Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
\
21 ARALIK 1991 CUMHURİYET/17
İ^LJMARTESİ { T M A R T E S İ HÜSEYİN BAŞ
Cuntaya karşı direnen kadınA.skeri dikta
yönetimlerinin bir biri
ardından tepetaklak olduğu
bir dünyada, yerkıirenin bir
ucunda, Birmanya'da genç
ve gilzel bir kadın, ülkeyi
demir yumrukla yöneten
askeri cuntaya kök
söktürüyor.
Anng San Suu Kyi, 1989
temmuzundan bu yana,
Rangun'da, Tnya gölü
kıyısındaki babaevinde göz
hapsinde. Tam bir buçuk
yıldır, bir Ingiliz Tibet
uzraanı olan kocası Michel
Aris ve iki oğlu dahil hiçbır
yakını ile görüşturülmuyor.
Yazışmasına bile izin
verilmiyor.
Aung San Suu Kyi'nin 1991
Nobel Barış Odulu'nu
alması butun dunyada
alkışlanmasına karşın,
cuntayı kuplere bindirdı.
Cunta, Suu Kyi'nin
çevresindeki çemberi daha
da daralttı.
Birmanya cuntasının 46
yaşındaki, elinde hiçbir
silahı bulunmayan Gandi
türu bir şiddet karşıtı olan
Suu Kyi ile uğraşması
boşuna değil. Babası,
ulkenin kurtuluş
kahramanlanndan gcneral Aung San. Ülkenin
bağımsızlığını kazandığı 1947 yılının hemen öncesi
katledilen Aung San halkın çok sevdiği bir lider.
Batı'da uzun yıllar üniversite bocası olarak çalışan Suu Kyi,
Birleşmiş Milletler örgütü'nde de görev yapmış. Sözünü
esirgemeyen, ülkesi için
mücadeleden çekinmeyen bir
aydın.
1988'de hasta olan annesini
ziyaret için Birmanya' ya
dondüğunde, yönetimden
çekilmekle birlıkte, iplerı
elinde tutan diktatör Ne
Win'e kafa tutmakta
gecikmemiş. 1989'da lideri
bulunduğu "Demokrasi tçin
Llusal Birlik" adındaki
siyasal formasyonu,
kendisinin seçimlere
katılmasının yasak anmasına
karşın, "%82'lik bir oyla
zafere ulaştırmış. Önce
yenilgıyi kabul eden cunta,
çok geçmeden yeniden
yönetıme el koymuş ve ilk iş
olarak da Suu Kyi'yi göz
hapsine almış.
Bugun ulkenin durumu her
açıdan berbat. Cunta
yönetime iyıce yerleşmenin
hazırhkiannı yaparken,
gittikçe kötuleşen ekonomik
durum ve halkı canından
bezdiren baskı bütun
şiddetiyle suruyor.
Üniversiteh gençler,
aydmlar, köyluler, esnaf,
din adamlan cuntanın göz
açtırmadığı belli başlı
hedefler arasında.
Buna karşılık cunta, dış dünyada bütünüyle yalnız.
Cuntaya silah sağlayarak arka çıkan tek ülke Çin.
Her şeye karşın cuntanın günleri yine de sayıh.
Nobel Banş Odüllü Aung San Suu Kyi'nin içte ve dışta
giderek artan saygınlığı, Birmanya cuntasının korkulu
rüyası.
KUTU
Zambaba
JtSaba, önceki gün,
Atakule'de meslektaşlan
muhendislerle duzenlenen
tanışma kokteylinde
gazetecilere "Zamlar
kucafunızda duruyor. 18
gönliik hukumet niye zam
yapsın. Zamlar olmuş biz
koyacak yer bulamıyoruz"
demis.
Çok şükür, onları koyacak
"münasip" bir yer buldu.
Vatandaşın sırtına yukledi.
Araa bu tatsız olayda
"Baba"yı suçlamak
"fevkalade" haksızhk olur.
Çünkü, zamlan, dunya
tanhinde ilk kez, "iktidar"
değil, "muhalefet"
yapmıştır.
Diyelim ki baba yaptı.
O zaman da ağlayıp
sızlamaya gerek yok.
Baba değıl mi?
Bazen sever, bazen de döver.
Temel'in yeri
IVende...
A emel tstanbul'a gidiyordu. Trene Eskişehir'den
binmiştı. Yalnızdı. Ama yalnızlık Temel için sorun
değıldi. Çoğu Karadenizli gibi o da cana yakın ve
sokulgandı. tnsanlarla ahbaplık kurmakta üstune yoktu.
Bu kez de öyle oldu. Karşısında oturan yolcuyla
"Nasilsunuz, eyumisunuz, has misunuiz"le başlayıp kısa
yaşam öyküsüne uzanan bir yarenliğe girişti. Uzun
yolculuklar başka nasıl çekilirdi. Bir süre sonra söz
klasik soruya "Efendum azimct nereye dur"a gelmişti.
Şirin görünmeye çalışarak:
"Hemsenını baçan stz cizmetse nereye ciduysunuz?"
diye sordu.
Adam, "Ankara'ya" diye yanıtladı.
Temel "Uy kurban oldigumun Allahı. şu yaptiğnn işe
pak. İki adam ayni trende karşı karşıya oturiyruz,
pirimiz Ankara'ya cidiy, öbirimuz Istanpul'a."
tyi, aranır bulunmaz- Kötü aramadan bulunur.
DEMOKRTT - - ^ " »
Yavaş düşün, hızlı yap.
ISOCRAT
Aslolan yaşamak değildir. İyi yaşamaktır.
EFLATUN
Diyalektik bilgiyi arar. Felsefe bilir.
ARISTO
Amertka'nın kaşfî çok iyi bir şey. Ama yamndan geçilip
gidilseydı, daha da iyi olurdu.
MARK TWAIN
Sigarayı bırakmak çok kolaydır. Ben iki bin kez
bıraktım.
MARK TfVAIN
Hakkımda kötü konuşanlar, eğer benim onlar için ne
düşûndüğümü biiselerdı, daha kötu konusurlardı.
SACHA GUITRY
Çıkarcı, döner bir kapıya sizden sonra giren, ama sizden
önce çıkandır.
ANONİM
Av da...
Büyiytlk toprak sahibi bir
baron, yakın
dostlanndan birini avlanması
için "özd av saaasına"
göndermişti.
Misafir, gelir gelmez
tüfeğini kapıp ava cıktı.
Çok geçmeden çabiann
arasından güzel bir sülün
fırladı. Adam hemen
tüfeğini doğrultup göz gez
arpacık, nişan aldı. Tam
tetiğe dokunacağı sırada,
kendisine rehberlik eden
korucu omzuna dokundu
kibarca.
"Hayır mösyö" dedi. "O
sülünün adı Alexandre,
Sayıa Baron onu çok sever.
Bn yttzden ona hiç ateş
etmez."
"Peki," dedi. Misafir, hafif
bozuk.
Birkaç dakika sonra bir
ikinci sülün daha havalandı.
Adam hemen silahına
davrandı. Nişan aldı. Tam
ateş edecekken korucu yine
omzuna dokundu.
"Özör dOerim mösyö"
dedi. "Bu Barnabe. Saym
Barones'in sevgtti koşu.
Sayın Baron ona hiç ateş
etmez."
Derken bir üçüncü sülün
havalandı. Ama misafir bu
kez akıllanmıştı. lstifıni bile
bozmadı. Korucu ise
telaşhydı.
"Ateş edin Mosyö, lütfen
ateş edin. Bn Victor. Sayın
Baron ona bep ateş eder."
Fuhuş 'altın çağını' yaşıyorOnca yoksulluk varken
"dnnyamn en eski
mcsfcgi", "Alün ÇagV'nı
yaşıyor. Pazar ekonomisinin
mantar gibi çoğalan yeni
zenginleri, konu seks
olunca, kesenin ağzıru
cömertçe açıyorlar, bir
gecelik "muduluk" için
mılyonlarca para ödemekte
sakınca görmüyorlar.
Geçen hafta Fransız
polisinin, Paris'te el
koyduğu iki ultra lüks fuhuş
örçütü, seks ticaretinin
ulıştığı akıl almaz boyutlan
hakkında fikir veriyor.
Örgütlerden biri altmışhk
mflyarderlere 20 yaşında
geaç ve güzel mankenler
sunuyor. Diğeri son
derecede lüks döşenmiş bir
saray yavrusunda
bcbirinden güzel mankenleri
iş ve gösteri dünyası ile ünlü
politikacüara peşkeş
çtkiyor.
Sayıları oldukça sınırlı olan
sris düşkünü seçkin
psıababalarının
"nüesseseye" ödedikleri
paralar tek kelime ile
şasırtıcı. Genç bir mankenin
bir saatlik fıyatı 12 milyon
lira. Bir gecenin Fıyatı ise
çok daha urkütücü: 120
milyon lira. Ruya gibi bir
hafta sonunun fiyatına
gelınce, bu tam bir
karabasan: 500 milyon lira.
Dünya fuhuş tarihinde
erişiimez olarak nitelenen
bu paralan gözlerini
kırpmadan odeyenler kim
dersiniz? Fransız polisine
göre "muşteriler" dünyanın
önde gelen parababalan.
Afrika'da yaşayan bir
Fransız işadamı, bir Arap
prensi, bir İngiliz basın
imparatoru ve sınırlı sayıda
Fransız, îspanyol ve
Meksikalı multimilyarderler.
Fuhuş örgutü ile milyarder
takımına araalık yapan ise
Paris jet sosyetesinin
yakından tanıdıgı "Baron"
diye de anılan Mösyö
Sinclair. Mösyö Sinclair'in
satışa arz ettiği mankenlerin
sayısı 20 civannda. Az, ama
öz. Yaşlan 20 ile 24
arasında. Milhyetleri
değişik. Kanadab, Fransız,
Îspanyol, lsrailli, Rus,
İsveçli.
Mösyö Sinclair'in polise
anlattıklanna bakılırsa,
devamlı muştenlerden biri,
küçük kaçamaklar için
"müesseseye" 18 ay gibi bir
surede tamamı tamamına
1.5 milyar lira ödemiş.
Kim demiş güzellik para
etmez diye.
Akademi çaycısı Laz Ahmefin balıklan
Akademi'nin unlu çaycısı Laz Ahmet
efindinin sıfırdan milyarder olan
lılağı delık Erdemir çaycısıyla, uzak
\îkın hiçbir ilgisi yok. O elli yıldan bu
rjıa, sıcacık demli çaylanyla geleceğin
unatçılannın yureklerini ısıtmaya
cham ediyor.
üz Ahmet efendi, çoğu Karadenizli
banşerimız gibi, eskilerin "nev'i
pasma münhasır" dedikleri son
ıtrecede esprili biri. Komet'ten,
ferhan Uygur'a, Alaattin Aksoy'dan
Mehmet Güleryüz'e, Koray Ariş'ten
Srim Bugay'a uzanan bütün bir sanatçı
k^ağı Laz Ahmet efendinin çayını
Tıdumlamışlar, küçük, sevımlı
frkulerinin tanığı olmuşlardır.
Aşağıdaki öykuyu sevgilı dostumuz
Alaattin Aksoy'dan dinledik.
Boğaz'daki o ünlu palamut
akınlanndan biri. Palamutlar
gumüşleri rıhtıma sıkıştırmışlar.
Akademinin rıhtımı bu yuzden gumuş
kaymyor. Laz Ahmet efendi de, kepçeyi
kapmış ha babam de babam gumuş
çekiyor. Her defasında da çömelip
tuttuğu gumüşleri içi su dolu bir
kovaya atıyor. Bir ara rıhtım taşlarının
uzennde zıplayıp duran gumüşlerin
arasından birini kuyruğundan tutup
"Uyy, senun ha purada işun nedur"
diye haykırarak denıze fırlatır. O sırada
olayı izleyen Laz ressamlardan Yusuf
Kâtipoglu ile Kfirt Neco. dayanamayıp
"Neydi o denize attıgın balık" diye
sorunca, Laz Ahmet efendi,
sektırmeden yanıtlar: "Pizdendur da.
Hamsi'dur".
KİM KİME DUM DUMA BEHlç AK
t
PtKNİK PtYALE MADRA
SONRA SAST
ONIÖ OUINCA ^ 5TNDEN OLANI
\ PHC&RAAAÖtZl
HIZLI GAZETECİ NECDET ŞEN
3ICIVÜ Mü5UN. SIZ <UVRUKLU SAMSLARl NEOEM
V "> GA^ET BASIT Bı KERE, COK GUZ.HLSlW\Z
SOORA BU EVDE SEN &EKSIZ VSJPAMAZSIN ClĞERl
« VeRDtöl/U SUteCE KeNPlMl
Qı8l eORuRuM A6ZIM, BURNUKl,
\rfAQ, 4MA LuZmvıSuZ LAKıU-
DllARtA. CAN S\1ÛMAZS1M -
&6ULUâuU>eüLU&JUJ 13
ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI
5 v
* * * * * *
.43 ^
f
/
GARFIELD JIM DAVIS
BULUT BEBEK NVRAY ÇİFTÇÎ
Aslındagüzel kız'rmş
biliyo muiunuz?
SayanLa'ya bakıyorum da.
BLACKIE WHITE CARLOS TRILLO-EIVSESTO R.GARCIA SEUAS
ISri>OÖUM
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAIS 21 ARALIK
"DECAMERON UN VUMTICISI
3ST£6Ü, YAZAK
NıSTl &OVANNI BOCCACCIO (BOKATÇÖ)62 M ^ W
PA ÖLDU. RÖNESANSt HAZlfUAYAh ÖUEMLİ Clfl.
LERPEN Biül OLAN 8OCCACCIO, MHTE VB PCT-
RARCA 'NIN ÇAĞOAŞIYOI. ÖZEIUKLS PETBA/KA'YtA
AKALA&NOA »CJrÛIC SH? OOSTtMK PA OJKUIMUÇİ,
YA DA ş/m ŞEHujuoe OISUN, YAPrrtA-
AMLATJM Y£7EV£Ğt ÖME ÇlKAN 8OC&KO0
*IL FILO£TKATV*(SEVDA Ç£XEH), 'IL F/IOCOLO*(AÇK
U2SÜA/ÛJ GlSı ÜOMANLAIS YAZMlŞTl AK&_QL
BÛYÜK. vtPtrr, iooorKûP€N OUIÇAN "oecA-
MeRON*Du.BHt INSANUKKOMECVAS1 NİTBLİİİ
TAÇnAN KİmPm,7&MA,AÇK VEGElEHEtlEBD
y « ^ a , ressam l/asarı'den t»rlcopya :On<İ€jSOİ-
da goccaccıo,ymfi J