Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
25 MAYIS 1991 HABERLER CUMHURÎYET/3 V: Bursa'da Osmanlı Evi'nden iki tombağı çalan kişi: "Bunları bir buçuk yıl önce Yaman Mursaloğlu'na îstanbul'da 3 milyon liraya sattım". Aynı soyguncu ekip, Bursa'da iki yerden başka Konya, Hatay, Balıkesir ve tstanbul'un çeşitli yerlerindeki cami ve îslami binalardan eser çaldı. Bursa polisi ile müze müdürü iki tombak için İstanbul'da bir antikacının dükkânında pusu kurdu, pusuyu Istanbul asayiş şubesi önledi. Ayşegül Nadir çalıntı iki minare aleminin kendisine getirildiğini doğruladı. ÖZGEN ACAR ANKARA İki yıl önce 25 haziran günü Bursa'da saat 11. Gizli bir kamera olsaydı "Osmanlı Evi"nde o dakikalarda yaşanan olay şöyle görüntülenecekti: MUze bekçileri Yasaddin Giir ve Dursun Karadağ, "Osmanlı Evi"ni çoktan temizlemişlerdi. Müzenin girişinde Azem Bilgin, her zamanki gibi bilet kesiyordu. Birkaç Hollandalı turist müzeyi gezip henüz dışarı çıkmıştı. Birbirlerini tanımaz pozlarda Siireyya Erhan Karaveziroğlu, Siileyman Yiiceal ve Nedim Tiryaki adlı Uç kişi de biletlerini alıp içeriye girdi. Istanbul'dan kiraladıkları araba ile iki gün önce aynldıkları Bursa'ya bu üç kişinin yeniden döndüğünü bi Kaçakçıhkta şevtaıı üçgeni Altın tozu civa içinde karıştırılıp mantarla bronz, bakır ve pirinç gibi madeni eserlerin üzerine sürülürdü. Madeni eser ısıtıhnca civa uçar, eriyik halindeki altın yüzeye yapışıp kaplardı ve bu yönteme tombak adı verilirdi. altın gibi ışıl ışıldı. Osmanlı Evi'ni iki gün önce gezdiklerinde bu iki tombak şamdanı gözlerine kestirmişlerdi. öteki eserlerle tstanbul'a dönmüş ve orada turistik mağazalarda satılan bir çift bronz şamdanı tanesi 75 bin liradan satın alarak Bursa'ya tekrar dönmüşlerdi. Saat ll'de Karaveziroğlu, müze bekçilerini ait katta lafa tutarken, Yüceal ve Tiryaki, yanlarındaki bir çanta ile birlikte üst katı gezmeye çıkıyorlardı. Kaşla göz arasında çantadaki iki bronz şamdan, Kanuni Süleyman dönemine ait iki tombak şamdanla yer değiştiriyordu. Artık Osmanlı tarihi çantada keklikti. Üçlü, yeniden Istanbul'a dönerken Bursa'daki zincirleme soygunların son kurbanı olan Osmanlı Evi'ndeki olay, ancak ertesi gün ortaya çıkıyordu. Ama keklik uçmuş, atı alan Üsküdar'ı geçmişti bir kere. Bursa Müze Müdürü Salih Kiitiik, durumu genel müdürlüğüne, emniyete bildiriyordu. Bu arada Emniyet Genel Müdürlüğü olayı Türkiye içinde örgütune ve sınır kapılarına duyurduğunda ilk yanıt Hatay'dan geliyordu. Hatay Muzesi'nden de Roma Imparatoru Gallus'un bir portre başını çalma suçu ile üç kişi aranıyordu. Istanbul polisi üç kişiyi yakaladığını, Hatay ve Bursa'ya bildirdi. İstanbul'da derinleştirilen soruşturmada bu üçlünün Konya MUzesi'nden iki şamdan, Balıkesir Muzesi'nden de iki pirinç şamdan çaldığı or Tombakşamdan olayv Bursa'da çalındı, Istanbul üzerinden Londra'ya kaçırıldı ALİStRMEN DUNW)A BUGUN Tombak şamdan NE NEDIR? letçi ile bekçiler nereden bilebilirdi. llk gelişlerinde Bursa'nın turistik broşüründen bir tane satın almışlardı. Harita üzerinde kentte gezilecek yerleri saptamışlardı. Bu üç kişinin öteki turistlerden farklı bir özelliği vardı. îki gün önce 2. Murat'm türbesinden dört prinç şamdan ve Yeşil Islam Eserleri Muzesi'nden biri Sultan Abdülmecit, öteki Sultan Abdülhamid'e ait iki mermer tuğrayı "çaktırmadan hatıra (!) olarak" almışlardı. Şimdi sıra Osmanlı Evi'ndeki 16. yüzyılda Kanuni Sultan Siileyman dönemine ait iki tombak şamdandaydı. Bu iki şamdan tombaktı, yani bronz üzerine altın kaplamaydı. Şamdanlardan birinin tombağı dökülmüştü, ikizi ise sanki gerçek bir taya çıktı. Emniyet Genel Müdürlüğü'nün üçlü hakkındaki telsiz trafigi yoğunlaştı. Üç sanığın gönüllü ifadeleri bu illerden gelen telsizlerle de doğrulandı. Gerçekten o illerde de söz konusu soygunlar olmuştu. Sanıklar fstanbul'daki sadece bazı eylemlerini içeren şu listeyi de vardi: 1. Cağaloğlu Türk Ocakları Şubesi'nden. 2. Laleli Camii'nden. 3. Şişli'de 2. Abdülhamid Yazılı Vakfa ait çeşmeden sebil başlığı. 4. Fatih Millet Kütüphanesi'nden. 5. Eminönü Damat Ibrahim Paşa Camii'nden 6. Beyoğlu Nusretiye Camii'nden de çeşitli İslami eserler çalmışlardı. Üç samk, her nedense Eyüp Sultan Camii'nden çalınan tznik çinilerinden o gunkü ifadelerinde söz etmeyeceklerdi. Bu çiniler geçen aralık ayında Cenevre1 de müzayedeye çıkacak, ancak müzayede kataloğu Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürlüğü'ne intikal etmediği için bu eserler göz göre göre satılacaktı. Basın sadece* bu eserlerin neden satın alınmadığının hesabını soracaktı. Oysa neden satın alınmadığı değil, neden zamanında katalog sağlanmayıp bu satışın durdurulmadığı ve bunların bedelsiz olarak Türkiye'ye geri verilmesinin sağlanmadığı JHÜZAYEDE Osmanlı eserleri haraç mezat MİNE G. SAULNIER ~ PARİS 2728 mayıs günleri Paris'in ünlü müzayede salonlan Drouot'de, önemli sayıda Osmanlı eserleri satışa çıkarılıyor. 'Islam Sanatı' toplu adını taşıyan ve iki gün sürecek olan açıkarttırmada 354 parça yer alıyor ve Osmanlı Imparatorluğu dönemine ait Türk, Iran, Rus, Ermeni sanatı olarak sınıflandırılan eserler arasında, 'oryantallst' adı verilen Batılı resNaınldiın Doğıı tabloları var. Açıkarttırmanın sergi kataloğunu hazırlayan ve satışm genel ekspertizinden sorumlu Lucien Arcache'ın verdiği bilgiye göre satışa sunulan en önemli Osmanlı parçaları arasında şunlar var: 17. yüzyıl yapısı Türk işi gümüş bir kandil. Ortalama değeri 200 milyon TL olarak biçilen bu kandil temiz ve sade işçiliğiyle satışın en önemli parçasını oluşturuyor. 16. yüzyıl ikinci yansından Iznik türbe askısı (Ortalama değeri 90 milyon TL.) II. Mahmut döneminden bir tombak ( 175 milyon.) III. Selim döneminden bir Sbrik (100 milyon ) | özel bir koleksiyona ait 7 Jparçalık, 18. yüzyıl küçük Kü[tahya tabağı. Yaklaşık 140 milyon TL değer biçilen bu takım, [insan motifli olmaları açısından önem taşıyor. Tabaklar önce tek ıtek açıkarttırmaya sunulacak ve |bir tabağa en yüksek fiyatı veıren, sonunda bütun takımı alacak. t Açıkarttırmanın baş eksperi îLucien Arcache, ayrıca oryantalist resimler arasında Carle Ver;net imzalı, 53 x 66 santim boyutundaki 'Memiuklar' tablosuna dikkati çekiyor. Fransız devrim takvimine göre '11. yıl' ^18031804) tarihini taşıyan suluboya tablo, Napolyon ordulan ile Memlukların Abukir'de yaptıkları kanlı savaşı temsil ediyor. bir gun yaşadı. Cumhuriyet kitap Küliibü ile Beyoğlu Belediyesi'nin işbirliğiyle düzenlenen "Beyoğlu Kitap Günleri '91" kapsamında dün jazarlar Aziz Nesin, Salâh Birsel, Tarık Dursun K., Emre Kongar ve ilk kitabı geçen kış yayımlanan şarkıcı Füsun Önal kitaplarını imzaladılar. Beyoğlu Belediye Başkanı Hiiseyin Aslan, bu yıl 75. doğum yılını kutlayan Aziz Nesin'e Mis Sokak'taki kitap etkinlikleri anısına bir plaket ve diğer yazarlara da çiçek verdi. "Hayatı Denedim" adlı kitabını imzalayan Füsun Önal, "Böylesine büyük yazarlarla aynı masada kitap imzalamak beni ilk kez plak doldurduğum günler kadar heyecanlandırdı" dedi. Mis Sokak'ta bugün de Oktay Akbal, Nesin Tirali, Aziz Nesin ve Buket Uzuner saat 15.00'ten itibaren kitaplarını imzalayacaklar. (Foloğraf: tbrahim Günel) ^ z a r l a r Mis Sokak'ta buhıştu S S Ş BAŞSAĞLIĞI Yapı Kredi'nin Yönetim Kurulu Başkanı, değerli insan Dr. KEMAL SATIR'ı kaybetmenin üzüntüsü içindeyiz. Ailesine, yakınlarına ve Yapı Kredi camiasına başsağlığı dileriz. eleştiri konusu olmalıydı. Bu arada Bursa MUzesi Müdürü Salih Kütük de bir polis hafiyesi gibi olayları izliyordu. Eserlerin satılması olasılığı olan bazı yerlere uyarıda bulunuyordu. Bunlardan biri de Istanbul1 da Sadberk Hanım Müzesi'ydi. Salih Kütük, üçlü daha yakalanmadan önce bir duyumu değerlendirmek üzere Bursa emniyetinden bir polisle birlikte Istanbul'a iz sürmeye gitti. Tombakların yerini belirledi. Bunun üzerine Bursa'dan ekip istendi. Bursa'dan Başkomiser Doğan Şimşek, polis memurları Ahmet Sabahat ve Halil Şahin ile müze müdüründen oluşan ekip 6 temmuz günü Isıanbul'a giderek Hasanpaşa Karakolu'na olayı ve kuracakları pusuyu nezaketen bildirdi. Bundan sonra şamdanların bulunduğu bildirilen dükkân gözetlemeye alındı. Her zaman sabahın köründe açılan dükkân her nedense o gün saat 11 olmuş hâlâ açılmamıştı. Ekip, BursaL dan çalınan dördü pirinç ve ikisi tombak olan altı şamdanın da içeride olduğundan emindi. Saat ll'i birkaç dakika geçe bir sivil polis gelip ekibi karakola çağırdı. Ekip üç saat karakolda bekletildi. tstanbul Asayiş Şubesi adına Bursa ekibinin İstanbul'da görev yapamayacağını, derhal kenti terk etmesini istediği karakolda bildirildi. tstek, konuyla ilgili olabilecek tstanbul Mali Şubesi yerine her nedense asayiş şubesinden gelmişti. Köstebek mi devreye girmişti? Doğrusu şu ana kadar bu soruların yanıtını öğrenemedim Sayın Içişleri Bakanım... Aradan uzun bir süre geçtikten sonra dukkânın sahibi, antikacı Orhan Mustafa Kınacının ifadesine başvurulacak ve "Ne şamdanı? Ben" şamdanmamdan, tombakmombak görmedim.." diyecekti. Günün birinde buraya dönmek üzere şimdilik bir nokta koyalım. Karaveziroğlu, çalınan eserleri pazarlamada grubun da başıdır. Istanbul'dan çalınan sebil başlığını götürür Ayşegül Nadir'e "emanet" olarak verir. Kendisiyle konuştuğumuz bu olayı Ayşegül Nadir doğrulayacak ve başka olaylara da ışık tutacaktır. 2. Murat Türbesi'nden gelen dört pirinç şamdan, müzeden \ki mermer tuğra ve bir ikonayı soyadı açıklanmayan Ingiliz P*ter'a satar. Karaveziroğlu'nun olaydah dört ay sonra 19 Ekim 1989 tarihli resmi ifadesi şoyle: "Bu tngiliz iki ayda bir gelir, beni arardı. Bana satılacak antika eşya olup olmadığını sorardı. Ben de mal varsa kendisine salardım. Bu şahıs Türkiye'ye mal toplamak için gelir giderdi. Ben de yukarıda saydığım bu mallan bu şahsa sattım. Bu mallar karşılığında toplam 85 milyon TL'sına anlaşmıştık. Ancak bu paranın 79 milyon lirasını almıştım. Diğer kalanı da borç olarak duruyordu. Bu parayı, yani alacağım olarak kalan 6 milyon lirayı kendisinden almamıştım. Bu şahıstan, yani tngiliz Peter'dan almış olduğum paraların da üçte birini ben aldım. Geri kalan paralan da Süleyman Yüceal'a verdim. Getirmiş oldukları iki adet şamdanı Cihangir semtinde Yaman Mursaloğlu isimli şahsa 3 milyon Türk Lirası'na sattım. Bu paranın da üçte birini aldım." Bu ifadede sanık şu gerçekleri açıklamaktadır: 1. Pek çok çalıntı eski sanat (ArkasıSa. 16, Sü. l'de) Terör yeniden gündemimizin birinci maddesi haline geldi. Hindistan'da Rajiv Gandi'nin öldürülmesinin hemen ardından, Türkiye'de iki general silahlı saldırıya uğradılar, biri yaşamını yitirdi, biri ağır yaralı. Hindistan'daki terör ile Türkiye'dekinin ortak noktaları var. Her üç eyiem de terörün ortak paydalarını taşıyor. Her üç eylem de bütün terör girişimleri gibi kör. Belki eylemcilerin kendileri bile cinayetleri ile kimlere hizmet ettiklerinin ayırdında değillerdir. Bu durumda her terör eylemiyle karşılaşıldığında, yüzeydeki görünür nedenlerle yetinmeyip, çok yönlü düşünüp, araştırmaya başlamak zorunludur. Türkiye'deki son iki eylem üzerine de aynt yolu tutmakta yarar var. "Güneydoğu'da teşhis hatalı" diyen ve olayların sopa ile çözülmeyeceğini söyleyen Selen'in vurulmuş olmasındaki mantığı ve böyle bir eylemin ardında hangi hesapların bulunduğunu kestirmenin güçlüğü ortadadır. Eylemi kim üstlenmiş olursa olsun, görünürdeki nedenlerin arkasına bakmakta yarar vardır. Dünyanın her yerinde kör terörün, amacı ne olursa olsun, sonuçta zedelediği, zarar verdiği kurum aynıdır: Demokrasi. Türkiye'deki son iki eylemi de tıpkı Hindistan'daki girişim gibi bu açıdan ele almak gerekir. Her iki ülkede de en büyük darbeyi yiyen, kurulmaya, geliştirilmeye çalışılan demokrasi olmuştur. Kimsenin kuşkusu olmasın ki ülkemizdeki terör eylemlerinin de amacı, demokrasinin kuruiması, pekiştirilmesini engellemektir. "Yine 12 Eylül öncesine mi dönüyoruz" sorusunu sordurtmakta yararı olan her odak bu terörün ardına sığınmış olabilir. Terör, Türkiye'nin geçiş dönemini atlatıp, demokratik platformda birleşen güçlerin, ülkemizde demokrasiyi geliştirip pekiştirme çabalarının karşısındaki en büyük tehlikeyi oluşturacaktır. Tıpkı İspanya'da olduğu gibi... İspanya'da Franco sonrasında demokrasiyi kurmak için anlaşmış olan orta sağ ve orta sol ile yine demokrasiden yana ağırlığını koymuş bulunan Kral Juan Carlos'un karşılarındaki en büyük tehlike, en büyük engel, Bask bölgesinin bağımsızlığı için terör eylemlerine girişen ETA olmuştu. MarksistLeninist ideolojiyi benimsediğini ileri süren (Gerçekte terörist örgütlerin ideolojileri yalnızca şiddettir ve onlar şiddetten başka hiçbir şey üretemezler.) ETA, Franco diktası sırasında egemen olan devlet terörü yüzünden tüm dünyada görece bir sempati ile karşılanıyordu. Bir anlamda ETA1 nın terörü, devlet terörü ne zorunlu bir yanıt gibi görülüyordu. Gerçeğin böyle olmadığı ise İspanya'da demokrasiye geçiş süreci başlayınca ortaya çıktı. Franco sonrasında demokrasinin kurulma ve yerleşme sürecinde, devlet terörünün ortadan kalktığı, Basklara özerklik verildiği dönemde, ETA'nın terör eylemleri azalmadı arttı. Hatta bir ara bu eylemler Franco dönemindekinin 10 katına kadar yükseldi. Üstelik ETA'nın ileri sürebileceği, haklı bir davası da yoktu. Özerk bölgelerinde yaşayan Baskların % 75'i, bağımsızlığa karşı bugünkü statükoyu savunan partilere oy veriyorlardı. ETA'nın siyasal örgütü Herri Batasuna, seçimlerde oyların ancak 1/4'ünü alabiliyordu. Bir anlamda ETA, Bask halkının istencine karşı, kendi savaşını zorla kabul ettirme çabası içindeydi ve bu davranışıyla hem Baskların istençlerinin hem de demokrasinin en büyük düşmanı durumuna düşmüştü. İspanyollar ki Basklar ile Katalanları da bunun içinde ele ^almak gerek terör karşısında soğukkanlı davranarak hem demokrasiyi korumayı hem de etnik sorunları, terörün doğurduğu ortamda boy atmaya elverişli şovenizm duygularını bir yana iterek, çözmeyi başarmışlardır. Terör her yerde demokrasinin düşmanıdır. Demokrasinin yandaşları, devlet terörünün teröre yanıt olarak kullanılmasına karşı çıkmak zorundadırlar. Terörün tuzağına düşmeyip, onun amacına hizmet etmemenin tek koşulu, sogukkanlılığımızı yitirmeden demokratik kurumları işletmek ve sorunlarımızı tartışıp, onlara çözüm ararken, şoven duyguları bastırmaktır. Terör ve Demokrasi AŞIK NESIMI VE CURASIYLA 50 YIL Nilgün AKKUŞ İzzet ALTINMEŞE Ali Ekber ÇİÇEK Güler DUMAN Ahmet GÜNDAY Arif SAĞ Karaca Ahmet Semah Ekibi MERKEZAJANSA.Ş. ve AŞIK NESİMİ ÇİMEN Konuşmacılar: Zülfü LİVANELİ Onat KUTLAR Yöneten: AbduHah Nevzat ÖZTÜRK Sunan: Gülsüm ÇINAR Yer : AÇIK HAVA TIYATROSU Tarih: 26 Mayıs Pazar Saat: 19.30 it AkyoPdan şerıat uyarısı ANKARA (ANKA) Milli Eğitim Bakanı Avni Akyol, öğîrencilere ve öğretmenlere, yurtdışından mektup ve ses kasetleri ile yapılan şeriat propagandaBina kanmamaları yolunda uyahda bulundu. f Avni Akyol bakanlığınca düzenlenen "Atattirk" konulu resim, şiir ve kompozisyon yarışmasının ödül töreninde yaptığı konuşmada, Atattirk ve arkadaşlarının ülkeyi kurtardıktan sonra gerçekleştırdiği en büyük operasyonun cumhuriyet olduğunu belirtti. Akyol, "Ancak onıın yaşaması için gerekli olan tek şey laikliktir. Laiklik de yozlaştınlıyor, saptırılıyor, laiklik asla dinsizlik, Allahsızlık degildir" şeklinde konuştu. Laikliğin ülkede yaşayan her görüşten insan gruplarının en çağdaş güvencesi olduğunu ve "Din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması" gibi basit anlamıyla yeterince tanımlanamayacağını ifade eden Akyol, "Din ve devlet işlerinin aynlması laikliğin önemli bir boyutu, ama laiklik hayatın her boyutunda insanlar için güvencedir" dedi. VEFAT ve BAŞSAĞUĞI Camiamızın değerli büyüğü, Yapı ve Kredi Bankası Yönetim Kurulu Başkanı DAYANIŞMA" ŞÖLENİ ÖZGÜRDER'in katkılarıyla düzenlediğimiz, Iraklı Kürtlerle "Oavanışma" sölenimizde birlikte olalım.' Dr. KEMAL SAITR vefat etmiştir. Merhuma Tanrı'dan rahmet, kederli ailesine, tüm dost ve akrabalarına başsağlığı dileriz. ŞÖLENE KATILAN SANATÇILAR (Alfabetik sıraya göre) SELDA BAĞCAN GRUP EKİN GRUP ÖZGÜRLÜK TÜRKÜSÜ AŞIK İHSANİ GRUP EZGİNİN GÜNLÜĞÜ DENİZ TÜRKALİ MİZANSEN VE OYUNLAR SUNAN BİLGESU ERENUS Yer: Açık Hava Tiyatrosu Gün: 25.5.1991 (Bugün) Saat: 14.30 NURSEL ERSEVEN ile METİN ÖZACAR Nişanlandılar. 23.5.1991 Istanbul ÇUKUROVA HOLDİNG A.Ş. SEVtŞMENİN GÜDÜKLÜĞÜ VEYÜCELİĞİ MelihCevdetAnday 2. bası 6.000 lira (KDV içinde) Çağdaş Yaymlan Türkocağı Cad. 3941 Cağaloğlulstanbul Ödemeligönderümez.