Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 19 KASIM1992 PERŞEMBE
12 DIZIYAZI
I. Mehmet döneminde çöküşü durduran imparatorluk II. Murat'la eski günlerinedöner
Osıııaıılı muradına eriyor
O s m a n I ı
İmparatorluğu
T a r i h i
• Jeun LOUIA Buı qıw-Grammunı • Louis
Bazin> hene Beidıceanu> \icoara
Beltüceanu • Paul Dumonl • François
Georgeon* Robert Manlran • 4ndrt
Raymond* Jean Paul Roux1* \icolas
Vatm^Oıttes i''emstein
Çeviren:
ServerTANİLLİ
-5-
A
nkara yenilgisini ızle-
yen on yıl çetin oldu.
Bayezit, yerini almaya
haar dört oğul bırakı-
yordu: Süleyman,
Mehmet. İsa ve Musa.
Osmanü devleti parçalandı.
Yenilgi. bir parçalanış ve dağılış gö-
rünümünü de taşısa, Osmanh güçleri
toptan ezilmemişlerdi. Timur, orılan
yok etmek ve mirasçıyı, Süleyman'ı ele
geçırmek ıstedi önce. Ancak, arkasına
yollanan birlikler 3 Ağustos 1402'de
Bursa'ya vardıklannda. kaçan, hazi-
neyi ele geçirecek ve Boğaziçi doğnıl-
tusunda yola çıkacak zamanı bulmuş-
tu. Böylece. Bayezit'in büyûk oğlu.
Boğazlann düşmandan koruduğu Os-
manh Rumeli'sinin sahibi olup çıkü.
Süleyman Çelebi RumelTde
1402 yılının sonlannda, Süleyman
Çelebi, Bayezit'in oğullan içinde en
kısmetli olanıydı: Hazine ve yüksek
• idare elindeydi ve dokunulmamış bir
Rumeli'ye hükmediyordu. Venedikli-
ler, onunla da antlaşma yaparken
Küçük Asya'daki Osmanlılaria da
antlaşmaya gitseler, hükümdarlığı ge-
nel olarak tanınmışU.
l^üleyman daha önce oluşmuş
Birlik'le antlaşmayı yeğledi; Birîik'te
de VII. Ioannes Palaiologos, Ceneviz-
liler, Naxos dükü, Rodos Şövalyeleri
bulunuyordu, Stefan Lazareviç de ka-
tıldı onlara. 1403 Şubaunın ortalann-
da yapılan antlaşma, Hıristiyanlariçin
pek elverişli idi. Süleyman, Birlik'in
gemilerine kapılannı açıyor ve onun
haberi olmadan kendi gemilerini Bo-
ğazlardan geçirmeyeceğini üstleniyor-
du. Cenova, Karadeniz'de ve Yeni-
Foça'daki işyerleri için vergiden bağı-
şık tutulmuştu; Sakız Cenevizlileri,
Altoluogo (Ayasoluk/Efes) beyine
ödedikleri vergiden kurtuluyorlardı.
Naxos dükü, Altoluogo ve Palatia
(Balat/Milet) beylerine ödediği vergi-
lerden bağışık kalacaktı. Süleyman,
bu koşullarla, bu topraklar ûzerindeki
egemenliğini belirtmiş oluyordu. O a-
rada Theodoros' a despotluğunu geri
vermiş olan Rodos Şövalyeleri'nin Sa-
lona (Amphissa) ûzerindeki sahiplik-
leri onaylanmıştı. Son olarak Venedik,
Euboia karşısındaki kıiada bir toprak
şeridi kazanıyordu. Ne var ki, asıl ka-
zanan Bizans'u: VII. İoannes'e, olası
bir Timur saldınsına karşı onu savun-
mayı vaadetmişolmaktan hoşnut ol-
mayan Süleyman, vergiden bağışık
kıldı onu ve kendisine birçok adalan,
Selanik'i, Kalkidikya'yı, Marmara kı-
yüannı ve Karadeniz kıyılannda
önemli bir parçayı geri verdi.
Mehmet Çelebi Anadolu'da
Bayezit'in ikinci oğlu Mehmet Çe-
lebi'nin ya da daha da doğru olarak
lalası Bayezit Paşa'run güttüğü politi-
ka daha saldırgan oldu. Daha başlar-
ken, Mehmet, Anadolu eyaletleri ûze-
rindeki haklannı ilan etti. Bursa'da
yerleşmiş olan kardeşi İsa Çelebi'ye
saldırdı ve 1403'ün başlanndan baş-
layarak yendi onu. Konstantinopo-
lis'e sığınan İsa, Bursa'yı yeniden
almaya kalkarken bir ikinci kez yeni-
lince, Mehmet'in ilerlemelerinden
kaygılanan Çandaroğlu İsfendiyar
Bey'e sığındı. fsa ve bağlaşığı Ankara'-
yı kuşattılar, ancak, tekrar yenilince,
İsa, İzmir'e kaçmak zorunda kaJdı. İz-
mir Bey'i Cüneyd, Saruhan, Menteşe
ve Teke beylikleriyle, Mehmet'e karşı
bir saldın bağlaşıkhğı oluşturdu.
Mehmet zaferi kazanınca, Saruhan'ı
ülkesine kattı ve öteki Baü Anadolu
beyleri bağlılıklannı bildirdiler; İsa da,
bir daha görünmemecesine yok olup
gidiyordu.
Musa Çelebi'nin serûveni
Ankara yenilgisi. kardeşlennden
çok Musa için dayanılması güç olmuş-
tu. Savaşta esir düştüğünden, babası-
nın tutsaklıktaki ölümünü görmüştü.
Onun cenazesini Bursa'ya götürmesi-
ne izin verilince. Mehmet'in yanında,
acımlacak bir hısım durumunda olup
çıknuştı. Ondan bize kalan -belki ger-
çeğe uymayan- çehreyi, bu aa dene-
yimler açıklıyor kuşkusuz: Bağnaz,
sert ve çetin bir genç adam göriinüşü,
Süleyman'ın tam tersi!
Lusa, Süleyman'ın toprakJan-
na, içinde Eflâkhlann, Sırplann ve
Bulgarlann bulunduğu bir orduyla
girdi. Rumeli'ye 1409 sonlannda giren
Musa, 13 Şubat 1410'da önemli bir za-
fer kazandı. Süleyman, hızla Avrupa'-
ya geçmek zorunda kaldı. Düşmanlar-
İa çevrili de olsa, II. Manuel'in kişjli-
ğyıde bir bağlaşık buldu yine de.
Palaiologoslardan bir kızla evlendi ve
iki rehineyi imparatora geri verdi. 15
Haziran 1410"da Konstantinopolis
yakınında (Kosmidion savaşı), sonra
ve gerekli önlemleri almak zonındaydı
orada.
İI.Ml'KAT
I. Mehmet öldüğünde, babasının ce-
nazesi Bursa'ya götürülürken,
Amasya'daki Murat'a da gjzlice haber
verildi. Halefi vanncaya degin. sulta-
nın ölümü gizli tutulmuştu; o da gelip,
25 Haziran 1421'de tahtaçıktı.
M,.acaristan'da, yüksden bir yıl-
dızın çevresinde örgütleniyordu dire-
nış: Erdel voyvodası Yanoş Hunyadi,
Belgrad'ın surlannı onartır ve kimi
akmlarda da bulunurken, Osmanülar
üzerinde ufak-tefek başanlar da elde
ediyordu. 1442 yılı başlannda, Maca-
ristan'a, Mezit Paşa komutasında bir
ordu yollandı. İlk başanlann ardın-
dan, Türkler, topraklannı savunan
Macar köylülerinden -çarçabuk- oluş-
tunılan bir orduya yenildiler. Öyle
olunca. Murat, savaşta öldürülen Me-
zit Paşa'nın öcünün alınmasını, önem-
li bir ordunun başına geçirilen Şeha-
bettin Paşa'ya bıraktı. Yeni bir başan-
sızlık oldu bu; 1442 Eylülünde,
Hunyadi, birçok birliklerin asıl ordu-
dan uzakta yağmayla uğraşmalann-
dan yararlanıp. beylerbeyini ağır ye-
nilgiye uğrattı. Bu zaferin psikolpjik
etkisi pek büyûk oldu.
B
1421-1451 yıUarı arasında imparatoritığu yöneten II.Murat'ın minyatürü.
Lokman'ın Şemailnamesi'nden. (Istanbul L niversitesi Merkez Kütüphanesi)
da 11 Temmuzda Edirne yakınında
yenilen Musa, geri çekildi. Ertesi yıl
yeniden geldi ve Süleyman'a beklen-
medik bir saldında bulundu; çoğu
subayının terkettiği Süleyman kaç-
mak zorunda kaldı, ancak yakalandı
ve 17 Şubat 1411'de öldüriildü. Ru-
meli'nin tek sahibi olarak kalıyordu
Musa.
L
1413-1421 yılları arasında hüküm süren I.Bayezit'in oğlu I.Mehmet, kardeş-
lerine karşı yüıüttüğfi mücadeleyi kazanarak imparatorluğun başına gecti.
ktidara gelen Musa, savaşmayı
sürdürdü: Zaferinden sonra kendisini
terkeden ve kar^ısına belki de bir baş-
ka taht adayı çıkaracak olan Stefan
Lazareviç'e saldırdı. II. Manuel de,
saldınlarda bulundu. Her ne olursa ol-
sun, Musa Selanik'i, Selymbria'yı (Si-
livri). Konstantinopolis'i kuşattı: bun-
larla da, imparatomn yüzünü Meh-
met'ten yana çevirdi. Mehmet ise
kardeşinin büyûk başansından pek
hoşnut olmasa gerek, cabucak bir an-
laşmaya gitti. Öte yandan Musa.
Rumeli beyleriyle, savaştaki çabasının
dayandığı servet üstüne çekişme için-
deydi ve kimisi, düşmanlannın safına
geçti. Bu düşmanlar ise müdahale et-
mesi hakkında baskı yapınca, Meh-
met, Boğaa Bizans gemileriyle geçti.
Ne var ki, İnceğiz Savaşı'nda Musa'ya
yenilince (1412 Temmuzu), yeniden
Asya'ya dönmek zorunda kaldı. Ora-
da, bir parça çeki-düzen vermesi gere-
ken şeyler vardı ve daha da özenli
olarak yeni bir dönüşü orada hazırla-
dı. Bütün güçlerini toplayarak, uç bey-
leriyle, Stefan Lazareviç ve II. Manuel
ile anlaşarak, 1413 Haziranında Bo-
ğazlan yeniden ijeçti. 5 Temmuzda,
Musa, Sofya yöresinde savaşmak zo-
runda kaldı. Sayıca pek üstün güçlerce
yenilgiye uğraülmca, kaçmak istedi,
ancak yakalandı ve boğduruldu. Kar-
deşlerinden kurtulan Mehmet. yıllar-
dır uğrunda calıştığı bir şeyi elde et-
mişti: Osmanh Imparatorluğunun
yeniden kurulan birliği idi bu!
I.MKIIMKT
Mehmet Çelebi sultandı şimdi. Ne var
ki, XV. yüzyıldan başlayarak, bu un-
van Osmanh hükümdannı -tartışma-
sız biçimde- gösterir. Ne Süleyman. ne
Musa. her ikisi adlanna sikke bastır-
mış da olsalar, sultankklannı ileri sür-
mediler. Böylece, şu noktanın alünı
çizmek önemlidir: Mehmet, dört kar-
deşin içinde, oynadığı rolde imparator
düşüncesine sahip belki tek kışi ola-
rak, 1407 yılmdan başlayarak, bu un-
vana sahip çıktı. Öyle olunca da,
babasının tutkulan, kendisinde yeni-
den çıktılar ortaya; ne var ki, koşulla-
nn gerektirdiği ihtiyat ve denge duy-
gusuna bağb idiler bunlar.
vTerçekten, Osmanlı geleneğinin
Düzmece Mustafa dediği kişi, 1415
yazında bulunduğu Eflâk'tan kalkıp
Bulgaristan yoluyla Makedonya'ya
geldi. Bu insan, I. Bayezit'in oğullann-
dan biri olduğunu ileri sürüyordu.
Ortada düzmece bir kişınin sözkonusu
olup olmadığmı, tanhçilerbehrleyebil-
miş değıl. Öte yandan sorun ikinci de-
recede önemli: Mustafa'run yararlan-
dığı destekler (Mirçe, onu izlemek için
Niğbolu'yu terkeden Cüneyd, çok
geçmeden II. Manuel, birçok önemli
Osmanh ileri geleni...), I. Mehmet'in
içine düştüğû kaygı, bütün bunlar.
tahta gerçekten aday birinin etkisini
yapuğını gösteriyor; ileri sürdüğü şey-
ler yasal olup olmasın böyk!
*u kapıda bekleyen ya da önce-
den görülebilir tehditler, yeni bir Ma-
car Haçh seferi korkusu belki. II.
Murat'ı, 1444 Martından başlayarak.
banş arayışı içine soktu; aracı. despot-
luğunu yeniden elde etme düşüncesiy-
le iştahı kabarmış Georgi Brankoviç'-
ti. Edirne'de 12 Haziran 1444'de van-
lan anlaşmayı, Ladislas temmuz
sonlannda kuşkusuz onayladı: Bulga-
ristan'la Eflâk'taki Osmanh metbulu-
ğu tanındı. Su"bistan Brankoviç'e geri
verildi. Savaşçı iki taraf Tuna'yı arük
aşmama vaadinde bulunûyorlardı.
Ateşkes, on yıl için öngörülmüştü.
Ancak sorulabihr: İki taraftan hangisi
gerçekten içtenlikliydi? Ladislas, he-
men bozdu yeminini. Bununla bera-
ber, sultan, şimdihk tehlikesizce Kara-
manoğju İbrahim Bey'e çevirebilirdi
yüzünü. Şehzade Aİaeddin'in öiü-
münden sonra tahtın tek mirasçısı
olan genç Mehmet'i Edirne'de bıraka-
rak, 1444 Temmuzunda sefere çıktı.
M,ustafa, 1415'te, Venedik ve
Konstantinopolis'le temas kurmuştu.
1416 sonbahannın sonlannda Make-
donya'da bulunuyordu. Mehmet de,
genel karargâhını Serez'de kurdu. Se-
lanik dolayında hasmını yenince, ken-
tin surlanna değin izledi onu; yenilen,
bağlaşığı Cüneyd'le sığınmak zorunda
k.ılmıştı orada. Selanik kuşatıldı. Ken-
tin vönctıcisi. böylesi nazik bir konu-
da, II. Manuel adına anlaşmaya git-
meyi reddettiği için, görüşmeleri uzat-
tıkça uzaüyordu. Bizanshlar, kendileri
için çıkarh bir anlaşmaya gittiler so-
nunda: Her iki kaçağı sultana teslim
edecek yerde, Mustafa Lemnos'ta ve
Cüneyd başkentte olmak üzere, elle-
rinde tutmayı üstleniyorlardı. Savsak-
lanamayacak nitelikte bir siyasal silahı
böylece elde etmekten hoşnut obna-
yan II. Manuel, yıllık 300 bin akçe ala-
caktı aynca. I. Mehmet'in seçeneği
yoktu pek, çünkü görüşmelerde bulu-
nacak zamanı yoktu: Doğaldır ki, Ef-
lâk'ın desteklediği Şeyh Bedrettin'in
başkalduısını öğrenmişü kısa bir süre
önce. Böylece, hemen Serez'e varmak
karann ilk sonucu, savaşı ye-
niden ahp getirmesi oldu. Edirne'de
siyasal durum bulanıku: II. Murat'ın
mutlak olarak gûvendiği Veziriazam
Candarb Haül Paşa, II. Mehmet'e da-
ha yakın olan öteki paşalann muhale-
fetini göğüsledi. Düşman için güzel bir
fırsatü bu: Bizans, ayaklanma girişim-
leri başansızlıkla sonuçlanan I. Baye-
zit'in torunu Orhan'ı serbest bırakır-
ken, Katolikler yeni bir Haçh seferine
kalktılar. Macaristan'la banş olup da
Karamanoğlu saldınya geçince, Os-
manh ordusu Anadolu'ya geçmişti.
1444 Temmuzunda, Venedik komuta-
sında bir Haçh donanması gönderildi
Boğazlara; başhca görevi de, Murat'ın
dönüş yolunu kesmekti. Kara ordusu-
nu yönlendiren kral Ladislas, Papalık
Valisi Cesarini ve Hunyadi idi. Ne var
ki, Osmanh hükümeti ile aalaşmaa
kendisine ummadığı yararlar sağlamış
olan Sırbistan despotu Haçh seferine
katılmadı: hatta İskender Bey'in, bağ-
laşığı Macarlarla zamanında birleş-
mesini engelledi. Macarlar Tuna'yı
aşülar ve Edirne yolunun tehlikeli ge-
çitlerini göze alamayıp Vidin ve Niğ-
bolu yoluyla Karadeniz'e yöneldiler,
geçtikleri her yeri de yağmaladılar.
Yanlanna Vlad II. Drakul'la Ulahla-
nnı da alan Haçlılar. 9 Kasım 1444'te
Varna'ya vardılar. Orada öğrendikleri
de şu oldu: Çarçabuk geri çağnlan II.
Murat, Boğaz'ı geçmişti; belki Cene-
vizlilerin yardımıylaydı bu. Çanakkale
Boğazı'nda bulunan Haçh donanma-
sınca da rahatsız edihnemişti kuşku-
suz. Osmanh birlikleri, sayıca pek
ûstündü. Kıran kırana yapılan savaş-
ta, yenen yenilen uzun süre belh' olma-
dı; ancak, krahn ve Cesarini'nin ölü-
mü sonucu belirledi. Gece basürdığın-
da, Hıristiyanlar bozgun hahnde
kaçtılar. Balkanlar'daki Osmanlı ikti-
dan iyice yerleşmişti arük.
n.
Şeyh Bedrettin başkaldınyor
Ş
eyh Bedrettin,
Trakya'da verleşmiş,
önde gelen Türk aile-
lerinden birinde dün-
yaya gelmişti. 1358
yılına doğru Edirne
yakınlannda doğ-
muştu. Bir kadı ile İslama dönmüş
bir Rum ananın oğluydu. Bedrettin.
Bursa'da. sonra Konyada, Kudüs'-
te \e Kahire'de ciddi bir eğitim gör-
dü. Kahire'den, 1383'te kalkıp
Mekke've hacca gıtti. Köklü Sünni
gelenek içinde saygjnhğı olan bir bil-
gindi (hak mezhep dışı bir Sûfrdluşu
Mısır'a dönüşünden sonradır). Son-
raki yıliarda çok gezi yaptı ve Şiiliğin
pek belirgin olduğu Anadolu beyük-
lerinde. sonra da Rumeli'de düşün-
celerinı yaydı. Bedrettin'in öğretısin-
de. özellikle iki nokta üzerinde du-
rulmuştur. Önce Hıristi>anlar karşı-sındakı hoşgörüsü dikkati çekiyor:
bütün dinleri birleştirme gibi günü
geçmiş bjr niyetten çok, inancın dış
biçimlerine karşı sûfi küçümseyişe
veımeli bunu. Sonra. üzerinde pek az
bilgi sahibi olduğumuz ortakçı kura-
mı geliyor: Görünüşe göre, Deli-
Orman'ın Bulgar yörelerindeki ma-
nevi mira>çılan bu geleneği sürdür-
mıiş olmalı elbetie. Ancak, fazla
gayretli çömezlerin olası saptırmala-
nnı. iftiralan ya da hasım propagan-
dalan da gözönünde tutmalı; böylesi
saldınlara uğrayan mistik tarikatlar
çoktu ve yaşarken, Bedrettin de -bir
olasıhkla- payını almıştı bunlardan.
Onun "komünizm"inin incelenmesı.
I. Mehmet döneminden çok Cumhu-
riyel Türkiyesi'nin edebiyat tarihinin
alanına girer. Timur'un korkunç se-
ferini ve onu izleyen kanşıkhklan
görüp aalannı cekmiş olan Hıristi-
yan ve Müslüman halklann felaket-
lennı aözönünde tutmak daha
önemlidir. Şiiliğin az çok diline dola-
dığı sefalet içinde çırpınan bu yığın-
lar. pek doğaldır ki, bir kurtanaya
tutunacaktı. Bedrettin, Sünnı çevre-
lerden gelen bir önemli kişi olduğun-
dan, bu rol için biçilmiş kaftandı.
Özgünlüğü hâlâ tanıtlanmayı bekle-
yen düşünceleri. bunahmın bu tür-
den akımlan beslediği Anadolu'da,
eşi benzeri olmayan şeyler değildi:
Hayır işleri, devletin istikrannı yine
de tehlikeye atmayan Ankaralı Hacı
Bayram'ı zikredelim. Ne var ki Bed-
rettin, siyasal bir rol oynuyordu ayn-
ca.
Bebedrettin'in yaygın ünü ve halk-
ça tutulup sevilmesi öylesine güçlü
idi ki, 1413'te Musa'yı yendikten
ı>onra. Mehmet. İznik'e sürmekle ye-
lindı onu. o da. dcrslerini orada sür-
dürdü. 1416 yıhnda, Aydıneli'ni sa-
np sarsan bir halk ayaklanmasının
kjşkırücılan olan Börklüce Mustafa
ve Torlak Hu Kemal (Osmanh gele-
neğine göre bir Yahudi) ile ilişkileri-
nin olduğu kuşkusuz. Elebaşılann
yayıp durduklan temalara bakılırsa,
Bedrettin'in, hayli çetin olan ve güç-
lükle bastınlan bu ayaklanmanın
başdüşünürü olduğu kuşkusuz. Aynı
yılda, 1416 Temmuzunda, Bedrettin
İznik'ten kaçarak, Candaroğlu İs-
fendiyar Bey'in yardımıyla Eflâk'a
geçti. Yolu üzerinde yığınla yandaş
toplayarak. Rumeli'ye doğruldu.
Bunun üzerinedir ki, Sultan, Selanik
kuşatmasını bırakarak Şeyh'e dön-
dü; sonunda yakalandı ve yargılan-
dı. I. Mehmed'in iktidan, bir bağışla-
mada bulunmayı istemeyecek denli
tehdit aJtındaydı o dönemde ve Bed-
rettin 18 Aralık 1416'da Serez'de
asıldı.
Her yerde bastınlmıştı ayaklan-
ma.
Murat, 1447 yazını Edirne'-
de geçirdi. Bununla beraber, Amavut-
luk'ta İskender Bey, Osmanb-karşıü
politikasını geliştiriyordu. Sultan,
1448 ilkbahannda, yanına genç Meh-
met'i de alıp üstüne yürüdü ise de, se-
fer kısa sürdü. 1446'dan beri Macaris-
tan tahttnın naibi Hunyadi, Türkleri
Avrupa dışına kovma girişimlerine ye-
niden başlamaya iyiden iyiye kararlıy-
dı. Venedik'e hiç güvenmediği gibi,
açıkça güvenlik nedenleriyle Osmanh
bağlaşıklığmı yeğlemiş olan Sırbistan
despotuna da güvenmiyordu. Öyle ol-
duğu için de. Ulahlarla ve İskender
Bey'le anlaşmıştı. Bir Macar-Ulah ey-
leminin haberini Brankoviç'ten alan
Murat, Amavutluk'tan aynlarak
Sofya'ya geldi ve güçlü bir ordu hazır-
ladı orada. Hunyadi'nin birhkleri, 28
Eylül 1448'de Sırbistan'a girdiler ve
üİkeyi yakıp yıkülar. Ne var ki, Koso-
va ovasında II. Murat'ın sayıca üstün
ordusu ile karşılaşıverince, Hunyadi,
18-19 Ekim 1448'de Macarlar için fe-
laketle biten bir savaş vermek zorunda
kaldı.
II. Murat'ın, 3 Şuba^f 1451'de
Edirne'de ölümü, Türk imparatorlu-
ğunun büyüyüşünü daha da hızlandı-
racak bir sultanı getirecekü'r iktidara.
StRECEK
ANKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKÇİ
Haa TÖ Horluyop mu?
istanbul'a TÜYAP'a gittiği sırada, yüreği durup ölen
Sinop'ta Dost' kitebevi sahibi Ural Armay anısına, pu
cumartesi bir açıkoturum düzenleniyor. Sinop'ta Halk
Eğitim Salonunda, saat 14.00'te başlayacak toplantıyı
Sinop SHP ilçe yönetimi düzenledi. Ayancık Belediye
Başkanı Rifat Örnek'in yöneteceği "Türkiye'de demok-
rasinin sorunları ve Mustafa Kemal" konulu açıkoturu-
ma Prof. Toktamış Ateş, Öner Yağcı, Burtıan Günel,
Sevgi Özel, Doç. Türkel Minibaş ile Doç. Yavuz Yıldınm
katılacaklar. Açıkoturumu izlemek üzere Eğitim-lş ile
Eğit-Sen üyelerinden geniş bir katılımın gerçekleştirile-
ceği bildiriliyor.
Muzaffer İlhan Erdostyürek sıkıntıları nedeniyleyattığı
sayrıevinde, apandisit ameliyatı olup çıktı. Aynı yerde
yüksek ihtisasta ozan Ali Yüce'nin oğlu Galip Yüce de
safrakesesi ameliyatı oldu. fki ameliyatı da Mustafa Şe-
rif Onaran yaptı.
Muzaffer İlhan Erdost, Ural Armay için bir notgönder-
di. Erdost'un notu şöyle:
"Sevgili Ekmekçi,
İşte böyle. Hastaneden yazıyorum. Şu anda bir şeyim
yok. Ama Mustaf Şerif Onaran gibi dostların eline düş-
meye gör, yakalayınca kolay bırakmıyorlar. Şunun için
yazıyorum:
Ural Armay'ı bilmem yüz yüze tanıdın mı? Biz, üç ya
da dört yıl önce Sinop'a davet edildiğimizde, senin adını
dilinden pek düşürmüyordu. Biraz da övünerek, 'Ek-
mekçi, söz verdi gelecek yıl bizimle olacak' diyordu.
Belediye tarafından küstürmüşler, o da şenlik için kültür
programı yapmaktan çekilmişti. Ama seni çok seviyor-
du8 Kasım günü akşamı öğrendim yitirmişiz. Ural Ar-
may'la ilgili duygularımı nasıl ileteyim diye düşünürken
onun sevdiği sen geldin aklıma.Yazının altında yer verir-
sensevineceğim."
Cumartesi arkadaşlarımızdan Yüksel Onaran, Hus-
ton'da by-pass ameliyatı oldu. iki damarı değişti. Ameli-
yatı sağın Cooley yapmış. Yüksel Onaran'ın eşi Yüksel,
kızları Bal, Petek, Gözde Onaran'ın başucunda bulun-
muşlar. Yüksel, bu cumartesi yurda dönüyor. Bizim 'Cu-
martesi arkadaşları nin bu yıl 25. yılı. Buna arkadaşlar
•gümüş yıl diyorlar. Bu cumartesi yapılacaktı toplantı,
Yüksel'in sağlıkla dönmesi beklendi, belki gelecek cu-
martesiye kalacak. O gün ölen arkadaşlarımız Ceyhun
Atuf Kansu, (Halaoğlu) Erdoğan Erman, Tahsin Saraç ile
Necdet özdemir'in gömütlerine gidip çiçekler serpece-
ğiz. Sonra oturup birer kadeh rakı içeceğiz. Nadir Nadi-
lerin istanbul'daki 'perşembe toplantıları
1
, Nadir Nadi'-
nin ölümünden sonda tavsamıştı. Yalnız Nadir Nadi'nin
ölüm yıldönümünde 'perşembe arkadaşları' 20 ağustos
günü Ayazma'ya gitmişler, Nadir Nadi'yi anmışlardı.
Orada Berin Nadi de vardı. Sami Karaören, bugün yeni-
den bir araya gelineceğıni söyledi. Bu cumartesi Izmir
Belediyesi'nin Nadir Nadi için düzenlediği büst açma tö-
renine katılıp ustayı anacağız.
Emekli valilerden Enver Kuray da Ankara sayrıevinde
fıtık ameliyatı oldu, çıktı. 80 yaşında olan Enver Kuray,
Siirt, Mardin, Bursa, Ankara valilikleri yapmıştı. Enver
Kuray'ın oğlu Sarp Kuray, 12 Eylül'den beri yurtdışında
Paris'te yaşıyor. Sarp Kuray, yurttaşlık haklannı kazan-
dı, ancak daha bir süre Paris'te kalacak.
Bundan sekiz dokuz yıl önceydi; Amerika'da yaşayan
sağınlardan İsmet Karacan, gazetedeki resme baktı
baktı:
- Snoring! dedi, 'horluyor!'
Resim Hacı TÖ'nün resmiydi. Bunu Hacı Tö'ye haber
verdiler; o sırada o da Amerikadaydı.
- Aman, şu adamı bulalım! dedi. Gidip buldular, tanıştı-
lar. Hacı TÖ:
- Siz bana hasta' demişsiniz! 'Horluyor' demişsiniz!
- Dedim, dedi İsmet Karacan, bilimsel olarak açıkladı.
Hacı TÖ'nün gıdısının durumundan, ensesinden, şiş-
manlığından söz etti. Zayıflaması gerektiğini anlattı.
ismet Karacan, Amerika'da çalışan, orada yaşayan 'pst-
kiyatrist'lerdendi. Yani, ruh hekimiydi. Tahsin Saraç'ın
Fransızca - Türkçe sözlüğüne göre: Psychiatrie: Ruh
hekimliği'; 'akıl hastalıkları' demekti. Patolojik anatomi
uzmanı Süreyya Ülker'in 'TıpTerimleri Sözlüğü'nde ise
'psikiyatri' karşılığı Tin dirgenliği' denilmişti. Tin', 'ruh'
demekti.
İsmet Karacan, Hacı TÖ'nün yanından aynlmaz oldu;
Hacı TÖ, ismet Karacan'ı öbür sağınlanndan ayırmıyor
muydu?
Hacı TÖ'nün horlayıp horlamadığı konusunda elimi
ateşe sokamam. Ancak kimi yakın arkadaşlarını horla-
dığını bilmeyen yoktur. Yetim Hüsnü'den sonra bundan
en çok payını Yıldınm Akbulut'la Mesut Yılmaz almışlar-
dı. Mesut Yılmaz için açıkça 'yalan söylüyor' diyebiliyor-
du.Kimi gazeteciler de giderek.usa düşe gelmeyen şey-
ler yazıyorlardı. 'Demirel Çankaya'ya' diyorlardı. Hiç
öyle bir şey yoktu. 27 Mayıs devriminde, Celal Bayar'ın
Çankaya'dan elleri kelepçeli, Harbiye'ye götürülüşü,
Süleyman Bey'i gerçekten etkilemiş, bu hiç usundan
çıkmamış mıydı? Süleyman Bey, gerçek iktidan başba-
kanlıkta görürdü, Çankaya'da değil.
Kafalardaki soru şimdi şudur: Hacı TÖ, tırmandığı
Çankaya dan iner mi inmez mi? Anap Genel Başkanlıgı-
na bu kongrede soyunur mu soyunmaz mı? İnmez! in-
mez de soyunmaz da! Şimdiki koltuğunun üstünde bir
koltuk olsaydı inerdi. Yoksa, ı-ıhh.. Onu ancak halk indi-
rir, yani Meclis indirir. O da Erbakan hocanın vebali!
BULMACA
8
SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4
1/ Çoğunlukla çok
bilinen bir ezgiyi içe-
ren caıüı ve gevşek
yapılı beste. 2/ Kal-
çadan dize kadar
olan bacak bölü-
mii... Telefon sözü.
3/ Benzenden tûre-
yen ve boya sanayi-
sinde kullanılan ze-
hirü bir madde... Ka-
le hendeği. 4/ Ar-
jantin'in plaka işare-
ti... " Naci":
1898-1987 yülan ara-
sında yaşamış ünlü
ressamımız. 5/ Gümüjbalığı.
Gözyaşı... Sepüenmiş koyun derisi.
7/ Kutsal olduğu için dokunulma-
ması gereken şey... Dışa vuran sevinç
8/ Amerika'da yaşayan ve yavrula-
nnı sırtında taşıyan keseli sıçan.. Hi-
le. 9/ Duvar içinde buakılmış oyuk
bolüm... Küçük çocukları uyutmak
için söylenenen türkü. „
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Dört müzikçiden oluşan topluluk.
2/ Erden Kınü'ın birçok ödül kazanmış olan bir filmi... Oto-
mobilin, üzerine karoseri oturtulan iskelet bölümü. 3/ Süs için
yapılmış kumaş kıvnmı... Denizkazı da denilen göçebe bir kuş.
4/ Bir kumar araa... Tümör. 5/ Insanı istenmeyen seçenekler-
den birini izlemeye zorlayan dunım... Yabaml hayvan bannağı.
6/ Haritasını çıkarmak için bir arazi parçasını üçgenlere bölme
isi. 7/ Şaşma beürten bir söz... Kilit dilini hareketsizleştiren ve
anahtann itişiyle serbest bırakan bir yayın etkisindeki hareketli
parça. %/ Felsefede bir durumdan başka bir duruma geçis... Be-
lirti. 9/ Bursa'nın bir ilçesi.