa tırmandığını bildiğimiz bu tür olaylar bövlesine artabilir mivdi? Her ne olursa olsun Szabo. ilginç ^e >ürcklı bir sıyasal sinema örneği \apmış. Yine dc bu fılmin Berlin'den bir biiyük ödülle döneceğini düşünmck kolav dcğil. Ikinci bir şok, Amerikan katıhmı olan Martin Scorsese'in "Korku Burnu- Cape Fear" adlı fılmi\le geldi. İlginç bir psıkolojik gcrilim romanından \e bu ro- Macar Ist>an Szabo'nun nimi "Tatlı Emma, Sevgili Böbc" birlikte oturan 2 kadın öğretmenin ö> küsünü anlatıyor. mandan 30 >ıl kadar önce J. Lee Thompson'ın yönetimı ve Robert Mitc- hum-Gregor> Peck ikilisinin oyunlarıy- la vapılmış aynı adlı siyah-beyaz bir filmden yola çıkmış yönetmen... Önemli bir kanıtı dosyava koymayarak genç bir kıza iccavüzden tam 14 >ılını ıçeride gc- çirmesine neden olan bir hukuk adamın- dan intikamını almaya yefninli bir manyak serserinin saldırısından. kendi- sini ve ailesini korumaya çalışan hukuk- çunun öyküsünü anlatıyor yönetmen.... "Korku Burnu"'. sinemada az görül- müş düzeyde şiddet. giderek dehşet ıçe- ren bir gerilim denemesi. Öyle ki kimi zaman sevri zor sahneler içerivor. Scor- sese. fılmini ilkinden farklı olarak 2 vön- den daha zenginleştırme>e çalışmış. Bir yandan kuşkusuz görsel olarak çok da- ha zcngin. gösterişlı. vurucu bir film yapma>ı denemiş.Ote yandan temaların altını çizmiş. onları daha bir vurgulamış. Bövlece görevini tam yapmayarak bir insanın ömrünü mahveden hukukçunun sorumluluğu olsun, ailesini dışandan gelen bir ölümcül tehlikeye karşı savu- nan bireun öyküsü olsun. en son sının- na dek zorlanarak geliştirilmiş temalar. Kuşkusuz ilgi çekici, yadsınamayacak sinemasal özellikleri olan bir filmle karşı karşıyayız. Ama biraz aşırı sert, gereksiz yere ürkünç değil mi? Yine de Robert de Niro dayanılmaz bir fıziksel değişim ve şive kullanıyor. Yer yer "ezeli ve ebedi" kötülükle, Scorsese'in deyişiyle "şeytan- la" özdeşleşen Robert de Niro, Nick Nolte ve Jessica Lange'ın birinci sınıf oyunlarıyla da değerlenen bu filmi, bir kez daha görmek ve üzerinde düşünmek gerekecek. Ve film, çeşıtli özellikleriyle Berlin 92"den anımsanacak ve olasılıkla ödüllerdcn birini alıp götürecek fılmle- rin arasında. Vc bu arada ilginç bir şe\ gerçekleşi- vor ve >eni filmi dolayısıyla Berlin'e ge- iemeven Scorsese. uzay uydusu aracılı- ğıyla gerçekleştirilen bir basın toplantı- sı\la karşımıza geli\or. Gerçı kolay olmuyor bu: Basın toplantısı salonunu dolduran \üzlerce gazeteci. ortaya ku- rulmuş olan de\ ekranda Scorsese'nin New York'tan gelecek görüntüsünü 45 dakikaya >akın bir süre boşu boşuna beklivoruz. Teknolojik mucizelerin gcr- çekleşmesi her zaman kolay olmuyor. Sonunda koşullar düzeliyor. Scorsese ekranda gözüküvor ve gazetecilerin so- runlannı yanıtlı>or. Bu ilginç basın lop- lantısı. film üzerinde daha i\ı bılgılen- memizi. yönetmenin bakışını daha iyi kavramamızı sağlıyor. Ve sonra Scorse- se ekrandan ka\ bolurken biz de Fransız filmi ""Bıen-Bien-Phu"nun gösterisine doeru yol ahyoruz. Fareler,insannesliıükemiriyorCEMİL CİĞERİM (Samsun) - Fare ve sıçanların İngiltere'deki yılhk zararı 12.5 milyar lira. Kuzey Amerika Biyoloji Enstitüsü'nün yaptığı hesaplara göre. yılda 100 milyon sıçanın beslenmesi için 200.000 insanın bunlar için üretim yapması gerekiyor. FAO (Dünya Gıda Örgütü) tarafın- hendislik Faküliesı taratından düzcnle- dan yapılan bir araşürmada Rusya hariç bütün dünyada depolanmış hububatta zararlılardan ileri gelen kavıp. ürünün yüzde 10"u oranında. Bu miktar hubu- bat ise 190 milyon insanın bir yülık bcsi- nine eşdeğer. Hindistan, Mısır ve Arjan- tin'de insan nüfusundan daha fazla sayıda. yaklaşık 10 milyar fare \aşı>or. Sadece Hindistan'daki fare nüfusu 4.8 milyar. Farelerin ortadan kaldmlması amacı ile yüzlerce ton öldürücü kimyasal mal- zeme çevreye. doğaya enjekte ediliyor, ama kesin sonuç alınamıvor. İnsanlarla fareler arasındaki savaş. tarihin en eskı devirlerinden beri devam ediyor. Dün- yanın birçok ülkesinde süren bu aman- sız mücadelede insanoğlu zaman zaman farelere yenik düşüyor. Fareler ülkemizde üniversite bünye- sinde ilk kez düzenlenen bir seminere konu oldu. Haccttepe Üniversitesi Mü- nen ""Kentlerde E\ Zararlıları ile Müca- dclc" seminerinde yapılan konuşmalar kitap halınc getirilerek ilgili kamu ku- rum ve kuruluşlara gönderildi. Seminerin açış konuşmasını yapan Hacettepe Üniversitesi Mühendislik Fa- kültcsı Dekanı ve Teknoloji Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Yavuz Erkan, her >ıl > üzlerce ton in- sektisit denilen öldürücü kimyasal mal- zemenin. çevreye, doğaya enjekte edildi- ğinı. ancak kesin sonuç alınamadığını sö>leyerek şu görüşleri savundu: Mücadele ilaçları "U\gu!ama ve kontrol çalışmalarına bilimsel yaklaşılmadığından. her zaman aynı sorunlarla karşılaşılmakta ve her yıl artan miktarlarda ödenek kullanıl- mak durumunda kalınmaktadır. Üni- versitemizin yaptığı anketler, insektisit alımında. uygulamasında ve varılan sonuçiarın değerlendirilmesinde bilim- sel hiçbir dayanağın bulunmadığını gös- termiştir. Mücadele ılacı alımlannda ya ucuzluğun ya da yalnız etiketlerde yazılı yüksek etkinlik göstergelerinin dikkate alındığı bir gerçektir. Oysa kontrol çalış- malarında ve mücadele ılacı altmında dikkat edilmesi gereken bilimsel temel- lerden bazıları şunlardır: Alınmış olan ilaca karşı hedef zararlıda direnç gelişi- mi var mıdır? Kontrol çalışmaları yapı- lan zararlının biyolojisi bilinmekte mi- dir? Zararlılar dört mevsimde nerede ve hangi evrede bulunurlar? Bu evrelerde hangi mücadele şekli en elverişlidir? Ekipler konu ile ilgili bir eğitimden geç- miş midir veya gereklj bilgiye sahip mi- dir? Alınan ilacın doğal çevreye etkisi ve kalıcılığı nedir? Bütün bunlan ve bunla- ra benzerdığer bırçok soruyu sormadan ve bilimsel temele dayanmadan yapılan mücadelede zararlının kontrol alünda tutulması ve mücadelede başarı sağlan- ması mümkün değildir." Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü"nden uzman Mustafa Çalışkan, farelerin doğal yayılma alan- larının Avrupa'nın Akdeniz bölgesine. Kuzey Afrika'ya. Asya steplerine, Çin ve Japonya'ya kadar uzandığını bıldıre- rek "Bu böİgelerden tarımın ve ulaşım olanaklarının gelişmesine bağlı olarak dünyanın birçok bölgesıne taşınmış ve buraları işgal etmışlerdır. Bugün insan hariç diğer memelı hayvanlardan daha genışvaulma alanına sahiptırler" dedı. Hıfzıssıhha Enstitüs» Zchir Araştır- ma Laboratuvarı biyologlanndan Sela- mi Candan. "Kemırgenler. depolanmış hububat ve baklıyatta ve diğcr gıda maddelerinde önemli zararlar meydana getirmektedır. Bu zarar. sadece besın maddelerinin lahrip edilmesi ve kavba uğratılmasıyla kalmaz. avnı zamanda. insanhk için tehlikeli olan birçok bulaşı- cı hastalığın >a\ılmasını da koîaylaştı- rır. Kemirici mücadelesinde başarıh ola- bilmek için her şeyden önce mücadelesi yapılacak zararlı veya zararlıların teş- hislerinin yapılması. bunların bivolojile- ri. yaşayışları ve dasranışlannın detaylı olarak incelenmesi ve biünmesi gerekti- ğini söyleyen Biyolog Selami Candan şö\le devam etti: ""Kemirgenlerin çoğu hem bitkisel hem de ha\vansal bcsın alırlar. Kemirgenlerin işlahı hiç kapan- maz." Denizd dostu, fenerlerSUAT KOZLUKLU (îstanbul) - Gündüz mavi sonsuzluğu bölen bir nokta olur fener, gece ise karanhğı yaran bir ışık yelpazesidir san- ki. Her bir fenerin başka özelliği olmasına rağmen Rumeli ve Ahırkapı fenerlerinin başka bir özelliği var. Birincisi içinde bir ev- liyanın türbesi olan tek fener Rumeli Feneri'dir. Bir diğeri ise üç kuşak 'Lik' ailesine ev sahipliği yapan Ahırkapı Feneri. Rumeli Fenen sarp kayalann üstünde ve denize yakın bir yerde bütün ihtişamı ile denizcilerin 'can dostu." Karadeniz'e gelen veya Karadeniz'e çıkan gemiler yönlerini bulmak için bir ışık ararlar, bu ışık Rumeli Feneri'nin gemicilere huzur veren ışığıdır. İçinde yatır olan bu tek fener Fransız- lar tarafından iki kez inşa edilmiş, ancak iki kez de yıkılmış. Sonunda köyün ileri gelenleri, Fransızİara "Burada bir yatır var. Eğer bu muhafaza edilmez ise fener hiçbir zaman burada duramaz" demiş- ler. Bunun üzerine Fransızlar yatın bir türbe haline getirmiş ve yatın fenerin içi- ne almışlar. Ondan sonra da fener hiç yıkılmadan bugüne kadar varlığını ko- rumuş. Fenerin içindeki türbenin "San Saltık Hazretleri'ne ait olduğu söyleni- yor. Türbenin yanındaki merdivenlerden denizden elli metre yükseklikte kurulan otuz metre boyundaki Rumeli Feneri"- ne, dokuz bölümden oluşan taş-tahta- demirden yapılan yüz basamakla çıkıla- biliniyor. Fenerde yaşam tam bir 'rutin'lik için- de geçiyor. Rumeli Feneri tesislerinde görevli fenerciler, yaptıklan işten büyük bir haz duyarak çalışıyorlar. Fenerin es- ki müdavimlerinden emekli fenerci Adem dayı eskiden fenere günde en az 6-7 kere çıktığjnı anlatarak, bu inip çık- madan da hiçbir zaman şikâyetçi olma- dığını söylüyor. Adem dayı fenerciliği babadan almış. Babasından önce de Işık ailesinin fenerde yaşadığını söylüyor. Fenerin içinde kalan Işık ailesinde Ah- met Işık ve eşi Beyice Işık hanım fenerin ilk sahipleri arasında. Yıllarca süren bir yaşamdan sonra Işık ailesinin evlatlık olarak aldıklan Hatice Baloğlu'nun ev- lenerek gitmesinden sonra bakım Adem dayıya kalmış. Adem dayı, emekli olma- Ahırkapı Feneri'ni bir yüzyıldır Lik ailesinin fertleri ayakta tutuyor. Ailenin ge- sına rağmen fenerden kopamıyor. linlerinden Sevinç Hanım şöyle diyor: "Ben ve eşim yıllardır ağız tadıyla bir tatil yapamadık. Eğer bir yere gitsek, çocuklanmızafeneri emanet ediyoruz.' Marmara Denizi'nden Boğaz'a giriş- te, kimsenin görmeden geçemeyeceği bir fener vardır: Ahırkapı Feneri. Mar- mara'dan Boğaza doğru gece yolculuğu yapan her denizcinin gözleri Ahırkapı Feneri'nin 16 mil uzaktan göriilebilen çakannı arar ister istemez. Bugünkü Ahırkapı Feneri. Osmanlı İmparatorluğu döneminde Fransızİara yerilen imtiyaza göre Fransız Fenerler İdaresi tarafından yaptınlmış ve halen ilk yapıldığı zamanki biçimini korumak- ta. Fenerin en ilgi çeken yanlanndan bi- risi de fenerde yaşayanlar. Ahırkapı Feneri'ni bir asırı aşan süre- dir hayatta tutanlar, hep Lik ailesinin fertleri. Lik ailesi ile Ahırkapı Feneri'nin beraberHkleri 188O'li yıllara kadar uza- nıyor. Ahırkapı Feneri'ndeki görevi devralan ilk aile mensubu 19. yüzyıhn son çeyreğinde İşkodra'dan kalkıp im- paratorluğun başkentine gelen ve saray hizmetine alınan Sait Bey. Sait Lik, Ahırkapı Feneri'ne tam tamına elli yıhnı vermiş. Daha sonra bu görevi eşi Zülfü- ye Lik'e devretmiş. Bugün ise bu görevi yapanlar Lik ailesinin gelinlerinden Se- vinç hanım. Kendi deyişleri ile "Fenere gelin" gelerek 'kutsal' görevi devralmış- lar. Lik ailesinin fenerdekı yaşamlan da oldukça ilginç. Sevinç hanım, bu konu- da az da olsa şikâyetçi. onlara göre özel yaşamlan bir bakıma zedelenmış. Çün- kü sürekli olarak birisinin fenerde kal- ması gerekiyor. Sevinç hanım bu konu- da şunlan söylüyor: "Ben ve eşim yıllar- dır. ağız tadıyla bir tatil yapamadık. Eğer bir yere gezmeye gitsek çocuklan- mızdan birisine rica edip onlara feneri 'emanet' ediyoruz. Fenerler... Deniz fenerleri... İstanbul kıyılannın zarif süsü. Uzak yol kaptanlannın 'ışık' kılavuzu... Be\az velelı kopuklerin ve lodosun bannagı, yeiKovan Kuşıannın ugidK ye- ri, martılann değişmez oteli... Gündüzleyin her şeyi görür. deniz fe- nerleri, geceleyin her yerden görünür suretleri... Sağlar: Telif haklarından vergikalkıyor CUMHLTIİYET (Ankara) - Kültür Ba- kanı Fikri Sağlar. kültür ürünlenne uygu- lanan KDV'nın kaldınlacağını, telıf hak- lannın da vergi dışı bırakılacağını söyledi. Sağlar. "Kendı kültürümüzün temel ya- pılanna, bilimsellik çerçevesinde mutlaka eğileceğiz Fakat gerçekçi olmayı da temel ilke edineceğiz" dedi. Fikri Sağlar. bakanlığın bülçesinin TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda görüşülmesi sırasında vaptığı konuşmada "Gençliğin Sesi" ve "Milli Kültür" dergi- lerinin yayımlannın durdurulduğunu açıkladı. Mayıs 1990, kasım 1991 arasın- da 19 sayı çıkan ve toplam 285 bin adet basılan Gençliğin Sesi dergjsinin sadece 17 bin 17 adedinin satıldığını anlatan Sağ- lar. derginin yalruzca basın maliyetinin 600 milyon. abone sayısının ise 143 oldu- ğunu söyledi. Benzeri bir durumun Milli Kültür dergisi için de geçerli olduğunu anlatan Sağlar, konuşmasında yayın poli- tikasından kütüphanelerin durumuna ve bakanlık yayınevleri arasındaki aynmah- ğa kadar çeşitli konulara değindi. Kültür Bakanı Fikri Sağlar. kütüpha- nelerin son 10 yılda en çok ihtnal edilmiş toplumsal kurumlar olduğunu da bildire- rek. "Yasaklamayı ve engellemeyi esas alan. böylece de tek yanlı sessiz durağan bir toplum oluşturmavı gözeten politika- lar. kütüphanelerin bilgi ve aydmlık özel- liğinden korkarak. bir yandan kitap ya- saklavarak bir yandan da teknik açıdan yetersiz hale gelmelerine göz yumarak bu kurumlan yozlaşürmışlardır" dedi. Ba- kanlık yayınevlerinin dahi aralannda ay- nmcılık yaptığına dikkati çeken Sağlar sözlerini şöyle sürdürdü: "'Bazı yazarlann ve yayınevlerinin ya- yımladıklan kitaplar gereksirum duyula- nın çok üzerinde satın alınmış. birçok çağdaş yazann kitaplan ise satın alın- mayarak cezalandınlmıştır. Diğer taraf- tan bakanlık kendi yayınlannda aynı yaklaşımı sergilemiş, sadece bellı bir dü- şünceyi savnnan kitaplan Türkiye ölçe- ğinde çok yüksek sayılarda basmıştır." Konuşmasında Pamukkale'nin yok ol- maması için hazırladıklan projeyi gerçek- leştireceklerini. sinemacılıkta yaşanan krizin gıderileceğini anlatan Sağlar, "Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma" ve "Sinema Video ve Müzik Eserleri" ya- salannın değjştirileceğini de bildirdi MÇP Çorum Milletvekili Muharrerr Şemsek de bütçe görüşmeleri sırasındj yaptığı konuşmada, bütün partilerin. or ganlann kol kola girip ülkeyi ve Türk mil letini bölmeye çalıştıklannı ilen sürdü Şemsek. Kürtlenn de "Öpöz Türk" oldu ğunu, Kürtçenin de Türk lehçesi olduğu nu belirterek şöyle konuştu: "Bızler birlik ve bütünlükten söz edeı ken bakanlığın ayncalık, bölücülük yaj ması anayasaya aykındır. Türkiye'd Türk mılletinden ayn millet, Türk diliı den de ayn bir kültür beyan etmek suçtu MÇP dışındaki bütün siyasi partiler Tüı milletini bölmeye çalışıyorlar." Şemsek'in bu sözleri üzerine otururr yöneten başkan İrfan Gürpınar, Şemsel çok ıddialı konuştuğu gerekçesiyle uya dı. Bunun üzerine ANAP Ankara Milk vekilı Mehmet Nedim Budak. Gürç nar'a "Burada bütün siyasi partiler böl cülükle suçlanıyor. Bunlar çok iddi; sözlerdir" dedi. Daha sonra sözlerini si düren Muharrem Şemsek, iktidar milli vekıllerine hitaben. "Türk milletini par^ lamaya gidiyorsunuz. Kültür Bakanı'r bu dûşünce ve anlayışıyla kültür mesele ne çözüm bulmak mümkün değild dedi
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear