18 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
\ 21 ARALIK 1991 CUMHURİYET/17 İ^LJMARTESİ { T M A R T E S İ HÜSEYİN BAŞ Cuntaya karşı direnen kadınA.skeri dikta yönetimlerinin bir biri ardından tepetaklak olduğu bir dünyada, yerkıirenin bir ucunda, Birmanya'da genç ve gilzel bir kadın, ülkeyi demir yumrukla yöneten askeri cuntaya kök söktürüyor. Anng San Suu Kyi, 1989 temmuzundan bu yana, Rangun'da, Tnya gölü kıyısındaki babaevinde göz hapsinde. Tam bir buçuk yıldır, bir Ingiliz Tibet uzraanı olan kocası Michel Aris ve iki oğlu dahil hiçbır yakını ile görüşturülmuyor. Yazışmasına bile izin verilmiyor. Aung San Suu Kyi'nin 1991 Nobel Barış Odulu'nu alması butun dunyada alkışlanmasına karşın, cuntayı kuplere bindirdı. Cunta, Suu Kyi'nin çevresindeki çemberi daha da daralttı. Birmanya cuntasının 46 yaşındaki, elinde hiçbir silahı bulunmayan Gandi türu bir şiddet karşıtı olan Suu Kyi ile uğraşması boşuna değil. Babası, ulkenin kurtuluş kahramanlanndan gcneral Aung San. Ülkenin bağımsızlığını kazandığı 1947 yılının hemen öncesi katledilen Aung San halkın çok sevdiği bir lider. Batı'da uzun yıllar üniversite bocası olarak çalışan Suu Kyi, Birleşmiş Milletler örgütü'nde de görev yapmış. Sözünü esirgemeyen, ülkesi için mücadeleden çekinmeyen bir aydın. 1988'de hasta olan annesini ziyaret için Birmanya' ya dondüğunde, yönetimden çekilmekle birlıkte, iplerı elinde tutan diktatör Ne Win'e kafa tutmakta gecikmemiş. 1989'da lideri bulunduğu "Demokrasi tçin Llusal Birlik" adındaki siyasal formasyonu, kendisinin seçimlere katılmasının yasak anmasına karşın, "%82'lik bir oyla zafere ulaştırmış. Önce yenilgıyi kabul eden cunta, çok geçmeden yeniden yönetıme el koymuş ve ilk iş olarak da Suu Kyi'yi göz hapsine almış. Bugun ulkenin durumu her açıdan berbat. Cunta yönetime iyıce yerleşmenin hazırhkiannı yaparken, gittikçe kötuleşen ekonomik durum ve halkı canından bezdiren baskı bütun şiddetiyle suruyor. Üniversiteh gençler, aydmlar, köyluler, esnaf, din adamlan cuntanın göz açtırmadığı belli başlı hedefler arasında. Buna karşılık cunta, dış dünyada bütünüyle yalnız. Cuntaya silah sağlayarak arka çıkan tek ülke Çin. Her şeye karşın cuntanın günleri yine de sayıh. Nobel Banş Odüllü Aung San Suu Kyi'nin içte ve dışta giderek artan saygınlığı, Birmanya cuntasının korkulu rüyası. KUTU Zambaba JtSaba, önceki gün, Atakule'de meslektaşlan muhendislerle duzenlenen tanışma kokteylinde gazetecilere "Zamlar kucafunızda duruyor. 18 gönliik hukumet niye zam yapsın. Zamlar olmuş biz koyacak yer bulamıyoruz" demis. Çok şükür, onları koyacak "münasip" bir yer buldu. Vatandaşın sırtına yukledi. Araa bu tatsız olayda "Baba"yı suçlamak "fevkalade" haksızhk olur. Çünkü, zamlan, dunya tanhinde ilk kez, "iktidar" değil, "muhalefet" yapmıştır. Diyelim ki baba yaptı. O zaman da ağlayıp sızlamaya gerek yok. Baba değıl mi? Bazen sever, bazen de döver. Temel'in yeri IVende... A emel tstanbul'a gidiyordu. Trene Eskişehir'den binmiştı. Yalnızdı. Ama yalnızlık Temel için sorun değıldi. Çoğu Karadenizli gibi o da cana yakın ve sokulgandı. tnsanlarla ahbaplık kurmakta üstune yoktu. Bu kez de öyle oldu. Karşısında oturan yolcuyla "Nasilsunuz, eyumisunuz, has misunuiz"le başlayıp kısa yaşam öyküsüne uzanan bir yarenliğe girişti. Uzun yolculuklar başka nasıl çekilirdi. Bir süre sonra söz klasik soruya "Efendum azimct nereye dur"a gelmişti. Şirin görünmeye çalışarak: "Hemsenını baçan stz cizmetse nereye ciduysunuz?" diye sordu. Adam, "Ankara'ya" diye yanıtladı. Temel "Uy kurban oldigumun Allahı. şu yaptiğnn işe pak. İki adam ayni trende karşı karşıya oturiyruz, pirimiz Ankara'ya cidiy, öbirimuz Istanpul'a." tyi, aranır bulunmaz- Kötü aramadan bulunur. DEMOKRTT - - ^ " » Yavaş düşün, hızlı yap. ISOCRAT Aslolan yaşamak değildir. İyi yaşamaktır. EFLATUN Diyalektik bilgiyi arar. Felsefe bilir. ARISTO Amertka'nın kaşfî çok iyi bir şey. Ama yamndan geçilip gidilseydı, daha da iyi olurdu. MARK TWAIN Sigarayı bırakmak çok kolaydır. Ben iki bin kez bıraktım. MARK TfVAIN Hakkımda kötü konuşanlar, eğer benim onlar için ne düşûndüğümü biiselerdı, daha kötu konusurlardı. SACHA GUITRY Çıkarcı, döner bir kapıya sizden sonra giren, ama sizden önce çıkandır. ANONİM Av da... Büyiytlk toprak sahibi bir baron, yakın dostlanndan birini avlanması için "özd av saaasına" göndermişti. Misafir, gelir gelmez tüfeğini kapıp ava cıktı. Çok geçmeden çabiann arasından güzel bir sülün fırladı. Adam hemen tüfeğini doğrultup göz gez arpacık, nişan aldı. Tam tetiğe dokunacağı sırada, kendisine rehberlik eden korucu omzuna dokundu kibarca. "Hayır mösyö" dedi. "O sülünün adı Alexandre, Sayıa Baron onu çok sever. Bn yttzden ona hiç ateş etmez." "Peki," dedi. Misafir, hafif bozuk. Birkaç dakika sonra bir ikinci sülün daha havalandı. Adam hemen silahına davrandı. Nişan aldı. Tam ateş edecekken korucu yine omzuna dokundu. "Özör dOerim mösyö" dedi. "Bu Barnabe. Saym Barones'in sevgtti koşu. Sayın Baron ona hiç ateş etmez." Derken bir üçüncü sülün havalandı. Ama misafir bu kez akıllanmıştı. lstifıni bile bozmadı. Korucu ise telaşhydı. "Ateş edin Mosyö, lütfen ateş edin. Bn Victor. Sayın Baron ona bep ateş eder." Fuhuş 'altın çağını' yaşıyorOnca yoksulluk varken "dnnyamn en eski mcsfcgi", "Alün ÇagV'nı yaşıyor. Pazar ekonomisinin mantar gibi çoğalan yeni zenginleri, konu seks olunca, kesenin ağzıru cömertçe açıyorlar, bir gecelik "muduluk" için mılyonlarca para ödemekte sakınca görmüyorlar. Geçen hafta Fransız polisinin, Paris'te el koyduğu iki ultra lüks fuhuş örçütü, seks ticaretinin ulıştığı akıl almaz boyutlan hakkında fikir veriyor. Örgütlerden biri altmışhk mflyarderlere 20 yaşında geaç ve güzel mankenler sunuyor. Diğeri son derecede lüks döşenmiş bir saray yavrusunda bcbirinden güzel mankenleri iş ve gösteri dünyası ile ünlü politikacüara peşkeş çtkiyor. Sayıları oldukça sınırlı olan sris düşkünü seçkin psıababalarının "nüesseseye" ödedikleri paralar tek kelime ile şasırtıcı. Genç bir mankenin bir saatlik fıyatı 12 milyon lira. Bir gecenin Fıyatı ise çok daha urkütücü: 120 milyon lira. Ruya gibi bir hafta sonunun fiyatına gelınce, bu tam bir karabasan: 500 milyon lira. Dünya fuhuş tarihinde erişiimez olarak nitelenen bu paralan gözlerini kırpmadan odeyenler kim dersiniz? Fransız polisine göre "muşteriler" dünyanın önde gelen parababalan. Afrika'da yaşayan bir Fransız işadamı, bir Arap prensi, bir İngiliz basın imparatoru ve sınırlı sayıda Fransız, îspanyol ve Meksikalı multimilyarderler. Fuhuş örgutü ile milyarder takımına araalık yapan ise Paris jet sosyetesinin yakından tanıdıgı "Baron" diye de anılan Mösyö Sinclair. Mösyö Sinclair'in satışa arz ettiği mankenlerin sayısı 20 civannda. Az, ama öz. Yaşlan 20 ile 24 arasında. Milhyetleri değişik. Kanadab, Fransız, Îspanyol, lsrailli, Rus, İsveçli. Mösyö Sinclair'in polise anlattıklanna bakılırsa, devamlı muştenlerden biri, küçük kaçamaklar için "müesseseye" 18 ay gibi bir surede tamamı tamamına 1.5 milyar lira ödemiş. Kim demiş güzellik para etmez diye. Akademi çaycısı Laz Ahmefin balıklan Akademi'nin unlu çaycısı Laz Ahmet efindinin sıfırdan milyarder olan lılağı delık Erdemir çaycısıyla, uzak \îkın hiçbir ilgisi yok. O elli yıldan bu rjıa, sıcacık demli çaylanyla geleceğin unatçılannın yureklerini ısıtmaya cham ediyor. üz Ahmet efendi, çoğu Karadenizli banşerimız gibi, eskilerin "nev'i pasma münhasır" dedikleri son ıtrecede esprili biri. Komet'ten, ferhan Uygur'a, Alaattin Aksoy'dan Mehmet Güleryüz'e, Koray Ariş'ten Srim Bugay'a uzanan bütün bir sanatçı k^ağı Laz Ahmet efendinin çayını Tıdumlamışlar, küçük, sevımlı frkulerinin tanığı olmuşlardır. Aşağıdaki öykuyu sevgilı dostumuz Alaattin Aksoy'dan dinledik. Boğaz'daki o ünlu palamut akınlanndan biri. Palamutlar gumüşleri rıhtıma sıkıştırmışlar. Akademinin rıhtımı bu yuzden gumuş kaymyor. Laz Ahmet efendi de, kepçeyi kapmış ha babam de babam gumuş çekiyor. Her defasında da çömelip tuttuğu gumüşleri içi su dolu bir kovaya atıyor. Bir ara rıhtım taşlarının uzennde zıplayıp duran gumüşlerin arasından birini kuyruğundan tutup "Uyy, senun ha purada işun nedur" diye haykırarak denıze fırlatır. O sırada olayı izleyen Laz ressamlardan Yusuf Kâtipoglu ile Kfirt Neco. dayanamayıp "Neydi o denize attıgın balık" diye sorunca, Laz Ahmet efendi, sektırmeden yanıtlar: "Pizdendur da. Hamsi'dur". KİM KİME DUM DUMA BEHlç AK t PtKNİK PtYALE MADRA SONRA SAST ONIÖ OUINCA ^ 5TNDEN OLANI \ PHC&RAAAÖtZl HIZLI GAZETECİ NECDET ŞEN 3ICIVÜ Mü5UN. SIZ <UVRUKLU SAMSLARl NEOEM V "> GA^ET BASIT Bı KERE, COK GUZ.HLSlW\Z SOORA BU EVDE SEN &EKSIZ VSJPAMAZSIN ClĞERl « VeRDtöl/U SUteCE KeNPlMl Qı8l eORuRuM A6ZIM, BURNUKl, \rfAQ, 4MA LuZmvıSuZ LAKıU- DllARtA. CAN S\1ÛMAZS1M - &6ULUâuU>eüLU&JUJ 13 ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI 5 v * * * * * * .43 ^ f / GARFIELD JIM DAVIS BULUT BEBEK NVRAY ÇİFTÇÎ Aslındagüzel kız'rmş biliyo muiunuz? SayanLa'ya bakıyorum da. BLACKIE WHITE CARLOS TRILLO-EIVSESTO R.GARCIA SEUAS ISri>OÖUM TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAIS 21 ARALIK "DECAMERON UN VUMTICISI 3ST£6Ü, YAZAK NıSTl &OVANNI BOCCACCIO (BOKATÇÖ)62 M ^ W PA ÖLDU. RÖNESANSt HAZlfUAYAh ÖUEMLİ Clfl. LERPEN Biül OLAN 8OCCACCIO, MHTE VB PCT- RARCA 'NIN ÇAĞOAŞIYOI. ÖZEIUKLS PETBA/KA'YtA AKALA&NOA »CJrÛIC SH? OOSTtMK PA OJKUIMUÇİ, YA DA ş/m ŞEHujuoe OISUN, YAPrrtA- AMLATJM Y£7EV£Ğt ÖME ÇlKAN 8OC&KO0 *IL FILO£TKATV*(SEVDA Ç£XEH), 'IL F/IOCOLO*(AÇK U2SÜA/ÛJ GlSı ÜOMANLAIS YAZMlŞTl AK&_QL BÛYÜK. vtPtrr, iooorKûP€N OUIÇAN "oecA- MeRON*Du.BHt INSANUKKOMECVAS1 NİTBLİİİ TAÇnAN KİmPm,7&MA,AÇK VEGElEHEtlEBD y « ^ a , ressam l/asarı'den t»rlcopya :On<İ€jSOİ- da goccaccıo,ymfi J
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear