18 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURlYET/16 BABANIN ZOR GÖREVt—Colombia'mn esld başbakanlanndan Julio Cesar Turbay, en zor ba- balık görevini yerine getiriyor. Uyuşturucu kaçakçılannca kaçınlarak öldünilen kuı Diana Turbay'ın tabutunu taşıyor. Diana Turbay, kaçakçüarca kaçınldıktan sonra polisin operasyonuna karşılık ola- rak öldıirülrnüştu. (Folograf: Reuter) Yelkenli Festivali BREMERHAVEN (UBA)— Dünyanın en büyük ve en güzel seren yelkenli okul gemileri 16-19 ağustos tarihleri arasında- ki büyük yelkenli festivalinde Bremerhaven'de bir araya gelecek. Bremerhaven'de yapılacak büyük yelkenli gemiler festiva- line katılacak dev gemiler Al- man Deniz Kuvvetleri ile Kuzey Deniz Komutanlığı bandolan tarafından karşılanacak. Almanya Federal Cumhuriye- ti Deniz Kuvvetleri'nin festivale "Groch Fbck" barkosuyla katı- lacağı, Italya'yı da denizcilik çevrelerinin ve dünyanın en muhteşem gemisi olarak adlan- dırdıklan "Amerigo Vespucci" nin temsil edeceği bildirildi. 28 OCAK 1991 BÜYÜK YARIŞA HAZIRLIK — Fransa'nın bisiklet şampiyonu Thierry Casas (ortada) takım ar- kadaşı Lebras ile birlikte Büyük Atlantik turuna hazırlanıyor. (Fotoğraf: AFP) IİMME'cüere bilgisayar eğitimi ANKARA (AA) — Müli Eği- tim Bakanhğı'nca ilk kez 1990-91 öğretim yıhnda uygula- maya konulan "Lise Mezunlan- na Mesiek Edindirme Projesi" (LİMME) kapsamında 2. dö- nem bilgisayar eğitimine ahna- cak öğrencüerin kayıtlan bugün başhyor. Kayıtlar 8 şubata kadar devam edecek. Milli EğiHm Bakanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre lise me- zunlannın bilgisayar alanına il- gilerinin yoğunlaşması, bu alan- daki okul ve kunımların eğitim imkânlannın sınırlı olması nede- niyle başlatılan projenin ikinci döneminde 11 bin 317 öğrenci- nin eğitimine bugünden itibaren başlanacak. HABERLERIN DEVAMI Neden?... (Baştarafı 1. Sayfada) da kaset, video belki suç olmaktan çıkacak- tır. Ama örneğin Kürtçe yazılı yayın yapmak yine yasak çerçevesinde tutulabilecektir. Bu konuda kesin bir yargıda bulunmadan önce Adalet Bakanlığı'nın hazırlayacağı ya- sa tasarısını beklemek gerekiyor. Ancak, ANAP iktidarının çok gecikmeli de olsa gelmiş bulunduğu nokta olumlu sayıl- malıdır. Anadil yasağı gibi bir ayıptan bir an önce kurtulmalıdır Türkıye. Günümüzde kim ister- se kendi anadilinde konuşmalı, yazmalı, şar- kı söylemelidir. Kendi anadilini öğrenmekte, öğretmekte ve geliştirmekte herkes özgür olabilmelidir. Demokrasilerde etnik ve kültürel farklılık- lardan korkulmaz. Resmi dilimiz Türkçedir; bu açıdan ona or- tak kabul edilemez. Ama anadilde konuşma ve yazma özgüriükterinin tanınması da bir ül- kede insan haklarına saygının en belirgin göstergelerinden biridir. Cumhurbaşkanı Özal'ın geçen yılın kasım ayında Paris te atmış olduğu bir imza da ANAP iktidarını bu konuda bir yükümlülük altına sokmuştur. Avrupa Güvenlik ve İşbir- liği Konferansı (AGİK) üyesi 34 ülkeden biri olarak Türkiye'nin taraf olduğu Paris Şartı et- nik, kültürel, dil ve dinsel kimliklerin korun- masını ve bu kimlikleri "ifade etme, koruma ve genişletme" haklarının varlığını içer- mektedir. Onun için ANAP iktidan, bugüne dek ûl- kemizde geçerii bu yasakları tümûyle kaldır- mak durumundadır. Kaldırır mı? Bilemiyoruz. İlginç olan bir nokta da kuşkusuz bu ge- lişmenin zamanlamasıyia ilgilidir. Cumhurbaşkanı Özal, neden savaş koşul- larının ortasında, özellikle Kürtçeyı hedef alan bir yasağı hafifletme yoluna yönelmek- tedir? Bu zamanlamanın, Kuzey Irak'a, Kürt- lerin yoğun biçimde yaşadıkları Kerkük- Musul'a dönük bir anlamı olabilir mi? Savaş sonrası senaryotarının bu gelişmedeki payı nedir? Soru işaretleriyle dolu bir dönemden ge- çiyoruz. Barış parıeli yasaklandı (Başmrafı 1. Sayfada) la biçbir ilgisi yoktur. Kim ka- mu düzenini bozuyor, kim Cumhuriyet'in ana niteliklerini yok ediyor, kim ülkenin ve mil- İetin bölünmez bütünlüğünü tehlikeye sokuyor? Bunu Türk halkı da biliyor, diinya da biliyor" diye konuştu. Foruma katılacak eski SBF öğretim üyelerinden Doç. Dr. Haluk Gerger, yasaklama kara- nnı kınadı ve özetle şöyle dedi: "Savaşı içeride de kendi tek adam yönetimini kurmak ve za- ten yetersiz olan temel hak ve özgüriükleri iyice askıya almak için kullanacağı belliydi. tşte Ozal'ın bu besabı ilk olumsuz meyvelerini vermeye başladı. Grevlerin ertelenmesinin hemen ardından sıkıyönetim ortamın- da bile yapılabilen toplantılar yasaklanmakta ve nihayel sıra artık siyasal parti liderlerinin konuşma haklannı engellemesi- ne gelmektedir. Ülkeyi tearamü- den savaş cinayetine bulaştıran Özal, şimdi de en temel demok- ratik hakları hedef alarak poli- tikasını yürutmeye çalışmakta- dır. Ama Özal'ın yanlış hesabı Bağdat'tan önce Ankara'dan dönecek ve o zaman da kendi- sini \tashington bile kurtarama- yacaktır." Valiliğin erteleme karanyla il- gili görüşlerini aldığımız hukuk- çular, valiliğin takdir hakkını kötüye kullandığını, iyiniyetli bir karar olmadığını söylediler. Böyle bir karann ancak savaş zamanmda "Askerieri cepbeden geri döndürmek vatanın savun- masını güçleştirmek" gibi bir gerekçeyle alınabileceğini kayde- den hukukçular, "Bu toplantı- da göriilen sakıncanın, anlamlı tarafı yok. tktidara ayak uydu- rarak böyle yapryorlar" diye ko- nuştular. tnsan Hakları Derneği Genel Başkanı Avukat Nevzat Helva- cı ise siyasi parti liderlerinin ka- tüımıyla gerçekleşecek olan "Sa- vaşa Son" başhklı kapalı salon toplanusının ertelenmesi karan- nın, "Devletin savaş isteyen po- litikasının doğrudan bir iiriinü" olduğunu söyledi. Erteleme ka- ran için gösterilen gerekçenin hukuki bir gerekçe olamayaca- ğını savunan Helvacı, şunları söyledi: "Hangi maddeye, nereye sığı- nıriarsa sığınsınlar, yapüan iş si- yasal niteliklidir. Hukuksal içe- rigi yoktur. Bu ülkeyi savaşa sokma gayretlerine karşı oluşa- cak halk tepkisini önlemek için yapümış bir iştir. Böyle bir er- teleme karannın hiçbir haklı hu- kuksal gerekçesi olamaz. Türki- ye'de, ilan edilmemiş bir sıkıyö- netim uygulanıyor. Istanbul'da da 'Savaşa hayır' dediği için bir şube başkanınuz gözaltına alın- dı. Demek ki yurt çapında, 'Sa- vaşa hayır' diyenlere karşı yürü- tülen politika, ağırlaştırüarak sürdürülüyor. Düşünün ki siya- si parti liderlerinin görüşlerini açtkhunası amacıyla yapılan bir toplanü bile iptal ediliyor." Savaş Türkiye'yi kilitledi Kuveyt mayın tarlası oldu Dış Haberler Servisi — Kör- fez savaşında müttefik uçakla- rının Irak'taki hedeflere saldın- lan tüm şiddeti ile devam eder- ken Irak'ın Kuveyt'e yanm mil- yon mayın döşediği bildirildi. "Çöl Fırtması" harekâtının ABD'li komutanı General Nor- man Schwarzkopf, Amerikan savaş uçaklarının dün Irak'a ait 4 MİG-23 tipi uçağı düşürdük- lerini bildirdi. Schwarzkopf, tran'a zorunlu iniş yapan Irak uçaklarının sayısının da 39 oldu- ğunu kaydetti. ABD Savunma Bakanı Dick Cheney, kara harekâtının şubat ayının bitiminden önce başlatı- lacağını söyledi. Bağdat'ın kara savaşında müttefiklere karşı "konvansiyoDel olmayan yeni si- lahlann kullanılacağını" belirt- mesi ise irak'ın kimyasal ve bi- yolojik silahlar kullanmaya ha- zırlandığı şekilde yorumlandı. Irak Dışişleri Bakanı Tarık Aziz, BM Genel Sekreteri Perez de CueUar'ın "Irak halkına karşı BM maskesi altında işlenen suç- lann sonımluluğunu kişisel ola- rak üstlenrnesi gerektigüıi" söyledi. Cheney ABD Savunma Bakanı Dick Cbeney, NBC televizyonuna ver- diği demeçte, Irak Cumhuriyet Muhafızlan'na karşı düzenlenen bombardımanın oldukça etkili olduğunu söyledi. Cumhuriyet Muhafızlan'na karşı girişilen bombardımanın öncelikli hedefinin, Irak'ın ka- radaki direnişini kırmak olduğu- na işaret eden Cheney "Yapma- mız gerekenleri yapmadan Ku- veyt'e kara birlikleri göndenneyecefiz" dedi. Cheney, kara saldınsının ne zaman başlatılacağı yolundaki soruya ise "şubatın sonundan önce" yanıtı verdi. Cheney, ka- ra saldınsının başlatılmasının Başkan Bush'un vereceği emre bağh olduğunu kaydetti. Fransa Cumhurbaşkanı Fran- çois Mitterrand'ın askeri başda- nışmanı Amiral Jacques Lanxa- de de Fransa televizyonuna ver- diği demeçte, kara savaşının "şu- bat ortasında" başlayabileceği- ni söyledi. Larucade, müttefikle- rin Körfez savaşını 17 martta başlayacak olan ramazandan önce bitirmeyi planladıklarını belirtti. Irak'tan açıklama Irak'ın yayına yeni başlayan "Savaşların Anası" Radyosu müttefiklere karşı cihat çağırısı- nı yineleyerek "Irak'ın ABD'li ve siyonist saldırganlara karşı sak- ladıgı gücün konvansiyonel olmadığını" duyurdu. "Bütün potansiyel kaynaklar lehimizedir ve Bush'un gözardı ettigi bu güce müdahale zordur" diyen radyo, "Biz ne zaman ce- vap veriJecegini ve bu gücün ne zaman kullanılacağını çok iyi bi- liyoruz. Ne kadar uzun sürerse sürsün düşmanın bütün ölüm makinelerini yok edeceğiz" ifa- desini kullandı. AP, Irak'ın bu açıklaması ile kimyasal ve biyolojik silahları kastettiğini bildirdi. Cuellar'a suçlama BM Genel Sekreteri Perez de CueUar'ın Körfez savaşından kişisel olarak sorumlu olduğu- nu ileri süren Irak Dışişleri Ba- kanı Tank Aziz'de Cuellar'a gönderdiği ve "Savaşların Anası" radyosundan da yayın- lanan mesajında şöyle dedi: "Irak'a karşı BM karariannı baskı altında kabul eden hükü- mctier ve siz, kişisel olarak in- sanlık ve tarih önünde, özgür Irak halkına karşı emperyalist- siyonisl ittifak tarafından işle- nen igrenç suçlann sonımlulu- ğunu üstlenin" dedi. King'in demeci tngiltere Savunma Bakanı Tom King, dün BBC'ye verdiği demfçte, Irak'ın "askeri aygıtının" korunmasına izin ve- rilemeyeceğini söyledi. Irak'ın Kuveyt'ten çıkarılması için güç kullamlmasına izin veren BM kararının "bölgede banş ve gü- venliğin sağlanmasını" da kap- sadığını belirten King, "Saddam birliklerini Kuveyt'ten çekse bi- le, müttefikler bölgeden çekil- dikten sonra elindeki askeri güç- le benzer saldınlara girişme ola- nağı bulunacağı için, BM karar- lan tümüyle yerine getirilmemiş olacaktır." Bağdat Radyosu 'nun iddiası Reuter, BBC dinleme servisi- ne dayanarak verdiği Lefkoşa kaynakh haberinde, Irak'ın vur- duğu bir müttefik uçağının Türkiye'ye düştüğünü bildirdi. Ajansa göre, Bağdat Radyo- su'nda dün gece yayınlanan 26 numaralı savaş bildirisinde müt- tefik uçaklannın ateş sonucun- da kaçmak zorunda kaldıklan belirtildi ve "uçaklardan biri isabet alarak Türkiye sımrian içinde düştü" denildi. 4 MÎG düşürüldü General Schwarzkopf, dün Riyad'da duzenlediği basın top- lantısında son iki gün içinde Iran'a zorunlu iniş yapan Irak uçaklannın sayısının en az 39'a ulaştığını söyledi. General Schwarzkopf, önceki gün TSt 21.00'den sonra çoğunluğu ava bombardıman uçağı olmak üze- re 23 Irak uçağının daha İran'a indiklerini kaydetti. General, ABD Hava Kuvvetelrine ait iki F-15'in Irak'a ait MlG-23'ü Irak hava sahasında düşürdüğünü belirtti. Schwarzkopf, savaşın başından bu yana Irak'ın top- lam 18 gemisinin batınldığını ya da saf dışı edildiğini söyledi. Bu arada, ABD donanma yet- kiüleri, Kuveyt'in Umm el Ma- radim Adasrnda bulunan 20-30 kadar Irak askerinin müttefik güçlere sinyal göndererek teslim olmak istediklerini bildirdiler. Roosevelt uçak gemisinden alı- nan mesajda, "SOS, teslimiz" deniyor ve Irak askerleri bulun- duklan yeri tarif ediyorlar. Müttefik uçaklarının dün ye- niden Irak'ın güneyindeki Bas- ra kentini yoğun biçimde bom- baladıkları bildirildi. Dün ayrı- ca Amerikan birlikleri, Irak kuvvetlerine karşı karadan yo- ğun top ateşi açtı. tki taraf ara- sındaki topçu düellosunun bir süre devam ettiği bildirildi. Savaşa ilişkin başka bir ha- berde, Irak'ın Kuveyt'e yanm milyon mayın yerleştirdiği bildi- rildi. Reuter'in haberine göre Amerikalı askeri yetkililer, Irak- lıların tüm Kuveyt'i büyük bir mayın tarlası haline getirmeye çalıştıklarını öne sürdüler. Müttefikler, şimdiye kadar 23 uçak kaybettiklerini, Irak'ın ise 49 uçağının düşürüldüğünü id- dia ediyorlar. Irak ise 170'ten fazla müttefik uçağını düşürdü- ğünü, 70 füzeyi de imha ettiği- ni öne sürüyor. Müttefiklere gö- re kaybedilen 23 uçağın dökümü şöyle: ABD: 13 uçak, bir helikop- ter. tngiltere: 6 uçak, Italya: 1 uçak, Kuveyt: 1 uçak, Suudi Arabistan: 1 uçak. Kaddafi'den degeriendirme tüm taraflan 'aptal ve deli' ola- rak niteledi. Kaddafı, "Silahü çatışmaya bulunacak tek olumlu sonuç, Irak'ın, Kuveyt'in ve diger tüm Arap ülkelerinin birieşmesidir. Böylece artık ne Irak, ne Ku- veyt, ne de S.Arabistan, Mısır, Suriye kalır, yalnızca tek bir Arap devleti olnr " dedi. 'Banşa Çağn Mitingi'ne yasaklama fe a Ta H b ^a ? r ruu v n e fc bul'de duzenlemek istedilderi banş yanlısı etkinliklerin Valilikce yasaklanması kınandı. Yasaklama karan ile ilgili basın açıklaması yapmak üzere Mis Sokağa yuriiyen tnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi yöneticileri polis tarafından engellendi. İHD yöneticilerinin yüriiyiişiino tstiklal Caddesi'nde durduran polis, aralarında İHD Şube Başkanı Ercan Kanar ile Falraa Kanar, Dr. Ali Rıza Çank, Fatoş Öcal, Izzet Elay, tdem Erman ve Sinan Aktaş'ın da bulunduğu 11 kişiyi gözaltına aldı. tstanbul Tabip Odası tarafından yapılmak istenen "Barışa Çagn" yüruyıişüne izin verilmemesini protesto amacıyla hazırla- nan basın açıklaması da, dün oda merkezi önünde okundu. Kalabauk bir toplulugun da yasaklamayı kınamak için tstanbul Tabip Odası Şubesi onune gelmeleri üzerine, Türkocağı Caddesi trafiğe bir süre kapanldı. Toplantıyı izleyen yaklaşık 100 kişi "Emperyalist savaşa hayır" şeklinde slogan attıktan sonra dağıldı. Oda önünde polisin yoğun güveniik önlemi aidıgı görüldü. (Fotoğraf: Remzi Gökdağ) 'Kara ölüırfe bombah Ankara, köprüleri (Baftarafı I. Sayfada) _ - = _ - . - . - . . -. tanklara petrol taşıyan boru hat- lannın GBU-15 tipi bomba ta- şıyan F-111'ler tarafından bom- balandığını belirtti. Açıklaması sırasında gazeteci- lere söz konusu terminalle ilgili bir video filmi gösteren Schwarzkopf, bombalama ope- rasyonunun dün TSl 01.30'da başladığmı ve ilerleyen saatler- de terminaldeki yangının azaldı- ğının açıkça görüldüğünü belirt- ti. Tesislerde, meydana gelen za- rann ise ABD birliklerinin böl- geye girmesinin ardından iki hafta içerisinde giderilebileceği- ni de savunan Schwarzkopf, çok hasas bir saldırı düzenlendiğini belirterek, "FJbette Kuveyt'i mabvederek, Knveyt'i kurtar- mak istemeyiz" dedi. Körfez'deki petrol tabakası- nın nasıl oluştuğu konusunda ABD ve Irak arasındaki karşı- lıklı suçlamalar da sürüyor. ABD, Suudi Arabistan ve diğer Körfez ülkeleri Irak'ın Kuveyt'- teki Mina el Ahmedi petrol ter- minali ile denizdeki bir petrol dolum tesisinden Basra Körfe- zi'ne petrol pompaladığını belir- tiyorlar. Irak ise Körfez'deki petrol ta- bakasının, müttefik hava kuv- vetlerinin iki Irak tankerini vurması sonucu oluştuğunu öne sürüyor. Ajanslar, Kuveyt açıklannda ortaya çıkan petrol tabakasının giderek yayıldığını behrtiyorlar. Şu an için 50 kilometrelik uzun- luğa, 12,5 kilomeuelik de geniş- liğe ulaştığı bildirilen petrol ta- bakasının 12 gün içinde Bah- reyn kıyılannda olması bekleni- yor. AFP'nin haberine göre Kör- fez ülkeleri, kıyılanna petfolün ilerlemesini durduracak barikat- lar yerleştirmiş durumda. Bah- reyn, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelerin yetki- lileri, petrol tabakasının duru- mu konusunda kendilerine ay- nntılı bilgi verilmediğinden de yakınıyorlar. Suudi Arabistan da kıyılan- na barikatlar yerleştirdiğini bil- dirdi. Reuter'in haberine göre Suudi yetkililer, aynca bir Nor- vcç şirketi ile petrolüh temizlen- mesine ilişkin olarak anlaştılar. Bu arada, Suudi yetkililer, pet- rol tabakasının henüz kıyıiarını tehdit etmediğini belirterek, pet- rol üretimlerinin denizdeki kir- lüikten zarar görmeyeceğini bil- dirdiler. Ajanslar, Suudi Ara- bistan'm aynca ABD'den de petrolün temizlenmesi konusun- da yardım istediğini kaydedi- yorlar. Iran, bütün ülkelere Körfez'- deki petrolün yayılmasmın önü- ne geçmeleri için yardım çağn- sında bulundu. İran resmi haber ajansı ÎR- NA, Kuveyt'teki petrol kuyula- nnın yanmasmın arduıdan Harg Adası'na tekrar siyah yağmur yağmaya başladığını duyurdu. IRNA, bu yağmurlardan ül- kenin güneyindeki Busir ve Fars bölgelerinin de etkilendiğini, du- rumun devamının ise bölgedeki içme suyu kaynaklarının zehir- Ienmesi ile sonuçlanacağını duyurdu. İslama aykın Suudi Arabistan Meteoroloji ve Çevre Koruma Genel Müdü- rü Dr. Abdülbar El Gain de "Saddam, deniz yaşamına da sa- vaş açtı" dedi. El Gain, Kuveyt ham petrolünün denize akıtîl- masının, "tslam dinine aykın olduğunu" da belirtti. Genel müdür dün Dahran'da dün duzenlediği basm toplantı- sında şunları söyledi: "Saddam Hüseyin'in sadece bu neslin kaynaklannı değil, ge- lecek nesillerinkini de yok etme- ye karar verdiği açıkça ortada- dır. Bu kasıtlı eylem tarihîn en büyük petrol sızıntısı olabilir. Zengin deniz yaşamı, bu sular- daki ender türler, balıklar teh- dit altındadır. Saddam denizde- ki yaşama da savaş açtı. Bu, ts- lam dininin öğretiierine de ay- kındır. Çünkü tslam, doğal kay- naklann, israf edilmeden, gele- cek nesiller düşünülerek kulla- nılmasını emreder." El Gain, sızınunın 2 büyük parçaya bölünerek Kuveyt'ten güneye doğru ilerlediğini de be- lirtti ve "Şimdi temizlenmesi mümkün mü?" Sorusuna "Ba- nş zamanmda bile temizlenme- si güç" şeklinde yanıt verdi. (Baştarafı 1. Sayfada) saldırıya uğrayacağını sanma- dıklannı, ancak diplomatik uya- n ve eleştirilerin çeşitli başkent- lerle ilişkilerde "ciddi pürüzkre" neden olduğunu dile getiriyor- lar. Libya lideri Muammer Kad- dafi'nin mesajı, Müslüman ül- kelerin Türkiye'ye duyduklan tepkiyi ortaya dökmesi açısm- dan "önemÛ" bulunuyor. Suriye, İran, Pakistan, Sov- yetler Birliği, Ürdün, Filistin, Libya ve Cezayir gibi birçok ül- kenin Körfez savaşında Türki- ye'nin askeri tesislerini ABD sa- vaş uçaklarına açması karannı "doğrudan ve dolaylı" eleştir- meleri, Ankara'da özel olarak değerlendiriliyor. Dışişleri Ba- kanlığı yetkilileri, "abartüma- ması kaydıyla komşu ve Müslü- man ülkelerin uyanlannı dikka- te aldıklarını" behrtiyorlar. Ya- pılan değerlendirmelerde şu un- surlann öne çıktığı öğrenıldi: 1- Türkiye bir Batı ülkesidir. NATO'ya üye olan tek Ortado- ğu ülkesidir ve Müslümandır. Bu durum Türkiye'yi son dere- ce kendine özgü bir konuma ge- tiriyor. Diğer bölge ülkelerinin aksine Türkiye, BM dışında Baü ittifakı çerçevesinde de ABD'nin dostudur. Dolayısıyla getirilen eleştirilere yanıt olarak bu so- mut durumun haurlatıhnasında büyük fayda vardır. 2- Birçok Müslüman ülkenin lideri Türkiye'yi eleştirirken da- ha çok iç politika kaygılanyla hareket ediyorlar. Kendi kamu- oylanmn duyduğu tepkiyi fren- lemek için Ankara'yı suçluyor- lar. Ancak bu ülke yönetimleri de sonuçta Türkiye"den çok farklı bir tutum içinde değiller. 3- Türkiye, Irak'a karşı ope- rasyonlara kendi silahh kuvyet- lerini göndererek katılmadı. Üs- lerin açılması, Ankara ile Was- hington arasındaki özel ilişkiler gereğidir. Ancak bazı Müslü- man ülkeler, bu özel ilişkiler kapsamında olmayan askeri gi- rişimlerde de bulunuyorlar. Su- riye ve Mısır gibi ülkelerin Kör- fez'de asker bulundurduğu unu- tuunamahdır. Hatayı düzelttik (Baştarafı 1. Sayfada) huriyet'in sorulannı şöyle ya- nıtladı: — Yasa kapsamında Kürtçe konuşulmasına izin verilmiyor mu? SUNGURLU — Vallahi Ingi- lizce, Fransızca konuşulması da serbest. Biz Türkçenin konuşul- ma sahalannı, mecburi resmi di- lin hudutlannı tespit edeceğiz. Ben öyle düşünüyorum. Tabii is- teyen istediği dili konuşur. O ay- n mesele. Başka lisanların konu- şulması da serbest olacak. Yani bizim halkımızın, evveünde ko- nuştukları lisanlarıyla anadille- rinde konuşmaları serbest hale gelecek. Zaten 1983'e kadar da serbestmiş. Orada bir yanlışlık yapılmış. Aslında Türkçenin, resmi dil olarak mecburi İconu- şulma, kullarulma sahalannı tes- pit edeceğiz. — Türkiye'nin, anadfllerin kı- sıtlanmamasmı öngören AGtK'i imzalamasının bir gereği olarak mı bu yasa gündeme getirildi? SUNGURLU — Efendim, ne şekilde yorumlanması lazım gel- diğini bilemiyorum. Kimisi de 'Irak üzerinde hak iddiası için yonımlanabilir mi?' diyor. İşte böyle ters şeyler oluyor. Tabii biz Irak'ın toprak bütunlüğünden yanayız. — Yasa ile Kürtçe konuşul- ması serbest hale gelecek. Ana- diOerinde kitap basımı yasağmın sürmesi, bu serbestliğin sınıriı kalmasına neden olmayacak mı? SUNGURLU — Daha durun bakalım. Yasa hazırlanıp bitme- diğine göre hudutları şumulen bir şey söyleyemem. — Sayın bakanlann, anadil- lerinde kitap basımı konusunda belirttikleri görüşler var mı? SUNGURLU — Neler söyle- mişler, pazartesi bakacağım. — Yasanın hazırhk çalışma- lan ne zaman tamamlanabilir? SUNGURLU — Bakarsmız 141, 142 ve 163. maddelerin kal- dırıunası gibi sürer. Bakarsınız pazartesi, sah günü de bitebilir. Önemli olan kanunun ne şekil- de yapılacağı, neye karar verile- ceğidir. (Başlarafı 1. Sayfada) m u Demird, hükümetin tüc- car rihniyeti' ile aceleci bir po- litika izlediği, saldınya davet çı- kardığı kanısında. SHP lideri Erdal tnönü, hükümetten çok Cumhurbaşkanı'nı hedef alan demeçlerinde, "Ozal'ın karanlık bir planı olduğunu, Türkiye'yi savaşa sokmak istediginr sürek- li vurguluyor. SHP lideri tnönü'nün Irak'a yaptığı gezi ve Saddam Hüseyin ile görüşmesinden sonra Cum- hurbaşkanı ile ana muhalefet li- deri arasındaki köprüler atılmış durumda. Özal, Inönü'yü dik- tatörün elini sıkmakla suçladık- tan sonra önceki gün de deme- cini "Irak yönetiminin üslup ve beyajüanna" benzetti. tnönü bu benzetmeyi "kesinlikle" redde- derken özal'ı TV'de tartışmaya çağırdı. Bakanlar Kurulu'nun grevle- ri iki ay ertelemesinden sonra dün de Mülkiyeliler Birliği'nin Ankara'da duzenlediği, "Bu sa- vaş, bizim savaşunız değil. Sava- şa son" konulu panel valilikce iki ay süreyle ertelendi. Panelin özelliği SHP lideri tnönü, DYP lideri Demird ve RP Genel Baş- kanı Erbakan'ın konuşmacı ola- rak katılmasıydı. Valiliğin ya- saklamasıyla muhalefet liderle- rinin konuşmalanna da bir an- lamda yasak gelmiş duyordu. N.A. ile başlayan 'Savaşa hayır' sloganı sıcak savaşın baş- lamasıyla geniş kitlelerin, birçok kesimden ve gruptan insanın or- tak sloganına dönüşüyordu. SHP'nin Iskenderun ve Pendik banş mitinglerinden sonra cuma günü yurdun dört bir yamnda 'Savaşa hayır' gösterikri yapıldı. Izmir ve Mersin'de sağhk ça- hşanlan kefenli, balonlu göste- riler yaparken İstanbul'da ço- ğunluğunu sendikacıların oluş- turduğu 300 kişilik bir grup ABD Konsolosluğu'na doğru 'Savaşa hayır' yürüyuşü yaptı... Tatvan, Batman ve tstanbul Beyazıt'ta cuma namazı sonra- sı tslamcı grupların Allahüekber' haykırışları ile yaptıklan gösterinin sloganı yi- ne savaşa hayırdı. tstanbul Ta- bipler Odası tarafından düzen- lenen ve vaülerce izin verUmeyen banş mıtingini tslamcı grupla- nn destekleyeceklerini açıkla- malan sıcak savaşın ilginç geliş- meleriydi. Terör olaylan: Bombah ey- lemler endişe verici şekilde sü- rüyor. İlk bombah eylem tstan- bul'da oldu. Amerikahlara ait bir trafik bürosu daha sonra da Türk-Amerikan board heyeti bürosu ile Amerikan denizcilik şirketi bombalandı. Silahh ey- İemler daha sonra Adana'da ABD Konsolosluğu'yla Türk- Amerikan Derneği binalannın bombalanmasıyla sürdü. Ancak bu patlamaları henüz üstlenen otmadı. Patlamalar hasara yol acarken ölen ya da yaralanan ol- madı. Dün de Ankara'da Ata- türk Bulvarı üzerinde ABD Bü- yükelçiliği'nin karşısında bulu- nan Japonya ve Fransız havayol- lanmn bürolanna bomba kon- du. Aym yerde Kanada ve Avus- turya Havayolları'mn bürolan da bulunuyordu. Japonya Havayolları BUrosu'ndaki patlama Ûe aym sıralarda, büronun yaklaşık 200 metre ilerisindeki Fransız Hava- yolları (Air-France) Bürosu'na da bomba kondu. Bombaların patlaması sonucu çevredeki dükkânlann camlanmn kırıldı- ğı, olayda can kaybının olmadığı bUdirUdi. Olaydan yaklaşık iki saat son- ra gazetemizi arayan bir kişi, her iki havayolu bürosuna bomba- yı Devrimci Sol Silahh Devrim Birlikleri'nin koyduğunu belir- terek sunlan söyledi: "Eylemlerimiz, emperyalizm Ortadoğu'dan kanlı ellerini çe- kinceye kadar sürecektir. Zafer ezilen halklann olacaktır. Orta- dogu, Ortadoğu halklannındır." Istanbul'daki eylemleri de Dev-Sol örgütü üstlenmişti. Sal- dınlar nedeniyle başta elçilik bi- naları olmak üzere önemli tesis- lerdeki koruma önlemlerinin arttırılacağı yetkililerce ifade ediliyor. Ekonomideki durgunluk: Sa- vaşın başlamasıyla birlikte ban- kalara başlayan hücum kısa sü- rede duruldu. Bankaahk siste- minden çıkan para, yavaş yavaş geri dönmeye başladı. Dövize olan ani talep duruldu. Borsa- daki hızlı tırmanış durdu ve nor- malleşti. Ancak rnal piyasaknn- daki durgunluk henüz aşılama- dı. Üretici bölgelerden büyük kentlere, büyük kentlerden Ana- dolu'ya mal sevtayatında mey- dana gelen daralma, piyasalar üzerindeki olumsuz etkisini sür- düriiyor. Gelişmelerin görüle- memesi, hükümetin savaşla ilgili politikalannın baştan beri piya- saya güven verici açıkhkta ol- maktan çok uzak olması, tüm piyasalarda "bekle gör" tavnnın egemen olmasına yol açtı. Belir- sizliğan, "fu- satçıhk"la beslen- mesi, büyük fırmalardan küçük esnafa kadar herkesin alacağına "şahin" kesihnesine yol açarken, sıra borç ödemeye gelince "til- ki"lik ön plana çıktı. AJışveriş- te peşin ve nakit ödeme talebi ağırbk kazanmaya başladı. Bağ- Kur dahi savaş yüzünden prim ödemelerinin aksadığından ya- kımyor. Imalat sanayiinde firmalar "savaş önlemleri" üzerinde dur- maya başladılar. Hammadde ve enerji stoklan yenilenir ve art- tırıhrken üretimin kademeü dü- şürülmesi gereğini hızla karşıla- yabilecek düzenlemelere gidildi. Sanayiciler genel bir daralmanın gereğinden söz etmeye başladı- lar. Başta Türk Hava Yollan, de- niz taşımacılan, uluslararası ka- ra taşımacılan, turizm yatırım- cüarı ve acenteler, ihracatla bağ- lantılı sektörler olmak üzere ekonominin birçok kesimi, kriz ve savaş ortamının sektörlere ge- tirdiği zararlan hesaplayarak hükümetten yardun talep etmek üzere sıraya girdiler. Bu sektör- lerden bazılannın sağlayabildi- ği başarılar, "devlet yardımı" beklentilerinin artarak sürmesi- ne yol açtı. Hükümete sunmak üzere hazırlanan raporlar birbi- rini izledi. Güneydoğu'da yaşanaular Sı- cak savaşın eşiğindeki Güneydo- ğu halkı en çok tedirgin olan kit- le. Savaşın soluğunu âdeta ense- lerinde hisseden halk, çareyi böl- geden göç etmekte buldu. Içişleri Bakanı Abdülkadir Aksu kendi yöresinin insanının kaçışını "Ne kadar tabansız bir millet olduk" diye açıklarken yoğun tepki gördü. Bakan şu günlerde de "Irak ve kimyasal si- lahlar çok abartılı. Endişe de bundan kaynaklamyor. İlk gün- kü tedirginlik de artık yok" di- yor. Yöre halkımn en büyük kor- kusu kimyasal saldın. Buna nay- lon, çamaşırsuyu ve sirke kulla- mmı önlem olarak öneriliyor. Gaz maskesi yörede sadece sivü savunma elemanlanna dağıtıklı. Gaz maskesi karaborsaya düşer- ken dağıtUmaya çalışuanlann da bozuk olduğu bildirih'yor. Zaten yetersiz olan sağhk sorunlan "apar topar" gönderilen-sağhk personelinin bannma, yiyecek, haberleşme ve yöre halkını tanı- mama yüzünden daha da ağır- laştı. Sınır boyundaki birçok il- çeve basınm girip çıkması yasak olduğundan gerçek durum tam olarak yansıtılamıyor. Sosyal yaşamda durgunluk: Savaşla yatıp kalkan Türk top- lumu, sosyal yaşamı da unuttu. Halk televizyon başından aynl- mazken, trafik azaldı, sokaklar boşaldı. Özellikle büyük kent- lerdeki panel ve seminer gibi toplantılar ertelendi. Birçok ta- mtım, gösteri, kokteyl ve davet- ler iptal edildi. Bazı dernekler, kongrelerini iki ay sonraya bı- raktılar. Bazı büyük otellerin müşteri kapasitesi yüzde 10'lara düştü. Laleli'de birçok otel ka- pısma kilit vurdu. Lokantalar ve eğlence yerleri müşteri arar ha- le geldi. Tiyatro ve konser salon- ları boşaldı. Adana'da yapılması gereken Türkiye Kros Şampiyonası spor- cu ailelerüıin isteği üzerine iptal edildi. Uluslararası bazı organi- zasyonlarda da iptal yoluna gi- dilmek zorunda kalındı. Anka- ra'da yapılması gereken Ulusla- rarası Eltopu Karşılaşması dört ülkenin "savaş" nedeniyle gele- meyeceğini bildirmesi üzerine iptal edildi. Tatvan ve Bitlis'te- ki 3. lig maçları "güvenlik" ge- rekçesiyle ileri bir tarihe bı- rakıldı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear