18 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
28 OCAK 1991 DIŞ HABERLER CUMHURÎYET/ll Erşad davasında ordıı korkusu • Dış Habcrier Servisi — Devrik Bangladeş Devlet Başkanı Muhammed Erşad hakkında açılması istenen davalann ordu müdahalesine yol açabileceği bildirildi. AFP'nin haberine göre siyasi parti yetkilileri ile öğrencilerin Erşad hakkında açılmasını istediği davalar bazi ordu yetkilileri tarafından hoş karşılanmayabilir. Devrik devlet başkanı zamanında ordu yetkililerinin adını rüşvet olayına kanştırmıştı. Bu nedenle açılacak davalann askerler tarafından orduya hakaret olarak algüanabileceğine dikkat çekiliyor. G.AfrikaYhı şiddet: 7 ölti • Dış Haberler Servisi — Güney Afrika'da siyahlar arasında çıkan siyasi çaiışmada önceki gün 7 kişi öldü, 4 kişi yaralandı. AFP'nin haberine göre Zuluiarın lideri Mangosuthu Buthelezi'nin Inkatha Özgürlük Partisi ile Nelson Mandela'nın liderleri arasında yer aldığı Afrika Ulusal Kongresi (ANC) taraftarları arasında çıkan çatışmalarda aynca 21 kişi tutuklandı. lnsan hakları avukatlarının cuma günü yaptıkları açıklamada, polisin Zuluiarın ANC merkezlerine düzenledikleri saldırıya destek verdikleri belirtildi. Filipinliye 144 yıl ceza • Dış Haberler Servisi — Filipinler'de iki komünist gerillanın her biri 144 yıl hapis cezasına çarptınldı. AP'nin haberine göre Filipinler Emniyet Genel Müdürü Cesar Nazareno, dün yaptığı açıklamada gerillaların ülkenin merkezinde 8 askere pusu kurmaktan suçlu bulunduklarını belirtti. Nazareno, geriUalann Yeni Halkın Ordusu üyeleri Ruel Ramirez ile Rodrigo Samoa olduklarını da kaydetti. * Pusu olayı 1988 yılında gerçekleşmiş, gerillalarsa bu ay yapılan soruşturmalardan sonra tutuklanmışlardı. Ortodoksların saldınsı • ATtNA (UBA) — Yunanistan'ın Girit adasındaki Katolik mezarlığı bir grup fanatik Ortadoksun saldınsına uğradı. Girit'te yayımlanan 'Haryotki' gazetesinin haberine göre adanın büyük mezarlıklanndan biri olan Katolik mezarlığına yapılan saldırıda mezartaşları parçalanırken mezarların içinden çıkarılan tabutlardaki ölülerin kemikleri de etrafa saçıldı. Olayın uluslararası tepkilere yol açtığını yazan gazete, Atina'daki Fransız Büyükelçiliği müsteşarının Girit'e giderek tahrip edilmiş mezarların fotğraflarmı çektiğini ve bir rapor hazırladığını bildirdi. Siyad Barre yinekaçtı • Dış Haberier Servisi — Birleşik Somali Kongresi gerillalan önceki gün başkent Mogadişu'daki Başkanlık Sarayı'nı ele geçirdiler. AFP'nin bölgede görevli Belçikalı bir tıbbi vakıf üyesine dayandırdığı haberine göre Siyad Barre askeri birliklerin eşliğinde ve bir tank içinde bilinmeyen bir yere kaçtı. Iddialar arasında Barre'nin havaalanındaki sığınağa ya da ülkenin güneyine kaçmış olabileceği yer alıyor. Gerillaların önceki gün Somali Villasa'na girmelerinden sonra dün halkın sarayı yağma ettiği bildirildi. İran Meclis Başkanı, savaşa son vermek için 5 maddelikplan önerdi Irarfdan barış planıMehdi Kerrubi'nin açıkladığı barış planı şöyle: 1) Ateşkes. 2) Irak Kuveyt'ten, yabancı güçler bölgeden çekilecek. 3) Irak'a karşı ambargoya son verilecek. 4) Kuveyt-Irak anlaşmazlığına Islam ülkelerinden oluşan bir İcomite bakacak. 5) İsrail'e Yahudi göçü durdurulacak. TAHRAN (AA-Reuter) — Iran Mec- lis Başkanı Hocatülislam Mehdi Kernı- bi, Körfez savaşının sona erdirilebilme- si için bir banş planı önerdi. Kerrubi, bu planın tüm dunya parlamentolanna gön- derileceğini de belirtti. İran Meclisi'nde yerli ve yabancı ga- zetecilenn katıldığı bir basın toplantısı yapan Kerrubi, kişisel görüşlerini yansı- tan, ancak tran'ın politikasına da ters düşmediğini vurguladığı barış planının uygulanması için atılacak ilk adımın ta- raflar arasında ateşkes sağlanması oldu- ğunu açıkladı. Mehdi Kerrubi'nin açıkladığı 5 mad- delik barış planı şöyle: 1) Ateşkes 2) Irak, Kuveyt'ten; yabancı güçler de yöreden çekilecek. Bunlann yerine Ku- veyt ve Suudi Arabistan'a Müslüman ül- kelerden askerler yerleştirecek. 3) Irak'a karşı uygulanan uluslararası ambargoya son verilecek. 4) Kuveyt ve Irak arasındaki sorunlar Islam ülkelerinin oluşturacağı bir komite aracılığı ile çözüme kavuşturulacak. 5) İsrail'e Yahudi göçüne son verilecek ve Filistin halkının haklannı savunmak için Islam ülkeleri ikinci bir komite ku- racak. Mehdi Kerrubi, bir soru üzerine İran- ın savaşa girmesinin söz konusu olma- dığını açıklayan Meclis Başkanı, "Biz U- rafsızız, ama bu tarafsızlık savaşı dur- durmak için çaba gostermeyeceğimiz an- lamına gelmiyor. Bu savaşta-Müslüman bir ulusun ka>naklan yok olmaktadır" şeklinde konuştu. Mehdi 'Kerrubi, emperyalıst güçiere karşı "cihat" ilanı- nın ise dini lidere ve Islam dünyasının ve- receği karara bağı olduğunu vurguladı. Devam eden savaşın Islam dünyasına ve bölgeye büyük zarar verdiğini kayde- den Meclis Başkanı, savaşın galibi olma- yacağı görüşunü savundu. Kerrubi, ABD'nin bir an bile bölgede kalmasının büyük zararlara yol açacağını öne süre- rek "Amerika gitmelidir" dedi. tsrail'in savaşa girmesi halinde ise İs- lam dünyasının mutlaka bir tepki gös- tereceğini kaydeden Hocatülislam Ker- rubi, bu konudaki görüşlerini şöyle özet- ledi: "İran, Müslümanlann yanında İs- rail'e karşı savaşmak için hazırdır. An- cak tsrail'le savaşmak ciddi bir mesele- dir. Bunun için Islam dünyasının tüm olanaklan bu iş için bir araya toplanma- hdır. " Öte yandan İran hükümetinin önceki gün zorunlu iniş yapa.i Irak uçaklarına el koyması, İran basını tarafından se- vinçle karşılandı. "Tahran Times"ta çı- kan bir yazıda, "7 Irak uçağının İran ha- va sahasını ihlal etmesi. Iran'ı Körfez sa- vaşına sürüklemek için yapılan >eni bir basansız girişimdir" dendi. 24 Irak jeti gitmiş İngiltere Savunma Bakanı Tom King, Iran'a daha fazla Irak savaş uçağmın git- tiğini sandıklannı söyledı. King, İngiliz yayın kurumu BBC'ye dün verdiği demeçte, "24 Irak ucagının tren'a gittigini sanıyoruz ve bugiin de Iran'a giden Irak uçaklan ulduğu kanısındayu" dedi. Irak pilotlannın ulkelerini terk edip et- medikleri yolundaki soru üzerine Tom King, "Bunu bilmiyonız, bazı uçaklann hasar gördüklerini büiyoruz. Bazılannın da onanma ihtiyacı olabiHr" diye konuş- tu. Avrupa veABD'deki havaalanlanndayolcu sayısı giderek azalıyor Havaalanlarında korkuDış Haberler Servisi — Körfez savaşı A vrupa başkentlerinin havaalanlarım olumsuz olarak etkiliyor. Irak'tan gelebilecek terörist saldırıiara karşı geniş güvenlik önlemlerinin alındığı havaalanlannda yolcu sayılanndaki büyük düşüş de kendisini bir bakışta hissettiriyor. LONDRA EDİP EMİL ÖYMEN Uzaktan bakıldığmda "Healhrow"da bir anormallik olduğunu duşündürecek hiçbir belirti yok. Ama terminal bina- larına yaklaşırken aniden köşede ağaç- ların arasında kamuflaj renkli bir zırhlı askeri araç şöyle bir görünüyor. Üzerin- de, "Madonna mikrofonlu" askerler, araçtan göğe doğru uzayıp bükülen an- tenler, sivillerin adım telaffuz dahi ede- medikleri, nereyi hedef alacağı belirsiz silahlar, otomatik kapılar açılıp da içe- ri girdiniz mi çelik yelekli polisler, omuz- larında yine silahlar, barış zamanında savaş romanlan okuyanlann bilgi dagar- cığına müracaat: "Kapıda gördüğünüz, aracın üzerinde monteli Mk25 E mode- li bir kule idi. 200 milimelrelik Rh 202 top kulesinin Mauser çifl besleme düzen- U Mk28x 137 E modeli," gibi anlaşü^ maz açıklamalar, 'sivil toplum'a bir- şey demiyor. Silah taşımayan İngiliz polisi, bir tek Kuzey Irlanda'da si- lahlıdır, çelik yelekle dolaşır. Körfez savaşının ilk haftasında tngil- tere'ninöndegelen uluslararası havaa- lanlannda yolcu trafiği yüzde 20 azal- dı. "İngiliz havaalanlan işJetmesT'nden edinilen bilgiye göre Londra'nın "He- athrow" havaalanında düşüş yüzde 21, "Gatwick" alanında ise yüzde 17 oldu. Hergün yuzlerce seferin peş peşe yapıldığı "Heathrow" alanında alı- nan olağanüstü güvenlik önlemlerinin yanı sıra yolcu hareketliliği gözle görü- lür biçimde azaldı. Aynı şekilde havaa- lanındaki otoparklarda da şimdi daha bol yer olduğu görülüyor. Özellikle uzun yolculuklara çıkanların otomobillerini bıraktıklan "Uzun Vadeli Park" hemen hemen boş gjbi duruyor. Alana sefer ya- pan metro da her zamankinden daha tenha. NEIVYORK ŞEBNEM ATİYAS New York "JFK (Kennedy)" havaa- lanı üzerinde genişleyen dairelerde peş peşe sıralanan uçaklan günün 24 saati durmaksızın izlemek mümkündü. Son günlerde havaalanı üzerindeki trafîğe bakılınca savaşa rağmen fazla bir deği- şiklik olduğu söylenemez. Ancak hava- limanı otoritelere Kennedy'nin faaliye- tinde yüzde 12 düşme olduğunu kayde- diyorlar. Havaalanından aldığımız bil- gilere göre 18-24 Ocak 1991'de havaa- lanın yalmzca uluslararası terminaüne 50491 yolcu geldi. Bir yıl önceki aynı haftanın rakamı ise 57842 idi. ABD'ye özellikle Avrupa ve Ortado- ğu'dan giriş kapısı olan Kennedy'de aşın derecede bir güvenlik tedbiri görülmü- yor. Halbuki Londra'dan gelen yolcu- lar Heatrow'daki köpekli polisleri, oto- matik silahlı güvenlik görevlilerini ve alı- nan tedbirlerin gözle görülür şekilde ar- tışını anlatıyorlar. Pek çok Amerikan şirketinin yanı sı- ra Avrupa şirketleri de Avrupa'dan son- ra Ortadoğu'ya yapılan aktarmalı uçuş- larını 2 şubata dek iptal etmiş durum- da. Uçaklann kapasitelerinin üçte bir ile uçtuklannı anlatan yolcular, Türk Ha- va Yolları'nda da aynı durumun gözlen- diğini belirtiyorlar. 300 kişilik uçakta 80-50 kişi seyahat edildiği belirtiliyor. Bu nedenle Kennedy'nin yolcu karşı- RöMA DİNLENMELER BİR SİGARA İÇİMİ — ABD'li çavuş Alsobrok, dinlenme anında bir yandan sigarasını içerfcen baberieri alabümek için, Amerikalı askerlere yönelik olarak Suudi Arabistan'dan yayın yapan "çöl kalkanı" radyosunu dinliyor (Fotoğraf: AFP) lama ve gumriik salonları alışılmadık ol- çüde tenha. Gümrük memurlarınm Türkiye'den gelen yolruları aşırı özen gösterdikleri, Türkiye'nin Körfez sava- şında ABD'ye verdiği destekten ötürü Türk yolcuları tebrik ettikleri kaydedi- liyor. A TINA STELYO BERBERAKtS Körfez savaşının başlamasından he- men sonra Avrupa'nın en işlek hava li- manlanndan birine sahip olan Atina'da bir durgunluk başladı. Yaz aylarında "dakika başı" denecek kadar yoğun uçuşların yapıldığı Atina'da iç hat sefer- lerinde yanya indirilmesi düşünülüyor. Ancak bunun yanı sıra Atina Hava Li- manı'nın özellikle Ortadoğu ülkelerine ait yolcu uçakları için uluslararası bir "parking"e dönüşmesi de olası... Bu yoldaki ilk talepler, Kıbns ve Ürdün Ha- va Yollan'ndan geldi. Bu iki şirket, uçak filolannın "geçici" olarak Atina hava limanında "ağırlanmalarını'' istediler. Buna gerekçe olarak Ortadoğu'ya yakın ülkelerin yolcu uçaklarını sigortalayan uluslararası şirketlerin Korfez savaşı ne- deniyle koyduğu zamlar gösteriliyor. Öyle ki Kıbns ya da Ürdün Hava Yol- lan'na ait bir yolcu uçağının, savaş böl- gesine yakın olan kendi hava limanlann- da "konaklaması" için sigorta şirketi- ne uçak başına gecede 80 bin İngiliz po- undu ödemesi gerekiyor. Atina hava li- manına yönelik bu taleplerin önümüz- deki günlerde yoğunlaşması bekleniyor. Bu arada Körfez savaşının patlak ver- diği günden bu yana Yunanistan'a ge- lip giden yabancı ya da yerli yolcu uçak- lann Yunanistan'a getirdiği ya da Yu- nanistan'dan götürdüğü yolcu sayısın- da büyük ölçüde bir azalma olduğu göz- leniyor. Aynı azalma Yunanistan'ın iç seferlerinde de gözleniyor. Olimpik Ha- va Yolları, bu nedenle Selanik ve Rodos seferlerini "kısmaya" başladı. Bu du- rum Yunanistan'daki turizm şirketleri- ni oldukça tedirgin kılıyor. Kış ayı ol- masına karşın, geçen. yıl ocak ayında Yunanistan'a uçakla gidip gelen yabancı turist sayısında bir "gerileme" kaydet- mesi ve kış aylarında da açık olan turis- tik tesislerin bu yıl "kapalı" kalması, tu- rizm şirketlerinin bu kaygısını arttırıyor ve savaşın bir an önce sona ermemesi ha- linde Yunan turizminin "tarihindeki en büyük krizi geçireceginden" söz edili- yor. NİLGÜN CERRAHOĞLU "Iran-Irak savaşının bitmesine denk düşen iki yıl öncesine dek" diyor "Fiu- micino" havaalanında çalışan bir görev- li, "Irak uçaklan buradan Bağdat'a hiç dunnadan silah taşıdılar. Irak'ın askeri uçaklan burada 'pool' tabir edilen bö- liime boş olarak geliyor ve agzına dek yiık aldıktan sonra havalanıyoriardı. Bu tralik gunışığında, gözümüzün öniinde cerayan ediyordu." Saddam Hüseyin'in silahlandırılma- sında önemli bir ikmal noktası olarak kullanılan Fiumicino havaalarrnda şim- di herkesi tutsak alan sinsi bir terör kor- kusu kol geziyor. Milano'nun 'Linate' havaalanında olduğu gibi etrafta tank- lar görünmuyor ama tüm çevreyi kor- don altına alan polis ve jandarma ara- baları ilk bakışta göze çarpıyor. Tüm gi- rişler güvenlik görevlilerince tutulmuş vaziyette. Tüm giriş çıkışlar yalnız orta kapıdan yapüıyor ve uçağın kapısına dek tekrar tekrar yinelenen kimlik kontrolü daha bu kapıda başhyor. Şu sırada mec- buriyet dışında kimsenin seyahat etme- mesi nedeniyle içeride yolcudan çok gü- venlik görevlisi görülüyor. Kurşun geçir- mez yelekleri ve her an üstünüze çevri- .-bilecek mitralyetleriyle dolaşan jandar- nalar şüpheli gördükleri herkesi baştan ,^ağı arayabiliyorlar. Gidiş salonunun gözalabildiğine uza- ıan pırıl pınl döşemeleri üzerinde yol- culann tek tük ayak sesleri yankılanıyor. İnsanlar tanımadıkları kişilerle konuş- maya huylamyor. Saçlı sakallı kişilere, Araplara şupheyle bakılıyor. Bundan 5 yıl önce Ebu Nidal'm bombalarla 14 ki- şiyi öldürdüğü kafetarya kısmında kimse fazla sallanmıyor. Kafeteryanın yanın- daki İsrail'in "FJ al" havayolları ile ABD'nin "Pan-Am" ve "Twa' gibi teh- likeli havayolları "F-bölümii" olarak apayrı bir bölümde toplanmış bulunu- yor. Bu bölümdeki güvenlik kontrolle- ri elle yapılıyor. Bavullar, el bagajlan di- dik didik aranıyor. "Gerilim son noktada" diyor az ileride, Air France'- ın bilet gişesinde yer hostesliği yapan Francesca. "Her an bir trajedi olabile- cekmiş gibi bir hava var. Bir haftadır korkuyla yaşıyoruz. Yer hostesliği yapan pek çok arkadaşun güvenliğe tayin edil- diği, bunda yolcu sayısındaki düşüş de rol oynuyor." Gerçekten bilet-bagaj gişelerinin onu terk edilmiş bir görünüm arz ediyor. Bir haftalık istatistikler normal olarak gün- de 500 uçağın kalktığı Fıumicino'da uçuşların yüzde 30 oramnda düşt&ğünü söylüyor. Görevliler yolcu sayısındaki yüzde düşüşun çok daha fazla olduğu- nu söylüyorlar. Şirketler bile yöneticiler- den iş seyahatlerinde uçağı kullanmama- larım istiyorlar. İş görüşmeleri video ka- setler ve fakslarla yapılıyor. Mutlaka se- yahat etmek zorunda olan işadamları özel ya da kiralık uçak kullamyorlar. Bu sabotaj riskini azaltıyor. Geçen yû cirosu 15 milyar lirete ulaşan konferans turiz- mi tamamen durmuş vaziyette. Grup se- yahatları birbiri ardına iptal ediliyor. Bazı uçaklar 6-7 yolcuyla kaJkıyor. Ço- ğu iptal ediliyor. Tüm hava şirketleri sı- kıntı içinde, hepsi Lloyds'un sigorta primlerini arttırmasından şikâyet ediyor. Istanbul ve Kahire gibi "yüksek risk" taşıyan destinasyonlara yolcular uçak bi- letlerine ek olarak 60 dolar "risk sigortası" ödüyorlar. Bazı şirketler ise bu yüksek risk destinasyonlanna uçma- mayı yeğliyor. Örneğin Alitalia'nın bir yanda yolcu azlığı, bir yanda risk fak- törü nedeniyle Ankara seferini iptal et- tiği görülüyor. Fiumicino'nun nabzı İtalya'da artık bir savaş ekonomisi ya- şandığını gösteriyor. ABD ve SSCB dışişleri bakanlan Washington'da bir araya geldi Körfez politikası için görüş birliğiVVASHINGTON (Ajanslar) — ABD ve SSCB'nin Körfez ko- nusunda görüş birliği içinde ol- dukları bildirildi. SSCB'nin ye- ni Dışişleri Bakanı Alexandre Besmertnih, dün ABD'li mcs- lektaşı James Baker ile Was- hington'da görüştü. İki dışişleri bakanı, silahsızlanma ve şubat ayında yapılması planlanan Bush-Gorbaçov zirvesi konula- nnda görüştüler. AFP'nin haberine göre ABD Dışişleri Bakanı Baker, Sovyet meslektaşı ile yaptığı bir saatlik görüşmeden sonra yaptığı açık- lamada, "Sovyet bakan ile Kör- fez'de yapılnuş ve yapılmakta olanların BM Güvenlik Konse- yi'nin kararlanna uygun olduğu yolunda görüş birliği içindeyiz" dedi. SSCB Dışişleri Bakanı Bes- mertnih de ülkesinin ABD ile Körfez'e ilişkin olarak "dayanışma" içinde olduğunu söyledi. Sovyet bakan, açıkla- masında Moskova'da Körfez sa- vaşının uzamasıyla ortaya çıkan ve ABD önderüğindeki çok uluslu gücün hava saldırılannın Irak'a verebileceği zararlarla il- gili ortaya çıktığı söylenen rahat- sızlıklara değinmedi. Baker ve Besmertnih, görüş- melerınde silahsızlanma, Baltık Cumhuriyetleri'ndeki son geli- şen olaylar ve 11-13 şubat tarih- leri arasında yapılması planla- nan Bush-Gorbaçov zirvesini ele aldıklarını söylediler. Besmert- nih, ABD'nin Baltık Cumhuri- yetleri'ndeki olaylar konusunda- ki kaygılarına yanıt verilip veril- mediğıni söylemedi. ABD Dışişleri Bakanı Baker, Körfez savaşı nedeniyle yapılma- sının tehlikeye düstüp bildirilen Bush, Gorbaçov zirvesi konu- sunda Sovyet Dışişleri Bakanı ile görüştüğünü belirtti, ancak bu konuda aynntılı bilgi vermedi. Baker ve Besmertnih'in bu- gün ve yarın da bir araya gele- cekleri belirtiliyor. ABD Başka- nı George Bush da bugün Sov- yet Dışişleri Bakanı'nı kabul edecek. . . POLITIKADA SORUNLAR ERGUNBALa Bu Savaş Bazılannın Sandığından Daha Ciddi. Körfez'deki savaş, "Büyük Türkiye" hayaileri ile avunan- ların, tüm yumurtaları ABD'nin sepetine koyarak kolay ka- zanç peşinde koşanların ya da "Gerçekçi olaJım, inciriik'i kul- landırtmayabilir miydik? Büsbütün yalnız kalmaya ve o yal- nızlığın doğurabileceği risklerte karşı karşıya kalmayı göze alabilir miydi Türkiye?" diyenlerin, sandıklarından çok daha ciddi, çok daha geniş boyutlu bir bunalıma dönüşme eğili- minde görünüyor. Körfez savaşı konusunda iyimser ya da "başka çaremiz yoktu" şeklinde kaderci bir tutum takınanlar, savaşın uzaması üzerine son günlerde Batı basınında çıkan ve giderek daha derin bir kaygının izlerini taşıdığı görülen yazıları okusalar belki görüşlerini değiştirirler. Önce Türkiye üzerinde duralım. Türkiye, Güvenlik Konseyi'nin ambargo kararına ilk uyan ülkeler arasında yer alarak boru hattını derhal kapaimıştır. Bazı çevreler bu tutumu, "Bu kadar aceleye ne gerek var- dı? Irak'ı kışkırttık" diye eleştirdiler. Biz o görüşte değiliz. Boru hattını derhal kapatmak çok yerinde bir karardı. Türkiye'nin 8 yıllık iran-lrak savaşında ta- rafsızlık ilkesine dürüstlükle uymasına karşılık Irak, savaş so- na erer ermez Fırat'ın suları konusunda Türkiye'ye karşı cep- he oluşturarak bu cephenin önderliğini yapmıştı. Türkiye, bo- ru hattını derhal kapatarak Irak'ın bu tutumuna karşılık ver- miştir. Dış poiitikada komşuyu kışkırtmaktan kaçınmak pıst- rıklık ve çekingenliğe dönüştüğü takdirde, beklenen sonu- cun tam aksi olur ve kışkırtmaktan korktuğunuz ülke sizin zayıf olduğunuza ınanarak daha fazla üzerinize getir. Ama hükümetin izlediği doğru politika o noktada bitiyor. Bundan sonra gereksiz kışkırtma ve tırmanma politikası baş- latılmış, bu politikanın doğal sonucu olarak İncirtik Üssü ABD uçaklarına açılmıştır. Böylece Türkiye, Irak'a karşı fiilen sa- vaşa girmenin eşiğine gelmiştir. İnciriik'i ABD'ye kullandırmaktan başka çaresi var mıydı Türkiye'nin? Vardı: İnciriik'i kullandırmamak. Türkiye, Körfez krızinde, ABD ve ingiltere'den sonra en ağır rolü üstlenmiş durumdaydı. Sadece Güvenlik Konseyi'nin yaptırım kararlanna tam olarak uymakla kalmamış, güney sı- nırına 150 bin asker kaydırarak büyük bir Irak ordusunu ora- ya mıhlamıştı. Yanı ABD'ye tüm diger NATO müttefikterinden çok daha büyük ve değerli bir yardımda bulunmuştu. Bu du- rumda kimsenin Türkiye'den daha fazlasını beklemeye hak- kı yoktu. Sizin sınırda tuttuğunuz ordu yüzünden Irak 100-150 bin askerini güneye kaydıramıyor. Bundan daha büyük yardım olur mu? Buna ek olarak Amerikan uçaklarına yakıt ikmali yapardınız, onarım kolaylığı sağlardınız, bazı lojıstık destek- ler verebilirdiniz... Açık konuşalım, İncirlik Üssü'nün kullandınlması, dışarı- dan gelen baskılardan çok, bu savaşın bir iki günde bitece- ği, Türkiye'nin fırsatı kaçırmaması gerektıği şeklindeki hesap- ların sonucudur. Bu hesaplar tutmadı. Bunu biz söylemıyoruz. "Savaş bir- kaç ay sürebilir" diyen Beyaz Saray Sözcüsü Marlın Fitzvva- ter söylüyor. "Savaş uzun ve kanlı olabilir" diyen İngiltere Sa- vunma Bakanı Tom King söylüyor. Amerikah ve Fransız as- keri yetkıliler söylüyor. Son günlerde Batı basınında başka sorular da soruluyor kaygıyla: Savaş uzun sürerse Saddam karşıtı ittifakın duru- mu ne olacak? Arap dünyasında ne tür dalgalanmalar mey- dana gelecek? içeride kamuoyunun tepkisi ne olacak? • • • Körfez savaşı uzadıkça nitelik değiştirme egiiimi gösteri- yor. Kuveyt'in kurtarılması, artık ikinci plana düşmüştür. ABD açısından savaş, Saddam Hüseyin'i ve rejimini ortadan kal- dırma operasyonuna dönüşmüştür. Bu zaten savaşın ilk gü- nünde ortaya çıkmaya başlamıştı. Hava saldınları Kuveyt'ten çok, Irak'ın içlerinde yoğunlaşmaktadır. Bombalanan hedefler çoğunlukla Irak'ın altyapısıdır. Hava saldırılarını başlangıçta Kuveyt ile sınırlayan Fransa da üç gündür Irak'ı bombalamaya başlamıştır Savaş uzadıkça Irak'ın bombardımanı yoğunlaşacaktır. Bu da Batılıları ve Araplan büyük bir ikilemle karşı karşıya bıra- kacaktır. Savaş başlarken Irak'ın askeri gücünün tümüyle ezil- mesini hiç kimse istemiyordu. ABD ve Batı Avrupa istemiyordu. Çünkü bu takdirde, böl- gede denge tehlikeli biçimde İran ve Suriye lehine değişe- cek, Şii radikalizminin önündeki "Irak duvarı" yıkılmış ola- caktı. İttifaka dahil Araplar istemiyordu. Zira Irak'ın askeri gü- cünün tümüyle ezilmesi sonucu İsrail'e karşı denge unsuru olan en güçlü Arap ordusu sahneden çekilmiş bulunacaktı. Umutlar birkaç gün süren yoğun hava bombardımanların- dan sonra Irak ordusunun dağılacağı, Saddam'ın devrilece- ği yolundaydı. Ama Irak ordusu dağılmıyor. Saddam pes etmiyor. O za- man savaşı fazla uzatmamak için ABD, Irak'ın askeri gücü- nü tümüyle ezmek zorunda kalacaktır. Yani bombardıman- lar daha da yoğunlaşacaktır. Böylece, Irak'ı bölgede denge unsuru olarak korumak ve askeri mekanizmasını tümüyle ez- mekten kaçınmak hedefi terk edilmiş oluyor. Irak karşıtı ittifaktaki Arap ülkeleri, Irak'ın tümüyle ezilme- si karşısında daha ne kadar seyirci kalabilirler? İttifaktaki Arapların kavgası Irak'la değil, Saddam'la. Sa- vaş uzayıp Irak bombalandıkça mücadele Irak halkı ile kav- ga niteliğine bürünebilecektir. İşte bu noktada savaşın çok önemli diğer yanına geliyoruz. Irak, Araplar tarafından; Batının gördüğü gibi görülmüyor. Araplar için Irak, Batı ve İsrail'e meydan okuyan, onları yıl- lardır süren ezilmişlik ve aşağılık duygularından kurtaran bir ülke. Irak'ın Scud'ları İsrail'e düşünce sadece Filistinliler ara- sında değil, Mısır ve Suriye'de bile sevinç gösterileri yapıldı. Savaş uzarsa, acımasız bir Ortadoğu diktatörüne karşı ve- rilen mücadele niteliğinden çıkıp Batı ile Araplar, daha da ötede Hıristiyanlarla Müslümanlar, kuzeyle güney arasında yapılan bir savaş niteliğine bürünebilecektir. Saddam'ın as- keri tesislerine, yeraltındaki barınaklarına atılan "akıllı bom- balar", bilgisayarla yönlendirilen füzeler, teknolojik üstünlü- ğe sahip zengin kuzeyin, yoksul güneyin ensesinde pişirmesi şeklinde görülebileCektir. Saddam da bu noktayı görmüştür. Yaptığı çağrılara dikkat edin, Irak halkının ötesinde, Araplara, Müslümanlara, ezilen- lere sesleniyor. Savaş uzadıkça değişik iki kültürün, iki ayn dünyanın he- saplaşması niteliğine bürünebilecektir. Saddam direnmeyi sürdürürse ABD, askeri zaferi kazanabilmek için Irak'ı tümüy- le ezmek zorunda kalacaktır. Bu olgu da Arap halklarında, hatta genelde İslam dünyasında Irak'ın ezilmesine katkıda bulunanlara karşı büyük bir tepki ve nefretin doğmasına yol açabilecektir. "Büyük Türkiye" şarkıları söyleyenlerin ya da incirlik'in kul- landırılmasından başka çare olmadığını ilerı sürenlerin gö- remedikleri nokta galiba bu. İLAN MAZGÎRT 1. NO'LU KADASTRO MAHKEMESİ'NDEN Esas No: 1955/1652 Karar No: 1988/173 Parsel No: 411 Mahkemeraizce verilen 27.12.188 tarih ve 1955/1652 Es. 1988/173 Ka. sayılı karan ile Mazgirt ilçesi Kabun köyü hudutlan dahilinde kalan 411 nolu parselin davalı Hasan Aydoğan adına tapuya tesciline karar verildiği, davalı Hasan Aydoğan, davacılardan TUncer Çağlı mirascı- ları Elemşabano, Necati, Şirin, Ayhur, Gülnur, Hüseyinonur, Sem- ra, Nilüfer, Berrin, Kenıal, Hasan, Emel Çağlı ve Emoş Yıldız'ın ad- resleri meçhul olduğundan ve kendilerine karar tebliğ edilmediğin- den işbu üanın gazetede ilanından 15 gün sonra davalı ve davacı mi- rasçılarına ilan edilmiş sayılacağı ilan olunur. Basın Tashihi
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear