18 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURÎYET/10 DİZİ-RÖPORIAJ 21 ARALIK 1991 BLOKNOT YAĞMUR ATSIZ Çttta'lıBoMzlyaretiııde bütünsonınUınn Bir Dağ ve Bir Peygamber BONN — "Dağ peygambere geimezse peygamber da- ğa gider." Bu Alman atasözûnü doğrularcasına çarşam- ba gûnü Brûksel'den Bonn'a bir yıldınm ziyareti yapan Dı- şişleri Bakanı Hikmet Çetin, aylardır süren 'iki taraflf yan- lış anlama ve anlaşmalann artık son bulmakta olduğunu ve bundan böyle Türkiye ile Almanya arasında yepyeni bir dönemin başlamak üzere olduğunu vurguladı. Bu sûzleri işrtince aklıma bir iki ay önce bir başka bu- luşma geldi ve Sayın Çetin'e şu soruyu yöneltme ihtiya- cını duydunv. — DeğerH sehfiniz de Alman Dışişleri Bakanı Hans Di- etrich Genscher'fe buluştuktan sonra "Adamla bir öpûş- mediğimiz kaktı" demişti. Sonra -öpûşmek şöyle dursun- bir dövûşmeoiğimiz katdı. Acaba?.. Ama anlaşılıyor ki bu defa gerek Türkiye gerekse Al- manya işleri daha ciddi bir 'banşma iradesi' ile ele alıyor. Probtemlerin ağıriık noktalannı kısaca hatırtayalım: Körfez bunalımı sırası Türkiye, Güneydoğu Anadolu- da bir süre NATO birliklerinin sembolik olarak mevzilen- mesini istemiş, Almanya ayak sürümüş, Cumhurbaşkanı özal bunun üzerine Almanya'yı bir bakıma 'korkaklıkla* suçlamıştı. Ankara'da, Almanya'nın PKK'yı desteklediği, çünkü Or- tadoğu'da 'büyük' oynamayı planladığı şüpheleri vardı. Balkanlar'da Almanya'nın Slovenya ve Hırvatistan'a Türkiye'nin ise Bosna-Hersek, Makedonya ve Kosova'ya 'özef ik> göstermesi, adeta bir 'Habsburglu-Osmanlf itiş- mesi şeklinde değeriendirilir gibi oluyordu. Alman politikacılannın muhalifi muvafığı ile sanki du- rup durup da tam Ankara'daki yeni hükümet insan hak- ları ve demokrasi sorunlannı çözümleyeceğini açıkladı- ğında 'yaraya tuz basmat eğilimi göstermeleri Türk kamu- oyunda kırgınlık ya- ratmıştı. Rusya ve Ukray- na'da inşa edilecek on binlerce konutun ihalesinde Türk fir- malannın kazandığı başan ve Alman hü- kümetinin bunu "gayri meşnf denebi- lecek yollardan en- gellemesi de bir başka sürtüşme nokiası oluşturuyordu. Türkiye (üstüne üstlük) 'Batı Avrupa Birliği' dışında bı- rakılınca kırgınlık daha da şiddetlenmişti. Tabii ki Dışişleri Bakanı Hikmet Çetin, yanm saat Fe- deral Şansölye Hehnut Kohl ile bir buçuk saat de Dışişle- ri Bakanı Hans Dietrich Genscher ile baş başa görüşüp bir de akşam yemek yediklerinde bütün bu sorunlann hal- ledildiği söylenemez. Fakat Bonn Büyükelçisi Onur öy- merfm de becerisi sonucu gerçekleşen bu ziyaret, ger- çekten bir dönüm noktası olarak değerlendirilebilir. Çün- kü Şansölye Kohl, Almanya'nın Türkiye'ye hibe ettiği 'La- opard V tanklannın modernizasyonu için yine Almanya tarafından verilecek olan, ama Federal Parlamento'nun 'semboKk' olarak bloke ettiği 25 milyon markın 'çözülmesi' için ağırltğını koyacağını açıklamıştır. Ayrıca Genscher Türkiye'nin terörie mücadelesine anlayış gösterdiklerini ve Bonn'un terör örgütleriyle hiçbır ilişkisi olmayacağını vurgulamıstır. Almanya BAB'a Türkiye'nin tam katıhmı' ko- nusunda bir tür güvence vermişttr. Genscher'in en geç mart sonuna kadar Kohl'ün de 1992 içinde mutlaka Türkiye'yi ziyaret edeceklerini açıklama- ları, ilişkileri düzeltme yolunda Bonn'un istekli olduğunu belirten önemli beyanlardır. Bu arada Türkiye de Dışişleri Bakanı Çetin'in ağzından önemli bir mesaj vermiş ve Sayın Çetin hem Genscher'e hem Kohl'e şöyle demiştir: "Gerçi Türkiye'de bir etnik so- run vardır. Ama çeşitli etnik kökenlerden gelen Türk hal- kında çok ileri ve çağdaş bir "vatandaşlık biUnci' de var- dır. Kürtleri bir 'azınlık1 olarak saymak asla mümkün de- ğildir. Çünkü ayıramazsınız. Ayrıca Türkiye, çağdaş de- mokratik toplum düzeyine, şu veya bu yabancı ülke iste- diği için değil, kendi Öyle istediği için varacaktır. Bu ko- nuda kimsenin eteğine yapışmaya ne niyetimiz ne de ih- tiyacımız var. Bizzat Kürt kökenli olan Sayın Dışişleri Bakanı Çetin'in ağzından bu sözlerin Bonn hükümeti nezdinde daha da bir ağıriık taşıyor oiması gerekir. bvzlyaretgcfçekten MMasıoiarak WiSHINGTON Türkiler, nereye bakıyor?Türkiye, Türki cumhuriyetlerin hemen hemen hepsi için umut. Orta Asya'nın halklan Türkiye'nin vereceği maddi ve manevi desteğin, Slavlar karşısında bir sigorta olduğunu düşünüyorlar. Türki halklannda, ekonomik bir birliğe gidilmesi yolundaki istekler de güçleniyor. Milliyetçilik, îslam, demokrasi, bir uyanışı yaşayan Orta Asya'nın Türki cumhuriyetleri açısmdan seçenekler olarak sivriliyor. Milliyetçilik, Özbekistan'ın dışmdaki cumhuriyetlerde güçlü. Orta Asya, SSCB'nin çökuş sürecine girmesinin ardından bir uyanışı yaşamaya başladı. SSCB'nin bu ay içeıisinde tara anlamıyla tarihe karışması ise Orta Asya cumhuriyetlerini ha- zırlıksız yakalayan bir gelişme oldu. Kimilerine göre deraokrasi rüzgârlannın hâlâ ulaşmadığı Türki cumhuriyetler, yeni dö- nemde Islamiyete yönelecekler. Kimilerine göre ise Orta Asya halklan "Türklük" şemsiyesi altında birlik yoluna gidecekler. Bazı çevreler ise Türki cumhu- riyetlerin Sovyetler'in yeni ala- cağı bicimin dışında bir arayışa girmeyeceğini savunuyorlar. Türki cumhuriyetlerin son ge- lişmeler karşısında derin bir çe- lişki yaşadıklan gerçek. Kendi- lerini biraz da metazori biçim- de son gelişmclerin çerçevesin- de bir özgürlük ortamı içinde bulan Kazakistan, Kırgızistan, Ozbekistan ve Turkmenistan, şu an İslamivet, milliyetçilik, de- ABD, DemireFi kucaklıyor Başbakan Demirerin ABD'ye bakışında, Washingtoryun 12 Eylül'e ilişkin tutumundan kaynaklanan bir "burukluk" var. Ancak ABD, Büyükelçi Abramowitz zamanında ilişkileri "tedavi" etmeye başladı. —2— LFUK GÜLDEMİR \*ASHINGTON — Başba- kan Süleyman Demirel'in ABD'ye bakışında bir "burukluk" var. Ancak bu bu- rukluğun dozajı kamuoyu onunde fazla, kapalı kapılar ar- kasında daha az. Eski ABD Dışişleri Bakanı George Shulu, 1985 yılında bir demecinde "Bizinı demokratik hukümel standartlarına her za- man uymayan dostlartmız ve mütteFıklerimiz vardır. Ne var ki biz bu muttefikleri terk edeme- yiz" dedı. Bu cumle, siyasi ya- sakların surduğu o günlerde De- mırel'i çok rahatsız etmışti. Tuz- la'daki yazlığında, "Sizce Türki- ve'de demokrasi olup olmama- sı Amerika için fark eder mi" dıye sorduğumuzda aynen şun- witz yıllarında Demirel ile iliş- lılı zamanlarda savunduk. Fakal bir yerde eğer temelde caymalar varsa onlan savunmakta guçluk çekiyoruz. Amerika, 'Turk- Amerikan munasebeılen' der- ken kendi menfaatlerini mi sa- 0 A Ğ I L A N S S C B ' 0 E T Ü R K İ CUMHURİYETLER . S O V Y E T L E R B I R L 1 Ğ vunuyor? Ybksa karşılıklı men- faatlerini mi savunuyor, benim zihnimde bugiın tereddütler var- dır." Demirel, bu duşüncelerini 1992'ye doğru yol alınırken ko- ruyor mu bilinmiyor, ancak 1988'e kadar koruduğu yonde guçlu i^aretler var. Amerika, si- yasi yasaklar ve insan haklan konusunda bu dönemde fazla ti- üı davranmadı. Demirel'in ba- şına gelenlerden uzuntu duydu- ğu izlenimi de vermedi. Gorev süresi sona erdıkten sonra anı- larını bize anlatan eski Büyukel- çi Robert Strausz Hupe'ye "De- mirel, altındaki halıyı sizin çek- tiğinizi soylüyor" dediğimizde aynen şöyle yanıtlamıştı: Yere düşerken çıkan "kut" sesini duymadım. Buyukelçi Morton Abramo- iarı söylemişti: "Umunında değildir. Ameri- kalı diyor ki, 'Rejim bir mem- leketin iç meselesidir. Dolayısıy- la o memleket kendi rejimini kcndisi tanzim eder. Benım menfaatim hangı çeşit rejim olursa onunla çalışmakur! Fili- pinler orta yerdedir. İran orta jerdedir. Turk-Amerikan muna- • » T • . . . . . . . . . . sıbetlerini mazide b« en sık.n- But Ozal ın ABD ıle ılışkıler.nı - - - - - - - anımsatan "stcaklıklara tanık olunacak. Ancak bu sıcaklığın Ozal doneminden farkı, u/erin- deki gı/lı 12 Eylul gölgesı ola- kilerinde "tedavi" donemi baş- ladı. ABD bugun Demirel'i, kendi- sının ıfade ettiği gıbı "Amerika için kimin ışba>ında oldugu fark etmez" değerlendirmesi doğrul- tusunda kucaklamış durumda. Demirel, bu gerçeğı bilerek Amerika'ya geliyor, şubatta ya- gorüşmelerde belki Tor- mokrasi ve komunizm arasında gidip gidip geliyorlar. Türki cumhurıyetlerin "se- zeryan"la nitelendirilebilecek yeniden doğuşlannda onlerıne çıkan alternatifler şöyle: 1. MUUyetçiiik: Orta As- ya halklarında milliyetçilik, şu an için ön planda. 70 yıÜık Sov- yet iktidan döneminde Slavlann yamnda ikinci planda kalınma- sı, milliyetçilik duygusunu tör- püleyici bir etki yapmış. Her Türki cumhuriyet, kendi öz mil- liyetçiliğini ön plana çıkartarak bir uyanışı yaşıyor Bir Kazak ya da Özbek için Türklükten önce Kazaklı ve Özbekli geliyor, ancak "bir elin nesi, iki elin se- si var" örneği Türki cumhuri- yetler, birbirleriyle olan ilişkile- rini geliştirmek konusunda da kararlı görülüyor. Pantürkizm işte bu noktada ön plana çıkı- yor. Aydınlardan, sokaktaki in- sana kadar Türki halklarının birligini savunanlar hiç de aam- sanacak sayıda değil, ancak bu olguya genellikle ekonomik ve kültürel anlamlarda bakılıyor. Türkiye'nin ve Azerbaycan'ın da içinde bulunduğu bir Türk Ortak Pazarı, henuz düşünce aşamasında olmasına karşın bü- yük bir taban bulabiliyor. Ken- di öz kimliklerini ön plana çı- karmaları ve tarihteki çatışma- ları, politik bir birlik konusun- da temkinli davranmalanna yol acan etkenler olarak sivriliyor. Bu nedenle kötu bir Turancılık, şu an için Türki cumhuriyetle- re pek yakın gözükmüyor. 2. tsbuüyet: Stalin'in Ku- ran'ın yakılmasına kadar varan sert önlemlerine, sonraki ikti- darlann "Tannsızlaştırmaya" yönelik çabalarına karşın lsla- miyet, Türki cumhuriyetlerin milliyetçilikle birlikte unutama- dıkları iki olgudan biri ve şu an- da mıknatıs nıteliğinde. Kaza- kistan ve Kırgızistan, Türkme- nistan'a, özellikle özbekistan'a oranla lslamiyetin uzağına dü- şüyorlar. İran ve Suudi Arabis- Orta Asya kadınının giindelik yaşamında İslamiyel öncesi ve sonrasından motifler taşıyan giysi- ler önemli bir yer tutuyor. Kadınlar, gelenegi en güçlü biçimde yaşatıyorlar. ORTAASYA'DAGEÇMIŞLEBUGÜNİÇİÇE Hâlâ, at-avrat ve pusat cak. BİTTİ Orta Asya'nın Türki cumhnrıyetlerınde, geçmişle bugun iç içe yaşıyor. Orta Asya halklan, Sovyet sisteminin tum çabalarma karşın, geleneklerini gunümüze kadar taşımayı başarmışlar. Türklerin İslamiyet öncesi ve sonrası yaşamlarından izler taşıyan geleneklerden bazılarının Türki cumhuriyetlerin gündelik yaşamlarındaki yeri şoyle: 1 — At, avrat, pusat : Orta Asya halklan için bu üçleme hâlâ büyük bir onem taşıyor. Turkmenler, Kazaklar, Özbekler, Kırgızlar için "at" geçmişlerıni anımsatan bir simge durumunda. Turkmenistan, Kazakisıan ve Kırgızistan'da atlarla oynanan oyunlar, geçmişle bugun arasında bir köpru görevı gorüyorlar. Türki cumhuriyetlerde kadına da çok özel bir yer verıliyor. Turki cumhuriyetlerinde tek eşli evlihkler, dağılan SSCB'nin diğer bolgelerine oranla yuksek ve boşanmalara sık rastlanmıyor. Pusat ise Kırgızistan ve Kazakistan'da daha bir on plana çıkıyor. Hemen hemen her Kırgız erkeği bir silah sahibi olmak istiyor. Ozbekıstan'da ise pusata karsı olan ilgi, daha törpulenmiş bir biçimde goruluyor. 2— Kımız ve al eti : Kazakistan ve Kırgızistan, hâlâ e.skı Türklerin bu koklu geleneğini sütdürüyorlar. Kentlerde, fabrikasyon kımız uretimi yapanlara, et etinden yapılma yiyecekler satanlara rastlamak olası, ancak kırsal kesim, at eti ve kımi7 açısmdan daha on plana çıkıyor. O/bekler ise at etıni kış aylarında yemeyi tercih ediyorlar. Kımız ise Özbeklerin yaşamında önemli bir yer tutmuyor. Turkmenlenn gündelik yaşamlannda ise at eti ve kımıza rastlanmıyor. 3 — Giysiler : Tüm Türki cumhuriyetler, giysi konusunda geçmişte yaşıyorlar. Batılı anlamda giyınen Orta Asyalı'ya pek rastlamak olası değil. Bu tür giyinenler, buyük kentlerde yaşayanlar, ancak nüfuslarının buyük çoğunluğu kırsal kesimde yaşayan Türkilerde, İslamiyet öncesi ve sonrasından izler taşıyan giysiler ağırlıklı bir yer-tutuyor. Bu durum özellikle kadınlarda kendisini gösteriyor. 4 — Batıl inançlar : Turkilerin yaşamlannda batıl inançlar da ağırlıklı olarak görülüyor. İslamiyet öncesinde olduğu gibi gökyuzüne (asman) Kazaklar ve Kırgızlarca önemli bir yer veriliyor. Kotüluklerin ise yer altından geldiğine ilişkin inanç hâlâ süruyor. Turkmenler, siyah renge karşı bir antipati taşıyorlar. Özbekler, evlerin eşiklerine oturmaklan kaçınıyorlar ve kapıdan sağ ayaklarını uzatarak çıkıyorlar. Mogollarda ve eski Türklerde görulen, ölenin atının yenilmesine ilişkin adet de Kırgızistan'da özellikle dağlık kcsımlerde suruyor. 5 — Çay : Türkilerin gündelik yaşamlarının vazgeçilmez unsurlanndan biri de çay. Tüm Turki cumhuriyetlerde yayvan fincanlarda içine şeker yerine reçel dökulerek sık sık çay içiliyor. Reçelin tercih edilmesi, şeker eksikliğimlen kaynalanmıyor. tan'ın, Ozbekistan ve Türkme- nistan'daki cabaları dikkat çe- kici. Bu iki ülke Orta Asya halk- lanna köktenci tslamiyetin ihra- cına çabalıyorlar. Özbekistan'da, Turkmenis- tan'da bu iki ülkenin yardımla- rıyla camiler yükseliyor. Kaza- kistan ve Kırgızistan ise fanatiz- me daha kapalı bir yapıdalar. Hem Özbekler hem de Turk- menler, Kazaklan ve Kırgızları iyi Müslüman olmamakla suç- luyorlar. Orta Asya cumhuri- yetlerinin 70 yıllık Sovyet ikti- dannın da etkisiyle şu an laik bir düşünce yapısı içinde olduklan- na ilişkin göruş, özellikle Özbe- kistan'da yavaş yavaş kmlıyor. Özbekistan'da İslamiyet taban- da kök salıyor. Turkmenistan da böyle bir etkiye açık görülü- yor. 3. Demokrasi: Dağılan SSCB'nin en az demokratik olan cumhuriyetleri hangisi di- ye sorulduğunda şu yanıtı ver- mek gerçekten çok kolay: Ozbe- kistan ve Turkmenistan. Özbe- kistan ve Turkmenistan hâlâ ko- münist ilkeler doğrultusunda yönetiliyor. Korku nedeniyle muhalefetin boy gösteremediği bu cumhuriyetler şu an için de- mokrasinin çok uzağına düşü- yor. Kazakistan'da ise sıkı bir biçimde kontrol ederken bir yandan da halka özgürlük aşısı yapıyor. Bireysel mülkiyeti ser- best bırakıyor. Özelleştirmeye gidiyor. Kazakistan'daki Rus çoğunluğunun da etkisiyle Na- zarbayev, demokrasi yolunda radikal adımlar atıyor. 4. Alfabe M n ı ı : Arap ve Latin alfabelerinı denedikten sonra Stalin'in bir uygulamasıy- la Kiril alfabesine geçen Orta Asya cumhuriyetleri, bu konu- da da bir açmazı yaşıyor. Alfa- be değişikliğinin getireceği yük- sek maliyetten kaçınan Türki cumhuriyetler, bu konuda ace- leci bir tavır sergilemiyorlar. Kazakistan ve|brgızistan, hem yönetim herri de sokaktaki adam temel alındığında Latin alfabesine geçilmesini istiyorlar. Kazakistan'la Türkiye arasında bu konuda çalışmalar sürdurü- lüyor. Kırgızistan da Latin alfa- besinden yana bir tutum içinde. Aynı şeyi ozbekistan için söy- lemek güç. Özbekistan'da ta- bandan yükselen lslamı muha- lefet, Arap alfabesine geçilme- si konusunda ısrarlı. Yönetim ise Latin alfabesi istiyor. 5. BagiMMiz Uevletler Toplulu^a: Türki cumhuri- yetlerin hemen hemen tamamı Slavlarca oluşturulan Bağımsız Devletler Topluluğu'na eşit ku- rucu olarak katılmak istiyorlar. Türki cumhuriyetleri bu yöne- lişe iten en önemli faktör olarak ekonomik kriz sivrih'yor. Eko- nomilerinin diğer cumhuriyet- lerle bağlantılı oluşu, Türki cumhuriyetleri bu arayışta rol sahibi olmak isteğinc itiyor. Türki cumhuriyetler, bu geliş- meye bir açıdan da olumlu ba- kıyorlar. Böyle bir topluluğa üye olmalarının başka seçenek- lere kapıları kapatmayacağını düşünüyorlar. Bu noktada Türk Ortak Pazarı, Karadeniz Eko- nomik İşbirliği gibi arayışlar, Turki cumhuriyetlerde kabul görüyor. S. Türkiye: Türki cumhu- riyetlerin hepsi Türkiye'den çok şey bekliyor. Türkiye, özellikle ekonomik destek açısmdan bir umut ışığı ve Batı'ya açılan pen- cere. Turki cumhuriyetlerin li- derlerinin tek tek Türkiye'ye ge- lip temaslarda bulunması bu bağlamda önem kazanıyor. Türkiye ayrıca yeni bir Slav bas- kısına karşın bir sigorta olarak goruluyor. Türkiye'nin maddi ve manevi desteği Türki cumhu- riyetler açısmdan büyük öneme sahip. Orta Asya'nın Türki cumhu- riyetleri bir uyanışı yaşıyorlar. Bu uyanış bir mahmurluğu içerse de Türkilerin yıllar sonra tarih sahnesine çıkışları gerçeği göz ardı edilemeyecek bir olgu. Turkistan adı verilen topraklar- da Kazakıyla, Kırgızıyla, Türk- meniyle, Özbekiyle 45 milyon- lu bir kitle yiızünu Türkiye'ye çevirmiş bekliyor. Çelişkileri ta içlerinde yaşayarak bir daha bo- yun eğmemenin savaşını veri- yorlar. BİTTİ YILBASINDA "MUHTEŞEM KISMET" B İ R K I S I Y E MILYAR MILYAR O T U Z TRAKTOR 1 5 0 K I 5 I Y E MİLYON MİLYOH 2.500.000 kişiye Mİ LYAR MİLLİ PİYANGO
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear