18 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
10 ŞUBAT 1991*** KEVKAŞAM CUMHURÎYET/17 'UGÜN • SHPFaühilçesince düzenlenen "Savaş ve Türkiye" konulu toplantmın konuk konuşmacısı Ismail Cem. Toplanü saat 14.00*te Kamer Dügun Salonu'nda başlayacak. MEKTUP Durağıişgal ediyorlar • Karaköy vapur ıskelesi önünde ticari taksilerin, yolcu indirme-bındumelerde otobüs duraldanm işgal ettikJerini belirten vatandaşlar, trafık ekiplerinin gerekli denetimleri yapmalannı istiyorlar. KADIKÖY Büyük mağaza açılsın • Üçemizde belediyenin büyük mağazalar açmasını istiyoruz. Tüketicinin korunması için Beşiktaş örneğinde görüldüğü gibi bir kamyonlu pazar ve Beltaş mağazalar zinciri Kadıköylülere büyük yarar saglayacak. Yülar önce bir kamyon pazarı Kadıköy'de kurulmuşutu, sonra kaldırıldı. Sayın başkandan ayrıca Acıbadem dolmuşlarının bulunduğu sokağa giren Pendik minibüslerini buradan almasını istiyoruz. Anadolu Kulübü önündekisahilruhsat alınmadan toprukla doldunddu BüyükadaYla denize izinsiz dolguBERAT GÜNÇIKAN Kunıculan ve yöneticfleri ara- sında eski ve halen görevde bu- lunan bakan ve milletvekilleri- nin yer aldığı Anadolu Kulübü- nün Büyükada tesisleri önünde- ki sahilin yaklaşık 500 metre ka- relik bölümü yasadışı olarak toprakla dolduruldu. Adalar Belediye başkanı Recep Koç, Büyükşehir Belediyesi'nce de saptanarak yasal işlemleri baş- latılan ruhsatsız deniz dolgusu çalışmalannı "Öyle bir çalışma- yı tespil etmedik" sözleriyle ya- lanlamaya çalışırken, Anadolu Kulübü Genel Başkanı ve DYP GİK üyesi eski sağlık bakanla- nndan Mönif İslamoglu çalış- malan doğruladı. Islamoğlu, deniz dolgusunun plan dahilin- de yapıldığını, amacın da sahi- le biriken pislikleri engellemek olduğunu savundu. Ada yaşa- yanlannın karşı çıktığı deniz dolgusu çalışmalannı üstlenen STFA firması yetkilileri ise bil- gi vermekten kaçındı. Büyükada'da kurulu bulunan Anadolu Kulübü'nün tesislerine ikınci bir ytlzme havuzunun ek- lenebümesi için ruhsat alınmak- sızın denizin doldurulmasına başlandı. STFA finnası tarafın- dan yaklaşık bir aydır sürdürü- Büyükada Anadolu Kulübü tesisleri önüodeki sahilin doldurulmasına Adalılar tepki gösteriyor. (Fotoğraf: Erdogan Köseoğln) len çalışanlar sonucu 500 metre karelik alan toprakla doldurul- du. Ada yaşayanlarının şikâyeti üzerine Büyukşehir Belediyesi tmar Müdürlüğu görevlilerince yapılan incelemede de denizin ruhsatsız olarak doldurulduğu saptandı. Durum, bir yazıyla Adalar Belediye Başkanhğı'na bildirilerek gereğinin yapılması istendi. Kendilerine denizin doldurul- duğuna ilişkin şikâyetler geldi- ğini belirten Adalar Belediye Başkanı Recep Koç, gerekli araş- tırmayı yaptıklannı, ancak de- nizin doldurulduğunu tespit edemediklerini açıkladı. Koç, "Böyle bir şey yok" diye konuş- tu. Anadolu Kulübü'nün Büyü- kada tesisleri yöneticileriyle ko- nuyla ilgili görüşme sağlana- mazken, merkezi Ankara'da bu- lunan Kulübün Başkanı ve DYP GİK üyesi, eski Sağlık Bakanla- nndan Münif Islamoğlu, imar planlarında deniz dolgusunun işlendiğini bildirdi. Konuşması- nın başında dolgu alanında yuz- me havuzu yapılacağını açıkla- yan Islamoğlu, daha sonra dol- gunun tesislerin önünde akıntıy- la biriken pisliği önlemeye yöne- lik olduğunu savundu. Bölgeyi sürekli gözetim altın- da tuttuklarını, geçen yıl her- hangi bir dolgu çalışması yapıl- madığını açıklayan Büyükşehir Belediyesi lmar Müdürü Şevket Ateş, şikâyetler üzerine yapılan incelemede Anadolu Kulübü te- sisleri önünde denizin doldurul- duğunu saptadıklannı söyledi. Konunun Adalar Belediyesi'ne iletildiğini, ancak bir yanıt alı- namadığını sözlerine ekleyen Ateş, Büyükada'nın 1987 yıhn- da hazu-lanan 1/500 ölçekli dol- gu planında söz konusu alanın da doldurulmasının yer aldığı- nı, ancak belediyeden ruhsat alınmadan çalışmalara başlan- masının yasadışı olduğunu da vurguladı. Dolgu çalışmalannı yürüten STFA firması yetkilileri ise ko- nuyla ilgili bilgi vermekten ka- çındılar. Ada sakinleri de deni- zin doldurulmasına karşı çıkar- ken, planı da tümünü eleştirdi- ler. Planda başka alanların da doldurulmasının öngörüldüğü- nü anımsatan Ada sakinleri, Adalar'm doğal yapısının bozul- masına izin vermeyeceklerini acıkladılar. T EREKLİ TELEFONLAR 000 0S6 ı: 527 57 00 172 13 73 -74-75 ve 068 • tSd anza: 068 Hnr«ca:077 S 4 K MMMİİt: 511 89 18 Cwnkpa«* T»: 588 48 00 Ç*a T*: 534 00 00 ***** T y 340 01 00 fel etltt: 131 22 09 TaMa hkyantaK 152 43 00 SSI taaatrc 588 44 00 132 30 00 358 67 60 • TMffc Tnflk * * • m.: 176 24 14 (ist.), 356 04 85-86 (KaÛiKÛy) B ü f t Tıaflk: 377 22 07 (E-5), 356 04 86 (Şehınçt]. 314 36 (B Çekmece) 573 13 31, fcf Hattar 573 04 33, t: 574 73 00, 574 82 00 (25 hat) • DIY: SKKJ İ M l f l 527 00 50, ILPap İMpa: 338 30 50 • VAPM: $aUr IKan: 526 40 20, 144 42 33, M z Otrtlll. 543 05 25 • HCTEOMUUİ: (Hava tatumnı Ağrenme) 573 89 80 526 62 74, 150 83 50. : 348 71 40 TBÜ069 HAMZfc 522 97 03, 147 51 10, : 391 14 82, HABERLERIN DEVAMI OLAYLAREV ABDENDAKI GERÇEK(Baftarafı 1. Sayfada) düştü. Reklamgeiirlennın azal- ması, toplusözleşmenin getirdi- ği yükle bütünleşti. Türkiye'de siyasal iktidann körüklediği 'sa- vaş psikozu' ekonomik ve mali yaşamı öylesine derinden etkile- di ki, gazetemizin fıyatma zam yapmak zorunda kaldık. Ne yazık ki, zam siyaseti Cumhuriyet'in yaşammda da kaçımlmaz bir etkene dönüş- mektedir. Oysa geçmişte böyle değildi. Gazetemiz. 1926'da beş ku- ruştu. 1943'e kadar bir fiyat de- ğişikliği otmadı. Bu 17yıl, Ata- türk'ün ekonomi politikasınm uygulandığı, devletin temel ilke- leriyle kurulduğu, savaşlann ya- ralarının sanldığı dönemdir. Ikinci Dünya Savaşı 'nın en zor- lu yıllarından biri olan 1943 'te Cumhuriyet'in fiyatı 10 kuruşa çıkmış, 19Sl'e değin sürmüştür. 19Sl'de 15 kuruşa çıkan gazete- mizin fiyatı, 1958'de 25 ve 1969'da 50 kuruşa yükselmiştir. Bu süre içinde de zam aralıkla- rı sekiz, yedi ve on bir yıl ola- rak görülmektedir. 1971'de 75 kuruş olan Cumhuriyet, sırasıy- la 1973'te bir lira, 1975'te /,5 //- ra, 1977'de iki lira, 1977'de 3 li- ra, 1979'da 5 liraya yükselmiştir. 19S0'de Cumhuriyet 10 liradır. 1982 'de iki kez zam yapmak zorunda kaldık. Fiyatımız önce 20, sonra 30 lira olarak saptan- dı. 1983'te 40 liraya yükseldik- ten sonra 1984'te Cumhuriyet 1 in fiyatı 50 liraya ulaştı. 80'lerin ikinci yarısındaki başdöndürü- cü artış, ekonomide enfiasyo- nun başını alıp gittiği süreleri de yansıtmaktadır. Artık heryıl, bütçe haztrlanır- ken, tahmin edilen enflasyon oranına uyumlu biçimde zamla- nn öngörülmesi de doğal sayı- lıyor; zam, eskisi gibiyıllara de- ğil aylara yayıhyor. Bir gazeıe için bundan daha olumsuz, hat- ta yıkıcı gelişme düşünülemez. Okuriarla Cumhuriyet arasın- daki bağın sıcak, sağlıklı ve gü- venli olduğunu bilsek de içine düşülen durum ürkütücüdür. Cumhuriyet, okurlarına yal- nız "gazete' verdiği için tirajala- nında lotarya, promosyon, talih çekilişleriyaparak satışmı arttır- mayı düşünemez. Ancak Cum- huriyet okurunun geliriyle gaze- te fiyatının yükselişi arasındaki makas açıldıkça olumsuz birge- lişmeye yol açıldığı da bellıdir. Ne yazık ki bu süreçte bir de Körfez Savaşı patlamıştır. Savaşm nasıl gelişeceği ve Tûrkiye'ye bulaşıp bulaşmaya- cağı bilinemiyor. Bununla bir- likte dileğimiz en kısa sürede bu felaketin aşüması, Ortadoğu- nun ve komşumuzun barışa ka- vuşmasıdır. Eğer yangın yayıla- rak büyürse, sonuçlarının ne olacağını kimse bilemez. Bugün Cumhuriyet 1500 lira olurken sorunlanmızı ve dertle- rimizi okurlanmızla paylaşmak istedik. Cumhuriyet, inandığıfi- kirlerden hiçbir ödün vermeden yüriiyecektir; bu yolda okurla- nmızdan başka bir dayanağımız yoktur. Bu güzel gerçeğin altını bir kez daha çizmekten kendimi- zi alamıyoruz *• • * Ekonomide bahar uıııudu(Baftarafı 1. Sayfada) na dikkat çekiyor: "Yalnız grev- deki fabrikalann işçileri degil, o fabrikalarla calışan yan sanayi- lerin işçileri, onlann alışveriş et- tikleri bakkallar, manavlar, ye- mck yedikkri lokantalar, gittik- leri kahvehanekr, hepsi bu iş düşüklağünden payını aldı. Bu sonın giderildi. tşçiye oldukca büyük paralar verildi. Bu para- lar işçinin eüne önümüzdeki günlerde peyderpey gececek. Şok yavaş yavaş atlatıhyor. Ben şubat sonundan itibaren dur- gunluğun yerini bir canlılıga bı- rakmaya başlayacagını dusünü- yonım. 18 trilyon emisyon nere- ye gidecek? Para daha ne kadar yastık altında kalacak? Sadece bu emisyon bile önümüzdeki günlerde canulığın bir gösterge- sidir." Şok sözcüğünü yerinde bul- mamakla birlikte, savaşın piya- salar üzerindeki etkisi ve dur- gunluğun aşılmasıyla ilgili ola- rak elektrikli ve elektronik ev eş- yaları üreten Profîlo Holding 1 in pazarlamadan sorumlu baş- kan yardımcısı Orhan İyiler de benzer bir görüşü savunuyor: "İki agustosU başlayan Körfez krizinden sonra pazar toplam olarak yüzde 25-30 ölçüsünde olumsuz etkilendi. Sıcak savaşın başlamasıyla, hemen ocak ayın- da, bir hafta on gun için önem- li bir durgunluk dönemi vaşan- dı. Daha sonra nonnal ticari şartlara donülmeye yavaş da ol- sa başlandı. Şu anda normale dönmüş müdür derseniz, bence hâlâ yüzde 25-30 civannda ek- sik seyretmektedir. Organizas- yonu zayıf olan şirketlerde bu yüzde 50'lere, 60lara çıkmış ola- büir." "llk hız" İyiler, piyasalardaki ilk kıpır- danmayı bu ayın sonuna doğru beklediklerini belirterek bunun nedenlerini şöyle açıklıyor: '"Türkiye yaygın bir grev orta- mı içindeydi. Özellikle Anado- lu'nun batısında, Zonguldak'tan Bursa'ya, tstanbul'a kadar önemli bir kesimde ücret öde- meleri yapılmadı. Başlıca sek- törlerde toplusozleşmelerin bağ- lanması>la işçi çalışma>-a başla- dı. N'ormal maaşlannı alacak. Hatta pek çok işyerinde maaş farklan, zamlı ücretler ödene- cek. Bu, pazarda olumlu bir et- ki yaratacak. Bu ay sonundan itibaren biz işlerin bir parça da- ha iyiye dogru gidecegini tahmiıı ediyonız. Bekkyen ihtiyaçlar var konfeksiyondan dayanıklı tüke- tim mallarına vanncaya kadar. Bu bir itici güç olabilir. Zaten pazar bir kuşku ve bekleyiş için- de Ufacık bir aksiyon gelse çark dönmeye başlayacak. Malını sat- maya başlayan tuccar, alıcı da olmaya başlayacak. Bu bir 'ilk hız'dır. Tekerlek önce yavaş ya- vaş dönmeye başlar, sonra bir iv- me kazanır ve normale oturur." OYAK-Renault'nun Türkiye 1 deki pazarlama ağını kontrol eden Renault-MAİS'in Genel Müdürü Ateş Ünal Erzen de ocak ayı ile karşılaştırıldığında, şubatta kendi sektörlerinde ha- fif bir kıpırdanmanın görüldü- ğünü belirterek "Bir kıpırdanma var, ama geçen yılki gibi olma- yacak mutlaka. Evet, toplusöz- leşmelerle birtakun haklar sag- landı. Son birkaç haftada, Türkiye tarihinde görülmemiş bir emisyon yapdarak piyasaya 3-4 trilyon lira verildi. Bu para dövize, altına ve büyük ölçnde TL olarak 'yastık altına' gitti" diyor. Ancak Erzen, kıpırdanmanın bir canlanmaya dönüşmesi ko- nusunda ihtiyatlı konuşuyor: "Kişiler savaşm gedrecegi olum- Gorbaçov'dan taraflara uyarı (Baştarafı 1. Sayfada) Devlet Başkam'ndan gerçekçilik sergilemesini ve tüm geiecegi tehlikede olan ülkesini düşüne- rek Kuveyt'ten çekilmesini isli- yorum. Bu amaçla özel temsil- cimi Bağdat'a gönderecegim." SSCB Başkanı, konuşmasın- da savaş sonrası Ortadoğu- su'nda Irak'ı dışlamayacak yeni bir güvenlik yapısını birlikte oluşturmak için BM Güvenlik Konseyi'nin daimi üyelerine iş- birliği çağnsmda bulundu. Gor- baçov, ülkesinin güney sınırları- nın çok yakınında süren savaş- ta kitlesel imha silahlannın kul- lanılmasından giderek daha çok söz edilmesinden kaygı duydu- ğunu belirterek "Şu anki sava- şın seyri. çatışmalann kontrol- den çıkması tehu'kesini ve çok daha geniş boyutlu bir Arap- tsrail savaşı olasüığını gündeme getirmiştir" dedi. Ajanslarca, Gorbaçov'un Bağdat'a göndereceği temsilcisi- nin daha önce de Saddam Hü- seyin'le görüşen Yevgeni Prima- kov olduğu belirtiliyor. Washington'da Beyaz Saray tarafından yapılan açıklamada, Gorbaçov'un, Irak'a özel temsil- ci göndermesine karşı olunma- dığı belirtildi. Gorbaçov'un, "BM kararlan çerçevesinin dışı- na çıkılıyor" şeklindeki uyarısı konusunda ise Beyaz Saray, "amacımız, Kuveyt'in kurtarü- masıdır, Irak'ın yok edilmesi degil" değerlendirmesini yaptı. ABD'nin gtin arayışı Gorbaçov'un sürpriz olarak nitelendirilen açıklaması geniş yankı uyandınrken, ABD Sa- vunma Bakanı Cheney ile Ge- nelkurmay Başkanı Powell, Su- udi Arabistan'da kara savaşımn ne zaman başlayabileceği konu- sunda Körfez'deki çokuluslu gü- cün komutanı General Norman Schwarzkopf ve diğer askeri yet- kililerle kara savaşının ne zaman başlatılması gerektiğini tanışı- yorlardı. AP'nin haberine göre Cheney ve Povvell, dün Riyad'da Gene- ral Schwarzkopf ile biraraya ge- lerek, Körfez savaşının seyri ve bundan sonra atılabilecek adım- lan görüştüler. Ajanslar, görüş- mede, Irak'ın Kuveyt'ten çıkar- tılmasına yönelik kara saldınsı- nın ne zaman başlayacagına iliş- kin bir takvim belirlenmeye ça- lışıldığını kaydediyorlar. Cheney ve Povvell, yann Washington'da ABD Başkaru George Bush ile görüşerek, Schwarzkopftan al- dıkları bilgileri iletecekler. ABD li yetkililer, kara sava- şı için takvim belirlemeye çah- şırken, Irak Başbakan Yardım- cısı Sadun Hammadi, dün Tah- ran'a giderek, Saddam Hüse- yin'in "gizli" olduğu bildirilen bir mesajını îran Cumhurbaşka- nı Haşimi Rafsancani'ye iletti. Hammadi, Tahran'da gazete- cilere yaptığı açıklamada, tran- ın önerisinin, Saddam Hüseyin ve Irak yetkililerince ayrıntılı olarak incelendiğini belirterek, "Yanımda yazılı bir yanıt taşıyorum" dedi. Iran Cumhurbaşkanı Ali Ek- ber Haşimi Rafsancani ile üç sa- at süren bir görüşme yapan Hammadi, Saddam Hüseyin'in yazılı mesajını ileterek Körfezsa- vaşıyla ilgili son gelişmeler hak- kında bilgi verdi. Hammadi, gö- rüşmeden sonra karayoluyla Amman'a giderek Kral Hüse- yin'le görüştü. îran Cumhurbaş- kanı Rafsancani, Îran Milli Gü- venlik Konseyi'ni toplayarak, Saddam Hüseyin'in mesajını de- ğerlendirdi. Konsey toplantısın- dan sonra yapılan açıklamada, savaşa son veriknesi amacıyla diplomatik çabalann arttırılma- sı yolunda karar alındığı bildi- rildi. tran Cumhurbaşkanı Rafsan- cani, Körfez Savaşı'na son veril- mesi amacıyla Saddam Hüse- yin'e bazı önerilerde bulunmuş, ancak bunlar hakkında ayrıntı- lı bilgi vermemişti. Rafsancani, barış için Irak ve ABD liderleri ile görüşebileceğini söylemişti. tsrail'e Scud saldınsı Israil'i savaşa sokarak Körfez krizinin boyutlannı genişletme- ye calışan Irak, dün sabaha doğ- ru İsrail'e 31. Scud füzesini attı. Ülkenin ortalarında bir bölgeye atılan Scud, havada iki Patriot füzesi tarafından imha edildi, ancak yere düşen parçalardan 25 kişi yaralandı, 150 ev de hasar gördü. Israil Başbakanı tzak Şa- mir radyoda yapnğı konuşma- da, "Bu teriröst saldınlann so- nunun geiecegi an yaklaşıyor. Müttefikler Irak'ın sa>-aş meka- nizmasını yavaş yavaş çökertiyor" dedi^ Arens, ABD'ye gidiyor Israil Savunma Bakanı Mos- he Arens'in, ABD Savunma Ba- kanı Dick Cheney ile görüşmek üzere bu akşam Washington'a gideceği bildirildi. Israil Savunma Bakanlığı ta- rafından yapılan açıklamada, Arens'in salı günü ülkesine dö- neceği kaydedilirken, görüşme- lerin içeriğinin ne olacağı konu- sunda bilgi verilmedi. İsrail-Ürdün gizli ilişkisi İsrail ile Ürdün arasında ge- çen yıl aralık ayında gizli bir gö- rüşme yapıldığı ve bu görüşme- de, tsrail'in Ürdün'ü Irak tara- fından hava sahasının kullanımı konusunda uyardığı bildirildi. Kahire'de hükümete yakmlığı ile tanınan El Yom Gazetesi'nde verilen haberde, görüşmenin Is- rail'in isteği üzerine gerçekleşti- rildiği belirtildi. Bombardıman sürüyor Bu arada, Körfez savaşında artık olağan hale gelen hava sal- dınlan bütün yoğunluğuyla sü- rüyor. Müttefık hava kuvvetle- rinin özellikle Kuveyt'teki Irak askeri mevzilerini dün yoğun olarak bombaladıklan bildiril- di. Ajanslar, Bağdat, Basra kentleri ile Kuveyt'teki askeri mevzilerin ABD ve Fransız uçaklannca bombalandığmı bil- dirdiler. AFP'nin haberine göre, Fran- sız Jaguar uçaklan, dün Ku- veyt'e yönelik saldırılarında Irak'a ait bir hangan havaya uçurdular. Müttefık kuvvetler kaynakla- n, düzenlenen hava saldınlann- da Irak'a ait bir hareketli Scud füze rampası ile Mobilradarse- tinin imha edildiğini bildirdiler. 8 Iraklı asker teslim oldu Altısı subay olmak üzere se- kiz Irak askerinin Suudi Arabistan-Kuveyt sımnnda bu- lunan Amerikan Deniz Piyade- leri'ne teslim olduğu haber ve- rildi. Yüzbaşı Martin Wolf, dün sa- bah TSİ 06.00'da ellerinde beyaz bez bulunan iki Iraklı yüzbaşı- nın daha sonra aln Iraklının da- ha aynı yöntemle sının geçtiği- ni açıkladı. Martin Wolf, ikinci gruptaki bir Irak askerinin, Amerikalılar- dan Saddam Hüseyin'i öldürme* İerini istediğini söyledi. Teslim olan Iraklı askerlerden sının geçen ilk iki yüzbaşının teslim bayrağı olarak iç çamaşın kullandıkları da verilen haber- ler arasında. Duman bulutu Irak'ın kuzey kesiminde ya- nan petrol kuyulanndan geldi- ği sanılan kesif bir duman bu- lutunun, sınıra 80 kilometre uzaklıktaki tran kenti Sanan- daj'da gökyüzünü kapladığı bil- dirildi. Îran Haber Ajansı IRNA, du- man bulutunun kente gün ışığı- nın girmesini engelediğini bildir- dh ABD, İsrairi eleştirdi ABD, Güney Lübnan'daki Fi- listin Kurtuluş örgütü mevzile- rine düzenlediği saldınlar dola- yısıyla Israil'i eleştirdi. ABD Dışişleri Bakanhğı Söz- cüsü Margaret Tütwiler, İsrail saldınlarıru "Bölge halkına sa- dece daha fazla acı ve dert ya- ratan şiddet halkasının bir parçası" olarak niteledi. ABD'nin bu eleştirisine lsra- il'den henüz bir tepki gelmedi. suz etkileri henüz saptayamıyor- lar. Deneyimimiz de yok. 8 yıl savaşmış bir Irak'ın deneyimi var. Adam ilkel sartlarda yasa- maya alışmış. Biz bir kar yagdı- gı zaman perişan oluyonız. O para şu anda yastık altında bir güvence olarak duruyor. Tabii bu kriz mümkün olan en kısa sürede bitecek. Devlet buyükle- ri şubat sonu diyorlar, mart di- yoriar. Bunun fazla da uzun sü- recek bir macera olmaması ge- reldr. Savaş psikozundan kurtul- ma, beraberinde bir harcamayı getirir, bu dogru. Ama bir de refleksiyon süresi var. Şimdi, 'bu parayı ne >apayım' diye düşünü- lecektir. 'Bir süre bankaya verip faiz mi alayım?' Bu da geçtik- ten sonra bir canbnma göriile- bilir." Kuşkusuz firmalar, ihtiyath, fakat iyimser bir biçimde piya- sanın buzlarının çözülmesini beklerken boş durmuyorlar. TU- keticiye sağlanacak birtakun dö- nemsel avantajlarla "hareket" yaratmamn yollannı anyorlar. Orhan lyüer, "Bu tür dönem- lerde bir fırsat' yaratılmalıdır" diyor. "Bu, şimdi satm aursa tü- ketidye kazanç geürecek bir fır- sat olmalıdır. Tabii bu, insanla- nn eline para geçtigi bir döne- me denk getirilmelidir. Fırsat ve para birbirine yakın düşerse bir aksiyon başlar." Olumsuz psikolojinin kırıl- masında pazarlama faktörünün önemini Ateş Ünal Erzen de ka- bul ediyor. Erzen, "Bunun büin- cinde olduğumuz için dikkat ederseniz, grev sonrasında ilan- larla işe başladık. Yani piyasayı canlandırmak istiyoruz. Creti- mimizi durdunnak istemiyoruz. Öyle sözleşmeler imzaladık ki yüzde 300'lere varan ücret zam- lan verildi. Yan sanayide de öy- le. İki yönlü artan maliyetlere karşın şubat ayında fiyat arttı- nmına gitmiyoruz. Zaran sine- ye çekecegiz. ¥etkiK satıcı örgüt- lerimiz ayaktalar. Ama ne kadar ugraşırsanız ugraşın bir krizin içinde olduğumuz da kesin." Cengiz Solakoğlu, durgunlu- ğun aşümasuıda pazarlamacının çok önemli bir rolü olduğunu inançla savunuyon "Pazartama- cı bu dönemde hünerini göste- recek. Böyle dönemlerde tasar- ruf edilmeyecek kalemlerin ba- şında reklamlar gelir. Akılcı kampanyalarla ürününü satma- ya çahşarnk. Pazarlamacımıı ya- ratacağı küçük bir hareketin pi- yasadaki psikolojik ortamın olumlu yöne dönmesi konusun- da büyük yardım saglayacagına inanıyonım. Yalnız çok önemli bir husus var Satışın çok durduğu, ilk şo- kun yaşandığı günlerde ne rek- lamm ne saüş taktiklerinin ne de kampanyalann bir yaran vardır. Duran arabayı harekete geçir- mek, arkadan itmek çok zordur. Hafif kıpırdayarak yerinden kalkan arabayı itmek, hızlandır- mak daha kolaydır. Ve bugün böyle bir noktadayız. Meseb ls- tanbul'da 'hareket' uç vermeye başlamışbr. Şu anda tam araba- yı itme zamanıdır." YAREV: Tduunkhgı rol .EM UĞUR MUMCU (Baftarafı 1. Sayfada) Türkiye'de en yaygın olan akım bilgisizliktir. Bu bilgisiz- lik yakın tarihimiz konusunda da geçerlidir. Ahn ittihatçıhğı: "İttihatçılık", Abdülhamid'e karşı genç subaylann örgüt- lenmelerinden başlar. İkinci Meşrutiyet ile sürer, 31 Mart ayaklanmasını bastıran "Hareket Ordusu" ile güçlenir. Ba- bıâli baskını ile serüvenciliğe bürünür, "merkez-i umumr sultası ile cuntacılığın adı, düzenlediği suikastlarla birey- şel terörün dayanağı olur; Alman işbirlikçiliği ile Osmanlı İmparatorluğu'nu savaşa sokar. Ve savaş sonrasında İttihatçılık, Enver Paşa'nın lideriigin- de Lenin'in desteği ile Bakü'de komünist Şûralar Ftrkası" kuran siyasal akım anlamına da gelir. İttihatçılık, M. Kemal'e "Teşkilat-ı Mahsusa" artıklarınca düzenlenen "İzmir suikastı" ile de sonunu hazııiamış ve si- yasei sahnesinden M. Kemal ve arkadaşlarmca uzaklaştı- nlmıştır. "İttihatçılık" iyi hoş da ama hangi "İttihatçılık?" Abdülhamid yönetimine ve 31 Mart gericiliğine karşı ayak- lanan İttihatçılık mı? Yoksa M. Kemal'in "hareket-i serseriyane" diye tammladığı kanlı serüvencilik ve işbirtik- çilik mi? «angisi? Bugünkü güncel siyasette "İttihatçılık" izi aranıyorsa, bu iz, barış yanlılarında degil ABD desteği ile savaşa girmeye heveslenenlerin tutumlannda, kararlannda ve kişiliklerin- de aranmalıdir. Ararsanız çok benzeriik bulursunuz. İkinci bilgisizlik kaynağı Atatürk ve Atatürkcülük ile ikjilidir. "Kemalisf, Kurtuluş Savaşı yıllannda ingiliz gizli servisi ve Amerikan basınında "bolşevik, milliyetçi, bozguncu" an- lamlarında kullanılırdı. Bu kavram, bugün, sözde "sMI toplum" yandaşlarınca tek partili baskıcı yönetirn anlamında kullanılıyor. Hangi demokrasi birdenbire kuruldu? Hangi uygartık, bu- günkü düzeyine, kansız ve ihtilalsiz gelebildi? Tarihe şöyle bir bakın: Batı burjuva demokrasilerinin geçmişlerinde, 1789 ve 1830 ihtilalleri, kargaşalar, sömürgecilik, nasyonal sosya- list rejimler; Marksist ülkelerin yakın tarihlerinde de Ekim ihtilali ve proletarya diktatörlükleri yok mudur? Atatürk dönemi, Türk yakın tarihinin en görkemli ve en devTİmci sayfasıdır. önce emperyalizme karşı verilen silahlı savaş, sonra da "tam bağımsızlık" inanç ve bilinci ile dünya uluslar ailesi- nin onurlu üyesi olmak için verilen uygartık savaşı. Evet, Atatürk dönemi, tek parti ile yaşanmıştır. Devrim- ler de bu tek parti rejimi içinde tepeden inme yöntemlerle yapılmıştır. Atatürk'ü ve Türk devrimini, aynı zaman dilimlerindeki nasyonal sosyalist ve Marksist yönetimleri ile karşılaştırın. En az sancılı ve en az kan dökülen toplumsal dönüşüm- dür Atatürklü yıllar! Türkiye bugün ayakta duruyorsa, Atatûrk döneminde atı- lan temellerin sağlamlığı nedeniyle duruyor! 12 Eylül'e 5000 gencin tabutu ile gelen, sivil dönemin her üç yılının birini sıkıyönetimle yaşayan, idam sehpalannın kurulduğu, sürgünlerin ve yasaklarm yaşandığı, işkence- nin bugün bile can aldığı bir ülkede, eleştiri okları dünden çok bugünün uygulamalanna ve bugünün "devletiûlerine" yönelmelidir. 1910'lu, 20'li ve 30'lu yıllann özel koşulları o dönemlerde birçok ülkede totaliter rejimler doğurmustur. Atatürk'ü "neden o günlerde tek parti yönetimi kurdu" di- ye eleştirip suçlamanın anlamı yoktur. Bugün, çok partili düzende, pariamenter rejimde, hukuk devietinde "tek adam" yönetimi kuranlara ve tek parti yöntemleri kullananlara karşı çıkmak gerekir. İttihatçılık varsa bu "hortlayan İttihatçıhğı" işte buralarda aramak daha doğru olur. ŞİRİNYER fflPODROMLTNDAN FtKRETDAĞUOĞLU 1. KOŞU: F: Osmancık (5), P. Alser (3), S. Tolgaer (2) 2. KOŞU: F. Gültorun (2), P. Osmanağa (5), PP. Ikimiz (7), S. Elif 4 (3) 3. KOŞU: F. Ahşık (1), P. Bi- liyormusun Kim (7), PP. Ma- estro (3), S. Milyoner Burhan (5) 4. KOŞU: F. Renan (5), P. Golden Flower (1), PP. Don- nehri (3), S. Muhittin (10) 5. KOŞU: F. Body Guard (8), P. Merhaba (9), PP. Robinson (11), S. Raşomon (6) 6. KOŞU: F. Cemil (7), P. Polat (9), PP. Kerim (1), PP. Esse (14), S. Ulubey (11) 7. KOŞU: F. Aknasip (3), P. Kavçinbey (1), PP. Bahadırbey (9), S. Tosoğlu (2) * \ . BUTUN ADIDAS'LAR ': %A5l INDIRIMLI
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear