18 Haziran 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURÎYET/2 OLAÜ.AR VE GÖRÜŞLER 11EKÎM 1991 EVET/HAYIR OKTAY AKBAL 1957 Seçhi Anlare Hl Nabız Nasıl Yoklanır? önce il merkezlerini dolaşırsın. Sonra toptantılarda, kahve- lerde adaylarla konuşursun. Halk ne diyor, ne düşünüyor? Şo- förler, otelciler, kahvecileri Biraz da yoldan geçen insanlar. Parkta oturanlar. Mitinglere gelenler. - Bütün bu çalısmalardan bir şeyier çıkar. Ağır basan, daha çok güçlü olan az çok anlaşılır 1957de topu topu dört parti vardı seçimlere giren. Bunların arasında ikısi, DP ıle CHP idi güçlü olan... Seçim sistemine göre en güçlü partilerin üstün çıkma olanağı vardı. Hangi parti çoğunluk oyunu alırsa onun listesindeki adayların tümü mılletvekili seçilirdi. Bu durumda da iki parti vardı. Eskişehir'de de Demokrat Parti önde idi. CHP yenilgiyi örv ceden benimsemişe benziyordu. İki gün dolaşıp durdum. Ga- zeteye telefonla düşüncelerimi bildirdim. Eskişehir'de sonuç şimdiden belliydi. Oradan Kütahya'ya geçtim. CHP başkanını ara da bul! Yok- sa, Kütahya'da CHP yok muydu? Sonunda bir adres verdiler, gittim orada buldum başkanı... Içi geçmiş eski bir partili... Hiç- bir umudu yoktu. Zaten otelci de ne yapacaksın ağabey CHP başkanını. Burda bir tek parti var' demişti. DP başkanını aramadım bile. Kahvede, lokantada, otelde konuştuğum insanlar yeteri kadar bilgi sağlamıştı bana. Bir gün daha kalmadan aynldım Kütahya'dan. Boşunazaman yi- örmekti burada nabız yokla- mak... Ben bir daha nabız yoklama gezisi yapmadım. Şimdilerde genç arkadaşların işi daha zor. Çünkü seçim yöntemi, o günler- dekine benzemiyor. Ülkenin he- men her ilinde hangi partinin üstün olduğu o kadar belli değil. Belki birkaç bölgede ANAP'ın, SHP'nin ya da DYP'nin kazartçlı olacağı düşünülebilir. Ama 1957'deki gibi kesin konuşmak zor. Konya, Eskışehir, Kütahya, Afyon, Antalya seçimlerini olduğu gibi Demokrat Parti aldı. Burdur'da Hür P, Niğde'de CHP kazandı. Benim tahminlerim dogru çıkmıştı. Ne var ki Tür- kiye'nin her yanında boyle o(- madı. CHP başta Ankara olmak üzere bir çok ilde seçimi ka- zandı. Tam 178 milletvekilliği elde etti. Demokrat Parti seçim oyunlarına, sandık oyunlarına başvurmak zorunda kalmıştı. Istanbul, Giresun ve Gazian- tep'te CHP'nin kazandığı ileri sürüldü. Olaylar oldu. Ama so- nuç değişmedi. Benim gezdiğim8 ilde bugün durum nasıl? Konya'da, Ispar- ta'da, Antalya'da, Afyon'da, Es- kişehir'de, Kütahya'da sanınm DYP, yani eski Demokrat Parti üstünlüğü elinde tutmaktadır. 1957'den sonraki bütün seçim- lerde CHP bu illerde önemli bir varlık gösteremedi. 20 Ekim se- çimlerinde de bir değişme ola- cağını ummuyorum. Doğrusu bu sekiz ilde bir nabız yoklaması gezisine yeni- den çıkmak isterdim. Bakalım otuz dört yıl sonra ne değişmiş, ne değişmemiş! Otuz dört yıl önceki seçmenlerin çocuklan, hatta torunları oy kullanacak şimdi... Babaiarının, dedeleri- nin izinde mi gidecekler? Yoksa beklenmedik bir degişme ile mi karşılaşacağız? Gazetelerde okuduğum nabız yokiaması tah- minlerine bakılırsa, bu sekiz ilin htçbirinde SHP'nin büyük bir sansı yok. O günlerde yalnızca nabızlar yoklanırdı. Yoklayanlar da ga- zetecilerdi. Şimdi geniş olanak- lara sahip kamuoyu araştırması yapan kuruluşlar var. Bunların tahminleri her zaman dogru çtkmıyor. Yalnız bizde mi? 1948'de Gallup, ABD Baş- kanlığında Dewey'in sansı oi- duğunu, Truman'ın seçilmesi- rte olanak görünmediğıni bildir- miştı. Ama tam tersi oldu. Bizim kamuoyu araştırmacılarının ile- ri sürdüğü tahminlerin de sağ- lam temellere dayandığını söy- lemek güçtür. Türk seçmeni şaşırtıcı sonuç- lar yaratmasını başarmıştir. 1950'de, hatta 1957'de; daha sonraki yıllarda 1973 ve 1977de olduğu gibi... 20 Ekim seçimle- rini n sonuçlannı kesinliğe en yakın biçimde önceden biiemi- yoruz. Sandıktan hangi parti, ya da partiler çıkacak? Sanınm bu seçimlerin sonuçları yalnız nabız yoklayanları, kamuoyu araştırmacılannı değil, hepimi- ; zi sasırtacak!.. M KöydenH MELtH CEVDET ANDAY Geçen haftaki yazımda köyde bir hır- sızlık olayından sözetmiştim; ilk gece eye htrsız ginnedi, ama yatak odası sivri si- nekle doldu. Yol yorgunuyum, uyumak istiyorum, sivri sinek bırakmıyor, boyuna kaşmıyorum. Rüya da gördüm; rüyamda bir adam kürsüye çıkmış, konferans veri- yordu, diyordu ki, "Kaşınan adam çabuk yaşlanır." Ertesi akşam komşumuz öğretmen Tuncay ile eşi öğretmen Leyla yemeğe gel- diler; balık da getirmişler, iskarozu görün- ce sevindim, çok severim bu balığı; beyaz eti barbunya gibi tane tanedir. Komşu- lanma Kleopatra ile Antonius'a ilişkin bir söylentiyi anlattım: Kleopatra, Side'de sevgilisi Antonius'a bu balığı ikram etmiş; yapılışı da şöyleymiş; üç iskarozu üst ûste koyup ızgaraya yatınyorlar, bir yanı iyice kızanp kavrulunca öteki yanı çeviriyorlar, o yan da kavruldu mu, altta ve üstte kalan iki bahğı atıp ortadakini yiyorlarmış. Komşum bu söylentiyi dinledikten sonra, "Burada da o yöntem kullanılır, ama baş- ka türlü" dedi. Bir iskarozun bir yanını iyice yakarlar, sonra o parçayı atıp öteki yanını yertermiş. Geçen yazunda söylemiştim, biz ören köyünün Yah mahallesinde oturuyoruz. Kıyıdayız. ören köyü bizden iki kilometre içerde. Antik Keramos"un duvarlan arası- na sığışmış bir köy. Ama artık ona köy de- mek yanhş olacak. Çünkü bu köyde kua- |ör ve manikürcü var. Duyduğuma göre işleri de başlanndan aşkınnuş. Neden mi? Anlatayun. Şimdi düğün mcvsimi bura- larda. Gelinler saçlannı yaptırmak için kuaföre gidiyorlarmış. Ortaokul ve lise kızlan da öyle. Bunu öğrenince şaştun. İneği, öküzü tarlaya götüren kîzlann, kadınlann saç topuzlan beni bunca yıldır düşündürmüştü. demek benim köy an- layışım yanlışmış. Geçen gûn bir balıkçı, tuttuğu büyük bahğın öykûsûnü anlatı- rken. "Hani thtiyar Balıkçı gibiydim" dedi. Hemingway'm ünlü romanını söylüyor- du. Burada hiçbir işin acelesi yok. Alaettin mısırlannı toplamıştı, bir yere yı^dı. Ka- buklan, koçanlan inekle at yermış. Mısır taneleri ise tohum için ya da ekmek için kuUanıhrmış. Aradan birkaç gün geçti. Benim ilgim mısır yığını ile karşılaşınca, "Alaettin" dedim, "senin mısırlar orda duruyor." Hemşehrim, "Acelesi yok" dedi. Ben de ona, "Hiçbir şeyin acelesi yok" dedim. Aman bu dünyada hiç acele euneyelim, ne kadar kahrsak iyidir. Ar- kamızdan kovalayan yok ya! Köydeki oldukça şaşırtıcı bir yenilik de kadınlann traktör kullanması. Beyaz ba- şörtüsü ile direksiyon kullanan köylü kadın imgesi, köyü konu edinmiş roman- cılanmızla ressamlanmız için ilginç bir so- run sayılsa gerekir. Bir söylentiye göre de, erkekler kanla- nna direksiyon kullanmayı özellikle öğre- tiyorlarmış ki, tarlaya gitme zahmetinden kurtulsunlar. Bu sâylenti, elbette, erkek kısmının tembel olduğu inanandan kay- naklanıyor. Yalnız burada değil, bütün Anadolu'da yaygındır bu inanç. Erkekler- le konuşursanız bu konuyu, gülüp geçi- yorlar; kadınlar ise yan kızgın, yan alaylı yanıtlar veriyorlar. Kadın-erkek eşitliği (ya da eşitsizliği) sorunu, belki beni abartıalıkla suçlaya- caksınız, ama sanıyorum ki insanbğın en eski ve hiç gündemden düşmemiş tek so- runudur. Bunlar (kadın ve erkek) başka başka yaratıklardır; böyle olduğu için de birbirlerini anlamazlar, ya da çok güç an- larlar. Anlaşamayan iki yaratığın birara- dalığı ne güzeldir! Bu güzellik, bu uyum, anlaşamamazhktan doğar. Anlamak güç- tür, ama böyledir. Anlaşmazlıktır, uyum- suzluktur yaşamı kuran ve yürüten, Ter- (Arkası 19. Sayfada) AKT1FBAHMCIUK Taksitle alışverişte senet devri bitti! YapıKredi yepyeni bir imkân sunuyor!.. STS, yani Senetsiz Taksit Sistemi; • Taksitle satş yapan işyerlerini, senet servisi bulundurmak, senet takip etmek ve senet ^ *.<« tahsiletmekkülfetinden, .~~ . _.»,.,. • Taksitle alışveriş yapan kişileri ise, her ay senet ödemek için oradan oraya koşuşturmak zahmetinden kurtarıyorl Hemen size en yakın Yapı Kredi Şubesi'ne gelin.. STS, yani Senetsiz Taksit Sistemi'nden yararlanmaya başlayın! . . .Tir, ENETSIZ TAKSIT! Siz y a S T de Ş S Yapı a m r a h Kredi a y a a t 1 ı İmkânlar Dünyası b a ş 1 a y ğ ı n ı y a ş a y "nda ı n. ı n l YAPI^CKREDi "hizmette sınır PENCERE Yandı Gülüm, Keten Hetva.. Eh, şunun şurasında doklız gün kaldı; yüzdük yüzdük, kuy- ruğunageldik... Seçimin eli kulağında... Peki, kim kazanacak? Kimin kazanacağını kestırmek güç; ama, kimin kaybedece- ğini söylemek kolay... Kim kaybedecek? Bugidişlesol!.. Sol niçin kaybedecek? Sorulurmu?.. . Güney Afrika'da siyahların beyazlan bir yana bırakıp niçin birbtrini yediklerini açıklamak kolay değil mi!.. Siyahlar kendi aralannda kabile farklan yûzünden çatışıyortar; beyazlan bir yana bırakmışlar, tepişip duruyorlar; kavga, dövüş, hır, gür, bıçaklama, yaralama, ölümüne çatışma... Anadolu'da bir kahveye gir!.. Sosyal demokratlar aynı masada oturmuş pişpirik oynuyorlar; dünya ahvalini konuşu- yoriar. önce selam: -Merhaba!.. Karşılıklı hatır sorduktan sonra Güney Afrika'da siyahlann beyazlan bir yana bırakıp birbirlerini neden yediklerini sor- dun mu solculanmız konuyu irdeleyıp güzelce ortaya döker- ler, ağızlanndan bal akar; emperyalizmin "böl ve yönet" politikasını sosyal demokrattan daha iyi bilen var mı? Ama iş SHP ile DSP arasındakı ayrıma gelince, solcuların kaşları birdençatılır. Kimi SHP'lidir... Kimi DSP'li... Her biri bu kez parçalanmanın gerekçelerini arayıp bulma- ya, bölünmenin avukatlığını yapmaya başlar. 20 Ekim'e dogru giderken DSP'nin oy oranı yüzde 10-14, SHP'nin oy oranı yüzde 20-25 değil mi? Yine de sandıkta birleşmek fîkrini Tür- kiye'nin soluna anlatmak olanağı yoktur. Son dokuz gün ıçinde sosyal demokrat akiını başını devşir- mezse, çıra gibi yandı sol... * Ecevit ne yapıyor? DSP Genel Başkanı milliyetçilikten söz açıyor; din sömürü- sü yapıyor; Türkeş'e yakınlaşıyor; devrimciliğe ve devletçili- ğe saldınyor; SHP'ye verilecek oyların PKK'ya gideceğini söylüyor; SHP'ye dışandan para yardımı yapıldığını "ima" ediyor; oğul Ahmet'in televizyonuna sırtını dayamış meydan- larda atıp tutuyor ki sapmış göründüğü yol kendisi hesabına ürkütücüdür. Bir yol ayrımında Ecevit... Kendisi de yol aynmına geldiğinin bilincindedir; ruhsal bir gerilimyaşıyor... Gülümseyemiyor... Oysa bir gülümseyebilse, yüzü eskısi gibi aydınlansa, dost- luğun gönül rahatlığına kavuşsa... Elindengelmıyor.. Geçmişte komünist ve sosyalistlerin siyasal yaşama katıl- dıkları en zorlu günlerde bıle soldan sola böyle suçlamalar yapılmamıştı; cadı kazanlarının ateşleri böylesine üflenme- mıştı; Cumhuriyet Halk Partisi, ismet Paşa döneminde sosyal demokratlardan öte, sosyalist ve komünistlere karşı daha dengelı bir siyaseti öngörmüştü. Her kim ki solcuya bakarken düşmanlığın gözlüğünü takar, solcu değildir. Gazetelerde yayımlanan seçim anketlerine göre DYP'nin oy oranı yüzde 22-27... ANAPın yüzde 20-25... SHP'nin yuzde 20-25... DSP'nin yüzde 10-14... Her şey açık seçik ortadadın Sosyal demokrat kesim oyları- nı SHP'de toparlayabılırse ıktidar olur... Yoksa, yandı gülüm keten helvaL ACI KAYIP Merhum Selanikli Ali Bey ile Atiye Hanım'ın oğlu, merhum Hacı Yusuf Beken, merhum Ahmet Beken, merhume Cemile Beken ve Şinasi Beken'in kardeşi, Atıl, Özal, Anıl, Dilek, Füsun ve Şule Ant'ın babası, Zeynep, Umut, Kıymet ve Cemile'nin dedesi, Sabahat Ant'ın sevgili eşi HASANAJNTı 8 Ekim Salı günü kaybettik. 9 Ekim günü Gemlik'te aile kabristanında toprağa verdik. Büyük acımızı paylaşan tüm akraba ve dostlara teşekkür ederiz. AÎLESt ÇOK ACELE SATILIK DAİRE Bakırköy incirli Cad. İhsan Kalmaz Sok. 4/A D.1 yarı • bodrum, 2 oda, 1 salon salomanje, kaloriferli, hidroforlu daire satılıktır. Son fiyat 60.000.000 peşindir. Tel.: 561 27 70 YENİ BİR TÜRKÎYE Vergi mükellefleri... müjde! GEÇİCİVERGİ KESİNIİKLE KALKIYOR Kazanmadığınız paranın vergisini sizden almaya devletin bile haldcı yoktur! Vergi adaleti için herkes BYP/ye! DY TEK BASINA İKTİDAR
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear