23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
3 ARALIK1992 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA KULTUR 11 TüPkSinema Haftası • Kültflr Servisi- Fransa'da Contreplonge adlı kuruluş tarafından düzcnlenen Türk Sinema Haftası Strasbourg'da başhyor. Bu yıl dördüncüsü dûzenlenecek 'an sinema haftasında, 15 -.'alık tarihine kadar ünlü Türk sinema yönetmenlerinin seçkın yapıtlannayer verileceği bildirildi. Dörtbölümden oluşan sinema haftasının ilk bolümünde. Atıt Yıimaz'ın üç filmi, ikinci kısımda ise Zeki Ökten'in iki fîlminin eösterilmesi beklenıyor. Sinema hattasının Panorama adını taşıyan üçüncü bolümünde, Halit Refığ ve ŞerifGören'in filmlerineyer verilecek. Konser salonundan duyuru• Kfiltür Servisi- Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda 28 kasım cumartesi günü yapılan piyano resitalinde sanatçı Aİexis Weissenberg"ın rahatsızlanması ve konserin ikinci yansını sürdürememesi nedeniyle Cemal Reşıt Rey Konser Salonu yetkilileri bir acıklama yaptı. Açıklamaya göre isteyen ızleyiciler bu konser için aldılan bilet ile 5 aralık tarihinde gerçekleştirilecek Andrei Gavrilov piyano resitalini izleyebilecekler. Biletlerini geri vermek isteyen izleyicilerin ise Cemal Reşit Rey Konser Salonu gişesine başvurmalan gerekiyor. Boyer'in sergisi Galeri Kenter'de • Kültür Servisi-Güzın Boyer'in resim sergisi Kenter Tiyatrosu'nda yer alan Galeri Kenter'de Uaralığa deksürecek. 1976-85 yıllan arasında Kıbns'ta batik, suluboya ve yağlıboya konulannda resim kurslanna devam eden Güzin Boyer, 1986'daABD'de"City University of New York" sanat tarihi ve resim bölümlerinegitti. 1986-90 yıllan arasında '"The American Fine Arts Society- The Art Student League of New York'ta da sanaı tarihi ı bölümierinde ı gördü. Tuğlacı'ya yeni unvanlar • Kültür Servisi- Uluslararası Güvenlik ve Banş Parlamentosu'nun Türkiyeelçiliğini yapan tarihci Dr. ParsTuğlacı'ya Paris İnsani Bilimler Evrensel Akademisi'nce '"şeref profesörlüğü". Los Angeles Addison Devlet Üniversitesi'nce "'genel araştırma doktorluğu", Londra ÜniversitesiTatbiki Araştırma Enstitüsü'nce "edebiyat doktorluğu" payeleri verildi. Tuğlacı aynca Avustralya'nın Uluslararası Araştırma Enstitüsü'ne "şeref profesörlüğü" unvanıyla ömür boyu üye seçildi. Cuma söyleşilepi • Kültür Servisi- Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi'nce.cuma günleri 18.30"dadüzenlenenKentve Yaşam Söyleşilerinın bu haftaki konuğu, Y. Mimar Mete Göktuğ, koruma alanlannda sivil örgütlenme konusunu işleyecek. MımarlarOdası Kentve Yaşam Salonu "nda gerçekleştirlecek söyleşinin önümüzdeki haftanın konuğu Prof. Dr. Orhan Şahinler ise tasanm ve uygulamada mimari sorufnluluklar konusunda birsöyleşiyapacak. Kuşaktan kusağa IKültür Servisi- İstanbul'daki 19. yy mimarisini 21. yüzyıla aktarmaya hazırlanan Pera PalasOteli'nde, Mimarlar Odası İstanbul Şubesi, kuruluşunun lOO.yıhn kutlayan "Kuşaktan Kuşağa Mimarlar" yemeği düzenledi. 5 aralık akşamı yapılacak yemekli toplantıda. mesleğinde 30 yıhnı geridebırakan ; marlara onur plaketleri »erilecek. Anma sergisi • Kültür Servisi- Zühtü Müridoğlu'nun ölümünden sonra bütün eserlerinden oluşan ilk anma sergisi, Etibank İstanbul Sanat Galerisi'nde bugün açılıyor. 31 arahğa kadar devam edecek sergi, Tepebaşı Etibank Sanat Merkea'nde izlenebilir. 'Yeniden Yapılanma' sürecindeki Devlet Tiyatrolan'nın yeni Genel Müdürü Yücel Erten: 'Şabloncııluk' üzerimize siıııııişDİKMENGÜRÜN UÇARER Devlet Tıyatrolan, Yücel Er- ten'in genel müdürlüğü ile yeni bir sürece girme. daha dinamik bir yapılanma hazırlıklan için- de. Erten'in bugüne dek tiyatro çevrelerinde yönetmen olarak bıraktığı olumlu izlenim sanki onun yönetici olarak sorumlu- luklannı daha da arttınyor. Yücel Erten'le bu sorumlu- luklar. en kısa sürede gerçekleş- tirilmesi düşünülen değişimler üstünde konuşuyoruz. - Siz bir yönetroen olarak ya- ratıcı çaltşmalarınız, araştırma- cılığınızla dikkat çekiyorsunuz. Tabii bu niteükleri taşı>an biri- nin Devlet Tijatrolan'nın yö- netimini üstlenmesi. beklentikri de daha geniş çaplı kılıvor. Bu bağlamda kurunı bünyesinde gercekleştirroeyi amaçladığınız yenjlikler neler olacaktır? Öncelikle asıl hedefımizin yıllardır savunduğumuz bir dü- şüncenin gerçekleşmesi olduğu- nu belirteyım. Hedefimiz, tiyat- rolanmızın en azından iller bazında daha bağımsız özgün çizgiler yürütebilmesidir. Do- ğal kı bu yasa konusudur. Bu- nun hazırİığını yapabilmek bir dereceye kadar mümkündür. Mevcut yasamız da buna açıktır. Tiyatrolann kendileri- ne özgü çizgjleri, profilleri. kim- likleri. kişilikleri olması düşün- cesini savunan bir insan olarak bu geciş döneminde de bu dü- şüncenın olabildigi kadarhaya- ta geçmesı gerektiğini savunu- yorum. Bunun ilk işareti olarak bölgelenmizde yöneticilik göre- vi yapan sanatçı arkadaşlanmı- za kendi sanat siyasetlerini, re- pertuarlannı. çalışma biçimleri- ni. çalışma arkadaşlannı seç- melerinde olabildiğince esnek- lik tanıyacağız. Belki Türkiye çapındaki bütünlüğün gözetil- mesi bakımından bazı genel ko- nularda mutabakat aramak ge- rekir. ama bunun dışında ben \edi ayrı ilde 22 sahnede görev yapan yönetici sanatçı arkadaş- İanmızın temel terdhlerinin merkezden bir pürüzle. bir en- gelle karşılaşmadan hayata geç- mesinden yanayım. Bunu uzun vadedeki perspektifımize bir zaten bizdeki bir refleks davra- nış. Çünkü her gece aslanın ağ- zına ekmek yetiştirmek gereki- vor. Fakat bu dönemden son- rakı çalışmalarda ilan edilen re- pertuara yüzde yüz bağımlı kal- mayacağız. Dolayısıyla ar- kadaşlanmız kendi illerindeki tiyatrolannda bu yılın reper- tuannı hazırlarken özgür bir se- daha işlek. 6snek. mobil tiyatro anlayışına yatkın eserler olma- sı. - Buna tiyatroyu yaygınlaş- tırmak için önenüi bir adım di- yebilir miyiz? Evet. içenği bakımından olabildiğince özgür bırakırken hizmeti olabildiğince geniş ke- simlere vansıtabilmek. ola- -Başrejisöriük görevini de üstlenmiş, olduğum ıçın bundan sonraki süreçte ürünlerimizin sanatsal düzeyine katkıda bulu- nabilmek için çok önceden dav- ranarak sanatçı arkadaşlanmı- zla ahşverişte bulunacağjm. Bu onlann yaratıcıhklanna müda- hale anlamına gelmez. Projele- rin başlangıcından itibaren belli miyorum. ama ödenekli tiyat- rolanmızın da buna yeteri ka- dar açık olmadığını itiraf et- meliyim. Oyunlanmızda bazı şablonlann, alışılmış biçımlerin ve fotokopi yöntemlerinin bas- kısı var. Bunlann ürünlerimize abanmış olduğunu hissediyo- ruz. Bu abanmanın altında ger- çekten deneyci yaklaşımlar ye- Yücel Erten, ge- çiş döneminde ilk olarak bölgeler- deki yöneticilik görevini üstlenen sanatçılara kendi siyasetlerini, re- pertuarlarını, ça- lışma biçimlerini seçmelerinde es- neklik tanıyacak- lannı belirtiyor. Ozgür bir an- layışla 'çok kıvrak bir tiyatro'nun ye- terince irdelenece- ğini savunuyor. ^ şişkinleşmiş ve hantallaşmış olan ödenekli ti- yatrolan işlek bir yapıya kavuştur- mayı amaçladık- lannı vurgula- yan Erten, 'mer- kezi otorite bir or- ganizasyon kuru- luna dönüşmeli' diyor. Erten, ödenekli tiyatrolann de- neysel tiyatroya açık olmadığını belirtiyor. yaklaşım olarak düşünüyorum. - Repertuar konusunda düşün- celeriniz? Tiyatronun belkemiği re- pertuar konusudur. Bu konu- da şöyle bir karara vardık: Daha önce oynanmaya başla- mış ve rol dağılımlan yapılıp imzalan atılmış olan bütün oyunlanmız devam edecek. Bu çimle karşı karşıyalar. Tabii se- çimlerini yasal bir koşul olan Edebi Kurul'dan geçirmek kaydıyla. Oyun seçiminde onla- n olabildiğince özgür bırakmış olmak, sanatsal tercihlerine ön- celik tanımış olmak ardından bir başka yaklaşımı geüriyor. O da şu: Sahnelerimizde ortaya koyduğumuz ürünlerin biraz bildiğince çok yere ulaşabil- mek. Bunun için de kolay taşı- nabilir ve mümkünse ille de ti- yatro binalan aramayan, bu bi- nalann dışındaki başka hacim- lerde ve alanlarda sergilenebilir oyunlann gerekliliğini vurgulu- yoruz. - Bu bölgelerk nasıl bir ileti- şim içinde olacaksınız? aralıklarla iletişim kuracağız ve özgür bir anlayışla çok kıvrak bir tiyatroyu düşünsel ve sa- natsal bakımdan yeterince irde- lemişolacağız. - Denevsel tivatro üstüne dü- şünceleriniz? Bu tür-çalışraalar bizde hiç yok denecekJıadar az. Hiç yok demeye gönlüm el vermiyor. İpuçlan yokturdiye- teri kadar alan bulamıyor, yete- ri kadar fılizlenip gelişemiyor. Bu, bir bakıma genç sanat- çılanmızın iç dinamiklerini ya- vaş yavaş azaltan. adamsen- deciliğe. memuriyete sürükle- yen bir faktör. Ben, elimden geldiğince yeni yaklaşımlann. deneysel çalışmalann koruyu- cusu olmaya çalışacağım. - Siz yeni Devlet Tiyatrobın > Yasa Tasansfnın önde gelen mi- , marlarından birisiniz. Uludağ , semineri sırasında üzerinde tartışılan bu yasada 'özerklik' il- 1 kesiyle çefişen vönler vok muy- ! du?" • • İ Yeni bir yapılanmadan. | yeni bir yasal çerçeveden söz ederken özünde neyi bekli- •• yoruz onu belirlemekte yarar t var. ,j Özetin özeti olarak ele alacak .ı olursak. artık çok şişkinleşmiş b ve hantallaşmış olan ödenekli ı tiyatrolanmıa işlek bir yapıya • kavuştunmak. Bunun için en < azından iller bazında bütçesini . boş kadrolannı bilip kendi uy- i gun göreceği doğrultuda insan-1 lara tiyatro yapabilme şansını ; acmak önümüzdeki yasa süre-. cinin temel hedefıdir diye düşü- • nüyorum. Merkezi otorite bir organizasyon kurulu ya da or-1 ganizasyon katmanı şeklini ka- zandığı vakit biz Türkiye'de ti- \ yatro yapmak bakımından çok | önemli bir yolu katetmiş olu- > ruz. > Bunu gerçekleştirdiğimiz za- j man merkezi otoritenin artık , direkt ftlarak sanat yapmakla } çok fazla bir organizasyonun j yükünü sınlanacağına göre * artık genel müdürün tayin ya' da secimle göreve gelmesi fazla > bir şey değiştirmeyecektir. Bi-> zim bu tartışmalarda takılıp'. kaldığımız noktalar: genel mü-' dürün binm tiyatrolardaki sa- • nat yönetmenlerinin nasıl göre-' ve geleceği. Bu kilit noktalara I insanlann ne şekilde geleceği^| sorusunu şahsen çok da önem- i semiyorum. Asıl önemlisi şu:^ Bütün bu tartışmalardan, tiyat-, rolanmızın kendilerine özgü sa-' nat siyasetlerini uygulamatan; ve kendi parasal olanaklannı, kendi uygun gördükleri biçim-, de kullanmalan sonucu çıkarsa ı önemli noktaya gelmiş oluruz. / Atıf Yıimaz'ın 'olağanüstü özelliklere sahip' sonfilmi4 Düş GezginlerT Gölgesiz sevinçlereulaşabilmekATAOL BEHRAMOGLU Filmi izlemeye giderken ön- yargjlardan annmış değildim. Açık saçık. hatta belki porno sahneler görecektim. Gazete- lerde fılme ilişkin görüntüler, kulağıma çalınan bir iki söz de önyargımı destekler nitelik- teydi. Tümüyle bambaşka bir yapıt çıktı karşıma. Bir sanat yapıtı. Bir başyapıt. Başlan sona, aksamayan, sarkmayan. yalın bir kurguyla akıp giden filmin öyküsü kısa- ca şöyle: Dul, güzel ve entelek- tüel doktor hanım (Nilgün) bir kasabaya atanır. Çevresin- de oluşan ilgi ve dedikodu ha- vasını göz önünde canlan- dırmak güç değil. Nilgün. en- telektüelliğine ve özgür davra- nışlanna karşın ülkemizdeki (ve belki bütün dünyadaki) kadınlann pek çoğu gibi, sek- süel yaşamında doyumsuz, yalnız, içe dönük bir kimsedir. Kasabanın sağlık deneümi için gittiği genelevinde çocuk- luk arkadaşı Hawa"yla karşı- laşır... İki genç kadın arasında başlayan duygusal. tensel iliş- ki, öykünün ana eksenidir. Havva, adını Melike olarak değiştirmiştir. Genelevdeki adı ise Anjelik'ür. Öyküsünü bilmeyiz. Buna gerek de yok. Genelevin meraklı müşterileri için uy- durduğu öykülerden herhangi birini biz de kendimiz için uydurabiliriz, çok is- tiyorsak... Önemli olan (ve belki tartışı- labilecek olan) onun böyiesine lekesiz. ruhen bozulmamış olarak kalabılmesi- dir. İki genç kadın arasındaki duygusal ve tensel ilişkiler, aslında. çocukluğun düşsel dünyasına bir yolculuk. katıksız saflığa, içtenliğe, en doğal ve gölgesiz se- vinçlere bir kez daha ulaşabilmek özle- midir... Her biri kendince toplumsal ve varoluşsal sorunlar içinde kıstınlmış ya- şamlannı sürdüren bu iki genç kadın. bedenlerinin (ve kişiliklerinin) birbinne dokunuşunda, utançsız. zorlamasız bir Dul, güzel, cntellektüel doktor Nflgün (IVleral Oguz), çocuk- luk arkadaşı Hav>a, genelev- deki ismiyle Anjelik (Lale Mansur.) sevişmenin ufuklanna ulaşmakta ve böyiece elde ettikleri "orgazm" erotiz- min bile değil, iki insan arasındaki seve- cenliğin yükselebileceği en üst düzey ol- maktadır... Erkekle kadın arasında ve özellikle de bizimki gibi erkek "erk"ınin hüküm sürdüğü toplumlarda yaşana- gelen cinsel ilişkılerdeki tek yanhlık, ka- balık ve bencillıkle iki kadın arasındaki bu yakınlaşmanın karşıtlığı, fılmde in- celikle gösterilmekledir. Görüntüleme- lerdeki başanya aynca değinmek gere- kir. Çocukluk dünyasından iki küçük kızın birlikteliğinden şiir dolu fotoğraf- lar. Sonraki buluşmanın abartısız. yvhn. aynntı incelikleriyle de zenginle- şen görüntüleri... İkinci bölümün giri- şindeki sevişme sahnesi klasik bir tablo pürüzsüzlüğünde. bir Modigliani, Goya ya da lngres safhğında ve görke- mindedir... Nilgün ve Havva, yaşanılması ola- naksız kasaba ortamından aynlarak İstanbul'a gelirler. Fakat ilişkinin sü- rekli olamayacağı bellidir. Çocukluk dünyasına, ölümsüzlük dünyasına kısacık bir dokunuştan sonra her biri kendi yolunda gidecektir. Havva'nın bedenini satmasıyla Nilgün'ün mesleği- ni ve bedenini sunuşu arasında fazlaca fark yoktur. Kadın olarak sorunlan öz- deştir. Şu ya da bu bicimde zorlanarak elde edilmek... Bundan kişisel adacıklar oluşturarak kurtulma olasılığı da yok- tur... Bir sevişme sahnesini izlerken göz- lerimin yaşla dolabileceğini düşünme- miştim... "Düş Gezginleri" olağanüstü özelliklere sahip birfilm. "Samansansı" nasıl Nâzım Hikmetiçinbirolgunlukdö- nemi başyapıtı ise "Düş Gczginlen"nin de Atıf Yılmaz için böyle bir başyapıt olduğunu düşünüyorum... Lale Man- sur ve Meral Oğuz"un birbirleriyle yan- şan çok başanlı oyunculuklannın yanı sıra, Yaman Okay'ın. Sema Çeyrek- başfnın. bütün kadronun başanlı İcom- pozisyonlannı da aynca alkışlamak ge- rekır. AVRUPA TURNESİNDEN SONRA TÜRKİYE'DE İLK KEZ ÖZAY FECHT CAZ ŞARKILARIYLA TAHSİN ÜNÜVAR Crubu Eşliğinde HAYAL Kahvesi'nde 4 ARAUK'TAN İTİBAREN SALI / CUMA / PAZAR 22.30-02.00 HAYAL GECELERÎ SÜRÜYOR Pazartesi • Çarfanba BLUE BLUES BAND Batu - Yavuz - Kerim - Sunay b GRUP CİN'S Bülent - Cem - Derya CuMartesi BULUTSUZLUK ÖZLEMİ Nejat-Richaid-Philippe-Demuhan-Akın HAYAL' in öğle ve akşam menüsiinü tattınız mı? H A Y A L Kahvesi Bir Hayal Tacirleri Ifletmesidir Bûyükparnukkapı Suk. No:19 Bcyoğlu 244 25 58 ^ H ÜSKÜDAR ^ H l ŞILA BAR Perş.-Cuma-C.tesi akjamlan özgün programlanyla GRUPYAKAMOZ ve Sİ6EL Hergün saat U.00-02.00 orosı sıcok ve samimi bir ortamda Ulonbul'u ŞlLA'don seyredin. Ş«m>ipo»a Cod. Hava Üs LoLali yanı Tel : 343 67 83 Üsküdor Bar Lokanta llanlarınız için 246 97 38 232 64 26 I I KIZILIRMAK 1 KONSERİ Yer: Yenişehir Kültür Sanat Merkezi (Ülkü Sineması) Tarih: 4 Aralık 1992 Saat: 19.00 D.E.Ü. HUKUKFAKÜLTESİ ÖĞRENCİ DERNEĞİ Aileyanındaevişlerineyardımcı, yatılı, re- ferans veya kefil gösterebilecek bayan ele- man aranıyor. Tel.: 225 29 30 GERÇEK HAYVAN DOSTLARI Eğer mırıl mınl sımsıcak bir arkadaş anycrsamz. zor durumdaki hayvan dostunuzu ölümden kurtarmak ve sıcakbir yuvaya kavuştur- mak isöyorsanız. TH.: 587 93 25 (20.00'den sonra) Bizim Tiyatro'dan'Woyzeck' Evrensel çelişkiler ve yabancılaşma Kültür Senisi- Bizim Tiyatro. Georg Büchner'in ünlü yapıtı "Woyzeck'i.yanndanitibarenBeyoğluKaracaTiyatro'da"Bo-l ğulma ya da NVoyzeck" adı altında sahnelemeye başlıyor. Ha-1 san Kuruyazıa'nın dilimize çevirdiği. Prof. Dr. Şara Sayın'ın ı yaansal danışmanlığını üstlendiği "Woyzeck"i Zafer Diper, yönetiyor. Günümüz insanının bireysel ve toplumsal traji-! komik durumlannı evrensel bir panoramada inceleyen oyun,! "yabancılaşma" sorununu irdeliyor. \ Oyun. ağır koşullarda çalışan. saf. toplumca küçümsenen, sü-': rekli alay konusu olan, sıradan bir adam. VVoyzeck üzenne ku-1 rulu: Woyzeck'i yaşama bağlayan tek neden. sevdiği kadın Ma-: rie'dir. Marie'nin çalışüğı fabrikadaki şefıne aşık olması sonu-; cu, yaşama nedenini yitirir. Marie'yi öldürür, ardından kendisi-1 de intihar eder. Büchner, bu oldukça sıradan öy künün kahra-; manına kendi çağının olduğu kadar içinde yaşadığımızçağın da i evrensel pek çok çelişkisini yüklüyor. ••> Woyzeck'in acıklı öyküsü, birden kaçınılması olanaksız biri trajediye dönüşüyor. Woyzeck. içinde yaşadığı ve salt soyut bir ( erdem anlayışına indirgeyen çevrelerce erdemsiz olmakla suç- lanıyor. Bunun nedeni ise onun evli olmaması ve kilisede vafüz etti- rcmediği gayrimeşru çocuğudur. Buchner- in oyunda somutlaştı- rmak istediği. zengjn- yoksul ya da iyi-kötü karşıthklan değil yalmzca. "Woyzeck", toplumda gittikçe güçlenen kurum ve ki- ^ilcrin görünür ve gö- rünmez baskılanyla ezilen dolayasıyla çev- resine yabancılaşan bir adamdır, oyun da bir anlamda bu "dram"ı anlatır. Büchner'in oyunda tüm boyutlanyla gös- termek istediei dram. yalmzca bu "dış dün- Zafer ve Nazan Diper •! ya" ile kişinin arasındaki çatışmadan. uyumsuzluktan kaynak-î lanmıyor. Gerilimler, uyuşmazlıklar. çelişkiler Woyzeck'in ken-' di içinde de başlıyor bir süre sonra ve bunlar VVoyzeck'in daha' önce bilincine varamadığı caüşmalar olarak knndini gösteriyor.; Woyzeck'in bu noktada yalnız cevreye değil, kendisine de çok' yabancı olduğu ortaya çıkıyor. Sahne düzenlemesini Canan Şengüfün yaptığı "Woyzeck"de •• Zafer Diper. Nazan Diper, Mehmet Tekkanat. Doğan Turan,< Muhis Asan. Ruşen Örs. Filiz Coşkuner. Ozan Asan. Cihangin Köse ve Ömer Gülmez rol alıyor. MECLIS TOPLANTISIİLANI T.C. MARMARA VE BOĞAZLARI BELEDİYELER BİRLİĞİ'NDEN Biriik Meclisi'nin 1992 yılı 2. Olağan Toplantısı 11 Aralık 1992 Cuma günü saat 10.30'da İSTANBUL MÖVENPİCK HOTEL Balo Salonu'nda aşağıdaki gündem maddelerini görüşmek üzere toplanacaktır. Biriik üyesi Belediye Başkanlan ve Biriik Meclis üyeJerine du- yurulur. Prof. Dr. NURETTİN SÖZEN Biriik Başkanı GÜNDEM: 1- Açılış ve saygı duruşu. 2- Toplantı gündeminin görüşüimesi. 3- Biriik Başkanı ve konuklann konuşması. 4- Son biriik meclisi tutanak özatinin okunması. 5- Biriik 1992 yılı 2. dönem çalışmalan hakkında bilgHendirme raporunun sunulması. 6- Bütçe komisyonunun seçimi. 7- Biriik 1993 yılı çalışma programının görüşüimesi. 8- Bütçe komisyonu raporunun okunması ve biriik 1993 mali yılı bütçesınin gorüşülmesi. 9- Dilek. temenniler ve kapanış.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear