23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Sahıbı: Cun ^ ^ • Genel Ya Cumhurıyetrif Sahibi Cumhur.yet Matbaacıhk ve Gazetecılik Turk Anonrnı Şırketı adma Berin IVadi Isıanbul Haberleri: Şenay Kalkan, Dış Haberler: Ergun Balcı, Iş-Ekonomı: Şıiknın K*tenci, Basım ve Yayım: Cumhuriyet Matbaacilık ve Gazetecilik T.A.Ş. Türkocajı Cad. Genel Yayın Yonetmenı Öıgen A*ar • Genel Yayın Koordinaıoru: Hikmeı Çeüakaya Yun Haberleri: Mehmet Saraç, Kuhur: Celal Üster, Makaleler: S»mi Kanıorra, Spor. Abdulk«dir 39/4) Cağaioglu 34334 ht. PK. 246 Istanbul. Tel: 512 05 05 (20 hat), Telex: Yazı Işlen Mudurleri- Füsun Ozbilgen ıSorumlu), CeM B«$tangrç (Haber) • Gorsel Yucelman. Dıuelıme Abdultah Yazıa • Muessese Mudur V. Erol Erkul • Koordınator. 22246, Fax: (1) 526 60 72 • Burolar: Aakan: Z. Gökalp Blv. Inkılap S. No: Yonetmen- Ali Aoır • Duzenleme: Muslgfa Safcl.rmr • Ankara Temsilcısı. C.neyt Ahmel Konıls»» • Muhasebe: Balcnt Yener • Idare. Hustjin Gıırer • lıletme: Önder 19/4. Tei: 433 II 41-47, Telex: 42344, Fax: (4)433 05 65 • lzmlr H. Ziya Blv. Haber Mudurleri: M»s(»fa BHUMJ. Işık Kaaaı. Jnnır Temsılci V.: Strd.r Çdjk • BiJgı-lşlem Nail tnal. Bılgisayar Smem: Mıırave) Çiter • Personel. Sevgi Bosanooglu 1352 S. 2/3 Tel. 83 12 30, Telex: 52359, Fax: (51) 89 53 60 • A d ı u Jnönü . Temsilc.'.: Ç M . Yfenotl. • RekUun: Rth, l*,tm» Cd. 119 S. No: 1 Kat: 1, Tel: S9 37 52 (4 hal). Telex: 62155, Fa* (71) S9 25 78 TAKVİ.M:4EKİM 1992 lmsdk:4.32 Güneş: 5.56 Öğle 11 58 İkjndi: 15.13 Akşam: 17.49 Yatsr 19.08 P Hayvan haMangünü • ANKARA (AA)-Çevrc Bakanı Doğancan Akyürck. havyanhaklannın korunması konusunda gcrckli yasal düzcnlcmclcri cnktsazamanda yapacaklannı vc '"nümüzdcki günlcrdc TBMM'vcsunulacakolan Çcvrc Kanunu'nda da bu konu>a vcr vcrcccklcrini bildirdi. Akyürck. 4 Ekim Dünya Havvan Haklan Günü'nün. bütünçcvrecilcr larafından kullanması gcrcknğini bclirlti. Hayvanlann.doğaldcngcnin bir parçası olduğunu. insanlannonlan öldürmcsinin budcngcnin bozulmasma yolaçtığını kaydcdcn Akyürck, Türkiyc'dc hayvan haklannınyasalgüvcncc altına alınması için bakanlık görcvlilcrincgcrckli lalimalı vcrdığinidcbclırtti. Yüksek tansiyon • NEVV YORK(AA)-Balı ülkelcrindcyapılan bir araşıırrnanın sonuçlannı. insan viicudundaki birgcnlc yüksck lansiyon arasında bağlantı olduğunu ortaya koydu. Bilimadamları. bu ycni buluşun kalp kn/ı vc bcyin kanamalanna vol açan yüksck lansivonun tcdavısi vc önlcnmcsi yolunda öncmli bir kılomctrc iu>ı olduğunu hclirtiyorlar. ,\ BD vc Fransa'nınçcşiıli bölgclcrinde yüksck tansiyona sahipolan vc olmayan dcncklcr üzcrindc yapılan araşlırmada. bulunangcnin yüksck lansiyon riskini amrdığını oriaya koyan istaiistiki vcrilcrcldccdildi. Cevjzömrti uzatıyor • FRANKFLRT(AA)- Hcr gün ccv iz yiycnlcrin duha uzun ömürlü vaşadığı bildirildı. ABD'nin ~ California Eyalcti'ndcki Loma-Linda Ünivcrsitcsi'ndcgörcvli Prof. Dr. Garry Fraser. düzcnli oiarak haflanın cn az bcş günü üçcradct cevizyiycn bir insanın ömrünün ortalama 7 yıl uzadığını kaydctti. Prof. Fraser. uzun sürcn araştırmalarda. ccvizin içcrdiği özel biryağ asidi kanşımının. kandaki kolcstcrol dcğcrini düşük tuliuğunun saptandığını bildirdi. Defilelerin havası değişti... Elbette modellerin de. Hiç kuşkusuz zaman da değişti Moda, aşk gibi bir eski hastalık Şimdi moda evlerindedeğil defîleler. Binlerce kişi nereye sığacak? Artık dar boyutlarda moda. Louvre'un avlulannda hangargibi çadırlar var gösterileriçin. Neçiçek, neparfüm kokusu. NECLA SEYHUN Aşk eski bir hastalık mıdır?.. Reşat Nuri'nin kahramanı ZüJeyha, aşkıru küçümsediği kocası Yusuf a böyle söyler "Aşk eski bir hastalıktır" der. Geçmiş, gitmiş, unutulmuş, gerilerde kalmış birduygu. Öyle mi?.. Gerçekten öyle midir?.. Bu kupkuru dünyamızda. Moda da aşk gibi bir eski hastalık aslında. Onun da ateşi, nöbeti geçti. Günümüzdeki başka birşey. Gene mevsimler geçiyor. gene yapılıyor defileler elbette. Defilelersırasında otellerde yer bulmak ne mümkün. O zaman dagelirdi defıleleri izlemeyegazetedler, alıcılar. Dünyanın dörtbiryanından. O zamanlardefiieleri her modaevi kendi salonlannda sunardı. Konuklarşimdikilergibi itilip kakılmaz, kapılarda karşılanırdı. Her taraf çiçeklerle bezenmiş olurdu. Parfüm kokan merdivenlerden çıkar, salonlardan geçerdiniz. Yaldızlı koltuklara buyurederlerdi sizi. Konuklarda birbaşkaydı. Daha bir özenli.daha bir şık. Öyle hoparlörlerden insanın kulaklannı sağıredercesinemüzik duymak ne mümkün. Sinek uçsa kanatlannın sesi duyulurdu. Alçak sesle konuşulurdu. Birsanatgösterisini beklercesine saygılı bir hava olurdu. Mankenler müziksiz yürürlerdi. Bir moda evi görevlisi yalnızca modelin numarasını söylerdi manken kapıdan girerken... Modelleriçok yakından izlemek olanağı vardı. Haldır haldır yürünmezdi. kayargibi geçerdi mankenJer. Eteklerinin hışırtısı duyulurdu. Beğenilen modellere hayranlığı şimdikiler gibi çığlıklarla, ıslıklarla, tepinerek belirtmek elbette yoktu. Evet, alkışlanırdı modeller. Hem de hararetle. Ama saygjyla. Her şey ölçülü, biçiliydi. Parfüm kokulan çiçek İcokuJanna kanşırdı. Başkaydı her şey... Eski modalardı. Eski bir hastalıktı. İnce, şiirli. Şimdi modaevlerindedeğil defîleler. Binlerce kişi nereye sığacak?.. Artık dar boy utlarda moda. Şimdi Louvre'un avlulannda hangargibi çadırlar var gösteriler için. Neçiçek ne parfüm kokusu!.. Avluda biroyana bir bu yana dalgalanan birçılgın kalabalık. En garip kıyafetleriçinde birbirini iteleyen, içeriyegirmek için çabalayan bir kalabalık. Biritiş, birkakış... Defilelerin havası değişti. Elbette modellerin de... Yer yer makas vurupda kesilmişgibi kıyafetler. alaca bulacalar, çengelli iğnelerle tutturulan orijinal (!) modeller... Yırtık, pırtıldar... Tersdikişler.. Evet, hiç kuşkusuz zaman değişti... Böyle defilelere de böyie tepinmeler. böyle bağınşlar... Değişme kaçmılmaz. Ama her şeye rağmen aşk gene de dolanıyor günümüzde. Zaman zaman eski hastalık nüksediyor aşkta. Modada durum daha umutsuz. Oçiçek kokulanyla parfüm kokulannın kanştığı zarif gösteriler. o saygılı hava bir daha belki de hiç geri gelmeyecek. Eski hastalık nüksetmeyecek modada. Ne yazık!... Dior'un 92-93 kışı için bir tayvör takımı. HAVA KİRLİLİĞİ Ağaçlar, kirliliğin göstergesi ASUMAN ABACIOĞLU İZMİR- Havadaki ağır me- tal kirliliğinin ölcülnıesinde ağaç kabuklan kullanılmaya başlandı. Bilım adamlan, hava- dan ömek almak yerine ağaç kabuklannın incelenmesinin daha pratik ve gerçekçi sonuç- lar verdiğini belirtiyorlar. Araş- tırmaalar. trafık. evsel ve en- düstnyel kaynaklı kirliliğin ağaç kabuklannın analiz edil- mesi yöntemiyle ölçülebileceği- ni ve hava kirliliğj haritasının çıkanlabileceğini bildirdiler. Ege Üniversitesi Fen Fakül- tesi öğretim üyeleri Prof. Dr. Emir Henden ve Doç. E>r. İs- mail Türkan; Izmir'de trafığın yoğun olduğu değjşik noktalar- dan aldıklan çam ağacı kabuk- lannı analiz etmeleri sonucu bu kabuklarda kurşun, kadmi- > um, nikel, kobalt ve çinko gibi ağır metal düzeyınin yüksek ol- duğunu belirlediler. Doç. Dr. Türkan. kentın farklı bölgele- rinden topladıklan ağaç ka- buklannın analiz sonuçlannı trafıkten uzak bir bölgede olan Botanik Bahçesi'nden aldıklan ağaç kabuğu ile kıyasladıklan- nı kaydederek "Kent içinden aldığımız örneklerdeki ağır me- tal düzeyi Botanik Bahçesi'n- den aldığımız örneğe göre ol- dukça \aiksekti. Bu, ağaç ka- buklannın kirliliği saptamada bir izleyici oiarak kullanılabile- ceğinj göstermektedir" dedi. Doç. Dr. Türkan. yapuklan araştırmada, kentte yaygın oia- rak bulunan ağaç türû olan çam kabuklannda kurşun, kadmiyum, nikel, kobalt ve çin- ko gibi ağır metallenn düzeyini ölçtüklerini söylcdi. Doç. Dr. Türkan şu bilgileri verdi: "Ağaç kabuklannı, Hatay Nokta, Varyant, Montrö, AJ- sancak tren istasyonu ve Karşı- yaka deniz kenanndan, trafığın yoğun olduğu yerlerden topla- dık. Bir de trafıkten uzak bir bolge olan Botanik Bahçesi'n- den konlrol örneği aldık. Kir- lenme kaynağına bağlı oiarak kabuklarda ağır metal iceriği, seçtiğimiz yerlere göre farklıÜk gösterdi. Genel oiarak kent içinde aldığımız kabuklarda metal içeriği, kontrol örneğin- den çok daha fazla çıktı." Ağaç kabuklannın gözenekH yüzeyleri sayesinde kjrleücileri biriktirdiğini vurgulayan Tür- kan, bölgede uzun süre kalan ağaç kabuklan yoluyla daha önceki zamanlara ait kırleticile- rin de saptanabildiğini söyledi. INSANLAR 28. ULUSAL PSİKtYATRt KO\GRESt Bir deli, cumhıırbaşkaıu olabilir mi? ERDAL ATABEK -Artık daha neler? Bir bu eksikti... -Neden olmasın? Belki de hiç fark olmaz... -Bir deliyi denemekte fayda bile olabilir... Niyetimiz hayali kamuoyu yoklaması yapmak ya da laf do- kundurmak değil, bir hastalık belirtisinden söz etmektir. 'Nite- kim', birruh hasıasının böyle bir girişinıi, Prof. Dr. Orhan Öz- türk ün "Ruh Sağlığı ve Bozuk- luklan" kitabında yer almıştır. "... Bir hastamız sabahın saat beşinde Cumhurbaşkanlığı Köşkü'ne giderek 'Görevi dev- ralmaya geldim' demişti." Bu hastanın oradan ne yanıt aldığı kitapta yazılmamış ama böyle durumlar olabildiğinı de akıl- dan çıkarmamak gerekıvor. "Şizofreni" denilen ruh has- talığında çeşitli sannlar (delusi- on, delire, hezeyan) çok göriilü- yor ve hastalığın tanısında önemli bir yer tutuyor. Büyüklük sannlan (Devlet büvüğü olmak. peygamber ol- mak vb.), Erotomanik sannlar (Herke- sin ona âşık olması, dayanıJmaz olması...), Kötülük görme sannlan (Onu izliyorlar. öldürecekler. eşcinsel sanıyorlar. komplo ha- zırhyorlar. cevresi onun aley- hinde...) Kendini küçük görme. hasta- lık sannlan. alınmalar, başka- lan tarafından kontrol edilme. kendisinin herkesi kontrol et- mesi, düşüncelerinin çalınma- sı türünden çok çeşitli sannlar bu hastalığın temel belirtilerin- den birisi. Önemli olan bu dü- şünce sapmalannın mantıklı tartışmalarla değişmesidir. (İn- sanın aklına pek saçma denme- yecek şeyleri ısrarla söyleyenle- rin çevrelenni pekâlâ etkıleve- bileceğı gelmiyor mu?..) Değişik konuşmalar, yeni sözcük türetmeler. kendilerine göre sözcüklerle. değişik kurgu- larla konuşmalar sık belirtiler- den. (Elbette bunlarpek anlam- lı olmuyor. Yoksa orijinalliğe meraklı sanatçılardan kuşku- lanmak gerekirdi.) Kimi zaman suskunluk, kimi zaman taşkın konuşmalar görülebilir. Bunlara •"pozitif belirtiler" deniyor. Yani normalin üstün- de. artmış. çarpıtılmış edimler. Bir de "negatif belirtileri" var. Bunlar da sosyal ilişkilerin gerilemesi, çevre ilgisinin azal- ması. olan bitene aldırmazlık, duygusal tepkilerin küntleşme- si. düşünce ve konuşma fakirli- ği, kendini bakmama (temizüğe aldırmama. bakımsızlık gibi), enerji azalması türünden "geri- leme" belırtileridir. "Şizofreni" tek bir hastalık oiarak tanımlanmamaktadır. Hafif, şiddetli biçimkri; akut. kronik evreleri var. Elbette tek bir belirtiyle ya da ruhsal du- rum değişikliğiyle böyle bir tanı konamaz. Tanı kriterlerinde birçok belirtinin bulunması, be- lirtilerin belirli bir zaman dili- minde sürmesi önemli. Aynca, bir ruhsal durumun hastalık sa- >ılmasında, kişinin çevreyle iliş- Amerikan Kızılhaçı, insandan hayvana ilkyardım kursu düzenliyor Köpege ilkyardım öpücüğü Dış Haberier Servisj- Dört reksiz olduğu söyleniyor. İlk ması durumunda faydalı. ayaklı, kuyrukiu, vücudu tüy- yardım tekniği ise çok basit: Bir metre uzunluğundaki lerle kaplı olup, ölü gibi dav- Önce köpeğin ağzını tamamen elekronik köpek mankeni ranma oyununu seven şey ne kapatımz, sonra diğer elinizi üzerinde de bu deneyleri ya- olabilir? Eğer Fiorida'da ya- boruşeklinegetirerekköpegini- pabilirsiniz. Ancak, fıyatı 900 şıyor olsaydınız, bunun insan- zin burnuna dayayıp elinizin dolar civannda. Köpek man- dan insana acil ilk- ken üzerindeki ışıklı yardımeğitiınisağlayan •Artlk köpeklerin de İkinci hayat panel ve sesli uyan sis- e t a k m a ı ı k e f l ola- ^ ü R ö ğ e j , k d fi fi_ temi sayesinde bu ko- bılırdı. Geçen hafta, y , ,j..°.. , J , K-, nuda profesyonelleş- Amerikan Kıalhaç'ı bu Ç.Ug" ÖUŞUnuldugU kadar zor degll. mekdekolay. Manke- kış insandan hayvana Olice köpeğin agZinj kapatiyorsu- nin marifetleri bunun- ilkyardım kurslan dü- nuz, diğer elinizi boru şekline getire- lada bitmiyor. Köpek- acıkladı. r ek köpeğinizin bumuna dayayıp l e r d e k a l P k r i z i yanj - Tkd ^ J i üstünden üflüyorsunuz. nda - «J^ ^^sı cJ araba kazası. eleknk çarpılması ve zehirlen- üstünden üfleyiniz. Bövlece, me olaylannda da müdahale Köpeğe ilk yardım öpücüğü köpeğin beynine oksijen gitme- olanaklannı öğretiyor. yapmanın düşünüldüğü kadar sini sağlayarak onun hayatını Bunun sayesinde artık kö- zor olmadığı ve köpek salgısı kurtarmak olası. peklerin de ikinci hayat şansı hakkında da tasalanmanın ge- Bu teknik özellikle kalp dur- artıyor. lan ıçın aa neler yapmalannı anla- tan telefon hattı kuruldu. kilerinin bozulması, çalışma ve- riminin düşmesi, yaşama ka- pasitesinin azalması da önemli bir rol oynuyor. "Şizofreni" deyimi, "aklın yanlması" anlamına gelen ta- rihsel bir adlandırmadan geli- yor. Sanki "akıl yanhyor" ve hasta başka bir dünyaya geçi- yor, başka bir akla geçiyor. Ar- tık onunla konuşmak, anlaş- mak hatta ilişki kurmak gûçle- şiyor. O kendi dünyasında yaşı- yor, kendisi için anlamh, çevresi için anlamsız semboller dünyası kuruyor ve orada yaşamaya başlıyor. Bu hastalıkta insanın ilişki kurduğu nesnel dünyanın incin- melerinden kaçtığı, kendi nes- nesiyle ilişki kurduğu çocukluk dönemine gerilediği görüşü üzerinde önemle duruluyor. Ancak giderek hastalık üzerin- de yoğunlaşan çalışmalar bu hastalığın işlevsel olmaktan çok organik bir hastalık olduğu dü- şüncesine ağırlık kazandınyor. Şizofreninin kalıtımla da ilgısi var. Aile araştırmalan, tek ve cift yumurta ikizleri üzerinde yapı- lan çalışmalar. evlat edinilmjş çocuklarla kalıtımsal olduğunu düşündürüyor. Ancak bu yatkınlığın hastalık biçimine ilerlemesi ya da kişinin hayatını bozmadan dengede kalması üzerinde çevre ile kurduğu iliş- kilerin büyük önemi var. Güvenli bir çevre, kişiyi zor- lamayan ilişkiler, onu destekle- meyi bilen, aüe çevresi "şizoid yapılı kişi"nin dengede durma- sını sağlıyor. Ama güvensiz in- san ilişkileri. kişi üzerine yöne- lik yüksek beklentiler, ona yö- ı nelik sürekli eleştirel tutum, ki- şideki bu yatkınlığın giderek hastahğa dönüşmesine yol aça- biliyor. Onun için de hastalık üzerinde çevrenin rolü "hasta- lık yaraücı" değil, "hastalığın ortaya çıkışıru önleyici ya da kolaylaştına" oiarak tanımla- nıyor. Keşke yaşamanın amaanın "kendisi için anlamlı bir mutlu- Iuk" olduğunu bir yaşama bi- linci oiarak kabul edebilsek...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear