22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
8KASIM1992PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER 15 'Bir dalıa haber ver, Habur'da karşılayalııır • Sosyal demokrat Celal Talabani ile muhafazakâr Mesud Barzani'yi nere- deyse tam eşit oylarla lider olarak seçtikleri 1992 mayısında, "Kürdistan'a ayakbastı parası" alan peşmerge, bu uygulamayı bırakmış. Ancak başka bir uygulama ile varlıklanm hissettiriyorlar: Izin belgesi. • Psikolog Nesrin, Saddam'ın başkenti Bağdat'a gittiği için soyadmı vermi- yor. Kürt ayaklanması sırasında kaçan ağabeyini ziyaretten dönüyor. Sohbet giderek koyulaşıyor. Söz PKK'ye gelince takılıyoruz. Sonradan anlaşmayla sonuçlanan PKK-peşmerge çatışması konusunda ilginç şeyler söylüyor. UFUKTEKtN ZAHO-SELAHADDİN- ERBİL - Habur'un girişinden başlayarak sıkça göreceğimız yaayı asmakta hiç de haksız de- ğü Iraklı Kürtlen "Kürdistan." 4 Ekim 1992'de "Biz. federe Kürdistanaz. devlet değıliz" diyerek yaptıklan uluslararası duyuru yeterince kabul görme- miş olmalı ki, yaşadıklan coğ- rafyaya kımi zaman "hoşgeldi- niz" diyerek. bazen de "park sahası" levhası asarak, ama mutlaka önüne "Kürdistan" sözcüğünü ekleyerek yapıyor- lar vurgulamayı. Kürdistan'ı, yavaş >avaş da olsa anbyor. hatta kabul ediyor insan ama doğnısu benzin ülkesinde pa- halı benzin şaşırüyor. ardında Saddam olsa da. Dünyayla ıle- tişimın sıfıra yakın, üstelik müt- hiş pahalı oluşu, çoğu lezzetsiz sınırh sayıdaki yemekleri, işsiz- liğin sokaklarda kol gezişi, bir de o hep "başkalanndan bekle- mek anlayışı" keyfıni kaçınyor Kürdistan günlenrun. İlgili ve güler yüzlü ınsanlann varlığı, "President Özal"dan övgüyle söz edışleri. yalan nedir pek bil- meyışleri ise elbette arulan Kürdistan yurttaşlannın. Sosyal demokrat Celal Tala- ani ile muhafazakâr Mesud Barzani'yi neredeyse tam eşit oylarla lider olarak seçüklen 1992 mayısında, "Kürdistan"a ayakbastı parası" alan peşmer- ge. bu uygulamayı bırakmış. Ancak başka bır uygulama ile varhklannı hissettıriyorlar; izın belgesi. Erbil'deki "Saddam muhalifleri toplantısı'na gide- bılmek için Barzani'nin Zaho'- dakı karargâhından verilen Arap alfabesiyle yazıh Kürtçe belgeyi almak zorunda kahyo- ruz. Artık içimiz rahat. "pasa- van" niyetine verdıkleri belge elimizde ya. sekiz saat sürecek yolculuk sırasında siz deyin 15 kez, biz diyeüm 25 kez durdu- rulduğumuzda zorluk çekmi- yoruz. Tûrkiye'deki Kürtler Yolculuğu. bir Avrupa ülke- sindeki kardeşini ziyaretten dönen Arap psikolog Nesrin'le birlikte yapıyoruz. Böylesı hem daha ucuza geliyor. hem de se- kiz saat kısalıyor. Zaho garajın- da tanışüğımız Arap kızı, ken- dilerinden olduğu için herhalde pek bir soruyla karşılaşmıyor. Elimde 21 ekim tarihli Curnhu- nyet'i gören orta yaşh Kürt Aziz Kasım. Kürtlerle ilgili ha- berler nerede diye sonıyor. "Kürtlenn Türkiye'dekı nüfu- su ne kadar, Türkıye demokra- tik mı, Özal mı daha demokrat, Demirel mı?" vs sorulanna net bir yanıt bulmakta güçlük çe- kince bu kez daha da zorunu yöneltiyor: "PKK'run dışında Kürt par- tıler yok mu, parlamentonuza gırebildıler miT" HEP desek bir türlü, deme- sek şaşıracak. En iyisi lafı yu- varlamak. Psikolog Nesrin, Saddam'ın başkenti Bağdat'a gittiği için soyadmı vermiyor. Kürt ayak- lanması sırasında kaçan ağabe- yini ziyaretten dönüyormuş. Sohbet gıderek koyulaşıyor. Söz PKK'ye gelince takılıyo- ruz. Sonradan anlaşmayla so- nuçlanan PKK-peşmerge çatış- ması konusunda söylediği il- ginç doğrusu. "Ben de anlamıyorum bu sa- vaşı. Sanki hükümetin (Kürt) bir göstensi, oyun gibi geliyor bana." Zawita tepeleri, sonra Du- hok arkamızda kalıyor. İlk molada, bu kez lokantacırun sorgusu başlıyor. Sanki rolleri değişmişiz. O gazeteci de biz ahalideniz. Laf PKK-peşmerge üzennde yoğunlaşıyor. Lokan- taa Muhammed Rasım'le şu konuşma gecıyor ararruzda: -Öcalan nerede, bıhyor mu- sunuz? -Bilsem yazardım. -Suriye'de, zaten hiç aynlma- dıki. -Apo'yu tanıyor musun. hiç gördün mü, konuştun mu? -Fakültede aynı sınıftaymı- şız, adını sınav listesinde görür- düm. -Ama o senden büyük değil mi? -öyle de hep sınıfta çakıyor- du. ' -Size göre Apo kim, terörist mı gerilla mı? MarksistApo Daha fazla konuşmak iste- mediğimizi söyleyince "Mark- sist, Marksist" diye bağınyor arkamızdan. Sanki lokantacı değil, El Muhaberat'tan. Yola çıkah 3 saat olmuş. 5 sa- at daha gidip Selahaddin'e van- yoruz. T biçimindeki 2 gidiş 2 gelişli ana caddelenyle şırin bir ilçe burası Arap etİrisi, silindi- rik yapısı kalın camilere yansı- mış. Refüjlerdeki renklı taşlar (karo gibi) yoksul ilçenin belki de tek lüksü. Saddam'dan kal- dığmı anlatıyor Kürtler. Sözle- rinde sanki eskiye özlem gizlı. kimbilir, belki de yanıhyoruz. Tabure yerine Suna PekuysaTın Nebiş kutusunu kuDanan köcûk Kürt, şimdi bir çift ayakkabıyı bir dinara boyar olmuş. Binalann beyaz ve krem ren- gine alışmış. mavi denize yakın yaşamış biri için Selahaddin'- deki kirli san, soluk renkler. küçük pencereli evler kasvetlı bir hava estiriyor ortama. Otet- ler, iyi işletilse, yırtık halılan değiştirilse ve duvarlan bir gü- zel boyansa bizim standartlan- mızla en az 3 yıldız alacak gü- zelükte. Ne ki, işletmecilik düşman başına. Bir de resepsi- yonda yabana dil bilenleri koy- salar iş daha kolaylaşacak. Allah'tan Arapça'dan Türkçe- ye sızmış kımi kelimeler rahat- iatıyor. Sonuç yerine netice, topluluk yerine cemaat dedik mı tamam, anlaşıyoruz. 36. paralel yanlışı "Kuzey Irak". Artık hiç kimse böyle demiyor Batı'nın yardı- mıyla çizilen 36. paralelin kuzey coğrafyaa için. Ancak-burada hemen herkesin yapüğı bir yan- hşı öğreniyoruz. "Kürt Fede- rasyonu"' ya da bir gazetemizin attığı başhkla "36. Paralel Dcv- leti" doğru bir tanımlama değil. Başka bir anlatımla. "Kürt Fe- derasyonu"nun sınırlan batıda Sunye, kuzeyde Türkiye. güney ve doğuda İran'la çevrili ama güney, alt sının 36. paralel de- ğil. Orneğin Musul. 37. paralel- de yer alıyor, ama Türkmenle- rin de yaşadığı bu bölgede Arap ağırüğı olduğu ıçm Saddam'a bırakılmış. Karşılık olarak 36. paralelin güneyindekı Kürt ağırlıklı Süleymaniye ve Kifli, 35'te olduklan halde Kürtlere venlmış. Kuzey Iraklı Kürtler "Kürdis- tan idealT'ni bir hayli ileri gö- türmüşler. Bunu, mağazalarda peynir-ekmek gibi 15-20 dinara saülan "Büyük Kürdistan hari- tası'ndan anlamak mümkün. Paris'teki Kürt Enstitüsü tara- fından 1985 yılında basnnldığı belirtilen haritada. "4 parçalı Kürdıstan"ın sınırlan çizilmış. İran ve Suriye'den almayı um- duklan topraklar bir yana, Türkiye'de İskendenın Kör- fezi'nin Kürdistan'a dahil edil- mesı, buna karşın daha beride- kı (onlara göre) Hatay'ın Su- riye'ye verilmesi ise inanılır gibi değil. Benzin fiyatlan, bir bakıma Kürt-Arap farkıru, daha doğru bir ıfadeyle "Federasyon", '"Bağdat" aynmını gösteriyor. "Kürt federasyonu ha!, ben size gösteririm" diyen Saddam Hü- seyin'ın Kürtlere "arnıağanı!" Öyle kötü bir armağan ki, 36. paralelin güneyinde 40 litresi 2.5 dinara saülan benzin. Kürt bölgesinde 100 dinar, yani kırk kat. Batı'da olmayan şey Sokaklan kirli. ormanlar kış- hk odun ıhtiyaa için çınlçıplak bırakılmış. Yemekler kaütesiz, az. Ancak bir şey var kı Batı'da nesli tükenmış; insanlık. Baa Batı hayranı. Türk gazetecilere tepkili "demokrat politikacı- lar!" hariç, "Kürdistan'da 12 gün. paranın bozamadığı dost- luklar için çok elverişli." pylesi- ne bir güzellik ki son ızlenimleri insanm iki sayfa haberi, uydu bağlantıh faksıyla 190 dolara ıl.6 mılyon TL) geçen Arap zenginin kaağına bıle aldırmı- yor. Türkiye'de 6 ay kaldığı için "Ekmeğinizi yedim. dostluğu- nuzu gördüm" diyen KYB'li Bahtiyar ile "Gardaşımsan" deyip yatağını veren Azeri kö- kenli Kürt Hidayet, uğurlama- ya gözleri yaşlı geliyoriar. Son sözleri ise öyle içten İci bu koşul- da bu davet; pes doğrusu: "Gelecek sefere akrabalann- la gel. Diono'ya gideriz. Haber ver. seni Habur'dan alınz." Stırıyeden ızlenımler Ha Hasekili, ha Harranl Hafız Esad'ın şablon resimlerinden boş kalan bazı vitrinlerin yıldızı, Sibel Can olmuş. MEHMETFARAÇ HASEKİ - Şuriye'nin 120 bin nüfuslu kenti Haseki, Ana- dolu'nun geri kalmış köhne kasabalanndan farksız. Yer yer sosyal ve ekononuk acıdan Harran'ın karakterisük özellık- lerini yansıtan bu kentte sosya- list rejimin yaptığı tek hizmet Devlet Başkanı Hafız Esad'ı her yerde hissetıirmek. Haseki'- de bakkallardan evlere. kamu binalanndan taksilere. hatta trafık yön levhalanna değın kentin her metrekaresi Esad'ın şablon resimlenyle süslenmiş. Hasekilileri Harran köylüle- rinden ayırmak olanaksız. Gi- yimleri, dilleri, işlen hemen hemen aynı. Kentte valnızca Ermeni kökenli genç kızlan çağdaş giysiler içinde görmek mümkün. Çok az sayıdaki ma- ğazalarda da bu tür kızlar çalı- şıyor. Haseki'nin geriye kalan ışyerlen sınır ticaretinin askıya almdığı T980"li yıllardaki köh- nelikleriyle kalmış. İşyerlerinin çoğu bu yüzden Anadolu'nun küçük kasabalanndaki derme çatma bakkallan andınyor. Çok katlı binalann yok dene- cek kadar az olduğu Haseki'nin nuşmalanyla "refah düzeyı yüksek" bır tablo çızmeye çalı- şıyorlar. Haseki hükümet konağı önünde halci Hatabi Zefn'le konuşurken. çevremizi saran kent sakinlerinden enflasyonun ülkemızin dış dünyadaki simge- si halıne geldığjni anhyoruz. 250 bin lira ücret abyorlar. Bir polis memuru "Bu parayla na- sıl geçiniyorsunuz" sorumuza; "Vatandaş korkuyor. Korkun- ca da elini cebine aUyor" yanıü- nı vererek 'yan gelirlerine' dik- kat çekiyor. Haseki'yi gezerken yaşamın •Çok katiı binalann yok denecek kadar az olduğu Haseki'nin çoğu asfalttan yoksun sokaklan başıboş bekleşen insanlarla dolu. Haseki'de polis ya da öğretmen değilseniz, bir kamu kuruluşunda da çalışmıyorsanız, özgürlüğünüz biraz kısıth. Ama sosyal düzeylerini yüksek göstermeyeçalışıyorlar. çoğu asfalttan yoksun cadde ve sokaklan başıboş bekleşen in- sanlarla dolu. Haseki'de eğer polis ya da öğretmen değilseniz, bir kamu kuruluşunda da çalış- mıyorsanız özgürlüğünüz biraz kısıth. Çoğu küçük çiftçi olan Hasekililer baskı ve yoksulluk- la boğuşmalanna karşın ko- "Türkiye pahalı. ekmek 15001ı- ra diyen" bir Hasekılıye pej- murde görüntülü bir pobs memuru çıkışıyor: "Burada va- tandaşın durumu iyi. Olan po- lisle öğretmene oluyor." Suriye'de polisler Türk para- sıyla 400 bin. öğretmenler de her metrekaresıne girmiş gö- rüntüler dikkatimizi çekiyor. Kent duvarlan 7 ay önce yapı- lan devlet başkanlığı seçiminin tek adayı Hafız Esad'ın binler- ce portresıyle süslenmiş. Haseki hükümet konağına gırdığimiz- de kapının tam karşısında Esad'ın 17 tane değişik şekilde resminin asılı olduğunu görü- yoruz. Binanın tum kondorla- nnda da aynı görüntü. Haseki Valisi Muhammed Mustafa Mironun 10 metrekarelik oda- smın dört duvannda, masasın- da, etejerinde hatta ve hatta duvar saatinin tam ortasında da Esad'ın fotoğrafı var. Kimi ışıklandınlmış, kimi kabartıl- mış. kimi de bulunduğu cisimle bütünleşmiş fotoğraflann. "Esad'ın fotoğrafı niye bu kadar çok" sorusuna bir polis memuru "El mecbur el mecbur' diye yanıt verirken, Hasekili es- naflannın çoğu aynı fikirde olmadıklannı, bunu vitnnleri ve raflannda Esada adeta dire- nen Hülya Avşar, Sibel Can ve îbrahım Tathses'in posterleriy- le gösteriyorlar. Nahcıvan da darbe gırısımının oykusu Köylüler, Cuınhurbaşkaıı]]ğı9 nıetteıı duvaıla ördü YtCELSEZER NAHOVAN - Nahavan'- daki darbe girişimı 24 Ekim 1992 tarihinde Halk Cephesı Nahcıvan şubesi ve Ordubat Halk Cephesi şubesi tarafmdan gerçekleşürilmeye çalışıldı. Halk Cephesi silahlı adamlany- la 24 ekim günü saat 16.00 sıra- lannda televızyon . elektrik ve telefon idaresi binalannı ele ge- çırerek Nahcıvan'dakı yaşamı 4 saat süreyle durdurdular. Bu süre içinde Nahcıvan Cumhur- başkanı Haydar Aüyev'in ilk işi Azerbaycan Cumhurbaşkanı Ebulfeyz Elçibey'le temas ku- rup Halk Cephesi'nin darbe gı- rişimının önlenmesini istemesi oldu. Bu arada polis ve milisle- rinin silahlanyla Cumhurbaş- kanlığı bması önündeki büyük alana toplanmasını. Bir kısım halkın da gruplar halinde ışgal edilen binalann önünde yığıl- malannı sağlayacak çalışmalan başlattı. Aliyev'in görüşmeleri Elçıbey'le yaptığı telefon gö- rüşmelerinden sonuç alamayan Ab'yev. Azerbaycan Meclis Başkanı'nı arayarak şunlan söyledi: "Elçıbey'e söyleyın adamla- nnı çeksın, benim adamlanm silah kullanmayacaklar..." Nahcıvan Cumhurbaşkanlı- ğı bınasında bu telefon trafığı yaşanırken, çevre köylerden ge- İen onbınlerce Nahcıvanlı bir saat içinde Cumhurbaşkanlığı binası önünde etten duvar ör- düler.Azerbaycan İçışleri Ba- kanı tskender Hemidov'un olaylann bir ıç savaşa dönüşe- ceğinı anlaması. Halk Cephesi'- nin çekilmesi yönünde emir vermesine neden oldu.Halk Cephesi'nın silahlı adamlan iş- gal ettiklen binalardan çekil- mek zorunda kaldılar.Bu sıra- da çıkan çatkışmada 4 kışı yaralanırken, televizyon bina- sında da hasar meydana geldi. Sabaha kadar nöbet 24 Ekim cumartesi gecesi halk Haydar Abyev'in Cum- hurbaşkanbğı Sarayı ve İçişlen Bakanbğı binasının önünde sa- baha kadar nöbet tutarak ge- çirdiler. 26 Ekim günü Azer- baycan Halk Cephesi'nden 5 kişibk bir heyet Cumhurbaşka- nı Haydar Aliyev'le 5 saat süren bir görüşme yaparak isteklerini şöyle sıraladılar: - Azerbaycan Anayasasının Nahavan'da uygulanmasını Nahavan Halk Şubesi Baş- kanı Asef Guluyev. darbe gin- şiminın altında yatan nedenlen şöyle sırabyor: Devktişlemiyor "Nahavan'da halen eski ko- münistler ış başında. Halkımız perişan. Devlet işlemiyor. Hır- sız. vurguncu ve rüşvetçiler bu yönetim tarafmdan kibt nokta- larda tutuluyor. Türkiye'den günde 500-600 kişi geliyor.Bun- lann yatacak yerleri yok.Huzu- rumuzu kaçırdılar. Ahlaksızbk aldı yürüdü. Herkes evindekıni ahp Türkiye'de saüyor. Tür- kiye'ye vize uygulansın. Bu yönetim gıtmeyince Nahavan'- da işsizbk ve pahabbk daha da artacaktır. Seçime daha üç yıl var. Bizim istediğımiz, bir ka- BIP m TÜKSHLRN DPHR EHMHZ SfiTBRO Nahcıvan Halk Cephesi'nde, Asef Guluyev'in odasındaki pano: Bir kere yükselen bayrak, bir daha inmez. Resulzade... ıktidardakiler kabul etsin- - Nahavan Parlamentosu anayasamıza ters düşen karar- lan iptal etsin. - Ortak bir Milli Mech's ku- nılsun - Aliyev, Cumhurbaşkanı olarak değil. Nahavan Parla- mentosu Başkanı olarak ıfade edilsin. - Aliyev, Türkiye, İran ve Er- menistan'la Azerbaycan'ın ha- beri olmadan görüşmesin. - Türkiye ve İran'ın içişleri- mize kanşması engellensin. nun çıkanlsın ve seçime gidil- sin." Nahavan Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev ise, darbe girişi- mini şu sözlerle dile getiriyor: "Halk Cephesi'nin amacı , Nahavan Devletinin Başkanı Haydar Abyev'ı yıkmak, Hay- dar Aliyev'i indirmektır..." Aliyev'le Cumhurbaşkanhğı Sarayı'nda yaptığımız görüşme gekn bir telefonla kesildi. Dışa- n çıküğımda Azerbaycan İçış- leri Bakanı ve Halk Cephesi lideri İskender Hemidov'un Bakü Havalanı'ndan Naha- van'a hareket hab'nde oldukJa- nnı öğrendim. 15 dakika sonra gelen arabalanndan inen çok sa- yıda polis ve milis, saraydan ıçen giriyordu. Cumhurbaşkanhğı Sarayı'- mn önündeki alanda en az 20 bin kişi toplanmıştı. Bir mıllet- vekili "Neler oluyor?" şekbnde- ki sorumuza şu karşıhğı veri- yordu: "İskender Hemidov bozkurt- lanyla Nahcıvan'ı işgale geb- yor..." Nahavan'da 24 Ekim tari- hindeki darbe girişiminden sonra, korkulu bir dört saat da- ha yaşandı. Türkiye. Azerbay- can ve Nahavan arasındaki yoğun bir telefon trafiğinden sonra İskender Hemidov ve Bozkurtlan Bakü Havaalanf- ndan aynlmak zorunda kaldılar. Nahavan Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev, 28 ekim günü yaşanan İskender Hemidov'un Nahavan'a milisleriyle gelme girişimini şöyle anlattı: "27 Ekim tarihinde Halk Cephesi'nin idaresinde olan Azerbaycan televizyonu, yaptı- ğı yayında şöyle denıliyordu (Haydar Aliyev parlamentoda aldığı bir kararla Yeltsin'den yardım istedi ve Nahcıvan mil- letvekilleri de bu karan ayakta alkışladılar). Bu yayın yalan ve kasıtlıdır. Azerbaycan'daki Halk Cephesi'nin bir oyunu- dur. Bugün Nahavan'da du- rum daha da gergindır. Bir kaç günden ben Baku'den kalkan uçaklarla silahlı adamlar geli- yor. Bunlar Halk Cephesi'nin adamlandır. 27 ekim günü İs- kender Hemidov'un silahlı adamlanyla birbkte buraya ge- leceğini öğrenince durumu Elçı- bey'e telefonla bildirdim. On- dan bir sonuç alamayınca Azerbaycan Parlamento baş- kanını aradım. Yaptığı girişim- ler sonucu İskender Hemidov'- un gelmeyecegini soyledı." Haydar Aüyev, basın toplan- tısından sonra parlamentoda da bir konuşma yaptı ve sesı mikrofonla dışandaki toplulu- ğa da verildi. Ertesi gün 29 ekim tarihinde Haydar Myev'le görüştüğü- müzde. "Yeni bır gelişmenın olup olmadığıru" sordum. Ali- yev.^öy le dedi: "öğrendiğime göre, İskender Hemidov dün Nahavan'a gele- meyince Türkiye'deki Bozkurt- lara demış ki (Beni buradan Nahavan'a koymadılar. Siz Dilucu Köprüsü'nden geçıp Nahavan'da devleti yıkmalısı- nız). Türkiye'deki Bozkurtlar da bu söze razılık gostermışler- dir. Demişler ki (Biz bunlan yapanz). Iğdır Valisi ile görüştüm. De- dim ki (Bu sınırdan bunlan bu- raya koymayın. Ankara'da Devlet Bakanı Şerif Ercan'la konuştum. Süleyman Bey tör- ende idi. Onunla görüşeme- dım. Şerif Ercan'a dedim ki Süleyman Bey'e ve Turgut Özal'a durumu bıldirin. İsken- der Hemidov kendismi Azer- baycan'da Bozkurtlann başka- nı ilan etmiş. Türkiye'deki Bozkurtlar Cemiyeti var ya, ya- ni Türkeşçiler. İşte İskender Hemidov da Bakü'de Bozkurt Gazetesı çıkanyor. Türkeş'in resimlerini orada veriyor. O ga- zetede bilgi veriyor ki. (Ben Türkeş'in işinin devamasıyım. Turkeş'ten sonra Bozkurtlann başkanı ben olacağım." SAYIN DOKTOR VEECZACILAR Santral Diabetes İnsipidus ve Noktürnal Enürezis Tedavilerinde Uygulanan MlNIRINDesmopressin 0,1 mg/ml 2.5 ml îthal edılerek pıyasaya sunulmuştur. RKJC^l u ç SMmn VE TÖWET tm şu FERRING Ayrıntılı bilgi için lütfen firmamıza başvurunuz. ER-KİM İlaç San. ve Tic. Ltd. Şti. Gaziumurpaşa Sok. Bimar Plaza No: 38 K. 4 D: 12 Balmumcu - 80700 Beşiktaş, İSTANBUL
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear