23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyet Sahıbı Cumhuriyet Malbaacılık vç Gazctecılık Turk Anomm Şırketı adına ISadir N«U 0 Ocncl Yavın MüdUru H u u Cemal. Muessest Muduru Enunc UfiklıgB. Vazı Işlen Müdun) Okl) GöMadı, 0 Habcr Mcrkez: Mttdüru YaJçu Bayer, Sayfa Duzenı Vönetmenı Alı ACMT 0 Temsttcder ANKARA Aknel Tın. İZMİR Hikmd Çetinki)*. ADANA ç « i » Vıtcno«1u L Polmk» Crial l»hı>tK Drç H>t«Tİ*r Eıfu Ma. Etonomı Catft Tarku. 1; Smdıkl Şaknn b n d . Kıllıılr CtM L«r h'anbul Habcrlcı Kcnal Koçvfc. Egu -ı GMO, Şa>1aa. Habcr AnHırma kaci Bcrtuu, Yun Habcricr! Nccdet Dofn. Spor Damfntan AMı&ulır ) n k a . D ; YuıUı I n ÇUışkaa. Ifiıımı Şakn Alpn. Duzcltmc AMaUat ta» 0 Knonlııuıör Atoatt Konhu % Maü Ijfer Erol Ertıaı £ MuhasrtK takal tacr 0 Bmçt PUnlama Sojı Ounabqco«la 0 Rtkiam An« Torn 0 E. YvınUır Hafea Ak,ol 0 lıjarc Hunta G«n 0 IjİCTmc Oafer Çrilk 0 Bılgı Istan Snl laıl 0 Pmoıttl Sojı frrıa <•«<> Baskan NıdJr \adı Sjson w Kmvt Cumluınyet VUlbucılık n Gazcucılık T A Ş Turt Ocı|> Cld 39/41 CaHiaUu • Okl» Aktal *«IÇM Banr. Hana »3)4 Isl PK 246 kunboJ Td 512 05 05 120 h>t). Tda 22246. Fu. (I) 526 60 72 % C™ml. HlkM (>I»k»a. Oli) Suro^r Askam. Zjya COUIp Blv InkıUp S No 19 4. Td 13] 11 41-47. Tdex 42344. Fu. (4) 133 Coacmıta l ( ı r Maan. lllua 0< 65 0 t ı a v H Zıya Bl> 1352 S 2/3. T<± 13 12 » Tetaı 52359. Fu. (511 19 53 «0 Sckat. Alı S « » « . Akarl Is> 0 <<«•«• !n.3r.u Cad 119 S No I lUt I. fel 19 37 52 (4 haı). Tdo. 42155. Fu. (71) 19 37 52 TAKVİM: 6 AĞUSTOS 1990 tmsak: 4.14 Guneş: 5.57 öğle: 13.14 tkindi: 17.08 Akşam: 20.22 Yatsı: 21.57 Tarilıi eseri mikroplar temizliyorÇevresel etkenlerle kirlenen tarihi eserler 'desulfovibrio desulfuricans' diye bilinen mikroplardan yararlanarak temizleniyor. HAKANKARA tZMİR — Tarihi eserleri konı- mak için mikroplardan yararla- nılabiliyor. Uzmanlar, çevresel et- kenlerle kirlenrniş tarihi eserlerin mikroplar kullanarak "biyolojik" yöntemle temizlenip korunabilecegini açıkladılar. Binlerce yıl çeşitli etkenlere di- renerek günümuze ulaşan bembe- yaz antik kentler, hava kirliliği nedeniyle hızla kararmaya başla- dı. Atina Akropol'de inceleme yapan bilim adamlan, bu antik kentte son 20 yılda olusan tahri- batın, daha önceki 1500 yıllık tahribattan fazla olduğunu belir- terek, en önemli etken olarak "hava kirliligini" ve asit yağmur- lannı gösterdıler. Türkiye'de kir- liliğin antik kentler uzerindeki et- Tatilcîler karanlıkta kahyor lZMtR (Cumhuriyet Ege Bu- rosn) — Turistik beldelerdeki elektrik kesintileri yakınmalara yol açıyor. Işletmeciler ve tatil- ciler özellikle gece saatlerindeki kesintiler yüzünden yaşamlannın altüst olduğunu söylüyorlar. TEK Ege Elektrik Dağıtıtn Mü- essesesi Müdurü Cengiz Üade- yofla kıyı bandındaki elektrik kapasitesinin yeterli olduğunu, kesintilerin yanlış kullanımdan kaynaklandığını belirtti. Bodrum, Marmaris, Kuşada- a, Fethiye, Çeşme, Didim gibi önemli turistik beldelerde yasa- nan elektrik kesintileri tatilcileri ve işletmecileri bezdirdi. Bu bel- deierde işletmeciler turistlerden gelen yakınmalara ne tttrlü bir yanıt vereceklerini bilmedikleri- ni vurguluyorlar. Ege Turistik îş- letmeciler Derneği (ETİK) Baş- kanı Halnk Ntşlioğlu Ege kıyı bandında yer alan birçok belde- de elektrik kesintileri olduğunu, işletmecilerin bu durumu kendi- lerine ilettiklerini söyledi. TEK Ege Elektrik Dağıtım Müessesesi Müdürü Cengiz Ün- deyogia ise kesintilerin yanlış kullanımdan kaynaklandığını söyledi. özellikle işletmelerin bir prizden elektrik alarak gelışigü- zel bağlantılarla 40-50 ampul kullandığıru vurguladı. kisi konusunda detaylı arastırma- lar bulunmamasına karşın hava kirliliğinin tarihi eserler uzerin- deki etkisinin gözle görûlebildi- gini belirten Dokuz Eyiul Üniver- sitesi Mimarlık Mühendislik Fa- kultesi Çevre Mühendisliği Bölü- mü Baskanı Prof. Orhan Usl«, asit yağmurlan ve havadaki kü- kürt oksit Ue karbon oksitin an- tik eserlerin yüzeylerinde reaksi- yon yarattığını ve eserlerin çatla- yıp kararmaya, ardından giderek erimeye basladığını vurguladı. "TasJan bu kadar çok etküeyen hava kiriiliginin insanlar nzerin- de ne denli etki ymrattıgım düşü- nün" diyen Prof. Orhan Uslu, antik kentlerin korunması için çeşitli yöntemler ûzerinde çalışıl- dığıru belirterek "Ancak en kök- lü çözüm hava kiriUiğine karşı et- kin önlemler almak" dedı. Gerek Amerika gerekse Al- manya'da tarihi eserlerin çevresel etkenlerle yok oluşunun önüne geçebilmek ve bu eseTİeri koru- yabilmek için çeşitli araştırmalar yapüdığım belirten D.E.U. Mi- marlık Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü'n- den Prof. Ertuğrul Erdin, "De- snlforibrio desulfuricans" diye bilinen mikropların tarihi eserle- rin temizlenmesi ve korunması için kullanılabıldiğinı açıkladı. Bunun için kirli çatlak vtizeye bu mikroplardan hazırlanmış kültûr eriyiğinin yağdınldığını belirten Prof. Erdin şu bilgilen verdi: "Klreç Usı, menner giW mad- delerden yapılan eserterin içinde kalsit bulunmakudır. Asit vagı- şı buno alçılastırmaktadır. Ese- rin yuzeyinde oluşan alçı soğnk aylarda donarak genişlemekte ve eserlerin yüzeyicrinde çatlamala- ra neden oimaktadır. Tarihi eser- lerde bn şekijdeki yuzeye yerleşen mikTOorganizmalar, havadan ge- len toz ve knmınlar, atçımsı siyah çatlak yüzeyleri olnştanıriar. Böylece eserin fiziksel olarak par- ylannıaa, yüzeylcrin ııfalanmaa htzfauunaktadır. Sözünü etti^bniz bakteriler ise alçının içinde bulu- nan sulfaü sülfüre döanştürmek- te ve hidrojettsnJfur olarak uzak- laşmasınj saglamaktadır. Böyle- ce alçı ohışumn engeOenmekie ve yuzeydeki alçdar da kakiie dö- nüşmcktedir." Bu şekildeki uygulamalarla küienmiş eserlerin oldukça iyi te- mizlenebildiğini vurgulayan Prof. Erdin, bu uygulamayla baştaki sülfat konsantrasyonlaruun ol- dukça düşurulduğünü söyledi. Tiırîstik otelde içki yasağı ANTALYA (Camhariyet) — Türk turizrninin personel eksiğinin gidenlmesi amacıyla açılan Antalya Anadolu Otel- tiİik ve Turizm Meslek Lisesi'- nin 3 yıldızlı otel karşılığı Uy- gulama Oteli'nde müşterilere içki verilmiyor, yemek arala- nnda ve gece 12.00'den sonra santral kapandığmdan teiefon- lar çahşmıyor. EHğer turistik tesislere oran- la daha ucuz olduğundan sü- rekli dolu bulunan otelde ba- zı yeni düzenlemeler yapüdı. Odalara televizyon konuldu, telefonlar yenilenerek takıldı. Ancak içki konusuna bir çö- züm getirilemedi. Otelde içki verilmemesine tepki gösteren mflşteriler, dısandan aldıkla- n içkiyi otelde içmek isteyin- ce, okul idaresinin zor durum- da kaldığı belirtiliyor. Otelde kalan müşteriler, turizme biz- met amacıyla açılan bir otelde içki yasağı oknasının çağdışı bir düsünce olduğunu söylü- yorlar. Anadolu Otelcilik ve Tu- rizm Meslek Lisesi'nde öğren- cilere servis-bar dersinin teorik olarak verildiği, uygulama yaptınlmadığı öğrenildi. Eği- âmciler, "Ejer ögrencOere bir sey verflnek isteniyorsa uygu- lamah olarak gosieritanelidir. Kitaptan oknmakla içki bazır- fauuunaz" diyerek tepkilerini dile getiriyorlar. Bu arada, 25 Mart 1990 gü- nü okulun mezuniyet törenine katılan Milli Eğitim Bakanı Avni Akyoi, kendisine konu- yu ileten gazetecilere, otelin tu- rizm amaçlı olduğunu ve yeti- sen ögrencüerin gelecekte içki- nin serbest olduğu tesislerde çabşacağını söyieyerek otelde içki verilmesınin gerekli oldu- ğunu betirtmişti. Anadolu Otelcilik ve Tu- rizm Meslek Lisesi Uygulama Oteli'nde yemek ve yatak fı- yatları da şöyle: Milli Eğitim mensuplanna 1 kişilik yatak 15 bin lira, 2 ki- şilik yatak 22 bin lira. Diğer konuklara ise tek kişilik oda 35 bin lira, çift kişilik oda 50 bin lira. Berlitrdeki AnadoluDİLEK ZAPTÇIOĞLU BERIİN — Berlin'de eski Ana- dolu uygarlıklannın ve Osmanlı- Islam »anatinın İ7İnp düştugümuz- de yolumuz bir değil, birçok mü- zeye birden çıkıyor. Doğu Berlin- deki "Pergamon Museum", yani "Bergama Müzesi" Anadolu'dan getirilmiş dev mimari eserlerle do- lu. Eserler Bergama, Priene, Mile- tos, Didim ve Magnesia kaynak- lı. "Zeos SunagTnın ve çevresin- de bulunan rölyeflerle heykellerin yanı sıra Miletos'tan getirilen iki katlı, sütunlarla ve nişlerle bezeli dev "Pazar Kapısı", Berlin'deki müzede olduğu gibi yeniden inşa edilraiş. Miletos Belediye Binası- nın dev kalıntüan, Bergama "Tra- yanns Tapınagı"nın salonu, "Ca- racaüa lapuıagı" parçalan da dev boyutlardaki eserlerden bazılan. Germencik yalunlanndaki Mag- nesia'dan "Zeus Tapınagı"aın 4 sütunlu tekmil ön cephesi aynı ler ve Bonn hükümeti seferber ol- du ve 40 milyon markbk bir fon oluşturuldu. Hükümet görevlile- ri Londra'da önem verilen bütün Almanya kaynaklı eserleri satın almayı başardılar. 1983'te Alman sanayici ve ko- leksiyoncu Peter Lodwig, 144 par- çalık Ortaçağ elyazmalarmı Ame- rika'daki Getty Müzesi'ne satmca Alman kamuoyu ayağa kalktı. Ni- hayet 1984 yüında eski Alman Krah AsJan Henry'ye ait Incil açık arttırmaya çıkanldığı Londra'da 32,5 milyon marka geri alındı. Almanya, kısa bir sure önce II. Dünya Savaşı'ndan sonra işgal do- neminde Amerikan askerleri tara- fından yun dışına çıkanlan bir ki- lise hazinesini de geri aldı. Ikinci Dünya Savaşı'nda Al- manya'da kaybolan en önemli eser ise bulunamadı. Bu, Heinrich Schliemann'ın talan ettiği Thıva- da bulunan "Kral Priamos Hazi- nesi." Schh'emann, gizlice yurtdı- şına kaçırdığı bu paha biçilmez Berlin'deki eserler Bergama, Priena, Miletos, Didim ve Magnesia kaynaklı. Zeus Sunağı'nın ve çevresinde bulunan rölyeflerle heykellerin yanı sıra Miletos'tan getirilen iki kath sütunlarla ve süslerle bezeli dev Pazar Kapısı, Berlin'deki müzede olduğu gibi yeniden inşa edilmiş. Miletos Belediye Binası'nm dev kahntıları, Bergama Trayanus Tapmağı'nın salonu, Caracalla Tapınağı parçalan da dev boyuttaki eserlerden bazıları. Bergama Müıesi (Pergamon Museum) Anadolu'dan getirilen de> mimari eserlerle dolu. ANADOLU KAYNAKLI ESERLER Kral mezarından, halıya...Berlin müzelerindeki Anadolu kaynaklı önemli eserlerden bazılara şöyle: "Bode-Museum"/"Erken Hıristiyan-Bizans Koleksiyonu" Eser: Sarkofaj, Kaynak: İstanbul (Konstantino- pol MS 400) "Pergamon-Museum"/"Önasya Muzesi." 6 aslan heykelı ve kale parçalan, Samal kale ka- pısı, 2 sfenks, Hava Tanrısı Hadad heykeli, Asur Kralı Asarhaddon'un mezar taşı, Zincirli (Samal), M ö 10-8. yy. Sfenks, Hattuşa (Hitit), MÖ 1325. Ku- çuk heykeller, vazolar, seramik, Sumer, MO 4000-- 2000. Büst ve heylcel parçalan, Süraer (Lagas), MÖ 2050. Kral mezarı, Asur, MO 14. yy. lnnin Tapına- ğı kalıntıları, Sümer (Uruk), MÖ 3000. 2 büvük menner vazo, Sumer, MÖ 2800-2700. Cnlü tştar ka- pısı, Babil, MÖ 604-562. Parther Sarayı'nın cephe- si, Babil, MÖ 130-MS 226. Asur Tapmağı'nın ha- vuzu, Asur, MÖ 704-681. Kral Asurbanipal rölyef- leri, Asur, MÖ 668-626. "Pergamon-Museum'VAntik Eserler Bolumü" Mozaikler, Miletos, MS 2. yy. Trayanus Tapı- nağı kalıntılan, Bergama, MS 117. Belediye binası kalıntıları, Miletos, MS 2. yy. İki katlı pazar kapı- sı, Miletos, MS 165. Zeus Sunağı, Bergama, MO 180-159. Telephos röryefleri, Bergama MO 2. yy. At- hena Tapınağı ginş salonu ve merdivenleri, Berga- ma, MÖ 197-159. Belediye binası kalınttlan, Mile- tos, MÖ 175-164. Artemis Tapınağı kalıntılan, Mag- nesia, MÖ 2. yy. Zeus Tapınağı cephesi, Magnesia, MÖ 2. yy. Athena Tapınağı kalıntıları, Priene, MÖ 4. yy. V numaralı saray mozaikleri, Bergama, MÖ 150. Tannça heykelleri, torsolar, Miletos, MÖ 550-520. Aslan heykeli, Miletos, MÖ 530-500. As- lan heykelı, Knidos, MÖ 500. 6 tannça heykeli, bir kadın beykeli, Bergama, MÖ 2. yy. Mezar, Izmir (Smyrna), MÖ 2. yy. "tslam Eserleri Müzesi" Harıtalar, takvimler, hat sanatı örnekleri, 9rl5. yy. Osmanlı Padişah fennanlan, tugralar, elyazması Kuranlar, fayans ve hahlar, 16>18. yy. Selçuklu eser- leri, halılar, cami mihrabı, 12-13. yy. "Anükenmuseum" ("Antik Eserler Müzesi") Apollon Tapınağı kalıntıları, Didim, MÖ 450. "L'can Erotlar" bevkelleri, Priene, MÖ 150. Mü- cevherler, Efes, MÖ 600-550. "Museum DahlemV'tslam Sanatı Müzesi" Elyazması Kuran-ı Kerim, 16. yy. Padişah Ferma- nı, 1614. Selçuklu sanaü, 11-13. yy. Degerli Osmanlı halılan, 15-16. yy. "Tarih Öncesi ve llkçağ Müzesi" II-V numaralı katmanlardan bulgular, Tnıva, MÖ 2700-1900. Bronz işleri, Alacahöyiik, MÖ 2600-2200. müzede Batı Berlin mUzelerinde de "aatik çagın harikalanndan" Didim "ApoDon Tapınagı''nın de- vasa kalıntılanyla karşılasıyoruz. Berlin müzelerinde yeniden in- sa edilen bu dev mimari eserlerin yanı sıra çok sayıda heykel, vazo, seramik eserler, Osmanlı ve Sel- çuklu'dan kalma fermanlar, halı- lar, fayanslar, mihraplâr, el yaz- ması değerli Kuran'lar buluyoruz. Eserler akla ilk önce şu sorula- n getirmekte: — Bu eserler hangj tarihte bu- lundu ve yurtdışına çıkanlma iz- ni var mıydı? —Bulgulann bir kısmı İ7in«i7 olarak yurtdışına çıkartılmış mı- dır? örneğin belgeler, Carl Hu- raann'ın "Zeus Sanagt"nm bir bö- lümünü daha kazı ızni bile alma- dan gizlice BerUn'e kaçırdığım ka- nıüıyor. — Arkeologlar, tstanbui'u bul- duklan eserlerin gerçek değeri hakkında aydınlatmış mıydı? Yok- sa gerçekler, "Zeus Sunagı*'nda olduğu gibi yetkililerden titizlikle gizlenmiş miydi? tade talepleri karşısında susan Almanya, kendi eserlerini büyük bir titizlikle topluyor. Alman ka- muoyu da bu konuda çok hassas. 1978 yüında Almanya'da büyük bir olay patlak vermişti. Alman Baronu Von Hirsch'in ünlü sanat koleksiyonu Londra'da müzayede- ye çıkmıştı. Bunun üzerine eyalet- Beğenîlmek için yaşayanlarOnlara "Top Model" diyorlar. Aynı hafta Japonya'da, Nevv York'ta bulunuyorlar. Karayipler'in sıcak kumlarından, Berlin'de soğuk bir otel odasına uçuyorlar. "Bir gün" diye anlatıyor Cristina Piaget adındaki bir "top model'',' 'bir moda dergisi için ayakkabı fotoğrafı çekiliyordu. Sağ ayağımda yara vardı. İki numara küçük ayakkabılann içinde gülümseyerek poz verirken acıdanölüyordum." MİNE G. SAULNIER ANABEL ZAMORA — "Sokakta yürörken bana kimse dikkat etmez. Laf atıldığı zamansa makya- jımdandır, saçımdandır diye düşüniiriim". Kadife bir derinin altında çelik- ten kasları var. Güzel başlanmn içinde soğuk ve hesaplı bir beyin taşıyorlar. Modellik mesleginin te- pesıne varmışlar. Dünyayı dolaşı- yorlar. Sinirleri sağlam. Zamana karşı yanşıyorlar. Rekabet acuna- sız. Arkadan gelenler her gün bi- raz daha genç, biraz daha güzel ve taze. Onlara "Top Model" diyorlar. Aynı hafta Japonya'da, New York'ta bulunuyorlar. Karaip De- nizleri'nin kıyısındaki sıcak kum- lardan, Berlin'de soğuk bir otel odasına uçuyorlar. Beyaz dişleri ustüne flaşlar pathyor an arda. Canlan istemese de sıntıyorlar. Modellik mesleği Ispanyol El Mundo Magazine'e göre eskisi gi- bi değil. Hele dünya piyasasında boy gösterebilmek için kusursuz bir gövde ve tann vergileri yetmi- yor. Birkaç dil bilmek, pazarlama okuraak ve üniversite mezunu ol- mak sıradan avantajlar sayılıyor artık. Çok calışmak, çok acı çek- mek, çok sabretmek gerekiyor. Başannm sun güzeUiklerinde de- ğil, poz verirken yaydıklan man- yetik dalgalarda ve salgıladıklan guven duygusunda. Bu mesleğe, bir zamanlar "mankenlik" denirdi. Eskidi. "modellik" yapılıyor şimdi. Pod- yumlarda modellik daha uzun ömürlu sayıhyor. Reklam fotoğ- raflan, fiziği çabuk yıpratuğı için bir fotoğraf "top modeli" dünya piyasalannda beş yıldan fazla tu- tunamıyor. Ama bunun karşüığın- da daha çok kazanıyor. Güzellik ticareti ıyi para getiriyor. Bütün "top modeUer" mülti milyoner. Cristina Piaget, uluslararası pi- yasada dolaşan sekiz Ispanyol modelinden biri. 18 yaşında baş- laraış çalışmaya. "Bookings" ad- lı ajansın Barcelona kapısından "Çok para" diye yanıtlamışlar. "Bir gin" diyor, "bir moda der- gisi için ayakkabı fotoğrafı çeki- liyordu. Sağ ayafunda yara vardı. iki numara küçük ayakkabılann içinde giUMmseyerek poz verirken acımdan ölüyordum. Bdki bir hayvaumdır ben, diye düşün- dnm." Güzel bir hayvan mı? "Hayır" diyor, bir başkası, Yolanda Gil: "Flaşlar patlarken üstümde, bayı- hyonun. Begenilmek, bakılmak için yaşıyorum. Sonra giysüerimi pkanyor, makyajımı yıkıyor ve kimsenin bilmedigi kusurianmla baş başa kalıyorum." Peki sokakta yürürken? "Kim- se dikkat etmez" diyor Anabel Zamora. "Laf atıldıgı zamansa, makyajımdandır, saçımadır, bn- gün neseliyim, beUd ondandır, di- ye düşünüriim." Oysa Anabel, ünlü Lois blucin- lerinin dünya mankeni. Japonya1 dan ABD'ye onun kalçaları satı- yor yûzbinlerce Lois pantolonunu. Carmen Tassani, iki kontrat arası, doğduğu kent Sevilla'mn so- kaklanndan geçiyormuş. Bir insa- at işçisi ona bakayım derken iske- leden düşrnüş ve düştüğü yerden inlemiş: "Ne kadar uznnsun, kü- çügiiııı!" Hepsinin boylan iki metreye ya- kın çünkü. Birer ceylan bileği üs- tUnde yükselen kavak bacaklan, normal insanlann tam boylan gi- bi. ABD'nin 5 milyon satışlı "Sports nnstrated" dergisinin ka- pağma çıktıktan sonra sarışın bir Ispanyol düşüne dönüşen Jndit Masco, "Vestiyerde seks yoktur" diyor. "Hepimiz öyle güzel, bepi- miz öyk yalusıldıyız ki... Birbiri- mize bakmayalı yüzyıllar oluyor." Temelinde bütün "lop modellcr" biraz kendilerine âşık gibi. hazineyi Berlin "Tkrih Öncesi ve tlkçağlar Muzesi"ne hediye etmiş- ti. Hazine^ 1948'den beri "kayıp." Aknanya'da iadesi istenen ve hâlâ tartışma konusu olan en önemli eser, Mısrr kökenli "Nefer- titi büstü." Batı Berlin'deki "Mı- sır Muzesi"ndekı eseri Alman ar- keologlann "yasal olarak ekle ettiği" iddia ediliyor. Müze yetki- lilen bu nedenle "NefertiÜ"yi Mı- sır'a geri vermiyorlar. Oysa belgeler, Alman arkeolog- lann bu eserin gerçek değerini za- manında Mısırlı yetkililerden giz- lediğini ortaya koyuyor. Hatta Mı- sırhlann paylasma işlemi sırasın- da Nefertitı büstünü görüp gör- medikleri bile tartışma konusu. lade tartışmalannın alevlendi- ği 1974'te Berün Devlet Müzeleri Genel Müdürü Prof. Dr. Stephan Waetzold, şöyle demişti: "Gelismekte olan ülkeJerdeki müzelerin sanat eserlerini muha- faza edemeyecek dununda oldu- |u uzmanlarca bittnea bir gercek- tir. İade etügimiz eserlerin kısa sü- redc tahrip ofatcagı kcstaHttr. BB ül- kelerdeki siyasi durum da tarihsel mirasın ve sanat eserlerinin muha- faza ve sergisine yonelik dözenli bir kultür potitikasına izin vermi- yor. Vergi gelirieriyle finaase edi- len Baü müzeleri, ÜÇÜDCÜ Dünya kultüıünun scrgileadigi birer vit- rindir. Bu ülkderde alevlenen mil- liyetçiliğe teslim olmamalıyiz." "Azgeiişıni»Blkelerin kendi kiii- rür varlıklannı gerektigi gibi ko- ruyama>-acagı" görüşü, iadenin karşısına çıkanlan başlıca gerek- çe. Ayru tezi 1978'de Alman Mü- zeler Birligi de dile getirmiş, hat- ta bir adım ileri giderek şöyle de- mişti: "Üçünct Dttnya ülkelerinin ço- gnnda halk; kendi Urihi, kültürü ve dogasıyla her rüriü gerçek iKş- kiden yoksundnr." Bergama "Zeus Sunagı"nın ia- de istemi karşısında Alman Mü- zeler Birligi ve yetkililer hâlâ sus- mayı tercih ediyor. Alman basını birkaç küçük haberle yetinirken, kamuoyu da bu dev eserin geri gönderilme olasıhğım hiç günde- me getinnemeyi yeğliyor. Alman gazeteci-yazar Gert von Paczensky, 1984 te yayımlanan ve olay yaratan kitabı "Nefertiti Eve Dönmek lstiyor"da Batı müzele- rinin tavrını "sömürgeciliğin devamı" olarak nitelemişti. Batı müzelerinde, Asya, Amerika ve Afrika'dan toplamp getirilmiş 25-30 milyon sanat eseri bulundu- ğuna dikkat çeken gazeteci, "Bun- lann bazılannın iadesinin müze- lere hiçbir zarar verroeyecegi, vak- tiyle sanat eserleri ynrtdışına ka- çınlan uluslann bunlara kavaşma hakkı oldugu" tezini savunuyor. Paczensky'nin araştırması, Batı- nın bir iade talebi karşısında yıl- larca susarak veya değişik tezler ortaya atarak "oyalama taktigT uyguladığını ortaya koymakta. Diş çürümesine şeker • ANKARA (ANKA) — Finlandiyalı bilim adamlan diş çürümelerini önleyen ve iyüeştiren sylitol adlı bir doğal şeker ortaya çıkardı. Science dergisinde yer alan bir habere göre Turku Üniversitesi'nden Dr. Kalko Makinen, diş çürüğü yapıa sukroz, meyve şekeri olan fuktoz ve doğal şeker xylitol'ü 2 yıl süreyle 3 grup insanda denedi. Deneyler sonunda en az diş çürüğü xylitol verilen hastalarda görüldü. Aynca xylitol grubunda olanlarda mevcut diş çurükleri de iyileşmeye başladı. Sıcak, turisti korkutmuyor • ANTALYA (AA) — Akdeniz Seyahat Acenteleri Derneği (AKSAD) Genel Sekreteri Abdullah Tekin, ilk kez ağustos ayında Antalya'da otellerin tam kapasiteyle çalıştığını söyledi. Antalya'nın en sıcak aylan olan temmuz ve ağustos ayında her yıl otellerin doluluk oranlarının çok düşük seyrettiğini kaydeden Abdullah Tekin, "Bu yıl turist ağustos ayında da geldi. Turist artık sıcaktan korkmuyor" dedi. Bağışıklık nasıl azalır? • ANKARA (ANKA) — ABD ve Avmpa'da yapılan araştırmalar insan vücudunda bağışıklığı azaltan dummlan ortaya çıkardı. Science dergisinde yer alan araştınnaya göre özellikle stres, bağışıkhk ,. azaltıcı etki yapıyor. Bağışıklığın azalması sonunda insanda ruhsal çökuntü ortaya çıkıyor. '• Açhk ise vvicutta peptit faktörleri denen bağışıkhk azaltıcı maddelerin artmasına neden oluyor. Plastik şırınga standardı • ANKARA (ANKA) — Bir kullanımlık steril plastik şırıngalann üretim ve pazarlama aşamalannda uyulması zorunlu standart yeniden düzenlendi. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'nın Resmi Gazete'de yayımlanan tebliğine göre hazneleri ve piston başlan plastik olan şınngalar, saf, saydam ve bilinen hiçbir çözeltiyle reaksiyona girmeyecek bir plastik maddeden imal edilecektir. 6 ay sonra üretim ve satış aşamasında zorunlu olarak yürürlüğe girecek yeni plastik şınnga standardı şınngalarda gaz kabarcığı, nodül, yabancı cisim, çatlak ve delik olmamasını da öngörüyor. AIDS, Asyada yayılıyor • CANBERRA (AA) — AIDS'in, Asya ve Pasifıkte, özellikle yüksek risk grubu olan fahişeler ve uyuşturu bağımlılan arasmda hızla yayıldığı bildirildi. Avustralya'nın başkenti CanbeiTa'da dün başlayan ve 30 ülkeden 600 delegenin katıldığı 'Asya ve Pasifik'te AIDS' konulu konferansta, Dunya Sağlık örgütü (WHO) AIDS Ue mücadele programının yöneticisi Michael Merson, açış konuşmasında, AIDS'in Asya ve Batı Pasifik'te 1988'de önemsenmediğini, ancak WHO'nun bu bölgede 2000 yüında 1.5 milyon kişiye AIDS'e yol açan HIV (Bağişıklık Eksikliği Virusü) virüsünün bulaşacağmı tahmin ettiğini kaydetti.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear