18 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
14 TEMMUZ 1991 HABEKLEK CUMHURIYET/3 Pazar ve manavlarda kasalan dolduran sebze ve meyvelerin şekilleri de tatları da değişti Içiıııiz dışımız hormon oldu Devlete Dair AUSIRMEN Zehirliyor Yüksek oranlarda kullanılan hormonlar, yapay gübreler, kimyasal maddeler sebze ve meyvelerin tadını değiştirirken dayanıklılığını azalttı. Tarımsal mücadele ise hem toprağı hem de insanları yavaş yavaş zehirliyor. TÜREY KÖSE tZMİR Artık sebze ve meyveler de "kiriendi." Hormonlar, çok çeşitli kimyasal maddeler, yüksek oranlarda kullanılan yapay gübreler sebze ve meyvelerin tadını değiştirdi, dayanıklılığını azalttı. Denetimsiz kullanılan tarımsal mücadele ilaçlan ise hem toprağı hem de insanlan yavaş yavaş zehirliyor... Pazar yerlerinde, manavlarda kasalan dolduran sebze ve meyvelerin şekillen, tadlan değişmeye başladı. Memeli, içi boş, kof domatesler, hormon puskürtülerek irileştirilmiş çekirdeksiz uzümler, Folidol atılarak sarartılmış uzümler, azotlu gubrelerle yetiştirilmiş patlıcanlar, salatahklar, biberler gubrellik asit kullanılarak olgunlaşması geciktirilmiş ya da etrel denilen hormonla hızlandırılmış çok iri ya da kuçuk meyveler. Uretimde dışsatımın yönlendirdiği bir standartlaşmaya gidilmesi için çeşitli yöntemler kullanılıyor. öyle kı uzmanlar Türkiye'de domates, patlıcan, biber, salatalık gibi sebzelerde tamamıyla yabaneı tohum kullanıldığını, artık "yerti" urunun kalmadığını söylüyorlar... Antalya Ziraat Odası Başkanı Celal Sonmez'e gore bunun nedenleri çeşitli; hava koşulları, kullanılan kimyasal maddeler, hastahklar, yapay gubre kullanımı ürünlerin dayanıklılığını azaltabilir. Sönmez, kullanılan hormonlar, kimyasal maddeler konusunda da bir denetim olmadığını vurgulayarak "Şimdi dışanda bormonsuz, kimyasal madde kullanılmayan sebze, meyve isteniyor. Yabancılar ölçiiyor. Muayyen dozu geçince almıyoriar. Bizde de tuketici böyle davransa kimyasal maddeler daha az kullanüır" dedi. TMMOB Ziraat Muhendisleri Odası Genel Başkanı Mabir Gürbttz de uretimde sentetık maddelerin kuilanımının artmasıyla urunlerin dayanıklılığının azaldığmı söyledi. Gurbuz, yuzlerce çeşit ilacın denetimsiz kullanıldığına dikkat çekerek şunları söyledi: "Ruhsat sureci çauşmryor. Eskiden bakanlık araştınrdı, ruhsat verirdi ya da vermezdi. Şimdi bu kaldınldı, firmalar kendi beyanlannı kendileri kanıthyor. O zaman da firmalann bayilik bevesleri artıyor. Üreticiye ne kadar ilaç kullanırsan o kadar fazla unın ahrsın, dayatmasıyla yukleniliyor. Turkiye'de 1983 yüında 50 bin ton tanm Uacı kullamlıyordu. 1990da 34 bin ton oldu. Bu rakam yanıltıcı olmasın. Gelişmiş teknoloji nedeniyle aynı hacimdeki ilaçlarda etkili madde oranlan degişebilmekte, geçmişe göre hacim ve DUN^ADA BIJGU1V Yabancı tohum Memeli, içi boş, kof domatesler, hormon kullanılarak olgunlaşması geciktirilmiş ya da hızlandırıbnış çok iri veya küçük meyveler. Uzmanlar Türkiye'de domates, biber, patlıcan, salatalık gibi sebzelerde yabaneı tohum kullanıldığını söylediler. TADI YOK Giderek sayılan artan kimyasal maddeler, hormonlar, tanmsal mücadele ilaçlanyla sebze ve meyve uretimi arttı. Ancak şimdi bu uretim yontemlerinin dogaya ve insan sağlığına etkileri tartışıhyor. Aynca "yapay gübreye yuklenilerek" uretilen sebze ve meyveler eskisi gibi dayanıklı da degil. Her gun agırlık olarak daha az miktarlaria aynı alanlar ilaçlanabilmektedir." Uzmanlar, bitkilere özellikle yüksek miktarda azotlu gübre verilmesinin dayanıklılığı azalttığını söylüyorlar. Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak Anabilim Dalı öğretim uyelerinden Prof. Dr. Habil Çolakoglu, bitkilerin de insanlar gibi "dengdi beslenme"si gerektiğini vurguladı. Prof. Dr. Habil Çolakoğlu, şu uyarılarda bulundu: "Azotlu gübreyi verince bitkinin toprak ustundeki kısmı iyi gebsiyor, bitkinin boyu buyuyor. Azotu tek taraflı verince bitki bassas oluyor. Bitkinin dokulan, hıicre zarian gevşek yapılı oluyor. O zaman meyvelerin birbirine surtunmesine, soğuğa ya da sıcağa gore dayanıklılık azalıyor. Fazla su sarf edince porsüyor. Biz topraga azot, fosfor, potasynm veririz. Türkiye'de potasyumlu gübre az kallanılıyor. Halbuki bitkinin dokusunu saglamlaştıran, dayanıklılığım saglayan gubre, potasyumlu gnbredir. Azotlu gübre bitkinin dayanıklılığını azaltır, potasyum arttınr." Prof. Dr. Habil Çolakoglu, gubre kullanımının plan hedeflerinin gerisinde olduğunu söyledi. Prof. Dr. Çolakoğlu'na göre "Gübre tüketimi genelde fazla degil. Ama dengesiz ve hatalı gübre kullanımı söz konusu. Bitkileri sadece dogal gübre ile beslemek de mümkün degil. O zaman 5 milyar diinya nüfusunun 4 milyan açlıktan ölür." sebze, meyve hallerine kasalarla urun geliyor. Domateslerin, patlıcanlann, biberlerin, şeftaliierin, karpuzlann bir bolumu daha tuketiciye ulaşmadan halde bozuluyor. Üreticiler "sıcaktan" diyor ve hemen hukiimetin tanm politikasından yalunmaya baslıyorlar. (Fotoğraf: ÜMİT OTAN) azaltabileceğine dikkat çekti. Prof. Dr. Kadir Mendilcioglu, "Her uninun degişik depolama sıcaklıgı vardır. Sonra uygun zamanda hasat edersen elmayı 6 ay saklarsın, etmezsen 3 ay saklarsın. Farklı olgunluklarda sebze ve meyvelerin bir araya konmasının da bozulmaya etkisi var" diye konuştu. rinı şöyle sürdürdü: "Dogal dengenin bozulması urünün kaütesini, dayanıkungını da etkiliyor. Bu konunun bir yanı. Tek yanlı tanm erozyona yol açıyor, tanmsal mücadele ilaçlan içme sulanna kanşabiliyor. Organik tanmda çiftçi kendi icinde donuşen kapalı bir sistem uyguluyor. Uhıslararası Organik Tanm Hareketi Federasyonu bu konuda çalışmalar yapıyor. Bu federasyona uye olmak isteyen işletmeler bölgesel kaynaklı hammaddeleri kullanmakla yiıkumlü. Ekolojik tanm yapan çiftçi yapay gübre kullanmıyor, öncelUde yüksek verimi degil, kaliteyi esas alıyor, bu nedenle kimyasal madde kullanmıyor. Dogal gubre kullanıyor. Organik tanmda, zararblar ve hastalıklara karşı da onlann biyolojik duşmanlarından yararlanmak esastır, ilaç kullanılmaz." ülkelerde ürünlerin yüzde 2540'ının daha tarladan tuketiciye varmadan bozulduğunu söyledi. Prof. Dr. Ismail Karacaü, aşın azot, gübre, aşırı su verilmesinin ürunü bozulmalara daha uygun duruma getirdiğini vurgulayarak "Dayanıklı üriin elde edümesi için aşın uygulamalardan kaçınmak gerek. Hiç gübreleme yapılmayan urun daha dirençli olur, ama kalitesi dıişük olur. Bitki buyume düzenleyicilerine karşı degiliz, ama gereginden fazla kullanılmasına karşıyız. Tarımsal mücadele ilaçlanmn bazılaruun da dolaylı olarak bozulmaya etkisi olabilir" dedi. Ege Üniversitesi Ziraat FakülEge Üniversitesi Ziraat Fakül tesi Bahçe Bitkileri Anabilim tesi Bahçe Bitkileri Anabilim Dalı öğretim uyelerinden Prof. Dalı öğretim uyelennden Prof. Dr. Kadir Mendilcioglu, horDr. tsmail Karaçalı da pazarla monlarla sağlanan hızb gelişmema teknikleri modern olmayan nin bitkilerin dayanıklılığını Ekolojik tanm Ege Üniversitesi Ziraat Fakultesi Bahçe Bitkileri Anabilim Dalı öğretim uyelerinden Prof. Dr. Ertan tlter, "dogayla dost" üretim teknikJerine geri dönulmesi gerektiğini söyledi. Prof. Dr. Ertan tlter, "Eskiden zirai işletmeierde çeşitli bitkisel ve nayvansal ürünlerin bir arada yetiştirildigini, bunlann karşılıklı olarak birbirini tamamlaması.la doğaya dost bir uretim yapıldıgını" anımsatarak sozle Olaylara değişik açıdan bakmayı seven bir dostum sürekli olarak şunu söylerdı: Ben hiçbir ulusa sempati duymam. Şaşırır sorardım: Kendininkine bile mi? Evet, kendiminkine bile, der ve eklerdi: Ben insanları severim, soyut kavramları kutsallaştırmam. Bizim gibi geç kalmış bir ulusçuluğun ürünü olan toplumlarda bu düşüncenin yadırganması doğaldı. Ben de onun bu sözlerini ilk duyduğumda şaşırmıştım. Ama zamanla düşününce, ilerl sürülen görüşün ne demek olduğunu daha iyi anlamaya başladım. Ne var ki hâlâ dostumun bu görüşlerinden dolayı bir gün başının derde gireceğinden korkarım. Çünkü bizim toplumumuzda ulus ve devlet kavramları, gelişmiş toplumlarla kıyaslanmayacak kadar kutsaldırlar. Bir kısım çevreler, en büyük özelliğimizin tarihte 16 devlet kurmuş olmamız olduğunu ileri sürerler. 16 devlet kurmanın 15 devlet batırma anlamına geldiğini hiç düşünmezler ama. Sayıları gittikçe azalmakta olan bir kısım anlı şanlı devletlularımız ise öylesine kutsarlar ki devletı, "e"yı "ö" haline getirip "dövlet" diye söz ederler ondan. Nedendir bilinmez, gerçekten de devlet sözcüğü 'dövlet'e dönüşünce daha bir azamet, daha bir görkem kazanır gibi olur. Kişilerimiz "Allah devlete mıllete zeval vermesin" felsefesini rehber edlnince sistemimiz de kaçınılmaz olarak her şeye karşın, her şeyin üstünde devleti koruma düşüncesi üzerine oturtulur. Gerçekte her sistem, her devlet kendi varlığını doğallıkla koruma, sürdürme ve geliştirme çabası ıçındedir. Ancak çağımızda kutsal bir kavram olmaktan çıkan devlette en önemli sorun sakmılanın ne olduğu ve neye karşı korunduğudur. Çünkü özellikle Nazi zulmü göstermiştir ki artık insanlığın en büyük sorunu, bireye karşı devletı korumak değil, en acımasız örgüt olabilen devlete karşı bıreyi korumaktır. Devlete karşı bireyi korumak, devlete karşı özgürlükleri güvence altına almak, demokrasi tarihini oluşturur; anayasa kavramı da bu kaygının ürünüdür ve çağdaş anayasalar bu alanda yol almış metınlerdir. Çağdaş sıfatını hak eden toplumlarda korunan, özgürlükler ve bireydir. Devlet, demokrasinin güvencesi olarak vardır; devlet, olanak eşıtlığını sağlamak ıçın vardır. Bunlann ötesinde devlet düşünülemez. Devleti korumak için ortaya atılanlar neyı koruduklarını bilmedikleri zaman, isteyerek ya da istemeyerek bir baskı ve zulüm örgütünü korumak durumuna düşebilirler. Yakın tarihimiz bu gibi yanılgıların ya da ihanetlerin örnekleriyle doludur. Gelişen teknolojinın çağdaş devletleri geçmiştekilerden çok daha güçlü kıldığı bir gerçektir. Maurice Duvergernın de belirttiği gibi çağdaş devletlerin en demokratikleri bile iki yüz yıl önceki en merkezcı en ceberrut devletlerden daha güçlüdür ve karmaşıklaşan yaşam, çağdaş devletin, bıreyını geçmıştekınden çok daha büyük bir denetim altında tutmasına yol açmıstır. Ama çağdaş devlet, gücünü teknolojinin de kendisine sunduğu bu olanaktan almaz. Çağdaş devletin varlığı ve gücü, onun demokrasinin yürümesını sağlayacak toplumsal bir uzlaşmanın ürünü olmasından kaynaklanır. Deylet, bıreyin ve özgürlüğün, kısacası demokrasittin gövfeıicesi olarak vazgeçılmezliğini kanıtladığı, bu yüzden de toplumsal uzlaşmanın ürünü olduğu *lçüde güçlüdür. Demokrasiye, bireye ve onun özgürlüğüne karşı ne pahasına olursa olsun kutsanmış devletı korumaya kalkmak, en büyük sorunu devletin ta kendisi olan azgelışmiş bir toplum yaratmak sonucunu doğurur. Çevrenize, son elli yıla şöyle bir bakın, demokratik ıçeriğinden yoksun kılınmış kutsal devleti, toplumsal uzlaşma olmaksızın, demokrasiye karşı koruma çabalarından bir tekinin bile başarıya erişmediğini göreceksiniz. Devleti saydamlaştırıp demokratlaştırdığımız, birey ve toplumla uzlaştırdığımız zaman onu daha güçlü kılabiliriz ancak. Adnan Hoca: Her şeyi bıraktım kainman diye tutuklayabilir lar rahaUasınlar. 5 bin masonun adının bulunduğu listeyi yayımler. ' Adnan Hoca BAV ile Röne lamıyoruz. Şu anda konuşmam sans dergısini kapatma, "Yahu çok riskli. Türkiye'de durumlar dilik ve Siyonizm" ile "Yahu bunu gerektiriyor "diye konuştu. Adnan Hoca çok sayıda vadilik ve Masonluk" adlı kitapların yayımının da durdurulma kıf uyesı gençle birlikte olduğu gerekçesıni, "çok riskli oldugu Kadıköy yakasındaki bir evde için açıklamayacagını" belirtti. zorla evlendirildikleri one suruOktar, "Ben komplo len Çağla Emre Nil çiftiyle ıOVEDAT YENERER ~~ Adnan gelişmişiyle karşı karşı toğraf çektirmekten kaçındı. nun en Bilim Araştırma Vakfı (BAV) yayım. Durumlar olağanustu Tüm vakıf uyelerinin kan ve idFahri Başkanı Adnan Hoca(Ad kötüdür. Yahudiler ve mason rar tahlili yaptırarak temiz ranan Oktar) şimdiye kadar surdurdüklerı tum çalışmaları durdurduğunu açıkladı. Adnan Hoca, vakfın yayımladığı Ronesans dergisinın kapatıldığını, "Yabudilik ve Masonluk" ile "Yahudilik ve Siyonizm" adlı kitaplannın da baskılannın durdurulduğunu belirterek "Ben komplonun en gelişmişiyle karşı TÜRKİYE'DE TERÖRÜN İÇYÜZÜ karşıyayım. Olağanustu bir du• Prof. Dr. Doğu Ergil, • Fehmi Koru, rum var. Bunu anlayan anlar" • Hamdi Mert, • Prof. Dr. Orhan Türkdoğan, dedi. • Prof. Dr. E.Ruhi Fığlalı, • Prof. Dr. Sina Akşin Muritlerini zorla ve tehditle evlendirdiğı gerekçesiyle bir sure Diyanet Aylık Dergi'ue Terörü tartıştılar. önce Çeşme'den gozaltına alınarak Istanbul'a getirilen Adnan İSLÂM'DA KAD1N VE CİNSELLİK Oktar'ın. çıkanldığı mahkemece "kokain" kullanmaktan tuSon günlerin tartışılan konusuna tuksuz vargılanmasına karar veDiyanet İşleri Başkanı rilmıştı. Oncekı gece sabaha prof. Dr. M. Said Yazıcıoğlu'nun karşı adliyeden çıkarıldıktan açıklaması. sonra ekiplerce, adlarını açıklamadığı kişüerle goruşturulduğuK1BRIS DOSYASI nü ve daha sonra tum çalışmalan durdurma karan aldığını belirten Oktar şoyle dedi: MOĞOLİSTAN'DA İLK EZAN, "Ben firarda değildim. ÇeşİLK CUMA, İLK BAYRAM me'de herkesin içindeydim. Bu arada 10 gündur Yılmaz Eyilik'in ve diger bazı insanların adamlanndan çekindigim için evime gitmiyordum. 16 polisle evime arama yapmaya gittik ve 1.5 dakikada kitaplarımın içinde birkaç kuçuk paket 'kokain' buldular. Bunlar tamamıyla düzmecedir. Kan ve idrar tahliline gidince kokainin agızdan da alınabileceğini oğrendim. Ama geç kalmıştım. Yemegime kokain kanştınlmıştı ve tahlilde çıktı. Agızdan alındıgı zaman insan hissetmezmiş; ben de bu nedenle hissetmedim. Her an beni ve arDÜNYAYI YAKINDAN TAKİP EDER kadaşlanmı eroinman veya ko Önceki gün serbest bırakılan Adnan Oktar tüm çalışmalarını durdurduğunu söyledi. Oktar, "komplonun en gelişmişi ile karşı karşıyayım" dedi. poru aldığını kaydeden Adnan Oktar şoyle dedi: "Herhangi bir komploya karşı tüm arkadaşlar bu tahlili yaptırdık. Hepimiz temiz çıktık" dedi. Çağla Emre Nil çifti de ailelerinin bu evliliğe engel olmak ıçın her turlu çabayı gosterdiklerını belirterek, Çağla Saraç'ın babası Çetin Saraç'ı kendi oz kızını akıl hastası gibi gostermekle suçladılar. "Melek gibi kalbi var", "Yüreği yufka", "Mangal yurekh" rurunden rütelemeler arnk tarihe kanşıyor. Sevinç, ofke, cesaret, iğrenme, şefkat, korku gibi duygulann beyınde hangi kanallarda nasd oluştuğu bulundu. Teknolojüün baş döndurucu gelışmeleriyle bir sım daha çözulen beytrde duygular nasd oluşuyor? Ellerin terlemesi, yüzün lazarması, güime, utanma ya da keder anı beyindeki hangi mekamzmalann sonucu? Kaygıdan korkuya, sevinçten neşeye beyin suıeçlerinin merak ve ilgi çelaci öyküsü... Kalbin hükmü kalmadı, ferman beyinden Hükümete ve Türklş'e uyarı 21binTekel işçisi işbaşında oturdu tşSendika Servisi Beş yüz bin kamu işçisinin toplusözleşme uyuşmazhğı ile ilgili olumsuz gelişmeleri protesto etmek, hukümet ve Türklş'i uyarmak üzere Marmara Bölgesi'ndeki fabrikalarda çalışan 21 bin Tekel işçisi dün bütün vardiyalarda birden işbaşında oturma eylemi yaparak üretimi tamamen durdurdu. Tekel işçilerinin önceki gün öğleden sonra başlattıklan eylem çerçevesinde bütün işçiler normal işbaşı saatlerinde işyerlerine gelerek iş giysilerini giydiler, işe başlama hazırlıklarını yaptılar. Ancak makinelerinin ya da çalışma yerlerinin önünde çalışmayarak vardiya bitimine kadar beklediler. Işçilerin pasif direniş eylemleri vardiya değişimleri ile birlikte arkadaşlanna devredildi, aynı şekilde işbaşında çalışmama eylemi akşam vardiyasının sonuna kadar sürdürüldü. Tekel işçilerinin işbaşında çalışmama eylemleri şube yoneticilerinin açlik eylemleri ile desteklendi. Tekel işçileri hükümetin son teklifınin insanca yaşama ücretinden, beklentilerden çok uzak olduğunu beürtirlerken Türklş yönetiminin de işçi tabanımn eğilimini göz ardı ederek anlaşma yapma kaygısını taşıdıklarım, eylemlerinin uyan amacını taşıdığını söylediler. Likattş Başkanı Melih Yılmaz, Türklş'in 29 temmuz için grev karan almasmın ardından grev için geriye saymamn başladığını belirterek Türkiye E>enizcilik Işletmeleri ile Devlet Demiryollan limanlannda genel sağhk ve milli güvenlik ile ilgili yüklemeboşaltma işlemlerini durdurmayacaklanm bildirdi. Ceooze lörenınde crtej açtmlaı lamler? Bu katbamın hesabuu kım verecek? Gâzetecileı. mılletvehllen ve olayian yaşayaolar anlcıtiyor Uvuştuıucu mafıasuun beyınlen Bükreş'te uslenıyor. Haa mna ve yegenlen. kaldJacm oteller ve yaptüdan ışler. Diyarbakır'da neler oldu? Hacı Mirza Bükreşte Diyanet Aylık Dergi ARTIK BAYİLERDE Tempo obgekbfine YfrWtWnnnl<Tr Matematık, tink ve bilgısiTar proaranıkm. doğru çıkan onaörulâr Guoümüsde basitfrffnhğ1^rfcVm aeddo bırakan astrotoji, kulkmchğı büünsel yântomlede btömin suurlanzu ıcriuyor. Bihnı çevrelennde başlayan tarrjşmakırda kim De diyor? Omurgcdannda, eldem I agnlan olanianıı. sarfeöneden yapabdeceUen yeni ıbu antrenmazı Stressu, şoksuz ve de agnsu bu kas gehştırme yöntemı. Kemer'ın Bey Dağkm tipli safanalerın mekâm oldu. Hemen hemsıı hdr gus daâk[ratannascoıyui6 valan cipiıı iotoğraflaria doğadaki mütkş seturem. 67 CapnceCTassıcrock dunyasndaki son geüşmelen rmnliT etmek IÇID sedef kukjüiiili dîzsksiTonunu Loadro ya csvudı Modem Rock'ın san temsilalen ıçm bakma Rock Garaj... Astroloji bilimi zorluyor Su altındo kas Cip sorfari . Irme Rock rock rock Aynca... Erk Douglas. Yugoslavya. Cemyir, Ka&a. Çiıgi FUm ıı yiyenler, Boısa'dan Seçbldenuuz, kbn ohıyor. Dıytnbaku, Doprng. Butün aynntüanna kadar orgazmın tizyolojisi çözüldü. ancalc hdlâ onu kimse tazunılayanııyor. Kısaca, ânsâl hazzm doruğundaki duygu oraaznu, ama o duygunun tanımı yok. Kadu ve erkeklerde uyanlas organlara göre orgazm tiplen... Oıgazm vajinal kas iüşkisi ve oıgazmın aşamalan... Televizyonlannıza salan kötü davranmayın. Çunkü en fazla 10 yd ömuıieri kaldı. Evimize smema göruntüsunü taşıyacalc ve ayıu zamanda dunya elektrouik endustnsıni kurtaracxık yeni formülun adı: HDTV. Göruntü teknolojasınin gelişimi, ozellikleri. Avrupa Japonya kavgası, Turkiye'deki durumu ve geleceği... Yedi soruda bu yeni teknolojı haklanda bilinmesı gereken her şey. Kurultay oncesi SHP'de tam olarak lam kimdir ve Kurultay'da neler ısteyecelder. Inönucüler. Yenilıkçüer, Yeni Sol Dünyacılar ve Gurican'ın görüşleri. Tam bir SHP dokümü, şemasıyla birlikte. ORGAZM ÖĞRENİLEBİLİR TELEVİZYONLAR DEĞİŞECEK SHP'DE KİM NE İSTİYOR Aylık Dergi
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear