23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
1C ŞfrJBAT 1992 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER 19 Bisiklet vekitap Bisiklet, Pekinli için vazgeçilmez ulaşım aracı. Hatta yaşamının aynlmaz bir parçası. Çinli cocuk okuidan evine bisikletle dönüyor. Okumaya meraklı bir Çinli bir yandan pedal çevirirken bir yandan da kollannı gidona yaslarmş ve elindeki kitabın sayfaları arasında kaybolmuş. Güvenli bir yol değil ama, okumak bir tutku. (Fotoğraf: REUTER) Lübnan'da da kar çocuklara güldü Ortadoğu bu yıl uzun süredir rastlan- mayan şiddette bir kış geçiriyor. Bu kez Lübnan karlar altında kaldı.Baş- kent Lübnan'ın güneydoğusundaki Barrouk kentinde Dürzi çocuklar, karı sevinç çığlıkları ile karşıladı. Ancak Lübnanlılann tümünün bu neşeyi pay- taşmadığı birgerçek. Bekaa Vadisi'- ndeki köylere ulaşılamıyor. Mahsur kalan bölgelere ekmek, yakıt gıbı el- zem maddelenngöndenlebilmesi ıçin çalışmalarsürüyor. Buarada AP'nin habenne göre Ürdün'de kar nedeniyle bir haftadır kapalı olan okullar ve üni- versıtelerde tekrar ders başı yapıldı. Ürdün'ü, İsrail işgali altındaki Batı Şe- ria'ya bağlayan köprüler se! nedeniyle hâlâ trafiğe kapalı tutuluyor. ABD'de işkence AA (Chicago) Chicago'da, kentin siyahların çoğunlukta olduğu yoksul güney kesimin- de bulunan karakollarda, po- lisin yakın bir zamana kadar, sanıklara karşı sisternli ve yay- gın olarak işkence uyguladığı bildirildi. 'Mesleki Standartlar OfisiL nin polis bölümü tarafından hazırlanan raporda, bölgedeki karakollarda, 1986 yılına dek, "Sorgulamalarda dayak ve da- ha geliştirilmiş fiziksel ve psi- kolojik işkence yöntemlerinin nıtin olarak uygulandığı" be- ürtildi. Uluslararası Af örgütü de 1990 yılında hazırladığı rapor- da, aynı bölgede 1972 yüından 1984'e dek, işkencenin yaygın bir uygulama olduğunu bildir- mişti. En güzel Amerikalı Kansas eyaletinin Wichita kentinde yapılan güzellik yanşmasında 22 yaşındaki Shanon La Rea Marketic Miss ABD seçildi. California'dan yanşmaya katılan Shanon'u mutlu eden bir başka şey, Amerika'mn en güzel kızı unvanını, uzun bir aradan sonra yeniden eyaletine kazandırmaktı. ABD güzeli seçilen son Californialı 1983 yılının galibi Julie Hayek'ti. (Fotoğraf: REUTER) Azerbaycan izlenimleri-l Karabağ karabasana dönüşüyor H A İ Û K ŞAHİ.N (Bakü) - Çisil çisil bir yağmur yağıyor. Hazar Denizi yönünden gelen nemli bir rüzgâr insanın ilik- lerine işliyor. Bakii Havaala- nı'nın daha çok üçüncü sıruf bir otelin lobisine benzeyen VIP salonundan çıkıp az öte- de bizi bekleyen Antanov uça- ğma doğru yürüyoruz. Uçağın üzerinde hâlâ Sovyetler Birli- ği'nin adı ve bayrağı... Oysa havaalanının kapısında üç renkli ve ayyüdızh Azerbaycan bayrağı var. Türkiye'den bir grup gaze- teci Karabağ'a gidiyoruz. Azerbaycan için tam bir ulu- sal dava, hatta tutku haline gelmiş olan Karabağ'a. Arka- daşların baskılan en sonunda meyvesini verdi. Uzun oyala- malardan sonra Başbakan Ha- san Hasanov bizi uçakla Ka- rabağ'a götüreceklerini söyle- di. Azeriler sürekli olarak ses- lerini dünyaya duyurama- maktan yakınıyorlar, bizim gazeteciler ise "tşte size bir fır- sat, gösterin yazalım" diyor- lardı. İşte oluyor. tçerisi buz gibi soğuk olan uçağın 20 koltuğuna dağılıyo- VMZ. Az sonra Rus pilotlar ge- lip kumanda bölümüne giri- yorlar ve birkaç dakika sonra yüzgeri çıkıp gidiyorlar. Belli ki Karabağ'a filan gi- deceğimiz yok. Giden uçuş ekibi hiç döneceğe benzemi- yor. Adımları çok kararh. Verilen özüre göre gideceği- miz Akdam Havaalanı'na iniş izni verilmiyormuş... Bazı ar- kadaşlar Rus pilotların kork- tuğunu, bazılan ise aslında Başbakan'ın bize oyun oyna- dığıru söylüyor. Daha sonra tam Karabağ sı- nınnda bulunan Akdam'ın Er- meni saldınsına uğradığını, çok sayıda ölü ve yaralı oldu- ğunu, havaalanının bile Erme- nilerin eline geçmek üzere ol- duğunu duyuyoruz. Ne kadarı gerçek, ne kada- rı yanlış, doğrulatabilmek mümkün değil. Yakalanan Er- meni gerillalar arasında zenci bir kadın bulunduğu, Fransa ve Suriye'den gelmiş gerillala- ra rastlandığını duyuyoruz. Karabağ'daki Rus alayının Er- menilerle birlikte çarpıştığını duyuyoruz... Acaba doğru mu bunlar? Kesin olarak bilebil- mek mümkün değil. Büinen, (ve kendi gözleri- mizle gördüğümüz) Bakü'ye hâkim tepelerden birindeki 'Şehitler Mezarlığı'na her gün taze ölülerin geldiği. Mezar kazıcılar sürekli çalışıyor. Ta- ze raezarların üzeri tepeleme kırmızı karanfillerle kaplı. Tıpkı az ötedeki mermer me- zarlar gibi. Kızılordu'nun iki yıl önce Bakü'de işlediği cina- yetin ölüleri orada yatıyor... Sadece yenilerinin değil, es- Paris • Baştarafi 1. Sayfada lantın çoğunun aksine çift pa- saportlu değil, sadece Fransız vataıdaşı. Çok eski bir Fransız ailednin ferdi ustelik. Şmdi bir başka mesele de Ce- za>i:li Müslümanlann Paris Ca- misi nde etkisi kalmadığına göre yıllu verdiği 8 milyon franklık ödeıeği de bundan sonra ver- meyeceği. lenköy Gumrüğü Saymanljk Müdürlüğü'nce düzenlenen 10.1.1990 tarih ve 850689 sayılı, 27.6.1990 tarih ve «6659 sayıh, 10.8.1990 tarih ve 887905 sayılı ayniyat makbuzlarını zayi etiğimizden, hükümsüzdür. KALKA VAN DENİZCÎLÎK ve TİCARETA.Ş. [ETT kanımı kaybcttim. Hükümsüzdür. EŞPER GÜLLER ki mezarların da önlerinde ağ- layan kadınlar var. Genç bir kız kara mermer mezann üze- rindeki resmi, mendiliyle par- latıyor. Babası, ağabeyi ya da nişanlısı mıydı? Az ötede öbek öbek insan, Cumhurbaşkanı Muttalibov ile Başbakan Ha- sanov'a lanetler yağdınyor. Onlan Azerbaycan'ı soyup so- ğana çeviren Ruslann ajanı ol- makla, Karabağ konusunda gerekeni yapmamakla suçlu- yorlar. Şehitliği dolduran kadınlı erkekli kalabalığın çoğu Halk Cephesi'ni destekliyor. Şimdi- ki yöneticilerden nefretleri ise sadece gözlerinden değil, söz- lerinden de anlaşılıyor. Bakü- de geçen dört gün içinde edin- diğim izlenim o ki, halkın ço- ğu onlar gibi düşünmekte... Şimdiki yöneticiler ilk özgür seçimde yolcudur. • • • Özellikle Karabağ konusun- da büyük bir belirsizlik var, ama şu söylenebilir: Cephede işler iyi gitmiyor. Daha üstün silahlara ve daha iyi eğitilmis gerillalara sahip olan Ermeni- ler Azeri köylerini basıyor, ta- kır takır insan öldürüyorlar. öte yandan dünya kamuoyun- da Karabağ'ı Azerbaycan'dan koparacak formülleri destek- leyenler çoğalıyor. Malum, bu yıl Amerika'da seçim var. Baş- kan Bush Ermeni seçmen ve para babalarına sevimli gö- rünmek zorunda. Gene ma- lum, Ermeniier dünya basını- nı yönlendirmesini iyi bili- yorlar. Diasporada ulusal kimlik bilincini canlı tutmak için yıl- larca "Türk soykırımı" tezine sarılan Ermeniier, şimdi de Karabağ'ı bir bayrak gibi kul- lanıyorlar. Dünya kamuoyun- da onların şirretliği ile başa çıkmanın ne kadar zor oldu- ğunu en iyi biz Türkiye Türk- leri biliyoruz. Azeri Türkleri ise bu kurt- lar sofrasının çok daha saf ve deneyimsiz bir üyesi olarak, dünyaya küsmenin eşiğindeler. Tıpkı 1960'h yıDarda Kıbns konusunda gördüğümüz anla- yışsızlık nedeniyle bizim kapıl- dığımız öfkeli yılgınlığa ben- zer bir psikoz içindeler. Bu ha- yalkınkhğından acı bir pay, bi- ze yönelik tüm sevgilerine rağ- men (daha doğrusu o sevginin içtenliği. yüzünden), Türkiye 1 ye de düşebilir. Onlan yalnız bıraktığımız için en ağır oklar bize yönelebilir. Karabağ konusu, Azerbay- can halkının bağnnda dev bir duygusal saatli bomba gibi patlamaya hazır bekliyor. • • • Ne var ki duygusal yoğun- luk ve hatta haklılık dünya ka- muoyu önündeki savaşı ka- zanmaya yetmiyor. Bakü'nün dev fakat her şey gibi bakım- sız Azerbaycan Oteli'nin Iobi- sinde rastladığım yabancı ga- zeteciler (The Guardian muha- biri Suzanne Goldenberg ile The Times muhabiri Anatol Lieven) Batı basınmın tek yan- lı bakışının en önemli nedeni- nin Ermeni sempatisinden zi- yade Azeri bürokrasisi antipa- tisi olabileceğini söylüyorlar. Yabancı gazetecilere Batı med- yalannın önyargısı nedeniyle sürekli yakınıhyor, ama iş ga- zetecilik yapma olanakları sağlamaya gelince birden her- kes ortadan kayboluyor. Ka- pah toplumun eski alışkanlık- ları henüz yıkılmamış. Bir za- manlar bizim de yaptığımız (ve zaman zaman hâlâ yap- makta ısrar ettiğimiz) içine ka- panma illeti Azeri Türklerini de zayıf düşürüyor. (Yarın: Azerbayean nasıl kvtolur?) Lütfen DikkaC Mevhibe İnönii'nün cenaze törenine katılan DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit de, Er- dal tnönü'ye başsağlıgı diledi. (Fotoğraf: AA) Mevhibe İnönü toprağa verildî \ Baştarafi 1. Sayfada F o t o adam, înönii'nün yanına gele- muhabirlerinin Demirel ve Inö- nü'nün tokalaşmasını görüntü- leme cabası sırasında kalabaük- tan izdiham oldu. Demirel, da- ha sonra kalabalıkta beklemeye- rek camiye girdi. Demirel'in ar- dından SHP Antalya Milletve- kili Deniz Baykal da geldi. Cumhurbaşkanı Turgut özal ve eşi Semra özal, camiye saat 12.15'te geldiler. Cumhurbaş- kanı özal, tnönü ile tokalaştık- tan sonra öğle namazıru kılmak rek ağladı ve "Allah sizlere ömür versin. Mevhibe Hanım'- m yattığı yeri altın etsin" diye dua etti. Çiçek gönderilmesi yerine Türk Eğitim Derneği'ne bağış- ta bulunulmasının istenmesine karşın, törene çok sayıda çelenk gönderildi. Öğle namazından sonra cenaze namazı kılınması için Mevhibe Inönü'nün cenaze- si önünde saf tutulurken Demi- rel ve özal yan yana gelerek to- üzere camiye girdi. tnönü, öğle kalaştılar. Bir süre Erdal Inö- namazı yerine başsağlıgı dilek- nü'nün gelmesi beklendi. Inö- lerini kabul etmeyi yeğledi. Bu nü, kalabalığı güçlükle yararak sırada 10 yıl kadar İnönü aile- geldikten sonra özal ve Demi- sinin yanında çalışmış yaşh bir rel'in arasında durdu. Daha Özal, AkyoFun YÖK üyeligini onaylayacak ANKA (Ankara) — Cum- hurbaşkanı Türgut özal'ın bir süredir imzalamadığı Prof. Dr. Türkân Akyol'un YÖK Genel Kurul üyeliğine atanmasına iliş- kin karan onayladığı ögrenildi. ANKA'nın edindiği bilgiye göre Cumhurbaşkanı Turgut özal, hükümetin YÖK üyeliği- ne aday olarak gösterdiği Prof. Dr. Türkân Akyol'un atanması ile ilgili konuyu Başbakan Sü- leyman Denürel ile görüştü. Başbakan Süleyman Demirel de, Cumhurbaşkanı özal ile kurdu- ğu diyalog sonucunda, Cumhiır- başkanı'mn bir süredir onayia- madığı karan imzalayacağını Türkân Akyol'a bildirdi. Tür- kân Akyol, konuyaıilişkin soru- yu yanıtsız bırakırken onaylama karan kesinleşince açıklama ya- pacağmı belirtti. YÖK Genel Kurulu'nda boşa- lan altı üyeh'k için belirlenen adaylar arasında hükümet ada- yı olarak gösterilen Prof. Dr. Türkân Akyol'un ataması, Cumhurbaşkanı Özal tarafın- dan onaylanmamıştı. Bu olay kamuoyunda, "tkinci Yiğit Gü- löksüz olayı" olarak adlandınl- mıştı. Bu nedenle YÖK Genel Kunılu ilk toplantısını 24 kişi yerine 23 üye ile gercekleştirdi. Cumhurbaşkam Özal'ın kara- n onaylamaması, Milli Eğitim Bakanı Köksal Toptan tarafın- dan tepki ile karşılanmış, Bakan Toptan, hükümetin Prof. Dr. Akyol'da ısrar edeceğini bildir- misti. Cumhurbaşkam Turgut özal'm, Prof. Dr. Akyol'un atanmasım onaylamasına, "Söz konusu YÖK üyesi yüksek bü- rokrat olmalı" gerekçesiyle karşı çıktığı öne sürüldü. sonra ömer İnönü de gelerek kardeşinin yanında saf tuttu. Cenaze namazını kıldıran imam, sözlerine, "Cumhuriye- timizi kuran merhum Ismet Inö- nü'nün can yoldaşı, vefakâr eşi Mevhibe Hanımefendi'yi kay- betmemizden dolayı ailesine sa- bır diliyor ve taziyelerimi arz ediyorum" diyerek başladı. İmam, "Yüce Türk milleti çok değerli bir annesini kaybetmiş- tir. Ancak kaybolan surettir, mana değüdir. Ruhunu şad et- mek için çok dua etaıeliyiz. Cenab-ı Hak taksiratını affetsin" dedi. Mevhibe Inönü'nün cenazesi yine bir manga askerin omuzlan üzerinde camiden çıkanlarak cenaze arabasına kondu. Ara- baya sadece ailesinin ve Cum- hurbaşkaru'nın gönderdiği iki çelenk yerleştirildi. Araç ağır agır ilerlerken arkasında Cum- hurbaşkanı özal, Başbakan De- mirel, Başbakan Yardımcısı İnönü, tnönü ailesi ile vatandaş- lar yürüdüler. Cenaze arabası- nın iki yanında polisler sıralan- dı. Bu sırada bir vatandaşın ts- met ve Mevhibe tnönü'nün bir- likte çekilmiş ve üzerinde "Biz beraberken ne güzeldik" yazıh bir fotoğrafı taşıdığı dikkati çekti. Mithatpaşa Caddesi'nin köşesinde Türkiye Yardımse- venler Derneği üyesi kadınlar, cenaze arabasına kırmızı karan- fîller fırlattılar. Yürüyüşten sonra Özal ve Demirel, tnönü'ye yeniden baş- sağlıgı dileğinde bulunarak ay- nldılar. Cenaze arabası Cebeci Asri Mezarlığı'na doğru yola çı- karken, vatandaşlar da SHP Genel Merkezi ve Ankara Bele- diyesi'nin sağladığı otobüslerle mezarlığa gjttiler. Mevhibe Inö- nü'nün cenazesi, annesi Ayşe Saadet Haüim ile dayısı Meh- met Şükrü Bey'in kabirleri ya- nmda toprağa verildi. tŞFALT A.Ş. GENEL MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN Şirketimizin İstanbul ve Anadolu yakasındaki asfalt fabrikaları ihtiyacı. a) 30 dosyadan müteşekkil 1.124.000 ton agrega ile, b) Toplam 126.000 ton beton asfalt kumu Kapalı teklif eksiltme usulü ile ayn ayn ihale edi- lerek satın alınacaktır. c) İhaleye son müracaat tarihi: 20.02.1992-Saat 17.00'ye kadar, d) İhale tarih ve saati: 26.02.1992-Saat 14.00'te. İhale ile ilgili şartnameler genel müdürlükten be- deli mukabilinde temin edilebilir. Şirketimiz 2886 sayılı kanuna tabi değildir. Adres: İSFALT A.Ş. Abide-i Hürriyet Parkı Yanı Çağlayan/İstanbul Tel: 141 50 17 140 80 13 147 09 52 TEMSİLİ VE KÂTILIMCI DEMOKRASİNİN KÖKENİ Doç. Dr. Sami Selçuk 8.000 lira (KDV içinde) Çağdaş Yayınları Turkocağı Cad. 39-41 Cağaloğlu-htanbul Ödemeli gönderilmez. Fenerbahçe • Baştarafi 1. Sayfada bombalardan biri patladı, olay sırasında 4'ü asker 8 kişi yara- landı. 2 er, 2 asteğmen, biri ço- cuk diğer 4 kişinin GATA ve Nu- mune Hastanesi'nde tedavileri yapıldı. Yaralılardan birinin 70 yaşındaki Hasan özdemir oldu- ğu ögrenildi. İstanbul Emniyet Müdürü Mehmet Ağar, patlamadan bir süre sonra Fenerbahçe Orduevi'- ne gelerek incelemelerde bulun- du. Yapılan araştrrmada, saldır- ganlann bıraktığı çanta içinde 4 tane savunma el bombası, elek- trik fünyesi, bir saat ve 9 volt- luk ateşleme fünyesi bulundu. Bombalardan birinin patladığı- nı, 3'ünün ise patlamadığını be- lirten ilgililer, soruşturmanın sürdüğünü, olayın ucuz atlatıl- dığmı söylediler. Saldırganlann orduevine na- sıl girdiği araştınlıyor. Restora- naasker aileleri ile orduevinde- ki düğüne gelenler girebiliyor. Biri bayan iki kişinin içeriye gi- rerken askeri kimlik mi yoksa düğün davetiyesi mi kullandık- ları henüz anlaşılamadı. Genelkurmay Genel Sekreter- liği restorandaki patlamaya ses bombasının yol açtığmı bildir- di. Saldınyı üstlenen olmadı. • Baştarafi 1. Sayfada eden bölücüleri hapishanelerde rahat ettir- mek için çaba sarf edenler, devleti koruma- da neden sessizler?" Fatih Camii'ndeki cenaze namazının ardın- dan Cumhurbaşkanı Özal da konuşmuş: "Bir taraffan polisimizin sanki elini kolunu bağlayacak şekilde devlet terörünü her gün, işkenceyi her gün basına lanse edenler, bu gibi cemiyetlerle devamlı konuşanlar, hatta üzülerek söylüyorum, TBMM içinde bunu ya- panlar var. Bir terör kanunu çıkmıştır, aynen tatbik edilmesini istiyorum. Hatta bu yasada eksikler vardır, daha da kuvvetlendirilmesi la- zımdır. Hele devlet terörü laflannı çok duyma- ya başladım. Bunlar sadece kendi kötü maksatlarını saklamak için konuşanlardır." Fatih Camii'ndeki törenden sonra sivil po- lisler, cenazeleri omuzlarına alarak yürüyüşe geçmişler. Edirnekapı Şehitliği'ne kadar de- vam eden gösteride şu sloganlar atılmış: "Kana kan, intikam!" "Polis düşmanı insan hakları!" • Ne oluyor? Yukarıdaki satı'rları okuyan herkesin bu so- ruyu kendi kendine sormasında ve karşılkjını da serinkanlı btçimde düşünmeye çalışmasın- da yarar var. Çünkü, hukuk devleti ve hukukun üstünlü- ğüne aykırı bir tırmanışın uç verdiği, demok- rasi ve insan hakları açısından son derece sakıncalı eğilimlerin su yüzüne vurduğu dik- kati çekiyor. Güvenlik güçlerinin terör karşısında venniş olduğu kurbaniar hepimizin ortak acısıdır. Bu cinayetlerin toplum vicdanınde lanetlendiği- ne ilişkin en ufak kuşkumuz yok. Bunun gi- bi, insan haklan konusunda duyarlı kişi, çevre ve kumluşlar da bu şiddet eylemlerine karşı çıkıyor ve yaşanan acıyia üzüntüyü paylaşı- yoriar. Güvenlik dünyasını sarsan son terör eylem- lerinin yaratmış olduğu infial gayet doğaldır. Şehit ailelerinin yasadıklan acının yer yer gös- teriye dönüşmesi de anlayışla karşılanıyor. Ancak bazı davranış ve tepkilerin benzer bir anlayışla karşılanması ve bu konuda sessiz kalınması olanaksızdır. Ne denli infial duyu- lursa duyulsun, güvenlik güçleri mensupları- nın "kana kan, intikam!" diye bağırmaları, insan haklan savunuculannı "polis düşmanı" gibi göstermeleri son derece yanlış ve sakın- calıdır. Devletin güçleri "intikam peşinde" koşa- mazlar. Koşartarsa, bunun adı işte o zaman "devlet terörü" olur. İnsan hakları savunucu- luğu, "polis düşmanlığı" olarak damgalana- maz. Teröre karşı mücadele vermek için insan hakları hiçe sayılırsa, işte o zaman bunun adı yine "devlet terörü" olur. Terorizmle savaşım, demokrasi ve hukuk devleti içinde kalarak verilecektir. Hukuku ve* insan haklarını çiğneyerek şiddete başvuran- ları yakalayıp adalete teslim etmek durumun- da olan güvenlik güçleridir. Onlar bu görevlerini yerine getirirken, kamuoyundan köstek değil, destek bulurlar. Bu açılardan, Başbakan Demirel ve içişle- ri Bakanı Sezgin'in uyarıları yerinde olmuştur. Cumhurbaşkanı Özal da cenaze töreninde- ki gibi yangına körükle gidici çizgıler taşıyan bir konuşma yapacağı yerde, keşke daha se- nnkanlı, daha sorumlu bir tutum sergileyebil- seydi... Bir nokta hiç unutulmasın: Demokrasi ve hukuk devletinden tedirgin olanlar, terörü sevenlerin değirmenine su ta- şıtiar. Özal: Kimseden korkmuyorum • Baştarafi 1. Sayfada ca ikinci sınıf vatandaş olurlar. — Şimdi Türkiye Cumhuri- yeti bir potadır. Her bölgeden, her ırktan insanlar var. — Osmanlı tmparatorluğu yı- kaldıktan sonra cumhuriyet ku- rulurken Türkiye değil, Osmanlı Cumhuriyeti deseydik, her yurt- taş kendisine 'Osmanhymı' di- yecekti. Şimdi de 'Türküm' di- yor. — Tek taraflı propaganda ya- pılıyor. 'Sömürülüyorsunuz' deniyor. Bir de 'devlet size sa- hip çıkmıyor' deniyor. Bunlar kasıtlı laflar. Devlet Batı'dan alıp Doğu'da, Güneydoğu'da dağıtıyor. Dağ başındaki 4-5 ev- lik yerlere kilovatsaati 100 bin lira maliyetle elektrik dağıtıyor. Bu mu sahip çıkmamak? Yol öyle, okul öyle. — Aldığı verginin 20 mislini oralarda hizmete harayor. Fab- rika istiyorlar. Kunımlar ve Ge- lir Vergisi Diyarbakır'da sade- ce yüzde 20. Ama Diyarbakırlı gidip Diyarbakır'da değil, İstan- bul'da yatınm yapıyor. Özal, PKK'ya af konusunda da yanlış anlaşüdığını söylüyor: — Her konuda affa karşıyım. Affın hiçbir çeşidini doğnı bul- mam. Terörle pazarbğa zaten devlet gelmez. — Pişmanlık Yasası uygula- ması farklı bir durum, ama ça- lışmadı. — 'Bölgeden asker çekilsin, olağanüstu hale son verüsin, ko- rucular kaldırılsm, terör biter la.fi' tehlikeli, bir propaganda. Öyle bir durümda bölgeye he- men hâkim olurlar. — İnsan yaşamına kasteden- lere, demokratik haklan istis- mar etme imkânı tanınamaz. — ESkişehir Cezaevi'nin ka- patılması onlara cesaret verdi. — Bölgede hukuki düzen kâfı derecede var. — Teror hadisesini büyütmek istemiyorum. Her türlü tedbir alınacaktır. Bu iktidann şansı var. ANAP muhalefet olarak durumu çok iyi biliyor. Daha once terörle mücadele için çıka- rılan kararnameye "sansür- sürgün" diye kıyamet kopanl- dı. Şimdi böyle bir şey olsa, tah- minim muhalefetten bir itiraz gelmeyecektir. — Terörü hemen bitiremezsi- niz. Bunun Batı'da örnekleri var. Demokrasiyi koruyacak özel tedbirler almahsınız. — Sıkıyönetime karşıyım. Yetki az ise verilir. — Bolge ayaklanması olmaz. Şehirlerde terör olur. Teröre alışmalıyız, dünyanın da mese- lesi olduğunun bilincinde olma- lıyız. — Irak'tan büyük çapta silah geliyor. Tahminim silah depo- lan yağma edildi." özal, öteki konularda da tah- min edilebilir görüşlerini yinele- di: " — ABD ile kurulan ilişkiler devam etmelidir. — Türkiye'nin meselelerini bir tek partinin iktidan çözer. — KIT'lerin özelleştirilmesi ile serbest pazar hedefi gerçek- leşmez. Bu, işin yalnız bir bölü- müdür. — SSK sistemi tamamen dev- letin elinde. Bu yapıda bir deği- şiklik laam. — Emeklilik kanunu veto et- tiğim şekliyle çıkarsa devlete anormal yükler biner. 2 yıl ile sı- nırlayın demiştim, öyle çıkarır- larsa, sıkıntı az da olsa hafıfler!' Cumhurbaşkanı özal, yuvar- lak masada topladığı gazetecile- re, börek çörek ve kurabiye ik- ram etti. Ama kendisi hiç tat- madı. Bu, meslektaşlar arasında, özal'ın "kararlıhğına" bir işa- ret olarak değerlendirildi. Hangi alandaki kararhlığına? Dört buçuk yıllık görev süre- sini sağlık ve afıyet içinde dol- durup önümüzdeki genel seçim- lerin başbakanını da yine ken- disinin görevlendirmesine olan kararhlığına... KULIS • Baştarafi 1. Sayfada ücretleri de bu "tavan" göz önüne ahnarak düzenleniyor. Eğer genel müdür ve TRT Yönetim Kurulu dilerse, örneğin TV spikerlerinin ve beürli kıdemdeki muhabirlerin ücretlerini tavana yaknı belirleyebiliyor. tşte Cavit Çağlar ile Kerim Aydın Erdem, bu konuyu görüştüler ve belli esaslarda anlaştılar. TRT Yönetim Kurulu daha sonra hükümete "ücret artış isteklerini" bildirdi. Ama bu isteklere hükümet "itiraz etti." Doğal olarak, TRT Yönetim Kurulu'nun "fazla ücret artışı istedigini", hükümetin de buna itiraz ettiğini düşüneceksiniz. Hayır. Cavit Çağlar, "Biz TRT personeli kaçmasın diye daha fazla artış olmasını konuşmuştuk. Siz artışın düzeyini düşük tutmussunuz" diye itiraz etti. TRT Yönetim Kurulu'nun yazısı "bir daha görüşülmek üzere" genel müdürlüğe iade edildi. TRT kulislerinde aynı tablonun geçen yıl da Maliye Bakanı Adnan Kahveci ile yaşandığı, Kahveci'nin Kerim Aydın Erdem'e "Az para istiyorsunuz" diye karşı çıktığı konuşuluyor. TRT Genel Müdürlüğü'nde şimdi, Erdem'in yeni talebi merakla bekleniyor. Merakla beklenen bir başka konu da Kerim Aydın Erdem'in TRT'nin başmda kalıp kalmayacağı. Başbakanhk çevrelerinden edindiğimiz bilgiye göre Erdem, Radyo-Televizyon Yasası'mn degiştirilip TRT tekelinin kalkmasına kadar genel müdürlük koltuğunda oturacak. Yasamn değişmesiyle ise TRT Genel Müdürlüğü'ne yeni bir isim gelecek. Başbakan Süleyman Demirel'in kafasındaki bu yeni ismin Gazeteci Muammer Yaşar Bostana olduğu söyleniyor. Hatta, Demirel'in bu konuda Bostancı ile bir görüşme yaptığı da konuşuluyor. Ancak söylenenlere göre Bostancı, kabul etme eğiliminde değil. Bostancı'nın ANAP döneminde TRT'nin "düzelemeyecek biçimde bozulduğu"nu söylediği ve bu nedenle isteksiz olduğu konuşuluyor. I I ALMANYA VEYA ISVIÇREDE ALMANCA EGITK'I HER AY BASI YENÎ KURS DAHA DETAYU BTtGT ÎGlN LÜTFEN • ASAĞIDAKFADRÎSLERE BASVURUNU Benedıct IifVUMf: S004 Zûnch, MıHtorstı 106. Tel 0041 112*212 60 8401 VVtnterthur Bahnholplaö 3.Tel 0041 52 2123822 6003 iuzem. Ptlahjssh 6, Tet 0041 41 239626 9001 St Gollea Neumorttt 1. Tel 0041 71 /225S44 I AlMMrak: 8000 München 2 Bayerstr 21. Tel 0049 89; 555645 I I
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear