18 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
75 ARALIK 1991 CUMHURİYET/7 Türk-îslamcı Alaş PartisVnin amacı, Kazakistan yönetimini silahla devirmek ve Türan'a katkıda bulunmak Kazakistan'da 'Bozkurtlar'ın dirilisiı FATÎHYILMAZ ALMA ATA — Günlerden cuma. Hava çelik gibi soğuk. Kazakistan'ın başkentl Alma Ata'nın kuzeyindeki alçak tepe- lerden kentin üzerine sis yavaş yavaş çöküyor. Tam bir kurt ha- vası. "Bozkurt mnsun" diye soru- yor, Alma Ata'nın tek mescidi- nin önünde Kuran ve tslami ki- taplar satan genç Kazak Türk olduğumuzu öğrendiğinde. Mescidin önü gerçekten gö- rülmeye değer. Içeride yer bula- mayanlar, soğuğa falan aldırma- dan yere serdikleri seccadelerin, gazetelerin üzerinde imamı din- liyorlar. Onlann yanlannda san- dalyelere oturmuş onlarca ka- dın. Namaz biıaz sonra başlaya- cak. Bozkurt olup olmadığımı- zı soran Kazak, bizle başka bir yerde konuşmak istediğini zar zor anlatıyor. Bir şeylerden kor- kuyormuş gibi. Biraz sonra mescidin hemen yanındaki binanın altında, tür- banlı Uç kızın da aralarında bu- lunduğu 5 kişilik bir grupla ko- nuşmaya çahşıyoruz. Aynı kö- kenden gelmesine karşın dilleri- miz ayn kanallardan işliyor. An- laşmak zor. Sonunda yan Türkçe, yan Ka- zakça, bazen işaretlerle anlaşma anyoruz. tlk tanıştığımız genç, cüzdanına davranıp ayın orta- sında duran bir bozkurtun fo- toğrafını gösteriyor. Diğerleri de cüzdanlanndan birer fotoğraf çıkarınca, bozkurtlann tam or- tasında olduğumuzu anlıyoruz. 5 genç Kazak da Kazakistan- da 1989 yıhnda kurulan Alaş Partisi'nin üyeleri olduklannı anlaüyorlar. Amaçlan, Kazakis- tan'da bir Türk-Islam devleti kurmak ve Turan'ın oluşmasına katkıda bulunmak. Sayılarının bunu yapmaya şu an için yeterli olmadığmı söylüyorlar. Kazakis- tan Devlet Başkanı Nursultan Nazarbayev'i en büyük diişman olarak ilan etmişler. Anlaşmak giderek zorlaşıyor. Bir tercüman gerekiyor. Kazak gençleri, namazın bitışini bekle- memiz gerektiğini işaretlerle ve Kazakça anlatıyorlar. Namazın bitmesi ile birlikte Kazaklardan biri gidüp orta yaşlı bir adamla geri geliyor. Adam, Kazaklara benzemiyor. Elini uzatıp çok iyi bir Tûrkçeyle "Hoşgeldiniz" diyor. Adı, Ke- rim. Ahiska Türkü. Gürcistan'- daki topraklarından 1944 yıhn- da Orta Asya'ya sürülen ve ken- dilerine "Osmanlı" diyen 500 Ahıskadan biri. Çeviriye başlı- yor. Kızlardan biri adının Gulka- zi olduğunu söylüyor ve hızlı hızü anlatıyor: "Nazarbayev, Türkiye Cum- hurbaşkanı Ozal gelende bu ca- mide namaza durdu. Kendisi namaz kılmayı bUmez. Bizim partiden kızlar da geldi, burada namaz kıldı. Özal gittikten son- ra Nazarbayev, bizi türbeye (hapse) atü. Türkiye bize silah versin, Nazarbayev'i devirelim. Özal, Nazarbayev'e kesinlikle pnl (para) vcnnesin." Alaş Partisi'nin yöneticüerin- BAŞLARKEN Türkmenistan: Kuzeyde Sibirya, gü- neyde Tibet, Hindistan, Afganistan, İran, doğuda Gobi Çölü, batıda Hazar Denizi ile çevrili topraklar üzerinde ku- rulu Kazakistan, Türkmenistan, Özbe- kistan, Kırgızistan'da yaşayan 45 milyonlu Türk kökenli nüjfus. SSCB'de 1985 yılından buyana ortaya çıkangeliş- melerin en son uğrak yeri olan Orta Asya 'nın Türki halkları, şimdi yeni ara- yışlar peşindeler. Artık Sovyet sistemi- nin çöktüğü ortada. Her tarafta yeni bir doğuşun sancıları çekiliyor. Türki cum- huriyetler de şu an bu sancıyı çok derin- den hissediyorlar. Türki cumhuriyetler, özellikle son bir yıldır bir uyanışı yaşı- yorlar. Bu uyanış, 70 yıllık Sovyet sistemine olan kinin bir türevi olarak ortaya çıkıyor. Ancak Orta Asya cum- huhyetlerinin tamammda eski komünist- ler işbaşmda ve muhalefet çok cılız. Buna karşın, komünistlerde bile 70 yıl geri planda bırakılmanın hüznünü görmek mümkün. Rusya'nın, Ukrayna'nm. Be- yaz Rusya 'nın, bağımsız devletler toplu- luğu arayışı, Türki cumhuriyetleri, Moskova'nın ekseninden daha da uzak- laşmaya zorlayan bir gelişme. Böyle bir durumda, Türki cumhuriyetler açısından Türkiye'nin de önemi giderek büyüyor. Ankara, Orta Asya için, Moskova'nın yerine en büyük altematiflerden birisi olarak sivriliyor. Türki cumhuriyeüerin bağımsız devletler topluluğu içinde yer almaları, başka alternatiflere yönelme- lerini engellemiyor, aksine teşvik ediyor. Bunu Moskova'da yüksek sesle duymak olası. Bu alternatiflerin en güçlüsü ola- rak da özellikle ekonomik ve kültürel alanlara, tarihten kaynaklanan yakınlık nedeniyle Türkiye, doğal olarak ortaya çıkıyor. Türkiye ile Azerbaycan ve Türki cumhuriyeüerin geleceğe dönük ilişkile- ri, Batı tarafından dayakından izleniyor. Türki cumhuriyeüerin başkentlerinde ABD'li uzmanlar, Batılı gazeteciler, Türkiye ile ne tür ilişki kurulacağmm, İslami köktenciliğin, aynı zamanda da Müslüman olan bu cumhuriyetlerde ne tür bir ivme kazanacağınm yanıtlarını arıyor. ABD deki Philadelphia Dış Poli- tika Araştırma Enstitüsü uzmanlarından Daniel Pipes, Türkiye ile Orta Asya cumhuriyetleri arasındaki bağlantıyı şu cümlelerle özetliyor: "Eğer, Islamcı ol- salardı, Iran'a yönelirlerdi, ancak onlar miltiyetçi ve şimdi gözleri Türkiye'de." D A Ğ j L A N S S C B ' D E T Ü R K İ C U M H U R İ Y E T L E R Orta Asya Uyanıyor KAZAK KIZLARI— Geleneksel giysileriyle deve üzerinde iki genç kız, sanki iki eski zaman atlısını bekliyorlar. Kazak adına ilk kez Rusça kaynaklarda 16. yuzyılda rastlanıyor. Bızanslıların Kuman diye nitelendirdikleri Kıpçak olarak bilinen Türk boyundan geldikleri sanıhyor. Kıpçaklar, Orta Asya'da AraTın kuzeyinden Dinyeper'e kadar uzanan ve Dest-i Kıpçak olarak adlandınlan bölgede 11. yuzyılda egemenlik sürdüler. Kazak adının, bozkır atlısı anlamına geldiği biliniyor. Türkçe bazı kelimelerin Kazakça karşılıklan şöyle: Türkçe Kazakça Yol Col yıldız cıldız kadın ayala ilkbahar köktem yaz cay sonbahar guz varayım barayın ben men nasıl kalay ne zamankaçan RUSYA FEOERASYONU Oemzı K A Z A K İ S T A R Karsahpa* KAZAKİSTAN / KÎMLİK KARTI Nüfusu: 17 milyon Yüzölçümü: 2.717.300 km1 Başkenti: Aima Ata Etnik dagılım: Yüzde 41 Slav, yüzde 40 Kazak, yüzde 19 Özbek, Koreli, Uygur, Kırgız, Ahiska, Alman. Dini: Resmen yok, Slavlar dışındakilerin yüzde 98'i Sünni Müslüman. Kaynaklan: Petrol, doğalgaz, kömür, demir, bakır, altm, gümüş, magnezyum, pamuk ve pirinç SSCB'nin en önemli enerji üretim merkezi. Nükleer santrallara sahip ve aynca nükleer silah kapasitesi var. den biri olduğunu üstüne basa basa söyleyen Raşid ise daha ge- nel konuşuyor: "Bizim tek istegimiz var. O da Turan'ı gerçekleştinnek. Diger cumhuriyetlerde bize yakın grupiar var. Türkiye bize yardım etmeii ve Orta Asya'yı, Kafkas- ya'yı içine alacak büyük bir Türk devleti knrulmalı. Çok bü- yük bir ülke olunız. Sovyet sis- temi bizi 70 yıldır sömürdü. Şimdi biz, Rusları istemiyoruz. Ruslar gitsin diyoruz, Kırgız, Özbek, Azeri, Türkmen kardeş- lerimiz gelsin." Sonra çevirmenimiz aracıh- ğıyla 300 kadar taraftarlan ol duğunu, Türkiye'de çeşitli dost- ları bulunduğunu anlatıyorlar. Dostlanmn kimler olduğunu sorduğumuzda, aldığınuz yanıt şu: "Bozkurtlar". Alma Ata Müftüsü'nün Nazarbayev'le iş- birliği yaptığını da eklemeyi ih- mal etmiyorlar. Müftünün laikligi Ratbek Hac Nisanbayoglu, Alma Ata Muftüsü ve kentin tek mescidinin imamı. Nisanbayog- lu, Kazaklann laik karakterîi ol- duğunu, köktenciliğin burada taraftar bulamayacağını, Ahis- ka Türkü çevirmenimiz aracıh- ğıyla anlatıyor. Türkçü ve Islamcı Alaş Par- tisi'ni sorduğumuzda ise Nisan- bayoglu, "Son günlerde güçlen- meye başladüar, ancak tan için önemsizler. Dışandan destek aldıklan bir gerçek. Biz, 70 yüdır Sovyet iktidan döne- minde dini görevimizi yerine ge- tiremedik. Şimdi bu imkftnımız var, bunu başka yönlerde kul- lanmanın gereği yok" diyor. Kazakistan'da son iki yıl içe- risinde 190-200 civannda mescit açılmış. Bunlann büyük çoğun- luğu Alma Ata'nın dışındaki kentlerde, yani taşrada. Alma Ata'nın nüfusunun büyük ço- ğunluğu Rus. Nisanbayoglu, Al- ğa atıyoruz. Alma Ata'nın en büyük ve en işlek caddesinin adı lpek Colu (Ipek Yolu), Kazakçada "y" ye- rine V kullanılıyor. Cadde tam bir koşuşturmaya sahne oluyor. Herkes bir yerlere yetişecekmiş gibi. Kazaktan çok Rus göze çarpıyor. Köşe başldnnda Çin- geneler çiçek satıyor. Birkaç adım ötede, orta yaşlı bir Kazak kadını, yaşlı bir kadının el falı- na bakıyor. Aralarında bir tar- tışma olduğu kesin. Yaşlı kadın, elini falcıdan kurtanp hızlı hız- mek için bu soğukta-ter dökii- yorlar. Sis giderek yoğunlaşıyor. Adımlarımızı sıklaştırıyoruz. Kazakistan'ın en büyük gazete- lerinden "Egemenlik Kazakis- tan"ın yaa işieri müdürü ile gö- ruşeceğiz. Bir Kazak gencinin yanına yaklaşıp Türkçe adresi soruyoruz. Genç, önce anlamsız anlamsız bakıyor, sonra "Türk" diyor ve ardından hemen ekli- yor: "Gıs (kız) var." Ya sabır çe- kip adresi öğrenmek istediğimi- zi anlatmaya çahşıyoruz, o da is- fabesinin 1936 yıhnda Stalin ta- rafından Kazakistan'a zorla ka- bul ettirihnesini çok yanlış bir uygulama olarak gösteriyor. Murtaza, 1932-1933 yılları ara- sında Stalin'in 3-4 milyon Kaza- ğı "ortadan kaldırdığını" anla- tıyor. Bu arada Murtaza'nm gazete- sinin birinci sayfasındaki bir bayrak ilgimizi çekiyor. Bayrak, bir bozkurt ile yeşil, beyaz, kır- mızı ve gök mavisi renklerinden oluşuyor. Murtaza, bu bayrağm bir taslak olduğunu, parlamen- Pan-Türkizmin Kazakistan'da giderek taraftar bulmaya başladığı, yetkililerce de dile getirüiyor. Köktenci İslamcılık ise Kazaklann uzağına düşüyor. Alaş Partisi yanlılan, "Allahsız" olarak nitelendirdikleri Kazakistan Devlet Başkanı Nursultan Nazarbayev'i devirmek için Türkiye'den silah gönderilmesini istiyorlar. Türklerin birliği, Leninistlerce de savunuluyor. ma Ata'nın mescit sa>isında gen kaknasını buna bağlıyor. Nisanbayoğlu'ndan ve Ahiska çevirmenimizden ayrıhyoruz. Bir tspanyol gazeteci grubu müftüyle konuşmayı bekliyor. Orta Asya'daki İslami köktenci- liği araştırmaya gelmışler. Alaş Partisi üyelerinden bizimle ko- nuşan gençlerden biri Ispanyol- lann arkasına geçip elini dudak- larına götürerek "sas" işareti ya- pıyor. Mescidi ve "bozkurtlan" geride bırakıp kendimizi soka- lı uzaklaşıyor. Hava çclik gibi soğuk. Devlet mağazalan, Moskova'daki ben- zerleri gibi boş. Yiyecek sıkıntı- sı burada da kendisini hissetti- riyor. Ipek Yolu Caddesi'nde fi- lesi dolu birine rastlamak muci- ze. Milli Türk içkisi Kımız satan dükkânlann çoğu kapılarına ki- lidi vurmuş. Kime sorarsanız Kı- mız bulamamaktan yakınıyor. Uzun boylu, Batıh mankenleri aratmayacak kadar alımlı iki Kazak kızı, bir taksi durdurabil- temeye istemeye eliyle gös- teriyor. Yazı tşleri Müdürü Certaan Murtaza ilginç bir Kazak. Eski komünist, aynı zamanda parla- menter, iyi de lngilizce konuşu- yor. Odasını Lenin'in küçük bir büstü ile masanın arkasındaki bir tablosu süslüyor. Masasının üzerinde de Lenin'in özlü bir sö- zü: "Parti, namusumuzdur." Cerhan Murtaza'ya göre Ka- zakistan birkaç yü içinde Latin alfabesini kabul edecek. Kiril al- toya önerildiğini söylüyor. "Bü- yük bir olasıhkla Kazakistan'ın yeni bayrağı bu olacak" diyor Murtaza. Lenin ve bozkurt. Bir araya gehneleri olanaksız gibi görülse de Kazakistan'da oluyor. Mur- taza, cümleleri özenle seçip bir- biri ardına sıralıyor: "Kazakistan'ın örnek alacağı tek ülke Türkiye'dir. Biz bunu ekonomik anlamda alıyoruz. Türkiye'nin kısa süre içinde ba- şardıklannı biz de başarmak is- tiyoruz. Bn düşünce Kazakistan yönetiminin hemen hemen her aşamasında kabul görüyor. Türkiye, bizim için bir çekim merkezi. Ekonomisiyle, dünya- daki konumuyla bunu hakedi- yor." Murtaza, Pan-Türkizm'in bir hayal olduunu düşünüyor, an- cak Kazak gençleri arasında mil- liyetçiliğin giderek prim yaptığı- na dikkat çekiyor ve "Bence Türklerin ekonomik birligi ol- sun. politik birliği olmasın" diyor. Dışanda hava artık karanhğa çahyor. îs, yerini kara bırakıyor. Ipek Yolu Caddesi hâlâ kıpır kı- pır. Koşuşturmaca bütün hızıy- la sürüyor. Bir grup Rus ve Ka- zak genci yüksek sesle şarkı söy- lüyor. Yaşlı bir Kazak, zikzaklar çizerek karşıya geçmeye çalışı- yor. Belli ki sarhoş. Içki, Kazaklann yaşarrunda önemli bir yer tutuyor. öğlen sa- atlerinden başlayarak konuştu- ğunuz her kişinin ağzından içki kokusu ahnanız olası. Ha, bir de altın dişler. Erkek kadın her Ka- zağın dişlerinden bir bölümü al- tm. Ruslar da bu modaya uy- muş. Bir otobüse athyoruz. Otobü- sün yarısından fazlası Rus. Ya- bancı olduğumuzdan, herkes merakla bizi izliyor. Aralarında altm dişlerini göstere göstere gü- lüyorlar. Bir Kazak yanımıza yaklaşıp İnginzce nereli olduğu- muzu soruyor. "Türk" deyince kucakbyor. Öğrenciymiş. Alma Ata'nın, akşamlan tekin olma- dığını, hırsızhğm, soygunların arttığını söylüyor. Parlamento binasının önün- den geçiyoruz. Cadde ışıl ışıl. Lenin, kaidesinin üzerinden gü- lümsüyor. Kazak genci; Lenin- in ve diğer komünist sımgelerin buralardan kaldırılmasırun çok zor olduğunu anlatıyor. Çünkü yönetimde bulunanların hemen hemen hepsinin, demokratız de- melerine karşın, eski komünist olduklannı üstüne basa basa yi- neliyor. tneceğimiz yere yaklaşıyoruz. Kazak genci, bizimle gelmek is- tediğini, bizi birisiyle tanıştıra- cağım söylüyor. Kar, yoğunlaşa- rak yağıyor. Astragan kalpakla- nn, berelerin, yün başhklann al- tında Kazaklarla Ruslann yüz- leri birbirine kanşıyor. İşadamlannın Pan- Türkizmi Kazak genci ile birîikte Alma Ata'nın en büyük oteli Kazakis- tan'a yöneliyoruz. Bir yerlere te- lefon ediyor. Sonra kendimizi çok iyi döşenmiş, Batıh anlam- da 5 yıldızlı bir otelin lüksünü aratmayacak bir odada buluyo- ruz. Adının Marat Sarzhanov ol- duğunu soyleyen birisi gülerek ve çok sıcak biçimde bizi karşı- lıyor. Çok akıcı bir Fransızcası var. Odadaki masarun üzeri, vis- kiler, Alman çikolatalan, bira- lan, birinci sınıf olduğu rengin- den belli olan havyarlarla dolu. Masanın etrafı daha da ilginç. Çok güzel iki Kazak kadını tüm dişilikleriyle gülümsüyorlar. Sarzhanov, tanıştu-ıyor. Ikisi de çok iyi lngilizce biliyor. Evliy- mişler, Sarzhanov ve ortağı, çok yakın arkadaşlanymış. Sarzhanov, ithalat ve ihracat işiyle uğraşıyor. Her ay Kanada ve ttalya'ya gidiyor. Sovyetler- in mutlu insanlarından biri. Söyledikleri ilginç: "Bir Türk ortak pazan oluş- sa, herkes için çok iyi olur. Bi- zim yapüğunız is, Ruslannkinin yanında çok geride kalıyor. Belli bir hacmin uzerine çıkamıyonız. Bunun için, büyümek için tüm Türkleri içine alacak bir ekono- mik oluşumu destekliyoruz. Bu konuda diger Türki cumburiyet- lerle işbiriiği başlattık. Bu du- rumda, Türkiye bizim açımız- dan çok önemli. Türkiye, bizim Batı'ya açılan kapımız olabilir. Orta Asya, ner şeyiyle büyük bir kapasiteye sahip. Bunu neden degerlendirmeyelim ya da Rus- lara bırakalım. Kazakistan'da kime sorsanız bunu söyleyecek- tir. Türkiye, bizim için şimdi bir kıbledir." Kızlar çok güzel gülümsüyor. Sis, kar, kurt havası burada an- lamını yitiriyor. Kızlar da Türki- ye*yi çok merak ettiklerini, tele- vizyondan gördükleri kadanyla hayran olduklannı anlatıyorlar. Aynlırken, ayaklanmız geri ge- ri gidiyor. Yarın: Kazak steplerinde kımız şöleni Diyanet Işleri Başkanı Said Yazıaoğlu'dan Cumhuriyet'e demeç 'SSCB'ye 20 bîn Kuran gönderdîk' HAKAN AYGÜN ANKARA — Diyanet tşleri Başkanlığı, "Dış Türkler"e yö- nelik atağa geçti. tlk aşamada Azerbaycan'a 20 bin Kuranı Ke- rim ve çok sayıda dini yayın gönderilirken Azerbaycan, Türkmenistan ve Tataristan gi- bi Türki cumhuriyetlerden gelen 200 gence de Türkiye'de dini eğitim verüiyor. Diyanet tşleri Başkanı Prof. Sait Yazıcıoglu Türki cumhuriyetlerden gelen istekleri karşılamada yetersiz kaldıklannı belirterek dini yaym basma ve din adamı yetiştirme faaliyetlerini "maballinde gerçekleştirmevi" planladıklan- nı söyledi. Yazıcıoglu, "Bu kar- deşlerimize yardım etmek veci- bedir. Biz ilgi göstermezsek, peşlerinde başkalan var" diye konuştu. Diyanet tşleri Başkanı Yazı- cıoğlu'nun sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle: — Diyanet, Türki cumhuri- yetlere yönelik faaliyetlere giriş- ti. Siz de Diyanet'in resmi ya- ym organında, kuruluşun hiz- met vereceği kitlenin sayısını 150 railyon olarak açıkladınız. YAZICIOGLU — Doğru- dur, benim ifademdir bu. Kas- tim şu, bize çeşitli cumhuriyet- lerden çok sayıda heyet geliyor. Türkiye'de ne hizmet veriliyor- sa, onu istiyorlar. "Biz cami ya- pacağız, bize kaynak verin" di- yorlar. "Carailerde bize ibadet ettirecek din adamı yok, bizim gençlerimizi alıp yetiştirin" di- yorlar. Bu istekleri karşılamak da maddiyata dayanıyor. — Yani siz Türki cumhuri- yetleri hizmet alanınız içinde gö- ruyorsunuz? YAZICIOGLU — O insanla- ra bizim yardımcı olmamız la- zım. Başkalan onlann peşinde koşuyor, onlar bizim peşimizde koşuyor. — Niye Suudi ArabisUn'a değil de bize geliyorlar? YAZICIOGLU — Kafalann- daki Türkiye imajı çok değişik. Belki Türkiye'yi olduğundan çok daha güçlü, çok daha zen- gin bir ülke gibi görüyorlar. Irk bağıda var. Türkmenistan'dan YAZICIOGLU — Yok, ama ilk istek onlardan geldi. Biz de onlara Kuranı Kerim gönder- dik. Yakınlık açısından da, ula- şım açısından da ilk onlar oldu. Belki Sarp'tan yakın oluyor. Di- ğer cumhuriyetlere de Azerbay- can dağıtacak. Gönderdiğimiz Kuranı Kerim'ler hem Arapça hem de Türkçe açıklamalı. — Dini yayınlar olarak neler gönderdiniz? YAZICIOGLU — tlmihal bilgilerini ihtiva eden yayınlar YAZICIOGLU — Şimdi gençleri bize gönderip imamhk yapacak şekilde eğitmemizi isti- yorlar. Biz, eğitiriz diyoruz, ama sıkıntılar var. Biz 15-20 yaşlannda eğitilebüir cağda olan gençler istiyoruz. Onları eğite- lim, cemaatin önüne geçip reh- berlik yapabilsinler istiyoruz. Fakat aralanna 30-40 yaşmda çoluk çocuk sahibi insanlan ko- yuyorlar. Türkiye'ye gidiliyor- muş diye gelenler var. Sizin ga- Diyanet Vakfı'ndan burs sağla- dık. Yüksek öğrenim görebil- meleri için. — Hangi ülkelerden geldiler? YAZICIOGLU — Azerbay- can'dan, Türkmenistan'dan, Kazan, Tataristan tarafından gelenler var. Moğolistan'dan is- tek var. Özbekistan yok. Gür- cistan'dan hatırlayamıyorum. Toplam 200 kişi var. Bunlara pratik olarak dini konuları öğ- retiyoruz. Belli bir eğitim mer- kezi tahsis etmek istiyoruz. Bu- azıcıoğhı dış Türkier için atakta olduklannı belirtti ve "Türki Cumhuriyetler'in peşinde başkalan var. Onlar ise bizden yardım bekliyorlar" dedi. Diyanet İşieri Başkanı talepleri karşılamakta yetersiz kaldıklarını da bildirdi. bir heyet bana diyor kı "Siz bi- zim oralardan kalktınız burala- ra geldiniz, biz kaldık oralar- da." Bu şekilde yaklaşıyor. El- bette Türkiye'yle hissi bağlan- nın olması çok doğal. 20 bin Kuran — Türki.cumhuriyetlere yö- nelik neler yaptınız? YAZICIOGLU Şimdi Azerbaycan'a 20 bin Kuran gönderildi. Diyanet Vakfı da kamyonlarla ohnasa da bu cum- huriyetlere yayınlanmızı gönde- riyor. Kuranı Kerim tabii en çok istedikleri şey. 20 din adet da- ha göndereceğiz. — Diğer cumhuriyetlere de gönderiyor musunuz? YAZICIOGLU — Azerbay- can'dan diğer cumhuriyetlere de gönderilecek sanırım. — Azerbaycan bir merkez olarak mı düşuniildü? gonderdik. Yani namaz nasü kı- lınır, oruç nasıl tutulur, onları anlatan kitaplar. Çok fazla da bir şey gönderemiyoruz. Sade- ce tslamın temel esaslanm kısa bir şekilde özetleyen kitapları gönderebiliyoruz. - — Cumhuriyetlerde bu konu- da bir açlık var mı? YAZICIOGLU — Fevkalade açhk var. Tahmin ederaeyeceği- niz kadar. İki sefer gittim. Her taraftan çağınyorlar ama yeti- şemiyorum. Fevkalade talep var. 70 yıl bu işler çok geri pla- na itilmiş. Hiçbir şey bilmiyor- lar, ama milli ve dini duygulan çok kuvvetli, fevkalade büyük öğrenme arzulan var. Yardım- a olmayı hem dini hem de vic- dani bir görev kabul ediyoruz. — Türkiye'ye dini eğitim için gönderilen gençler de var. Ga- zetemizde bu konuda haberler çıkmıştı. zetenizdekı iki kişiyi okuyunca, o kadar asabım bozuldu ki. On- lann yeri oraa değil ki. Üniver- site bitirmiş, yüksek ihtisas ya- pacak adamlan göndermişler. Onlara verebileceğimiz bir şey yok ki. Ondan sonra başlıyor şi- kâyetler. Yahu, senin statünde- ki bir adama benim verebilece- ğim bir şey yok ki. — Kaç kişi geldi böyle? YAZICIOGLU — 200e ya- kın var. Bir kısmı iş bulmak için geliyor. Bizim isteklerimiz, eği- tilebüir yaşta olsun bir, müraca- atlarını Moskova'daki büyükel- çiligimize yapsınlar iki. Kendi başına gelenler oluyor. Olmaz ki böyle. Moskova Büyükelçili- ğimiz kanahyla bize gelmesi la- zım. Böyle bir kargaşa var. Ni- zama bağlamak lazım. — Gclenlere ne tür yardımda bulunuyorsunuz? YAZICIOGLU — Bazılarına nun dışında imam hatip lisele- rine gitmelerini tavsiye ediyo- ruz. Master, yüksek lisans eği- timi yapmak isteyenler var. On- lara da diyoruz ki siz işlerinizi gidin üniversiteyle halledin, biz de bannmanıza yardımcı ola- lım. Burs gibi kaynak tahsis edelim. Arka planda bizim bir beklentimiz yok. Üzerimize dü- şen bir vecibe bu. tlgi göstermek lazım. Göstermezseniz peşlerin- de başkalan var. — Dışisleriyle işbiriigine gidi- yor musunuz? YAZICIOGLU — Yazışma- lanrruz oluyor zaman zaman. tşi öyle yürütüyoruz. Dışişleri de hadiseye sıcak bakıyor. Çok ani geliştiği için biraz hazırhksız ya- kalandık. Dışişleri'nde koordi- nasyon toplantıları yapılıyor. Milli Eğitim Bakanlığı, Diyanet tşleri Başkanhğı katıhyor. As- lında bu işle ilgili olarak bir ku- ruluş oluşturulmah. Daha sağ- hklı olur. Hedefler — Geleceğe yönelik hedefle- riniz neler? Her yıl belli sayıda ögrenci getnrtmeyi düşünüyor musunuz? YAZICIOGLU — Öyle bir planlama yok, ama geldikçe gö- rüşüyoruz kendileriyle. Mesela Cumhurbaşkanımıza bir cum- huriyet başkanı geliyor. Yanın- da din adamlarını da getiriyor. Onlarla görüşüyoruz. ıstekleri- ni tespit ediyoruz. Mesela rama- zanda eleman istiyorlar. Dön- düğümüz zaman büyükelçüiği- miz kanahyla bunlan bize res- mi olarak iletin diyoruz. tstek- lerini de not alıyoruz ama. — Ne kadar din adamı gön- derdiniz? YAZICIOGLU — Geçen yıl 15 tane gönderdim. Azerbay- can'a beş, Öz Kırgızistan'a beş tane, bir tane Moğolistan'a, di- ğer lerine de işte. — Diyanet teşkilatı, cumhu- riyetlere uzanacak mı? YAZICIOGLU — Mosko- va'da müşavirlik, BakU'de de bir ataşelik açtık. Sürekli bir gö- revli bulunduruyoruz. Başkon- solosluk açılan yerde açma im- kânı var. Dışişleri diğer cumu- huriyetlerde başkonsolosluk aç- ükça, biz de ataşe göndereceğiz. — Bu istekleri karşılamak için neler duşünüyorsunuz? YAZICIOGLU — Dini ya- yınlann mahallinde üretilmesi, din adamlannın mahallinde ye- tiştirilmesini düşünüyoruz. Yoksa Türkiye'de başa çıkama- yız. Bir de bunlar bütçe mese- lesi. ; ALEVİLİK KONUŞULUYOR Alevilik halka öğretilmeli Kadim Durmaz (Tokat) Samimi davranan tslam bilginleri, Alevüiği araşürmalı, ger- çek bilgileri ve ibadet şekilleri halka anlatılmalı, öğretihneli- dir. Radyo, TV ve il müftülükleri aracuıgı ile Alevi tophımuna ulaşılmalı, Allah'ı, Peygamber'i ve kitabı bir olan bu kişiler ve kitleler arasındaki ikilik giderilmeli ve toplumsal barışa gi- den yol açık tutulmalıdır. Bunlan düzenleyecek devlet biri- mine elbette ki gereksinme vardır. Diyanet Sûnnilere hitap ediyor Hasan Dikeç (K.Maraş) Devlet tüm vatandaşlardan vergi almasına karşın Diyanet | yalnızca Sünni kesime hitap eden bir kuruluş. Biz yıllarca ken- ı di dedelerimize nasıl bakıp beslemişsek Sünni kesimdeki va- tandaşlar da kendi hocalarını beslemeliler. Diyanefte bağımsız daire gerek Ali Gökvelioğlu (Alevi dedesi) Ataturk ilke ve inkılaplarına bağh herkese ve insana in- sanca bakan bir felsefeden yanayım. Biz de Alevi inancına bağlî büyük bir kitleyiz. Nasıl ki di- ğer inanç sahipleri inançlannı özgürce ve devlet himayesin- de rahatlıkla yaşıyorlarsa biz de inançlanmızı özgürce yaşamak ve ibadetimizi özgürce yapmak istiyoruz. Devlet eliyle ve devlete ait yayın organlarıyla Alevilik hak- kında bilimsel yayınlar yapıhnah, Aleviler arasında bilmemez- likten kaynaklanan farklılıkların giderilmesi ve sistemleştirilmesine öncülük yapılmalıdır. Bugüne değin Kuran kurslanna Alevi çocuklan alınmıyor- du. Kaldı ki bu kurslarda Alevilikle ilgili bilgi de verilmiyor. Alevi çocuklanmn bu kurslara alınmasını ve Alevilikle ilgili bılgilerin verümesini düiyoruz. Muharrem ayında devlet yeterli açıklamayı yapmalı ve bu ayın kutsallığı anlatılmalı, böylece bilgilendirilen kitleler ara- sındaki bilgi uyuşmazlığı ortadan kaldınlmalıdır. Mezhep- ler arasındaki kınamalar, horlamalar yok edilmelidir. Alevi toplumlanna tarikat evlerinin yapılması gereklidir. Tüm bu istek ve uygulamalan yönetecek ve yönlendirecek biçimde Diyanet tşleri Başkanhğı'nda bağımsız bir dairenin oluşturulması zorunludur. Hoşgörü geliştirilsin Mahmut Gıirel (Tokat) Barış insan sevgisinden ve hoşgörüden geçer. tbadet Al- lah'a ulaşmak için bir araçtır. Herkesin inanç özgürlüğü içinde yaşamasından yanayım. Devlet bu hoşgörüyü geliştirecek ve yaygınlaştıracak önlemleri aünah, halkı inanç alanlannda bil- gilendirmelidir. SCRECEK
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear