22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
ŞAYFA CUMHURİYET 15ARALIK1992SAU 12 DIZIYAZI KaplangrubuAfgamstan'dakiHizb4Islann grubu ile yakın iliskklc... K ıo aplan grubu başlangıçta İran ile ıyi ilişkiler içınde ise de bu ılişkiler daha sonra bozulmuş ya da dolaylı bir nitelik almıştır. Bu konuda Kaplan şunlan sö>lemektedir: "Seneler önceki tespitimizle bugünkü tespitimiz ve yarınki tespitimiz farklı değiidir. Biz tespitimizi orta> a koymuşuz, denvşiz ki ehl-i sünnet imamları Şia mezhebi hakkında ıte demişse biz de oyuz. Ne bir milim ileri ne bir milim geri. Bizde değişme \ ok. Ve onlarla pazarlık yapmışım ben iki maddede. Dışişleri Bakanlığı'ndan gelen basın yayın temsilcileri ile. Koyun dedim bandınızı. İki mesele götürün mesullerinize. Bir; bizim ehl-i sünnet olarak mezhebi inancımızı rahatsız edecek, rencide edecek herhangi bir yazını/ı okumak istemeyiz, herhangi bir sözünüzü dinlemek istemeyiz. Mesela dediler dedim ki sahabeiere ve lialifeye dil uzatamazsınız. L'zattığmız gün aramızdaki bağ kopar. İkincisi: mezhebinizi mezhebimiz arasında \ a> ma politikasını takip etmey eceksiniz diye gönderdim ama bu iki şart da yerine gelmedi. Doğnıdan doğrm a değil de dola\ LSI ile. Bu sefer ne oldu benim adamımı en vakınımdaki adamı iğfal ettiler. başladılar hakaret cttirmeye. Ehli sünnet de kim imiş. İbn-i Abidin ne imiş, İmam-ı Azam kim imiş. zalim sultanların baskısı altında içtihatlar > apmışlar. bunların içtihatları ne derece geçerlidir, biz ehli sünnet imamlarını da kaynaklarını da > argılay acağız diyenler oldu. Ama İran btınu söylemedi fakat seyirci kaWı." Yakın tarihtc birgencin Şii olduğunu ve babasının ağladığını anlatan Kaplan. "Anlatamadık, geçende buraya gelmişti, ayaklannı y ıkamıyor, secde yerine taş koyuyor, ellerini sallnor. Kim vaptı bunu? İstanbul'da gjtmiş işte konsolosluklarına. Şartımızı kabul etmediler. Hesabını soracağız bunun onlardan ama yine biz akidemizi. inancımızı. ehli sünnetin bakışını. bakış açısını değiştirmeyiz değiştireme>iz. Bu bizim mezhebi inancımızdır, Şiay a bakışımız. Onlar soMeseler de dövseler de sa>aş açsalar da bizim bu inancımız değişmez. Mezhebi inancımızdır ama onların bu davranışlarına da müsaade etme> eceğiz, edemeyiz. Biz zahire göre hükmederiz. İçlerini bilemeyiz. hükmetmişizdir ama bugün bazı şeykr ortaya çıkmtştır." Kaplancılann Mısır'daki radikal İslami gruplar ile lişki ıçinde olması muhtemelmdir. Bazı üyelerin eğitım içın El-Ezher Üniversıtesi'ne göndenldiğini anlatan üyeler Mısır'daki radikal İslami gruplar hakkında bir şey söylemediler. Diinya görüşleri gereği bu gruplara yakın olan Kaplan grubunun bunlarla ilişkısinin olup olmadığı açık değiidir. Hikmetyar ile ilişki Açık olan bir bağlantı Afganistan'daki Gülbeddin Hikmetyar'ın başkanlığındaki Hizb-i İslami grubu ile yakın ilişki içinde olduklandır. Bu ilişki o kadar yakındır ki Kaplan grubu üyeleri Afgan kıyafeti adını verdikleri, bu grubun giyim tarzını benimsemişler, hem kadınlar hem de erkekler bu tarzda giyinmeye başlamışlardır. Hikmetyar zaman zaman Cemaleddin Hoca'yı ziyaret elmekte ve grup Afganistan'da savaşan Hizb-i İslami için sürckli yardım toplamaktadır Bazı Afganlılar grup üyelerinin evlerinde kalmaktadır; Kaplancılann Afganistan'da Mücahitler ile birlikte savaşa gitmeleri muhtemcldır Üvelerin evlerinde'Afgan Mücahidleri Damşma Bürosu' tarafından Türkçe basılan 'Vahdet', 'Mücahid Yolu' dergileri mevcuttur. Kaplan grubu, Lübnan'da öldürülen Hizbullah lideri Şeyh Abbas Musevi'yi. Sedat'ı öldüren İslamboli'yi İslam şehitleri olarak görmekte ve Hamasgibi Filıstin'deki İslami hareketi desteklemekte -şimdi Bosna da buna eklenmiştir- ve haklannda yaalar yayımlanmaktadır. Grup içinde Afganistan, Filistin ve şimdi de Bosna için yardım toplanmaktadır. Grup en genel düzeyde radikal İslami hareketlere sempati ile bakmaktadır; bu sempatinin ne ölçüde doğrudan bir ilişkiye dönüştüğünü bilmek ise güçtür. Kaplan grubu merkez olarak Almanya'da örgütlendiği için Almanya'nm bu oluşuma nasıl KARA plan grubu, Batı Avrupa'daki gettolarda yaşayan, düşük statülü işlerde çalışan veya uzun süredir işsiz olan, bulunduklan ülkelerin sosyal tabakalaşmasında en alttakileri oluşturan Türk işçileri arasında örgütlenmiştir. KIMIN SESİ? ıplancılar çeşitli İslam temelli örgütlenmeler içinde küçük bir grup niteliğindedir. Bu grubun Türkiye'de güçlü bir tabanı yoktur. Fakat grubun özellikle genç üyelerinde gözlemlenen radikallik, grubun silahlı mücadeleye karar vermesi durumunda yankı uyandıracak eylemlere kolaylıkla dönüşebilir nitelikte. VAHDET BASÖRTU YASAfilNI SIDDETLE KINIYORUZ. MUCAHID YOLU Hlzt* Istom-ı Nden Gülboddın Hikmetyardokuz eyalett* vc cevrasında gemş çapta mücahkü»rt« cephe 9eztsı. MOcatud Hikmetyar kumandan Farid v» yantarmda mütahicnert* (KAPİSA) eyaiatffM gharion. Vahdet- Hizb-i İslami'nin Avnıpa'da yayım- Mücahit Yolu - Afgan Mücahitleri Bürosu ladığı Türkçe dergi. tarafından \ ay ımlanan Türkçe dergi. 'Kara Ses'e Afgan desteği AM CAGRISI - -. jynt: Dtiny* mü»lüm«nl»rtl (aylant Ar«<fer S»lmli tftahm yazcrt S«4nwı RÜ»dl'Yİ BMurilmiz Kİ, hskw«t Kianw*inl*r!' İSLAM-A İHANETtN | SÖZKO^USU OtDUĞU KONULARDA İSLAMİ İRAN, KENOtNl DİPLOMASİ KAİOELERtYLE BAĞUGÖRMEZ!. İslam Çağrısı-Tahran'daTürkçe olarak bası- lan Türkiyc ve Avrupa'da yaşayanTürklere yollanan dergi. laplan grubu üyeleri Afgan kıyafeti adını verdikleri Hizb-i İslami grubun giyim tarzını benimsemişlerdir. Hikmetyar zaman zaman Cemaleddin Hoca'yı ziyaret etmekte ve grup, Afganistan'da çarpışan Hizb-i İslami için yardım toplamaktadır. Üyelerin evierine, Afgan mücahidleri damşma bürosu tarafından Türkçe basılan 'Vahdet' ve 'Mücahid Yolu' dergileri eirmektedir. baktığı sorusu önem kazanmaktadır. Genel olarak iki tezden söz açılabılır. Birinci teze göre Almanya kendi ülkesinde yaşayan Türk göçmenler arasındaki İslami örgütlenmelerle hiç ilgilenmemektedir. Çünkü yönetim. göçmenlerin bu ülkede, kendı aralanndaki problemlerine uzaktır. Bu tezi kabul etmek oldukça güçtür. Özellikle radikal İslam'ın yükseldiği. Avrupa'da bu tür akımlann bir tehdit olarak algılandığı bir ortamda da önemli bir Müslüman nüfusu içeren Almanyanın gelişmelere kayıtsız kalması mümkün değiidir. Kaplancılardan kimileri. toplantılarda video çekimi yapanlann, bazı kişiler üzerinde özellikle durduğunu, Körfez savaşı öncesinde ve sonrasında Almanya'ya giriş-çıkışlannda sıkı aramalardan geçirildiklerini. yanlanndaki tüm kitap ve broşurlenn totokopılennınçckıldıgını anlatmaktadır. İkinci tez ise daha değjşiktir. Buna göre İslam Türkiye'den gelen insanlann kültürüdür. -Almanya'da Türk işçileri arasında mevcu! olan İslamcı örgütlenmeler bu kültürü yansıttığı için korunmalıdır. Bu bakışaçısında kültür. bir kükürel sistem olarak İslam ile değil -ki böyle bir tanımlama bile ideolojik boyutu ile tartışmalara açıktır- İslama grup ve örgütlenmeler ile özdeşleştirilmektedir. Böyle bir özdeşleşme yapmak ise açık bir siyasal tercihin'kültür' kavramı diyedayatılmasıdır. Bu genel çerçeve içinde bakıldığında Almanya Kaplan grubundan rahatsız değiidir. Çünkü bu gruba üye insanlar, Alman toplumunda karşılaştıklan açık ve önük aynmcılık uygulamalannı kutsal kavramlarla meşrulaştırmaktadır. Yıllardır Alman toplumu içinde yaşadıklan çatışmalar sonucu içine kapanan insanlar, daha da içlerine kapanmaktadırlar. Buolumsuzgelişme.grup üyelerinin içinde yaşadıklan Alman toplumunda eşit statü talep etmelerini önlemektedir. Aynca Alman toplumunda yaşanan deneyimler sonucu bu kişilerde biriken öfke çatışmanın yaşandığı topluma değil de göç edilen ülkeye Türkiye'ye yöneltilmekte ve bu düzeyde radikal değişimler savunulmaktadır. Sorunlann çözümü için Türkiye hedef toplum olduğu sürece, Almanya için bu insanlar "misafir ışçiler"dir. Almanya'nın siyasal bir tercih ile yaptığı 'kültür' tanımlaması bu ülkede yaşayan Türk göçmenleri 'farklı kültür' cerçevesi kapsamında ıçıne kapanmaya iten, bu süreçte de ikinci sınıf ınsan olma konumunu yeniden üreten ve Türkiye'ye yönelik olarak da belirli bir muhafazakârpolitikayıdesteklerniteliktedir. Sonuç Cemaleddin Kaplan'ın başkanlığındaki "İslami Cemiyetler ve Cemaatlar Birliği", Baü Avrupa'da gettolarda yaşayan. düşük statülü işlerde çalışan veya uzun süredir işsiz olan, bulunduklan ülkenin sosyal tabakalaşmasında en alttakileri oluşturan Türk işçileri arasında örgütlenmiştir, Bu göçmenler yaşadıklan toplumda sürekli açık ve gizli aynmcılık ile karşılaşan. o toplum ile sürekli çaüşma içinde olan kişilerdir. Bu durum sonucu içinde yaşadıklan toplum tarafından reddedilen ve içine kapanarak mevcut durum ile başa çıkmaya çalışan bu insanlara Kaplan grubu kendi dünya görûşü çerçevesinde yoğun bir kadercilik telkin etmektedir. Uyeierin içinde yaşadıklan toplumda biriken öfkeyi radikal bir söylem ile bir başka düzeye. göç edilen ülkeye. Türkiye'ye yansıtan grup, bu düzeyde alabildiğine radikaldir. "İslami Cemiyetler ve Cemaatlar Birliği" çeşitli İslam temelli örgütlenmeler içinde küçük bir grup niteliğindedir. Bu grubun Türkiye'de güçlü bir tabanı yoktur. Fakat grubun özellikle genç üyelerinde gözlemlenen radikallik, grubun silahlı mücadeleye karar vermesi durumunda (henüz bu karar verilmemiştir) yankı uyandıracak eylemlere kolaylıkla dönüşebilir niteliktedir. —BİITİ— 'KARA SES'E TEPKİLER YARIN Elestirilere yanıt Z aman gaıetesiyazarlarından Fehmi Koruhu gazetede yazclığı iki k öşede benim katıbmulığım bir topluntıyı vulecKİan izleverek ve Cemaleddin Kaplan grubımtı üye hısaııluriagörüyneden buyazıyı Yiizdığımı öne sürmekteclir. Bu sııçlamayı "SosyalDeğişme re Tarihut Cerruhiler" ı.simli {iılışmum /(in de lekntrlamakta vedoktora tezimle ilgili cfc)tirikrini Saym İmmailKaranın Derguh dergisiııde çıkan eleştirilerini kulkmarak vapmaktcıdır. Bu eleştiriler'm karşıyanıt Dergah dcrgİM'nin 15. sa'vısında < Mayıs 1991! vayınılanmıştır. Sayın Korıı eğer bu konudaki vanıııınınwruk edivorsa cıdı geçen dergiye tnıkabilir. Kaiılnuıtiığıın toplantıları videodan izleverek ı tızmak gibi bir alışkanlığııv olsa idiherhulde tek bir lopluııııvı değilde birkaç loplantıvı anlcılırdını. Örneğın nistın uvmdu bııgrup ınnıjındını Ishım Federe Devleıi nin ilan edidiği tophııuı dalıu ilginç olmaz mıydı? Benim her iki uniitırmamdu da kullundığım tiraştırma lekniği katıluna gözlemdir. Ara^tırnıalarıımla amacıın. bir tophansalolgu oltırtık diııiyti}cman din düzeyinde unlamuktır. Bu <,en,e\edebenim içinkişilerin ismideğil, olgunun A emlijii önemlidir. Bıı teknik ileyapdan araştımıalanla görüfülen k /}ileıiıı gerçek isimlerini verme zonmluluğu voktıır vegenellikle veıilmez. Sosyal hilimlerde bu teknik kııllanılarakyapılnuş vegerçek isimlerin vcrihncdiğipek çok arıçtırmamevcuttur. Burada anun-- (iraştırnuıcıyı değil; uruştırmu konusu olan k ı$ilerikorunuıktır. Sayın Korıı 'nıın arajtırnıalarımdagerçek kişi isimlerini vermediğim için "montaj"f "gerçek değU"diye sııçladığı bu iki ıiraşitrmamdagerçek kişi isimlerini vermemi engelleyenyasalsımrlumalur vurdır. Türkiye'de tarikutlar temelindeki diniörgütlenmeler. 1925 te çıkurılıuı kuıuııı ile vasaklanmıştır. Bugün fiilen bu va.sak kalknıış isedehukukiaçıdan tarikatlar lıalcı vasadışı örgütlenmelerdir. Cemaleddin Kctplan gruhunu mensııp üveler ise sadece bir dini grubun üve.si değil, cıvnt zaınanda bugün Türk nT 'de mevcut olan siyasisistemi değistirmeyihedefleyen siyusibirgrubun üye.sidirler. Bu durunıda, zorunlu olmadığınız İHiklc. üyelerin gerçek isimlerini (Belki Koru 'ya göre adres ve telejon nıımaralarmt da vermem gerekirdi) vermenin tek anlamı olabüirki o da ilıhırdır. Sa\ ın Korıı yubilememama. benim diinyagörüsî'unde. ihbanılık birerdem değiidir. Fulva Atacan •Bu dizide yayınlanan fotoğraflar için 32. Gün ekibine teşekkür ederiz. ÇALIŞA M A R I N SORULARI/SORUNLARI / YILMAZ ŞÎPAL "Yurtdışında Işveren Olarak Çahştım" 1965 vıhnda jurtdışında çalışmaya girtim. Vurtdtşın da 1965*ten İ982'ye kadar işçi, 1982 ile 1985 yıllan arasında işveren olarak çaJıştım. 1989 j ılında Türkiye'ye geldim ve bir yıl SSK'lı iş- çi olarak prim ödedim. Bu arada 2 yıl askerük borç- lanması vaptım \e primlerini ödedim. Yurdışında işveren olarak çalıştığım 3 yıl için yurt- dışı borçlanması yapabilir miyim? Bunun için ne gibi belgeler gerekmektedir? N.C. YANIT: 15.9.1985 günlü Resmi Gazete'de yayımlanan yurtdışında bulunan Türk Vatandaşlannın Yurtdışında Ge- çen Sürelerinin Sosyal Güvenlıkleri Bakımından Değerlen- dirilmesi Hakkında 3201 sayılı kanunun Uygulama Yönet- meliği'nin 2. maddesinde yönetmeliğin amaa açıklanmakta- dır. "Bu yönetmeliğin amacı, Türk vatandaşlannın, yurtdışın- da geçen" ve belgelendirilen çalışma süreleri ile bu çalışma süreleri arasında veya sonundaki işsizlik sürelerinden herbi- rinde bir yıla kadar olan kısmının ve yurtdışında ev kadını olarak geçen sürelerinin talepleri halinde borçlandınlarak sosyal güvenlikleri bakımından değerlendirilmesindeki usül vc esaslan düzenlemektir. Bu sürelerin 18 yaşından öncesi kısmi değerlendirmede dikkatealınmaz." Yurtdışında işveren olarak geçen süreler de borçlanma kapsamına alınmış mıdır ve borçlanmalarda ne gibi belgeler istenmektedir? Bu sorunun yanıtı ise. yönetmeliğin "Hizmetlerin belge- lcnme esaslan" ile ilgili 8. maddesinde verilmektedir. "Borçlanma talebinde bulunanlar, yurtdışında, yurtdışın- da geçen ve borçlanmaya esas olacak hizmetlerine ait aşağı- da belirtilen bclgelerden her hangi birini ibraz etmekle belge- lendiıme mecburiyetini yerine getirmiş olurlar; a) Çalıştığı ülkede bağlı olduğu sigorta merciinden alacağı hizmct cetveli veya sigorta kartlannın örnekleri. b) Çalıştığı ülkede işyerinin bağlı olduğu belediye. vergi daircsi, iş bulma kurumlan ve diğer resmi kuruluşlarca tas- dikli hizmet belgesi, (Sigortalının çalıştığı işyeri resmi kuru- luş ise bclgenin aynca tasdikine gerek kalmaz.) c) Bulunduklan ülkedekiTürk Konsolosluk veya Çalışma \e Sosyal Güvenlik Ataşeliklerinden alacaklan gerekçeli hiz- mct belgcleri. d) Yurtdışında çalıştığı işyerlerinden alınan hizmet sürele- rini gösterir bonservisleri ile birlikte pasaportlannda bulu- nan çalışma müsaadelerinin tasdikli tercümeleri. c) Kendi nam ve hesabına yurtdışında çalışanlar, çalıştık- lan iş kolunun o yerin bağlı olduğu meslek kuruluşu veya derneğinden alınacak hizmetlerini (gün. ay, yıl olarak) göste- rir tasdikli hizmet cetvelleri." 3201 sayılı yasa yalnızca yurtdışında ve bir işverenin ya- nında çalışanlara borçlanma hakkı tanımamıştır. Yasa. işçi olarak çalışanlann yanı sıra kendi adına ve hesa- bına bir işyeri açanlan da kapsamı içine almıştır. Kısaca. yurtdışında işveren olarak çalıştığınız süreler de borçlanma kapsamındadır. ANKARANOTLARI MUSTAFA EKMEKCİ Aslan HemşerimL Bana çoktan beri "Aslan hemşerim!" demiyordu. Zo- runlu karşılaşmalarda, yine el sıkıyor, hatta şap şup öpüyordu. Hemşeriler için neler yaptığını anlatıyordu. Dinlemediğimi, yanından bir an önce uzaklaşmaktan başka bir düşüncemin olmadığını seziyordu sanıyorum. Uzaklaşınca belki derinden bir "ohhh " çekiyordu da ne bileyim? Her dönemin adamı bir bürokrattı, ama işin kötüsü ben de her dönemde gazeteciydim. Yazıp çiziyordum, karşılaşmamamız olanaksızdı. Aslan hemşerimin işi çe- tindi anlayacağınız. Onu 196O'lı yıllardatanımıştım. Oyıllar, Milliyet'teçalı- şıyorum. O da "mektupla öğretim" mi ne öyle biryerde. Bir yerde karşılaşıp, tanıştık. "Mektuplaöğretim" bir ga- zeteci olarak bana ilginç geldi. Şimdiki "açık öğretim "in başlangıcı olabilir. Bir haber yazdım. Resim öğretmeni miydi, neydi asıl. Sergi açtı, sergisinden de söz ettim. Bir köylü çocuğunun sergisi filan olacak... Aradan yıllar geçti, onu bir yerlerde genel müdür cHa- rak gördüm. Eh, iyi. Bir hemşerimiz genel müdür olmuş, kötü mü? Doğup büyüdüğüm ilçenin bir köyünden o da. Gerçekten hemşeri sayılırız. Her dönemin adamı olduğunu, iktidarlardeğişincean- ladım. Adalet Partisi mi iktidarda. Olsun, Konyalı kim var? Faruk Sükan var! Faruk Sükan değil o artık, "Faruk Abi!" Aslan hemşerimin bir huyu var; işbaşından gidenleri arayıp, sormaz. Hatta selamı, sabahı keser! Onu, Faruk Sükan'a sordum. Şöyle dedi: -1978-79'da atıyorlardı, ben araya girdim. Yerinde bı- rakmaya razı ettim bakanı. Ben ayrıldıktan sonra, bir gün arayıp sormadı. Çeşme'de birçok usulsüzlükler mi ne yapmış? Bilmiyorum, duydum... Yine, 1980 öncesi 1970li yıllardı. Cumhuriyet'teçalışı- yorum. Telefon çaldı, bu... - Sizden bir randevu rica ediyorum! - Ne randevusu kardeşim, burası bakanlık mı? Atla gel, görüşelim! Cumhuriyet'in "Ankara Havası "na benzer bir köşe- sinde, bir haber çıkmış; hemşerimle ifgili. Artık görevini bırakması gerektiği yazılıyor orada. Onu da benim yaz- dırdığımı sanıyor, onun için randevu istiyor "Aslan hem- şerim!" - Peki, atla gel, haydi şimdi bekliyorum! Geldi. Dediğişu: - Bana üç ay izin verin, emekliliğimi bekliyorum. Emekli olayım, ayrılacağım! - Ayrılırsanız, onurunuzu kurtarırsınız hemşerim, siz bilirsiniz? Ben hemşeri olduğumuz için söylüyorum. Ya- zılanlar doğrudur, siz ayrılın... Gitti, ayrılmadı! Yeni şeylerin arkasında koştu. Fahri Korutürk cumhurbaşkanıydı. Emel Korutürk, sanatı se- viyor, sanatçıları koruyordu. Emel Korutürk, onun bir yakınının nikah tanığı mı ne oldu? Aslan hemşerim, yine dörtayağının üstündeydi! Eeee, artık 12 Eylül gelmeliydi, geldi! "Aslan hemşe- rim" görevinin başında, askerlerin yanıbaşındaydı! Kenan Bey'in sergileri açıldı; YaşarÇallı portrelerini ya- pıyor, Güzel Sanatlar Müzesi'nde sergileniyordu. Ora- larda kime yanaştı bilmiyorum, 12 Eylül döneminde "sessiz, derinden" gitti! Şimdi, Kenan Bey'i, ötekileri arayıp soruyor mudur? CHP-MSP ortaklığı sırasında mıydı neydi, bir ara hac- ca da gitti eşiyle; "hacı" olup döndüler. Eşi, dönüşte başını örttü. Şimdilerdeörtmüyorgaliba! DYP-SHP iktidara gelince, "aslan hemşerim'in işi çe- tinleşmeye yüz tutuyordu az kalsın. Kültür Bakanlığı- nda, görevinden alınması için hazırlıklar yapıldı; dosya- lar hazırlandı. "Hoca Ali Rıza'nın tablolarının yok oldu- ğu" haberleri, savları ileri sürüldü; gazetelerdeçıktı. - Artık bu kez, "aslan hemşerim" gider! diye düşünü- yordum ı-ıhh. Hayır gitmeyecekti! Onu, "Türki" ülkelerden birineelçi mi neyapmayı, öy- le kurtulmayı denediler. Galiba, kısa bir süre gitti de. Dönmüş: - Ben oradan hoşlanmadım! demiş. Bir düşündüm, galiba Türkiye'de şimdi en uzun dö- nem genel müdürlük yapan "aslan hemşerim" oluyor. Daha önceleri, Cüneyt Gökçer vardı, onu anardık, "Ne denli uzun dönem kaldı?" diye. Cüneyt Gökçer solda sı- fır kaldı! Iktidarlarla, bürokratların gelip gitmeleri mi gerekir? Yoo, bana sorarsanız "Hayır" derim. Onlar, partilerin değil, devletin memurlarıdır. Bakanlar gelir gider. Onla- rın görevlerini sürdürebilmeleri gerekir. "Aslan hemşerim'in son başarılı çalışması şu oldu: Kurtuluş Savaşı'yla ilgili otuz-kırk kilo gelen bir dev "albüm" hazırlattı. Fikri Sağlar, albüm için önsözyazdı. Tümü yüzlerce kilo tutan bu albümü Azerbaycan'da Türk cumhuriyetlerinin kültür bakanlarına armağan edildiğinde görmüştüm. Ne olduğunu bilmiyordum, An- kara'da yazarlara da gönderilince anladım. Buna da bir şey diyemezdim ya! Aslan hemşerim, arkasına şehitleri almıştı. Fikri Sağlar, onu ne yapar eder görevinden alırdı, ama işin içine Hinthorozu Erdal Bey mi girmişti bu kez? "As- lan hemşerim'in "inönü Vakfı'yla da bir bağı mı vardı ne? ••• Düzeltme: Pazar günü çıkan "Ankara Notlan'nda, Y. Kadri Karaosmanoğlu'nun emekli aylığı 3-4 milyon ola- cakken, 3-4 bin yazılmış; yanlış benimdir, düzeltirim... BULMACA SOLDAN SAGA: 1 2 3 1/ Can Yücel'in bir şiir kitabı. 2/ "O" adüının yönelme du- rumu... Kimi hayvan ve bitki hücrelerinde bulunan iğne bici- minde billur madde. 3/ Kirliliği gösteren iz... Deride sinirler boyunca birtakım ağrılı fiskelerin dö- külmesiyle beliren hastalık. 4/ Avru- pa'da bir ülke... Ya- banıl hayvan banna- ğı. 5/ Kendini göste- remeyen, dikkati çekmeyen... Kayak. 6/ Sarp geçit. 7/ Satrançta özel bir hareket... Baş örtüsü olarak kullaru- lan bir tür ipekli dokuma. 8/ İlkel benlik... Asya'da bir ülke. 9/ Dör- düncü zamanda kuzey bölgelerinde yaşamış fosil fiL.. Bir şeyüı doğru ol- duğunu belirtmek için yapdan işaret. YUKARTOAN AŞAĞIYA: 1/ Atlas Okyanusu'nun kuzeyinde- ki sıcak akıntı sistemi. 2/ Teklif... Evin bölümü. 3/ Hamamböcegi. 4/ Kedi ya da köpck yavru- su... Kenar süsü. 5/ Müstahkem yer... Çok hızh gidebilen bir tür keşif gemisi. 6/ Yargı... Kaplarda su nedeniyle oluşan tortu. 7/ kinilıği belirlenemeyen uzay cisimlerine verilen ad... Halk ede- biyatında aruz ölçüsüyle yazılan şiir türlerinden biri. 8/ Sekiz kiloluk tahıl ölçeği... Avuç içi. 9/ Höscyin Cahit Yalçın tarafın- dan yayımlanan gazete... Yan menuııulak beUrtea bir inieın.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear